AÖF DERS NOTLARINA HOŞ GELDİN!

Ders notlarına erişmek için lütfen ücretsiz kayıt olunuz.

Ücretsiz Kayıt ol!

VİZE-FİNAL Etkili İletişim Teknikleri Vize-Final Notları (Güncel)

Moderator
Mesajlar
419
Tepkime puanı
28
Puanları
18
1.Ünite (Etkili iletişim ve Doğru Anlamak)

1_ Evde ya da işyerlerindeki ilişkilerimizde bir iletişimsizlik yaşandığında da genellikle neden şikayet ediyoruz "insan ilişkilerinin çok zor olduğundan" ya da "anlaşmamızın çok zor olduğundan".
2_ İletişim Nasıl Bir Üründür? İletişim hem özel yaşamdaki bir insanın, hem kurumlarda çalışan yöneticinin/personelin hem de kurumların ta kendisinin varlıklarını sürdürme biçimlerinin bir ürünüdür.
3_ Zıllıoğlu Tarafından yazılmış kitabın adı nedir? 1994 yılında Zıllıoğlu tarafından yazılmış "İletişim Nedir?" kitabında 4560 tane iletişim tanımının varlığından bahsedilmektedir. Herhalde 2010 yılında olduğumuz bugünlerde bu tanımların sayısı çok daha da artmıştır.
4_ Dolayısıyla sizce (kitaplara göre değil) iletişim nedir? · İletişim aslında her şeydir. · İletişim televizyondur, gazetedir. · İletişim yazınsal bir eleştiridir. · İletişim mağara duvarlarındaki yazıdır. · İletişim saç biçimimizdir, giyim tarzımızdır. · İletişim bazen araya mesafe koymaktır. · İletişim bazen susmaktır. · İletişim bazen bakmaktır · İletişim bazen gülmektir. · İletişim bazen yazmak'tır. · İletişim bazen Bilboard'lardaki reklam panolarıdır · Görüldüğü gibi iletişim her şeydir.
5_ Bilgi paylaşma faaliyeti olan iletişim, kişilerin kendini ifade edebilme ve kendilerini dinletme gereksinimleri sonucunda ortaya çıkar. Bu tanımlar doğrultusunda iletişim konusunda şunları söyleyebiliriz · İletişim toplumun temelini oluşturan bir sistem, · Örgütsel ve yönetsel yapının düzenli işleyişini sağlayan bir araç, · Bireysel davranışları görüntüleyen ve etkileyen bir teknik, · Sosyal süreçler bakımından zorunlu bir bilim ve · Sosyal uyum için gerekli olan bir sanattır.
6_ iletişimin temel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz: · İletişim, iki tarafında aktif olduğu bir alışveriştir. · İletişimde mesajlar sözlü ve sözsüz olarak iletilir. · Bu mesajları ne şekilde aldığımız, algılarımız tarafından belirlenir. · İletişim kişiye değil, kişiyle yapılır. · İletişim, her zaman her yerdedir. · İletişimde amaç çevre üzerinde etkin olmaktır. · İletişim anlamların paylaşılmasıdır. · İletişim değişik katmanlarda gerçekleşir · Özetle iletişim tarafların bilgi/sembol üreterek birbirlerine iletme ve bu iletileri anlama, yorumlama sürecidir.
7_ İletişim, kelimeler, ses tonu ve beden dilinden oluşan bir bütündür. % de kaç rol oynar? Kelimeler %10, ses %30 ve beden dili de %60 oranında rol oynar.
8_ Doğru ve başarılı anlamak için karşımızdaki kişide ne önemli? Ses tonu ve konuşmasının akıcılığı, beden duruşu, mimikleri ile mesafe ve bedensel temas önemlidir.
9_ Algı Nedir? Duyu organlarımızdan beynimize ulaşan verilerin örgütlenmesi, yorumlanması ve anlamlandırılmasıdır
10_ Algıyı belirleyen ya da etkileyen en önemli süreçlerden biri nedir? Dikkattir
11_ Algı nasıl tanımlanır? İletişimden kuvvetle etkilenen bireyin kendisine özel çevresinin farkına varına hali 2 olarak tanımlanmaktadır 12_ Algının Farklılaşmasının nedenleri: · Fizyolojik nedenler: Gözümüzün görebilmesi, kulağımızın duyabilmesi, beynimizin işleyebilmesi · Özgeçmiş: Deneyimlerimizin, algımızı etkileyecek derecede iz bırakmış olması · Kültürel değerler: Yorumlarımızı etkileyen kültürel bir birikime ve yargılara sahip olunması · Güncel duygu durumu: Gün içinde yaşamış olduğumuz bir olayın anlık tepkilerimizde ve algılarımızda etkili olması. · Çevresel faktörler: Sosyal bir varlık olan insanın, içinde bulunulan saptama ve yorumlamayı etkileyen dış çevredeki etmenler.
13_ algının seçicilik filtresinden kurtulmak için dikkati çekecek bazı yöntemlerden yararlanmak gerekiyor. Bu yöntemler şunlardır? · Ses ve ışık gibi güçlü fiziksel uyarıları kullanma, · Duygu uyandırma, · Beklenmeyenle karşılaştırma, · Eski bilgileri tamamlama, · Gereksinimlerin karşılanma vaadi sunma ve bir yarar sağlama yer almakta. · İletişimin her alanında olduğu gibi iletişim sektörlerinde de algı yönetimi çok önemli.
14_ Etkin dinlemede üç unsurun başarılı bir biçimde bir arada tutulabilmesine bağlıdır. Bunlardan birincisi, niyet, ikincisi bilgi ve üçüncüsü de gayrettir
15_ Dinlemek nedir? Önem vermektir, bağlantı kurmaktır.
16_ Etkin dinleme yaparak hala ne olur? · Karşımızdakini onaylamama özgürlüğüne sahibiz. · "Evet" ya da "hayır" diyebiliriz. · Söyleyecek sözümüz var demektir.
17_ İyi bir dinleme için düzeltmek zorunda olduğumuz alışkanlıklarımız aşağıda sıralanmıştır: · Dinliyor Gibi Görünmek: Dakikada ortalama 150 kelime söyleyebiliriz; buna karşın, ortalama 500 kelime dinleyebiliriz. Bu durum, dinlemekten sıkılmamıza sebep olur. Sonuçta da büyük ihtimalle başka şeyler düşünür, hayal kurınaya başlarız. Bu tür bir alışkanlığımız bizim iyi bir dinleyici olmamızı olumsuz bir biçimde etkiler. · Seçmek: İyi bir dinleyici olmak için anlatılanları kaçırınadan genelini dinlemek gerekir. Ama sadece kendimizi ilgilendiren kısımları dinleriz. Çünkü doğamız gereği insanoğlu en çok kendisiyle ilgilidir. Bu da başarılı bir dinlemeyi olumsuz biçimde etkiler. · Prova Yapmak: Karşımızdaki kişi konuşurken, onu kesintisiz bir biçimde dinlemek yerine, konuşması bittiğinde ona verebileceğimiz cevabımızı düşünürüz. Karşımızdakinin söylediğine cevap ararken de dinlemeyi unuturuz. Aradığımız cevap, genellikle kendi bakış açımızı yansıtan bir tavsiye ya da ne kadar bilgili olduğumuzu gösteren bir kanıt içerir. Bu tür bir yaklaşım, etkili bir dinlemeye zarar verir. · Akıl Okumak: Karşımızdaki kişi konuşurken, onu yüreğimizi açarak dinlemek yerine, daha ilk kelimeden, cümlenin devamının nasıl geleceğini kestirmeye çalışırız. Genellikle bunu başardığımızı düşünür, düşündüklerimizde haklı olduğumuzu düşünür, karşımızdaki kişiyi dinlemeye değer bulmayız. Dolayısıyla bize anlatılanların bir kısmını kaçırırız. · Karşılaştırmak: Söylenenleri kendi başımıza gelen bir olayla ya da başkalarından duyduklarımızla karşılaştırmaya başlarız. Bu biçimde bir dinleme bizi anlamak noktasında başarısızlığa götürür. · Şüphelenmek: Konuşmanın başında karşımızdakinin "abarttığına", "şımarıklık yaptığına" ya da "doğru söylemediğine" karar veriyoruz. Digger bir deyişle, önyargıyla yaklaşıyoruz. Bu da etkin bir dinlemenin gerçekleşmesi karşısında büyük bir engel olarak karşımıza çıkıyor.
18_ İyi bir dinleyici nasıldır? Konuşmacının sadece söylediklerine değil, beden diline de dikkat eden dinleyicidir.
19_ Etkin dinlemede amaç nedir? Çoğu zaman bir sorunun anlaşılması ve çözülmesi için gerçekleşir.
20_ İyi bir dinleyici olmak için ne yapmalı? · Mekan seçiminin yanı sıra anlatan kişi ile göz teması kurmak, 3 · Tüm dikkatini karşı tarafın söz ve beden dili hareketlerine odaklamak, · Söz kesmemek, · Anlatılanı onaylamak ve · Anlatılmak istenenlerin içeriğin niyetini doğru algılamak gibi hususlara da önemle dikkat etmek gerekir.
21_ Empati nedir? Bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır 22_ Çevremizde birçok insan vardır. Bunların bazıları empatik insanlardır. Bazıları ise empati gösterme becerisinden yoksun kişilerdir. -Hakkında şöyle düşündüğümüz kişiler, empati göstermeyi bilen kişilerdir: · "Keşke onu daha once tanısaydım" · "Ben derdimi en iyisi gidip ona açayım" · "Keşke sohbet edecek daha fazla zamanımız olsa" -Hakkında şöyle düşündüğümüz kişiler ise empati göstermeyi bilmeyen ve beceremeyen kişilerdir: · "Aman bunu duymasın, yine bir konferans dinleriz" · Ne zaman susacak, off. .. " · "Artık gitse de ben de kendimle başbaşa kalsam"
23_ Empati üç aşamadan oluşur. Bunlar: · Birinci Aşama: Olayları karşımızdaki gibi algılamaya çalışmak · İkinci Aşama: Karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlamak · Üçüncü Aşama: Kendisini anladığımızı karşımızdakine sözlerimizle, ses tonumuzla ve beden dilimizle ifade etmek.
24_ Empati gösteren kişinin özelliklerini ise şu biçimde sıralayabiliriz: · Beden dili, ses tonu, sözleri ve duyguları uyumludur. · Tüm enerjisi, karşısındakinin ne söylediğine ve "aslında ne söylemek" istediğine odaklanmıştır.
25_empatik tepki nasıl verilir? Bunun başlıca iki yolu vardır. · Birinci yol, yüzümüz ve bedenimizle, karşımızdaki bireyi anladığımızı ve yanında olduğumuzu ifade etmektir. · İkinci yolu, sözlü olarak onu anladığımızı ifade etmek ve onun yanında olduğumuzu ona hissettirecek kelimeleri yoğunlukta kullanmaktır
26_ Yüzyılımızın başlarında sempatik acı çekmek adını kim vermiştir? Mcdougall (1908) bu duruma "sempatik acı çekmek" adını vermiştir.
27_ Empatik iletişimde başarılı olup karşımızdaki kişiyi doğru anlamak için şu iki noktaya dikkat etmek gerekmektedir: · Karşınızdakinin sadece sözlerini değil, ses tonunu ve beden dilini de göz önüne alarak duygularıyla ilgili ipuçları yakalamaya çalışın; başka bir deyişle, "satır aralarını okuyun". · Karşınızdakinin yaşadığına benzer deneyimlerinizi hatırlamaya çalışın. Kendinizin ya da aynı durumla karşı karşıya kalmış yakınlarınızın duygu ve düşüncelerini hatırlamak, karşınızdakini daha iyi anlamanıza yardımcı olabilir.
28_ İyi bir iletişimin temeli nedir? İnsanın kendisi
29_"Duyu organlarımızdan beynimize ulaşan verilerin örgütlenmesi, yorumlanması ve anlamlandırılmasıdır" açıklaması kavramı anlamı nedir? Algı



2.Ünite (Etkili iletişim ve Doğru Anlatma)

30_Bireylerin iletişim becerilerine sahip olmaları hangi ilişkilerin gelişmesine yardımcı olur? · Aile içi ilişkilerinde, · Eşiyle olan ilişkilerinde, · Öğretmen öğrenci ilişkilerinde, · İşyerindeki çalışma arkadaşları, · Astları ve üstleri ile olan ilişkilerinde, · Sağlıklı ve uzun süreli ilişkilerin geliştirilmesine ve sürdürülmesine olanak sağlar
31_İletişim becerisi Şahirı'e göre; saygıyı ve empatiyi temel alarak nasıl olur? · Etkin dinleyebilme, 4 · Somut konuşarak uygun bir biçimde kendini açabilme, · Duygu ve düşünceleri karşıdaki kişiye maske takmadan ben dili ile iletebilme, · 'ben' savaşımı vermeden, başkalarını küçük görmeden kendi haklarını koruyabilme, · Sözel mesajlarla sözel olmayan mesajları uyumlu olarak kullanabilme biçiminde bireyin karşısındaki kişilerle doyum verici ilişkiler kurabilmesini sağlayan, · Başkalarından olumlu tepkileri getiren ve bireyin toplum içinde yaşamasını kolaylaştıran öğrenilmiş davranışlar olarak tanımlanabilir. 32_ Kişilerarası ilişkiler nasıldır? · Birbirlerinde anlam bulan ve ilişkileri kişisel olmayandan kişisel olana doğru ilerleme eğiliminde olan bireyler arasında gelişen ve sürekli değişen etkileşimsel bir paylaşımdır. , · Kişilerarası ilişkilerin başlaması, gelişmesi, sürdürülmesi ve sona ermesinde kişilerarası iletişim, anahtar bir rol oynamaktadır 33_ En az iki kişiyle gerçekleştirilen kişilerarası iletişimde hedef ve kaynak nedir? İnsandır. 34_"Ben dili" nedir? bireyin karşısındaki kişiyi suçlamadan, küçültmeden, bir konuya ilişkin, duygu ve düşüncelerini iletmesidir 35_kendini açma davranışı nedir? Kişilerarası ilişkilerin sağlıklı bir şekilde yürütebilmesinde önemli olan faktörlerden biri de kendini açma davranışıdır. 36_ Çetin kaya'nın da çalışmasında bahsettiği üzere, kendini açma davranışı nedir? Kişilerarası ilişkilerin açıklığı, gelişimi ve sürdürülebilirliği açısından en önemli faktörlerden biridir. 37_ Bir kavram olarak kendini açma bilimsel olarak ilk kez kim ele almıştır? Sydney M. Jourard tarafından ele alınmıştır. 38_ Jourard' a (1958) göre, kendini açma davranışı nedir? Kişinin düşündüklerinin, hissettiklerinin ve isteklerinin dolaysız bir şekilde iletilmesi, bireyin kendini karşısındakine tanıtması yönünde atılmış en etkili adımdır. 39_ Kızgınlık da organizmada bazı fizyolojik değişikliklere yol açar bunlar nedir? · Kalbin daha hızlı çarpmasına, · Kan basıncının yükselmesine, · Enerji veren hormonların salgılanmasına sebep olur 40_kızgınlığa sebep olan olaylar nedir? · Etkili bir iletişimi sağlayabilmenin en önemli yolu da duygu kontrolüdür. · Karşılaştığımız olumsuz olaylar, · Beklenmedik bir durum, · Hayal kırıklığı gibi etmenler kızgınlığa sebep olur 41_ Kızgınlık olgusu ne zaman devreye girer? insanlar beklenmedik, istenmeyen durumlarla karşılaştıklarında Freud'un boşaltım sistemine benzettiği kızgınlık olgusu devreye girer. 42_ Neden ve Nasıl Kızarız? Kızgınlık içerisinde karmaşık hisler barındırmaktadır. Kızgınlık; sinirlenmemize, hiddetlenmemize, öfkelenmemize, engellenmiş ve hatta incinmiş hissetmemize neden olan farklı tepkilerden meydana gelmektedir. 43_ Kızgınlığa yönelik tepkilerimizi nasıl veririz? Vücudumuzla, davranışlarımızla ve düşünce süreçlerimizle veririz. 44_ Kızgınlık oluştuğunda ortaya çıkan tipik olaylar dizisi sıralanmıştır. • Kızgınlık bir olay ya da kışkırtılma sonucu tetiklenir. • Kızgınlık düşünceleri geliştirir. • Bunu izleyen davranışlar, kızgınlık düşünceleri üzerine temellenir. • Kızgınlık beslenir ve artar. Kızgınlık duygusu eğer kontrol edilemezse şiddetlenir ve yapıcı eylemlerle kontrol edilmesi giderek güçleşir. • Kontrol altına alınamayan kızgınlık, uzun süren, şiddetli, acı verici ve tahrip edici bir dizi öfkeli düşünce ve eylemleri başlatır. 45_ Etkili bir iletişimi sağlayabilmenin en önemli yolu nedir? Duygu kontrolüdür. 46_ Kızgınlık çoğunlukla ne zaman ortaya çıkmaktadır? bir haksızlığa uğradığınıza inandığınızda, birisi kendi çıkarı için sizden faydalandığında ya da sizin için önemli bir şeyi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığınızda ortaya çıkmaktadır_ 47_ Kızgınlık nasıl tepki veririz? basit bir irkilme, sıkıntı hissi ya da günlük problemlere verdiğimiz tepki olarak 5 kendini gösterebilir. 48_ Peki bizler neden kızarız? Bizden ya da dışarıdan ve karşımızdaki kişinin tutumundan kaynaklanan durum ve olaylar kızgınlığa yol açar. Yapılan çalışmalar, insanoğlunun genel olarak 2 nedenden dolayı kızdığını ortaya koymaktadır. Bunlar; • Bize göre doğru, bize göre adil veya bize göre dürüst olmayan durumlarla karşılaştığımızda bizler kızarız. Diğer bir deyişle, ortadaki bir olay veya duruma bizim gibi bakmayan insanlarla karşılaştığımızda bizler onlara kızarız. Çünkü bir olay veya durumla ilgili olarak herkesin algısı ve değerlendirmesi farklıdır. Algımız ve değerlendirmelerimiz de farklı olduğuna göre, evde ya da işyerindeki karşımızdaki kişinin de bizim gibi algılamasını, düşünmesini ve davranmasını beklemek bizde kızgınlığın oluşmasına neden olur. • Kızmamıza neden olan diğer bir unsur da beklentilerimizdir. Bizim özel hayatımızdaki ve iş hayatımızdaki kişilerden beklentilerimiz vardır. Bizler, bu beklentilerimiz karşılanmadığında ya da gerçekleşmediğinde kızarız. Bu sebeple, kendimizden ya da başkalarından beklediklerimizi gerçekçi temellere dayandırmalıyız. 49_ Öfke duygusuna en sık yol açan nedenlerden birisi nedir? Hedefe yönelik davranışlarımızın engellenmesidir 50_ Çocuklarda öfke duygusu çoğu kez nasıl olur? Bağırma, kendini yerden yere atma, tekmeleme, itme vb. gibi saldırgan durumlara yol açar 51_ Yetişkinlerde saldırganlık nasıl olur? Çocuklarda olduğu gibi her zaman doğrudan doğruya değil, çoğu kez dedikodu yapma, laf atma ve benzeri gibi dolaylı yollarla ifade edilir 52_ İnsanları öfkelendiren sebepler nedir? Engellenme, önemsenme, aşağılanma, keyfi bir tutumla karşılaşma ve saldırıya uğramaktır 53_ İnsanları Çocukluktan yaşlılığa kadar neler öfkeye sürükler? • Çocukluk döneminde eğitim, terbiye ve çocuğun isteklerinin karşısına dikilen yasaklar onu öfkeye sürükler. • Ergenlik döneminde genç, iki temel istek arasında sıkışır. Bir taraftan ailesinden kopmak, bağımsız olmak isterken, diğer taraftan güvensizlik ve yetişkinlerin desteğine duyula ihtiyaç, çatışma ve öfkeye sebep olur. • Yetişkinlikte rekabet şartlar, sorumlulukların getirdiği zorunluluklar insanı engeller ve öfke doğurur. Bu arada reddedilme duygusu, ister toplumdan olsun, ister aile ve arkadaşlar tarafından olsun, insanda şiddetli bir öfke doğmasına sebep olur. • Orta yaştan ileri yaşa geçenlerde gelecekle ilgili güvensizlik ve bunun getirdiği belirsizlik, yaşın getirdiği sınırlamalar engelleme duygusuna ve öfkeye yol açar. 54_ Babanın beyninde bu iki ayrı düşüncenin oluşmasına sebep olan 2 ayrı yer vardır. • Bunlardan birincisinin adı amigdaladır. • Amigdalanın yanında bir başka yer daha vardır. Oranın adı ise prefrontal lobdur. 55_ Amigdala bizim konuşmaya anında gebe kalmamızı sağlayan yerdir. 56_ Amigdalamızı aldırsak, hayat daha mı mutlu ve huzurlu yaşanır? Amigdalada oluşan düşüncemizi doğrudan ağzımızdan çıkardığımızda kırıcı olma ihtimalimiz çok yüksektir. Ama amigdalada oluşan düşünceyi bir süzgeç niteliğinde olan prefrontal lobtan geçirerek ifade edersek ilişkilerimizde yapıcı olmayı başarmış, sağlıklı bir iletişim kurmuş oluruz. 57_ kızgınlığımızı bastırdığımızda bazı psikosomatik problemler yaşarız bunlar nedir? (yüksek tansiyor, baş ağrısı, mide ağrısı, ritim bozuklukları, depresyon gibi) yaşamaya başlarız 58_. Kızgınlığımızı ifade ederken kullandığımız bazı sağlıksız dışa vurma yöntemlerinden bazıları şunlardır • Suçlu hissettirmek: İmalı yollarla karşımızdaki kişiye bizi neden mutsuz ettiğini ya da kızdırdığını suçlu hissettirerek anlatmaya çalışırız. • Akıl okumak: Karşımızdakinin "aslında ne demek istediğini" bildiğimizi zanneder, bunu ona öğretmeye çalışırız. • Tuzak kurmak: Karşımızdakini "açık konuşmaya" davet eder, o bunu yapınca da alınır ve bozuluruz. • Kaçınmak: Konuşmaktan kaçmak için uyumak, başka şeylerle meşgul olmak gibi davranışlar gösteriririz. • İma etmek: Karşımızdaki kişiye neden kızdığımızı imalı yollarla belli ederiz, ama neden kızdığımızı söylemeyiz. • Eleştirmek: karşımızdakini hırpalamak amacıyla onun farklı davranışlarını eleştiririz. • Öç almak: karşımızdaki kişiyi önemsediği bir şeyden mahrum bırakma 59_Dolayısıyla, kızınca kızgınlığımızı doğru kişiye, doğru biçimde, doğru düzeyde, doğru zaman ve ortamda ve doğru nedenden dolayı ifade etmeyi başarmamız gerekmektedir. Bu anlamda bize yardımcı olacak iletişim dili ise "Ben Dili"dir 60_ Ben" dili, ki sinin o anda karşılaştığı durum veya davranış karsisinda, kisisel tepkisini duygu ve düşüncelerle 6 açiklayan bir ifade tarzidir. Duygu ve düsüncelerimizi içtenlikle ifade etmemizdir. 61_ Sen" mesajı ne yapar? iletişimi engeller. Sen mesaji, sen dilidir ve genellikle kızgınlık ifadesi için kullanılır. Sen mesajları, bizim hakkimizda bir ileti göndermez, odak hep karsimizdaki kisidir 62_"Ben" mesajı ise bizde olumsuz duygular oluşturan durumun tanımını, bizde yarattığı etkiyi ve duyguları içerir. "Ben" mesajı ile karşımızdakini yargılamadan davranışı tanımlar, yorumlarımızı kişiye değil, davranışa yöneltiriz. "Ben" mesajı tehdit, suçlama ve yargılama içermediği için karşımızdaki savunmaya geçmez aksine dinlemeye ve anlamaya başlar. Bu da iletişimi başlatan açısından doğru ve etkili anlatmanın önemli bir sonucudur 63_ İletişimde etkili ve doğru anlatabilmek için kullanmamız gereken dil nedir? Ben dili 64_ Bireylerarası iletişimde karşımızdakini eleştirmemize, yargılamamıza ve sınırlarına girmemize sebep olan dil tipi nedir? Sen dili 65_ Biz insanların kızmamıza sebep olan yer neresidir? Amigdala 66_ Beynimizde yer alan, kızgınlığımızı ve düşüncelerimizi doğru anlatmada bize yardımcı olan süzgeç hangisidir? Prefrontallob



3.Ünite ( Sanal iletişim) 67_ Sanal iletişim nedir? Özellikle de bilgisayarların devreye girmesi ile birlikte iletişim artık sanal iletişim olarak algılanmaktadır. 68_ İletişimi nasıl açıklarız? İletişimi bir ya da birden fazla bireyin katılımı ile gerçekleşen, bir bağlam içerisinde oluşan, bazı etkileri olan ve çevredeki gürültüden az ya da çok etkilenen ve sonucunda da bazı geribildirim olanakları sunan bir tür eylem olarak açıklayabiliriz 69_ İletişim bağlamını daha iyi anlayabilmek için bağlamın üç boyutunu incelemek gerekmektedir. İletişim bağlamının üç boyutu; fiziksel, sosyo-psikolojik ve zamansal boyut olarak sınıflandırılır 70_ İletişim bağlamının sosyo-psikolojik boyutu neleri kapsamaktadır? Bireyler arasındaki sosyal statü farklarını, oyunlardaki rolleri, toplumlardaki töre ve gelenekleri, bazı durumlardaki arkadaşlık ilişkilerini, kurallı ya da kurallı olmayan durumları, yine bazı durumlardaki ciddiyeti ya da şakaları kapsamaktadır. 71_ İletişim bağlamının zamansal boyut'u nedir? iletişimin gerçekleştiği gunun ve tarihin zamanı olarak açıklanabilir 72_ İletişimin kaynak-alıcı arasındaki bu ikili işlevini birbirinin yerine geçme olarak vurgulayabiliriz. Genel olarak iletilerimizi konuşarak, yazarak, mimik hareketlerimizle ya da gülerek göndeririz. Bize gelen iletileri de dinleyerek, okuyarak, koklayarak, dokunarak vb. yollardan alırız. İletileri almamızda en önemli unsur beş duyumuzdur. 73_ Kodlama ve Kod Açma nedir? · İletişim çalışmalarında konuşma ve anlama, ya da yazma ve yazılanları okuyarak anlama süreci kodlama ve kod çözme işlemleri olarak tanımlanmaktadır. · Konuşma ve yazma diğer bir deyişle iletişimde ileti üretme süreci, iletişim çalışmalarında, iletiyi kodlama olarak tanımlanmakta dır. · Görüş ve fikirleri bir biçimde konuşmaya veya yazıya dönüştürmek iletileri kodlama anlamına gelmektedir. · Kodlanmış iletileri diğer bir deyişle ses ya da yazı biçimine dönüştürülmüş iletilerin kodlarını çözme işlemine de iletinin kodunu çözmek veya kod açma denir. 74_ Gönderilen ve alınan iletilerin iletildiği kanalları ne olarak tanımlıyoruz? İletişim ortamları olarak tanımlıyoruz 75_ John Naisbitt Megatrends (Megatrendler) isimli kitabında neden bahseder? Endüstri toplumundan bilgi toplumuna geçişteki toplumsal değişmelerden bahseder. 76_ Kaynağa geri gönderilen bilgi ya da iletiye ne denir? yansıma diyoruz. 77_ Yansıma hem olumlu hem de olumsuz biçimde olabilir. · Olumlu yansıma kaynağa gönderdiğin iletiler yerine ulaştı ve olumlu bir izlenim yarattı mesajını iletir. · Olumsuz yansıma ise kaynağa başka deyişle iletileri gönderene şunu der: "Gönderdiğin iletiler karşı tarafta olumsuz bir izlenim yarattı, iletinin biçimini ya da davranışını değiştir." Olumsuz yansıma, kaynağa iletinin değiştirilmesi ve yeniden yapılandırılması gerektiğini söyler. 78_ Yansımada anındalık nedir? Bireyler arası ve kitle iletişimini birbirinden ayıran en önemli unsurlardan biridir. Bireylerarası iletişimde aldığımız yansıma genelde anında olur 7 79_ Gürültü Üç Ana Başlık Altında İncelenebilir Bunlar hangilerdir? · Fiziksel Gürültü, · Psikolojik Gürültü, · Anlamsal (Semantik Gürültü) Gürültü 80_ Psikolojik Gürültü nedir? Önyargılar, yanlılık, peşin hükümler, yanlış varsayımlar, kapalı görüşlülük ya da fikirlilik ve benzer zihinsel engeller iletiyi almada ve işlemede sorun çıkaran durumlardır. Açıklanan ve benzeri zihinsel engeller iletişimin tam manası ile yapılmasına engel olur. Bu gibi zihinsel engellere iletişimde psikolojik gürültü adı verilir. 81_ Fiziksel Gürültü nedir? Fiziksel gürültü ileti ya da sinyalin iletimi sırasında bozulmaya uğraması durumudur. 82_ Anlamsal gürültü nedir? iletişimde kaynak tarafından üretilen iletilerin alıcı tarafından tam olarak anlaşılamaması durumudur 83_ Yanlış anlaşılma ya da anlaşılamama durumlarına bir diğer örnek ise şu durumlar olabilir: Din, eğitim, ölüm, komünizm, kapitalizm vb. tartışmalı konu başlıklarında kaynak ve alıcı arasında görüş farklılıkları olabileceğinden iletişim sırasında anlamsal bir gürültü oluşabilir. 84_ Bilgi toplumu olma düşüncesi ve bazı toplumların artık bilgi toplumu olduğu görüşü hangi devletlerde ve ne zaman çıktı? Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya' da benzer zamanlarda ortaya atılmıştır. Bu benzer zamanlar 1960' lı yılların sonu ile 1970'li yılların sonu arasındaki 10 yıllık zaman dilimi kapsar. Bilgi toplumu olma düşüncesi, bilginin ve bilgi üretiminin nasıl zaman içinde oransal olarak değiştiğini ve anlamlı bir biçimde artma gösterdiğini açıklayan deneysel (bilimsel) çalışmaların sonucunda ortaya çıkmıştır. 85_ Bilgilendirmek ya da bilgilendirme süreci olarak dilimize tercüme edilebilecek "informatisation" terimi bilgi toplumu kuramcıları tarafından, o yıllarda, ne olarak kullanılmaktaydı? Sosyo-ekonomik yapıdaki değişimleri açıklamak için kullanılmaktaydı 86_ Amerika Birleşik Devletleri'nde bir yönetim gurusu (gurn: bir çalışma alanında en yetkin kişi olarak kabul gören birey) olan Peter Dmeker 1968 yılında yazdığı kitabın adı nedir? The Age of Discontinuity (Süreksizlik çağı) adlı eserinde modem ekonominin temel zenginliğinin yaratıcısı olarak bilgi ekonomisini vurgulamaktaydı. 87_Bilgi Toplumu terimi hangi ülkelerde ne anlama geliyordu? · Amerika Birleşik Devletleri'nde endüstri, araştırına ve politika üçgeninde konuşulan konular arasına girmiştir. · İngiltere'de Tom Stonier'in Wealth of Information (1983) (Bilginin Zenginliği) isimli eserinde bilgi ve iletişim teknolojilerinin yeni sosyal, ekonomik ve biyolojik sinerjiyi nasıl yaratacağı konusunda öngörüler bulunmaktaydı. · Bunun paralelinde Japonya'da Umesao isimli yazar "informatisation" terimini kullanarak 88_Batı dünyasında, yazar ve araştırmacıların biraz daha fazla öne çıkanı kimdir? Daniel Beli'dir. Daniel Bell bilgi ve enforınasyon miktarındaki hızlı değişimi ve bu değişime bağlı olarak toplumun karşılaşacağı değişiklikleri önceden kestirme ve belgeleme yeteneği açısından öne çıkan bir sosyologtur 89_1973 senesinde yayımladığı çalışmasında, Prof. Bell hangi makalesini yayınlamıştır? Toplumsal Gelecek Üzerine Deneme isimli makalesinde gelecek 30-50 sene içinde kendisinin "the post industrial society" olarak tanımladığı Türkçemize endüstri ötesi toplum olarak çevirebileceğimiz toplumsal gelecek yapılanmasını değerlendirmiştir. Daha sonra, Bell endüstri ötesi toplum terimi yerine bilgi toplumu "information society" terimini kullanmaya başlamıştır. 90_1973 senesinde yayımlanan çalışmasında Bell birden fazla düşünürden etkilendiğini belirtmiştir bu düşünürler kimdir? Bu düşünürlerden ilki olan Joseph Schumpeter teknolojiyi açık bir denize benzetmiştir. Etkilendiği diğer önemli fizikçi ve tarih bilimci Gerald Holton 91_ George Wilhelm Friedrich Hegel'den etkilenen düşünürler kimdir? Karl Marx, çok önceden, kapitalizmin etkisi ile oluşacak sınıfsız toplumdan söz etmişti. Karl Marx'ın yanı sıra bu düşünürlere Adam Smith'i de ekleyebiliriz. 92_ Bell'e göre modem toplum üç parçaya bölünmüştür ve her bir parça farklı ilkelerle yönetilir. · Birincisi ekonomik, teknolojik ve mesleki ya da tabakasal sistemleri içeren sosyal yapıdır. Batı toplumlarında görülen bu sosyal yapı kaynakları düşük fiyat, optimizasyon (en uygun duruma getirme) ve maksimizasyon (azami ölçülere çıkarma, genelde üretimdeki kazancı) ilkeleriyle kullanma düşüncesindedir. · İkinci parça yönetim biçimidir. Bu yönetim biçimi, bireyin ya da grupların gereksinimlerine göre yönetimin dağılımını ayarlar. Bell ' e göre bu yönetim biçimi katılım' a odaklıdır ve tabandan (geniş halk kitlelerinden) gelen isteklerle biçimlenir. 8 · Üçüncü parça ise kültürdür. Bell'e göre kültürün amacı bireyin arzu ve isteklerini tamamlamak ya da artırarak genişletmektir. · Bell bu üç parçanın, diğer bir deyişle modem toplumu oluşturan parçaların 1. Sosyal yapı, 2. Yönetim biçimi ve 3. Kültürün modem toplumu oluşturduğu düşüncesindedir. 93_ Bell'e göre bilgi toplumunun en önemli özellikleri aşağıda listelenmiştir: · Mal üretiminden hizmet üretimine geçen bilgi toplumunda sağlık, eğitim, araştırma, devlet hizmetleri ve yüksek teknoloji endüstrileri hızlı bir yükseliş göstermişlerdir. · Yüksek teknoloji ve yeniliklerin üretilmesine verilen destek ile, özellikle !BM (International Business MachinesUluslararası İş Makineleri) firması 20. yüzyılın bilime dayalı firmaları arasında en ünlü olanı olarak gösterilmektedir. Bunun yanı sıra, üniversiteler de endüstri ötesi toplumun yani bilgi toplumunun en önemli kurumlarıdır. · Bilgisayarlaşma ile gelen yeni süreç soyut sembol sistemlerin yasalarla ve standartlaşmayla somutlaştırılması yeni akıllı teknolojilerin doğmasının önünü açmış ve bilgisayarlaşma ile yeni ekonomik modeller geliştirilmiştir. Bu bağlamda, bilgisayarla ya da diğer bir deyişle sanal iletişimin de yaygınlaşması ve hayatımızda önemli bir yer alması sağlanmıştır. Ünitenin ilerleyen bölümlerinde bu sistemlere somut örnekler verilecektir. · Bilim ve bilişsel değerlerin güç kazanması ve bu bağlamda da bilimin saygınlığının artması, bilimin ve araştırmanın bilgi toplumunun temel gereklerinden olduğu düşüncesinin ön plana çıkmasını sağlamıştır. · Karar alma süreçlerinde yaşanan değişikliklerle bilim uzmanlığı ve bilimsellik ön plana çıkmıştır. Hizmet sektörünün de bilgi toplumunda hızla gelişme göstermesiyle, hizmet sektörünün ve çalışanlarının ön plana çıkması beraberinde hemen hemen tüm sektörlerde ekonomikleşme davranışının yerini sosyalleşme davranışının almasına neden olmuştur. · Bu değişimler çoğu sektörde ve toplumda liyakati ön plana çıkarmıştır. Diğer bir deyişle bir işi uzmanının ve ustasının yapması bilgi toplumunda ön plana çıkan değerdir. Bilgi toplumunda liyakat ile işlerin yapılmasına verilen önem mülkün ve zenginliğin önüne geçmiştir. Bu durumu dilimizde yorumlamaya çalışırsak, paranın ve malın yerini bilginin aldığını görmekteyiz. Günümüzde de dünya zenginlerinin listesine baktığımızda bilgi ile kazanılan zenginliklerin ön plana çıktığını gözlemlemekteyiz. · Teknik konularla ilgili entellektüelliğin yaygınlaşması da, bilgi toplumunda şu tartışmayı ön plana çıkarmıştır. Teknik entellektüellik mi yoksa edebiyat ve sanat alanında entellektüellik mi daha ön planda olmalıdır? 94_Geleneksel medya olarak da tanımlanan kitlesel medya hangilerdir? Kitle iletişimi için kullanılan gazete ve dergi gibi basılı yayınlar; radyo, sinema, televizyon gibi sesli veya hem sesli hem de görüntülü iletileri taşıyan ortamlardır denilebilir 95_ ilk fotoğrafçılık ne zaman oldu? Olayı Medyanın kısa tarihçesine göz attığımızda 19 Ağustos 1839'da Paris'te meraklı kalabalığın bakışları arasında Louis Degauerre'un müthiş buluşunu halka tanıttığını gözlemliyoruz. Degauerre'nin buluşuna ilk ticari fotoğraf işleme ünitesi denilebilir 96_İlk film stüdyosu ne zaman ve kim tarafından kuruldu? 1893 yılında ilk film stüdyosu olan Edison 'u medya tarihinin kilometre taşları arasında gözlemliyoruz 97_ Kitabın seri olarak basılması ne zaman oldu? 1456 yılında matbaanın bulunmasına kadar gider. 98_ İlk gazete ne zaman yayınlandı? 1609 yılında ilk gazetenin yayınlamasına şahit oluyoruz. 99_ ilk ses kaydı ne zaman ve plaklar ne zaman yayınlandı? 1877 yılında yapılmıştır. Ses kayıtlarını büyük kitlelere taşımak için de 17 yıl beklenmişti. Tahmin edeceğiniz gibi ses kayıtlarını taşıyan plaklar 1894 yılında üretilmeye başlanmıştır. 100_ radyo hangi yıl bulunmuştur? 1920 yılında bulunmuş 101_ Ülkemizde de henüz yaygınlaşmaya başlayan IPTV Internet Protocol Television (İnternet protokolü üzerinden (TCP/IPV4 - IPV6) görüntü ve ses aktarımı ile çalışan cihaz) televizyon izleyicilerine yayımcı ile etkileşimli bir iletişim sağladığı için kitle iletişimin temel kurallarını değiştirecek bir ortam olarak adından söz ettirmektedir. 102_ Yeni medya araçları ile yapılan iletişime ne denir? Sanal iletişim adını vermekteyiz. 103_ Yeni medya iletişim ortam ve araçlarını nelerdir? Akıllı taşınabilir ortamlar, internet, internet uygulamaları ve ara yüzleri ve sayısal görsel oyunlar olarak sıralayabiliriz. 104_ Mobil iletişimde iletiler neyle taşınır? PDA'ler, cep telefonları ya da tablet bilgisayarlar ile taşınabilir 9 105_ Türkçe olarak kişisel sayısal yardımcı adı verilen ve İngilizce kısaltması PDA olan bu teknolojik ürünler nelerdir? Bilgisayar, cep telefonu, sayısal müzik çalar ve kameradan oluşan taşınabilir bir ortamdır. 106_ Web üzerinde çeşitli adres uzantıları bulunmaktadır. Bu uzantılar sahip oldukları alana ve paylaştıkları bilgi türüne göre sınıflandırılmışlardır. Örneğin · Eğitim kurumlarına "edu" · Hükümet kuruluşlarına "gov", · Ticari işletmelere "com", · Kişisel sitelere "gen", · Ağ anlamındaki network "net", · Vakıf, demek, oda ve sivil toplum örgütlerine "org", · Askeri kurumlara "mil" ve · Uluslararası kuruluşlara "int" uzantısı verilir. · Televizyon şirketlerine ise "tv" uzantısı verilmiştir. · Amerika Birleşik Devletleri dışındaki ülkelerin ülke kodları da web adreslerinin sonuna eklenir. · Türkiye için "tr" uzantısı adresin sonuna eklenmelidir. Örneğin, Anadolu Üniversitesinin web adresi: https://www.anadolu.edu.tr/dir. Bir eğitim kurumu olduğu için de adresinde "edu" uzantısı vardır. 107_ İkinci kuşak web hizmetleri kısaca şunlardır: · Blog: Türkçede internet günlüğü olarak adlandırılan (Web Log) teriminin kısaltmasıdır · RSS: ingilizce Really Simple Syndication kelimelerinin kısaltmasıdır. Web kullanıcılarının içerikte yapılan değişikleri otomatik olarak almalarını sağlayan bir tür güncelleme sistemidir · Wiki: Wiki Türkçe "çabuk" kelimesinin Hawicesidir. Kullanıcıların web içeriği oluşturmalarına ve düzenlemelerine olanak veren bir tür yazılımdır · Sosyal Ağlar : En çok kullanılan sosyal ağlar Facebook, Twitter, Linkedin, Myspace, Badoo, Xing vb. olarak sıralanabilir 108_ İletişim bağlamının kaç tür boyutu vardır? 3 BOYUTU VAR 109_ İletişimde ileti üretme sürecine ne ad verilir? İletiyi kodlamak 110_ Eşzamanlı iletişimde kaç kanaldan iletişim gerçekleşmektedir? 4 111_ İletişim sürecının unsurlarından biri olan gürültü kaç biçimde incelenir?3 112_1893 yılında kurulan ilk film stüdyosunun ismi nedir? Edison 113_ İlk televizyon yayını hangi tarihte yapıldı? 1936 4.ÜNİTE (Etkili İletişim ve Toplumsal Cinsiyet ) 114_ Bandura toplumsal öğrenme kuramı yoluyla ne öğrendiklerini ileri sürer? Çocukların anne ve babalarını gözlemleyerek ve onlardan aldıkları olumlu ve olumsuz tepkilerden yola çıkarak cinsel rolleri öğrendiklerini ileri sürer 115_ Ataerkil toplumlarda başat olan geleneksel ideolojinin cinsiyetçi işbölümü, kadını neden sorumlu tutar? Ev işlerinden ve çocuk bakımından sorumlu tutar. 116_ Erkek ve kadınların Davranış ve karakter olarak nasıl olur? · Erkeklerin hırslı, güçlü, kararlı, risk alan, bağımsız, rasyonel, aktif ve atak olması, · Kadınların ise şefkatli, neşeli, sevecen, duygulu, duyarlı, yumuşak nazik, sadık, sabırlı, anlayışlı olması beklenir 117_ Kadınlar daha çok evde yaptıkları işlerle uyumlu ya da evdeki sorumluluklarını aksatmayacak işlere yönlendirilir bu meslekler? (hemşirelik, hasta bakıcılık, ev temizliği ya da öğretmenlik gibi) yönlendirilir. 118_Yakınlık nedir? Bireyin karmaşık dostluk ağlarının pazarlığını yaptığı, farklılıkları en aza indirgemeye çalıştığı, fikir birliği elde etmeye uğraştığı, farklılıkları vurgulayacak üstünlük görünümlerinden kaçındığı, bağlantılardan oluşan bir dünyanın anahtarıdır 119_ Bağımsızlık nedir? Mevki dünyasının anahtarıdır, çünkü mevki sahibi olmanın başlıca yollarından biri, diğer insanlara ne yapacaklarını söylemektir, emir almak ise düşük mevkinin bir göstergesidir. 10 120_ Yetişkin erkekler kadınlarla iletişim halindeyken nasıl harekete başvurur? Daha dominant (baskın) ve daha buyurgan jestlere başvurmaktadır. 121_Kadınlar ise erkeklerle iletişim içindeyken aksi bir yol izlemektedirler. Bu hareketler şunlardır? Pek çok araştırına göstermektedir ki,, · Kadınlar erkeklerle iletişime girdiklerinde daha az alan kaplama, · Bedenlerini olabildiğinde küçültme, · Dinlerken ya da konuşurken daha fazla baş sallama, · Saçlarıyla erkeklere nazaran daha fazla oynama ya da düzeltme, · Ellerini kucaklarında tutma, · Bacaklar ve dirsekler yoluyla kapanma hareketleri yapma, · Otururken bacakları ve ayakları birbirine bitişik tutma, · Daha fazla göz kırpma ve daha fazla aşağıya yönelik bakışlara sahip olma eğilimi gösterdikleri saptanmıştır. Erkeklerin ise daha fazla ve doğrudan baktıkları, · Daha fazla alan kapladıkları, · Başlarını dik tuttukları, ayaktayken, · Otururken bacaklarını açtıkları, · Çenelerini daha çok sıvazladıkları, · Daha büyük ve geniş jestler yaptıkları, · Bacak ve ayaklarını daha fazla hareket ettirdikleri ve · Kollarını bedenlerinden daha uzakta hareket ettirdikleri bulgulanmıştır 122_ Leathers, kadınlık ve erkekliğe ilişkin oluşturulmuş olan kalıp yargıların kadın ve erkeklerin beden dillerine, sözsüz iletişim kodlarına da yansıdığını ileri sürer. Bu kalıp yargılara göre ikisinin de ki hareketleri nasıldır? · Kadınlar, uysal, itaatkar, bağımlı, alıngan/aşırı hassas, kaprisli, çabuk parlayan, çabuk telaşlanan, havai, çenesi düşük, çekingen, sevecen, düşünceli, saygılı, işbirliğini seven, destekleyici ve duyarlıdır. · Erkekler, görev bilinci olan, rasyonel, aktif, mantıklı, gayretli, keskin zekalı, kurnaz, kendinden emin, güçlü, baskın, palavracı, inatçı, kibirli, söz dinlemez ve fırsatçı olarak öne çıkar 123_ Örgüt ortamındaki çatışma ise nasıldır? Bireyler ve grupların birlikte çalışma sorunlarında kaynaklanan ve normal etkinliklerin durmasına veya bozulmasına neden olan olaylar olarak dile getirilebilir 124_ mobbing terimini nasıl nitelendirilir? Kurbanı yalıtan ve ümitsizlik nedeniyle intihara kadar götürebilen bir davranış olarak nitelendirmiştir 125_ Mobbing nedir? Duygusal bir saldırıdır. Bir kişinin, diğer insanları kendi rızalarıyla ya da zorla başka bir kişiye karşı etrafında toplaması ve sürekli kötü niyetli hareketlerde bulunma, ima, alay ve karşısındakinin toplumsal itibarını düşürme gibi yollarla, saldırgan bir ortam yaratarak onu işten çıkmaya zorlamasıdır 126_Leymann, çatışma ve mobbing kavramlarının hangi sonuçlar olduğunu belirlemiştir? Birbirinden farkının, olayın "ne olduğu" ya da "nasıl olduğu" değil; olayların sıklığı, süresi ve olayların etkisiyle açık bir şekilde ortaya çıkan psikolojik, psikosomatik ve patolojik sonuçlar olduğunu belirtmiştir 127_ Mobbing Kimler Üzerinde Etkilidir ve Nasıl işler? Mobbingin mağdurlarının kimler olduğuna bakıldığında genel olarak şunu söylemek olanaklıdır: Mobbing mağduru çalıştığı kurum içinde bir sebeple farklı olan kişidir. İyi eğitim almış, işinde çok başarılı olan biri, yaşı ilerlemiş bir çalışan, tamamı kadınlardan oluşan bir kurumdaki tek erkek ya da tamamı erkeklerden oluşan tek kadın gibi kişiyi çalıştığı ortamda farklı kılan bir nitelik o kişinin dışlanmasına, mağdur edilmesine yol açabilir. 128_ Mobbingin pek çok davranışsal boyutu bulunmaktadır. Bunlar · İletişime yönelik saldırılar, · Sosyal ilişkilere yönelik saldırılar, · Sosyal imaja yönelik saldırılar, · Mesleki ve özel konuma yönelik saldırılar, · Sağlığa yönelik saldırılar olarak sıralanabilir. · Kişinin kendini ifade etmesine izin verilmemesi, 11 · Sözlü ya da yazılı tehditlere maruz kalması iletişime yönelik saldırılardan bazılarıdır. · Sosyal ilişkilere yönelik saldırıya verilebilecek en temel örnek kişinin içinde bulunduğu ortamdan, diğer çalışanlardan dışlanması, görmezden gelinmesidir. · Kişi hakkında dedikodu çıkarılması, ruhsal sorunlarının olduğunun söylenmesi, dünya görüşüyle, inancıyla alay edilmesi, gülünç duruma düşürülmesi ve benzeri davranışlar mağdurun sosyal imajına yönelik saldırılar arasında yer almaktadır. · Çalışanın kapasitesinin çok altında işlerde çalıştırılması, yaptığı işlerin ve işe dair önerilerinin küçümsenmesi mesleki ve özel konuma yönelik saldırılar arasındadır. · Kimi durumlarda mağdura fiziksel şiddet de uygulandığı görülmektedir. Kişinin işyerindeki eşyalarına veya kendisine zarar verilmesi sağlığa yönelik saldırılardandır · Mağdur zaman içinde kendisi hakkında söylenenlerle baş edememeye başlar. İşinden verim alamaz ve işten çıkarılma noktasına gelir. Böylece işyerinde duygusal taciz döngüsü tamamlanmış olur. 129_ Toplumsal cinsiyet kalıplarının oluşturulmasında sosyal süreç beklentilerinden birisidir? Değer beklentileri 130_ Davranış olarak erkeklerden beklenenler arasında yer alır? Hırslı 131_ Davranış olarak kadınlardan beklenenler arasında yer alır? Duyarlı 132_Duygu ve düşüncelerimizi, grup yaşadıklarımızı karşımızdakilere sözcükleri seslendirerek gönderme, iletme işi hangisidir? Konuşma 133_ Toplumsal cinsiyet ve etkili iletişim açısından bakıldığında konuşma bir erkek için hangisinin yoludur? Rekabet 134_ Bireyin kişisel tercihlerini hemen dışa vuran en temel toplumsal cinsiyet göstergesi hangisidir? Giysi 135_ Kadın ve erkek arasındaki en temel çatışma alanlarından biri aşağıdakilerden hangisidir? Özgürlükler 136_ Bir kadının sık sık yakın çevresindeki bir erkeğe ne yapacağını söylemesi erkek tarafından nasıl algılanır? Özgürlüğün kısıtlanması 137_ İyi yönetildiğinde iletişimi olumlu yönde etkileyebilir? çatışma 5.Ünite(İletişimde Kalite) 138_ İnsanlar bir şeyleri farklı yollar ve yöntemlerle anlatmak ister. Bu yollardan bazıları nelerdir? Takılar, rozetler, eşyalar, sözlerle, odadaki renklerle karşıdaki insan ya da topluluğa bir şeyler anlatılmak amaçlanır. 139_Bireylerarası etkileşim ve olumlu iletişimi engelleyen etmenleri şöyle sıralayabiliriz: kendi düşünce ve fikirlerimizi tek doğru olarak benimsemek, başkalarının fikir, düşünce ve duygularını görmezden gelmek ve önemsememek, onlara saygı göstermemek. Bu tür engellerle iletişim kurmaya çalışmak, takdir edersiniz ki, çatışmalara neden olacak ve başarısızlıkla sonuçlanacaktır 140_Çocuklar benmezkezcidir neden? "egosantrik"tir, yani benmerkezcidir. Diğer bir deyişle, dünyayı ve çevrelerini sadece kendi bakış açılarından görürler. Diğer insanların da kendileriyle aynı şeyleri gördüğünü ve aynı şekilde düşündüğünü zannederler. Başkalarının, olayları farklı açılardan gördüklerinden ve farklı algıladıklarından habersizdirler 141_ Benmerkezcilik (egosantrizm) nedir? Başkalarının varlığını ve çıkarlarını göz ardı ederek kendini ve sorunsalını her şeyin merkezine koyma tutumu ve davranışıdır. Benmerkezcilik, başkasının görüşlerini ve bakış açılarını anlamada yetersiz olma, kendi gördüğü ve düşündüğü şeyleri herkesin gördüğünü zannetmektir. Benmerkezci düşünme, insanların doğal olarak başkalarının hak ve ihtiyaçlarını görmemeleri gibi bir talihsizlikten kaynaklanır. 142_ Egosentrizm nedir? Kısaca benmerkezciliktir. Diğer bir deyişle, bireyin kendini merkeze almasıdır. Her şeyde kendini esas almak, her şeyi kendine dayandırmak, her işi kendine bağlamak, kendine indirgemek, her olayı, her düşünceyi kendi görüş açısından yorumlamak ve kendi fikrini, mantığını, duygusunu hareket noktası olarak seçme olarak tanımlanır. 143_ Bazıları benmerkezcilikle bencilliği karıştırsa da, farklı ama ilişkili iki kavram olduğu görülür. Bu anlamlar şunlardır? · Bencillik; her olayda, her işlemde kendi menfaatını düşünme ve her işten çıkar sağlama düşüncesidir. · Benmerkezcilik ise dünyayı "ben"e dayanarak algılamaya ve yorumlamaya karşılık gelir. 144_Eğitim bilimciler bencillik ve benmerkezcilik düşüncesinin genel olarak hangi yaşlarda kazanıldığını söyler? 2-7 yaşları arasındaki evrelerde kazanıldığını söylemektedir. Daha sonraki yaşlarda ise bu çok özel benlik duygusu olgunlaşarak kişinin kendisini bir güneş gibi hissedip, dünyanın 365 gün kendisinin etrafında döndüğünü sanmasına dönüşmesidir. 12 145_ Benmerkezcilik dönemi (egosantrizm dönemi), insanda hangi yaşta sona erer? 6 yaş civarında sona erer. 146_ Günümüzde "empati" denildiğinde akla hangi düşünür gelir? Carl Rogers ve onun konuya ilişkin çalışmaları gelir 147_ Empati nedir? Bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecine "empati" adı verilir. 148_ Empati tanımı üç temel öğeden oluşmaktadır. Bir insanın karşısındaki bir kişi ile empati kurabilmesi ıçın gerekli olan bu öğeleri şöyle sıralayabiliriz · Birinci öğe, empati kuracak kişi kendisini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır. Başka bir söyleyişle, empati kurmak isteyen kişinin karşısındaki kişinin fenomonolojik alanına girmesi gereklidir. Fenomenolojik alan nedir? Psikolojideki fenomenolojik yaklaşıma göre her insanın bir fenomenolojik alanı verdır. Her insan gerek kendisini gerek çevresini, kendisine özgü bir biçimde algılar; bu algısal yaşantı özneldir (subjektiftir); kişiye özgüdür. Yani her insan dünyaya, kendine özgü bir bakış tarzıyla bakar. Eğer bir insanı anlamak istiyorsak, dünyaya onun bakış tarzıyla bakmalı, gerçekleştirmek için de empati kurmak istediğimiz kişinin rolüne girmeli, onun yerine geçerek adeta olaylara onun gözlüklerinin gerisinden bakmalıyız. Karşımızdaki kişinin rolüne girerek empati kurduğumuzda, o kişinin rolünde kısa bir süre kalmalı, daha sonra da bu rolden çıkarak kendi rolümüze geçebilmeliyiz. Aksi halde empati kurmuş sayılmayız. Karşımızdaki ile özdeşim kurmak (ona benzemek) veya ona sempati duymak, empatiden farklı şeylerdir. · İkinci öge, empati kurmuş sayılmamız için, karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamamız gereklidir. Karşımızdakinin yanlızca duygularını veya yanlızca düşüncelerini anlamış olmak yeterli değildir. Empatiyi tanımlarken bu noktayı vurguladığımızda, empatinin iki temel bileşeninden söz etmiş oluyoruz. Bunlar empatinin bilişsel ve duygusal bileşenleridir. Karşımızdakinin rolüne girerek onun ne düşündüğünü anlamamız, bilişsel nitelikli bir etkinlik (bilişsel rol alma bilişsel perspektif alma), karşımızdakinin hissettiklerinin aynısını hissetmemiz ise duygusal nitelikli bir etkinliktir (duygusal rol alma/duygusal perspektif alma). Bilişsel rol alma duygusal rol almanın ön şartı sayılabilir. Empatinin bileşenlerinin ne olduğu konusunda araştırmacılar arasında, bazı görüş farklılıkları vardır. Örneğin Hoffman'a (1978) göre empatinin, bilişsel, duygusal ve güdüsel (motivasyonel) olmak üzere üç bileşeni vardır. Bazı araştırmacılar empatinin bilişsel yönünü, bazıları ise duygusal yönünü vurgulamaktadır. Fakat çoğunluğun üzerinde uzlaştığı görüş, empatinin bilişsel ve duygusal bileşenlerden oluştuğu yolundadır. · (üçüncü) öge ise, empati kuran kişinin zihninde oluşan empatik anlayışın, karşıdaki kişiye iletilmesi davranışıdır. Karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini tam olarak anlasak bile eğer anladığımızı ifade etmezsek empati kurma sürecini tamamlamış sayılmayız. Araştırmacılar, insanların zihinlerinde kurdukları empatiyle, karşılarındaki kişiye ilettikleri empati arasında farklılık olduğunu belirtmektedirler. Karşımızdaki insanlara empatik tepki vennenen iki yolu vardır: Yüzümüzü/bedenimizi kullanarak onu anladığımızı ifade etmek. Empatik tepki vermenin en etkili yolu herhalde bu ikisini birlikte kullanmaktır. Bir sıkıntımız olduğunda, bizimle konuşan kişi, dostça bir gülümsemeyle kolumuza dokunup sıkıntımızı sözelleştirirse, örneğin "son günlerde çok bunalmışsın" derse, rahatladığımızı hissedebiliriz. 149_ Empatik iletişimi gerçekleştiren ebeveynler kimlerdir? · çocuklarına güven duygusunu kazanmış, · onların duygu ve düşüncelerini anlatmasında dinleme becerisini geliştirmiş, · çocuklarının yaşının getirdiği psiko-sosyal sorunlara çözüm bulmuş ailelerdir. · Bu ailelerde demokratik tutum ve davranış kazanılmış olup, sağlıklı ve başarılı çocuklar yetiştinnektedirler. · Empati kurulamadığında, benmerkezcilik arttığında, çocuklar anne ve babasından uzaklaşmakta, çevresindeki kötü niyetli kişilerle iletişim kurmaktadırlar. Okullarda şiddetin artması, uyuşturucuya yönelim tüm bu tutum ve davranışların temelinde empatik iletişimin geliştirilmemesi nedendir 150_ Benmerkezcilik kavramı kim ortaya çıkarmıştır? Piaget tarafından ortaya atılmıştır. Piaget çocukların benmerkezci davrandıklarını savunmuştur. Konuyla ilgilenen bütün araştırmacılar empati kurmada benmerkezci davranıştan uzaklaşmanın önemini vurgularlar. 151_ Ford'a göre üç tür benmerkezcilik vardır. Bunlar; 13 · Görsel benmerkezcilik · Bilişsel benmerkezcilik · Duygusal benmerkezcilik 152_ Kurdek ve Rodgon üç tür perspektif alma şekli tanımlamışlardır. Bunlar; · Algısal perspektif alma (diğer kişinin bakış açısını fark etme), · Bilişsel perspektif alma (diğer kişinin ne düşündüğünü fark etme), · Duygusal perspektif alma (diğer kişinin yaşamakta olduğu duyguların neler olduğunu fark etme). 153_ Anlaşmak için bireyler ne yapmalı? · Anlaşma niyetine sahip olmalıdırlar. · İletişim tekniklerini bilmelidirler. · Gayret göstermelidirler 154_ Claude Lavi Strauss kültür ve çeşitlilik üzerine inceleme ve çalışmalarda bulunmuştur. İnsanı, doğayı ve evreni salt özelliklerinde değerlendiren düşünür, farklılığın ve çeşitliliğin korunmasından ve saygı duyulmasından yana olmuş ve düşüncelerini şu sözlerle dile getirmiştir: "Üç veren buğdaya kulak kabartmak, gizli kalmış potansiyelleri yüreklendirmek, tarihin saklı tuttuğu tüm bir arada yaşama eğilimlerini dürtüklemek ve ayrıca alışılagelmiş şeyler sunması kaçınılmaz olan bütün bu yeni toplumsal ifade biçimlerini şaşırmaksızın, tiksinmeksizin, karşı çıkmaksızın karşılamaya hazır olmak gerek". Yazarın bu sözlerinden, var olanın duruluğunu asla unutmadan, süre gelen çeşitliliği anlamaya çalışarak, özü bozmadan yaşayabilmek değerlemesini yapabiliriz. 155_ Mevlena'nın "kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirine zarar vermeden de birlikte yol almanın mümkün olduğunu!" sözü farklılığın toplumsal uyum için ne kadar önemli olduğunu gözler önüne sermektedir. Farklılıklara tahammül, hoşgörü, sevgi, saygı deyince hemen aklımıza Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre gelir 156_ İnsanlar farklıdır; çünkü, · Farklı giyinirler, · Farklı düşünürler, · Farklı konuşurlar, · Farklı yaşarlar, · Farklı inançları vardır, · Farklı yollarda yürürler, · Farklı takım tutarlar, 157_ Benlik nedir değişik tanımlar var bakalım · Yalın bir tanımla benlik nedir? kişinin sahip olduğu tüm zihinsel yapının ve dış özelliklerinin bir bütünüdür · Bir başka anlatımla benlik; kişinin kendini sevebilmeye olan yatkınlığı ve kendini sevmeye olduğu kadar "sevilmeye" de layık görüp görmemesidir · Kısaca benlik, bireyin özellikleri, yetenekleri, değer yargıları, amaç ve ideallerine ilişkin kanılarının dinamik bir örüntüsüdür. · Benlik, çeşitli deneyimler sonunda öğrenilen ve sürekli olarak gelişen, kişiyi kendi içinden gözetleyen, yargılayan, değerlendiren ve davranışlar üzerinde düzenleyici ve yönetici bir etkisi olan potansiyel bir olgu, bir süreçtir 158_ Ben" çocuğun ilk yaşlarında doğru ve yanlışlarla başlar ve benlik gelişimi bireylerde yaşlara göre farklılık gösterir bu yaş nedir? 7-12 yaş dönemini sakin geçiren birey ergenlik dönemiyle benlik arayışına girer ve ilgileri çoğalır. 159_ Benliğin insan yaşamındaki görevi ise şunlardır · İçgüdülerden ve dürtülerden kaynaklanan güdüleri engellemek, denetlemek ve düzenlemek · Çevredeki nesne ve kişilerle bağlantı kurmak · Gerçeği tanımak, denemek, anlamak · Gerçeğe uyum sağlamak · Çevreden gelen uyarımları sınırlamak, sıralamak, zamanlamak · Algılamak, saklamak, hatırlamak, düşünmek, karşılaştırmak, çıkarımlar yapmak, yargıya varmak 14 · Kavramları birleştirmek ve bütünleştinnek · Kişinin karşılaştığı engelleri aşabilecek güçleri toplamak · Geleceğe ilişkin beklenti ve amaçlar saptamak · Kişiliği kaygıdan kurtaran savunma düzenlerini kullanmak 160_Toplumsallaşma sürecinde kitle iletişim araçlarının önemi büyüktür neden? Dolayısı ile bireylerin değer yargıları, idealleri, kendisi ile ilgili yeteneklerinin olup olmadığını anlamaları ve bunları geliştirerek benlik oluşumunu sağlamaları için iletişim olmazsa olmaz bir koşuldur 161_ Transaksiyonel Analiz kim tarafından ortaya atıldı? Eric Berue tarafından ortaya atılmış olan Transaksiyonel Analiz (TA), 162_Transaksiyonel analize göre, insanın kişiliği üç bölümden oluşur. Bu kişilikleri şunlardır? "ego-durumları" olarak da adlandırabiliriz. Bunlar ana baba (ebebeyn), çocuk ve yetişkin benlik durumlarıdır. Bu benlik durumlarına kişisel roller de diyebiliriz 163_ Ebeveyn ego-durumu ne zaman oluşmaya başlar? Çocukluk dönemindeki başta anne-baba olmak üzere tüm otorite figürlerine ait kayıtlarından oluşur 164_ Ana baba benliği, koruyucu ve yargılayıcı, olmak üzere iki biçimde kendisini gösterir. · Koruyucu ana baba, karşısındaki kişiyi kaç yaşında ve toplumsal konumu ne olursa olsun onu korumaya, kollamaya yönelen bir benliktir · Eleştirici, yargılayıcı ana baba benliği ise toplumsal kuralları ve değerleri korumaya, bunlara uymayanları eleştirıneye ve gerektiğinde cezalandırmaya yönelik bir benliktir 165_ Ana-baba benliğine sahip olan kişi iletişim kurarken genellikle neler yapar? · Yargılar, · Denetler, · Ders verir, · Akıl öğretir, · Korur ve kollar, · Sahip çıkar, · Problem çözer, · Kısıtlar ve · Önyargı ve kalıpları vardır. 166_ ana-baba benliğine sahip kişiler iletişimlerinde ağırlıklı olarak şu ifadelere yer vererek konuşurlar: · "Olmamış!" · "Böyle yap!" · "Merak etme ben hallederim!" · "Olmaz öyle şey!" 167_ Çocuk benlik durumu, "doğal çocuk" ve "uyarlanmış çocuk" diye iki bölümden oluşur. · Doğal çocuk, kişiliğin eğitilmemiş yani olarak kabul edilir. İçinden nasıl geliyorsa öyle davranır. Fiziksel ihtiyaçlarını her zaman önde tutar. · Uyarlanmış çocuk ise, doğal çocuğun az ya da çok eğitilmesiyle ortaya çıkar. Az eğitilenler "asi çocuk" olup kanun ve kurallara karşı çıkar. Çok eğitilenler ise "uslu çocuk" olup kanun ve kurallara uyum sağlar. Bütün insanlar doğal çocuk olma sürecinden geçerek ya asi çocuk ya da uslu çocuk olurlar. 168_ Çocukluk çağının içgüdüleriyle duygusal olarak tepki veren çocuk benliği, doğal, küçük profesör ve uyum sağlamış olmak üzere üç farklı şekilde karşımıza çıkar. · Doğal çocuk ilkel, fevri, kontrolsüz ve yardım bekleyen yani "çocuk gibi çocuk" diyeceğimiz türden bir kişilik özelliği taşır. Bu çocuk, sevmediği kişilere "seni sevmiyorum" der, "İlle de bana bu oyuncağı alacaksın "diye tutturarak annesini çarşıda zor duruma düşürmekte bir sakınca görmez. Kıskançlığını, nefretini, sevgisini en yalın biçimde gösterir. Duygularını bilincinin süzgecinden geçirmeden olduğu gibi yansıtan bu benliği bir yetişkin olarak yaşamak, belki de zaman zaman yaşamak hepimizin ortak arzusu olmasına karşın toplumun kural ve yasalarından çekindiğimiz için açıkça değil, çeşitli örtülerle gizleyerek yaşamaya çalışırız 15 · Küçük profesör olarak adlandırılan çocuk benliği, yaratıcı, sezgileri güçlü ve başkalarını kendi istekleri doğrultusunda idare edebilen bir benlik sergilerler. Örnek vermek gerekirse, bunlar, anne ve babalarını birbirine düşürüp karşılarında kıs kıs gülen çocuklardır. Sezgileri oldukça gelişmiş bu çocukların aynı zamanda yaratıcılık düzeyleri de oldukça yüksektir. Küçük profesörler, bu özellikleri nedeniyle doğal olarak anne babaları tarafından gereğinden fazla şımartıldıklarında, başkaları ile karşılaştırılıp övülüp, şımartıldıklarında, kendilerini üstün, başkalarını da aşağıda görmeye başlarlar · Uyum sağlamış çocuk ise "Ne diyorsam onu yap" terbiye anlayışı ile büyütülmenin izlerini taşıdığından, suçluluk, isyan ya da itaat ve uzlaşma özellikleri gösterir. Bu çocuk benliğinde, otoriteye hemen hemen kayıtsız şartsız bir boyun eğme söz konusudur. İçe dönük, uysal bir kişilik özelliği sergileyen bu kişilerin, otoriteye ve onun koyduğu kurallara ne zaman karşı çıkacağı ise hiç belli olmaz. 169_ Çocuk benliğine sahip olan kişi iletişim kurarken genellikle bunları yapar? · Kontrolsüzdür, · Sorumsuz davranır, · Sabırsızdır, · Merak eder, · Yaratıcıdır, · Hazza yöneliktir, · İçinden geldiği gibi davranır ve · Benmerkezcidir. 170_ Çocuk benliğine sahip kişiler iletişimlerinde ağırlıklı olarak şu ifadelere yer vererek konuşurlar: · "Banane!" · "Hemen!" · "Nasıl?" · "Istiyorum!" 171_Yetişkin benliğin en önemli özelliği nedir? Belirli bir sorun ya da durumla ilgili bilgi toplaması, bunları değerlendirmesi, olasılıklar üze rinde durarak sorunu çözme si ya da durumu anlaması, duygular ve önyargılar üzerinde değil, gerçekler üzerinde yoğunlaşmasıdır 172_Bencil bir davranış sergilemeyen, başkalarıyla birlikte işbirliği içinde sorunları çözmeye ya da durumu anlamaya çalı şan yetişkin benliğin cümlelerinedir? "ben" örneğin, "yaptım, çözdüm, başardım" biçiminde birinci tekil değil "biz",örneğin, " yaptık, çözdük, başardık" gibi birinci çoğul kipiyle kurulur 173_ Yetişkin benliğine sahip olan kişi iletişim kurarken genellikle · Akılcıdır, · Paylaşır, · Anlar, · Geliştirir ve · Çözüm bulmaya yöneltir. 174_ Yetişkin ego-durumu kim tanımlamıştır? Eric Berue tarafından kişinin "mantıklı" ve "sağduyulu" yanı olarak tanımlanmıştır. Yetişkin ego-durumu çevreyi objektif olarak değerlendiren, deneyimleri çerçevesinde olasılıklan hesaplayan ego-durumudur. Yetişkin ego-durumunun belki de en önemli özelliği "şimdi ve burada"ki gerçeği göz önüne alarak, verilere dayalı hareket etmesidir. 175_ Yaşam pozisyonu adı verilen kendimizi diğerleri karşısında, diğerlerini kendimiz karşısında yerleştirme açısından dört durum söz konusudur bunlar? · ben + sen + (ben iyiyim, sen iyisin), · ben + sen - (ben iyiyim, sen iyi değilsin), · ben - sen + (ben iyi değilim, sen iyisin), · ben - sen - (ben iyi değilim, sen iyi değilsin) 16 176_ İnsanlar ilişkilerinde genellikle üç temel yaklaşımdan birini benimserler bu yaklaşımlar şunlardır? · Saldırgan davranış biçimi · Çekingen davranış biçimi ve · Güvenli davranış biçimi 177_ Egosentrik olmak ne demektir? Benmerkezci olmak 178_ Yazar Robert Burns'un "Tanrı bize bizi başkalarının gördüğü gibi görme yeteneği verseydi, bu bizi birçok saçma hatadan ve fikirden kurtarırdı" sözü iletişim kurarken dikkate almamız gerektiğine dair önemli bir sözdür bu sözün anlamı nedir? Ben merkezli olmamak ve olaylara sadece kendi açımızdan bakmamamız 179_ Mevlena'nın "kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirine zarar vermeden de birlikte yol almanın mümkün olduğunu!" sözü, başarılı bir iletişim kurmak ve toplumsal uyumu sağlamak açısından önemli olduğunu vurgulamaktadır bu sözün anlamı nedir? Farklılığa saygı ve hoşgörü 180_ Bireylerarası iletişim gerçekleştirirken "her şeyde kendini esas almak, her şeyi kendine dayandırmak, her işi kendine bağlamak, kendine indirgemek, her olayı, her düşünceyi kendi görüş açısından yorumlamak ve kendi fikrini, mantığını, duygusunu hareket noktası olarak seçmek" hangisi ile açıklanmaktadır? Egosentrik olmak 181_ İletişimde "bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması işidir" ifadesi kelimeden hangisinin açıklamasıdır? Empati 182_ Diğer kişinin bakış açısını fark etme ifadesi perspektiflerden hangisini açıklamaktadır? Algısal perspektif 183_ Bireylerarası iletişimi gerçekleştirirken, konuşma esnasında "merak etme ben hallederim!" ifadesi ile konuşmak benliğe örnek olarak verilebilir? Ana-baba benliği 184_ İletişim sırasında genellikle kontrolsüz, sorumsuz, sabırsız ve sadece içinden geldiği gibi bir davranış ve yaklaşım sergileyen kişi aşağıdaki hangi benliğe örnek olarak verilebilir? Çocuk benliği 185_ İletişim kurarken genellikle daha akılcı ve mantıklı olan ve çözüm bulmaya odaklı benlik tipi hangisidir? Yetişkin benliği 186_"Duygu ve düşüncelerini ifade etmede zorlanırlar. Benlik saygılan düşüktür. Sürekli bir kaygı ve endişe içindedirler. Kendi içlerinde suçluluk ve öfke duygusu yaşarlar. İletişimlerinde gönderdiği mesajlarla sürekli olarak karşısındaki kişiye "ben önemli değilim, sen önemlisin" mesajını verir. Kendisini inkar eder." Anlamı nedir? Çekingen



6.Ünite (Etkili İletişimde Konuşma ve Dinleme) 187_ İletişim; bir başkası ile konuşmaktır, 188_ İletişime iki değişik bakış açısı söz konusudur. · İlk bakış açısı ile yapılan yaklaşım, kaynak ile alıcının iletiyi nasıl kodladığı ve kod açımının nasıl yapıldığı ile ilgilenir. · İkinci yaklaşım, iletişimi anlamların oluşturulması ve değişimi olarak görür. Bu yaklaşım, iletilerin veya metinlerin anlam oluşturmak için insanlarla nasıl etkileşimde bulunduğuna bakar. 189_Bir anlamda iletişimin alt türleri nedir? Burada iletişimi bir insani edim olarak ele almak gerekecektir. "Duyusal sesler, çığlıklar, nidalar, jestler, hatta basit nişan koymalar insandan daha alt türlerden olan canlı türlerinde de görebildiğimiz, bir anlamda iletişimin alt türleridir 190_ Duyusal sesler, çığlıklar ve nidalardan geliştirilmiş dile geçebilen tek canlı türü hangisidir? İnsandır 191_ Yapısal olarak ya da kullanılan kodlara göre iletişim ikiye ayrılır: · Sözel İletişim (Verbal Communication) v KonuşmaDinleme v Yazmaokuma · Sözsüz İletişim (Non-verbal Communication) 192_ İletme nedir? Yalın bir tanımla konuşma, duygu ve düşüncelerimizi, görüp yaşadıklarımızı karşımızdakilere sözcükleri seslendirerek gönderme, iletme işidir. 17 193_ Konuşma güçlüğü çekip çekmediğimizi anlayabilmek için kendimize sorabileceğimiz birtakım sorular şunlardır? · Söylediklerimi karşımdakiler kolayca anlayabiliyor mu? · Düşüncelerimi açık ve etkili bir biçimde belirtebiliyor muyum? · Sözcükleri söylerken söyleyiş ve dil yanlışları yapıyor muyum? · Sesimi duygu ve düşüncelerimi besleyecek, zenginleştirecek bir yönde kullanabiliyor muyum? · Tekdüze mi, yoksa canlı ve hareketli bir biçimde mi konuşuyorum? · El ve yüz hareketlerimi kullanırken başka deyişle konuşmamı sözsüz iletişimle desteklerken birtakım yapmacık durumlara düşüyor muyum? · Beni dinleyenlerin ilgisini dağıtacak ayrıntılardan, laf kalabalığından kaçınabiliyor muyum? · Anlattıklarımın önemine, değerine öncelikle ben inanıyor muyum? · Sözü başka alanlara kaydırıyor, amaçtan ve konudan sapıyor muyum? 194_ Konuşma doğuştan getirilen bir yetenek değil, sonradan kazanılan bir beceri ve alışkanlıktır. 195_ Konuşmayı Oluşturan Etmenler hangileridir? · Ses · Boğumlanma (Telaffuz) · Konuşma Dinamiği · Sözcük Hazinesi · Biçem (Üslup) 196_ Ses nedir? Genel anlamıyla hava titreşiminin kulakla duyulmasına "ses" denir. 197_ İyi bir konuşma sesinin özellikleri şöyle sıralanabilir: İşitebilirlik: Akıcılık: Hoşa giderlik: 198_ Hoşa gitmeyen sesler nedir? Bir sesin hoşa giderliği, o sesin tınısı ile ilgilidir. Katı, kulak tırmalayan, hırıltılı, madensel, tiz, burunsal hışıltılı, buğulu, çok yumuşak, gevrek, biçimden yoksun sesler hoşa gitmeyen seslerdir 199_ En kısa tanımıyla üslup nedir? Deyiş-söyleyiş özelliğidir. 200_ Konuşmayı oluşturan öğeler aşağıdaki biçimde sıralanabilir: · Dinleyici · Ortam · Konuşmanın Nitelikleri 201_ Dinleyicilerin temel özelliklerini şöyle sıralanabilir: Yaş durumu, cinsiyet, sayı, dinleyicilerin iş ve uğraş durumu, eğitim düzeyleri ve bilinebiliyorsa dünyaya bakışları. 202_ Ortam konusu ele alınırken şu noktalara dikkat etmek gerekmektedir: · Toplantının Niteliği: Kimi zaman da konuşma toplantı, belirli günler, anma ve kutlama törenleri için gerçekleştirilir. Konuşmanın amacını toplantının niteliği belirler. Bu açıdan konuşmanın günün hangi saatlerinde yapılacağı da çok önemlidir. · Toplantının Programı: Dinleyenler üzerinde belli bir etki ve uyarım yaratılabilmesi toplantının programına ve konuşmacının bu program içindeki yerini iyi değerlendirmesine de bağlıdır. Burada da konuşmacının cevap araması gereken bazı sorular vardır: Toplantının tek konuşmacısı ben miyim? Benden başka konuşmacılar da varsa, onların ele aldıkları konular nedir ve nasıl konuşmaktadırlar? Toplantının bütünlüğü içinde konuşma ana bir yer mi tutuyor, yoksa ayrıntı niteliğinde midir? Toplantının amacı açısından yapılacak katkının ne olacağı öğrenilmelidir. · Toplantının Süresi: Genellikle konuşmacıların en büyük eksikliği süreyi iyi ayarlayamamalarıdır. Birden çok konuşmacının yer aldığı toplantılardan kimi konuşmacılar, daha konularına girmeden kendilerine ayrılan zamanı doldururlar. Konuşmacının ayrılan zamanı iyi ayarlaması, bu zamana göre konuyu sınırlandırıp, gerekli noktaların gereken yol ve biçimde yeteri kadar üzerinde durması gerekir. · Konu ve Konuşmacı: Burada konuşmanın öğelerinden olan konu ve konuşmacıyı birlikte ele alarak iyi bir konuşmanın nasıl olması gerektiği, başka deyişle, iyi bir konuşmada dikkat edilmesi gereken noktalar üzerinde durulacaktır. 203_ Konuşmanın Nitelikleri nedir? · İyi Bir Konuşma Sağlam Bilgilere Dayanır: 18 · İyi Bir Konuşma Yıkıcı Değil Yapıcıdır: · İyi Bir Konuşma, Konuşmanın Temel Öğelerini Çözümleyerek Oluşur:, · İyi Bir Konuşma, Dinleyicilerin İlgi ve Dikkatini Toplar: · İyi Bir Konuşma Canlı Bir Dil, Hareketli Bir Üslup Gerektirir · İyi Bir Konuşma, Etkili Ses Tonu, El Yüz Hareketleriyle Geliştirilir · İyi Bir Konuşmada, Konuşmacı Ahlaksal Sorumlulukları Bulunduğunu Hatırdan Çıkarmaz: · İyi Bir Konuşmada, Konuşmacı Gözlem Gücünü Geliştirmiş Olmalıdır: · İyi Bir Konuşma, Konuşmacının Kişiliği İle Bütünleşir: · İyi Bir Konuşma, İlginç ve Değerli Konuları Kapsar: · İyi Bir Konuşma, Belli Bir Amaca Yöneliktir: 204_ Yapıcı konuşma nedir? Dinleyicilerin dünya görüşlerini, inançlarını, değer yargılarını, düşüncelerini olumlu bir yönde değiştirmeyi amaç edinir. 205_ Çoğunlukla amaç belirleme konusunda birbiriyle örtüşen iki kategori söz konusudur. Bunlar bilgilendirme ve ikna etmedir. Eğlendirme için konuşma da bir başka kategori olarak değerlendirilebilir. 206_Özel amaç belirlemede şu genel ilkelere uymak gerekir: · Amaç cümlesini geniş zamanda ve açıklamalı olarak yazmalı, · Parça halde bırakmamalıdır; · Amacı bir soru halinde değil cümle halinde açıklamalı; · Amaç cümlesinde sayısal anlatımlardan kaçınmalı; · Amaç cümlesi tek bir bağımsız cümle ile sınırlı tutulmalıdır; · Amacın çok genel kalmamasına dikkat etmelidir 207_ Özel amaç belirlerken konuşmacı kendisine belli bazı sorular sormalı, alacağı cevaplara göre özel amaç saptanmasının kolaylaşacağını unutmamalıdır. Bu sorular şunlardır: · Amacım görevle örtüşüyor mu? · Verilen zamanda amacıma ulaşabilir miyim? · Amaç dinleyici için uygun mu? · Amacım dinleyici için çok hafif ve saçma mı? · Amaç izleyici için çok teknik mi? 208_ ana fikir cümlesi nedir? Konuşma yapıldıktan sonra konuşmacının, dinleyicinin aklında kalmasını istediği özet cümledir biçiminde tanımlanabilir 209_ her konuşma iki ileti içerir bunlar nedir? Konuşmacı tarafından gönderilen ileti ve dinleyici tarafından alınan ileti. 210_ Demografik özelliklerden konuşma açısından önem taşıyan bazıları şunlardır: Yaş, cinsiyet ve toplumsal cinsiyet, din ve inançlar, dünya görüşü, ırksal, etnik ve kültürel yapı ve grup üyelikleri. 211_ Bireylerle görüşme en az aşağıdaki dört durum için etkin bir materyal toplama yoludur: · Taze ve anında bilgiye ulaşmak için; · Gazete veya diğer basılı malzeme için çekici olmayan çok özel ve dar bir konuda bilgiye ihtiyaç duyulduğunda; · Bilgisini paylaşabilen ve belli bir konuda uzman birisine ulaşıldığında; · Belli bir insanın görüş ve düşüncelerinin konuşmaya güç ve ilginçlik katacağına inanıldığında. 212_ Kütüphanelerde aranan bilgiye ulaşmada yol gösterecek çeşitli kişi ve düzenlemeler vardır. Bunlar hangilerdir? · Kütüphaneciler, · Kart kataloğu (kartoteks), · Referanslar bölümü (ansiklopedi, yıllık, sözlük, atlas ve periyodik indekslerinin bulunduğu bölüm) ve · Bilgisayarlı araştırma servisleri ve internet arama motorlarının kullanılmasıdır. 213_ Genellemelerin konuşmada ağırlıklı olması izleyicide şu üç soru yol açar: "Ne demek isteniyor?" "Neden inanayım?" "Peki, sonra ?!" Söz konusu sorulara yanıt vermeye yarayan üç tür destekleyici materyal vardır: 214_ Konuşmalarda kullanılabilen değişik örnek türleri söz konusudur. Bunlar şu biçimde sınıflandırılırlar: · Açık örnekler (Konuşmacının açık ve kısa bir biçimde konuyla ilgili olarak verdiği örnekler) · Genişletilmiş örnekler (örnek olaylar, anılar ve ilgili hikayeler bu türe girer.) 19 · Varsayımlı örnekler: Aslında açık ve genişletilmiş örnekler ya somut ya da varsayımlıdır. Aslında çoğu örnek gerçekten olmuş açık örnektir. Ancak gerekli durumlarda hayali başka deyişle varsayımlı örnekler kullanılır. Başka deyişle konuyu destekleyebilmek amacıyla örnekler türetilebilir. Ancak, bu örneklerin gerçek hayattan kopuk olmaması, dinleyenlerin benzerlerini çevrelerinde gözlemleyebilir olması önemlidir. 215_ Örneklerin doğru ve yerinde kullanımı için şu noktalara dikkat etmek gerekir: · Örneklerin görüşleri açıklamak amacıyla kullanılması; · Örneklerin görüşleri desteklemek amacıyla kullanılması; · Örneklerin düşüncelerin kişiselleştirmesi amacıyla kullanılması; · Örneklerin canlı, ilgi çekici ve zengin bir yapıda olmasına dikkat edilmesi; · Genişletilmiş örneklerin belli ve somut bir sonuca ulaşmasına dikkat edilmesi. 216_ Konuşmada sayı ve istatistikler kullanmak gerektiğinde onları şu sorunların ışığında değerlendirip karara varmak gerekir · Sayılar ve istatistiklerin temsil yeteneği var mı? · İstatistiksel ölçüler doğru kullanıldı mı? · İstatistikler güvenilir bir kaynağa mı dayanmaktadır? · Konuşmanın geneli içerisinde sayı ve istatistiğin ağırlığı ne? · Sayı ve istatistikler amaca uygun olarak seçildi mi? · Kanıtlar (Uzman Kanıtları) 217_ İyi bir konuşmada dikkat edilmesi gereken noktaları ele aldıktan sonra, konuşmalarda önem taşıyan diğer bazı önemli noktalar da şunlardır: · Konuşmadan önce söylenecekler düşünülmeli ve planlanmalıdır. Konuşmaya nasıl giriş yapılacağı, nasıl sürdürüleceği, hangi araç gereçlerle destekleneceği, nasıl biteceği, sonuçta ne şekilde özetlenerek dinleyicinin aklında kalması sağlanacağı planlanmalıdır. · Konuşurken dinleyicilerle sanki karşılıklı bir konuşma yapıyormuş gibi davranılmalıdır. Böylece cümle kurma şeklindeki resmiyet gider, konuşmaya sıcak ve canlı bir hava getirilir. · Konuşurken dinleyicilerin gözlerine bakılmalıdır. Bu durum özellikle geri bildirimi feed-back) alınabilmesi için gereklidir. · Konuşurken sözlere tat katılmalıdır. Unutulmamalıdır ki "Ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğiniz daha önemlidir." 218_ Konuşmada önem taşıyan kelimeler şiddetli, önemsiz kelimeler normal söylenmelidir. · Dinleyicilerin dinlediklerini anlayıp, hatırda tutmaları konuşmacının konuşmasında bu özelliği kullanmasına bağlıdır. Böylece dinleyicinin önem vermesi gereken kelimeler hakkında dikkati çekilebilmektedir. · Gerektiği zaman ses perdesi değiştirilmelidir. Uygun durumlarda ses perdesinde değişikliğe gidildiğinde bu durum etkili konuşmaya yardımcı olmaktadır. · Yine gerektiğinde konuşmanın şekli değiştirilmelidir. Konuşmanın şekli değiştirilerek ifade kuvvetlendirilebilir ya da gerekiyorsa dikkat başka bir yere çekilebilir. · Önemli fikirleri söylemeden önce ve söyledikten sonra duraklamalıdır. Susulacak doğru yer ve zamanı bilmek, en az konuşma içinde sözleri akıllıca kullanmak kadar değerlidir. Susmanın yeri ve süresi de çok önemlidir. 219_ Konuşma Türleri nedir? · Bilgilendirici Konuşma-Bilgilendirme için Konuşma · Objeler Hakkında Konuşma · Süreçler Hakkında Konuşma · Kavramlar Hakkında Konuşma · Olaylar Hakkında Konuşma 220_ Süreçlerle ilgili bilgilendirici konuşma türleri nedir? Dinleyicilerin bir süreci daha iyi anlamasına yönelik konuşma ve dinleyicilerin herhangi bir süreci kendilerinin daha iyi gerçekleştirmelerine yönelik konuşmadır. 221_ Sözlüklerde olay "olan ya da olacağı düşünülen her şey" biçiminde tanımlanmaktadır. Bu tanım bağlamında şu başlıklar olaylar hakkında gerçekleştirilebilecek bilgilendirici konuşma başlık örnekleridir: Işıklandırmanın etkileri, uyuma bozuklukları, televizyon seyretme, final sınavları, iş görüşmeleri vb. 20 222_ Bilgilendirici konuşmanın üç temel ölçütünü aşağıdaki sorularla belirlemek mümkündür: Bilgilendirici konuşmada; · Bilgi doğru bir şekilde iletiyor mu? · Bilgi açık bir şekilde iletiliyor mu? · Bilgi alıcı için anlamlı ve ilgi çekici bir hale getirilmiş mi? ölçütleri temel alınmalıdır. 223_ pek çok bilgilendirici konuşmada içine düşülen hatalar temel ilkeler olarak sıralanabilir: · Dinleyicinin Çok Şey Bildiğini Sanmamak · Konuyu Doğrudan Dinleyicilerle ilintilendirmek · Çok Teknik Olmamak · Soyutlamalardan Kaçınmak · Düşünceleri Kişiselleştirmek · Özel Durumlarda Konuşma 224_ bir konuşmacı şu ölçütleri aklında tutmalı ve konuşmasını bunlara göre şekillendirmeli ya da konuşmasını yaptıktan sonra kendini değerlendirirken bu sorular ışığında konuşmayı tekrar ele almalıdır: • Bilgi doğru bir şekilde iletiliyor mu? · Bilgi açık bir şekilde iletiliyor mu? · Bilgi alıcı için anlamlı ve ilgi çekici hale getirilmiş mi? 225_ Giriş konuşmasında dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır: • Açık olmak, • Girişin tam olarak doğru olmasına dikkat etmek, • Özel durumun gerekliliklerine uygun olmak, • Giriş konuşmasının asıl konuşmacıya yol açıcı olmasına özen göstermek ve • Dinleyicinin yapısını ve orada bulunma nedenlerini dikkate almak. 226_ Sunuş Konuşmaları en çok kaç Dakka söz söylemek yeterlidir? üç-dört dakika sürecek sözler söylemek yeterlidir. 227_ Kabul konuşmalarının üç temel ayırt edici özelliği şunlardır: Kısa olması, alçak gönüllü olması ve nazik olması. 228_ Anma konuşmaları kutlamalarda veya övgü amaçlı toplantılarda yapılan konuşmalardır. Ülkemizde 19 Mayıs, 29 Ekim tören konuşmaları,I O Kasım'larda gerçekleştirilen konuşmalar vb. anma konuşmalarıdır. 229_İkna edici konuşma; belli birtakım sözel tartışmalar oluşturma, oluşturulan bu sözel tartışmaları özel ve belli dinleyicileri harekete geçirme, istendik değişimler ortaya çıkarmak amacıyla düzenleme sanatıdır 230_ Araştırmacılar inanılırlığın birçok boyutlarını ortaya koymuşlardır. Burada bizim için önemli olan boyutlar nedir? konuşmacının bilgisi/uzmanlığı, güvenirliği, kişiliği, tutumları ve sosyo-kültürel ortamdır. 231_ İkna edici iletilere karşı izleyicinin tepkisi analiz edildiğinde bazı kavramların dikkate alınması gerekir ki bunlar tutumlar, inançlar, değerler, düşünceler ve davranışlardır 232_ Konuşma Perspektifi hangilerdir? • Tutum Değişiminde Öğrenme Kuramı Perspektifi: Belli bazı düşünce akımları insanlardaki tutum değişimin "bir öğrenme deneyimi" sonucunda oluştuğunu ileri sürer. • İknaya Algısal Kuram Yaklaşımı: Konuyla ilgili bir başka düşünce akımına göre tutumlar, ikna edici iletişimin dinleyiciler için olan anlamları tarafından etkilenmektedir. • İkna Konusunda Tutarlılık Yaklaşımı: Tutarlılık kuramına göre kişiler bir bireysel tutumu, kendi inanç sistemlerindeki içsel uyumu sağlamak ve dengelemek üzere ayarlarlar. Bu kurama göre tutum değişimi bazı olay, davranış veya olguların sistemde tutarsızlık yaratması sonucu oluşur. 233_ Tutum ve davranışları etkileme yolunu seçenler, mutlaka bu sorumluluklarını fark etmeli ve sorumlu davrandıklarından emin olmalıdır. Anılan sorumluluklar şöyle sıralanabilir: • Konuşmacıların Söylediklerinden Doğan Sorumluluktan • Dinleyiciye Serbest Seçim imkan Verme Sorumluluğu • Konuşmacınım Kendisini Sınırlandırma Sorumluluğu 234_ Konuşmacının sorumluluğu iki şekilde ortadan kalkar. • Birinci yol konuşmacının somut delillere dayanmasıdır. • İkinci yol ise sözü edilecek olayları dinleyicinin incelemesine sunmaktır. 21 235_ İkna Edici Konuşmalarda Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar • Hedef Dinleyici • Hedef Dinleyicinin Duygulanma Seslenme 236_ İkna Edici Konuşma Türleri nelerdir? • Var Olan Tutum ve inancı Pekiştiren Konuşmalar • Bir Tutum ve inanç Oluşturan Konuşmalar • Bir Tutum ve inancı Değiştirmeye Yönelik Konuşmalar • Dinleyici/eri Bir Harekete Yönlendiren Konuşmalar 237_ İkna edici konuşma türleri bir bakıma iletişimin genel etkilerine benzer bir yapı gösterir. iletişimin etkileri şu biçimlerde ortaya çıkar: • Alıcı/hedefin bilgi düzeyinde ortaya çıkan değişme • Alıcı/hedefin tutumunda ortaya çıkan değişme • Var olan tutumun pekişmesi • Var olan tutumun değişmesi • Yeni tutum oluşması • Alıcı/hedefin açık davranışında ortaya çıkan değişme 238_ Dinleme ile ilgili olarak üç kavram önem taşımaktadır. • Dinleme işitme Değildir • Dinleme Becerisi Doğal Değildir • Bütün Dinleyiciler Aynı iletiyi Almazlar 239_ Dinleme nedir? Gelen seslerin, iletilerin kod açımının yapılması ve anlamlandırılması ile ilişkili iken, işitme sadece ses dalgalarının belli işitme düzenekleri ile beyne iletilmesinden ibarettir 240_ Dinleme sürecinin belli bir takım basamaklarla gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Bu basamaklar • İşitme • İletiye odaklanma • İdrak (anlama) ve yorumlama • Çözümleme ve değerlendirme • Cevaplama • Hatırlama 241_ İletişim sürecinde gürültüye dönüşen dinleme türleri şunlardır: • Görünüşte Dinleme: Konuşan kişiyi dinliyormuş gibi görünüp, dinleyenlerin kafalarındaki başka şeylerle ilgilenmeleri durumudur. • Seçerek Dinleme: Bazı insanlar konuşmanın sadece kendileri ile ilgili kısımlarını seçerek dinler, diğer söylenenleri ihmal ederler. • Saplanmış Dinleme: İçinde bulunulan toplumsal yapılanmalarda duygusal yönden saplantılı bazı insanların olduğu bilinir. Bu insanlar sürekli olarak belirli bir duygusal tonu taşımak ister ve ne söylenirse söylensin ondan üzülecek, sıkılacak bir şey bulmaya ya da gülünecek bir espri çıkarmaya çalışırlar. • Savunucu Dinleme: Bu tip dinleyiciler, ne duyarlarsa duysunlar her söyleneni kendilerine yöneltmiş bir saldırı olarak saptar ve hemen savunmaya geçerler. Bu savunmanın yapılandırılması süreci de söylenen diğer şeylerin hiç dinlenmemesine yol açacaktır. • Tuzak Kurucu Dinleme: Bu tür dinleyiciler hiç seslerini çıkarmazlar, çünkü bunlar dinledikleri bilgilerden yararlanarak karşısındakini zor duruma sokacak fırsatlar ararlar. • Yüzeysel Dinleme: Bu tür dinleme özelliğine sahip kişiler konuşanın kullandığı kelimelerin yüzeyinde kalır. Asıl altta kalan anlama ulaşamazlar ya da ulaşmaya çabalamazlar. 242_ Niçin Dinlemiyoruz? Burada öncelikle dinleme hakkında yaygın olarak yapılan birtakım yanlışlıkları sıralamak gerekir: • Dinleme benim problemim değil! • Dinleme ile işitme aynı şeydir! • İyi okuyucular iyi dinleyicilerdir! • Daha zeki insanlar daha iyi dinler! • Dinleme becerisi yaş ilerledikçe artar! 22 Oysa yaş ilerledikçe; • Başkalarını dinlememe öğrenilir ve bu yöndeki eğilim artar. • Konuşanı dinlemek yerine ne söyleyeceğini düşünme eğilimi artar • Dinlenilmesi gereken yerde konuşma eğilimi artış gösterir. • Söylenenleri duymak yerine duyulması beklenenleri duyma eğilimi artar. • Not paying attention • Dikkat azalır ya da dikkat etmeme eğilimi artar. (kaygılar, önyargılar, ben-merkezcilik ve basmakalıp yaklaşımlardaki artış nedeniyle) • Dinleme becerilerini öğrenmek zordur. 243_ İnsanların dakikada ne kadar kelime söyleme sayısına çıkmış? 600 kelimelik bir konuşma hızına kadar ulaşabilmesidir. ancak dinleyenler bunun sadece 100-140 kelimesini anlayabilir. Bu demektir ki 15 dakikada 9000 kelimesini söylenebiliyorsa bunun 6900 kelimelik kısım insanların zihninde boş kalmakta, en çok 2100 kelime tam olarak anlaşılabilmektedir. 244_ Aktif dinleme nedir? Yüz yüze iletişimde yansıma mutlaka vardır. Geri bildirim ögesini kullanarak dinlemenin anlamaya o denli büyük katkısı vardır ki bu davranışa "aktif dinleme" denilir. 245_İletişim sürecinde alıcı konumundaki dinleyenlerin dinlediğini tam olarak anlayabilmesi ya da bunu gösterebilmesi için konuşma sürecinin en önemli ögelerinden biri olan geri-bildirim ögesinin işe koşulması gerekir 246_ Dinleme Düzeyleri nelerdir? • Dalgın gözle bakma • Otomatik tepki verme • Son kelimeleri yineleme • Sorulara cevap verme • Başka kişiye söyleme • Birilerine öğretebilme 247_ insanlar Neden Dinlemez? • Konu ilgilerini çekmez • Kendi kendilerine konuşurlar • Kaynak tarafından beden dili uygun kullanılmaz • Göz teması eksiktir • Konuşmak için beklerler • Kişisel savunmaya çekilirler 248_ Soru ve Sorunlara Verilen Cevap Türleri • Yargılama • Çözümleme • Soru Sorma • Rahatlama-Rahatlatma 249_ soru sormak bir strateji olarak ortaya çıkmıştır. Soru sormak ya da yorum yapmak için uygun zamanlar şunlar olabilir: • Önemli bir cümleyi açmak istediğinizde, • Konuşan kişi, dikkat etmesini istediğiniz önemli bir şeyler söylediğinde, • Daha fazla açılması gerektiğini düşündüğünüz bir konu olduğunda, • Konuşmacıya karşı olmanın önemli olduğunu hissettiğinizde, • Konuşmacının onaylanmasının önemli olduğunu hissettiğinizde. Ayrıca, soru sormak için uygun olmayan zamanlar da vardır 250_ Aktif dinlemenin daha yararlı oluşunun nedenleri üç noktada toplanabilir. • Her şeyden önce, dinleyenin, konuşanı gerçekten anlamak amacıyla bütün dikkatiyle dinlemesi ve bunu göstermesi ona büyük bir huzur ve güven sağlar • Aktif dinlemenin ikinci üstün yanı örtük anlamları ortaya çıkarmak için iyi bir olanak sağlamasıdır. • Aktif dinlemenin üçüncü üstün yanı, bir kimseyi iyi tanımaya olanak vermesidir 251_ Sözel olmayan davranışlara da dikkat edilmelidir. Unutulmamalıdır ki; söz yalnızca iletişimin %lO'unu açıklar: 23 "Ne söylendiği kadar, nasıl söylendiği de önemlidir. " 252_ Etkin (Aktif) Dinleme Engelleri hangilerdir? • Çevresel Engeller • Fizyolojik Engeller • Psikolojik Engeller • Seçici Dinleme • Olumsuz Dinleme Tutumları • Kişisel Tepkiler • Kötü güdülenme 253_ Aktif etkin) dinleyici olabilmek için neler yapması gerektiğini de ele almak gerekir. Nasıl etkin dinleyici olunur? • Dinleme Hakkında Ne Düşünüyorsun? • Dinlemenin karmaşıklıklarını anlamak • Dinlemeye hazırlanmak • Durum ve şartları ayarlamak • Fikirler veya anahtar noktalar üzerine yoğunlaşmak • Sürat farklılıklarını aktifleştirmek veya uyumlaşmak • Öğrenme için araçları düzenlemek ve hazırlamak. 254_ Dinleme Hakkında Ne Hissediyorsun? • Dinleme isteğine sahip olmak ya da bunu geliştirmek. • Yargılamayı geciktirmek • Önyargıları kabul etmek. • Alakasız konulara "takılmamak". • Anlamak için sorumlulukları kabul etmek. • Konuşmacıyı konuşmaya ya da konuşmanın devamına özendirmek, yüreklendirmek. 255_ Dinleme İle İlgili Ne Yapıyorsun? • Konuşmacı ile göz teması kurun! • Etkin biçimde notlar alın! • Dinlerken fiziksel olarak da ilginizi gösterin! • Olumsuz ve yapmacık tavırlardan mümkün olduğu kadar kaçının! • Vücudunuzun dinlemeyle ilgili kaslarını çalıştırın! 256_ İnsan için dinlemenin değeri konusunda şu yargıları da akılda tutmak gerekir: • Başkalarını dinlemek zarif ve zevkli bir sanattır. • İyi bir dinleme kibarlık ve iyi bir tavrı yansıtır. • Üstlerin yönergelerini dikkatle dinlemek yetenek ve performansı geliştirir. • Kötü dinleme becerileri işte, görevlerde ve toplumsal ilişkilerde iletişim kazaları sonucunda ortaya çıkabilecek "felaketlerle" sonuçlanabilir. • İş hayatında iyi dinleme becerisi çalışanların mağduriyetlerini belli anlamda ortadan kaldırabilir. • İyi dinleme becerisi toplumsal ilişkileri ve diyalog yolunu geliştirip güçlendirebilir. • Dinleme edilgen ve olumsuz bir aktivite olmaktan çok olumlu bir aktivitedir. 257_ Etkin Dinleme Ne Sağlar? • Karşıdaki kişiyle etkin iletişim kurmayı sağlar. • Yargılanmadığını fark eden kişi, iletişimin başlangıcında söylemeyi düşündüğünden fazlasını söyler. • Karşı tarafın kendini daha kolay ifade etmesini sağlar. • Kişinin konuyu daha açık anlatmasını, daha yakın bir ilişki kurulmasını sağlar. • Konuşmacının anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol etmesini sağlar. • Karşıdaki kişiye destek olmayı sağlar, • Konuşulan konuya yoğunlaşmayı sağlar, • Karşıdaki kişi, "anlaşıldım" duygusu yaşar, o da dinlemeye ve anlamaya hazır hale gelir, • Dinleyen kişi kendisiyle ilgili sorunların farkına varabilir ve bunlara çözüm bulabilir. 24 258_ Dinlemenin sağlıklı biçimde gerçekleşmesini engelleyen ve bazen dinleyenin kontrolünde olmayan bazı engeller söz konusudur. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür • Fiziksel engel ve rahatsızlıklar • Düşünce hızı • Önyargılar • Bölünmeler • Konuşanı suçlamaya yönelme davranışı 259_ İyi bir dinleme davranışı gösterebilmek için yapılması gerekenler şu şekilde sıralanabilir • Dinleyici her şeyden önce kaynağın aktarmak istediklerini ya da anlamak, bilmek, öğrenmek istediği temel iletiyi saptamalıdır. Başka deyişle, dinleyici kaynaktan gelen türlü iletiler arasında hangisini seçeceğini bilmelidir. • Dinleyici yalnızca bakışları, baş sallaması, jest ve mimikleriyle dinler gözükmemeli ya da kaynaktan gelen iletilerin yüzeyinde kalmamalıdır. Konuşmayı yapanın aktarmak istediği duygu ve düşünceyi kavramaya çalışmalıdır. • Kaynağın, konuşanın, verdiği ileti onun yüzüne hatta gözlerine bakarak izlenmeli, sözleri, mimikleri, hareketleri bir bütün olarak algılanmalı ve çözümlenmeye çalışılmalıdır. • Dinleyici karşınızdakini dinlerken zaman zaman sözlü olarak, onun konuşma akışını bozmayacak biçimde, "Anlattıklarınızı dikkatle izliyorum", "Anlamak için dikkat ediyorum" biçiminde geri bildirim sağlayacak bilgiler vermelidir. Zaman zaman bunu baş, boyun, göz ya da el hareketleriyle de ortaya koyabilir. • Kaynağın bilgi aktardığı, ileti verdiği süre içinde dinleyici olarak kalınmalıdır. Yalnız, kaynaktan gelen iletilerde çözülmeyen bölümler varsa, "Ben bu söylediklerinizi böyle anladım ya da yorumladım" biçiminde sözlü yansımadan yararlanıp sorular sorulabilir • Kaynağın aktardığı bilgi, ortaya koyduğu öneriler bittikten sonra cevap verilmesi gerekiyorsa, bu sürecin de işletilmesi gerekir. Eğer dinleyen aktarılan bilgi ve önerileri benimseyip kabul ediyor, paylaşıyorsa ya da tersine kabul etmiyor ve paylaşmıyorsa bu durumu da açık seçik belirtmelidir • Kaynağın, konuşanın aktardığı bilgiyi, verdiği iletiyi nasıl anlayıp çözdüğünü dinleyici önce kendi kendine sormalı; bu bilgi ve iletileri kendine göre yorumlamamalıdır. • Söylenenlerin anlamına ilişkin olarak dinleyicide kuşku ve duraksama olmamalıdır. Dinleyenin anlamını kendine göre yorumladığı sözcükler varsa, konuşmacı bu sözcüğü kullanırken hangi anlamı verdiğini ve hangi bağlamda kullandığını açıklamaya yönlendirilmelidir. • Dinleyici karşısındakini dinlerken alayeden, küçümseyen, küçük düşüren, kötüleyen mimikler, jestler ya da sözcükler kullanmaktan özenle kaçınmalıdır. • Kaynağın, konuşanın açığını yakalama, kişiliğinin gücünü, üstünlüğünü göstermek amacıyla tuzak kuran bir dinleyici olmaktan kaçınılmalıdır. Etik anlamda dinleyici, iletişim süreci sırasında karşındakinin bir açığını, bir çelişkisini yakalasa bile hemen üzerine gitmemelidir. • Aynı şekilde dinleyici kaynaktan gelen tüm iletileri kendisine yöneltilmiş bir saldırı olarak kabul etmemeli ve hemen savunmaya geçmemelidir. • Daha önce de açıklandığı gibi, anılan türdeki iletişim yapılanmaları kaynakta ya da alıcıda kaçma ya da saldırma biçiminde davranışlara dönüşecek ve savunma düzenlerinin işlerlik kazanmasına yol açacaktır. Kendisine saldırıldığını anlayan kaynak, dinleyicinin durumuna, rolüne, kendisinde bunlara ilişkin olarak oluşmuş değişmez davranış kalıplarına göre ya iletmek istediği bilgiyi, gerçek sorunu gizleyecek, dinleyenin beğenisini kazanmak amacıyla iletişimi sürdürecek ya da o da karşı saldırıya geçecek, alıcının kişiliğini hedef alan kırıcı, aşağılayıcı sözlü ve sözsüz iletiler verecektir 260 İyi bir dinleyici olabilmek için ek olarak ayrıca dinlerken ne yapmak gerek? • Susun • Konuşanı rahatlatın • Dinlemek istediğinizi gösterin • İlgi duyduğunuzu gösterin. • Karşı çıkmak yerine anlamak için dinleyin. 25 • Dikkat dağıtıcı öğeleri uzaklaştırın. • Anahtarlık, kalem sallamak, kağıtları karıştırmak gibi dikkat dağıtıcı davranışlardan kaçının. • Yargılayıcı olmayın. • Eleştirici ve tartışmacı bir tutumdan kaçının. Bu konuşanı savunucu olmaya yöneltir ve öfkelendirir. • Karşınızdaki kişiye "empati" gösterin • Önemli bilgiye işaret eden ipuçlarına dikkat edin. L. Konuşmacıya zaman tanıyın • Sözünü kesmeyin, kendisini ifade etmesine imkan verin. • Öfke ve diğer olumsuz duygularınızı kontrol edin. • Kızgın bir insan çoğunlukla karşısındakini yanlış anlar ve kendini güç durumda bırakacak tepkiler verir. Bu sebeple hemen karşılık vermeyin. • ın. Soru sorun. Soru sormak ilgi duyduğunuzu gösterir ve konuşmayı sürdürmek konusunda cesaretlendirir. 261_ İnsan hayatının neredeyse bütün gözeneklerine nüfuz etmiş olan yazı, düşüncenin belli işaretlerle tespit edilmesi şeklinde tanımlanmaktadır. 262_ Etkili ve doğru bir şekilde yazılı iletişimin gerçekleşmesinde dikkat edilmesi gereken önemli noktaları şu şekilde açıklayabiliriz. • Kişiliğinizi ortaya koyun: • Basit bir dil kullanın • Açık seçik, anlaşılır yazın: • Sözcük haznenizi geliştirin 263_ İyi bir konuşma sesinin özellikleri arasında hangisi yer alır? Akıcılık 264_ Dinleyici, ortam, konu ve konuşmacı aşağıdakilerden hangisini oluşturan öğelerdir? Konuşma 265_ hangisi bir dinleme türü olarak kabul edilmez? Savunucu dinleme 266_Bilgilendirme için konuşmanın ölçütleri arasında hangisi yer almaz? Bilginin üstü kapalı iletimi 267_ hangisi bilgilendirici konuşma türlerinden değildir? Gerçek-üstü öğelerle süslü masal anlatma 268_ Olaylar hakkında konuşma konularına örnek aşağıdakilerden hangisidir? TV'nin çocuklara etkileri 269_ bilgilendirici konuşma ilkeleri arasında yer almaz? izleyiciyi dikkate almamak 270_ Bir konuşmanın özel amacını belirlemede uyulması gereken ilkeler arasında aşağıdakilerden hangisi yer almaz?amaç cümlesi tek bir cümle ile sınırlanmalıdır. 271_ İkna edici konuşmanın öğelerindendir? ikna edici konuşma inanılır değildir 272_ İkna edici konuşmada taşınması gereken sorumluluk hangisidir? izleyiciye serbest seçim imkanı vermeme

7. (Etkileme, Etkili iletişim ve ikna Edici Konuşma) 273_İknanın düşünürü kimdir? Aristo 274_ Çağdaş iknanın temellerinin nerede atıldı? Antik Yunan'da atıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. 275_ Aristo iletişimi ne olarak tanımlamaktadır? "ikna etmenin bütün uygun anlamları" biçiminde tanımlamaktadır 276_ İkna kavramı ise sözlükte şöyle tanımlanmaktadır: "Kanaat ettirme, kanaat verebilme; kandırma, razı etme; inandırma." Bu tanımdan hareketle iknayı; istendik amaçların ortaya çıkarılması için gerçekleştirilen bir iletişim biçimi olarak ele almak yanlış olmayacaktır. 276_ İletişimin etkileri nelerdir? • Alıcının bilgi düzeyinde meydana gelen değişme • Alıcının tutumunda meydana gelen değişme • Alıcının açık davranışında meydana gelen değişme. 277_ İkinci aşamada gündeme gelen tutum değişmesi de yine üç biçimde hayata geçer • Var olan tutumun pekişmesi veya güçlenmesi • Var olan tutumun değişmesi • Yeni tutum oluşması 278_ Değişkenler kaç başlık altında toplanır? iki başlık altında toplamaktadır. Bunlar "bağımlı değişkenler" ve 26 "bağımsız değişkenler" olarak adlandırılır. 279_ Bağımlı ve bağımsız değişkenlere bir arada ne denir? ikna edici iletişim matrisi adı verilmektedir. 280_ Bağımsız değişkenler konusunda üzerinde durulması gereken temel konu iletişimde nedir? "kim, kime, neyi, hangi oluktan (kanaldan), ne tür etkilerle söylemiştir" temel sürecinin işlemesidir. Her ikna edici iletişim durumunu oluşturan bağımsız değişkenler bu durumda karşımıza "kaynak, ileti, oluk (kanal), alıcı ve amaç" olarak çıkar. 281_ İkna edici iletişim matrisinin bağımlı değişkenleri, kişinin ikna edildiği yeni davranış, olay ve olguların özelliğine göre altı basamağa ayrılır. • Öncelikle ikna edici iletinin sunulmuş olması gerekir. • İkinci basamak, iletişime iletiye hedef olan kişinin katılmasıdır ve bu kişinin neyin tartışılacağını kavraması gerekir. Daha sonra • Üçüncü olarak gönderilen iletinin sonucunu kavrayana kadar alıcının iletişimi desteklemesi önemlidir. • Dördüncü basamak ise, iletinin kavranılmasının yanında alıcının bunu kabul etmesi ya da en azından sözel düzeyde uyum sağlamasıdır. • Beşinci basamak en temel gerekliliktir. Bu basamak, etkinin ölçülebildiği zamana kadar kabullenmenin varlığını sürdürebilmesidir. • Altıncı ve son basamak ya da bağımlı değişken ise, hedef kişinin yeni davranışı açık davranış olarak 282_ İkna etme karşıdaki kişinin düşünce davranış ve tutumlarını istenilen biçimde etkilenme ya da değiştirme sürecidir. İkna çabasında amaç açıkça belli edilmesine karşın etkilemede daha gizli ve uzun dönemli bir iletişim stratejisi vardır. İkna etme daha açık ve maksatlıdır. Oysa etkilenme daha kapalı bazen maksatsız ve tipik olarak daha dolaylı olarak gerçekleşir. İknada belirli psikolojik ve davranışsal hedefler vardır. Etkilemede ise çok genel ve çok iyi tanımlanmamış hedeflerin varlığı söz konusudur. Ayrıca etkilenme daha çok kişilerarası etkileşimde ikna ise daha çok kitle iletişimi ile ilgili görülmektedir 283_ Etkilenme konusunda birçok tanım bulunmaktadır. Bu tanımlar etkilenme sürecindeki üç ana kavram üzerinde durmaktadırlar. • Bunlardan birincisi, etkileyen kavramıdır. Etkileyeni bir anlamda kaynağı temel alan tanımlamalar kaynağın güvenirliği ve saygınlığı gibi kavramlar üzerinde yoğunlaşmaktadır. • Diğer tanımlamalar ise mesaj üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu tanımlamalar "ne söylendi" ve "nasıl söylendi" üzerinde yoğunlaşmaktadır. • Üçüncü üzerinde durulan konu ise "süreçte etkilenen olan" yani "alıcılar" üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu tanımlamalar alıcının tutumları, değerleri ve davranışları üzerinde yoğunlaşmaktadır. 284_ Etki Taktikleri nelerdir? • Rasyonel-akılcı ikna: • Arkadaşlık ya da kişisel çekicilik: • Koalisyon: • Pazarlık: • Baskı-Israr: • Bir Üst Otoritenin Kullanımı • Tasdik: 285_. Rasyonel taktik nedir? örgütlerde çok kullanılan bir taktiktir ve hem üstleri hem de astları etkilemek istendiğinde ilk başvurulan taktiktir. 286_ Etki Stratejilerinin Sınıflandırılması nedir? • Birincil Stratejiler: Rasyonel, arkadaşlık ve pazarlık. Bu stratejiler öncelikle kullanılan stratejilerdir. • İkincil Stratejiler: Koalisyon, baskı-ısrar, tasdik, bir üst otoriteye başvurma. Bu stratejiler yedek stratejilerdir. Birincil stratejiler işe yaramadığında kullanılırlar. 287_ Etkin bir etkileyen olabilmek için duruma uygun en uygun etki stratejilerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için şu beş sorunun cevaplanması önemlidir. • Güdülen amaç kişisel mi yoksa örgütsel mi? 27 • Etkilemek istenilen kim yada kimler? (kişilik türü, konumu, birincil ihtiyaçları) • Etkileyen, etkilenene sunabileceği hangi kaynaklar sahip? • En etkili stratejiyi seçebilmek için etkileyenin gücünün temeli ne? • Stratejiye etki edebilecek örgütsel faktörler nelerdir. 288_ Örgüt nedir? Bir grup insanın, bir iş bölümü içerisinde, otorite ve sorumluluk hiyerarşisi altında; belirli bir ortak amacı veya hedefi gerçekleştirmek amacıyla gerçekleştirdikleri, akılcı, planlı ve eşgüdümlü bir yapılanmadır. Bu beraberliğin kilit kavramları "ortak bir amacı gerçekleştirmek", "iş bölümü" ve "otorite ve sorumluluk hiyerarşisi"dir. 289_ Karar" kavramı nedir? yönetim alanında çalışanların eskiden beri kullandığı bir kavramdır. 290_ örgütlerde karar verme davranışını etkileyen etmenleri başlıca üç grupta toplamak mümkündür • Bireyler ve Gruplar: • Örgütün Yapısı: • Örgütün Çevresi: 291_ Örgütsel karar toplumsal bir süreçtir ve örgütlerde karar verme davranışını etkileyen etmenleri başlıca üç grupta toplamak mümkündür: Bireyler ve Gruplar, Örgütün yapısı, Örgütün çevresi. 292_ Güç nedir? Astların, liderin emirlerini yerine getirip getirmediğinin belirleyicisidir. Gücü şu ana başlıklar altında inceleyebiliriz • Ödüllendirme Gücü: Liderin astlarını ödüllendirme gücüdür. • Cezalandırma Gücü: Ödüllendirme gücünün tam tersi olan bir güç türüdür • Uzmanlık Gücü: Liderin göreve ilişkin belli bir bilgi ve becerisinin olması sonucunda ortaya çıkan güç türüdür. • Beğeniye Dayanan Güç (Karizmatik Güç): Liderin kişilik özellikleri ile ilgili bir güçtür. 293_ Liderlerin astlarını belirlenen amaçlar doğrultusunda etkilemelerine, başka bir ifadeyle amaçlar doğrultusunda ikna etmelerinde etkili olan temel özellik güçtür. Güç, başkalarını etkileyebilme kapasitesidir. Güç, astların, liderin emirlerini yerine getirip getirmediğinin belirleyicisidir. 294_ Kişilikle ilgili olarak bir çok tanım yapılmıştır. Bu tanımları dikkate alarak geniş kapsamlı bir tanım yapmak mümkündür; Kişilik, insanın, konuşma, düşünme, hissetme, olaylara ve insanlara bakış şekilleriyle, doğuştan getirdiği ve sonradan kazandığı, onu diğer insanlardan ayıran özelliklerin tümünün oluşturduğu bir bütündür 295_ Kişilik kaç temel dilimden oluşur? tek bir olgu olarak ele alınmamalı, birden fazla olgunun özel bir bütünleşmesi olarak görülmelidir. Kişilik, "karakter", "mizaç(huy)" ve "yetenek" olmak üzere üç temel dilimden oluşmaktadır 296_ İkna Edici Mesaj nedir? Aslında her ikna edici mesaj şu dört amaçtan bir tanesine sahiptir: • Benimsetme: Benimsetme mesajları alıcıları bir şey yapmaya ikna etmeye çalışır. Örneğin işyerinin yerini değiştirmeyi amaçlayan bir şirket, bu değişimi çalışanlara benimsetmek zorundadır. Beklide kurum içi halkla ilişkiler aracılığı ile bu çaba içerisine girecektir. • Süreklilik: Süreklilik mesajları var olan davranışın devamını teşvik eder. Özellikle kurum kültürün yerleştirilmesi için istendik davranışların oluşturulması ve devamı için kullanılır. • Kesilme: Kesilme mesajları var olan davranışın değişimi amaçlar • Engelleme (Caydırma): Engelleme mesajları bir eylemenin oluşmasını engellemeye çalışır. Örneğin grev sürecinde olan çalışanlar ile yöneticilerin yaptıkları görüşmeler. 297_ Akılcılık nedir? farklı biçimlerdeki delillerin kullanımını içerir. Sayısal olmayan gerçekler, istatistikler, uzman görüşleri gibi. 298_ Üç tür güvenilirlik biçimi mesajın başarılı ya da başarısız olmasında etkilidir: • Başlangıçtaki Güvenilirlik: Okuyucunun ya da alıcını hali hazırda konu hakkında ne bildiği. • Türetilmiş Güvenilirlik: Mesajın sunumu sırasında yaratılan güvenilirlik. Türetilmiş güvenilirlik, sunumun mantıksal oluşumundan, sunulan delillerin gücünden, duygusal çekicilikten, hatta dokumanın sayfa formatından etkilenir. • Son Güvenilirlik: Bu güvenilirlik, okuyucu ya da alıcı mesajı okuduktan sonra kaynağı değerlendirmesi ile ortaya çıkar. Önceki yaratılan tüm tepkilerin toplamıdır. 299_ Motivasyon nedir? İnsanlar sızın ıçın bir şeyler yapacaklar ve bunun için iyi hissedecekler ve inanacaklar ki, kendi 28 çıkarları için harekete geçmekteler ve kendi kişisel amaçlarını gerçekleştirmekteler. Buna motivasyon adı verilir. 300_ Maslow'un Motivasyon Kuramı nedir? İhtiyaçlar Hiyerarşisi 301_ Motivasyon konusunu ilk inceleyen yönetim uzmanlarının başında kim gelir? Abraham H. Maslow gelmektedir. 301_Maslow, insan ihtiyaçları ile ilgili olarak 1943 yılında yazdığı bir makalesinde insan ihtiyaçlarını beş kategoriye ayırmıştır. Maslow, insan ihtiyaçlarını hiyerarşik olarak ele almış ve en alttaki ihtiyaçların karşılanmasının ardından insanın bir üstteki ihtiyaçlar kategorisine doğru yöneldiğini ifade etmiştir. Maslow' un ihtiyaçlar hiyerarşisi şu şekildedir: • Fizyolojik ihtiyaçlar: İnsanların doğuştan sahip oldukları ve arzu ettikleri temel ihtiyaçlardır. Yemek, uyumak, hava teneffüs etmek vs. ihtiyaçlar bu kategori için örnek olarak gösterilebilir. • Güvenlik ihtiyaçları: İnsanlar, can ve mal varlıklarının korunmasını isterler. Aynı şekilde insan, doğası gereği özgürlüğü ve mülkiyeti seven bir yaratıktır. Bu nedenle, tüm insanlar baskıya ve zorlamaya karşı kendilerini korumak isterler. Bunların dışında yaşlılık, hastalık, işsizlik vs. durumlara karşı da insan, geleceğinin güvenlik içerisinde olmasını arzular. • Sevgi ve aidiyet ihtiyacı: Fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarından sonra insanın sosyal yönü ağırlık taşıyan ihtiyaçları ortaya çıkar. Örneğin, sevme, sevilme, bir gruba mensup olma, şevkat, yardımseverlik vs. türünden ihtiyaçlar bu gruba örnek olarak gösterilebilir. • Saygı ihtiyacı: İnsanlar sevmek, sevilmek dışında saygı duyulmak da isterler. İnsanlar temel fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarını ve ardından sevgi ve aidiyet ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra tanınma, sosyal mevkii ve statü sahibi olma, başarı elde etme, takdir edilme, saygı görme vs. türden ihtiyaçlara ilgi gösterirler. Maslow bu gruptaki ihtiyaçları saygı görme (esteem) ihtiyaçları olarak sınıflandırmaktadır. • İdeallerini ve yeteneklerini gerçekleştirme ihtiyacı: Fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarını ve diğer belirtilen türdeki ihtiyaçlarını karşılamış olan birey son aşamada ideallerini ve yeteneklerini gerçekleştirme ihtiyacı duyar. Bu son aşamada birey, ideallerini gerçekleştirmeye, başarmaya ve haz duymaya daha fazla önem verir 302_ Herzberg'in Motivasyon-Hijyen Kuramı 303_ Motivasyon konusunda geliştirilmiş teorilerden birisi de Frederick A. Herzberg' in "Çift Faktör Teorisi" ya da "Motivasyon-Hijyen Kuramı" olarak bilinen yaklaşımıdır. Herzberg motivasyonu belirleyici iki faktörden sözetmektedir: • Motivasyonel faktörler: Başarı, tanınma, takdir edilme, yapılan işin niteliği, yetki ve sorumluluk sahibi olma, ilerleme ve yükselme imkanlarının olması vs. motivasyonel faktörler arasında sayılabilir. • Hijyen faktörler: İşletme politikası ve yönetimi, çalışma koşulları, ücret düzeyi, özel yaşamdaki mutluluk düzeyi, organizasyonda alt-üst arasındaki ilişkiler vs. unsurlar "hijyen faktörler" olarak adlandırılır. Hijyen faktörler mevcut olduğunda iş tatmini gerçekleşir ve bireyleri çalışmaya motive edebilir. Hijyen faktörlerin negatif olması durumunda ise (örneğin, çalışma koşullarının çok iyi olmaması, aile yaşamının çok düzenli olmaması) motivasyonel etki ortadan kalkar. Herzberg' e göre hijyen faktörler pozitif ise bu sadece çalışanlar tarafından kabul görür, motive edici olabileceği gibi motive edici etki göstermeyebilir. 304_ McCleland ve Aldeter'in Motivasyon Kuramı 305_ Motivasyon konusunda bir başka teori geliştiren yönetim uzmanı ise David C. McCleland' dır. Bir psikolog olan Cleland, Maslow ve Herzberg' den farklı olarak insanların farklı ihtiyaçlara yöneldikleri ve bu ihtiyaçları karşılandığı ölçüde tatmin olacakları görüşünü savunmuştur. McCleland, Maslow' dan farklı olarak üç tür insan ihtiyacı üzerinde durur: Başarı ihtiyacı, sosyal ilişkilerde bulunma ihtiyacı, güç ihtiyacı. 306_ Clayon Alderfer adındaki yönetim uzmanı ise insan ihtiyaçlarını üç farklı kategoriye ayırmaktadır Varlık ihtiyaçları. Bunlar • İnsanların doğuştan itibaren sahip oldukları ihtiyaçlardır. Yiyecek, içecek, barınma ihtiyaçları vs. bu konuda öruek gösterilebilir. • Sosyal ilişkiler ihtiyacı. İnsanlar, başka insanlarla bir arada olmak, duygu ve düşüncelerini onlarla paylaşmak isterler. • Gelişme ihtiyaçları. İnsanların kendilerini geliştirme ihtiyaçlarıdır. Başarı elde etme, tanınma, kabul edilme vs. bu tür ihtiyaçlara ömek gösterilebilir. Alderfer' e göre varlık ihtiyaçları karşılandıktan sonra ikinci basamak ihtiyaçların, daha sonra da üçüncü basamak ihtiyaçların karşılanmasına çalışılır. 307_ İkna sürecinin beş karakteristik özelliğe bağlı ilerlediğini varsayar(Yüksel, 2004, s.9) : 29 • Dikkat: İkna edilmek istenen kişi ya da kitle iletiye dikkat etmezse, başka bir deyişle ileti ikna olması hedeflenen kişi ya da kitlenin dikkatini çekecek şekilde verilmezse ikna zorlaşır. • İdrak: İkna edilecek kişi ya da kitle iletiyi idrak edemez ya da etmezse ikna zorlaşır. • Kabul: Eğer ikna edilecek kitle, iletinin vermek istediğine karşı gelip, kabul etmezse iknanın gerçekleşmesi imkansızlaşır. • Alıkoyma: çoğu zaman insanlar ikna olduktan sonra kendi davranışlarına bir takım sınırlamalar getirir. İkna edicilerin yapması gereken bu sürecin kendi istekleri doğmltusunda gerçekleşmesini sağlamaktır • Davranış: Dört karakterin sonucudur. Davranış ikna edenin istediği şekilde oluşmuşsa bu sürecin diğer dört basamağının istenilen şekilde yürümüş olduğuna işaret eder. İşte "iknaya direnme" kavramı, bu özelliklerden 'kabul' ile ilgilidir; direnmenin olması, kabulün gerçekleşmemiş olması anlamına gelir. Öte yandan ikna edici iletişimin başarısı, kendisiyle yarışan enformasyonlara olan direnci değerlendirebilme kabiliyetiyle de ölçülebilir 308_ McGuire'ın kuramı nedir? 'aşılama kuramı'dır. 309_ Fransız yazar ve düşünür Albert Camus, insanı insan yapan temel özelliğin ne olarak söyler? başkaldırmak, kabul etmemek olduğunu vurgular 310_ İkna Edici Konuşma Perspektifleri nelerdir? • Konuşmacı Perspektifi: • Izleyici Perspektifi • Konuşma Perspektifi 311_İkna edici konuşma türlerini hangileridir? • Var olan inancı Pekiştiren Konuşmalar: • Bir inanç Oluşturan Konuşmalar: • Bir inancı Değiştirmeye Yönelik Konuşmalar: • İzleyicileri Bir Harekete Yönlendiren Konuşmalar: • Biçiminde sıralamak mümkündür 312_ İkna Edici Konuşmanın Yapısı • Problem çözme modeli: • Karşılaştırmalı fayda modeli: • Ölçüt doyum modeli: • Artık model: • Güdüleyici model: 313_ Problem çözme modeli uygularken göz önünde bulundurulması gereken 4 farklı husus vardır: • Çözülmesi hedeflenen problemler, herhangi bir sisteme zarar vermekte midir ya da rahatsızlık yaratmakta mıdır? • Konuşma ihtiyacı karşılamakta mıdır? • Konuşma problemi ortadan kaldırıcı bir nitelik taşır mı? • Konuşma en iyi çözümü sunmakta mıdır? 314_ İkna Edici Konuşma Girişleri amaçlarını şu şekilde sıralamak mümkündür: "dikkati toplama, sesin tonunu ayarlama, iyi niyet yaratma ve dinleyicilerin dikkatlerini içeriğe yöneltme"dir. Genellikle kısa konuşmalarda kullanılan giriş cümleleri: "Şaşırtıcı-ürkütücü ifadeler, soru sormak, hikaye anlatmakörnek vermek, kişisel atıf, alıntı ve şüphe uyandırmak"tır 315_ İkna Edici Konuşma Sonuç türleri nedir? "özet, hikaye, harekete yöneltme, duygusal etki"dir. 316_ İkna Edici Konuşmada Başlık Yazma Çoğunlukla başlık, konuşma amacının kısaltılmış halidir. İkna edici konuşmada başlıklar; konunun "konunun sade bir ifadesi, soru ve yaratıcı başlık" olmak üzere genelde 3 farklı şekilde oluşturulmaktadır 317_ İkna Edici Konuşma Planının Oluşturulması nasıldır? • İzleyici ilgisini artırma stratejileri: • İzleyici bilgisini uyumlaştırma stratejileri: • İzleyici tutumlarını uyumlaştırma stratejileri: • Yandaşlar: • Fikri olmayanlar: • Karşıtlar: • Konuşmacının inanılırlığı konusundaki izleyici algısını etkileme stratejileri: 30 • İzleyicilerin güdülenmesini artırma stratejileri: 318_ güdüleme stratejilerini şu şekilde sıralayabiliriz: • Ortak taban yaratmak: Hissettirilmeye çalışılan duygu, konuşmacının dinleyicilerle, aynı deneyimlerden yola çıkarak, aynı değer sistemlerini paylaştıklarıdır. • Dinleyicilerin teşvik edilmesi: Belli bir konuda güçlü bir biçimde teşvik edilen dinleyici, harekete geçme konusunda daha iyi güdülenebilmektedir. • Dinleyici değerlerini uyarlarna: Güdüleme için, değerlere yaklaşmakta dinleyicilerin sahip oldukları değerlerin abartılmadan övülmesine muhakkak dikkat edilmelidir. • Dinleyici ihtiyaçlarını uyarlarna: Bu ihtiyaçlar: psikolojik, güvenlik, ait olma, sevgi, saygınlık ve var olma ihtiyaçlarından oluşan Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinin yanında zenginlik, otorite, diğer insanların davranışlarına uygunluk, memnuniyet ve mutluluktur. • Konuşmacının Çekiciliği Konusundaki İzleyici Algısını Arttırma: • Duygulara Yaklaşımda Uygun Dil Seçimi: 319_ Etkili bir ikna edici konuşmada girişin önemini şu dört nokta belirler: • Dikkati Toplama: Konuşmacı izleyicilerin konuşmaya karşı temel bir ilgisi olduğunu belirlediğinde, dikkati toplayıcı bir biçimde konuşmasına başlamalıdır. Etkili bir kaç cümle izleyicinin ilgisini konuşmanın üzerine yoğunlaştırmada yardımcı olacaktır. • Sesin Tonunu Ayarlama: Dikkati toplamanın yanısıra ilk birkaç cümle genellikle konuşmanın tonunu da belirleyecektir. Konuşmacı ne tür bir ton kullanacağını bilirse giriş de o tona uygun olacaktır. Eğer hafif bir ton kullanılacaksa esprili bir giriş, eğer ciddi bir ton konuşmaya hakim olacaksa ciddi bir giriş uygun olur. • İyi niyet Yaratma: Konuşmanın girişi konuşmacının izleyicilerin onu nasıl görmelerini istiyorsa o biçimde sunmasındaki ilk şansıdır. Iyi niyet yaratma bağımsız bir cümle ile olabileceği gibi, konuşmacının sesi, vurgulamaları, dış görünüşü ile hareketleri de bu konuda belirleyicidir. • İçeriğe Yöneltme: Giriş yoluyla izleyicinin ilgisi konuşma amacına yöneltilir. Karşıt görüşlü izleyiciler dışındaki tüm izleyiciler konuşma amacını giriş bölümünde arayacaklardır. İzleyicileri, dikkatleri tam toparlanana kadar konu hakkında havada bırakmakta bir yöntemdir. Ancak bu sadece belli durumlarda uygulanmalıdır. Tipik Girişler 320_ Aşağıdaki giriş türleri çoğunlukla kısa konuşmalarda kullanılır. • Şaşırtıcı-Ürkütücü ifadeler: Özellikle kısa konuşmalarda izleyicinin dikkatini kısa zamanda toparlamak gerekir. En iyi yollardan birisi izleyicileri şaşırtacak-ürkütecek bir cümle ile giriş yapmaktır. Örneğin okur-yazarlık konusunun ele alınacağı bir konuşmaya şöyle bir cümle ile başlamak çok çarpıcı olacaktır: "Ülkemizde 1992 yılında ortaokuldan mezun olan 1.400.000 öğrenciden 360.000'i okuma-yazma bilmemektedir..." • Soru: Soru sormak, izleyicilerin konuşmacının düşünceleri hakkında kafa yormalarını sağlamada bir başka yoldur. Burada dikkat edilmesi gereken nokta sorunun izleyici için anlamlı olması gereğidir. • Hikaye Anlatmak-Örnek Vermek: Konuşmacıya dramatik bir yöntem izleme şansını açılışta küçük hikayeler anlatmak verir. Ancak unutulmaması gereken nokta dikkati toplarken izleyiciyi konuşmanın ana düşüncesine yöneltme gereğidir. Eğer konuşmacının hikayesi bunun ikisini de yapabiliyorsa giriş çok iyi olmuş demektir. Ancak hikaye ana fikir ile uyuşmuyorsa konuşmacı onu başka bir yerde ve konuşmada kullanmalıdır. • Kişisel Atıf: Konuşmacının kullanacağı kişisel atıf ya da kendinden örnek vermesi daha girişte dikkati toplamanın yanısıra izleyici ile konuşmacı arasında bir iyi niyet köprüsü oluşturmayı da sağlayabilir. • Alıntı: Uzunluğu ne olursa olsun yapılacak bir alıntı çok iyi bir gırış sağlar. Alıntıları izleyicilerin iyi tanıdığı ve iyi üne sahip uzman kişilerden yapmak izleyicilerin konuşmacıya ve konuya hakimiyetine olan güveni de pekiştirir. • Şüphe Uyandırmak: Konuşmacının girişinde dikkati yoğunlaştırmanın en iyi yollarından birisi de şüphe uyandırmaktır. "Konuşmacı ne yapmak istiyor?" sorusu izleyicilerin kafasında uyandırıldığında onların bütün konuşmayı tam olarak izlemesi sağlanır. 321_Konuşmanın sonuç bölümünün iki temel amacı olmalıdır: • Konuşmayı izleyicilerin konuşmanın bütününde ne söylendiğini hatırlaması için toparlamak. 31 • İzleyicilerin ne söylendiğini unutmaması için vurgulamak. 322_ Sonuç konuşmanın kısa bir bölümünü oluşturmalıdır. Genellikle konuşma süresinin %5'ini sonuca ayırmak yeterli olur. Özet, hikaye, harekete yöneltme ve duygusal etki genellikle kullanılan sonuç türleridir. • Özet: Bir konuşmayı sonuçlandırmanın en kolay yolu özet yapmaktır. Özet ayrıntılardan arındırılmış ana fikir aktarımıdır. Sonuç bölümü konuşmanın duygusal etkisini arttırmada da önemli olduğundan, konuşmacı özet yaparken izleyici üzerinde daha çok etki yapacak bazı şeyleri de sonuca ekleyebilir. • Hikaye: Hikaye ve benzeri malzemeler konuşma girişi kadar konuşma sonucu için de önemlidir. Etkili ve doğru bir biçimde seçilen hikayeler konuşmanın ana fikrini destekler ve dinleyicilerce unutulmamasını sağlar. • Harekete Yöneltme: Harekete yöneltme ikna edici bir konuşmayı sona erdirmede çok başvurulan yollardan biridir. Yöneltme, konuşmacının tartışmalarını dinleyen izleyicilerin konuşmacının istediği davranışı göstermeleri olarak tanımlanabilir. • Duygusal Etki: Hiçbir sonuç türü duygu yüklü sonuç cümleleri kadar etkili olamaz 323_ ikna edici konuşmada konuşmanın gövdesi kadar önem taşıyan ve başarıya ulaşmayı etkileyen bölümler giriş ve sonuç bölümleridir. Giriş bölümünün dört amacı vardır: Dikkati toplama, sesin tonunu ayarlama, iyi niyet yaratma ve içeriğe yöneltme. Özellikle kısa süreli konuşmalarda kullanılan tipik giriş türleri; şaşırtıcı-ürkütücü ifadeler kullanmak, soru sormak, hikaye anlatmak, örnek vermek, kişisel atıflar yapmak, alıntı yapmak, şüphe uyandırmak biçiminde yapılan girişlerdir. 324_ önceden planlanarak oluşturulan satış kampanyalarının hazırlık safhası 4 aşamadan oluşmaktadır: • İlk aşamayı tüketime sunulan ürün ya da hizmet hakkında potansiyel müşteride bir farkındalık yaratma çabaları oluşturmaktadır. • 2. aşaması olan kabul ve tercih etmenin sağlanması aşamasında artık bir farkındalığın yaratıldığı müşterilere bilgiler sunulabilmektedir • Satın almanın kışkırtılması aşamasında ise, artık konuşma ürünün satın alınmasına odaklanmaktadır. • Son aşamayı oluşturan güçlendirme veya değerlendirme aşaması ise; ürün veya hizmet satıldıktan sonraki süreci içerir 325_ Etkin bir satış elemanında bulunması gereken özellikleri şu şekilde sıralamak mümkündür: • Ürün veya hizmet konusunda bilgili olmak, • Müşteri ihtiyaçlarına duyarlılık, • Ürün ve hizmet konusunda coşkulu olmak, • Satışın ahlaki yönlerine dikkat etmek, • Kolay anlaşılır bir iletişimci olmak 326_ Satış elemanı şu soruları doğru yanıtladığında daha kolay başarıya ulaşabilir: • Müşterinin ihtiyaçları nelerdir? Başka deyişle müşteri hangi amaçlara ulaşmak istemektedir? • Bu ürün potansiyel müşterinin ihtiyaçlarını karşılayabilir mi? • Ürün müşteri için kullanışlı mı? 327_ Kişisel süreçte ikinci aşamayı ne oluşturmaktadır? "öğrenme" oluşturmaktadır. Öğrenme "tekrar, deneme yanılma, taklit ya da model alma" yollarıyla bireylerin davranışında ortaya çıkan oldukça sürekli değişme biçiminde tanımlanmaktadır. 328_ Kişisel sürecin son aşamasında ne vardır? , "güdüleme" vardır. Güdüler kişilerin davranışlarının temelinde yatan ihtiyaçları gidermede etkili rol oynar, karara varmalarını sağlar 329_ Davranış sürecinde yaşanan ikinci aşamayı oluşturan nedir? "kişisel olmayan etkiler" zaman, yer ve ortam olarak sıralanabilmektedir. Son aşamaya ise "karar verme süreci" denmektedir. Tüketiciler ihtiyaçlarını karşılamak 330_ Pazarlama basamakları konusunda yapılan tartışmalarda çoğunlukla "merdiven" terimi tercih edilir. Burada bu merdivenin sadece dört basamağı olduğu kabul edilecektir. Bu basamaklar aşağıdaki biçimde sıralanabilir: · Ürünün farkına vardırılması, • Kabul ve tercih etmenin sağlanması, • Satın almanın kışkırtılması, • Satın alma ediminin güçlendirilmesi veya başarısızlığın değerlendirilmesi. 32



8.Ünite

(Sözsüz iletişim: Etkili iletişimin Temeli) 331_ İletişimin alt türleri nedir? Duyusal sesler, çığlıklar, nidalar, jestler, hatta basit nişan koymalar insandan daha alt türlerden olan canlı türlerinde de görebildiğimiz, bir anlamda iletişimin alt türleridir. 332_ Kültür kelimesinin kökeni nereden gelmektedir? Latince bir deyim olan Çultura'dan (colere: ekip, biçmek) gelmektedir. 333_ Toplumsal gelişmenin belli bir evresine kadar kültür ile uygarlık kavramları birbirinden tamamen farklı olgular olarak nitelendirilmiştir. Oysa, bu iki kavram artık belli bir iç-içelik hatta eş-anlamlılık göstermektedir. Kısacası; • Bilimsel alanda kültür; uygarlıktır, • Toplumsal anlamda kültür; eğitim sürecinin ürünüdür, • Estetik alanda kültür; güzel sanatlardır ve • Maddi (teknolojik) ve bilimsel alanda ise kültür; üretme, tarım, çoğaltma ve yetiştirmedir. 334_ Türk Dil Kurumunca yayınlanan Toplumbilim Terimleri Sözlüğünde kültür nasıl tanımlanır? «Tarihsel toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümü» olarak tanımlanmaktadır. 335_ Antropolojik açıdan kültür nedir? insanın bir toplum üyesi olarak edindiği bilgi, inanç, sanat, ahlak, hukuk ve törelerle her türlü beceri ve alışkanlıklarını içeren karmaşık bir bütündür». 336_ Kültür nedir? el değmemiş (bakir) doğaya karşı, insan varlığının ve etkinliğinin vazgeçilmez ve ayrılmaz bir parçası ve ürünüdür. Kısacası kültür insanın ortaya koyduğu ve içinde insanın var olduğu tüm gerçeklik biçimidir. 337_ Kültür çerçeveleri ya da alanları en kapsamlısından başlamak üzere nasıl sınıflandırılır? ideolojik, antropolojik, toplumsal ve artistik olarak sınıflandırılabilir. 338_ kültürü oluşturan ögeleri kaça ayrılır? Maddi kültür öğeleri, manevi kültür öğeleri olarak ikiye ayrıldığı söylenebilir. 339_ Maddi Kültür Öğeleri nedir? Bir toplumun teknolojik gelişmişlik durumu, eserleri ve aletleri o toplumun maddi kültürü olarak gösterilir 340_ Manevi Kültür Öğeleri nelerdir? Bir toplumda, maddi kültür öğeleri dışında yer alan diğer kültür öğelerini genel anlamda manevi kültür öğeleri olarak nitelendirmek mümkündür. Bunlar: dil; estetik; bazı kültürel değerlerin öğrenilmesi anlamında eğitim; din, inançlar, tutumlar, gelenekler toplumsal kurallar ve değerler; toplumsal organizasyon ve toplumsal kurumlardır. 341_ Kültür Çeşitleri nelerdir? • Genel Kültür • Alt Kültür (Subculture) • Karşıt Kültür (Counter Culture-Contraculture) 342_ Genel kültürünü oluşturan parçalar nelerdir? Herhangi bir ülkenin ve toplumun hakim inançları, değerleri, hareket tarzları ve yaptırımlarının türleri temelde o ülkenin genel kültürünü oluşturan parçalardır. 343_ Alt-kültür genel kültürdeki birtakım değerlerin ve inanışların paylaşılması, fakat, aynı zamanda bazı kişilerle, yine o toplum içinde başka değerlerin de paylaşılması biçiminde tanımlanabilir. 344_Örnek olarak etnik yapı nedir? yerleşim yöreleri, yaş grupları verilebilir. Bu ortak paydaların oluşturduğu kültüre «altkültür» adı verilebilir. 345_ Alt-kültür şu şekilde tanımlanabilir: «Genel kültürdeki birtakım değerlerin ve inanışların paylaşılması, fakat, aynı zamanda bazı kişilerle, yine o toplum içinde başka değerlerin de paylaşılması». Alt kültürün bir başka açıdan yapılan tanımlaması şöyledir: «Her modern toplumda var olan birtakım gruplar bazı kültürel öğeleri paylaşırlar. Bu öğeler toplumun bütünü tarafından paylaşılmayabilir 346_ En basit anlamda karşıt kültür nediR? toplumun birtakım değerlerine ters düşen bir kültür alt grubudur biçiminde tanımlanabilir 347_ Yapısal olarak ya da kullanılan kodlara göre iletişim ikiye ayrılır: 33 • Sözel İletişim (Verbal Communication) Konuşma-Dinleme Yazma-Okuma • Sözsüz İletişim (Non-verbal Communication) 348_Sözsüz iletişim nedir? söz dışındaki sesleri de içeren, sözel (verbal) olmayan göstergelerden oluşan iletişim kodlarıdır. 349_ Sözsüz davranışlar nedir? deneyimler başka deyişle sözsüz iletişim tüm bir gün boyunca, televizyon, sinema, radyo, gazete, dergi, topluluk önünde konuşma, özel görüşme, sınıf içinde kısacası hayatın her anında ve alanında vardır ve etkilidir. 350_Kısaca kelime kullanmadan bilgi aktarımı olarak tanımlanabilecek sözsüz iletişim genel iletişimin yaklaşık kaçını oluşturur? %93 'ünü oluşturur. Bu oranın içinde genel iletişime oranla % 55'in yüz ifadeleri, vücut hareketleri, takılar, mesafe algısı olduğu kabul edilirken %38'in ise ses tonu yoluyla gerçekleştirildiği ileri sürülmektedir 351_ Sözel Ve Sözsüz İletişim Karşılaştırması · Yapılandırılmış veya Yapılandırılmamış Olmak · Linguistik Olmak ya da Linguistik Olmamak · Sürekli Olmak ya da Sürekli Olmamak · Doğuştan Getirilen veya Öğrenilmiş Olmak · Beynin Sağ ya da 501 Lobunda işlenme 352_ Belli bir verili çıkış noktasından hareket edilmedikçe sözsüz iletişim kodları farklı durumlarda ve zamanlarda farklı anlamlara gelebilir. Bunun en tipik örneği insanların mutluyken de üzüntülüyken de ağlayabilmeleri ve neşeli olduklarında veya sinirli olduklarında gülebilmeleridir. 353_ Sözsüz İletişimin İşlevleri nelerdir? · Tamamlama · Çelişmel Yalanlama · Tekrarlama · Düzenleme · Yerini Alma · Vurgulama 354_ sözsüz iletişim kodlarının ortak özelliklerini şu biçimde sıralamak mümkündür: · İletişim yokluğunu olanaksız kılmak: Daha önce de değinildiği gibi iletişim sürecinin tarafları aynı mekanda bulunduğu sürece sözsüz iletişim kesintisiz olarak sürdüğünden iletişimin kapatılması ve durdurulması söz konusu değildir. · Duyguları ve coşkuları yetkin biçimde dile getirebilmek: Bazı durumlarda kelimeler bazı duygu ve coşkuları hissedilen düzeyde aktarmakta yetersiz kalabilir. Bir bakış, bir dokunuş vb. sözsüz iletişim kodları çok daha yetkin bir ifade gücüne sahip olabilir. · İnsanlar arası ilişkileri tanımlamak ve belirlemek: Bazı sözsüz iletişim kodları o kişi ya da kişilerin kim olduğu ve toplumsal konumu hakkında bilgi verir. Örneğin askerlerin rütbelerini simgeleyen işaretler ve sınıflardaki kürsüler vb. · Sözel içerik hakkında bilgi vermek: Özellikle konuşurken yer yer vnrgulamak istediğimiz ya da dikkat çekmek istediğimiz vb. noktaları sözsüz iletişim kullanarak ifade ederiz. Örneğin parmağımızla sanki bir cümlenin altını çizer gibi yaparız ya da parmağımızla o sözcüğün üstüne basar gibi yaparız. Bu yolla sözel iletinin içeriğinin önemi konusunda sözsüz iletişimle bilgi verilmiş olacaktır. · Güvenilir iletiler sağlamak: Sözel iletişim görece olarak güvenilir olmayan bilgiler aktarmada daha kolay kullanılabilir. Oysa sözsüz iletişim bu konuda daha az imkan verir. Bakışlar, duruş, yüze temas vb. kolaylıkla karşıdaki kişilere güvenilmez iletiler aktarıldığı konusunda ipuçları verebileceğinden sözsüz iletişim güvenilir iletiler sağlama konusunda sözel iletişime göre daha öndedir. · Kültüre göre biçimlenmek: Sözsüz iletişim her toplumun kültürüne göre farklı biçimlerde anlamlandırılır. Örneğin bir renk bir hareket vb. bir toplumda belli bir anlama gelirken bir başka toplumda tamamen farklı biçimde 34 yorumlanabilir. Ayrıca bir toplumdaki alt kültür gruplarına göre de sözsüz iletişim farklı biçimlenebilir. (Zıllıoğlu, s. 179-183). 355_ Genel olarak sözsüz iletişim kodlarını aşağıdaki biçimde sınıflandırmak mümkündür: • Fiziksel Görünüm -Vücut Biçimi, Tipi, Büyüklüğü • Giyinme, Aksesuarlar, Takılar ve Maddeler • Vücut Hareketleri ve Vücudun Duruşu • Mimikler (Yüz İfadeleri) ve Gözler • Çevre, Kişisel Mekan Algısı ve Kalabalık · Dokunma • Ses Karakteristikleri, Nitelikleri ve Susma-Ses Dili • Koku ve Tat • Kültür ve Zaman • Renk ve Renk Tercihleri 356_Toplumsal hayatta hemen herkesşu ya da bu biçimde "çekici" olarak algılanmak ister. Çekicilik üç açıdan değerlendirilir: • Kişiyi başkaları nasıl çekici olarak değerlendirir? • Kişi kendisini nasıl çekici olarak değerlendirir? • Kişi diğer insanların onu nasıl algıladığını ve değerlendirdiğini düşünür? • Bu üç perspektif de insanın kendisini ve kişiliğini geliştirmesi için önemli bileşenler olarak karşımıza çıkar. 357_ Üç çekicilik türü vardır: • Fiziksel çekicilik • İş-statü çekiciliği • Sosyal çekicilik 358_ Üç vücut tipi üzerinde uzlaşmıştır: İnce narin (Ectomorfik), kaslı (mesomorfik), ağır, yuvarlak (endomorfik). Bunların yanı sıra saç, deri rengi, boy da önemlidir 359_ Beden dili (vücut dili) işaretlerinin işlev açısından sınıflandırması aşağıdaki biçimde gerçekleştirilebilir: • Amblemier: Bu tür hareketler el sallama, el kaldırma, parmak veya yumruk gösterme gibi anlamı tam olarak açık ve belirgin olan, kendi başlarına kullanıldığı bağlamda bile açık bir anlam ifade eden hareketlerdir. • Betimleyiciler: Bazı durumlarda vücut hareketleri sözle söyleneni açıklamak ya da göstermek için kullanılır • Duygu Göstergeleri: Duygu ve hislerin ifadesi genellikle yüz ile ilişkilendirilir. Buna bağlı olarak gülme, ağlama, bağırma, susma ve diğer bazı yüz ifadeleri iletişimde kişilerin duygularını ve değerlendirmelerini işaret eden göstergelerdir. • Düzenleyiciler: Bunları iletişim sırasını ve süresini belirleyen hareketler olarak tanımlamak mümkündür • Uyumlandırıcılar: Uyumlandırıcılar bireyin, tutumları, endişe düzeyi, kendine güveni vb. konusunda diğer türlere göre daha fazla veri taşır. Kayuak bunları kasıtla yapmaz ve çoğu zaman farkında da değildir. Rahatsız vücut hareketleri, tırnak yeme, parmak kütletmek, ritm tutmak, insanların ellerini ceplerine sokup bozuk parayla oynamaları,sağa sola yürümeleri, başlarını kaşımaları, kravatlarını düzeltmeleri,saçlarını elleriyle taramaları uyumlandırıcılara örnek olarak verilebilir 360_ Kullanım" açısından kodların bilinçsiz ya da amaçlı ve kasıtlı yapılıp yapılmadığına göre bir sınıflama yapılabilir. "Kodlama" açısından bakıldığında ise kodun türünün vücut işaretleri ile onun işaret ettiği şey arasındaki ilişkiyi belirlemesi açısından önemli oluşudur. 361_ Vücut hareketlerinden bazıları şunlardır: • Eli bele koymak • Oturuş biçimleri ve bacak bacak üstüne atmak • El hareketleri • Parmak hareketleri • Yüz ve çeneye dokunmak • Kolların duruşu (çapraz bağlı vb.) 362_. Bir iletişim ortamındaki kişilerden örneğin güçlüyü ifade eden özellikleri şöyle sıralanmak mümkündür: • Rahat bir duruş • Dik bir vücut pozisyonu 35 • Dinamik ve amaçlı jestler • Durağan ve doğrudan bakışlar • Konuşma ritminde değişiklikler • Duruş pozisyonlarında çeşitlilik • İlişkiye göre duruş şekli değiştirmek • Dokunmak konusunda rahat olmak • İletişimi kesmek konusunda rahat olmak • Dik bakmak • Diğerine göre, yakın durmak konusunda daha rahat olmak. 363_ Beden dili (vücut dili/kinesics) ve vücut hareketleri iletişimde bulunan insanların birbirlerine karşı olan durumlarının da ifadesi olabilir. 364_ Yapılan araştırmalar insanların yüzleri ile yaklaşık kaç değişik ifade gerçekleştirmiş? 250.000 değişik ifadeyi gerçekleştirebileceklerini göstermiştir. 365_ Yüz ifadelerinin işlevlerini şu biçimde sıralamak mümkündür: · Gerçek bir duyguyu yoğunlaştırmak · Gerçek bir duygunun yoğunluğunu azaltmak · Gerçek bir duygu anında nötr görünmek · Gerçek bir duyguyu maskelemek · Gerçek bir duyguyu yönetmek 366_ Esas Jest ve Mimikler kendi içinde üçe ayrılır: · Anlatım jest ve mimiklerk Özellikle yüz ifadelerinde ortaya çıkan, biyo-psikolojik kökenli temel duyguları dile getiren hareketlerdir. Mutluluk, korku, öfke, şaşkınlık, üzüntü, tiksinti vb. · Toplumsal jest ve mimikler: Toplumsal gereklere bağlı olarak gerçekleştirilenlerdendir.Bireyin toplumsal konumu ve rolü gereği olarak yaptığı ve yapmak zorunda olduğu hareketleridir. Yorgun olunsa bile misafire güler yüz takınmak, selamlaşmak, işyerinde üstü girince toparlanmak, ayağa kalkmak vb. mimik ve jestler bu grupta yer alırlar. · Mİmİk jestler: Bu gruba, tiyatro oyuncularının, pandomim sanatçılarının oyun gereği olan hareketleri; genellikle ses çıkararak ya da elle yapılan kuş sesi, uçma hareketi gibi taklit hareketleri; eli ağıza götürerek sigara içmenin dile getirilmesi gibi bir durumu, bir olayı, bir eylemi özet olarak anlatan şematik jestler ve belli bir işi, mesleği yapanların, - örueğin borsada çalışanların, trafik polislerinin- jestleri işleriyle ilgili olarak teknik kod ve işaretlerden oluşur. 367_ Yüzde okunması gereken öğeler şunlardır: · Alın · Kaşlar · Göz kapakları · Gözler · Burun · Dudaklar · Çene ve ten. 368_ Sözsüz iletişimde gözlerin işlevlerini şu alanlarda değerlendirmek mümkündür: · Dikkat işlevi (İlgi, dikkat ve uyanıklık-tahrik derecesini gösterir.) · İkna edici işlev (Tutum değişimi ve ikna sürecini etkiler) · İçtenlik ve samimiyet işlevi (Yakın ilişkilerin başlamasına, tanımlanmasına ve devamına destek olur) · Düzenleyici işlev (Etkileşimi düzenler) · Etkileme işlevi (Duyguların iletimini sağlar) · Güç işlevi (Güç ve statü ilişkilerini tanımlar) 369_Çerçevede çevre; makro ve mikro olmak üzere ikiye ayrılmıştır. 36 · Makro çevre, mevsimler, kıtalar, yerleşim yerleri, coğrafi bölgeler, kentler biçiminde ele alınırken; · Mikro çevre restoranlardan çalışma ofislerine kadar odalar, eşyaların konumu, renkler gibi bağlamlarda ele alınabilir. Oda genişliği; koku; renk ve ışıklandırma her örgütlü mekanda, amaca göre az veya oldukça ayrıntılı bir şekilde düşünülerek yapılır 370_ Sözsüz iletişim açısından iki tür alan algısından söz edilebilir: · İnsan Hakimiyet Alanı: Bir tek ya da bir grup insanın sürekli etkileşimde bulunduğu, hakimiyeti altında tuttuğu belli bir bölgeyi belirtir. İnsan hakimiyet alanı 3 ölçüt temelinde sınıflanır: Bölgenin büyüklüğü; sahibine göre bölgenin önemi; bölgede oluşan, ortaya çıkan etkileşim türü. · Kişisel Alan: İkinci bir bölge tanımı "kişisel alan" dır. Vücudu bir cam küre gibi sardığı varsayılan alana verilen isimdir. Bu da, cinsiyete, statüye ve kültüre göre değişiklik gösterir. 371_ Toplumların kültürel yapılanmalarına bağlı olarak farklı yaklaşımlar söz konusu olsa da kişisel alan düzeyleri şu biçimde sınıflandırılabilir: • İçli-Dışlı (Intimate) Mesafe Yaklaşık olarak gövdeden itibaren 35-40 cm çapında bir alan olarak belirtilmiştir. • Samimi, Kişisel (Personal) Mesafe Gövdeden itibaren 40-80 cm arasında değişir. Yakın arkadaş, akrabalar ve diğer yakınlar için uygundur. Belli kültürlerdeki el, omuz tutmak gibi davranışlar ve fiziksel yakınlıklar bu mesafede çok görülür. • Toplumsal (Social) Mesafe Resmi ve ikincil ilişkilerin gerçekleştiği alandır. Vücuttan itibaren 80 cm ve 2m arası olarak kabul edilir. Bu mesafe içinde, ilişkinin başlangıcında ve sonunda yer alabilen el sıkışma gibi bir temas dışında fiziksel yakınlık söz konusu değildir. • Yabancılar İçin, Kamusal (Public) Mesafe 372_ Çevre ve İletişim" içerisinde alt başlıklara ayırarak incelendiğinde bunlar; • Doğal çevre, • Mimari, • Kalabalık ve • Yoğunluk olarak sıralanabilir. 373_ Kalabalık algısını etkileyen faktörler şunlardır: · Çevresel faktörler: Azalan alan, istenmeyen gürültü, ihtiyaç duyulan kaynakların azlığı ya da onları elde etme yetisinde azalma, egemenlik alanını belirleyenlerinin yokluğu. · Kişisel Faktörler: Cinsiyet farklılığı, sosyal ilişki isteği, kontrol, baskınlık, düşük özgüven gibi kişilik karakteristikleri yansıtan olgular ve yüksek oranda ilgili olumsuz tecrübeler. · Sosyal faktörler: Aynı alan içinde bulunan yakın insanlardan istenmeyen derecede fazla sosyal ilişki ve bu durumları değiştirme yoksunluğu, farklı bir grup içinde etkileşim ve rekabetçi, düşmanca ve diğer istenmeyen etkileşimler. · Amaç ilişkili faktörler: İsteneni başaramamak ya da bunları tamamlama yeti ve yetkisinden yoksun kalınan durumlar. Bu alandaki birçok çalışmanın birleştiği ana tema; fiziksel ve sosyal çevreyi kontrol ve etkileme yetkisinde bir düşüş olduğunda, kalabalık algısının artma eğiliminde olduğudur. 374_ Dokunmak toplumda değişik işlevler üstlenir: · Kendini açıklamada kolaylık · Şakalaşmak · Güç ve kontrol · Törensellik (tokalaşma vb.) · Profesyonel olarak işlevsel · Toplumsal olarak nezaket · Arkadaşlık, sıcakkanlılık · Aşk, sevgi, yakınlık ve seksüel etki uyandırmak, cinsellik 375_Ses kodları birçok işlev de yerine getirirler. içe dönüklük ya da dışa dönüklüğü, baskınlık ya da bastırılmışlığı, hoşlanmayı ya da hoşlanmamayı, iletişimde sıra düzenini ve toplumsal cinsiyet, yaş, ırk hakkındaki bilgilerin aktarılmasını sağlar ya da destekler 37 376_ Ses kodları birçok işlevi yerine getiriyorsa da en temelde üç iletişimsel işlevinden bahsedilebilir: · Duyguları Aktarma İşlevi: Ses kodları duygusal iletişimin önemli bir ortamı olarak kabul edilir. Bazı araştırmacılara göre aktarılan duygusal bilgilerin %38 i ses kodlarına, %55 yüz ifadesine %7 si kelimelere atfedilir. Ancak, ses kodlarının insan iletişiminde ve sözsüz iletişimde önemli bir yer tutması onun herkes tarafından iyi kullanıldığı anlamına gelmez. · İzlenim Yönetimi İşlevi: izlenim yönetimi üzerinde ses kodlarının fiziksel görünümden bile daha fazla etkisi vardır. Ses kodları iletişimin çekicilik düzeyi konusunda da belirleyicilerden birisi olarak karşımıza çıkar. Ayrıca ses kodları kişilik özellikleri hakkında da önemli bilgiler taşır. Ses kodları iletişimde iki türlü işlev görür: ilk olarak ses kodları sesin perdesi, tonu vb. özellikleri ile iletişimde bulunan kişilerin kişilik özelliklerini yansıtırlar. ikinci olarak ise üç temel imaj boyutunda işlev görür: inanılırlık, bireylerarası çekicilik ve baskınlık. · Düzenleme işlevi: iletişim ortamını düzenlemekte ses kodları sesin perdesinin, ritminin ve ses tonunun değişmesi ile işlev görür. 377_ Bir kişinin sesine kendine has olma özelliklerini kazandıran bazı temel nitelik ve özellikler şunlardır: · Sesin Yüksekliği ve Şiddeti: · Ses Tonu · Rezonans: · Sesin Perdesi: · Sesin Ritm Hızı · Süre: · Nitelik: · Düzenlilik: · Boğumlama (Telaffuz): · İşitilebilirlik: · Akıcılık: · Hoşa gitme · Anlamlılık: · Bükümlülük: · Sessizlik ve Susma: 378_ Susmanın işlevlerine göre susma tiplerini şöyle sıralanabilir: · Psikolinguistik Susma: Bu susmanın işlevi iletişimin iki tarafına da düşünme süresi tanımaktır. Konuşma içinde dilsel zorunluluklar yüzünden duraklamaktır. Başka deyişle; konuşma süreci içinde sözlerin gerekli yerlerde ve değişik biçimlerde durdurulması ya da ayrılması olarak tanımlanabilir. Psikolinguistik susma, kısa süreli ve uzun süreli olmak üzere ikiye ayrılır. · Kısa süreli susma: Dilin gramatik özellikleri yüzünden ortaya çıkar. Örneğin noktalama işaretleri veya cümle sonları bu bağlamda değerlendirilebilir. · Uzun süreli susma: Zihinsel süreçlerle ilgili olarak, anlatılan yaşantının derinliği, bellekteki bilişsel malzemenin karmaşıklığı ölçüsünde susma süresi uzar. · Etkileşimsel Susma: Bu susma kaynak ile alıcı arasındaki etkileşimden temelini alır ve üç grupta incelenir: · Karar verme ile ilgili susma: Konuşmaya kimin başlayacağına karar verememek gibi durumlarda ortaya çıkar. Konuşmaya kimin başlayacağı rastlantısal bir karar değildir. Statü farkı, tarafların birbirini tanımaması, ne söyleyeceğine karar verememek gibi durumlar da burada ele alınabilir. Neyin, nasıl söylenmesi gerektiğinin belirlenmesi de karar verme sürecinde etkilidir. Kuşkusuz bu, iletişimin içinde yer aldığı kültür ortamı ile yakından ilgilidir. · Akıl yürütme ile ilgili susma: Alıcının kaynağın söylediklerini kavrayıp anlamaya, yorumlamaya, amacını kavramaya yönelik olarak gerçekleşen susma türüdür. · Denetim kurma amacıyla susma: Dikkati çekmek, ya da otoriteyi sağlamak için gerçekleştirilir. Bu tip susma gönderilen ya da biraz sonra verilecek iletinin önemini vurgulamak için gerçekleştirilebileceği gibi, kişinin kendi 38 önemini ve gücünü hissettirmek için başvurabileceği sessiz yollardan biridir. · Sosyo-Kültürel Susma: 379_ Koku ve tadın sözsüz iletişim bağlamındaki gerçekleştirdikleri ve genel işlevleri ise şunlardır: · Koku ve tadın çekici/itici ileti verebilmesi: Burada koku ve tadın maruz kalan insanda uyandırdığı iyi ya da rahatsızlık verici sonuçlardan bahsedilmektedir. · Koku ve tadın hatırlatıcı ileti verebilmesi: Bazı koku ve tatlar geçmiş deneyimlerimizle ilişkili olabilir ve benzer koku ve tatlarla karşılaşıldığında benzer olgu, durum ya da kişi hatırlanabilir. · Koku ve tadın özdeşleşmiş iletiler verebilmesi: Belli koku ve tatlar belli bazı kişi, dudum ve olgularla özdeşleşmiş olabilir. Hatırlatıcı iletiye benzer bir biçimde işlev görür. Örneğin; hastane kokusu, okul kokusu vb. 380_ Kadınlar ve erkeklerin sözsüz davranış farklılıklarının açıklanmasında en yaygın düşünce kimindir? Henley'in (1977) cinsiyet-statü kuramıdır 381_ kadın ver erkek cinsiyetlerinin farklılıkları şu şekilde özetlenebilir: · Kadınlar erkeklerden daha fazla gülümserler; · Etkileşime girdiği kişiye daha fazla bakarlar; · Daha fazla (onaylama anlamında) baş sallar ve eğilirler; · Başkalarına daha fazla yaklaşırlar; · Daha fazla jest yaparlar; · Kendilerine daha sık dokunurlar ve yüz ifadeleri duygularını ifade etmede daha anlamlıdır ve daha doğrudurlar. Diğer yandan erkekler daha rahatsız (kıpırdanma gibi) vücut hareketleri yaparlar; · Daha yüksek sesle konuşurlar; · Daha fazla konuşma hataları (kelime tekrarları, unutmaları, dil sürçmeleri, cümle düzeltmeleri, eksik cümleler) ve duraklama dolgusu yaparlar (eee, 111, gibi). · Kadınlar diğerlerinin sözsüz davranışlarını hatırlamakta erkeklerden daha başarılıdırlar. · Kadınlar başkalarının görünümlerini erkeklerden daha iyi hatırlarlar. · Tüm bunlar bir arada değerlendirildiğinde kadınların başkalarını doğrulukla değerlendirmede erkeklerden daha başarılıdır denilebilir. · Sözsüz iletişim işaretlerini okuma becerisi yaşla birlikte artsa da bu konuda kadınların üstünlüğü bebeklikten çocukluğa ve erişkinliğe kadar devam etmekte, sonrasında da bu üstünlük sürüp gitmektedir. 382_ Kadınlar sözsüz iletişimi kişisel bağlantılar kurmakta kullanırken erkeklerin kullandığı sözsüz iletişim güç ve baskınlığın eşlik ettiği paralel davranışlar olma eğilimi gösterir
 
Üst