Moderator
- Mesajlar
- 419
- Tepkime puanı
- 28
- Puanları
- 18
MAHALLİ İDARELER MALİYESİ
ÜNİTE 1
MAHALLi iDARELERiN VARLIĞI iÇiN TARiHÎ NEDENLER: ilk yerel yönetim bi- rimi örgütlenmeler; Antik Çağ’da ortaya çıkan, “site”, Roma impartorluğu dönemin- de yönetsel özerkliğ bulunan “municipe” ve Antik Yunan’da ortaya çıkan “polis” tir.
* Yerelleşmedeki tarihi gelişmeler, 16. yy.’dan sonra ulus-devlet anlayışının güçlen- mesiyle yavaşlamiştir. Ama 20. yy.’ın başlarından itibaren hem merkezî idareye hem de yerel idarelere sorumluluk vermeyi amaçlayan gelişmeler yaşanmiştir. Bu ademi merkeziyetçi anlayış yerel idarelerin katılımcılık ve demokratik açıdan gü- cünü arttırmiştir. 20. yy.’ın yerel idareler gelişmesi için altın bir dönem olmuştur.
* Son 20 yıl içerindeki “Yerelleşme”, “de-santralizasyon” veya ademi merkeziyetçi yaklaşım olarak adlandırılan (localization, desantralization) gelişmeler bu akımın bir sonucu olmuştur.
* Dünyadaki bu değşime baktığmızda globalleşme (globalization) ile birlikte dikkati çeken diğer konu Yerelleşme olmuştur. ingilizcesi “globalization” olan globalleşme ile yerelleşmenin ingilizcesi olan Localization kelimelerinin birleşmesiyle oluşan “Glocalization” yani “Glokalleşme” veya Küyerelleşme kavramı yaygın kullanılmaya başlanmiştir.
* Glokalleşme,“uluslararası ilişkilerde global düşünmeyi, kapalı ekonomi yerine dışa açılmayı, dünya ekonomisi ile bütünleşmeyi gerektirirken ülke içinde merkezî yönetim yerine, yerel yönetimleri daha fazla güçlendirmeyi ifade etmektedir.
MAHALLi iDARELERiN VARLIĞI iÇiN SiYASi NEDENLER:
1. Özel sektör üretim ve tüketim kararlarını piyasalar aracılığyla verir. Kamusal mal tüketicileri, taleplerini siyasi mekanizmayla yani oylamayla gösterirler. Hangi kamu malı ve ne kadar üretilecek sorularının yanıtı siyasi olarak alınır.
2. Merkezî yönetimin faaliyet alanın, yerel otoritelere göre daha geniş olduğundan, birey tercihlerinin toplanmasında güçlük yaşanması olanaklı hâle gelir. Yerel yöne- timler, birey tercihlerini saptamada daha üstündür
3. Yerel yöneticilerin yönetim etkinlikleri, merkezi yönetime göre daha fazladır. Bu katılımcı demokrasinin sonucudur.Seçmenler,seçtiklerinin kararlarını seçim önce- sinde kendilerine vaat edilenlerle uygunluğunu daha kolay izler,daha etkin denetler. Bu, yerel yöneticilerin aldiği kararlarda çok daha dikkatli olmasına neden olur.
4.Yerel yönetimlerin siyasal ve yönetsel etkinlikleri, seçmenlerle yöneticiler arasında daha sıkı ve sürekli bir ilişki olmasıyla artar. Bu nedenle yerel yönetimler, yerel halkta siyasal sorumluluk duygusunun gelişmesine de yardımcı olur. Hatta mahalli idareler, demokrasinin beşiği ve okulu olarak görülürler.
5.Yerel demokrasi ve katılım uluslararası düzeyde teşvik edilir. Örn; Avrupa Kentsel Şartı’’nın “Halk Katılımı ve Kent Yönetimi” bölümünde,yerel demokrasi ve halk katılı- mının önemi vurgulanır. Belirlenen ilkeler şunlardır;
•Yerel politik yaşama halkın katılımı için halk temsilcilerini, seçebilme hakkı
•Yerel politik yaşamda etkin katılım için halkın yerel, politik ve idari yapılarda belirleyici olması gereği
•Toplum geleceğni etkileyecek her tür önemli projede halka danışma gereği
•Kent yönetimi ve planlamasının,kent karakteri ve özel niteliklerine ilişkin yeterli bilgiye dayandırılması
•Yerel politik kararlarını uzmanlardan oluşacak ekiplerce gerçekleştirilecek kentsel ve bölgesel planlara dayandırılması
•Karar verme süreci sonunda çıkan politik tercihlerin anlaşılabilirliği ve hayatiyeti
•Gençlerin toplum yaşamına katılımının yerel yönetimlerce sağlanması.
* Avrupa Kentsel Şartı, Avrupa Konseyi’nin kentsel politikalarından yola çıkılarak oluşturulmuştur. Bu politikalar 1980-1982 arası Konseyce düzenlenen “Kentsel Rö- nesans için Avrupa Kampanyası” kapsamında geliştirilmiştir. Avrupa’yı kapsayan; halk ve yerel yönetimlere yönelik olan bu kampanya, yerleşimlerdeki yaşamın daha da iyileştirilmesini amaçlar. Daha sonra ise Avrupa Kentsel şartı, Avrupa Konseyi Avrupa Yerel Yönetimler Konferansı’nda Mart 1992’de kabul edilmiştir.Şart diğerle- rinden farklı olarak Hükûmetlerin değil yerel yönetimlerin imzasına açılmıştır.
* Yerel düzeyde iyi bir kent yönetimi için gerekli bir dizi ilkeyi tek bir metinde bir araya getiren bu şartın amaçları şunlardır;
•Yerel yönetimler için pratik bir kent yönetimi el kitabı oluşturmak;
•Gelecekteki olası bir Kentli Hakları Kongresi için temel ilkeleri oluşturmak;
•Şartın ilkelerini yerine getiren kentler için verilecek uluslararası ödüllere bir baz oluşturmak;
•Fiziksel çevre ve yasalarıyla ilgili yaptırımlar için Avrupa Konseyi’nin bu konulara ilişkin katılımına bir “vize” oluşturmak; aynı zamanda Avrupa Konseyinin ve özel- likle AYBIK’in kent sorunlarına ilişkin tüm çalışma sonuçlarının bir çözümlemesini yapmaktadır.
MAHALLi iDARELERiN VARLĞI iÇiN HUKUKi NEDENLER
* Devletlerin yapılandırılmasında iki eğlim vardır.
1.Merkeziyetçilik (Merkezden Yönetim) Siyasi, hukuki ve yönetsel açıdan ülkenin tek el olan merkezden yönetilmesidir.
* Yasama ve yargı yetkilerin merkezî idarede bulunmasına “siyasal merkeziyet” ve yürütme erkine ilişkin yetki ve fonksiyonların merkeze bağlı olmasına ise “idari (yö- netsel) merkeziyet” denir.
* Merkezî yönetim yetkilerinin bazılarını bazı bölgelerde kurduğu örgütlere aktarabilir. Bu tür yetki göçerilmesini “yetki genişliği” denilmektedir.Örn; MEB, bir merkezi birim olarak,illerde il Milli Eğtim Müdürlüklerini kurup,yetkisini illere yayar. Ancak bunlar yerel yönetim birimi olarak adlandırılmaz..Kararları merkezi yönetim değil, yerel yönetimlerin doğrudan kendileri alır ve yetkilerini de bu çerçevede kulla- nırlar.Çünkü yerel yönetim olarak adlandırılan birimlerin,yetkisini seçimlerle halktan alması, yetkilerini kendilerinin kullanması ve merkezden bağmsız olması gerekir.
2. Ademimerkeziyetçilik (Yerinden Yönetim)
A.Yetkileri açısından yerel yönetimler, “Siyasi Yerinden Yönetim” ve “idari Yerinden Yönetim” olarak ikiye ayrılır.
1.Siyasi Yerinden Yönetim: Yasama, yargı ve yürütme yetkilerinin dağlımı ve yetki derecelerine göre devlet sistemleri siyasi yerinden yönetim sistemleridir.
a.Konfedarasyon Bağmsız kuruluş ve kurumlarca,egemenliklerini muhafaza etmek koşuluyla, belli ortak ve sınırlı konularda kendi çıkarlarını sağlamak için ve bir anlaşma ile bir araya getirilen topluluklardır. Anlaşma amaçları genelde savunmadır. Konfederasyonlarda, üye devletlerin temsilcilerinden meydana gelen bir meclis vardır. (Sovyetler Birliğ’nin dağlmasının ardından, kurulan Bağmsız Devletler Topluluğu 21 Aralık 1991)
b.Federasyon belli coğrafi yapıda, tek bir anayasa altında birleşmış devletler top- luluğudur. Federasyona üye, federe devletlerin kendi anayasası, yürütme ve yargı organları vardır, ancak yargı bağmsızlıkları belirli dereceye kadar vardır. Federe devletlerin ve federal devletin yetki ve sorumlulukları federal anayasayla belirlenir. Federasyonlarda, diğer ülkelere karşı tek bir siyasal güç oluşturulur. Üye federe devletlerin uluslararası temsil yetkisi bulunmaz.Yetki federal devletçe kullanılır. (ABD(federe devlet olarak eyaletler), Almanya(Bundesländer veya kısaca “land”)
* Federe devletler, yerel yönetim birimi kabul edilemez. Çünkü federe devlet sınırla- rı içinde çok sayıda yerel yönetim birimi vardır. Federe devlet içerisindeki bu yerel yönetimler, idari yerinden yönetimin örneklerini oluşturur. Bu nedenle siyasal yerin- den yönetim şekli, yerel yönetimden daha çok devlet yönetim biçimini temsil eder
* Uygulama açısından yerel yönetim birimleri de ikiye ayrılmaktadır. Birincisi “Hizmet Yerinden Yönetimi”, ikincisi ise “Mahalli Yerinden Yönetim” dir.
2.idari Yerinden Yönetim Yasama ve yargı yetkileri merkezî yönetimdedir. Merkezî yönetimin dışında, bazı yerel hizmetlerin yerine getirilebilmesi için idari yetkilerle donatılan, karar organlarının seçimle işbaşına geldiği yönetimler bulunur.
* İdari yerinden yönetimler iki türlüdür.
a.Hizmet yerinden yönetimi Hizmet yerinden yönetim kuruluşları, belli bir hizmeti yerine getirmek için kurulur. Merkezî yönetimin yapısı örgütlenmışlerdir, tüzel kişilik- leri vardır ve kendilerine ait mal varlıkları, gelir kaynakları ve bütçeleri bulunur, yasa- larda gösterilen derece özerkliğe sahiptirler,kendilerine ait karar ve yürütme organ- ları bulunur, genelde kanunla kurulurlar,merkezî otoritenin vesayet denetimine tâbi- dirler,hizmet konuları belli hizmetler- le sınırlıdır, genellikle tek amaçları bulunur. (tabipler odası, ticaret odası, barolar)
b.Mahalli yerinden yönetim Ülkenin belli bölgesinde oturan bireylerin, sadece o yerleşim yerinde ortaya çıkan ortak ihtiyaçlarını karşılamak için o bölgeye tanınan idari bir özerklik bulunur. (köyler, belediyeler ve il Özel idareleri)
MAHALLi iDARELERiN VARLIĞI iÇiN EKONOMiK NEDENLER Devletlerin eko- nomilerde yer alması ve müdahalesi için, Musgrave’in üç gerekçesi bulunur; Bunlar kaynak tahsisinde etkinlik, gelir dağlımında adalet ve ekonomik istikrardır. Bunların devlete yüklenmesindeki neden, piyasa başarısızlığıdır.
1.Mahalli idarelerin Kaynak Tahsisinde Etkinlik Sağlama Rolü Piyasa başarısız- lığına dayalı olarak devletlere yüklenen kaynak tahsisinde etkinlik işlevi; eksik reka- betle mücadele, kamusal mallar, dışsallıklar, eksik bilgi gibi konuları kapsamaktadır.
* Dışsallıklar Mahalli idarelerin sadece Dışsallıklarla ilgili sorunların belirlenmesinde değil, uygun politikaların belirlenip uygulanmasında da merkezî yönetime göre üs- tünlükleri vardır. Örn Dışsallıklarla mücadelede vergileme veya sübvansiyon önlem- leri kullanılacaksa, yerel otoritelerin bunların nasıl finanse edileceği veya harcanaca- ğını belirlemede üstünlükleri olacaktır.
* Erdemli ve Erdemsiz Mallar Erdemli olarak adlandırılan, mal veya hizmetlerin tüke- timinin teşvik edilmesi, Örn sıfır fiyat uygulaması ya da sübvanse edilmesi, yerel otoritelerce daha etkin bir biçimde yapılabilmektedir. Örn düşük maliyetli konut kullandırma, çocukların öğle yemeklerinin sübvanse edilmesi veya bedava süt dağtımının yerel otoritelerce yapılması mümkündür ve belki de merkezî otorite- ye göre daha etkindir. Erdemsiz malların tüketiminin caydırılması veya azaltılması için yerel otoriteler, merkeze göre daha etkin olabilir. Örn, alkollü içki kullanımının kısıtlanması, alkollü içki satan bayi veya kullanan restoranların yerleşim yerlerinin belirlenmesinde yerel otoritelere yetkiler verilir.
* Erdemli erdemsiz malların yerel otoritelerce verilmesinin sadece kaynak tahsisin- de etkinlik açısından değil gelir dağlımında adalet açısından olumlu etkileri olur.
* Yerel Kamusal Mallar Yerel kamusal malların faydalarının başka coğrafik bölgelere yayılmaması (Dışsal fayda yaymaması) gerekmektedir. Örn sokak aydınlatmasında, diğer bölgelere yayılan Dışsal faydadan söz edilmez. Bu nedenle yerel otoritelerin bu hizmeti vermesi için gerekçe ortaya çıkar. Ancak Dışsal faydanın diğer coğrafik bölgelere yoğun şekilde yayıldiği,sel felaketine karşı barajda ters durum ortaya çıkar. Dışsal fayda ne kadar yoğun diğer bölgelere yayılırsa hizmetin merkezî otoritece ve- rilme gerekçesi de o kadar artar.
* Yerel kamusal malların yerel otoritelerce üretilmesinde merkezî otoriteye karşı avantajları
1.Farklı bölgelerdeki halkın zevk ve tercihlerine göre, hizmetlerini farklılaştırır. Örn; bölge yangına karşı riskliyse, yerel otoriteler,itfaiye hizmetini yoğun biçimde verir. Başka bölgede risk yok veya çok düşükse o zaman itfaiye hizmetine fazla kaynak ayırmak gerekmez. Ya da bölgede yaşayan halk tiyatrolarla çok ilgiliyse yerel yöne- timlerin halkın bu hizmet talebini fark edip karşılaması, merkezî yönetime göre daha kolaydır. Merkezî yönetimler de taşrada, tiyatro hizmeti verir. Ama tek tip olup yerel halkın hizmet taleplerine göre farklılaşmaz.
2.Yerel politikacıların da aynı bölgede yaşadıkları düşünülürse yerel halkla bütünleş- mesi, merkezî otoriteye göre daha olasıdır. ikinci olarak, yerel halkın, seçim dönemi periyodunun sıklığna bağlı olarak, taleplerinin sinyallerini daha kolay verebilmesidir.
3.Yerel otoriteler, yerel kamu çalışanlarını daha demokatik kontrol altında tutar. Mer- kezî yönetimlerde, aşırı kamu çalışanın olduğu ve yerel kamusal hizmetler için de kamu çalışanı istihdam edeceği düşünülürse, kamu çalışanı sayısının anormal artışı anlamına gelir ki bu durum, çalışanların denetimlerinde sorunlar ortaya çıkaracaktır.
4.Seçmenlerin,verilen yerel kamusal hizmetlerin maliyet ve faydaları konusunda daha bilgili, daha hassas ve farkındalıkları daha yüksektir. Örn, çevre temizlik hiz- metinin iyileştirilmesi için finansmanın yerel halktan alınacak ek vergilerle karşılan- ması söz konusuysa, fayda ve maliyetler konusunda seçmenler çok daha hassas davranır. Hizmetin merkezî olarak verilmesi hâlinde, yerel halk söz konusu, büyük olasılıkla, hizmetin maliyetinin çok küçük bir kısmına katılacağı için seçmenlerin duyarlı davranması çok beklenmez.
* Yerel otoritelerin yerel kamusal mal sunumunda dezavantajları da bulunur.
1. Eğer yerel otoritelerin topladiği vergi yükünün tamamı yerel halkta kalmıyor, baş- ka bölgelerdeki halkın üzerine yansıyorsa ortaya çıkar. Bu olay, maliye literatüründe “vergi ihracı” (tax exporting) dır. Böyle bir durumunda, halkın yerel kamusal mal tale- binde de artış olur.Bunun anlamı yerel kamusal mal sunumunda etkinlikten uzaklaş- madır. Örn olarak çok turist çeken bölgeye gelenlerin, yerel vergileri ödemesi
2.Merkezî otoriteden gelen mali yardımlar, yerel otoritelerin vergi performanslarına bağlıysa ortaya çıkar.Vergi ihracı nedeniyle vergi performansı yüksek olan bölgeler çok, diğerleri az yardım alacaktır. Sonuç olarak vergi ihraç eden bölgede yaşayan halkın yerel kamusal mal talebi de aşırı yüksek olabilecektir
Vergi rekabetiyle ortaya çıkar. Örn sermaye sahipleri, belirli bölgede yatırım yapa- cakları zaman,o bölgedeki hizmetlerden çok vergi yüklerine dikkat eder. Dolayısıyla, yerel otoriteler, sermaye gibi üretim faktörlerini bölgelerine çekmek için ellerindeki vergileme yetkilerini kullanıp vergi avantajları sunar. Bu durumda yerel otoritenin vergi hasılatı da olumsuz etkilenir. Böylece, yerel otoritenin sunacağı yerel kamusal mal seviyesinde düşüş yaşanır, bu da etkinlikten uzaklaşmak anlamına gelir
4.Yerel otoritelerin borçlanmasında bir kısıtlama yoksa borcun alındiği zaman yerel kamu hizmetlerinde artış ödendiği zamanda da düşüş söz konusudur. Borçlanmayla finanse edilen yerel kamusal malların faydası kısa zamanda ortaya çıktığından seç- menlercen tercih edilir. Borcun ödenmesi sırasında seçmenlere yansıyacak maliyet ise garanti değildir. Çünkü yerel bölgeden ayrılmaları veya ölmeleri hâlinde, borç yükünden kurtulmaları söz konusudur.
5.Yerel halkın, yerel vergilerin farkında olmamaları hâlinde yine yerel kamusal mal taleplerini artırıp etkinlikten uzaklaşabilir. Dolaylı vergi olarak adlandırılan bazı vergi türlerinin yükünü mükellefler hissetmez. Örn; fiyat içerisindeki katma değer vergisi, bilet fiyatına dahil eğlence vergisinin yükü hissedilmez. Daha az vergi ödediğini dü- şünen seçmenlerin yerel kamusal mal talepleri de etkin düzeyin üzerine çıkacaktır.
6.Yerel otoritelerin, özelikle yeni kurulmuşların, yerel kamusal mallarla ilgili proje de- ğerlendirme ve hizmet sunumlarının kontrolünde yeteri kadar bilgiye ve deneyimli elemana sahip olmamalarıyla etkinsizlik ortaya çıkar.
7.Yerel otoritenin hizmet sunduğu bölgenin çok küçük olması hâlinde ortaya çıkar. Bazı hizmetlerin sunumunda ölçek ekonomileri söz konusudur. Örn, alt yapı hizmet- leri için birçok araç ve donanım gerekir. Ama küçük bölgede yapılacak alt yapı hiz- metlerinin, büyük yatırıma girmesi etkinlik açısından uygun değildir.
8. Yerel otoritelerin sadece kendi bölgelerini düşünmeleri nedeniyle ürettikleri yerel kamusal malların bölge dışındaki vatandaşlara yaydığı dışsallıkları tamamen göz ardı etmeleriyle ortaya çıkar. Bir yerel otoritenin diğer bölgelere yaydiği dışsal fayda, dışsal faydadan yararlanan yerel otorite sayısı çok değilse yerel otoritelerin görüş- meleri ve pazarlıklarla çözümlenir. Ama dışsal faydadan yararlanan yerel otorite sa- yısı çoksa görüşme ve pazarlık yapılamaz.Örn nükleer santral yapmak isteyen eya- let, bu santrali komşu olduğu eyalet sınırında inşa etmek ister. Çünkü ortaya çıkacak, nükleer sızıntıların kendi eyalet bölgesinde kalmasını istemeyip bir kısmının komşu eyalete yayılması ister. Böyle bir durumda iki komşu eyaletin anlaşıp görüşerek pa- zarlık yaparak sorunu çözmesi mümkün değildir. Bu nedenle merkezî otoritenin bu tür bölgeler arası yayılan Dışsal zarar konularının çözümünde üstünlüğe sahiptir.
Ayakla Oylama Yerel otoritelerin seçecekleri hizmet/vergi bileşimleri ve seçmenle- rin talepleriyle ilgili Tiebout Modeli (ayakla oylama)(voting with feet) kamu maliyesi literatüründe ilgi çeker. Yerel kamusal mallar yerel olarak sunuluyor, halkın talebi bölgeden bölgeye değişiyorsa, bunun anlamı her yerel otoritede farklı hizmet ve ver- gi bileşimi vardır. Dolayısıyla, tek tip merkezî otorite hizmet sunumu etkin olmaz.
* Tiebout’a göre farklı hizmet/vergi bileşimi sunan yerel otoritelerin varlığında, seç- menler tercihlerini, faydalarını en çoklaştıran bölgeye göç edip gösterir. Seçimlerde nasıl tercihlerimizi,oy kullanarak gösteriyorsak, yerel kamusal hizmet/vergi bileşim- leri için de göç ederek tercihler ortaya konur. Dolayısıyla modele “ayakla oylama” denir. Elbette modelin çalışması için seçmenlerin tamamen mobil olmaları gerekir. Örn bir bölgeden diğierine gitmek çok maliyetliyse yada aile bağları, çocukların çev- resine bağlılığı gibi durumlarda modelin işlemesi mümkün değildir.
Mahalli idarelerin Ekonomik istikrarı Sağlamadaki Rolü Ekonomik istikrar sağla- ma birkaç unsuru kapsar. Bunlar, fiyat istikrarını sağlama, ekonomik büyüme ve kal- kınmayı sağlama, tam istihdamı sağlama, ödemeler dengesini sağlamadır. Bütün bu unsurlar makroekonomik konulardır. Yerel otoritelere makroekonomik yetki veril- mediği sürece bunları başarmaları mümkün değildir.
* Yerel otoritelerin ekonomik istikrarı sağlamada kullanabileceğ çok az araç bulun- masının yanında bu araçların kullanılmasında da engeller bulunur. Yerel otoriteler, ekonomik istikrarı sağlamak için kullanacağı araçlar olan; vergi/harcama politikaları ve faiz politikasını izlemede güçlüklerle karşılaşır. Vergi ve Harcama politikaları, iş- gücünün, ticaretin, sermayenin diğer bölgelere göç etmesine neden olur. Faiz poli- tikalarını uygulamaksa sermaye dolaşımında ülke içinde bir engel yoksa, nerdeyse imkansızdır. Ekonomik istikrarı sağlamada merkezî otoritenin daha fazla etkin ola- cağı sonucu akademik çevrede kabul edilmış bir durumdur.
MAHALLİ İDARELER MALİYESİ
ÜNİTE 2
iDARELER ARASI MALi iLiŞKiLER VE MALi TEVZiN KAVRAMI Mali Tevzin Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi için, yasa koyucunun anayasada belirtilen e- saslar çerçevesinde, merkezî yönetim ve yerel yönetimler arasında, hizmetlerin; bunların gerektirdiği harcamaların, öbür yandan da bu giderleri karşılayan gelirlerin sistematik tarzda bölüşülmesini ifade eden sistemdir.Tevzin denkleştirme, dengele- me, mali tevzin ise mali denkleştirme anlamına gelir.Mali tevzinin gerekçesini kamu maliyesinin ve ulusal ekonominin birliği ve bütünlüğü anlayışı oluşturur.
* Mali tevzin dar ve geniş olmak üzere iki türlü tanımlanabilir.
1.Dar anlamda mali tevzin,sadece kamu gelirlerinin merkezî yönetimle yerel yöne- timler arasında bölüşülmesine ilişkin düzenlenmeleri ve yerel yönetimlerin vergi koy- ma yetkilerinin kapsamının ve sınırlarının saptanmasını içerir.
2. Geniş anlamda mali tevzin, merkezî yönetim ile yerel yönetimler arasında kamu gelir kaynaklarının bölüştürülmesinin yanı sıra yerel yönetimlerin görev ve etkinlik alanlarının da sınır ve kapsamının saptanmasını ifade eder.
* idareler arası mali sistemin;harcamalar,özgelirler, idareler arası mali aktarımlar ve borçlanma olarak dört bileşeni bulunur. İdareler arası mali sistemin bu dört bileşeni birbirleriyle yakından bağlantılı, iç içe geçmiştir. Birinde yapılan bir değişiklik diğerleri üzerinde önemli etkiler yaratır.
* İdareler arası mali sistemin özellikleri;
Kamusal hizmet sunumunda yerel farklılıkları dikkate alan,
Harcamalarla gelirler arasındaki bağı güçlendirip hesap verebilirliği ve şeffaflığı geliştiren bir şekilde tasarlanması gerekir.
Ülkenin kurumsal yapısı ve ekonomik öncelikler birlikte göz önünde bulundurulmalıdır.
Kurumsal düzenlemelerin tam anlamıyla etkin işleyebilmesi için zamana ve karar- lılığa gerek vardır.
İdareler arası mali sistemin kalitesi, kurumlarının olgunluğu, düzenleyici yasa ve politikaların yapısı ve değşimlere ayak uydurabilmeleri ile ölçülür.
* İdareler arası mali ilişkilerin aşamaları;
Hangi harcamaların hangi yönetim düzeylerince yapılmasının etkin ve verimli olduğu araştırılır.
Gelir perspektifinden, yönetim düzeyleri arasında etkin ve adaletli bir vergi siste- minin nasıl oluşturulabileceği incelenir.
İdareler arası mali aktarımlar ve borçlanmayla nasıl hem etkin ve adaletli bir ida- reler arası mali sistem yaratılıp hem de gelir ve giderler arasındaki uyumsuzluğun ortadan kaldırılabileceği ele alınacaktır.
1.HARCAMALARIN BÖLÜŞÜMÜ Hangi hizmetin hangi yönetim düzeyince etkin biçimde yerine getirileceğnin saptanması gerekir. Uygulamada kimin hangi hizmeti üstleneceği, ekonomik kıstaslardan çok tercihlerin yapıldiği ülkedeki bazı tarihî ve politik faktörlerce belirlenir.
* Uygulamada kamu harcama sorumlulukları genelde çok boyutludur. çeşitli yönetim düzeyleri, bir hizmetin sunumuna çeşitli şekillerde katılabilir.
1.Tüm hizmet,merkezî yönetim bütçesinden finanse edilirken bazı hizmetlerde har- cama sorumlulukları yönetim düzeyleri arasında fonksiyon bazında paylaşılır. Örn merkezî yönetim ortaöğretimi, hastaneleri ve sosyal yardımları üstlenirken yerel yö- netimler ilk eğtimi, temel sağlık hizmetlerini ve sosyal hizmetleri üstlenir.
2.Bazen paylaşım maliyet bazındadır. Örn, merkezî yönetim çalışanların maaşları- nı öderken yerel yönetimler diğer işletme maliyetlerini karşılar.
3.Bazen yerel yönetimler hizmet maliyetinin tümünü yüklenirken merkezî yönetim sadece yönlendirici, denetleyici rol üstlenir.Örn ilköğretimde,merkezî yönetim stan- dartları belirleyip kontroller yaparken yerel yönetimler hizmetin sunumunu üstlenir
* En yüksek boyut sorumluluk sosyal sektör hizmetler denilen eğtim, sağlık ve sos- yal destek alanlarından harcama sorumlulukları verildiğinde ortaya çıkar. Sosyal sektör hizmetler fiziki altyapı ve benzeri komünal hizmetlerden 2 yönle farklılaşır. 1.Vatandaşların bu hizmetlerden yararlanmada eşit hakka sahip olmaları gerekti- ğinden, nerede ikamet ederlerse etsinler, ulusal standartlarda sunulmaları beklenir. 2.Bu hizmetlerin etki alanları genelde geniş bir alanı kapsar.
* Komünal hizmetler: Kent halkının toplu yaşama sonucu ihtiyaç duyduğu temel kamusal hizmetler.
* Sosyal sektör hizmetler: Sosyal devlet olmanın getirdiği, toplumun kalkınma ve refahı için gerekli kamusal hizmetler.
Harcamaların Bölüşüm Yöntemleri
1.Genel Yetki Yöntemi yerel yönetimlerin, anayasa ya da kanunlarla açıkça yasak- lanmamış, kendi yetki alanları dışında bırakılmamış veya başka bir yönetimin görev alanına girmemiş ve başka herhangi bir yönetime verilmemiş olmak şartıyla her türlü görevi üstlenebilmeleri ve bu konuda takdir yetkisine sahip olmalarıdır. Söz konusu harcamanın yerel yönetimler tarafından üstlenilebilmesi için yerel halkın ortak ihti- yaçlarını karşılamaya yönelik olması gerekir.
2.Liste Yetki Yöntemi yerel yönetimlerin görev alanı sınırının kanunlarla kesin olarak belirlenmesi ve yerel yönetimlerin yasa koyucudan yeniden bir kanuni yetki almadan bu sınırların dışına çıkmamaları gerekir.
3. Karma Yetki Yöntemi Yerel yönetimler, kanunlarda öngörülen belli sayıdaki hiz- metleri yapmakla mükelleftirler.Yerel yönetimlere, kanunların kendilerine yüklediği görev ve hizmetleri yerine getirdikten sonra mahallin ortak ve medeni ihtiyaçlarının gerektirdiği her türlü hizmeti yüklenme yetkisi verilir. Bazı durumlarda da kanunlar yerel yönetimlerin görevlerini saydıktan sonra, bunları zorunlu ve isteğe bağlı hiz- metler olarak iki kısma ayırabilmektedir.
Harcamaların bölüşümü ilkeleri
1.Açıklık Açıklığın ilk adımı yetkinin belirlenmesidir. Yetkinin belirlenmesi, harcama- ların hangi limitler içerisinde, ilgili yönetim düzeyinde kimin sorumluluğunda yöneti- leceğnin belirlenmesini içerir.
* İkinci adım, hesap verebilirliğin düzenlenmesi gelir. Faaliyetlerin şeffaflığı ile yaptı- rımların belirlenmesini içerir. Harcamaları gerçekleştirmede yolsuzluk yapanlar ge- rekli cezai yaptırımlara çarptırılmazlarsa bir dahaki seçimlerde yine iş başına gelip daha büyük miktarlarda zarara yol açabileceklerdir.
2.Yerindenlik Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı 4. maddede yerindenlik (sub- sidarite) ilkesi, kamu sorumluluklarının genellikle ve tercihen vatandaşa en yakın makamlarca kullanılmasıdır.Yerel yönetimler bir yerel topluluğun karşılaştığı sorun- ları merkezî yönetime kıyasla daha iyi algılayıp çözümleyebilecek konumdadır. Mal ve hizmetler halka en yakın yönetim düzeyi tarafından sunulduğunda halkın istek ve tercihlerine daha uygun hâle getirilir. Böylelikle vatandaşa yakın olunup hizmet sunumda şeffaflık, etkinlik ve hesap verebilirlik arttırılır.
* Subsidarite: Hizmetlerin fayda ve maliyetlerinin içselleştirebildiği en küçük coğrafi alanın üzerinde kontrolü olan yönetim düzeyi tarafından sunulmasıdır
3.Ölçek ekonomileri: Bir üretim veya sunum faaliyetinin ölçeğinin genişletilmesiyle birim başına maliyetin azalmasıdır.Üretilen mal miktarı arttıkça ya da sunulan hiz- metten yararlanan sayısı arttıkça kişi başı maliyetler azalır. Ölçek ekonomilerinin varlığı mal veya hizmetin niteliğne göre farklılıklar gösterir.Örn televizyon yayınında izleyen kişi sayısı arttıkça maliyetler azalır. Ancak cerrahi müdahale ve örgün öğretim gibi hizmetlerde bu mümkün değildir.
*Ölçek ekonomilerinin maliyet kazanımlarının ortaya çıktığı durumlar
1.Hammadde ve materyallerin büyük miktarlarda sipariş edilmesi sonucu daha ucu- za veya uzun vadeli sözleşmelerle alınabilmesi şeklinde ortaya çıkar.
2. Ayrıca, kurumsal yaparak öğrenme sonucu sağlanan uzmanlaşma ile personel eğtim ve hata maliyetleri de azaltılabilir.
3.Geniş ölçekli üretim yapmanın bir diğer avantajı da daha geniş finansal araçlar ve piyasalara ulaşabilme imkânıyla finansman olanaklarında çeşitlilik ve daha düşük faiz oranlarının sağlanabilmesi.
4. Bazı kamusal mal ve hizmetler daha geniş bir alanda veya daha geniş bir kulla- nıcı kitlesine sunulduklarında daha fazla fayda sağlarlar.
* Ölçek ekonomileri, bir hizmetle ilgili optimal görev ve yetki alanının belirlenmesin- de göz önüne alınması gerekli bir ögedir. Önemli derecede ölçek ekonomilerinin varlığı durumunda etkinlik kıstasının da göz ardı edilmemesi için bu nitelikteki ka- musal mal ve hizmetlerin en düşük yerel birim yerine, ölçek ekonomilerini sağlayan bölgesel düzeydeki ara yönetim birimlerince veya merkezî yönetimle birlikte üretil- mesi daha doğrudur. Bu tür hizmetler özel amaçlarla oluşturulan yönetimler aracılı- ğıyla da üretilebilir. Ayrıca harcama sorumlulukların tahsisinde ölçek ekonomilerinin belirlenebilmesi için nüfus büyüklüğü, kırsal kentsel sınıflandırması ve mali kapasi- te kriterleri de göz önünde bulundurulmalıdır.Örn, bazı büyük kentlerin yerel yöne- timleri, ülkenin diğer yörelerinde merkezce sunulan bazı hizmetleri üstlenebilirler.
4.Dışsallıklar Dışsallıklar mal veya hizmetlerin fayda ve maliyet alanıyla bağlantılı- dır. Faydası komşu bölgelere taşan hizmetleri yerel yönetimler daha az üretmeyi tercih ederken,maliyetlere diğer yerel yönetimlerin katlandiği durumda ise aşırı üre- time giderler. Dışsallıklar, söz konusu kamusal mal veya hizmetler için etkin üretim ve sunum düzeylerinin sağlanamayıp yerel bütçelerin çok zorlanmasına neden olur
* Kaynak dağlımında etkinliğn sağlanması, kamu hizmetlerinin sunumu ve harca- maların tahsisinin hizmetten yararlanan halkın tercihleri ile bağlantılı hâle getirilme- sini ve hizmetlerin dışsallıklarından etkilenen alanların birleştirilmesini veya içsel- leştirilmesini gerektirir. Fayda ve maliyetlerin yayıldiği alan, tüm ülke ise merkezî yöneti- min, yerel yönetimin sorumluluk alanıysa yerel yönetim biriminin ilgili mal ve hizmeti üretmesi gündeme gelir.Bazı durumlarda kaynak dağılımında etkinlik için dışsallık yayan hizmetin merkezî yönetim ile yerel yönetim tarafından ortaklaşa veya özel bir yönetim birimi oluşturularak sunumu da söz konusu olabilir.
2.ÖZGELiRLERiN BÖLÜŞÜMü Kamu yönetiminin harcamanın önceliği ilkesinden hareketle idareler arası mali sistemin ikinci önemli boyutunu özgelirlerin bölüşümü oluşturur. şeffaflık ve hesap verebilirliğn geliştirilmesi açısından, yerel harcama so- rumluluklarının ağırlıklı olarak mahalli idarelerin özgelirleriyle finanse edilecek şekil- de tasarlanması gerektiği ileri sürülür.
* Genel olarak yerel yönetimlerin özgelirlerini; yerel vergiler, yerel harçlar, harcama- lara katılma payları, taşınır ve taşınmaz malların kira, satış ve başka şekilde değer- lendirilmesinden elde edilen gelirlerle, her türlü girişim, iştirak ve faaliyetler karşılığı elde edilen gelirler oluşturur. En büyük pay yerel vergilere aittir.
* Yerel vergi, yerel yönetimlerce tarh olunan ve/veya yerel yönetimlerin oranlarını belirlediği, gelirleri yerel yönetimlere kalan vergiler şeklinde tanımlanır. Vergi, mer- kezî yönetimce vergi tabanı belirlenip tahsil edilse bile, bu özellikleri taşıyorsa yerel yönetimin özgeliri sayılır.
* Özgelirlerin bölüşümü Yöntemleri
1.Sınırsız Vergileme Yöntemi Yerel yönetimlerin, idari etkinlik faktörü ve yerel hu- dutlar içerisinde hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın, tamamen kendi takdirlerine bağlı olarak tam bir vergileme yetkisine sahip oldukları sınırsız vergileme yönteminde, vergi kaynağnın seçiminde olduğu kadar, idaresinde de yerel yönetimler özerktirler.
* Sistemin faydası yerel yönetimlere tam mali özerklik tanımasıdır.Sakıncası; Gerek- li düzenlemelerin önceden yapılmaması ve belli kriterlere bağlanmaması, vergileme yetkisinin kötüye kullanılması veya aşırıya gidilmesi hâlinde vergi kaynağında kuru- malar meydana gelebilecek, toplumda vergi direncinin doğması ve çifte vergileme gibi sorunlarla karşı karşıya kalınabilecektir. Çifte vergileme: Aynı vergi kaynağı üze- rine değişik idarelerin aynı türden vergi koymaları durumu.
2.Vergilerin Bölüşümü YöntemiVergi kaynaklarının çeşitli idari üniteler arasında pay- laştırılarak bazı vergilerin merkezî yönetime, bazılarının da yerel yönetimlere bırakıl- masını öngören sistemdir. Federal sistemlerde bu paylaşım federal hükûmet, eyalet ve yerel yönetimler üçlüsü arasında olurken üniter devletlerde merkezî idare ile yerel yönetimler arasında gerçekleşir.
* Bu sistemde her vergi tek bir idare tarafından yönetildiğinden başka bir idarenin vergileme yetkisini kullanamaması, tekrarın önüne geçilmesini sağlamakta ve çifte vergilemeyi engellemektedir. Olumsuz yanı ise idarelerin mali kapasitelerinde ve politikalarında birlik ve bütünlüğün sağlanmasının güçlüğü ve ayrı ayrı saptanabi- lecek vergi oranlarının varlığı nedeniyle optimal yapıya ulaşmak mümkün değildir
3. Ek Oran Yöntemi Ek oran yöntemine göre vergiler, elde ettiği geliri diğer yönetim- lerle paylaşan, tek bir yönetimce idare edilir. Bazen merkezî yönetim bazen de yerel yönetimler vergiyi toplarken belli bir oranını diğier idare adına tahsil ederler. Uygula- manın nedeni söz konusu verginin gelirinin yüksek ancak tek idare tarafından top- lanmasının maliyet açısından etkin olmasıdır.
* Ek oran yöntemine göre vergi tek yönetimce idare edildiği için vergi yönetiminde birlik sağlanıp çifte vergilemenin önüne geçilir. Ayrıca yöntem, mali açıdan yeterli gelire sahip olmayan bölgeler arasındaki eşitsizliği gidermeye yarar. Olumsuz yanı başka idare adına vergi toplayan idarenin vergi toplama gayretinin azalması sonucu vergi gelirinin azalması ve pay alan idarenin de gelir yaratma gayretinin azalması sonucu mali bağmlılığının artmasıdır.
Özgelirlerin bölüşümü ilkeleri
1.İç Piyasanın Etkinliği Vergiler ekonomik aktivitenin bölgeler arasındaki hareketlili- ğini etkileyen en önemli unsurlardandır. Vergi mükellefinin uluslararası dolaşımı ma- liyetli ve zor olmasına rağmen aynı ülke içinde bölgeler arası dolaşım nispeten daha kolaydır. Birçok yerel yönetimin vergi yetkisine sahip olduğu durumda bu yönetimler arasında vergi oranlarının belirlenmesi konusunda bir koordinasyonun sağlanması gerekir. Vergi yasaları tasarlanırken de yerel yönetimler arasında kaynakların hare- keti olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Ekonomik teoriye göre hareketsiz ve böl- geler arasında eşit dağlmış faktörlerin vergilendirilmesi yerel yönetimlere bırakılma- lıdır. En iyi örnekler emlak ve motorlu taşıtlar vergileridir.
2.İdari Maliyetler Vergi kayıp ve kaçağını en aza indirmek için yerel yönetimlerin birbirleriyle eş güdümlü çalışması gelir yönetimine ek maliyetler getirir. Bu maliyetler göz ardı edildiğinde bazı vergi tabanları çifte vergilemeye konu olup, bazıları hiç vergilendirilemez. Yerel yönetimlerin gelir yönetme kapasiteleri merkezî yönetime oranla daha zayıftır. Bu nedenle yönetimi zor, karmaşık ve masraflı gelirler yerel yönetimlere bırakılmamalıdır.
3.İstikrarlılık ve Esneklik Yerel yönetimlerin sunduğu hizmetlerin boyut ve maliyetle- rinin zaman içinde arttığı gözlenir. Bu gelişmenin arkasında kentleşme, nüfus artışı ve yükselen yaşam standartlarının daha fazla kamusal hizmet ihtiyacı doğurması ve enflasyon gibi nedenler yer alır. Bu gibi etkenler, bazı durumlarda yerel yöne- timlere beklenmedik ve büyük çaplı ilave hizmet maliyetleri yükler. Yerel yönetim- lere tahsis edilen gelirlerin istikrarlılık ve esneklik özelliklerini bir arada bulundur- ması gerekir.Et- kin ve dengeli bir harcama sisteminin kurulabilmesi önceden tahmin edilebilir olan ve maliyetlerdeki gelişmelere de cevap verebilecek yeterli esnekliğe sahip bir gelir sisteminin varlığna ihtiyaç duyar. Ekonomik faaliyetlerle genişleyen vergiler daha çok merkezî yönetimce tahsil edildiğinden, yerel yönetimler beklenmedik durumlar- da merkezden mali destek bekler hâle gelir.
4.Ulusal Eşitlik Bir ülkenin içindeki yerel yönetimlerin idari alanları;nüfuslarının yapı- sı, yüz ölçümleri ve ekonomileri bakımından birbirlerinden farklılaşır. Ekonomik ak- tivitelerinse genellikle belli bir nüfus yoğunluğuna ve ticari potansiyele sahip yöre- lerde yoğunlaşma eğlimi bulunur. Bu tür bir yoğunlaşma da zengin yörelerle fakir yöreler arasındaki farklılıkları derinleştirir. Bunun sonucu fakir yörelerde yaşayanlar daha iyi hizmet ve olanaklar umuduyla zengin yörelere göç eder. Yerel yönetim- lerse yüksek gelirli mükellefleri kendilerine çekmek, düşük gelirlileri kaçırmak için ters gelir dağılımı politikaları şeklinde vergi ve aktarım politikaları uygulayabilir. Merkezî yönetimce dengeleyici yardımlarla duruma müdahale edilmediğinde ülke ekonomisi ve gelir dağlımı sağlıksız ve sürdürülemez bir hâl alır.
5.Fayda - Maliyet ilişkisi Yerel yönetimlerde şeffaflık ve hesap verebilirliğin yerel ka- musal mal ve hizmetlerinin faydaları ile maliyetlerinin ilişkilendirilmesi ile arttırılabi- leceği varsayılır. Fayda-maliyet ilişkisi sağlamakta kullanılabilecek gelir yönetimi a- raçları faydalanma vergileri ve kullanıcı harçlarıdır.Faydalanma vergisi:Vergi mü- kellefinin ödediği tutarın, verginin konusundan sağladiği faydayla orantılı olduğu vergi.
* Faydalanma vergileri ve kullanıcı harçları, yerel kamusal mallarda ortaya çıkan sı- kışıklık maliyetlerini ve dışsallıkları kontrol etmek için de kullanılır. Akaryakıt vergisi bu tür vergilere örnektir. Bir yandan akaryakıt tüketimi kontrol altında tutabilir diğer yandan sağlanan gelirler akaryakıtın neden olduğu çevre zararlarını gidermek, toplu taşıma sistemleri oluşturmak, kara yolu yapım ve bakım amaçları için kullanılabilir.
3.iDARELERARASI MALi AKTARIMLARYerel yönetim bütçe dengesizlikleri idareler arası mali aktarımlar ve/veya yerel yönetimlerin borçlanmasıyla giderilir. Çoğu geliş- mekte olan ülkedeki yerel yönetimlerin ana gelir kaynağıdır. Bu yerel yönetimlerin yerel gelir yaratma kabiliyetlerinin zayıflığının göstergesi olarak yorumlanabilir.Mer- kezî yönetimce dikkate alınması gereken temel husus, her bir mali aktarım türünün yerel harcama ve gelir toplama davranışları üzerinde nasıl bir etki yaratacağnın ön- ceden saptanmasıdır.
* İdareler Arası Mali Aktarım Yöntemleri
1.Gelir Paylaşımı Düzenlemeleri Belli bir vergi üzerinden ya da tüm gelir havuzun- dan, gelirin elde edildiği kaynağa göre veya belirli bir formüle göre yerel yönetimlere pay verilmesi şeklinde uygulanır. İstikrarlı ve maliyetsiz olmasına rağmen gelir yöne- timi konusunda yerel yönetimlere esneklik bırakmayıp harcama ihtiyacına göre gelir- leri arttırma imkânını ortadan kaldırır.
2.Yardımlar idareler arası mali yardımlar merkezî yönetimin tasarrufuna ya da yerel yönetimin talebine bağlı olarak süreklilik taşımayarak yapılan mali aktarımlardır. Ko- şullu veya koşulsuz yardımlar olarak ikiye ayrılabilir.
* Koşulsuz yardımlar yerel yönetim harcamalarına genel bir katkı olarak nitelendirilir. Burada önemli olan, harcama ihtiyaçlarını, hizmet sunum maliyetlerini ve/veya vergi kapasitesini ölçen objektif bir kritere göre mi, yoksa merkezî yönetimin tasarrufuna göre mi dağtıldıklarıdır.
* Koşullu yardımlar merkezî yönetimin belirli bir harcama programı veya programın bir parçası için kullanılmak şartıyla yaptığı yardımdır. Şart bazı ulusal öncelikler ya da yerel yatırımın yetersiz görüldüğü dışsal yarar sağlayan yerel hizmetler için konu- lur. Maliyeti karşılayan ve karşılamayan koşullu yardımlar olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu tür yardımlar bir ulusal hedef olarak bazı temel kamu hizmetlerinin minimum su- num düzeylerinin sağlanması amacıyla kullanılabilmektedir.
İdareler Arası Mali Aktarım ilkeleri
1. Dikey Mali Dengenin SağlanmasıDengelerin dikey olarak bozulması,gelir kaynak- ları ile harcama sorumlulukları arasında eşitsizliğin oluşmasından kaynaklanır. İda- reler arası mali sistemde dikey dengesizlik, yerel yönetimlerin kaynak yaratma gücü- nün harcama sorumluluklarını karşılayamaması ile ortaya çıkar. Sorunun en yaygın kaynağı ise yerel düzeyde yeterli özkaynakların bulunmamasıdır.
* Dikey denge: Yerel yönetimler ile merkezî yönetimin arasında sağlanacak gelir ve harcama düzeyi dengesidir.
2.Yatay Mali Dengenin Sağlanması Bölgeler arasındaki yatay dengesizlikler bölge- ler arasındaki mali kapasite ve hizmet sunum maliyetleri farklılıklarından kaynaklanır. Birçok ülkede doğal kaynaklar ve ticari yoğunlaşma gibi faktörler nedeniyle bölgeler arasında önemli derecede mali kapasite farklılıkları bulunur. Bununla birlikte ülkenin tümünde yaşam kalitesinin sağlanması için, tüm bölgelerde kamusal hizmetlerin bel- li bir düzeyde sunulması gerekir.Aksi takdirde çarpık gelir dağlımının yol açacağı so- runlar toplumsal refahı olumsuz etkiler.Bu nedenle minimum kamusal hizmet sunum düzeylerini finanse etmeye gücü olmayan fakir bölgelerdeki yerel yönetimlere idare- ler arası mali aktarımlarla destek olunması gerekir.Yatay denge:Fakir ve zengin böl- gelerin yerel yönetimleri arasında sağlanacak gelir ve harcama düzeyi dengesidir
3.Politikaların Ulusal Düzeyde Uyumlaştırılması Yerel özerklikteki artış yerel yöne- timlerin politikalarının ulusal düzeyde öncelikli olan politikalarla bağının zayıflaması- na ve hatta bazı durumlarda çelişmesine yol açar. Bu tür uyumsuzluklar genelde ekonomik istikrar programları, büyük çaplı altyapı yatırım projeleri ve kamusal hiz- metlerde standartların sağlanması gibi konularda ön plana çıkar. Yerel yönetimlerin harcama ve gelir politikaları idareler arası mali aktarımlar kullanılarak ulusal öncelikli politikalarla uyumlu hâle getirilebilir.
4.Bölgeler Arası Dışsallıkların Giderilmesi Kamusal mal ve hizmetlerin fayda alanları her bir mal ve hizmet için farklılık gösterir. Bir yerel yönetimin yetki alanının, kamusal mal ve hizmetlerin fayda ve maliyetlerini içselleştirebilecek şekilde belirlenebilmesi veya her kamusal mal ve hizmet için yönetim birimi oluşturulması mümkün değildir. Eğer bir hizmetin fayda alanı bu hizmeti sunan yönetim düzeyinin yetki alanı ile tam olarak örtüşmüyorsa, merkezî yönetimin söz konusu kamusal mal veya hizmetin op- timal altı sunumunu önlemek için mali aktarımlarla müdahale etmesi gerekir.
4.YEREL BORÇLANMA Yerel yönetimler genel olarak, merkezî yönetimden, aracı finansal devlet kurumlarından ve doğrudan sermaye piyasalarından olmak üzere üç kaynaktan borçlanır.
Yerel Borçlanma ilkeleri
1.Nesiller Arası Eşitleme çeşitli yatırım projelerinin yararları, eğtim ve altyapı gibi, geniş zamana yayılır. Bu nedenle borçlanma, yatırım projeleri için ödemeleri proje- nin yaşam ömrüne yayabilme ve gelecekteki fayda akımlarıyla bütünleştirebilme imkânı sunar. Dolayısıyla yerel borçlanma yerel yönetim yatırım harcamalarında nesiller arası bağlantıların kurulmasını sağlar.
2.Sermaye Yatırımı Harcamalarının Finansmanı Yerel borçlanmayı yatırım amaç- larıyla kısıtlamak borçlanmanın olumsuz etkilerini azaltır. Ancak böyle bir altın kural kamu tasarruflarının yatırıma yönelmesini engelleyebilir. Bununla birlikte yeterli ekonomik ve sosyal geri dönüşü olmayan yatırımlar için borçlanmak arzu edilmez. Eğtim ve sağlık gibi alanlara yapılan cari harcamaların geri dönüşü daha fazladır. Dolayısıyla yerel yönetimlerin sadece yatırım amacıyla borçlanmalarına izin veril- mesi bazı durumlarda etkin olmaz.
3.Gelir ve Harcama Akımlarının Uyumlaştırılması Bazı nedenlerle yıl içerisinde ye- rel yönetimlerin yapacakları harcamalarla, gelirlerin elde edileceği zamanlar arasın- da farklılıklar doğar. Harcamaları ertelemekse yerel yönetimlerin sundukları önemli hizmetlerde kesintiler yaratıp olumsuz sonuçlar doğurur.Bunlar yerel borçlanmay- la giderilebilir. Ancak bu Uyumlaştırma yerel yönetimler için bir faiz yü- kü de getirir. Yerel hizmetlerin aksamadan sürdürülebilmesi için yerel yönetimlerin gelir ve har- cama akımları uyumlu biçimde tasarlanmalı ama beklenmedik uyumsuzluklar söz konusu olduğunda da borçlanmaya başvurmalarına izin verilmelidir.Altın kural: Kla- sik kamu maliyesi teorisine göre devletin yalnızca yatırım için borçlanabilmesidir
MAHALLİ İDARELER MALİYESİ
ÜNİTE 3
Üniter ve Federal Devletlerde Mahalli idareler
DEVLET SiSTEMLERi VE MAHALLi iDARELERYerinden yönetim ikiye ayrılır.
1.İdari yerinden yönetim yasama ve yargı gücüyle yetkilerinin merkezî yönetime ait olması,ama kimi hizmetlerin yerine getirilmesi için çeşitli bölgelerde bazı organlara özerklik tanınmasıdır. Bir ülkenin idari hizmetlerinin, merkezî devlet dışında, farklı yörelerde oturan halkın kendi aralarında seçtikleri kimselerce yürütülmesine idari yerinden yönetim denir.
2.Siyasal yerinden yönetim, yasama, yürütme ve yargı güç ve yetkilerinin tek merkeze değil, farklı merkezlere ait olup yürütülmesidir. Siyasal yapıları bakımından devletler, başlıca üniter devlet sistemi ve federal devlet sistemidir.
a.Üniter Devlet Sistemi(tekçi devlet)siyasal yönden merkeziyetçiliği simgeler. Devle- tin ülke,millet ve egemenlik unsurları ile yasama,yürütme ve yargı organları bakımın- dan teklik özelliği gösteren devlet şeklidir.Üniter devletlerde idarenin bütünlüğü ilkesi hakimdir ve idari teşkilat, merkezî ve mahalli idareler olmak üzere ikiye ayrılır.
* Merkezî idare, başkentte bulunan başkent teşkilatı ile bu teşkilatın ülkenin geri ka- lanındaki uzantısı sayılan taşra teşkilatı olmak üzere ikiye ayrılır. Her iki teşkilat aynı tüzel kişilik içinde yer alır,aynı bütçe ile idare edilir ve başkentin taşra teşkilatı üzerin- de hiyerarşi yetkisi vardır.
* Mahalli idareler belirli bölgede yaşayan insanların o bölgede yaşamalarından kay- naklanan ihtiyaçlarını karşılamak için oluşturulur. Yerel yönetimler ayrı bir tüzel kişiliğe ve bütçeye sahiptir, karar organları seçimle görev başına gelir ve merkezî idare- nin yerel yönetimler üzerinde bir hiyerarşi yetkisi yoktur. Yerel yönetimlerin varlığı idarenin bütünlüğü ilkesine aykırılık teşkil etmez.
* Yerel yönetimler gerek varlıkları gerekse faaliyetleri açısından merkezî yönetimin çıkardiği kanunlarla faaliyet gösterir.
* Yerel yönetimlerin kanunlar çerçevesinde sadece idari yetkileri olup yargı yetkisi üniter devletin ön gördüğü yargı sisteminde kullanılır.
* Merkezî idare yerel yönetimlerin idari kararları üzerinde idari vesayet yetkisi çerçevesinde sınırlı da olsa bir denetim yetkisine sahiptir.(Türkiye,Fransa, ingiltere, Yuna- nistan, Romanya, Macaristan ve Bulgaristan)
b.Federal Devlet Sistemi Uluslararası kişiliğe sahip olmayan bölgesel federe devlet- lerin aralarında anlaşma yaparak oluşturdukları, uluslararası kişiliğe sahip olan bir merkezî devletin yönetimindeki devletler topluluğudur. Federasyonda federal ve federe olmak üzere iki tür devlet vardır. Bunun doğal sonucu federal devletlerde iki tür egemenlik, iki tür ülke ve vatandaşlık vardır.
* Federal devlet uluslararası kişiliğe sahip olan devlettir. Federal devletin temsil ettiği irade ve egemenlik, tıpkı tek devlette olduğu gibi, bir bütün hâlindedir.
* Federe devletler uluslararası kişiliğe sahip olmamakla birlikte federal anayasanın ön gördüğü sınırlar çerçevesinde iç bağmsızlıklarına sahiptirler. Federal devleti oluş- turan federe devletlerin kendilerine ait ülkesi, halkı,yasama ve yargı yetkisi yani ege- menlikleri vardır.
* Hem federal devletin hem de federe devletlerin kendilerine ait yasama, yürütme ve yargı organları bulunur. Federal devletler üniter devletlerden, birden fazla devlet ve hukuk düzeni içermeleri nedeni ile farklıdır. Oysa üniter devletlerde yasama ve yargı güçleri sadece merkezî idarece kullanılır.Federasyon,siyasi yerinden yöneti- min örneğidir. (ABD, isviçre, Almanyai Hindistan)
* Federal devlet sistemleri idari açıdan federal devlet, federe devletler ve yerel yö- netimler olarak üçe ayrılır. Federasyonlarda federal devleti oluşturan federe devlet- ler(ABD’de state’ler, Almanya’da land’lar, isviçre’de canton’lar) federal devletin yetkisi dışında kalan hususlarda yasama, yürütme ve yargı yetkisine sahip birer devletçiktirler ve bu sebeple mahalli idare kavramının kapsamına dahil değillerdir.
* Federal sistemlerde, federe devletlerin yetkileri, görevleri ve sorumlulukları ana- yasalarla belirlenmış ve genelde yerel yönetimler de federe devletlerin yetki ve so- rumluluğuna bırakılmış idari birimlerdir. Bu nedenle yerel yönetimlerin görev ve yetkileri, mali ve idari özerklikleri eyaletten eyalete değişir.
* Mahalli idare dendiği zaman akla gelen Örn belediyeler, üniter devletlerde devlet içinde yer alan kamu tüzel kişisi olduğu hâlde federal devletlerde üye devletler içinde yer almış birer kamu tüzel kişisidir
FRANSA’DA MAHALLi iDARELER Fransa üniter bir devlettir. Fransız Devrimi ve Napolyon Bonaparte döneminde şekillenen yerel yönetim sistemi, ispanya, italya, Portekiz, Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinin yanında Afrika ve Amerika kıtasındaki bazı ülkeleri de etkilemiştir. Ülkemiz yerel yönetim sistemi de Osmanlı Devleti’nden itibaren Fransız yapılanmasından örnek alınarak oluşturulmuştur
* 1982de başlatılan yerinden yönetim reformuyla ülkenin geleneksel merkeziyetçi yapısından yerinden yönetime doğru geçilmiştir. Çıkarılan yasalarla mahalli idare ile merkezî idare arasındaki yetkiler yeniden belirlenip mahalli idarelere yeni mali kay- nak aktarımı gündeme gelip, valilerin,mahalli idarelerdeki vesayeti kaldırılmıştır
* 2003te yerinden yönetim uygulamalarında yeni bir aşamaya geçmiştir. Devletin ör- gütlenmesine ilişkin Anayasada köklü değişiklikler gerçekleştirirken, bölge idarelerine yasama yetkisi tanınmiştir. Bölge idarelerine yasama yetkisi tanınması- nın yanı sıra,anayasanın yerinden yönetime ağırlık veren politikaları engelleyen hü- kümlerini ortadan kaldırmak için Fransız Anayasası’nın 10 maddesi değiştirilmiştir.
Fransa’da Mahalli idarelerin Türleri Mahalli idare birimleri açısından temel olarak üç kademeye bölünmüştür. Fransız Cumhuriyeti Anayasasına göre mahalli idareler; Belediyeler (Communes), iller (Departements) ve Bölgeler’den (Regions) oluşur. Bu yönetimler kanunlar çerçevesinde ve üyeleri seçimle belirlenen meclisler aracı- lığı ile kendilerini serbest şekilde yönetirler. Kanun koyucu, illerin ve belediyelerin sayılarını arttırıp azaltabilir.
* Özel statülü yerel yönetim birimleri de bulunur. (Paris,Korsika,Fransa’nın deniza- şırı toprakları). Paris, hem il hem belediye statülerine sahiptir. Paris, başkent ve özel yönetime sahip bir yerel yönetim birimi olarak ilçelere ayrılır.
Belediye Fransız belediyeciliği kökenleri Roma imparatorluk’una uzanır. Ama gü- nümüz belediyeleri (communes) 1789 Fransız Devrimi ile ortaya çıkmıştır. 1982 re- formlarıyla yetki ve sorumlulukları genişletilmiştir.Fransa’da daha çok kırsal alan- lara özgü köy gibi örgütlenme ve yönetim birimleri bulunmadiği için en alt kademe yönetim birimi olarak belediyeler kabul edilir ve bu nedenle sayıları çok fazladır.
* Fransız otoriteleri ölçek sorununun hizmet etkinliği açısından doğurduğu sakınca- ları gidermek için belediyeleri birleşmeye zorlamak yerine belediyeler arası işbirliği uygulamasını benimser.1890deki bir kanunla tek amaçlı belediyeler arası işbirliği örgütü kurulmuştur (SIVU, syndicat intercommunal â vocation unique). SIVU’lar elektrik ve içme suyu gibi teknik hizmetlerle, geniş bir alanı kapsayan ulaşım, çevre sağlığı ve kentsel politika gibi hizmet alanlarında faaliyette bulunur.
* Belediye meclisi; belediyenin karar organıdır, belediye başkanı, başkan vekilleri ve meclis üyelerinden oluşur.Meclis üyelerinin sayısı belediyenin nüfusuna göre değişir. Doğrudan seçimle ve 6 yıl için halk tarafından seçilir.
* Belediye başkanı ve yardımcıları belediyelerin yürütme organıdır. Belediye baş- kanı ve yardımcılarını belediye meclisi seçer. başkan ve başkan yardımcılarından oluşan yürütme organının üye sayısı, meclisin üye sayısının %30’unu geçemez.
* Başkan belde yönetiminin başı olarak, bütçeyi hazırlar ve sunar, harcamaları mali ve idari işleri yerine getirir ve meclisin verdiği yetkiyle belediyeyi temsil eder. Beledi- yenin siyasi sorumlusu olan belediye başkanı aynı zamanda merkezî yönetimin de beldedeki temsilcisi, memurudur. Belediye başkanı bu yönüyle seçimlerin organize edilmesi, doğum-evlenme-ölüm gibi olayların kaydedilmesi, nüfus işlemlerinin yapılması, askerlik çağındaki gençlerin tespit edilmesi ve zorunlu eğtim yaşı gelen çocukların belirlenmesi gibi görevler yapar. Belediye başkanı devletin memuru olarak yaptığı bu işlerden dolayı vali ve kaymakama karşı sorumludur.
Il (departements), Hem mahalli idare birimi hem de merkezî yönetimin basamağı- dır. Kuruluşu 1871 yasasına dayanan il yerel yönetimi Fransa’nın en eski mahalli idare birimidir, o dönemin zor ulaşım ve iletişim koşullarının ve bunların yetersizli- ğinden kaynaklanan sorunların çözümü için oluşturulmuş ve bugün için ortaya çıkış koşullarından hayli farklı işlevleri yerine getirerek Fransız idare sisteminin önemli parçası olmuştur
* il yerel yönetiminin örgütlenmesi, 6 yılda bir yapılan seçimlerle göreve gelen ve “il genel meclisi” adı verilen organ ile düzenlenir. 1982deki Fransız Yerel Yönetim Reformu ile birlikte iller il genel meclisi içinden seçilen bir başkanca yönetilir. Bu gö- rev daha önce “prefect” adında merkez tarafından atanan valilerce görülmekteydi.
* Valiler hâla merkez adına, başbakanın temsilcisi konumundadır ve kaymakamlar- la birlikte denetim hizmetlerinin yapar. il yönetiminin karar organı il genel meclisidir. Illerin nüfusuna göre meclis üyesi seçilir. Üye sayısı 17 ile 69 arasında değişir.il ge- nel meclisi; meclis başkanını, başkan vekillerini ve yönetim kurulunun diğer üyeleri- ni (il encümeni) meclis içinden seçer. Meclis, doğrudan halk tarafından 6 yılda bir seçilir. Fakat 3 yılda bir meclisin yarısı yenilenir.
* Meclis başkanı, il yerel yönetiminin yürütme organıdır. Mutlak çoğunlukla seçilen ve çalışma süresi 3 yıl olan başkan ilin siyasi ve idari sorumlusudur. Bütçeyi hazır- lar sunar ve harcamaları denetler. il hizmet birimlerinin başı olan başkan kamu mal- larını ve polisi yönetir.1982de reform sürecini başlatan yasayla il genel meclisi baş- kanının vali karşısındaki konumu güçlenmiştir. Böylece, il yönetimleri gerçek bir mahalli idare biriminde uygulanması gereken “yerel seçilmişlerin işbaşında bulun- ması” ilkesine uygun konuma getirilmiştir.
Bölge (regions)belediye ve il yönetimlerine göre daha yeni idari birimlerdir. Fran- sa’ da bölge yönetimi, özellikle merkezî yönetimin ekonomi ve alan planlamalarını daha etkin yapabilmek ve bazı hizmetlerin daha bütüncül biçimde sunulmasını sağlamak için 1964’te çıkarılan kanunla kurulmuştur. Daha sonra 1972-73 yılla- rında reforma tabi olan bölge yönetimleri danışma organı olmaktan çıkıp kamu kurumu niteliği kazanmiştir. Ancak 1982’de başlatılan reform çalışmaları ile birlikte bölge yönetimleri daha da önemli birer yerel yönetim organı hâline gelmiştir.
* Bölgeler hem yerinden yönetim birimi hem de merkezî yönetimin yetki genişliği il- kesine göre faaliyetlerini sürdüren taşradaki uzantısıdır. Merkezî yönetimin taşra u- zantısı yönüyle bölge idaresinin en üst düzeyde temsilcisi bölge valisidir. Bölge vali- si, Bakanlar Kurulunca atanır.Devletin bölgesel hizmetlerini yürütüp her bakanı ayrı ayrı temsil eder. Bölge valisi sağlık,çevre,istihdam,bayındırlık,tarım ve polis... Hiz- metlere ilişkin görevleri yerine getirmekle görevlidir.Aynı zamanda ulusal çıkarların korunmasından ve yasaların uygulanmasından bölgesel düzeyde sorumludur.
* Bölge yerel yönetiminin yapısı il yerel yönetim yapısına benzer . Bölge meclisinin başkanı, bölge idaresinin yürütme organı ve bölgesel idarenin başıdır. Bölge baş- kanın; bölge gelirlerinin toplanması, harcamaların yapılması, bölge personelinin idaresi,bölge bütçesinin tahmini ve bölgesel düzenleyici işlemler gibi bölgesel prog- ramların uygulanması için gerekli kararların alın- ması, sözleşmeler imzalanması ve mahkemelerde bölge idaresinin temsil edilmesi gibi görevleri vardır.
* Fransa’da bölge idarelerinde; bölge meclisi ve meclis başkanı yanı sıra, ekonomik ve sosyal komite adında bir de danışma organı vardır. Komitenin üyeleri tüccarlar, serbest meslek erbapları, sendikalar, bölgesel gönüllü kuruluşlar ve benzeri kurum- ların temsilcilerinden oluşur. Komite, ulusal planların hazırlanması ve uygulanması, bölgesel kalkınma planlarının hazırlanması, bölgesel bütçelerin hazır- lanması ile sosyoekonomik konularda danıflma organı rolü oynamaktadır. Komite ayrıca bölgesel konularla ilgili kendi değerlendirmelerini yapmakta serbesttir.
Fransa’da Mahalli idarelerin Görevleri sunulan hizmetler temelinde en çok har- camayı belediyeler yapar. Ayrıca belediyelerin halkın spor, kültür ve bofl vakitlerini değerlendirmeleri için sunduğu hizmetlerin oranının yüksek olduğu görülür. Bölge- lerin özellikle ulaşım alanında etkili olduğu son yıllarda raylı ulaşım hizmetlerinin sunulmasında üstlendiği rollerin harcamaya da yansıdiği görülür. illerse merkezden gelen refah sübvansiyonlarının dağtımında önemli bir role sahiptir.
Sübvansiyon: Devletin kişi ya da kurumlara mal, para veya hizmet biçiminde yaptığı karşılıksız yardımları ifade eder.
* Gerek belediyelerin gerekse illerin bütçeleri olağan ve olağanüstü olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Belediye bütçelerinin olağan bölümünde belediyenin idari giderleri, belediyenin sahip olduğu taşınır ve taşınmazların bakım masrafları, yol vb. kamusal hizmetlerin harcamaları ile olağanüstü bir nitelik taşımayan sübvansiyon harcamaları yer alır.İl bütçelerinin olağan bölümünde, her yıl düzenli biçimde tek- rarlanan hizmetlere ilişkin giderlerle belli kaynaklardan düzenli sağlanan gelirlerdir. Her iki idare bütçelerinin olağanüstü bölümü yatırım harcamalarından oluşur.
Belediyenin Görevleri
•Belediye dâhilindeki yolları yapmak.
•Sosyal hizmetlerle ilgili görevleri yerine getirip eğlence ve park alanları oluşturmak.
•Anaokulu ve ilkokul yapmak, bunların bakımını ve onarımını yapmak.
•içme suyu, atık su ve kanalizasyon tesislerini yapmak.
•Bayındırlık,arazi kullanımı işlemleri,imar ve inşaat işleri ve sosyal konutlar yapmak
•Spor tesislerinin bakımını sağlamak ve sportif faaliyetleri desteklemek.
•Belediyeler arası kalkınma projelerini yürütmek.
•Belediye sınırları içinde taşımacılık hizmetlerini planlamak.
*itfaiye hizmetleri 1989’dan sonra belediye birliklerinin görev alanına devredilmıştir. Sağlık hizmetleri belediyenin görevi sayılmaz ve devlet hastaneleri merkezî ida- reye bağlıdır. Sosyal güvenlik hizmetleri de merkezî idarenin görevleri arasındadır.
ilin Görevleri
•Sosyal politika; kimsesiz ve yardıma muhtaç özürlülere lojman yapıp ulaşımlarını sağlamak. Bakıma muhtaç kişilere işsizlik yardımı yapar. Çocuk bakım evleri kurar ya da kendi evlerinde muhtaç çocuklara yardım eder. Evlat edinme ve edindirme işlemlerini yürütür. Koruyucu sağlık ve aşılama hizmetlerini yerine getirir.
•Bayındırlık; imar-iskân, planlama, il yollarının bakım ve onarımı, il yönetimine ait bina ve ekipmanın onarımı.
•Ekonomi; ekonomik kalkınma projelerinde görev alıp uygun sanayi alanları hazırlamak
•Eğtim; orta eğtim, özel okullara yardım ve ilkokul için belediyelere yardım yapmak, yükseköğretim ve bilimsel arafltırmaları desteklemek.
•Ulaşım; şehir içi ve şehirlerarası ulaşım ile öğrencilerin okula taşınması.
•Kültürel Hizmetler; arşiv, kütüphane, müze, sergi, tarihî eser ve sanat merkezleri kurmak.
•Spor; spor eğtimi vermek, spor tesisi kurmak ve millî sporcuları teşvik etmek.
•Çevre; çevre ve çevreyi koruma ile ilgili her türlü faaliyet, atıkların bertarafı ve güçsüz belediyelere su temini için yardımda bulunmak.
•Tarım ve Hayvancılık; kırsal alanlar da tesis kurma ve geliştirme yardımı, sulama ve koruma.
•Turizm
* il yönetimi fonlar ve vergilerin belediyeler arasında dağlımını yapar. Belediyelere eğtim ve sosyal hizmetlerle ilgili yardımlar yapar.
Bölgenin Görevleri
•Ekonomi; sanayi ve ticaret kurumlarının gelişmesine yardım etmek (ekonomik an- lamda planlama yetkileri vardır).
•Eğtim; liseler ve meslek eğtimi.
•Bayındırlık; imar-iskân ve kentsel planlama.
* Bölge yönetimi, bölgenin ekonomik gelişmesi, toplumsal, kültürel ve bilimsel alan- larda geliştirilmesi gibi konularda yetkilidir. Fransa’daki bölgelerin oluşturulmasında, siyasal olmaktan çok idari ve ekonomik faktörlerin etkili olduğu görülür. il sınırlarının ekonomik faaliyetler için yetersiz kalması ve toplumsal ihtiyaçların gerekleri, bölge- lerin kurulmasının gerekçeleri olarak sayılır. Özerk bir yerel yönetim olarak oluşturul- muş bulunan bölge yönetimi, birçokları için mevcut ihtiyaçlara daha uygun düşen bir kademe olarak görülmüştür. Bölge yönetimi, bölgenin ihtiyaçlarını sunabilmesi için genel yetkiyle donatılmiştir.
Fransa’da Mahalli idarelerin GelirleriFransa mahalli idarelerin harcamaları üç ana kaynak tarafından finanse edilir. Bunlar; yerel vergiler, merkezî yönetimden yapılan mali aktarımlar ve borçlanmadır.
* Belediyeler ve iller benzer mali yapıya sahiptirler. Bölge idarelerinin gelirleri iller ve belediyelere oranla daha yetersizdir. Bu ülkede, vergi gelirleri daha çok belediyeler ve iller tarafından tahsil edilirken bölge idareleri merkezî hükûmetçe bölgeye devre- dilen devlet vergi gelirleri, toplam vergi gelirlerinden kişi başına alınan pay, emlak- tan ve hizmet karşılığ alınan gelirler ve bölge tarafından gerçekleştirilecek işler için mahalli idarelerden aldiği katkılardan gelir elde etmektedir.
1.Yerel Vergiler Dolaysız ve dolaylı vergiler olmak üzere ikiye ayrılır. Fransa’da yerel yönetimler, 1917 yılından beri merkezî yönetimden ayrı ve kendilerine özgü dolaysız vergilere sahiptir. 1959 da yenilenmelerine karşın çoğu kez “dört ihtiyarlar” denilen bu vergiler; gayrimenkullerden alınan arazi vergisi, kiracılardan alınan kira vergisi, ticaretle uğraşanlardan alınan meslek vergisi ile ev sahiplerinden alınan emlak ver- gilerinden oluşur. Ayrıca çöp vergisi, ulaşım vergisi ve mülk kayıt vergisi gibi birçok yerel vergi çeflidi de bulunur.
2.İdareler Arası Mali Aktarımlar Yerel yönetimler devlet yardımlarının %95’ini is- tedikleri gibi kullanabilir, %5’i ise vali emrine verilir.1979 dan itibaren merkezî hükû- met mahalli idarelere ihtiyaçları ölçüsünde blok bağışlarda bulunur. Bunların kulla- nım alanının rahat olması mahalli idareler açısından avantaj oluşturur ve sosyal refah ve bayındırlık yatırımlarını desteklemek için merkezî yönetimce bağış yapılır
* Mahalli idarelerin gelir kaynaklarının %30’a yakın bölümü yardımlardan oluşur. Merkezî yönetim yardımları sabit yardımlar, dengeleme yardımları ve özel katkılar şeklinde üçe ayrılır. Merkezî idarenin tahsil ettiği vergilerin bir kısmını belediyelere aktarması sabit yardımlar kapsamına girer. Vergi kapasitesi zayıf olan belediyelere aktarılan yardımlara ise dengeleme yardımları denilmektedir. Kültür, tarım, konut ve yolların yapılması için merkezî yönetimin belediyelere özel katkıları mevcuttur.
* Mahalli idarelere yapılan bu yardımlarda en büyük payı sabit yardımlar almaktadır. Sabit yardımların dağtımı formüle bağlanmiştir.Örn, yardımların %40’ı nüfus, okul- ların öğrenci sayıları, mahalli idarelerin gelirlerini artırmaya yönelik çabaları ve turis- tik yöre olup olmamaları gibi unsurlar göz önünde bulundurularak dağtılır.
3. Borçlanma Mahalli idareler herhangi bir üst kurumun onayına tabi olmadan ser- bestçe borç alabilir. Kredi kuruluşlarıyla serbestçe sözleşme yapabilir. Mahalli ida- reler mali piyasadan tahvil çıkararak borçlanma yoluna gidebilir. Mahalli idarelerin diğer kararlarında işleyen prosedüde olduğu gibi borç alma işlemlerinde de valiye bilgi verilir. Borcun yasal şartları ise Borçlar Kanununda düzenlenmiştir ve Örn yasal faiz oranının üzerinde bir borçlanma söz konusu olamaz.
* Merkezî yönetim,yerel yönetimlerin borçlarını üstlenmez. Bu yüzden yerel yöne- timlerin rasyonel olmayan ve ödeyemeyecekleri borçların altına girmeleri de olduk- ça zordur. Bununla birlikte, mahalli idarelerin kredi piyasasına girdiği zaman uymak zorunda olduğu bazı kurallar vardır.Bu kurallara örnek olarak mahalli idarelerin büt- çelerinin denk olması ve borç olarak sağladıkları kaynakların geri ödemesini, yeni borçlar yerine, kendi kaynaklarıyla yapma zorunlulukları gösterilebilir.
ABD’DE MAHALLi iDARELER ABD modern federalizm kurucusudur.Burada eya- letler ve federe devletler ayrı ayrı egemen kabul edilir.ABD egemenliği FEDERAL devlet ile federe devlet arasında paylaştırılmıştır.
* Milli savunma , para politikalarının tayinı, ticaretin düzenlemesi ve Federal Yüksek mahkeme yoluyla federal anayasanın gözetilmesi gibi işler Federal Devletçe yapılır
* Polis, bayındırlık, planlama, eğitim vb. hizmetler ile mahalli idarelerin yapılarını belirleme işi eyaletlere aittir.
* ABD de yerel yönetimler geçmişi 18. yy dayanır ve Federal anayasada düzenlen- memiştir. Federe devletler Federal anayasaya aykırı olmamak koşuluyla yerel yönetimleri kendileri düzenler .
* Birçok eyalet özellikle büyük kentler kendilerine genel yetki veren Özerklik Beraati ( home-rulecharter)ne sahiptirler.Eyalet yasaları ve kendi beratları sınırlamamak kaydıyla bu kentler, her tür faaliyette bulunma hak ve yetkisine sahiptirler.
ABD DE MAHALLİ İDARE TÜRLERİ :
1.Genel amaçlı idareler :Belediye , vilayet , kasabalar
2.Özel amaçlı mahalli idareler :Özel bölgeler , okul bölgeleri
* En büyük mahalli idare birimi Vilayetlerdir
* ABD de en fonksiyonel, en önemli yerel yönetim kurumu Belediyelerdir
* Kasabalar eyaletlerin bir alt bölümünü oluşturan, yerel yönetim birimleri ve gele- neksel mahalli idare birimleridir.Başta New England eyaletindekiler olmak üzere bazı kasaba yönetimlerinde “kasaba toplantısı” denen ve doğrudan demokrasinin bir uygulaması vardır. Bu sistemde, kayıtlı bütün seçmenler; bazı görevlileri seçmek, mahalli konuları tartışmak ve kararlar almak üzere toplanırlar.Mahalli idare organı olarak seçmenler, yol yapım ve bakımı, kamu binalarının yapımı, yerel vergi oranları ve kasaba bütçesi gibi konuları görüşerek karara bağlarlar.
* Özel amaçlı mahalli idareler, tek bir hizmet alanı için kurulmuş, “genel amaçlı” yerel yönetim birimleri karşısında önemli oranda idari ve mali özerkliğe sahip olan birden çok idari birimi kapsayacak şekilde oluşturulan bağmsız idari kuruluşlarıdır.
ABD DE MAHALLİ İDARELERİN GELİRLERİ Gelirleri yerel vergiler , idareler arası mali aktarımlar ve borçlanma dır.
1.Yerel vergiler: Eyalet yasaları ile konulan vergileri toplama ve bu yasaların çizdiği sınırlarda vergi koyma yetkisine sahiptir.En önemli vergi kaynağı Emlak Vergisidir
2.İdareler arası mali aktarım: Gerek federe devletten gerekse bağlı olduğu eyaletlerden önemli miktarda mali yardım alırlar.Federe devlet ve eyalaetler mahalli idarelerin genel nufüs , kentnufusu , kişi başına gelir , gelir vergisi hasılası ve vergi toplama gayreti kıstatslarına göre yardımı belirler.
3.Borçlanma : Mahalli idareler sermaye yardımları , tahvil ve başka türlü borçlanma yolarıyla borçlanabilirler. Federal devletin müdahalesi olmadan eyalet kanunlarının çizdiği sınır larçerçevesinde , altyapı yatırımlarını finanse etmek , kısa vadeli finans- man ihtiyaçlarını karşılamak ve icari faaliyetleri teşvik etmek amacıyla borçlanır
TAHVİL: Kurumların kaynak bulmak amacıyla ticaret yada sermaye piyasası ka- nunlarına göre çıkardıkları , vadesi bir yıldan uzun borç senedidir.
MAHALLİ İDARELER MALİYESİ
4. ÜNİTE
MAHALLİ İDARELERİN MALİ KAYNAKLARI VE BÜYÜK KENTLER
Gelir bölüşümü, idareler arasında hizmetin gerektirdiği harcamayı yapabilecek gelirlerin belirli kurallara uygun olarak dağıtılması ve bölüşülmesidir.
Dar anlamda gelir bölüşümü: idareler arasındaki özellikle mali alanda gerçekleşen eşitsizliği gidermek ve ilişkileri dengeye oturtmak için yapılan düzenleyici işlemlerdir.
Geniş anlamda gelir bölüşümü: Denge sağlayıcı faaliyetlerin dışında ayrıca vergi kaynak ve gelirlerinin de bu amaca uygun olarak bölüşülmesini ifade eder.
* Federal yapılı devletlerde yerel yönetimlere daha geniş mali özerklik tanınırken , üniter yapılı devletlerde mali özerklik sınırlıdır.
* Merkezî ve Mahalli idarenin gelir bölüşümünde 4 yöntemden söz edilir
• Bağmsız Vergileme Yetkisi Sistemi
• Bağmlılık Sistemi
• Ayırma Sistemi
• Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Sistemi
1.Bağımsız vergilendirme yetkisi: HANS RİTSH in rekabet sistemi olarak adlandır- dığı sisteme göre mahalli idareler değişik ölçülerde vergiler toplama, vergileme ile ilgili işlemleri kendi sorumluluklarında gerçekleştirme, vergiden matrah ve oranını yasaların öngördüğü çerçevede belirleme yetkisine sahiptirler.
* Avantajı yerel yönetimin vergi kaynağına fiziki olarak yakın olması sebebiyle yerel idarenin verdiği hizmeti faydlanan halkın tercihlerine göre ayarlayabilmesidir.
* Dezavantajlı; mahalli idare ve merkezi idare ayrı ayrı vergi idaresi kurması sonucu verginin tarh tahakkuk ve tahsil maliyeti artar, kişilerin bireysel vergi yükünü artırabi- lir ve aynı ülkede uygulanan farklı vergi oranları bölgeler arası eşitsizliği doğurur ve vergi sisteminde birlik bozulmuş olur.
2.Bağımlılık sistemi: Vergi gelirlerinin büyük kısmı merkezi yönetimce toplanıp yerel yönetime sadece küçük bazı vergi ve harçlar bırakılır. Mali özerklik zayıftır.
3.Ayırma sistemi: Merkezi idare vergilerle ilgili esaslı usulleri belirler, yerel idarede gelirleri tarh ve tahsil ederek halkın ihtiyacına dönük hizmet oluşturur. Çifte vergiyi önler .emlak vergisi oranlarının merkezi hükümet belirleyip yerel idarenin toplaması buna örnektir.
4.Vergi gelirlerinden pay verilmesi: Merkezi idare tüm vergileri toplar yerel yönetim- lere pay verir.En önemli özelliği çifte vergilendirmeyi önler. Mali özerklik yoktur mer- kezi idareye bağımlı hale gelir. Nadaroğlu,’na göre “paylaşmanın yöntemlerini özel- likle payın miktarını merkezî idare tek başına saptadığından, uygulamada sonuç daima yerel yönetimler aleyhine olur. Bu da bir ölçüde mali özerkliğin yitirilmesidir.”
Vergiler Yoluyla Gelir Sağlama
1. Gelir Vergileri; Maliye politikasının amaçlarından biri olan istikrarı sağlama işle- vini yerine getirmekte kullanılan en önemli araçlar gelir üzerinden alınan gelir ve kurumlar vergileridir.Merkezî idare tarafından toplanmaları makroekonomik istikrar açısından daha uygundur.
* Bazı ülke uygulamalarında belirli ölçülerle yerel yönetimlere pay verilir.
* Alman Anayasası 106/5. m göre; belediye ile köylere gelir vergisi gelirlerinden düşen pay;eyaletlerce belediyelere nüfuslarının gelir vergisi hasılatı ölçüsünde akta- rılır, ayrıntılı düzenleme Federal Konseyin onayına bağlı federal yasayla düzenlenir.
* Luksemburg’da yerel yönetimler sermaye ve kâr üzerinden elde edilen gelirlere sahiptirler.
* Norveç’te vergi oranlarının alt ve üst sınırları parlamentoca belirlense de belediye gelirlerinin en önemlisi kişiler ve flirketlerden alınan gelir ve kurumlar vergisidir.
2.Tüketim Vergileri: Tüketim vergisi niteliğindeki satış vergilerinin tamamının veya bir kısmının yerel yönetim geliri olmasına günümüzde rastlanır. Belçika’da devlet tarafından federal seviyede toplanan katma değer vergisi hasılatından belirli oranda pay yerel yönetimlere devredilmektedir.
3.Emlak Vergisi vergi sınıflandırmasında Kısmi Servet Vergisi olarak konumlanır. Emlak vergisi yerel yönetimlerin istikrarlı, öngörülebilir, belirli, öz gelirleridir.
* Birleşik Krallık’ta emlak vergisinin benzeri olan Meclis Vergisi, yerel yönetimlerin gerçekleştirdikleri hizmetler karşılığnda yapı, arsa ve arazilerin yıllık kira değeri üzerinden aldiği bedeldir. Meclis vergisi yerel yönetimlere bırakılmış tek vergidir.
* isveç’te de emlak vergilerini toplama yetkisi yerel yönetimlere bırakılmiştir.
* Luksemburg’da emlak vergisi yerel yönetimin geliri arasında yer almaktadır.
4.Motorlu Taşıtlar Vergisi Vergilerin genel sınıflandırmasında kısmı servet vergisi olarak yer alır. Emlak vergisinde yer alan faydalanma ilkesi motorlu taşıtlar vergisinde de geçerlidir.
* Portekiz’de taşıtların niteliklerine göre belediye sınırları içinde ikamet edenlerin, kayıtlı taşıtlarından alınan taşıt vergisi mevcuttur.
* Türkiye’de motorlu taşıtlar vergisi genel bütçe vergi gelirleri içerisinde yer alırken, 2002 ye kadar toplam hasılatın belirli oranının belediye ve il özel idarelere verilmesi hükmü vardı. Ancak toplam hasılatın belirli bir oranının yerel idarelere verilmesi hükmü 4629 sayılı kanun uyarınca 01.01.2002’de yürürlükten kalkmiştir.
5.Meslek Vergisi yerel vergi olarak kabul edilir çünkü herhangi bir meslek faaliyetin- de bulunan, bulunduğu yerin yerel hizmetlerinden de faydalanır
* Kalabalık’ın belirttiği isviçre Cenevre Kanton’unda vergi gelirlerinin en önemlisini serbest meslek sahipleri ile tüzel kişilerden alınan belediye vergisi (ticari vergi) oluşturur.
* Fransa belediyesinin de endüstri, iş sahipleri, hizmet sağlayanlar, meslek sahipleri tarafından ödenen meslek vergisi adı altında vergi geliri vardır.
* KKTC de de Belediye gelirleri içinde yer almaktadır, Belediye Yasası m 78/1’de “bir takvim yılı içinde herhangi bir belediye sınırları içinde en az 7 iş günü mesleğini yü- rüten bir gerçek veya tüzel kişi meslek vergisi yükümlüsüdür” olarak belirtilir.
* Türkiyede de belediye vergileri birinci bölümde yer almış, ama 1987 de yapılan değişiklikle yürürlükten kaldırılmiştir.
6.Vergi payları: Genelde merkezi idare tarafından yerel idareye vergiden pay veri- lirken en çok NÜFUS kriteri kullanılır. Diğer kriterler Yüzölçümü olarak coğrafi bölge- nin alanı,okula giden çocuk sayısı,yolların uzunluğu,bölgeden toplanan gelirin gelirin toplam gelir içindeki payı kriterleri kulanılır.
*Türkiyede yerel idarelere kurumlar ve gelir vergileri toplamından%5vergi payı verilir. * Bulgaristan’da yerel yönetimler kendi bölgelerinde toplanan gelir vergisinden %50, kurumlar vergisinden %6,5 pay alır.
7.Vergi Benzeri Gelirler HARÇ, RESİM, ŞEREFİYE VE HARCAMALARA KATIL- MA PAYI bunlara örnek olup; Vergiye benzeme sebebi zorunlu olmasıdır. Ama karşılıklıdır.Faydalanma esasına göre alınır.
a.Harç: Bazı kamu hizmetlerinden yararlanan kimselerden belli bi ölçüde bu hizmet- lerin maliyetıne katılmaları amacıyla yada kişilerin bazı işlemleri yapmaları sırasında konulan ve zor unsuruna dayanan mali yükümlülüktür.sembolik ücret alınır.
b.Resim : Karşılıksız olarak yada yerel yönetimlerin hizmetlerinden faydalanma karşılığında ya da bir hakkın elde edilmesinin bedeli olarak tahsil edilebilen kamu gelirleridir.almanyada yerel yön . alırlar bu vergiyi..
* Federal Almanya’da yerel yönetimlerin öz gelir olarak resim ve harç alma yetkileri vardır.
c.Şerefiye:Kamu tüzel kişilerinin gerçekleştirdikleri bayındırlık ve altyapı hizmeti, imar faaliyetleri sonucu kişilerin sahip oldukları bina arsa ve arazinin değerlerinde meydana gelen artışlar sonucu kişi ve kurumlardan alınan vergidir.
d.Harcamalara katılma payı:Yol, kanalizasyon,kaldırım iyileştirmesi gibi altyapı te- sislerinin gerçekleştirilmesi sırasında, yerel yönetimlerce yapılan harcama tutarla- rının bir kısmının bu hizmetlerden yararlanacak olanlara ödettirilmesidir. Şerefiye ye çok benzer, ancak şerefiye altyapı üst yapı tesislerini gerçekleştirdikten sonra gayri- menkulde gerçekleşen değer artıflını hedef alırken harcamalara katılma payında ise hizmetten yararlanacak olanların yatırımları finansmanı söz konusudur.
e.İktisadi teşebbüs gelirleri: Yerel yönetimler var olan birşirkete hisse alarak ortak olabilir veya şirket kurabilirler.
* Ulusoy-Akdemir’e göre yerel yönetimlerin şirket kurma, var olan şirkete ortak olma ya da ortak girişimde bulunmalarının nedenleri;
•Yerel halkın ortak ve yerel ihtiyaçlarını karşılamak,
•Kamu hizmetlerini daha etkin sunmak için kamu hukuku hükümlerinden çıkarak özel hukuk hükümlerine tabi olmak,
•Ekonomik yaşamın düzenlenmesi ve rekabetin teşviki,
•Merkezî idare denetiminden kurtulmak amacıyladır.
f.Emlak Gelirleri ve Para Cezaları Yerel yönetimlerin sahip olduğu emlak ve gayri- menkullerin satılması veya kiraya verilmesinden elde edilen gelirlerdir. Gayrimenku- lün özelliğinden esnek gelir kaynağı değildir.
g.Borçlanma: Yerel yönetimler borçlanma yoluyla gelir elde edebilir ama borçlanma yetkisi sınırsız değildir.
h.Bağış ve yardımlar: Bağış veya yardım şartlı ise veya bir amacı gerçekleştirmek için yapılmışsa sadece veriliş amacına uygun kullanılabilir.
* Yerel yönetimlere yapılan bağş ve yardımlar Falay’a göre şu amaçları taşır:
•Yönetimin değişik kademeleri arasında dikey eşitliğn ve her kademede çeşitli bi- rimler arasında yatay eşitliğn sağlanması,
•Yarı kamusal mal ve hizmetlerin üretiminin teşvik edilmesi,
•Mal ve hizmetlerin üretiminde standart bir düzeyin sağlanması,
•Mal ve hizmetlerin üretim ve tüketiminin doğuracağ Dışsallıkların içselleştirilmesi,
•Merkezî yönetimin sorumluluğunda olmasına karşın yerel düzeyde daha etkin yönetilebilecek ve üretilebilecek bir faaliyete fon sağlanmasıdır.
KENTLERDEKİ YOĞUN NÜFUSUN AZALTILIP GENİŞLEMENİN ÖNLENMESİ
* İkinci dünya savaşı sonrası büyük KENTLERİN AMENAJMANI adı verilen ve bü- yük kentlerin yoğun nüfusun azaltılmasıyla kentlerin genişlemesini engellemeyi ön- gören yeni bir düzenleme hareketine girişmek gerekmiştir.
* Genişlemeyi önleyici tedbirler;Sanayi siteleri ve yeni kentler kurulması
* Yeni kentler kurulmasının en önemli uygulaması İngiltere ve Fransa (Parisi Boğulmaktan Kurtaran Proje) dir.
Nüfus yoğunluğunu azaltacak tedbirler : Kentçilik dilinde büyük yerleşim yerlerini nefes alır hale getirmek için yapılan çalışmalara Boğulmaktan Kurtarma denir.
Alıcı kentler:Kaderine terk edilmiş kentlerin kamusal faaliyetlerle canlandırılması ve yerleşme alanı olarak yeniden ilgi çeker hale getirilmesi ile oluşan kentlerdir.
Metropolitanalan:Çekirdek bir şehirmerkezine bağlı olarak gelişmiş. merkezden dı- şarıya doğru şehirmerkezi iç şehir, içbanliyoları, dış banliyo halklarından oluşan bu alanlarda butunleşik bir yapıda en dışta kırsal alanların da yer aldığı büyük nüfus ve yüz ölçümüne sahip şehirlerdir. İlk ortaya çıkışı 2 .dünya savaşı sonrası gazilere ve diğer insanlara ABD de yapılmıştır.
* Dünyada metropol niteliğne sahip 44 bölge saptanmiştir. Bunlar arasında Avrupa’ dan Londra, Paris, Madrid, Budapeflte, Moskova, Atina ve istanbul seçilen kentler arasındadır. Aynı şekilde Asya’dan Bangkok, Calcutta, Karachi, Tokyo; Afrika’dan Kahire, Johannesburg, ibadan; Amerika’dan New York, Mexico City, Rio de Jenario, Buenos Aires; Avusturalya’dan Sidney; Kanada’dan Toronto, Montreal seçilen kentler arasında yer almaktadır.
Özel bölgeler:ABDde, tek bir hizmeti yapmak için kurulan mahalli idarelerdir. Özel- likle yakıt ve enerji,su,telefon ve ulaşım gibi hizmetlerde özel bölgeler başarılı so- nuçlar alır. Örneğin ABD’de özel bölgeler sayesinde su kirlenmesi birçok üye devlet- te kontrol altına alınabilmiştir.
ÜNİTE 1
MAHALLi iDARELERiN VARLIĞI iÇiN TARiHÎ NEDENLER: ilk yerel yönetim bi- rimi örgütlenmeler; Antik Çağ’da ortaya çıkan, “site”, Roma impartorluğu dönemin- de yönetsel özerkliğ bulunan “municipe” ve Antik Yunan’da ortaya çıkan “polis” tir.
* Yerelleşmedeki tarihi gelişmeler, 16. yy.’dan sonra ulus-devlet anlayışının güçlen- mesiyle yavaşlamiştir. Ama 20. yy.’ın başlarından itibaren hem merkezî idareye hem de yerel idarelere sorumluluk vermeyi amaçlayan gelişmeler yaşanmiştir. Bu ademi merkeziyetçi anlayış yerel idarelerin katılımcılık ve demokratik açıdan gü- cünü arttırmiştir. 20. yy.’ın yerel idareler gelişmesi için altın bir dönem olmuştur.
* Son 20 yıl içerindeki “Yerelleşme”, “de-santralizasyon” veya ademi merkeziyetçi yaklaşım olarak adlandırılan (localization, desantralization) gelişmeler bu akımın bir sonucu olmuştur.
* Dünyadaki bu değşime baktığmızda globalleşme (globalization) ile birlikte dikkati çeken diğer konu Yerelleşme olmuştur. ingilizcesi “globalization” olan globalleşme ile yerelleşmenin ingilizcesi olan Localization kelimelerinin birleşmesiyle oluşan “Glocalization” yani “Glokalleşme” veya Küyerelleşme kavramı yaygın kullanılmaya başlanmiştir.
* Glokalleşme,“uluslararası ilişkilerde global düşünmeyi, kapalı ekonomi yerine dışa açılmayı, dünya ekonomisi ile bütünleşmeyi gerektirirken ülke içinde merkezî yönetim yerine, yerel yönetimleri daha fazla güçlendirmeyi ifade etmektedir.
MAHALLi iDARELERiN VARLIĞI iÇiN SiYASi NEDENLER:
1. Özel sektör üretim ve tüketim kararlarını piyasalar aracılığyla verir. Kamusal mal tüketicileri, taleplerini siyasi mekanizmayla yani oylamayla gösterirler. Hangi kamu malı ve ne kadar üretilecek sorularının yanıtı siyasi olarak alınır.
2. Merkezî yönetimin faaliyet alanın, yerel otoritelere göre daha geniş olduğundan, birey tercihlerinin toplanmasında güçlük yaşanması olanaklı hâle gelir. Yerel yöne- timler, birey tercihlerini saptamada daha üstündür
3. Yerel yöneticilerin yönetim etkinlikleri, merkezi yönetime göre daha fazladır. Bu katılımcı demokrasinin sonucudur.Seçmenler,seçtiklerinin kararlarını seçim önce- sinde kendilerine vaat edilenlerle uygunluğunu daha kolay izler,daha etkin denetler. Bu, yerel yöneticilerin aldiği kararlarda çok daha dikkatli olmasına neden olur.
4.Yerel yönetimlerin siyasal ve yönetsel etkinlikleri, seçmenlerle yöneticiler arasında daha sıkı ve sürekli bir ilişki olmasıyla artar. Bu nedenle yerel yönetimler, yerel halkta siyasal sorumluluk duygusunun gelişmesine de yardımcı olur. Hatta mahalli idareler, demokrasinin beşiği ve okulu olarak görülürler.
5.Yerel demokrasi ve katılım uluslararası düzeyde teşvik edilir. Örn; Avrupa Kentsel Şartı’’nın “Halk Katılımı ve Kent Yönetimi” bölümünde,yerel demokrasi ve halk katılı- mının önemi vurgulanır. Belirlenen ilkeler şunlardır;
•Yerel politik yaşama halkın katılımı için halk temsilcilerini, seçebilme hakkı
•Yerel politik yaşamda etkin katılım için halkın yerel, politik ve idari yapılarda belirleyici olması gereği
•Toplum geleceğni etkileyecek her tür önemli projede halka danışma gereği
•Kent yönetimi ve planlamasının,kent karakteri ve özel niteliklerine ilişkin yeterli bilgiye dayandırılması
•Yerel politik kararlarını uzmanlardan oluşacak ekiplerce gerçekleştirilecek kentsel ve bölgesel planlara dayandırılması
•Karar verme süreci sonunda çıkan politik tercihlerin anlaşılabilirliği ve hayatiyeti
•Gençlerin toplum yaşamına katılımının yerel yönetimlerce sağlanması.
* Avrupa Kentsel Şartı, Avrupa Konseyi’nin kentsel politikalarından yola çıkılarak oluşturulmuştur. Bu politikalar 1980-1982 arası Konseyce düzenlenen “Kentsel Rö- nesans için Avrupa Kampanyası” kapsamında geliştirilmiştir. Avrupa’yı kapsayan; halk ve yerel yönetimlere yönelik olan bu kampanya, yerleşimlerdeki yaşamın daha da iyileştirilmesini amaçlar. Daha sonra ise Avrupa Kentsel şartı, Avrupa Konseyi Avrupa Yerel Yönetimler Konferansı’nda Mart 1992’de kabul edilmiştir.Şart diğerle- rinden farklı olarak Hükûmetlerin değil yerel yönetimlerin imzasına açılmıştır.
* Yerel düzeyde iyi bir kent yönetimi için gerekli bir dizi ilkeyi tek bir metinde bir araya getiren bu şartın amaçları şunlardır;
•Yerel yönetimler için pratik bir kent yönetimi el kitabı oluşturmak;
•Gelecekteki olası bir Kentli Hakları Kongresi için temel ilkeleri oluşturmak;
•Şartın ilkelerini yerine getiren kentler için verilecek uluslararası ödüllere bir baz oluşturmak;
•Fiziksel çevre ve yasalarıyla ilgili yaptırımlar için Avrupa Konseyi’nin bu konulara ilişkin katılımına bir “vize” oluşturmak; aynı zamanda Avrupa Konseyinin ve özel- likle AYBIK’in kent sorunlarına ilişkin tüm çalışma sonuçlarının bir çözümlemesini yapmaktadır.
MAHALLi iDARELERiN VARLĞI iÇiN HUKUKi NEDENLER
* Devletlerin yapılandırılmasında iki eğlim vardır.
1.Merkeziyetçilik (Merkezden Yönetim) Siyasi, hukuki ve yönetsel açıdan ülkenin tek el olan merkezden yönetilmesidir.
* Yasama ve yargı yetkilerin merkezî idarede bulunmasına “siyasal merkeziyet” ve yürütme erkine ilişkin yetki ve fonksiyonların merkeze bağlı olmasına ise “idari (yö- netsel) merkeziyet” denir.
* Merkezî yönetim yetkilerinin bazılarını bazı bölgelerde kurduğu örgütlere aktarabilir. Bu tür yetki göçerilmesini “yetki genişliği” denilmektedir.Örn; MEB, bir merkezi birim olarak,illerde il Milli Eğtim Müdürlüklerini kurup,yetkisini illere yayar. Ancak bunlar yerel yönetim birimi olarak adlandırılmaz..Kararları merkezi yönetim değil, yerel yönetimlerin doğrudan kendileri alır ve yetkilerini de bu çerçevede kulla- nırlar.Çünkü yerel yönetim olarak adlandırılan birimlerin,yetkisini seçimlerle halktan alması, yetkilerini kendilerinin kullanması ve merkezden bağmsız olması gerekir.
2. Ademimerkeziyetçilik (Yerinden Yönetim)
A.Yetkileri açısından yerel yönetimler, “Siyasi Yerinden Yönetim” ve “idari Yerinden Yönetim” olarak ikiye ayrılır.
1.Siyasi Yerinden Yönetim: Yasama, yargı ve yürütme yetkilerinin dağlımı ve yetki derecelerine göre devlet sistemleri siyasi yerinden yönetim sistemleridir.
a.Konfedarasyon Bağmsız kuruluş ve kurumlarca,egemenliklerini muhafaza etmek koşuluyla, belli ortak ve sınırlı konularda kendi çıkarlarını sağlamak için ve bir anlaşma ile bir araya getirilen topluluklardır. Anlaşma amaçları genelde savunmadır. Konfederasyonlarda, üye devletlerin temsilcilerinden meydana gelen bir meclis vardır. (Sovyetler Birliğ’nin dağlmasının ardından, kurulan Bağmsız Devletler Topluluğu 21 Aralık 1991)
b.Federasyon belli coğrafi yapıda, tek bir anayasa altında birleşmış devletler top- luluğudur. Federasyona üye, federe devletlerin kendi anayasası, yürütme ve yargı organları vardır, ancak yargı bağmsızlıkları belirli dereceye kadar vardır. Federe devletlerin ve federal devletin yetki ve sorumlulukları federal anayasayla belirlenir. Federasyonlarda, diğer ülkelere karşı tek bir siyasal güç oluşturulur. Üye federe devletlerin uluslararası temsil yetkisi bulunmaz.Yetki federal devletçe kullanılır. (ABD(federe devlet olarak eyaletler), Almanya(Bundesländer veya kısaca “land”)
* Federe devletler, yerel yönetim birimi kabul edilemez. Çünkü federe devlet sınırla- rı içinde çok sayıda yerel yönetim birimi vardır. Federe devlet içerisindeki bu yerel yönetimler, idari yerinden yönetimin örneklerini oluşturur. Bu nedenle siyasal yerin- den yönetim şekli, yerel yönetimden daha çok devlet yönetim biçimini temsil eder
* Uygulama açısından yerel yönetim birimleri de ikiye ayrılmaktadır. Birincisi “Hizmet Yerinden Yönetimi”, ikincisi ise “Mahalli Yerinden Yönetim” dir.
2.idari Yerinden Yönetim Yasama ve yargı yetkileri merkezî yönetimdedir. Merkezî yönetimin dışında, bazı yerel hizmetlerin yerine getirilebilmesi için idari yetkilerle donatılan, karar organlarının seçimle işbaşına geldiği yönetimler bulunur.
* İdari yerinden yönetimler iki türlüdür.
a.Hizmet yerinden yönetimi Hizmet yerinden yönetim kuruluşları, belli bir hizmeti yerine getirmek için kurulur. Merkezî yönetimin yapısı örgütlenmışlerdir, tüzel kişilik- leri vardır ve kendilerine ait mal varlıkları, gelir kaynakları ve bütçeleri bulunur, yasa- larda gösterilen derece özerkliğe sahiptirler,kendilerine ait karar ve yürütme organ- ları bulunur, genelde kanunla kurulurlar,merkezî otoritenin vesayet denetimine tâbi- dirler,hizmet konuları belli hizmetler- le sınırlıdır, genellikle tek amaçları bulunur. (tabipler odası, ticaret odası, barolar)
b.Mahalli yerinden yönetim Ülkenin belli bölgesinde oturan bireylerin, sadece o yerleşim yerinde ortaya çıkan ortak ihtiyaçlarını karşılamak için o bölgeye tanınan idari bir özerklik bulunur. (köyler, belediyeler ve il Özel idareleri)
MAHALLi iDARELERiN VARLIĞI iÇiN EKONOMiK NEDENLER Devletlerin eko- nomilerde yer alması ve müdahalesi için, Musgrave’in üç gerekçesi bulunur; Bunlar kaynak tahsisinde etkinlik, gelir dağlımında adalet ve ekonomik istikrardır. Bunların devlete yüklenmesindeki neden, piyasa başarısızlığıdır.
1.Mahalli idarelerin Kaynak Tahsisinde Etkinlik Sağlama Rolü Piyasa başarısız- lığına dayalı olarak devletlere yüklenen kaynak tahsisinde etkinlik işlevi; eksik reka- betle mücadele, kamusal mallar, dışsallıklar, eksik bilgi gibi konuları kapsamaktadır.
* Dışsallıklar Mahalli idarelerin sadece Dışsallıklarla ilgili sorunların belirlenmesinde değil, uygun politikaların belirlenip uygulanmasında da merkezî yönetime göre üs- tünlükleri vardır. Örn Dışsallıklarla mücadelede vergileme veya sübvansiyon önlem- leri kullanılacaksa, yerel otoritelerin bunların nasıl finanse edileceği veya harcanaca- ğını belirlemede üstünlükleri olacaktır.
* Erdemli ve Erdemsiz Mallar Erdemli olarak adlandırılan, mal veya hizmetlerin tüke- timinin teşvik edilmesi, Örn sıfır fiyat uygulaması ya da sübvanse edilmesi, yerel otoritelerce daha etkin bir biçimde yapılabilmektedir. Örn düşük maliyetli konut kullandırma, çocukların öğle yemeklerinin sübvanse edilmesi veya bedava süt dağtımının yerel otoritelerce yapılması mümkündür ve belki de merkezî otorite- ye göre daha etkindir. Erdemsiz malların tüketiminin caydırılması veya azaltılması için yerel otoriteler, merkeze göre daha etkin olabilir. Örn, alkollü içki kullanımının kısıtlanması, alkollü içki satan bayi veya kullanan restoranların yerleşim yerlerinin belirlenmesinde yerel otoritelere yetkiler verilir.
* Erdemli erdemsiz malların yerel otoritelerce verilmesinin sadece kaynak tahsisin- de etkinlik açısından değil gelir dağlımında adalet açısından olumlu etkileri olur.
* Yerel Kamusal Mallar Yerel kamusal malların faydalarının başka coğrafik bölgelere yayılmaması (Dışsal fayda yaymaması) gerekmektedir. Örn sokak aydınlatmasında, diğer bölgelere yayılan Dışsal faydadan söz edilmez. Bu nedenle yerel otoritelerin bu hizmeti vermesi için gerekçe ortaya çıkar. Ancak Dışsal faydanın diğer coğrafik bölgelere yoğun şekilde yayıldiği,sel felaketine karşı barajda ters durum ortaya çıkar. Dışsal fayda ne kadar yoğun diğer bölgelere yayılırsa hizmetin merkezî otoritece ve- rilme gerekçesi de o kadar artar.
* Yerel kamusal malların yerel otoritelerce üretilmesinde merkezî otoriteye karşı avantajları
1.Farklı bölgelerdeki halkın zevk ve tercihlerine göre, hizmetlerini farklılaştırır. Örn; bölge yangına karşı riskliyse, yerel otoriteler,itfaiye hizmetini yoğun biçimde verir. Başka bölgede risk yok veya çok düşükse o zaman itfaiye hizmetine fazla kaynak ayırmak gerekmez. Ya da bölgede yaşayan halk tiyatrolarla çok ilgiliyse yerel yöne- timlerin halkın bu hizmet talebini fark edip karşılaması, merkezî yönetime göre daha kolaydır. Merkezî yönetimler de taşrada, tiyatro hizmeti verir. Ama tek tip olup yerel halkın hizmet taleplerine göre farklılaşmaz.
2.Yerel politikacıların da aynı bölgede yaşadıkları düşünülürse yerel halkla bütünleş- mesi, merkezî otoriteye göre daha olasıdır. ikinci olarak, yerel halkın, seçim dönemi periyodunun sıklığna bağlı olarak, taleplerinin sinyallerini daha kolay verebilmesidir.
3.Yerel otoriteler, yerel kamu çalışanlarını daha demokatik kontrol altında tutar. Mer- kezî yönetimlerde, aşırı kamu çalışanın olduğu ve yerel kamusal hizmetler için de kamu çalışanı istihdam edeceği düşünülürse, kamu çalışanı sayısının anormal artışı anlamına gelir ki bu durum, çalışanların denetimlerinde sorunlar ortaya çıkaracaktır.
4.Seçmenlerin,verilen yerel kamusal hizmetlerin maliyet ve faydaları konusunda daha bilgili, daha hassas ve farkındalıkları daha yüksektir. Örn, çevre temizlik hiz- metinin iyileştirilmesi için finansmanın yerel halktan alınacak ek vergilerle karşılan- ması söz konusuysa, fayda ve maliyetler konusunda seçmenler çok daha hassas davranır. Hizmetin merkezî olarak verilmesi hâlinde, yerel halk söz konusu, büyük olasılıkla, hizmetin maliyetinin çok küçük bir kısmına katılacağı için seçmenlerin duyarlı davranması çok beklenmez.
* Yerel otoritelerin yerel kamusal mal sunumunda dezavantajları da bulunur.
1. Eğer yerel otoritelerin topladiği vergi yükünün tamamı yerel halkta kalmıyor, baş- ka bölgelerdeki halkın üzerine yansıyorsa ortaya çıkar. Bu olay, maliye literatüründe “vergi ihracı” (tax exporting) dır. Böyle bir durumunda, halkın yerel kamusal mal tale- binde de artış olur.Bunun anlamı yerel kamusal mal sunumunda etkinlikten uzaklaş- madır. Örn olarak çok turist çeken bölgeye gelenlerin, yerel vergileri ödemesi
2.Merkezî otoriteden gelen mali yardımlar, yerel otoritelerin vergi performanslarına bağlıysa ortaya çıkar.Vergi ihracı nedeniyle vergi performansı yüksek olan bölgeler çok, diğerleri az yardım alacaktır. Sonuç olarak vergi ihraç eden bölgede yaşayan halkın yerel kamusal mal talebi de aşırı yüksek olabilecektir
Vergi rekabetiyle ortaya çıkar. Örn sermaye sahipleri, belirli bölgede yatırım yapa- cakları zaman,o bölgedeki hizmetlerden çok vergi yüklerine dikkat eder. Dolayısıyla, yerel otoriteler, sermaye gibi üretim faktörlerini bölgelerine çekmek için ellerindeki vergileme yetkilerini kullanıp vergi avantajları sunar. Bu durumda yerel otoritenin vergi hasılatı da olumsuz etkilenir. Böylece, yerel otoritenin sunacağı yerel kamusal mal seviyesinde düşüş yaşanır, bu da etkinlikten uzaklaşmak anlamına gelir
4.Yerel otoritelerin borçlanmasında bir kısıtlama yoksa borcun alındiği zaman yerel kamu hizmetlerinde artış ödendiği zamanda da düşüş söz konusudur. Borçlanmayla finanse edilen yerel kamusal malların faydası kısa zamanda ortaya çıktığından seç- menlercen tercih edilir. Borcun ödenmesi sırasında seçmenlere yansıyacak maliyet ise garanti değildir. Çünkü yerel bölgeden ayrılmaları veya ölmeleri hâlinde, borç yükünden kurtulmaları söz konusudur.
5.Yerel halkın, yerel vergilerin farkında olmamaları hâlinde yine yerel kamusal mal taleplerini artırıp etkinlikten uzaklaşabilir. Dolaylı vergi olarak adlandırılan bazı vergi türlerinin yükünü mükellefler hissetmez. Örn; fiyat içerisindeki katma değer vergisi, bilet fiyatına dahil eğlence vergisinin yükü hissedilmez. Daha az vergi ödediğini dü- şünen seçmenlerin yerel kamusal mal talepleri de etkin düzeyin üzerine çıkacaktır.
6.Yerel otoritelerin, özelikle yeni kurulmuşların, yerel kamusal mallarla ilgili proje de- ğerlendirme ve hizmet sunumlarının kontrolünde yeteri kadar bilgiye ve deneyimli elemana sahip olmamalarıyla etkinsizlik ortaya çıkar.
7.Yerel otoritenin hizmet sunduğu bölgenin çok küçük olması hâlinde ortaya çıkar. Bazı hizmetlerin sunumunda ölçek ekonomileri söz konusudur. Örn, alt yapı hizmet- leri için birçok araç ve donanım gerekir. Ama küçük bölgede yapılacak alt yapı hiz- metlerinin, büyük yatırıma girmesi etkinlik açısından uygun değildir.
8. Yerel otoritelerin sadece kendi bölgelerini düşünmeleri nedeniyle ürettikleri yerel kamusal malların bölge dışındaki vatandaşlara yaydığı dışsallıkları tamamen göz ardı etmeleriyle ortaya çıkar. Bir yerel otoritenin diğer bölgelere yaydiği dışsal fayda, dışsal faydadan yararlanan yerel otorite sayısı çok değilse yerel otoritelerin görüş- meleri ve pazarlıklarla çözümlenir. Ama dışsal faydadan yararlanan yerel otorite sa- yısı çoksa görüşme ve pazarlık yapılamaz.Örn nükleer santral yapmak isteyen eya- let, bu santrali komşu olduğu eyalet sınırında inşa etmek ister. Çünkü ortaya çıkacak, nükleer sızıntıların kendi eyalet bölgesinde kalmasını istemeyip bir kısmının komşu eyalete yayılması ister. Böyle bir durumda iki komşu eyaletin anlaşıp görüşerek pa- zarlık yaparak sorunu çözmesi mümkün değildir. Bu nedenle merkezî otoritenin bu tür bölgeler arası yayılan Dışsal zarar konularının çözümünde üstünlüğe sahiptir.
Ayakla Oylama Yerel otoritelerin seçecekleri hizmet/vergi bileşimleri ve seçmenle- rin talepleriyle ilgili Tiebout Modeli (ayakla oylama)(voting with feet) kamu maliyesi literatüründe ilgi çeker. Yerel kamusal mallar yerel olarak sunuluyor, halkın talebi bölgeden bölgeye değişiyorsa, bunun anlamı her yerel otoritede farklı hizmet ve ver- gi bileşimi vardır. Dolayısıyla, tek tip merkezî otorite hizmet sunumu etkin olmaz.
* Tiebout’a göre farklı hizmet/vergi bileşimi sunan yerel otoritelerin varlığında, seç- menler tercihlerini, faydalarını en çoklaştıran bölgeye göç edip gösterir. Seçimlerde nasıl tercihlerimizi,oy kullanarak gösteriyorsak, yerel kamusal hizmet/vergi bileşim- leri için de göç ederek tercihler ortaya konur. Dolayısıyla modele “ayakla oylama” denir. Elbette modelin çalışması için seçmenlerin tamamen mobil olmaları gerekir. Örn bir bölgeden diğierine gitmek çok maliyetliyse yada aile bağları, çocukların çev- resine bağlılığı gibi durumlarda modelin işlemesi mümkün değildir.
Mahalli idarelerin Ekonomik istikrarı Sağlamadaki Rolü Ekonomik istikrar sağla- ma birkaç unsuru kapsar. Bunlar, fiyat istikrarını sağlama, ekonomik büyüme ve kal- kınmayı sağlama, tam istihdamı sağlama, ödemeler dengesini sağlamadır. Bütün bu unsurlar makroekonomik konulardır. Yerel otoritelere makroekonomik yetki veril- mediği sürece bunları başarmaları mümkün değildir.
* Yerel otoritelerin ekonomik istikrarı sağlamada kullanabileceğ çok az araç bulun- masının yanında bu araçların kullanılmasında da engeller bulunur. Yerel otoriteler, ekonomik istikrarı sağlamak için kullanacağı araçlar olan; vergi/harcama politikaları ve faiz politikasını izlemede güçlüklerle karşılaşır. Vergi ve Harcama politikaları, iş- gücünün, ticaretin, sermayenin diğer bölgelere göç etmesine neden olur. Faiz poli- tikalarını uygulamaksa sermaye dolaşımında ülke içinde bir engel yoksa, nerdeyse imkansızdır. Ekonomik istikrarı sağlamada merkezî otoritenin daha fazla etkin ola- cağı sonucu akademik çevrede kabul edilmış bir durumdur.
MAHALLİ İDARELER MALİYESİ
ÜNİTE 2
iDARELER ARASI MALi iLiŞKiLER VE MALi TEVZiN KAVRAMI Mali Tevzin Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi için, yasa koyucunun anayasada belirtilen e- saslar çerçevesinde, merkezî yönetim ve yerel yönetimler arasında, hizmetlerin; bunların gerektirdiği harcamaların, öbür yandan da bu giderleri karşılayan gelirlerin sistematik tarzda bölüşülmesini ifade eden sistemdir.Tevzin denkleştirme, dengele- me, mali tevzin ise mali denkleştirme anlamına gelir.Mali tevzinin gerekçesini kamu maliyesinin ve ulusal ekonominin birliği ve bütünlüğü anlayışı oluşturur.
* Mali tevzin dar ve geniş olmak üzere iki türlü tanımlanabilir.
1.Dar anlamda mali tevzin,sadece kamu gelirlerinin merkezî yönetimle yerel yöne- timler arasında bölüşülmesine ilişkin düzenlenmeleri ve yerel yönetimlerin vergi koy- ma yetkilerinin kapsamının ve sınırlarının saptanmasını içerir.
2. Geniş anlamda mali tevzin, merkezî yönetim ile yerel yönetimler arasında kamu gelir kaynaklarının bölüştürülmesinin yanı sıra yerel yönetimlerin görev ve etkinlik alanlarının da sınır ve kapsamının saptanmasını ifade eder.
* idareler arası mali sistemin;harcamalar,özgelirler, idareler arası mali aktarımlar ve borçlanma olarak dört bileşeni bulunur. İdareler arası mali sistemin bu dört bileşeni birbirleriyle yakından bağlantılı, iç içe geçmiştir. Birinde yapılan bir değişiklik diğerleri üzerinde önemli etkiler yaratır.
* İdareler arası mali sistemin özellikleri;
Kamusal hizmet sunumunda yerel farklılıkları dikkate alan,
Harcamalarla gelirler arasındaki bağı güçlendirip hesap verebilirliği ve şeffaflığı geliştiren bir şekilde tasarlanması gerekir.
Ülkenin kurumsal yapısı ve ekonomik öncelikler birlikte göz önünde bulundurulmalıdır.
Kurumsal düzenlemelerin tam anlamıyla etkin işleyebilmesi için zamana ve karar- lılığa gerek vardır.
İdareler arası mali sistemin kalitesi, kurumlarının olgunluğu, düzenleyici yasa ve politikaların yapısı ve değşimlere ayak uydurabilmeleri ile ölçülür.
* İdareler arası mali ilişkilerin aşamaları;
Hangi harcamaların hangi yönetim düzeylerince yapılmasının etkin ve verimli olduğu araştırılır.
Gelir perspektifinden, yönetim düzeyleri arasında etkin ve adaletli bir vergi siste- minin nasıl oluşturulabileceği incelenir.
İdareler arası mali aktarımlar ve borçlanmayla nasıl hem etkin ve adaletli bir ida- reler arası mali sistem yaratılıp hem de gelir ve giderler arasındaki uyumsuzluğun ortadan kaldırılabileceği ele alınacaktır.
1.HARCAMALARIN BÖLÜŞÜMÜ Hangi hizmetin hangi yönetim düzeyince etkin biçimde yerine getirileceğnin saptanması gerekir. Uygulamada kimin hangi hizmeti üstleneceği, ekonomik kıstaslardan çok tercihlerin yapıldiği ülkedeki bazı tarihî ve politik faktörlerce belirlenir.
* Uygulamada kamu harcama sorumlulukları genelde çok boyutludur. çeşitli yönetim düzeyleri, bir hizmetin sunumuna çeşitli şekillerde katılabilir.
1.Tüm hizmet,merkezî yönetim bütçesinden finanse edilirken bazı hizmetlerde har- cama sorumlulukları yönetim düzeyleri arasında fonksiyon bazında paylaşılır. Örn merkezî yönetim ortaöğretimi, hastaneleri ve sosyal yardımları üstlenirken yerel yö- netimler ilk eğtimi, temel sağlık hizmetlerini ve sosyal hizmetleri üstlenir.
2.Bazen paylaşım maliyet bazındadır. Örn, merkezî yönetim çalışanların maaşları- nı öderken yerel yönetimler diğer işletme maliyetlerini karşılar.
3.Bazen yerel yönetimler hizmet maliyetinin tümünü yüklenirken merkezî yönetim sadece yönlendirici, denetleyici rol üstlenir.Örn ilköğretimde,merkezî yönetim stan- dartları belirleyip kontroller yaparken yerel yönetimler hizmetin sunumunu üstlenir
* En yüksek boyut sorumluluk sosyal sektör hizmetler denilen eğtim, sağlık ve sos- yal destek alanlarından harcama sorumlulukları verildiğinde ortaya çıkar. Sosyal sektör hizmetler fiziki altyapı ve benzeri komünal hizmetlerden 2 yönle farklılaşır. 1.Vatandaşların bu hizmetlerden yararlanmada eşit hakka sahip olmaları gerekti- ğinden, nerede ikamet ederlerse etsinler, ulusal standartlarda sunulmaları beklenir. 2.Bu hizmetlerin etki alanları genelde geniş bir alanı kapsar.
* Komünal hizmetler: Kent halkının toplu yaşama sonucu ihtiyaç duyduğu temel kamusal hizmetler.
* Sosyal sektör hizmetler: Sosyal devlet olmanın getirdiği, toplumun kalkınma ve refahı için gerekli kamusal hizmetler.
Harcamaların Bölüşüm Yöntemleri
1.Genel Yetki Yöntemi yerel yönetimlerin, anayasa ya da kanunlarla açıkça yasak- lanmamış, kendi yetki alanları dışında bırakılmamış veya başka bir yönetimin görev alanına girmemiş ve başka herhangi bir yönetime verilmemiş olmak şartıyla her türlü görevi üstlenebilmeleri ve bu konuda takdir yetkisine sahip olmalarıdır. Söz konusu harcamanın yerel yönetimler tarafından üstlenilebilmesi için yerel halkın ortak ihti- yaçlarını karşılamaya yönelik olması gerekir.
2.Liste Yetki Yöntemi yerel yönetimlerin görev alanı sınırının kanunlarla kesin olarak belirlenmesi ve yerel yönetimlerin yasa koyucudan yeniden bir kanuni yetki almadan bu sınırların dışına çıkmamaları gerekir.
3. Karma Yetki Yöntemi Yerel yönetimler, kanunlarda öngörülen belli sayıdaki hiz- metleri yapmakla mükelleftirler.Yerel yönetimlere, kanunların kendilerine yüklediği görev ve hizmetleri yerine getirdikten sonra mahallin ortak ve medeni ihtiyaçlarının gerektirdiği her türlü hizmeti yüklenme yetkisi verilir. Bazı durumlarda da kanunlar yerel yönetimlerin görevlerini saydıktan sonra, bunları zorunlu ve isteğe bağlı hiz- metler olarak iki kısma ayırabilmektedir.
Harcamaların bölüşümü ilkeleri
1.Açıklık Açıklığın ilk adımı yetkinin belirlenmesidir. Yetkinin belirlenmesi, harcama- ların hangi limitler içerisinde, ilgili yönetim düzeyinde kimin sorumluluğunda yöneti- leceğnin belirlenmesini içerir.
* İkinci adım, hesap verebilirliğin düzenlenmesi gelir. Faaliyetlerin şeffaflığı ile yaptı- rımların belirlenmesini içerir. Harcamaları gerçekleştirmede yolsuzluk yapanlar ge- rekli cezai yaptırımlara çarptırılmazlarsa bir dahaki seçimlerde yine iş başına gelip daha büyük miktarlarda zarara yol açabileceklerdir.
2.Yerindenlik Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı 4. maddede yerindenlik (sub- sidarite) ilkesi, kamu sorumluluklarının genellikle ve tercihen vatandaşa en yakın makamlarca kullanılmasıdır.Yerel yönetimler bir yerel topluluğun karşılaştığı sorun- ları merkezî yönetime kıyasla daha iyi algılayıp çözümleyebilecek konumdadır. Mal ve hizmetler halka en yakın yönetim düzeyi tarafından sunulduğunda halkın istek ve tercihlerine daha uygun hâle getirilir. Böylelikle vatandaşa yakın olunup hizmet sunumda şeffaflık, etkinlik ve hesap verebilirlik arttırılır.
* Subsidarite: Hizmetlerin fayda ve maliyetlerinin içselleştirebildiği en küçük coğrafi alanın üzerinde kontrolü olan yönetim düzeyi tarafından sunulmasıdır
3.Ölçek ekonomileri: Bir üretim veya sunum faaliyetinin ölçeğinin genişletilmesiyle birim başına maliyetin azalmasıdır.Üretilen mal miktarı arttıkça ya da sunulan hiz- metten yararlanan sayısı arttıkça kişi başı maliyetler azalır. Ölçek ekonomilerinin varlığı mal veya hizmetin niteliğne göre farklılıklar gösterir.Örn televizyon yayınında izleyen kişi sayısı arttıkça maliyetler azalır. Ancak cerrahi müdahale ve örgün öğretim gibi hizmetlerde bu mümkün değildir.
*Ölçek ekonomilerinin maliyet kazanımlarının ortaya çıktığı durumlar
1.Hammadde ve materyallerin büyük miktarlarda sipariş edilmesi sonucu daha ucu- za veya uzun vadeli sözleşmelerle alınabilmesi şeklinde ortaya çıkar.
2. Ayrıca, kurumsal yaparak öğrenme sonucu sağlanan uzmanlaşma ile personel eğtim ve hata maliyetleri de azaltılabilir.
3.Geniş ölçekli üretim yapmanın bir diğer avantajı da daha geniş finansal araçlar ve piyasalara ulaşabilme imkânıyla finansman olanaklarında çeşitlilik ve daha düşük faiz oranlarının sağlanabilmesi.
4. Bazı kamusal mal ve hizmetler daha geniş bir alanda veya daha geniş bir kulla- nıcı kitlesine sunulduklarında daha fazla fayda sağlarlar.
* Ölçek ekonomileri, bir hizmetle ilgili optimal görev ve yetki alanının belirlenmesin- de göz önüne alınması gerekli bir ögedir. Önemli derecede ölçek ekonomilerinin varlığı durumunda etkinlik kıstasının da göz ardı edilmemesi için bu nitelikteki ka- musal mal ve hizmetlerin en düşük yerel birim yerine, ölçek ekonomilerini sağlayan bölgesel düzeydeki ara yönetim birimlerince veya merkezî yönetimle birlikte üretil- mesi daha doğrudur. Bu tür hizmetler özel amaçlarla oluşturulan yönetimler aracılı- ğıyla da üretilebilir. Ayrıca harcama sorumlulukların tahsisinde ölçek ekonomilerinin belirlenebilmesi için nüfus büyüklüğü, kırsal kentsel sınıflandırması ve mali kapasi- te kriterleri de göz önünde bulundurulmalıdır.Örn, bazı büyük kentlerin yerel yöne- timleri, ülkenin diğer yörelerinde merkezce sunulan bazı hizmetleri üstlenebilirler.
4.Dışsallıklar Dışsallıklar mal veya hizmetlerin fayda ve maliyet alanıyla bağlantılı- dır. Faydası komşu bölgelere taşan hizmetleri yerel yönetimler daha az üretmeyi tercih ederken,maliyetlere diğer yerel yönetimlerin katlandiği durumda ise aşırı üre- time giderler. Dışsallıklar, söz konusu kamusal mal veya hizmetler için etkin üretim ve sunum düzeylerinin sağlanamayıp yerel bütçelerin çok zorlanmasına neden olur
* Kaynak dağlımında etkinliğn sağlanması, kamu hizmetlerinin sunumu ve harca- maların tahsisinin hizmetten yararlanan halkın tercihleri ile bağlantılı hâle getirilme- sini ve hizmetlerin dışsallıklarından etkilenen alanların birleştirilmesini veya içsel- leştirilmesini gerektirir. Fayda ve maliyetlerin yayıldiği alan, tüm ülke ise merkezî yöneti- min, yerel yönetimin sorumluluk alanıysa yerel yönetim biriminin ilgili mal ve hizmeti üretmesi gündeme gelir.Bazı durumlarda kaynak dağılımında etkinlik için dışsallık yayan hizmetin merkezî yönetim ile yerel yönetim tarafından ortaklaşa veya özel bir yönetim birimi oluşturularak sunumu da söz konusu olabilir.
2.ÖZGELiRLERiN BÖLÜŞÜMü Kamu yönetiminin harcamanın önceliği ilkesinden hareketle idareler arası mali sistemin ikinci önemli boyutunu özgelirlerin bölüşümü oluşturur. şeffaflık ve hesap verebilirliğn geliştirilmesi açısından, yerel harcama so- rumluluklarının ağırlıklı olarak mahalli idarelerin özgelirleriyle finanse edilecek şekil- de tasarlanması gerektiği ileri sürülür.
* Genel olarak yerel yönetimlerin özgelirlerini; yerel vergiler, yerel harçlar, harcama- lara katılma payları, taşınır ve taşınmaz malların kira, satış ve başka şekilde değer- lendirilmesinden elde edilen gelirlerle, her türlü girişim, iştirak ve faaliyetler karşılığı elde edilen gelirler oluşturur. En büyük pay yerel vergilere aittir.
* Yerel vergi, yerel yönetimlerce tarh olunan ve/veya yerel yönetimlerin oranlarını belirlediği, gelirleri yerel yönetimlere kalan vergiler şeklinde tanımlanır. Vergi, mer- kezî yönetimce vergi tabanı belirlenip tahsil edilse bile, bu özellikleri taşıyorsa yerel yönetimin özgeliri sayılır.
* Özgelirlerin bölüşümü Yöntemleri
1.Sınırsız Vergileme Yöntemi Yerel yönetimlerin, idari etkinlik faktörü ve yerel hu- dutlar içerisinde hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın, tamamen kendi takdirlerine bağlı olarak tam bir vergileme yetkisine sahip oldukları sınırsız vergileme yönteminde, vergi kaynağnın seçiminde olduğu kadar, idaresinde de yerel yönetimler özerktirler.
* Sistemin faydası yerel yönetimlere tam mali özerklik tanımasıdır.Sakıncası; Gerek- li düzenlemelerin önceden yapılmaması ve belli kriterlere bağlanmaması, vergileme yetkisinin kötüye kullanılması veya aşırıya gidilmesi hâlinde vergi kaynağında kuru- malar meydana gelebilecek, toplumda vergi direncinin doğması ve çifte vergileme gibi sorunlarla karşı karşıya kalınabilecektir. Çifte vergileme: Aynı vergi kaynağı üze- rine değişik idarelerin aynı türden vergi koymaları durumu.
2.Vergilerin Bölüşümü YöntemiVergi kaynaklarının çeşitli idari üniteler arasında pay- laştırılarak bazı vergilerin merkezî yönetime, bazılarının da yerel yönetimlere bırakıl- masını öngören sistemdir. Federal sistemlerde bu paylaşım federal hükûmet, eyalet ve yerel yönetimler üçlüsü arasında olurken üniter devletlerde merkezî idare ile yerel yönetimler arasında gerçekleşir.
* Bu sistemde her vergi tek bir idare tarafından yönetildiğinden başka bir idarenin vergileme yetkisini kullanamaması, tekrarın önüne geçilmesini sağlamakta ve çifte vergilemeyi engellemektedir. Olumsuz yanı ise idarelerin mali kapasitelerinde ve politikalarında birlik ve bütünlüğün sağlanmasının güçlüğü ve ayrı ayrı saptanabi- lecek vergi oranlarının varlığı nedeniyle optimal yapıya ulaşmak mümkün değildir
3. Ek Oran Yöntemi Ek oran yöntemine göre vergiler, elde ettiği geliri diğer yönetim- lerle paylaşan, tek bir yönetimce idare edilir. Bazen merkezî yönetim bazen de yerel yönetimler vergiyi toplarken belli bir oranını diğier idare adına tahsil ederler. Uygula- manın nedeni söz konusu verginin gelirinin yüksek ancak tek idare tarafından top- lanmasının maliyet açısından etkin olmasıdır.
* Ek oran yöntemine göre vergi tek yönetimce idare edildiği için vergi yönetiminde birlik sağlanıp çifte vergilemenin önüne geçilir. Ayrıca yöntem, mali açıdan yeterli gelire sahip olmayan bölgeler arasındaki eşitsizliği gidermeye yarar. Olumsuz yanı başka idare adına vergi toplayan idarenin vergi toplama gayretinin azalması sonucu vergi gelirinin azalması ve pay alan idarenin de gelir yaratma gayretinin azalması sonucu mali bağmlılığının artmasıdır.
Özgelirlerin bölüşümü ilkeleri
1.İç Piyasanın Etkinliği Vergiler ekonomik aktivitenin bölgeler arasındaki hareketlili- ğini etkileyen en önemli unsurlardandır. Vergi mükellefinin uluslararası dolaşımı ma- liyetli ve zor olmasına rağmen aynı ülke içinde bölgeler arası dolaşım nispeten daha kolaydır. Birçok yerel yönetimin vergi yetkisine sahip olduğu durumda bu yönetimler arasında vergi oranlarının belirlenmesi konusunda bir koordinasyonun sağlanması gerekir. Vergi yasaları tasarlanırken de yerel yönetimler arasında kaynakların hare- keti olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Ekonomik teoriye göre hareketsiz ve böl- geler arasında eşit dağlmış faktörlerin vergilendirilmesi yerel yönetimlere bırakılma- lıdır. En iyi örnekler emlak ve motorlu taşıtlar vergileridir.
2.İdari Maliyetler Vergi kayıp ve kaçağını en aza indirmek için yerel yönetimlerin birbirleriyle eş güdümlü çalışması gelir yönetimine ek maliyetler getirir. Bu maliyetler göz ardı edildiğinde bazı vergi tabanları çifte vergilemeye konu olup, bazıları hiç vergilendirilemez. Yerel yönetimlerin gelir yönetme kapasiteleri merkezî yönetime oranla daha zayıftır. Bu nedenle yönetimi zor, karmaşık ve masraflı gelirler yerel yönetimlere bırakılmamalıdır.
3.İstikrarlılık ve Esneklik Yerel yönetimlerin sunduğu hizmetlerin boyut ve maliyetle- rinin zaman içinde arttığı gözlenir. Bu gelişmenin arkasında kentleşme, nüfus artışı ve yükselen yaşam standartlarının daha fazla kamusal hizmet ihtiyacı doğurması ve enflasyon gibi nedenler yer alır. Bu gibi etkenler, bazı durumlarda yerel yöne- timlere beklenmedik ve büyük çaplı ilave hizmet maliyetleri yükler. Yerel yönetim- lere tahsis edilen gelirlerin istikrarlılık ve esneklik özelliklerini bir arada bulundur- ması gerekir.Et- kin ve dengeli bir harcama sisteminin kurulabilmesi önceden tahmin edilebilir olan ve maliyetlerdeki gelişmelere de cevap verebilecek yeterli esnekliğe sahip bir gelir sisteminin varlığna ihtiyaç duyar. Ekonomik faaliyetlerle genişleyen vergiler daha çok merkezî yönetimce tahsil edildiğinden, yerel yönetimler beklenmedik durumlar- da merkezden mali destek bekler hâle gelir.
4.Ulusal Eşitlik Bir ülkenin içindeki yerel yönetimlerin idari alanları;nüfuslarının yapı- sı, yüz ölçümleri ve ekonomileri bakımından birbirlerinden farklılaşır. Ekonomik ak- tivitelerinse genellikle belli bir nüfus yoğunluğuna ve ticari potansiyele sahip yöre- lerde yoğunlaşma eğlimi bulunur. Bu tür bir yoğunlaşma da zengin yörelerle fakir yöreler arasındaki farklılıkları derinleştirir. Bunun sonucu fakir yörelerde yaşayanlar daha iyi hizmet ve olanaklar umuduyla zengin yörelere göç eder. Yerel yönetim- lerse yüksek gelirli mükellefleri kendilerine çekmek, düşük gelirlileri kaçırmak için ters gelir dağılımı politikaları şeklinde vergi ve aktarım politikaları uygulayabilir. Merkezî yönetimce dengeleyici yardımlarla duruma müdahale edilmediğinde ülke ekonomisi ve gelir dağlımı sağlıksız ve sürdürülemez bir hâl alır.
5.Fayda - Maliyet ilişkisi Yerel yönetimlerde şeffaflık ve hesap verebilirliğin yerel ka- musal mal ve hizmetlerinin faydaları ile maliyetlerinin ilişkilendirilmesi ile arttırılabi- leceği varsayılır. Fayda-maliyet ilişkisi sağlamakta kullanılabilecek gelir yönetimi a- raçları faydalanma vergileri ve kullanıcı harçlarıdır.Faydalanma vergisi:Vergi mü- kellefinin ödediği tutarın, verginin konusundan sağladiği faydayla orantılı olduğu vergi.
* Faydalanma vergileri ve kullanıcı harçları, yerel kamusal mallarda ortaya çıkan sı- kışıklık maliyetlerini ve dışsallıkları kontrol etmek için de kullanılır. Akaryakıt vergisi bu tür vergilere örnektir. Bir yandan akaryakıt tüketimi kontrol altında tutabilir diğer yandan sağlanan gelirler akaryakıtın neden olduğu çevre zararlarını gidermek, toplu taşıma sistemleri oluşturmak, kara yolu yapım ve bakım amaçları için kullanılabilir.
3.iDARELERARASI MALi AKTARIMLARYerel yönetim bütçe dengesizlikleri idareler arası mali aktarımlar ve/veya yerel yönetimlerin borçlanmasıyla giderilir. Çoğu geliş- mekte olan ülkedeki yerel yönetimlerin ana gelir kaynağıdır. Bu yerel yönetimlerin yerel gelir yaratma kabiliyetlerinin zayıflığının göstergesi olarak yorumlanabilir.Mer- kezî yönetimce dikkate alınması gereken temel husus, her bir mali aktarım türünün yerel harcama ve gelir toplama davranışları üzerinde nasıl bir etki yaratacağnın ön- ceden saptanmasıdır.
* İdareler Arası Mali Aktarım Yöntemleri
1.Gelir Paylaşımı Düzenlemeleri Belli bir vergi üzerinden ya da tüm gelir havuzun- dan, gelirin elde edildiği kaynağa göre veya belirli bir formüle göre yerel yönetimlere pay verilmesi şeklinde uygulanır. İstikrarlı ve maliyetsiz olmasına rağmen gelir yöne- timi konusunda yerel yönetimlere esneklik bırakmayıp harcama ihtiyacına göre gelir- leri arttırma imkânını ortadan kaldırır.
2.Yardımlar idareler arası mali yardımlar merkezî yönetimin tasarrufuna ya da yerel yönetimin talebine bağlı olarak süreklilik taşımayarak yapılan mali aktarımlardır. Ko- şullu veya koşulsuz yardımlar olarak ikiye ayrılabilir.
* Koşulsuz yardımlar yerel yönetim harcamalarına genel bir katkı olarak nitelendirilir. Burada önemli olan, harcama ihtiyaçlarını, hizmet sunum maliyetlerini ve/veya vergi kapasitesini ölçen objektif bir kritere göre mi, yoksa merkezî yönetimin tasarrufuna göre mi dağtıldıklarıdır.
* Koşullu yardımlar merkezî yönetimin belirli bir harcama programı veya programın bir parçası için kullanılmak şartıyla yaptığı yardımdır. Şart bazı ulusal öncelikler ya da yerel yatırımın yetersiz görüldüğü dışsal yarar sağlayan yerel hizmetler için konu- lur. Maliyeti karşılayan ve karşılamayan koşullu yardımlar olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu tür yardımlar bir ulusal hedef olarak bazı temel kamu hizmetlerinin minimum su- num düzeylerinin sağlanması amacıyla kullanılabilmektedir.
İdareler Arası Mali Aktarım ilkeleri
1. Dikey Mali Dengenin SağlanmasıDengelerin dikey olarak bozulması,gelir kaynak- ları ile harcama sorumlulukları arasında eşitsizliğin oluşmasından kaynaklanır. İda- reler arası mali sistemde dikey dengesizlik, yerel yönetimlerin kaynak yaratma gücü- nün harcama sorumluluklarını karşılayamaması ile ortaya çıkar. Sorunun en yaygın kaynağı ise yerel düzeyde yeterli özkaynakların bulunmamasıdır.
* Dikey denge: Yerel yönetimler ile merkezî yönetimin arasında sağlanacak gelir ve harcama düzeyi dengesidir.
2.Yatay Mali Dengenin Sağlanması Bölgeler arasındaki yatay dengesizlikler bölge- ler arasındaki mali kapasite ve hizmet sunum maliyetleri farklılıklarından kaynaklanır. Birçok ülkede doğal kaynaklar ve ticari yoğunlaşma gibi faktörler nedeniyle bölgeler arasında önemli derecede mali kapasite farklılıkları bulunur. Bununla birlikte ülkenin tümünde yaşam kalitesinin sağlanması için, tüm bölgelerde kamusal hizmetlerin bel- li bir düzeyde sunulması gerekir.Aksi takdirde çarpık gelir dağlımının yol açacağı so- runlar toplumsal refahı olumsuz etkiler.Bu nedenle minimum kamusal hizmet sunum düzeylerini finanse etmeye gücü olmayan fakir bölgelerdeki yerel yönetimlere idare- ler arası mali aktarımlarla destek olunması gerekir.Yatay denge:Fakir ve zengin böl- gelerin yerel yönetimleri arasında sağlanacak gelir ve harcama düzeyi dengesidir
3.Politikaların Ulusal Düzeyde Uyumlaştırılması Yerel özerklikteki artış yerel yöne- timlerin politikalarının ulusal düzeyde öncelikli olan politikalarla bağının zayıflaması- na ve hatta bazı durumlarda çelişmesine yol açar. Bu tür uyumsuzluklar genelde ekonomik istikrar programları, büyük çaplı altyapı yatırım projeleri ve kamusal hiz- metlerde standartların sağlanması gibi konularda ön plana çıkar. Yerel yönetimlerin harcama ve gelir politikaları idareler arası mali aktarımlar kullanılarak ulusal öncelikli politikalarla uyumlu hâle getirilebilir.
4.Bölgeler Arası Dışsallıkların Giderilmesi Kamusal mal ve hizmetlerin fayda alanları her bir mal ve hizmet için farklılık gösterir. Bir yerel yönetimin yetki alanının, kamusal mal ve hizmetlerin fayda ve maliyetlerini içselleştirebilecek şekilde belirlenebilmesi veya her kamusal mal ve hizmet için yönetim birimi oluşturulması mümkün değildir. Eğer bir hizmetin fayda alanı bu hizmeti sunan yönetim düzeyinin yetki alanı ile tam olarak örtüşmüyorsa, merkezî yönetimin söz konusu kamusal mal veya hizmetin op- timal altı sunumunu önlemek için mali aktarımlarla müdahale etmesi gerekir.
4.YEREL BORÇLANMA Yerel yönetimler genel olarak, merkezî yönetimden, aracı finansal devlet kurumlarından ve doğrudan sermaye piyasalarından olmak üzere üç kaynaktan borçlanır.
Yerel Borçlanma ilkeleri
1.Nesiller Arası Eşitleme çeşitli yatırım projelerinin yararları, eğtim ve altyapı gibi, geniş zamana yayılır. Bu nedenle borçlanma, yatırım projeleri için ödemeleri proje- nin yaşam ömrüne yayabilme ve gelecekteki fayda akımlarıyla bütünleştirebilme imkânı sunar. Dolayısıyla yerel borçlanma yerel yönetim yatırım harcamalarında nesiller arası bağlantıların kurulmasını sağlar.
2.Sermaye Yatırımı Harcamalarının Finansmanı Yerel borçlanmayı yatırım amaç- larıyla kısıtlamak borçlanmanın olumsuz etkilerini azaltır. Ancak böyle bir altın kural kamu tasarruflarının yatırıma yönelmesini engelleyebilir. Bununla birlikte yeterli ekonomik ve sosyal geri dönüşü olmayan yatırımlar için borçlanmak arzu edilmez. Eğtim ve sağlık gibi alanlara yapılan cari harcamaların geri dönüşü daha fazladır. Dolayısıyla yerel yönetimlerin sadece yatırım amacıyla borçlanmalarına izin veril- mesi bazı durumlarda etkin olmaz.
3.Gelir ve Harcama Akımlarının Uyumlaştırılması Bazı nedenlerle yıl içerisinde ye- rel yönetimlerin yapacakları harcamalarla, gelirlerin elde edileceği zamanlar arasın- da farklılıklar doğar. Harcamaları ertelemekse yerel yönetimlerin sundukları önemli hizmetlerde kesintiler yaratıp olumsuz sonuçlar doğurur.Bunlar yerel borçlanmay- la giderilebilir. Ancak bu Uyumlaştırma yerel yönetimler için bir faiz yü- kü de getirir. Yerel hizmetlerin aksamadan sürdürülebilmesi için yerel yönetimlerin gelir ve har- cama akımları uyumlu biçimde tasarlanmalı ama beklenmedik uyumsuzluklar söz konusu olduğunda da borçlanmaya başvurmalarına izin verilmelidir.Altın kural: Kla- sik kamu maliyesi teorisine göre devletin yalnızca yatırım için borçlanabilmesidir
MAHALLİ İDARELER MALİYESİ
ÜNİTE 3
Üniter ve Federal Devletlerde Mahalli idareler
DEVLET SiSTEMLERi VE MAHALLi iDARELERYerinden yönetim ikiye ayrılır.
1.İdari yerinden yönetim yasama ve yargı gücüyle yetkilerinin merkezî yönetime ait olması,ama kimi hizmetlerin yerine getirilmesi için çeşitli bölgelerde bazı organlara özerklik tanınmasıdır. Bir ülkenin idari hizmetlerinin, merkezî devlet dışında, farklı yörelerde oturan halkın kendi aralarında seçtikleri kimselerce yürütülmesine idari yerinden yönetim denir.
2.Siyasal yerinden yönetim, yasama, yürütme ve yargı güç ve yetkilerinin tek merkeze değil, farklı merkezlere ait olup yürütülmesidir. Siyasal yapıları bakımından devletler, başlıca üniter devlet sistemi ve federal devlet sistemidir.
a.Üniter Devlet Sistemi(tekçi devlet)siyasal yönden merkeziyetçiliği simgeler. Devle- tin ülke,millet ve egemenlik unsurları ile yasama,yürütme ve yargı organları bakımın- dan teklik özelliği gösteren devlet şeklidir.Üniter devletlerde idarenin bütünlüğü ilkesi hakimdir ve idari teşkilat, merkezî ve mahalli idareler olmak üzere ikiye ayrılır.
* Merkezî idare, başkentte bulunan başkent teşkilatı ile bu teşkilatın ülkenin geri ka- lanındaki uzantısı sayılan taşra teşkilatı olmak üzere ikiye ayrılır. Her iki teşkilat aynı tüzel kişilik içinde yer alır,aynı bütçe ile idare edilir ve başkentin taşra teşkilatı üzerin- de hiyerarşi yetkisi vardır.
* Mahalli idareler belirli bölgede yaşayan insanların o bölgede yaşamalarından kay- naklanan ihtiyaçlarını karşılamak için oluşturulur. Yerel yönetimler ayrı bir tüzel kişiliğe ve bütçeye sahiptir, karar organları seçimle görev başına gelir ve merkezî idare- nin yerel yönetimler üzerinde bir hiyerarşi yetkisi yoktur. Yerel yönetimlerin varlığı idarenin bütünlüğü ilkesine aykırılık teşkil etmez.
* Yerel yönetimler gerek varlıkları gerekse faaliyetleri açısından merkezî yönetimin çıkardiği kanunlarla faaliyet gösterir.
* Yerel yönetimlerin kanunlar çerçevesinde sadece idari yetkileri olup yargı yetkisi üniter devletin ön gördüğü yargı sisteminde kullanılır.
* Merkezî idare yerel yönetimlerin idari kararları üzerinde idari vesayet yetkisi çerçevesinde sınırlı da olsa bir denetim yetkisine sahiptir.(Türkiye,Fransa, ingiltere, Yuna- nistan, Romanya, Macaristan ve Bulgaristan)
b.Federal Devlet Sistemi Uluslararası kişiliğe sahip olmayan bölgesel federe devlet- lerin aralarında anlaşma yaparak oluşturdukları, uluslararası kişiliğe sahip olan bir merkezî devletin yönetimindeki devletler topluluğudur. Federasyonda federal ve federe olmak üzere iki tür devlet vardır. Bunun doğal sonucu federal devletlerde iki tür egemenlik, iki tür ülke ve vatandaşlık vardır.
* Federal devlet uluslararası kişiliğe sahip olan devlettir. Federal devletin temsil ettiği irade ve egemenlik, tıpkı tek devlette olduğu gibi, bir bütün hâlindedir.
* Federe devletler uluslararası kişiliğe sahip olmamakla birlikte federal anayasanın ön gördüğü sınırlar çerçevesinde iç bağmsızlıklarına sahiptirler. Federal devleti oluş- turan federe devletlerin kendilerine ait ülkesi, halkı,yasama ve yargı yetkisi yani ege- menlikleri vardır.
* Hem federal devletin hem de federe devletlerin kendilerine ait yasama, yürütme ve yargı organları bulunur. Federal devletler üniter devletlerden, birden fazla devlet ve hukuk düzeni içermeleri nedeni ile farklıdır. Oysa üniter devletlerde yasama ve yargı güçleri sadece merkezî idarece kullanılır.Federasyon,siyasi yerinden yöneti- min örneğidir. (ABD, isviçre, Almanyai Hindistan)
* Federal devlet sistemleri idari açıdan federal devlet, federe devletler ve yerel yö- netimler olarak üçe ayrılır. Federasyonlarda federal devleti oluşturan federe devlet- ler(ABD’de state’ler, Almanya’da land’lar, isviçre’de canton’lar) federal devletin yetkisi dışında kalan hususlarda yasama, yürütme ve yargı yetkisine sahip birer devletçiktirler ve bu sebeple mahalli idare kavramının kapsamına dahil değillerdir.
* Federal sistemlerde, federe devletlerin yetkileri, görevleri ve sorumlulukları ana- yasalarla belirlenmış ve genelde yerel yönetimler de federe devletlerin yetki ve so- rumluluğuna bırakılmış idari birimlerdir. Bu nedenle yerel yönetimlerin görev ve yetkileri, mali ve idari özerklikleri eyaletten eyalete değişir.
* Mahalli idare dendiği zaman akla gelen Örn belediyeler, üniter devletlerde devlet içinde yer alan kamu tüzel kişisi olduğu hâlde federal devletlerde üye devletler içinde yer almış birer kamu tüzel kişisidir
FRANSA’DA MAHALLi iDARELER Fransa üniter bir devlettir. Fransız Devrimi ve Napolyon Bonaparte döneminde şekillenen yerel yönetim sistemi, ispanya, italya, Portekiz, Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinin yanında Afrika ve Amerika kıtasındaki bazı ülkeleri de etkilemiştir. Ülkemiz yerel yönetim sistemi de Osmanlı Devleti’nden itibaren Fransız yapılanmasından örnek alınarak oluşturulmuştur
* 1982de başlatılan yerinden yönetim reformuyla ülkenin geleneksel merkeziyetçi yapısından yerinden yönetime doğru geçilmiştir. Çıkarılan yasalarla mahalli idare ile merkezî idare arasındaki yetkiler yeniden belirlenip mahalli idarelere yeni mali kay- nak aktarımı gündeme gelip, valilerin,mahalli idarelerdeki vesayeti kaldırılmıştır
* 2003te yerinden yönetim uygulamalarında yeni bir aşamaya geçmiştir. Devletin ör- gütlenmesine ilişkin Anayasada köklü değişiklikler gerçekleştirirken, bölge idarelerine yasama yetkisi tanınmiştir. Bölge idarelerine yasama yetkisi tanınması- nın yanı sıra,anayasanın yerinden yönetime ağırlık veren politikaları engelleyen hü- kümlerini ortadan kaldırmak için Fransız Anayasası’nın 10 maddesi değiştirilmiştir.
Fransa’da Mahalli idarelerin Türleri Mahalli idare birimleri açısından temel olarak üç kademeye bölünmüştür. Fransız Cumhuriyeti Anayasasına göre mahalli idareler; Belediyeler (Communes), iller (Departements) ve Bölgeler’den (Regions) oluşur. Bu yönetimler kanunlar çerçevesinde ve üyeleri seçimle belirlenen meclisler aracı- lığı ile kendilerini serbest şekilde yönetirler. Kanun koyucu, illerin ve belediyelerin sayılarını arttırıp azaltabilir.
* Özel statülü yerel yönetim birimleri de bulunur. (Paris,Korsika,Fransa’nın deniza- şırı toprakları). Paris, hem il hem belediye statülerine sahiptir. Paris, başkent ve özel yönetime sahip bir yerel yönetim birimi olarak ilçelere ayrılır.
Belediye Fransız belediyeciliği kökenleri Roma imparatorluk’una uzanır. Ama gü- nümüz belediyeleri (communes) 1789 Fransız Devrimi ile ortaya çıkmıştır. 1982 re- formlarıyla yetki ve sorumlulukları genişletilmiştir.Fransa’da daha çok kırsal alan- lara özgü köy gibi örgütlenme ve yönetim birimleri bulunmadiği için en alt kademe yönetim birimi olarak belediyeler kabul edilir ve bu nedenle sayıları çok fazladır.
* Fransız otoriteleri ölçek sorununun hizmet etkinliği açısından doğurduğu sakınca- ları gidermek için belediyeleri birleşmeye zorlamak yerine belediyeler arası işbirliği uygulamasını benimser.1890deki bir kanunla tek amaçlı belediyeler arası işbirliği örgütü kurulmuştur (SIVU, syndicat intercommunal â vocation unique). SIVU’lar elektrik ve içme suyu gibi teknik hizmetlerle, geniş bir alanı kapsayan ulaşım, çevre sağlığı ve kentsel politika gibi hizmet alanlarında faaliyette bulunur.
* Belediye meclisi; belediyenin karar organıdır, belediye başkanı, başkan vekilleri ve meclis üyelerinden oluşur.Meclis üyelerinin sayısı belediyenin nüfusuna göre değişir. Doğrudan seçimle ve 6 yıl için halk tarafından seçilir.
* Belediye başkanı ve yardımcıları belediyelerin yürütme organıdır. Belediye baş- kanı ve yardımcılarını belediye meclisi seçer. başkan ve başkan yardımcılarından oluşan yürütme organının üye sayısı, meclisin üye sayısının %30’unu geçemez.
* Başkan belde yönetiminin başı olarak, bütçeyi hazırlar ve sunar, harcamaları mali ve idari işleri yerine getirir ve meclisin verdiği yetkiyle belediyeyi temsil eder. Beledi- yenin siyasi sorumlusu olan belediye başkanı aynı zamanda merkezî yönetimin de beldedeki temsilcisi, memurudur. Belediye başkanı bu yönüyle seçimlerin organize edilmesi, doğum-evlenme-ölüm gibi olayların kaydedilmesi, nüfus işlemlerinin yapılması, askerlik çağındaki gençlerin tespit edilmesi ve zorunlu eğtim yaşı gelen çocukların belirlenmesi gibi görevler yapar. Belediye başkanı devletin memuru olarak yaptığı bu işlerden dolayı vali ve kaymakama karşı sorumludur.
Il (departements), Hem mahalli idare birimi hem de merkezî yönetimin basamağı- dır. Kuruluşu 1871 yasasına dayanan il yerel yönetimi Fransa’nın en eski mahalli idare birimidir, o dönemin zor ulaşım ve iletişim koşullarının ve bunların yetersizli- ğinden kaynaklanan sorunların çözümü için oluşturulmuş ve bugün için ortaya çıkış koşullarından hayli farklı işlevleri yerine getirerek Fransız idare sisteminin önemli parçası olmuştur
* il yerel yönetiminin örgütlenmesi, 6 yılda bir yapılan seçimlerle göreve gelen ve “il genel meclisi” adı verilen organ ile düzenlenir. 1982deki Fransız Yerel Yönetim Reformu ile birlikte iller il genel meclisi içinden seçilen bir başkanca yönetilir. Bu gö- rev daha önce “prefect” adında merkez tarafından atanan valilerce görülmekteydi.
* Valiler hâla merkez adına, başbakanın temsilcisi konumundadır ve kaymakamlar- la birlikte denetim hizmetlerinin yapar. il yönetiminin karar organı il genel meclisidir. Illerin nüfusuna göre meclis üyesi seçilir. Üye sayısı 17 ile 69 arasında değişir.il ge- nel meclisi; meclis başkanını, başkan vekillerini ve yönetim kurulunun diğer üyeleri- ni (il encümeni) meclis içinden seçer. Meclis, doğrudan halk tarafından 6 yılda bir seçilir. Fakat 3 yılda bir meclisin yarısı yenilenir.
* Meclis başkanı, il yerel yönetiminin yürütme organıdır. Mutlak çoğunlukla seçilen ve çalışma süresi 3 yıl olan başkan ilin siyasi ve idari sorumlusudur. Bütçeyi hazır- lar sunar ve harcamaları denetler. il hizmet birimlerinin başı olan başkan kamu mal- larını ve polisi yönetir.1982de reform sürecini başlatan yasayla il genel meclisi baş- kanının vali karşısındaki konumu güçlenmiştir. Böylece, il yönetimleri gerçek bir mahalli idare biriminde uygulanması gereken “yerel seçilmişlerin işbaşında bulun- ması” ilkesine uygun konuma getirilmiştir.
Bölge (regions)belediye ve il yönetimlerine göre daha yeni idari birimlerdir. Fran- sa’ da bölge yönetimi, özellikle merkezî yönetimin ekonomi ve alan planlamalarını daha etkin yapabilmek ve bazı hizmetlerin daha bütüncül biçimde sunulmasını sağlamak için 1964’te çıkarılan kanunla kurulmuştur. Daha sonra 1972-73 yılla- rında reforma tabi olan bölge yönetimleri danışma organı olmaktan çıkıp kamu kurumu niteliği kazanmiştir. Ancak 1982’de başlatılan reform çalışmaları ile birlikte bölge yönetimleri daha da önemli birer yerel yönetim organı hâline gelmiştir.
* Bölgeler hem yerinden yönetim birimi hem de merkezî yönetimin yetki genişliği il- kesine göre faaliyetlerini sürdüren taşradaki uzantısıdır. Merkezî yönetimin taşra u- zantısı yönüyle bölge idaresinin en üst düzeyde temsilcisi bölge valisidir. Bölge vali- si, Bakanlar Kurulunca atanır.Devletin bölgesel hizmetlerini yürütüp her bakanı ayrı ayrı temsil eder. Bölge valisi sağlık,çevre,istihdam,bayındırlık,tarım ve polis... Hiz- metlere ilişkin görevleri yerine getirmekle görevlidir.Aynı zamanda ulusal çıkarların korunmasından ve yasaların uygulanmasından bölgesel düzeyde sorumludur.
* Bölge yerel yönetiminin yapısı il yerel yönetim yapısına benzer . Bölge meclisinin başkanı, bölge idaresinin yürütme organı ve bölgesel idarenin başıdır. Bölge baş- kanın; bölge gelirlerinin toplanması, harcamaların yapılması, bölge personelinin idaresi,bölge bütçesinin tahmini ve bölgesel düzenleyici işlemler gibi bölgesel prog- ramların uygulanması için gerekli kararların alın- ması, sözleşmeler imzalanması ve mahkemelerde bölge idaresinin temsil edilmesi gibi görevleri vardır.
* Fransa’da bölge idarelerinde; bölge meclisi ve meclis başkanı yanı sıra, ekonomik ve sosyal komite adında bir de danışma organı vardır. Komitenin üyeleri tüccarlar, serbest meslek erbapları, sendikalar, bölgesel gönüllü kuruluşlar ve benzeri kurum- ların temsilcilerinden oluşur. Komite, ulusal planların hazırlanması ve uygulanması, bölgesel kalkınma planlarının hazırlanması, bölgesel bütçelerin hazır- lanması ile sosyoekonomik konularda danıflma organı rolü oynamaktadır. Komite ayrıca bölgesel konularla ilgili kendi değerlendirmelerini yapmakta serbesttir.
Fransa’da Mahalli idarelerin Görevleri sunulan hizmetler temelinde en çok har- camayı belediyeler yapar. Ayrıca belediyelerin halkın spor, kültür ve bofl vakitlerini değerlendirmeleri için sunduğu hizmetlerin oranının yüksek olduğu görülür. Bölge- lerin özellikle ulaşım alanında etkili olduğu son yıllarda raylı ulaşım hizmetlerinin sunulmasında üstlendiği rollerin harcamaya da yansıdiği görülür. illerse merkezden gelen refah sübvansiyonlarının dağtımında önemli bir role sahiptir.
Sübvansiyon: Devletin kişi ya da kurumlara mal, para veya hizmet biçiminde yaptığı karşılıksız yardımları ifade eder.
* Gerek belediyelerin gerekse illerin bütçeleri olağan ve olağanüstü olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Belediye bütçelerinin olağan bölümünde belediyenin idari giderleri, belediyenin sahip olduğu taşınır ve taşınmazların bakım masrafları, yol vb. kamusal hizmetlerin harcamaları ile olağanüstü bir nitelik taşımayan sübvansiyon harcamaları yer alır.İl bütçelerinin olağan bölümünde, her yıl düzenli biçimde tek- rarlanan hizmetlere ilişkin giderlerle belli kaynaklardan düzenli sağlanan gelirlerdir. Her iki idare bütçelerinin olağanüstü bölümü yatırım harcamalarından oluşur.
Belediyenin Görevleri
•Belediye dâhilindeki yolları yapmak.
•Sosyal hizmetlerle ilgili görevleri yerine getirip eğlence ve park alanları oluşturmak.
•Anaokulu ve ilkokul yapmak, bunların bakımını ve onarımını yapmak.
•içme suyu, atık su ve kanalizasyon tesislerini yapmak.
•Bayındırlık,arazi kullanımı işlemleri,imar ve inşaat işleri ve sosyal konutlar yapmak
•Spor tesislerinin bakımını sağlamak ve sportif faaliyetleri desteklemek.
•Belediyeler arası kalkınma projelerini yürütmek.
•Belediye sınırları içinde taşımacılık hizmetlerini planlamak.
*itfaiye hizmetleri 1989’dan sonra belediye birliklerinin görev alanına devredilmıştir. Sağlık hizmetleri belediyenin görevi sayılmaz ve devlet hastaneleri merkezî ida- reye bağlıdır. Sosyal güvenlik hizmetleri de merkezî idarenin görevleri arasındadır.
ilin Görevleri
•Sosyal politika; kimsesiz ve yardıma muhtaç özürlülere lojman yapıp ulaşımlarını sağlamak. Bakıma muhtaç kişilere işsizlik yardımı yapar. Çocuk bakım evleri kurar ya da kendi evlerinde muhtaç çocuklara yardım eder. Evlat edinme ve edindirme işlemlerini yürütür. Koruyucu sağlık ve aşılama hizmetlerini yerine getirir.
•Bayındırlık; imar-iskân, planlama, il yollarının bakım ve onarımı, il yönetimine ait bina ve ekipmanın onarımı.
•Ekonomi; ekonomik kalkınma projelerinde görev alıp uygun sanayi alanları hazırlamak
•Eğtim; orta eğtim, özel okullara yardım ve ilkokul için belediyelere yardım yapmak, yükseköğretim ve bilimsel arafltırmaları desteklemek.
•Ulaşım; şehir içi ve şehirlerarası ulaşım ile öğrencilerin okula taşınması.
•Kültürel Hizmetler; arşiv, kütüphane, müze, sergi, tarihî eser ve sanat merkezleri kurmak.
•Spor; spor eğtimi vermek, spor tesisi kurmak ve millî sporcuları teşvik etmek.
•Çevre; çevre ve çevreyi koruma ile ilgili her türlü faaliyet, atıkların bertarafı ve güçsüz belediyelere su temini için yardımda bulunmak.
•Tarım ve Hayvancılık; kırsal alanlar da tesis kurma ve geliştirme yardımı, sulama ve koruma.
•Turizm
* il yönetimi fonlar ve vergilerin belediyeler arasında dağlımını yapar. Belediyelere eğtim ve sosyal hizmetlerle ilgili yardımlar yapar.
Bölgenin Görevleri
•Ekonomi; sanayi ve ticaret kurumlarının gelişmesine yardım etmek (ekonomik an- lamda planlama yetkileri vardır).
•Eğtim; liseler ve meslek eğtimi.
•Bayındırlık; imar-iskân ve kentsel planlama.
* Bölge yönetimi, bölgenin ekonomik gelişmesi, toplumsal, kültürel ve bilimsel alan- larda geliştirilmesi gibi konularda yetkilidir. Fransa’daki bölgelerin oluşturulmasında, siyasal olmaktan çok idari ve ekonomik faktörlerin etkili olduğu görülür. il sınırlarının ekonomik faaliyetler için yetersiz kalması ve toplumsal ihtiyaçların gerekleri, bölge- lerin kurulmasının gerekçeleri olarak sayılır. Özerk bir yerel yönetim olarak oluşturul- muş bulunan bölge yönetimi, birçokları için mevcut ihtiyaçlara daha uygun düşen bir kademe olarak görülmüştür. Bölge yönetimi, bölgenin ihtiyaçlarını sunabilmesi için genel yetkiyle donatılmiştir.
Fransa’da Mahalli idarelerin GelirleriFransa mahalli idarelerin harcamaları üç ana kaynak tarafından finanse edilir. Bunlar; yerel vergiler, merkezî yönetimden yapılan mali aktarımlar ve borçlanmadır.
* Belediyeler ve iller benzer mali yapıya sahiptirler. Bölge idarelerinin gelirleri iller ve belediyelere oranla daha yetersizdir. Bu ülkede, vergi gelirleri daha çok belediyeler ve iller tarafından tahsil edilirken bölge idareleri merkezî hükûmetçe bölgeye devre- dilen devlet vergi gelirleri, toplam vergi gelirlerinden kişi başına alınan pay, emlak- tan ve hizmet karşılığ alınan gelirler ve bölge tarafından gerçekleştirilecek işler için mahalli idarelerden aldiği katkılardan gelir elde etmektedir.
1.Yerel Vergiler Dolaysız ve dolaylı vergiler olmak üzere ikiye ayrılır. Fransa’da yerel yönetimler, 1917 yılından beri merkezî yönetimden ayrı ve kendilerine özgü dolaysız vergilere sahiptir. 1959 da yenilenmelerine karşın çoğu kez “dört ihtiyarlar” denilen bu vergiler; gayrimenkullerden alınan arazi vergisi, kiracılardan alınan kira vergisi, ticaretle uğraşanlardan alınan meslek vergisi ile ev sahiplerinden alınan emlak ver- gilerinden oluşur. Ayrıca çöp vergisi, ulaşım vergisi ve mülk kayıt vergisi gibi birçok yerel vergi çeflidi de bulunur.
2.İdareler Arası Mali Aktarımlar Yerel yönetimler devlet yardımlarının %95’ini is- tedikleri gibi kullanabilir, %5’i ise vali emrine verilir.1979 dan itibaren merkezî hükû- met mahalli idarelere ihtiyaçları ölçüsünde blok bağışlarda bulunur. Bunların kulla- nım alanının rahat olması mahalli idareler açısından avantaj oluşturur ve sosyal refah ve bayındırlık yatırımlarını desteklemek için merkezî yönetimce bağış yapılır
* Mahalli idarelerin gelir kaynaklarının %30’a yakın bölümü yardımlardan oluşur. Merkezî yönetim yardımları sabit yardımlar, dengeleme yardımları ve özel katkılar şeklinde üçe ayrılır. Merkezî idarenin tahsil ettiği vergilerin bir kısmını belediyelere aktarması sabit yardımlar kapsamına girer. Vergi kapasitesi zayıf olan belediyelere aktarılan yardımlara ise dengeleme yardımları denilmektedir. Kültür, tarım, konut ve yolların yapılması için merkezî yönetimin belediyelere özel katkıları mevcuttur.
* Mahalli idarelere yapılan bu yardımlarda en büyük payı sabit yardımlar almaktadır. Sabit yardımların dağtımı formüle bağlanmiştir.Örn, yardımların %40’ı nüfus, okul- ların öğrenci sayıları, mahalli idarelerin gelirlerini artırmaya yönelik çabaları ve turis- tik yöre olup olmamaları gibi unsurlar göz önünde bulundurularak dağtılır.
3. Borçlanma Mahalli idareler herhangi bir üst kurumun onayına tabi olmadan ser- bestçe borç alabilir. Kredi kuruluşlarıyla serbestçe sözleşme yapabilir. Mahalli ida- reler mali piyasadan tahvil çıkararak borçlanma yoluna gidebilir. Mahalli idarelerin diğer kararlarında işleyen prosedüde olduğu gibi borç alma işlemlerinde de valiye bilgi verilir. Borcun yasal şartları ise Borçlar Kanununda düzenlenmiştir ve Örn yasal faiz oranının üzerinde bir borçlanma söz konusu olamaz.
* Merkezî yönetim,yerel yönetimlerin borçlarını üstlenmez. Bu yüzden yerel yöne- timlerin rasyonel olmayan ve ödeyemeyecekleri borçların altına girmeleri de olduk- ça zordur. Bununla birlikte, mahalli idarelerin kredi piyasasına girdiği zaman uymak zorunda olduğu bazı kurallar vardır.Bu kurallara örnek olarak mahalli idarelerin büt- çelerinin denk olması ve borç olarak sağladıkları kaynakların geri ödemesini, yeni borçlar yerine, kendi kaynaklarıyla yapma zorunlulukları gösterilebilir.
ABD’DE MAHALLi iDARELER ABD modern federalizm kurucusudur.Burada eya- letler ve federe devletler ayrı ayrı egemen kabul edilir.ABD egemenliği FEDERAL devlet ile federe devlet arasında paylaştırılmıştır.
* Milli savunma , para politikalarının tayinı, ticaretin düzenlemesi ve Federal Yüksek mahkeme yoluyla federal anayasanın gözetilmesi gibi işler Federal Devletçe yapılır
* Polis, bayındırlık, planlama, eğitim vb. hizmetler ile mahalli idarelerin yapılarını belirleme işi eyaletlere aittir.
* ABD de yerel yönetimler geçmişi 18. yy dayanır ve Federal anayasada düzenlen- memiştir. Federe devletler Federal anayasaya aykırı olmamak koşuluyla yerel yönetimleri kendileri düzenler .
* Birçok eyalet özellikle büyük kentler kendilerine genel yetki veren Özerklik Beraati ( home-rulecharter)ne sahiptirler.Eyalet yasaları ve kendi beratları sınırlamamak kaydıyla bu kentler, her tür faaliyette bulunma hak ve yetkisine sahiptirler.
ABD DE MAHALLİ İDARE TÜRLERİ :
1.Genel amaçlı idareler :Belediye , vilayet , kasabalar
2.Özel amaçlı mahalli idareler :Özel bölgeler , okul bölgeleri
* En büyük mahalli idare birimi Vilayetlerdir
* ABD de en fonksiyonel, en önemli yerel yönetim kurumu Belediyelerdir
* Kasabalar eyaletlerin bir alt bölümünü oluşturan, yerel yönetim birimleri ve gele- neksel mahalli idare birimleridir.Başta New England eyaletindekiler olmak üzere bazı kasaba yönetimlerinde “kasaba toplantısı” denen ve doğrudan demokrasinin bir uygulaması vardır. Bu sistemde, kayıtlı bütün seçmenler; bazı görevlileri seçmek, mahalli konuları tartışmak ve kararlar almak üzere toplanırlar.Mahalli idare organı olarak seçmenler, yol yapım ve bakımı, kamu binalarının yapımı, yerel vergi oranları ve kasaba bütçesi gibi konuları görüşerek karara bağlarlar.
* Özel amaçlı mahalli idareler, tek bir hizmet alanı için kurulmuş, “genel amaçlı” yerel yönetim birimleri karşısında önemli oranda idari ve mali özerkliğe sahip olan birden çok idari birimi kapsayacak şekilde oluşturulan bağmsız idari kuruluşlarıdır.
ABD DE MAHALLİ İDARELERİN GELİRLERİ Gelirleri yerel vergiler , idareler arası mali aktarımlar ve borçlanma dır.
1.Yerel vergiler: Eyalet yasaları ile konulan vergileri toplama ve bu yasaların çizdiği sınırlarda vergi koyma yetkisine sahiptir.En önemli vergi kaynağı Emlak Vergisidir
2.İdareler arası mali aktarım: Gerek federe devletten gerekse bağlı olduğu eyaletlerden önemli miktarda mali yardım alırlar.Federe devlet ve eyalaetler mahalli idarelerin genel nufüs , kentnufusu , kişi başına gelir , gelir vergisi hasılası ve vergi toplama gayreti kıstatslarına göre yardımı belirler.
3.Borçlanma : Mahalli idareler sermaye yardımları , tahvil ve başka türlü borçlanma yolarıyla borçlanabilirler. Federal devletin müdahalesi olmadan eyalet kanunlarının çizdiği sınır larçerçevesinde , altyapı yatırımlarını finanse etmek , kısa vadeli finans- man ihtiyaçlarını karşılamak ve icari faaliyetleri teşvik etmek amacıyla borçlanır
TAHVİL: Kurumların kaynak bulmak amacıyla ticaret yada sermaye piyasası ka- nunlarına göre çıkardıkları , vadesi bir yıldan uzun borç senedidir.
MAHALLİ İDARELER MALİYESİ
4. ÜNİTE
MAHALLİ İDARELERİN MALİ KAYNAKLARI VE BÜYÜK KENTLER
Gelir bölüşümü, idareler arasında hizmetin gerektirdiği harcamayı yapabilecek gelirlerin belirli kurallara uygun olarak dağıtılması ve bölüşülmesidir.
Dar anlamda gelir bölüşümü: idareler arasındaki özellikle mali alanda gerçekleşen eşitsizliği gidermek ve ilişkileri dengeye oturtmak için yapılan düzenleyici işlemlerdir.
Geniş anlamda gelir bölüşümü: Denge sağlayıcı faaliyetlerin dışında ayrıca vergi kaynak ve gelirlerinin de bu amaca uygun olarak bölüşülmesini ifade eder.
* Federal yapılı devletlerde yerel yönetimlere daha geniş mali özerklik tanınırken , üniter yapılı devletlerde mali özerklik sınırlıdır.
* Merkezî ve Mahalli idarenin gelir bölüşümünde 4 yöntemden söz edilir
• Bağmsız Vergileme Yetkisi Sistemi
• Bağmlılık Sistemi
• Ayırma Sistemi
• Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Sistemi
1.Bağımsız vergilendirme yetkisi: HANS RİTSH in rekabet sistemi olarak adlandır- dığı sisteme göre mahalli idareler değişik ölçülerde vergiler toplama, vergileme ile ilgili işlemleri kendi sorumluluklarında gerçekleştirme, vergiden matrah ve oranını yasaların öngördüğü çerçevede belirleme yetkisine sahiptirler.
* Avantajı yerel yönetimin vergi kaynağına fiziki olarak yakın olması sebebiyle yerel idarenin verdiği hizmeti faydlanan halkın tercihlerine göre ayarlayabilmesidir.
* Dezavantajlı; mahalli idare ve merkezi idare ayrı ayrı vergi idaresi kurması sonucu verginin tarh tahakkuk ve tahsil maliyeti artar, kişilerin bireysel vergi yükünü artırabi- lir ve aynı ülkede uygulanan farklı vergi oranları bölgeler arası eşitsizliği doğurur ve vergi sisteminde birlik bozulmuş olur.
2.Bağımlılık sistemi: Vergi gelirlerinin büyük kısmı merkezi yönetimce toplanıp yerel yönetime sadece küçük bazı vergi ve harçlar bırakılır. Mali özerklik zayıftır.
3.Ayırma sistemi: Merkezi idare vergilerle ilgili esaslı usulleri belirler, yerel idarede gelirleri tarh ve tahsil ederek halkın ihtiyacına dönük hizmet oluşturur. Çifte vergiyi önler .emlak vergisi oranlarının merkezi hükümet belirleyip yerel idarenin toplaması buna örnektir.
4.Vergi gelirlerinden pay verilmesi: Merkezi idare tüm vergileri toplar yerel yönetim- lere pay verir.En önemli özelliği çifte vergilendirmeyi önler. Mali özerklik yoktur mer- kezi idareye bağımlı hale gelir. Nadaroğlu,’na göre “paylaşmanın yöntemlerini özel- likle payın miktarını merkezî idare tek başına saptadığından, uygulamada sonuç daima yerel yönetimler aleyhine olur. Bu da bir ölçüde mali özerkliğin yitirilmesidir.”
Vergiler Yoluyla Gelir Sağlama
1. Gelir Vergileri; Maliye politikasının amaçlarından biri olan istikrarı sağlama işle- vini yerine getirmekte kullanılan en önemli araçlar gelir üzerinden alınan gelir ve kurumlar vergileridir.Merkezî idare tarafından toplanmaları makroekonomik istikrar açısından daha uygundur.
* Bazı ülke uygulamalarında belirli ölçülerle yerel yönetimlere pay verilir.
* Alman Anayasası 106/5. m göre; belediye ile köylere gelir vergisi gelirlerinden düşen pay;eyaletlerce belediyelere nüfuslarının gelir vergisi hasılatı ölçüsünde akta- rılır, ayrıntılı düzenleme Federal Konseyin onayına bağlı federal yasayla düzenlenir.
* Luksemburg’da yerel yönetimler sermaye ve kâr üzerinden elde edilen gelirlere sahiptirler.
* Norveç’te vergi oranlarının alt ve üst sınırları parlamentoca belirlense de belediye gelirlerinin en önemlisi kişiler ve flirketlerden alınan gelir ve kurumlar vergisidir.
2.Tüketim Vergileri: Tüketim vergisi niteliğindeki satış vergilerinin tamamının veya bir kısmının yerel yönetim geliri olmasına günümüzde rastlanır. Belçika’da devlet tarafından federal seviyede toplanan katma değer vergisi hasılatından belirli oranda pay yerel yönetimlere devredilmektedir.
3.Emlak Vergisi vergi sınıflandırmasında Kısmi Servet Vergisi olarak konumlanır. Emlak vergisi yerel yönetimlerin istikrarlı, öngörülebilir, belirli, öz gelirleridir.
* Birleşik Krallık’ta emlak vergisinin benzeri olan Meclis Vergisi, yerel yönetimlerin gerçekleştirdikleri hizmetler karşılığnda yapı, arsa ve arazilerin yıllık kira değeri üzerinden aldiği bedeldir. Meclis vergisi yerel yönetimlere bırakılmış tek vergidir.
* isveç’te de emlak vergilerini toplama yetkisi yerel yönetimlere bırakılmiştir.
* Luksemburg’da emlak vergisi yerel yönetimin geliri arasında yer almaktadır.
4.Motorlu Taşıtlar Vergisi Vergilerin genel sınıflandırmasında kısmı servet vergisi olarak yer alır. Emlak vergisinde yer alan faydalanma ilkesi motorlu taşıtlar vergisinde de geçerlidir.
* Portekiz’de taşıtların niteliklerine göre belediye sınırları içinde ikamet edenlerin, kayıtlı taşıtlarından alınan taşıt vergisi mevcuttur.
* Türkiye’de motorlu taşıtlar vergisi genel bütçe vergi gelirleri içerisinde yer alırken, 2002 ye kadar toplam hasılatın belirli oranının belediye ve il özel idarelere verilmesi hükmü vardı. Ancak toplam hasılatın belirli bir oranının yerel idarelere verilmesi hükmü 4629 sayılı kanun uyarınca 01.01.2002’de yürürlükten kalkmiştir.
5.Meslek Vergisi yerel vergi olarak kabul edilir çünkü herhangi bir meslek faaliyetin- de bulunan, bulunduğu yerin yerel hizmetlerinden de faydalanır
* Kalabalık’ın belirttiği isviçre Cenevre Kanton’unda vergi gelirlerinin en önemlisini serbest meslek sahipleri ile tüzel kişilerden alınan belediye vergisi (ticari vergi) oluşturur.
* Fransa belediyesinin de endüstri, iş sahipleri, hizmet sağlayanlar, meslek sahipleri tarafından ödenen meslek vergisi adı altında vergi geliri vardır.
* KKTC de de Belediye gelirleri içinde yer almaktadır, Belediye Yasası m 78/1’de “bir takvim yılı içinde herhangi bir belediye sınırları içinde en az 7 iş günü mesleğini yü- rüten bir gerçek veya tüzel kişi meslek vergisi yükümlüsüdür” olarak belirtilir.
* Türkiyede de belediye vergileri birinci bölümde yer almış, ama 1987 de yapılan değişiklikle yürürlükten kaldırılmiştir.
6.Vergi payları: Genelde merkezi idare tarafından yerel idareye vergiden pay veri- lirken en çok NÜFUS kriteri kullanılır. Diğer kriterler Yüzölçümü olarak coğrafi bölge- nin alanı,okula giden çocuk sayısı,yolların uzunluğu,bölgeden toplanan gelirin gelirin toplam gelir içindeki payı kriterleri kulanılır.
*Türkiyede yerel idarelere kurumlar ve gelir vergileri toplamından%5vergi payı verilir. * Bulgaristan’da yerel yönetimler kendi bölgelerinde toplanan gelir vergisinden %50, kurumlar vergisinden %6,5 pay alır.
7.Vergi Benzeri Gelirler HARÇ, RESİM, ŞEREFİYE VE HARCAMALARA KATIL- MA PAYI bunlara örnek olup; Vergiye benzeme sebebi zorunlu olmasıdır. Ama karşılıklıdır.Faydalanma esasına göre alınır.
a.Harç: Bazı kamu hizmetlerinden yararlanan kimselerden belli bi ölçüde bu hizmet- lerin maliyetıne katılmaları amacıyla yada kişilerin bazı işlemleri yapmaları sırasında konulan ve zor unsuruna dayanan mali yükümlülüktür.sembolik ücret alınır.
b.Resim : Karşılıksız olarak yada yerel yönetimlerin hizmetlerinden faydalanma karşılığında ya da bir hakkın elde edilmesinin bedeli olarak tahsil edilebilen kamu gelirleridir.almanyada yerel yön . alırlar bu vergiyi..
* Federal Almanya’da yerel yönetimlerin öz gelir olarak resim ve harç alma yetkileri vardır.
c.Şerefiye:Kamu tüzel kişilerinin gerçekleştirdikleri bayındırlık ve altyapı hizmeti, imar faaliyetleri sonucu kişilerin sahip oldukları bina arsa ve arazinin değerlerinde meydana gelen artışlar sonucu kişi ve kurumlardan alınan vergidir.
d.Harcamalara katılma payı:Yol, kanalizasyon,kaldırım iyileştirmesi gibi altyapı te- sislerinin gerçekleştirilmesi sırasında, yerel yönetimlerce yapılan harcama tutarla- rının bir kısmının bu hizmetlerden yararlanacak olanlara ödettirilmesidir. Şerefiye ye çok benzer, ancak şerefiye altyapı üst yapı tesislerini gerçekleştirdikten sonra gayri- menkulde gerçekleşen değer artıflını hedef alırken harcamalara katılma payında ise hizmetten yararlanacak olanların yatırımları finansmanı söz konusudur.
e.İktisadi teşebbüs gelirleri: Yerel yönetimler var olan birşirkete hisse alarak ortak olabilir veya şirket kurabilirler.
* Ulusoy-Akdemir’e göre yerel yönetimlerin şirket kurma, var olan şirkete ortak olma ya da ortak girişimde bulunmalarının nedenleri;
•Yerel halkın ortak ve yerel ihtiyaçlarını karşılamak,
•Kamu hizmetlerini daha etkin sunmak için kamu hukuku hükümlerinden çıkarak özel hukuk hükümlerine tabi olmak,
•Ekonomik yaşamın düzenlenmesi ve rekabetin teşviki,
•Merkezî idare denetiminden kurtulmak amacıyladır.
f.Emlak Gelirleri ve Para Cezaları Yerel yönetimlerin sahip olduğu emlak ve gayri- menkullerin satılması veya kiraya verilmesinden elde edilen gelirlerdir. Gayrimenku- lün özelliğinden esnek gelir kaynağı değildir.
g.Borçlanma: Yerel yönetimler borçlanma yoluyla gelir elde edebilir ama borçlanma yetkisi sınırsız değildir.
h.Bağış ve yardımlar: Bağış veya yardım şartlı ise veya bir amacı gerçekleştirmek için yapılmışsa sadece veriliş amacına uygun kullanılabilir.
* Yerel yönetimlere yapılan bağş ve yardımlar Falay’a göre şu amaçları taşır:
•Yönetimin değişik kademeleri arasında dikey eşitliğn ve her kademede çeşitli bi- rimler arasında yatay eşitliğn sağlanması,
•Yarı kamusal mal ve hizmetlerin üretiminin teşvik edilmesi,
•Mal ve hizmetlerin üretiminde standart bir düzeyin sağlanması,
•Mal ve hizmetlerin üretim ve tüketiminin doğuracağ Dışsallıkların içselleştirilmesi,
•Merkezî yönetimin sorumluluğunda olmasına karşın yerel düzeyde daha etkin yönetilebilecek ve üretilebilecek bir faaliyete fon sağlanmasıdır.
KENTLERDEKİ YOĞUN NÜFUSUN AZALTILIP GENİŞLEMENİN ÖNLENMESİ
* İkinci dünya savaşı sonrası büyük KENTLERİN AMENAJMANI adı verilen ve bü- yük kentlerin yoğun nüfusun azaltılmasıyla kentlerin genişlemesini engellemeyi ön- gören yeni bir düzenleme hareketine girişmek gerekmiştir.
* Genişlemeyi önleyici tedbirler;Sanayi siteleri ve yeni kentler kurulması
* Yeni kentler kurulmasının en önemli uygulaması İngiltere ve Fransa (Parisi Boğulmaktan Kurtaran Proje) dir.
Nüfus yoğunluğunu azaltacak tedbirler : Kentçilik dilinde büyük yerleşim yerlerini nefes alır hale getirmek için yapılan çalışmalara Boğulmaktan Kurtarma denir.
Alıcı kentler:Kaderine terk edilmiş kentlerin kamusal faaliyetlerle canlandırılması ve yerleşme alanı olarak yeniden ilgi çeker hale getirilmesi ile oluşan kentlerdir.
Metropolitanalan:Çekirdek bir şehirmerkezine bağlı olarak gelişmiş. merkezden dı- şarıya doğru şehirmerkezi iç şehir, içbanliyoları, dış banliyo halklarından oluşan bu alanlarda butunleşik bir yapıda en dışta kırsal alanların da yer aldığı büyük nüfus ve yüz ölçümüne sahip şehirlerdir. İlk ortaya çıkışı 2 .dünya savaşı sonrası gazilere ve diğer insanlara ABD de yapılmıştır.
* Dünyada metropol niteliğne sahip 44 bölge saptanmiştir. Bunlar arasında Avrupa’ dan Londra, Paris, Madrid, Budapeflte, Moskova, Atina ve istanbul seçilen kentler arasındadır. Aynı şekilde Asya’dan Bangkok, Calcutta, Karachi, Tokyo; Afrika’dan Kahire, Johannesburg, ibadan; Amerika’dan New York, Mexico City, Rio de Jenario, Buenos Aires; Avusturalya’dan Sidney; Kanada’dan Toronto, Montreal seçilen kentler arasında yer almaktadır.
Özel bölgeler:ABDde, tek bir hizmeti yapmak için kurulan mahalli idarelerdir. Özel- likle yakıt ve enerji,su,telefon ve ulaşım gibi hizmetlerde özel bölgeler başarılı so- nuçlar alır. Örneğin ABD’de özel bölgeler sayesinde su kirlenmesi birçok üye devlet- te kontrol altına alınabilmiştir.