- Mesajlar
- 255
- Tepkime puanı
- 24
- Puanları
- 18
ÜNİTE-5
Sağlık Ekonomisi ve Sağlık Politikaları
Üretim, verimlilik, eşitsizlikler ve rekabet gibi konular sağlık ekonomisinin alanına girmektedir. Bir bakıma sağlık sisteminin biçimlenmesinde rol alan kamu ve özel sektörün verimli, maliyet etkili ve hakkaniyetli davranış sergilemelerini sağlayacak düzenlemeler, yeni teknolojilerin değerlendirilmesi, fiyat politikaları, sağlık sigortacılığı, kamu ve özel sektör yatırımları ile stratejik davranış şekli gibi ana sağlık politikaları sağlık ekonomisinin araştırma hususlarıdır.
SAĞLIK SİSTEMİNİN TEMEL FONKSİYONLARI
Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlanan 2000 yılı Dünya Sağlık Raporu, sağlık sistem inin dört ana
fonksiyonundan söz etmektedir. Sağlık sisteminin ana fonksiyonlardan birincisi denetleme, planlama,
politika üretme gibi anlamlar verebileceğimiz liderlik (vekilharçlık) ve yönetişim görevi, ikincisi altyapı ve
insan kaynaklarını esas alan kaynak geliştirilmesi, üçüncüsü bireysel ve toplumsal alandaki tüm hizmetleri
kapsayacak biçimde sağlık hizmetinin sunumu ve dördüncüsü de sağlık sisteminin finansmanıdır.
Sağlık Sisteminde Liderlik
Dönüşüm Liderliği
Dönüşüm liderliği yukarıyada sözünü ettiğimiz konuların yanısıra, strateji geliştirebilmeyi, hızlı karar verebilmeyi, risk alabilmeyi ve sonuca odaklı adanmış bir ekibi motive etmeyi gerektirmektedir. Ancak dönüşümün etkin olması bu icra basamaklarından öte, tüm toplumu hedefe yönlendirmeye ve dönüşümün benimsenmesini sağlamaya bağlıdır.
Dönüşüm liderliği üç kategoride ele alınmaktadır: yönetişim, düzenleme-kural koyma ve verinin enformasyona ve nihayet bilgiye dönüştürülerek kullanılması.
Bütün sistemin dizaynı ve sürdürülebilirliğinin sorumluluğunun üstlenilmesi, şeffaflık ve hesap verebilirlik dönüşüm liderliğinde kritik hususlardır.
Sağlık Sisteminde Yönetim Bilişimi
İzlenmesi gereken süreğen hasta sayısındaki artışlar, sağlığın geliştirilmesi politikaları, sağlık harcamalarının gittikçe artıyor olması, hastane ve bilhassa yoğun bakım yatış isteklerinin artması, evde bakım, hizmete uzaktan erişim ihtiyacının daha çok olması, küresel vatandaşlık, risk yönetimi, toplum sağlığının korunmasında erken uyarı sistemlerine ihtiyaç duyulması, bilginin çok hızlı artıyor olması ve gelişen İnternet teknolojisi vasıtası ile ortaya çıkan sanal çalışma ortamları sağlık bilişimini geleceğin sağlık yönetiminin asli vazgeçilmez nedenu hâline getirmiştir.
Sağlık Sisteminde Kaynak Geliştirme
Sağlık sisteminin temel fonksiyonlarından bir diğeri, altyapı ve insan kaynaklarını esas alan kaynak geliştirmedir. Simdi sırayla sağlık sektörüne kaynak geliştirmede etkili olan öğeleri inceleyelim.
Nitelikli İnsan Gücü
Sağlık Personelinin Göçü
Sağlık Mesleklerinde Kesişim ve Görev Kayması
Yaslı Bakımı ve insan Kaynağı;
Geriatriden diğer genel dahiliye, kardiyoloji, Romatoloji, gögüs hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon, onkoloji, Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara yoğunlaşan kognitif nöroloji gibi tıp dalları da ykatiyennan nüfusla beraber gelecekte önemi artan tıp disiplinleri olacaktır. Bu arada gerontologlar, fizyoterapistler, yaslı
bakım görevlileri, evde bakım görevlileri ve is uğraş terapistleri gelecekte daha çok aranan meslekler mensupları olacaktır.
Sağlık Hizmet Sunumunda Anlayış Değişikliği
OECD 2013 verilerine OECD ülkelerinde ortalama kişi bası yılda sağlık sisteminden faydalanma, diğer bir deyişle ortalama kişi bası hekime müracaat sayısı 6,7’dir. Türkiye’de ise bu veri 8,2 dir. Türkiye’den daha çok hekime müracaatya sahip olan ülkeler ise Rusya (9,4), Almanya (9,7), Slovakya (11), Çek Cumhuriyeti (11,1), Macaristan (11,8), Japonya (13,1) ve Kore’dir (13,2). Başvuru sayısının en düşük olduğu ülkelerin arasında İsveç (3), Meksika (2,7), Brezilya (2,7) ve Güney Afrika’nın (2,5) olduğu görülmektedir.
Günümüz toplumlarının refah düzeyi, kültürel farklılaşma, sağlık sistemlerinin genel yaklaşımı, demografik değişim, sağlık kuruluşlarının isleyiş ve finansman modeli, sosyal güvenlik sistemi ve kamu politikaları ile günümüzün teknoloji ağırlıklı çağdaş hayat tarzı gibi çoğu nedenun sağlık hizmet isteği üzerine etkisi bilinmektedir.
Kamu sağlık politikalarının tasarlanmasında önemli olan bu değişimde rol alan konuların baslıcaları aşağıda verilmiştir.
Toplumsal Algı ve Anlayış Değişikliği
Sağlık Hizmeti Anlayış ve Yöntemlerinde Değişme
Ykatiyennma ve Kronik Hastalıklar
Sağlık Hizmetlerinde Piyasa Etkisi
Sosyal Güvenlik Politikalarının Etkisi
İletişim Kanallarının Yaygınlığı
Şehirleşme ve Modern Hayat
Popülist Politikalar
Arzın Talep Oluşturması
Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri
Ülkemizde 1946’da temeli atılan, 1960’larda biçimlenen ve aile doktorliğine dayalı son dönem sağlık politikaları ile yeni bir dinamizm kazanan birinci basamak sağlık ağının gelecekte gittikçe artan oranda önem kazanacağını umut ediyoruz.
Sağlık Sisteminin Finansmanı
Sağlık sisteminin ana omurgasını sağlık finansmanı oluşturmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayımlanan Dünya Sağlık Raporu 2000, liderlik, kaynak geliştirme ve hizmet sunumu ile beraber sağlık finansmanını sağlık sisteminin dört ana fonksiyonundan biri olarak tanımlamaktadır.
Bu raporda sağlık sisteminin ara hedefleri ve nihai hedefleri arasından direkt olarak sağlık finansmanı alanına giren hedefler söyle sıralanmıştır:
Finansal tehlikelere karsı koruma sağlamak,
Sağlık sisteminin finansman yükünün oldukça hakkaniyetli dağıtılmasını temin etmek,
Sağlık hizmetlerinden ihtiyaca göre hakkaniyet ölçüsünde faydalanılmasını sağlamak,
Sağlık harcamalarında saydamlık ve hesap verebilirliği temin etmek,
Hizmet sunumunda kalite ve verimliliği teşvik etmek ve sağlık finansman sisteminin yönetim verimliliğini oluşturmak.
Finansal Riskten Korunma ve Yük Paylaşımında Hakkaniyet
Sağlık finansmanının ana hedeflerinden biri olan finansal tehlikelere karsı koruma, insanların sağlık hizmeti alırken katastrofik harcama yapmamaları, fakirlaşmamaları ve kendi sağlık istekleri ile ekonomik refahları arasında tercih yapmak zorunda kalmamaları olarak tarif edilmektedir. Dolayısıyla finansal koruma sağlık hizmet almaktan kaynaklı katastrofik harcama yapmayı ve fakirlaşmayı önleyecek bir amaç gütmektedir. Finansal yükün hakkaniyetli dağıtılması olarak ifade edilen sağlık finansmanının diğer ana hedefinde söz konusu olan finansal yük ya direkt olarak hizmet alırken cepten ödeme ya da sağlık sigortası için yapılan ön ödemelerden oluşmakta, veya dolaylı olarak genel vergi yükünden oluşmaktadır.
Kalite ve Verimlilik
Hizmet sunumunda kalite ve verimliliği teşvik etmek, sistemin hedefleri arasında bulunmaktadır. Sağlık sisteminde liderlik, fiziksel şartlar, sağlık insan kaynağı, hizmet sunu standartları ve nihayet sağlık finansmanı, sağlık hizmetlerinde verimlilik ve kaliteyi teşvik edecek nedenlerdır.
Finansman Modelleri
Genelde sağlık finansman modelleri, kaynağın toplanış şekli esas alınarak vergi tabanlı veya prim esaslı olmasına göre ayrıştırılmaktadır. Tarihsel sürece baktığımızda Beveridge, Bismarck, Semashko gibi adlarla anılan finans kaynağı temelli bu modellerin bugün için kıykatiyenmasını yapmak çok basit değildir.
Kapsayıcılık
Sağlık finansmanının kaynak modeli ne olursa olsun, sosyal güvenlik kapsamında temin edilen sağlık hizmetinin iyi ve gerçekçi tanımının yapılmış olması sistemin sürdürülebilirliği açısından önemlidir. Kapsama alınan nüfus kadar kapsam içine alınıp teminat garantisi verilen sağlık hizmetleri de sağlık sisteminin performansına yansımaktadır.
Sağlık ekonomisi açısından kapsayıcılık üç boyutta ele alınmaktadır:
Sosyal güvenlik şemsiyesi altına giren, diğer bir deyişle aldığı sağlık hizmetinin bedeli toplanan finansman havuzundan karşılanan nüfus,
Bedelinin karşılanması garanti edilen sağlık hizmetlerinin kapsamı ve
Hizmetlerin karşılığı olarak ödenen bedel.
Maliyet Paylaşımı
Sağlık hizmetinin bedelinin karşılanmasında sosyal güvenlik sistemi ile hizmet alan hastanın maliyet paylaşımı kritik bir konudur. Bu paylaşım hastanın hizmet anında katkı payı ödemesi seklinde direkt olarak paylaşım seklinde olabildiği gibi, hastaların hizmetlere erişiminin zorlaştırılması ve bekleme listelerinin oluşturulması gibi dolaylı yollarla da yapılabildiği ileri sürülmektedir.
Kontrolsüz Sağlık Harcamaları
Sağlık harcamaları, harcadıkça artmaya devam eder. Toplumun risklerden korunması, sağlıklı hayat
şeklinin teşviki, hastalanmadan engellemeye yönelik tedbirler, kaçınılmaz hastalıkların komplikasyonlarının önlenmesi, hastalık yönetimi, akılcı ilaç kullanımı gibi çalışmalar şayet hakkıyla başarı ile yapılabilirse, sağlık harcamalarının kontrolsüz artısını engellemeye yarayacaktır.
Sağlık harcamaları ile elde edilen sağlık çıktılarının her zaman paralel olmadığı gerçeği, bu durumu yansıtmaktadır. Politika yapıcıların en dikkatli davranmaları gereken nokta burasıdır.
Sağlık harcamalarının sürdürülebilirliğini riske eden önemli hususun, sosyal refah üzerine önemli bir baskı yapmakta olan emeklilik ve süreğen hasta bakımı harcamaları olduğu bilinmektedir. Bu harcamalar bazı Avrupa ülkelerinde hızla artmaktadır.
Bağımlılık oranları (15 yas altı ve 65 yas üstü insanların toplam nüfusa oranı) %40’lardan %55’lere doğru çıkmaktadır.
Finansal Sürdürülebilirlik
Sağlık hizmetleri, daha iyi verildikçe ihtiyacı azalan değil artan bir hizmettir.
Öncelikle sağlığı bir kaynak tüketme alanı görme zafiyetinden, saplantısından kurtulmamız gerekiyor. Kaynakları verimli kullanmak kaydıyla sağlığa ne kadar yatırım yapılırsa toplumun sağlık düzeyi o denli yükseltilebilir. Sağlığa yapılan yatırım bir harcama kalemi olduğu kadar, toplumun gelişmesini ve kalkınmasını hızlandırıcı rol oynamaktadır.
Sağlık sektörü kaynak tüketen bir alan olduğu kadar, en fazla ve en hızlı kaynak üreten bir alandır da. Sağlık finans yönetiminde şeffaflık ve hesap verme gibi ilkeler gözetilerek sürdürülebilir bir model ortaya konsa bile, sağlık sisteminin ana hedeflerinin göz ardı edilmesi veya hedeflerden sapma olması riski her zaman mevcuttur.
Yönetimler her zaman bu hedeflerden sapmak için yeteri kadar mazeret bulabilmektedir. Bu mazeretlerin en belirgin olanı bütçe kısıtlılığıdır.
Hesap Verebilirlik
Sağlık sisteminde hesap verebilir olma, tümcül ve şeffaf bir biçimde hesap verme, politikaların dönüşümünü basitlaştırıcı bir güç olmakta ve sağlıkta yapılan reformların halk tarafından benimsenip desteklenmesine katkı sağlamaktadır.
ÜNİTE-6
Küreselleşme ve Sağlık Ekonomisi
OECD (Ekonomik Kalkınma ve Is birliği Örgütü) tarafından yapılan tanıma göre küreselleşme; mal ve hizmet piyasalarının, üretim araçlarının, finansal sistemlerin, rekabetin, kurumların, teknolojinin ve sektörler in giderek daha uluslararası hale gelmesidir.
Küreselleşme kavramının bilhassa 1980’ler itibarıyla daha fazla gündeme gelmiş olmasında, bu dönemde ticaret, finans ve beşerî sermaye akımlarının basitlaşması ve sıklaşması etkili olmuştur. Tüm bunların backgroundında ise Internet basta olmak suretiyle, iletişim kanallarındaki gelişmeler de önemli rol oynamıştır. Bununla birlikte, küreselleşmen in siyasi, kültürel ve çevresel boyutlar taşıdığı gerçeğinin de altını bilhassa çizmek gerekir.
Küreselleşmenin Temel Dinamikleri
IMF (Uluslararası Para Fonu) tarafından 2000 yılında yapılan bir sınıflandırma da, küreselleşmeyi tetikleyen olgular açısından benzer bir çerçeve çizmektedir. Buna göre, küreselleşmenin 3 ayağı aşağıdaki biçimde kısacasınebilir:
Ticaret, sermaye ve yatırım akımları
Göç ve insan mobilizesi
Teknolojik gelişim ve bilginin yayılması
KÜRESELLESME VE INSAN SAGLIGI
Bu bağlamda, küreselleşmenin sağlık ekonomisi ile bağlantısının son derece komplike olduğunu ifade etmek gerekir. Bunun sebebi ise sadece arz ve talep kanatlarındaki farklı nedenlerden değil, bunun yanı sıra dolaylı ve dolaysız olarak tabir edilebilecek etkileri analiz etmenin zorluğundan da kaynaklanmaktadır.
Bu noktada, küreselleşmenin, sağlık çıktılarını farklı kanallardan nasıl etkilediğine dair birkaç örnek vermek gerek görülürse; bunların basında sosyoekonomik koşullar, devlet kaynakları ve politikaları, sağlık sektörüne dair ticaret politikaları, dünya genelinde sağlık riskleri gibi etkenler gelmektedir.
Küreselleşmenin Sağlık Üzerindeki Etkileri
Ekonomik Gelişim ve Refah Yoluyla
1944 yılında GATT (General Agreman on Tar. i s ant Trake – Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) ile başlatılan ticaret engellerinin kaldırılması girişiminin yerini 1995’te alan DTÖ’nün (Dünya Ticaret Örgütü), çok uluslu anlaşmaları yöneten bir platform olarak bu süreci tetiklediğini belirtmek gerekir.
İletişim ve Ulaşım Yoluyla
2003 yılında SARS hastalığı olan Çinli bir hekim bir günlüğüne ziyaret ettiği Hong Kong’daki bir otelde bulunan 16 ziyaretçiye yangı bulaştırmış
2009 yılında Meksika’da baş gösteren ve H1N1 olarak adlandırılan virüs, hızlıca 191 ülkeye erişerek 800,000 kişide görüldü ve 8000’in üzerinde kişinin hayatını yitirmesine neden oldu Küreselleşmenin toplum ve insan sağlığı üzerindeki bir diğer etkisi ise göçler yoluyla gerçekleşmektedir.
Bunun en belirgin göstergelerinden biri AIDS hastalığıdır. Nitekim araştırmalar, sınır ötesi isçi göçlerinin HIV virüsünün yaygınlaşması riskini artırdığını göstermiştir. Bu etki, bilhassa düşük gelirli ülkelerden kaynaklana ekonomik göçlerde göze çarpmaktadır.
Küreselleşmenin Sağlık Hizmetlerine Etkileri
Ihsan Kaynağı Yoluyla
Sağlık profesyonelleri göçünün arkasında ise gerek iten gerekse çeken nedenler bulunmaktadır. İten nedenlere örneğin, mensup olunan ülkedeki kötü çalışma koşulları, işsizlik, altyapı yetersizliği ve toplumsal çatışmalar verilebilecekken, çeken etkenler için ise yabancı ülkedeki cazip çalışma Sartları, refah ve istikrarlı ortam ile mesleki gelişim ve kariyer fırsatları gibi etmenler gösterilebilir.
DSÖ ve OECD tarafından yayınlanan mevcut veriler dâhilinde, İngiltere’deki kayıtlı hekimların %37’sini diğer ülkede eğitim almış kişiler oluştururken, bu oran ABD’de %25,9, Kanada’da %24’tür
Girdiler ve Teknoloji Yoluyla
Küreselleşmenin sağlık piyasaları üzerindeki önemli bir yansıması da, sağlık hizmetlerinin temelini oluşturan ecza ürünleri ve tıbbi cihazlar aracılığı ile görülmüştür.
TRIPS: 1995 yılında, ticaretle bağlantılı fikrî mülkiyet haklarını düzenleyen bir anlaşma olarak uluslararası ticaret sistemine eklenmiştir.
Uluslararası Düzenlemeler ve Politikalar Yoluyla
Dünya Bankası tarafından oynandığı ifade edilebilir. Bunun yanı sıra, IMF ve DTÖ gibi etki gücü yüksek küresel kurumların da bu süreçte sahne aldığını eklemek gerekir. Söz konusu kurumların dünya genelinde ölçekte yürütmeyi amaçladığı sağlık sektörü reformlarında ise belli baslı nedenler öne çıkmaktadır. 2007 tarihli Liste çalışmasında ifade edildiği üzere, bunlardan baslı çaları;
Kamu tarafından finanse edilen sağlık hizmetlerinde asgari devlet katkısını amaçlayan Ve bu hizmetleri minimum veya temel paketlerle kısıtlayan bir model teşviki
Bazı ufak muafiyetler dışında, çoğu sağlık hizmeti için ücret yaptırımı
Çeşitli formlarda sağlık sigortası kurulmasının teşviki
Özel sektör ya da sivil toplum örgütlerine, kamu adına fonlanmış sağlık hizmetlerini belirleme etmek amaçlı teşvik kontratları
Kamu hizmetleri tedarikinde artan bir rol oynaması amacıyla, özelleştirmeler ve
Evrensel bir reform savunuculuğu adına, siyasi ve sosyal Sartlara bakılmaksızın, sağlık sistemlerinin merkezi yönetim anlayışından menfaatilması (decentralizatenon)
Sağlık hizmeti tedarikçilerinin, özel bir firma çizgisinde girişimci bir tarzda fonksiyon görmesini sağlamak amacıyla kurumsallaştırılması
Orta ve yüksek gelirli ülkelerde, “hasta seçimi” gibi tüketici yanlısı politikaların savunulması talebi,
Öne çıkanları yukarıyada kısacasınen ve bilhassa düşük ile orta gelirli ülkelerin uygulama yönünde baskı gördüğü söz konusu reformlar çeşitli eleştirilere maruz kalırken, Dünya Sağlık Örgütünden de da bir direnç görülmediğini belirtmek gerekir. Nitekim DSÖ de, bahse konu olan piyasa reformlarından bir kısmını benimseme yoluna gitmiştir.
Bunlar arasında, özel sektör kurumlarıyla yakın işbirliğine açılma, ücret yaptırımlarına karsı takınılan geleneksel duruşta yumuşama, evrensellik ve eşitlik odağının yerine Dünya Bankası’nın “temel paket” nosyonunu benimseme gibi yaklaşım değişiklikleri göze çarpmaktadır.
Özel sektör marifetine ağırlık veren bu reform paketlerin eleştirildiği temel çerçeve, verimlilik ve hakkaniyet anlamında olup, birçok OECD ülkesi tarafından maliyet ve karmaşa doğurucu olarak kaydedilmiştır. Buna paralel olarak, reformları uygulamak halinde kalan düşük ve orta gelirli ülkelerde de olumsuzluklarla karşılaşıldığı ifade edilmektedir. Bu kapsamda en önemli eleştirilerden biri, fakirların sağlık hizmetler ine erişiminde karşılaşılabilecek zorluklar olarak öne çıkmıştır. Dolayısıyla aslie inilecek olursa; reformlara muhalif seslerin yükselmesinde, düşük gelirden yüksek gelire farklı refah seviyesi ve yapılardaki ekonomilerde “tek tip reçete” yaklaşımının benimsenmese inin esas neden olduğu söylenebilir.
ÜNİTE-6
KİTAP ÜNİTE SONU ÖZETİ
Küreselleşmenin gerçekleşmesinde rol alan ana hareketlileri açıklamak Asırlar alan bir süreç olmakla beraber, 1980’ler itibarıyla yoğunlaşan modern küreselleşme dalgasında, dünya genelindeki ticaret, sermaye ve yatırım akımlarının yanı sıra, göçler ve insan mobilizesi ile teknolojik gelişim ve bilginin yayılması temel hareketliler olarak öne çıkmaktadır. Ülkeleri ve temel ekonomik oyuncuları küreselleşmeye yönelten hareketliler ise iten ve çeken etkenler olarak adlandırılmaktadır. Ticari basitçer, yeni Pazar fırsatları ve üretim üstünlükleri çeken etkenler arasındayken, artan rekabet ve güçlenen uluslararası standartlar ise iten etkenlere örneğin verilebilir.
Küreselleşmenin, insan sağlığını hangi yollarla ve nasıl etkilediğini açıklamak Küreselleşmenin hüküm sürdüğü söz konusu dönem, sağlık ekonomisi açısından da çok önemli değişimleri birlikteinde getirmiştir. Nitekim ilgili hareketliler, bir yandan insan sağlığı üzerinde değişimlere nedeniyet vererek sağlık sektöründe talep tarafında etkili olurken bir yandan da arz cephesinde sunulan ürün, hizmet ve sistemlerin gelişiminde rol oynamıştır.
Küreselleşmenin insan sağlığı üzerindeki etkileri incelendiğinde, önemli bir kanalın ekonomik gelişim ve refah yoluyla gerçekleştiği görülmektedir. Zira ticaret, sermaye ve yatırımlar yoluyla biçimlenen ekonomik gelişmeler, toplumların sağlık düzeyi üzerinde çeşitli etkilere yol açabilmektedir. Bunun yanı sıra, küreselleşmenin ana öğelerindan olan iletişim ve ulaşım yolu da insan sağlığını olumlu ve olumsuz olarak etkileyebilmektedir.
Küreselleşmenin, ülkelerin sağlık hizmetleri üzerinde hangi kanallarla ve ne yönde rol oynadığını açıklamak Küreselleşmenin sağlık hizmetleri anlamında ortaya çıkardığı sonuçlara bakılacak olursa, sağlık profesyonelleri kapsamındaki insan kaynağının mobilizesinin, dikkat çeken bir etken olduğu gözlenmektedir. Ülkeler in dünya genelinde entegrasyonunun sağlık piyasasına bir diğer yansıması ise ilgili hizmetlerin temelini oluşturan ecza ürünleri ve tıbbi cihazlar, bir diğer deyişle, girdiler ve teknoloji aracılığı ile görülmüştür. Öte yandan, küreselleşmenin yoğunlaşması, sağlığa dair mevcut ve potansiyel problemlerin uluslararası camianın ortak ajandasına girmesinin ve bu doğrultuda karşılıklı tedbirlerden reformlara uzanan çeşitli radikal düzenlemeler in yapılmasını birlikteinde getirmiştir.
ÜNİTE-7
Sağlık Ekonomisinde Ölçme Değerlendirme
Sağlık hizmetlerine ayrılan kaynakların kıtlığı, verimli kullanılma zorunluluğu, fırsat maliyetinin olması, fayda (utility) ve rasyonellik gibi kavramlar sağlık hizmetlerinin ekonomik açıdan değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.
SAGLIK HIZMETLERINDE EKONOMIK DEGERLENDIRME
Sağlık ekonomisi sistemi, sağlık arz ve isteğinin sağlık piyasasında nasıl ve hangi Sartlarda karşılandığını ve değişimin nasıl gerçekleştiğini ortaya koyan mekanizmadır. Sağlık alanında kullanıldığı sekliyle ekonomi bilimi su sorulara yanıt aramaktadır; Kaynak dağılımı etkililiği yani sağlık bütçesi nasıl kullanılmalı? Nerelere kaynak ayrılmalı? Karar vericiler “hastane yöneticileri her yeni teknolojiyi satın almalı mı?”, “bireyler yıllık sağlık denetimi isteğinde bulunmaları için teşvik edilmeli mi?” ve “yeni ve pahalı bir ilaç pozitif listeye alınsın mı?” seklinde daha özel soruları yanıtlandırmak halinde kalabilir.
Ekonomik değerlendirme, alternatiflerin maliyet ve sonuçlarının karşılaştırmalı analizidir. Bir diğer ifadeyle ekonomik değerlendirme, “mevcut kaynakları nereye tahsis edersek, en iyi sonucu elde edebiliriz?” sorusunu yanıtlandırırken karar vericilere yardım eden bir değerlendirmedir.
Ekonomik değerlendirme tekniklerinin kullanım alanları toplumsal, sağlık ve sağlık alt-sistem düzeylerinde aşağıdaki gibi kısacasınebilir:
Toplumsal sistem düzeyinde
Toplam kaynaklardan sağlığa ayrılacak pay
Kamu ve özele ayrılacak pay
Savunma ve eğitime ayrılacak pay
Sağlık sistemi düzeyinde
Mevcut kaynakların uygulamalar, uzmanlıklar ve hastalıklar arasındaki dağılımı
Yeni teknolojilerin finansman kararları
Alt-sistem düzeyinde
Belirli bir hastalık ya da hasta grubu arasındaki kaynak dağılımı
En iyi sonuç veren müdahale ya da teknolojinin belirlemeinde
Sağlık alanında uygulanan ekonomik değerlendirme tekniklerinin yetersizlikleri vardır. Bunlar;
Ekonomik analizin nitelikli tıbbi bulgulara, örnek olarak randomize klinik deneylere dayanmaması,
Ortalama maliyetlerin makul olmayan kullanımı, bilhassa hastane maliyetlerinin tahmininden veya hastane kalış süresinin kısaltılmasından kaynaklı sağlanan tasarrufların tahmininde kullanılması,
Hasta bireyin, ailenin veya gönüllülerin maliyetlerinin göz önüne alınmasında yapılan hatalar,
Maliyet ve kazanç tahmininde belirsizliğin dağıtılamaması,
Sağlık hizmeti planlaması ve klinik programlar ile ilgili değerlendirme sonuçları ve kararlar arasındaki dairin göz önüne alınmasındaki yetersizlik,
Ekonomik etkililik dışındaki etkenlerin göz önüne alınmasındaki (eşitlikler ile ilgili konularda ve politika değişikliği getiren yönetimsel süreçlerde) yetersizliklerdir.
Ekonomik Dşayetlendirme Süreci ve Teknikleri
Sağlık hizmetlerinde ekonomik değerlendirme süreci farklı basamaklardan oluşmaktadır. Bunlar;
Amaç belirlenmesi
Alternatiflerin belirlenmesi
Alternatiflerin değerlendirilmesi
Maliyet ve sonuçların belirlenmesi
Maliyet ve sonuçların ölçülmesi ve indirgeme
Duyarlılık analizi
Dşayetlendirme ve seçim sürecidir.
10
Ekonomik değerlendirme alternatif uygulamaların girdi (kullanılan kaynakların maliyeti) ve çıktılarının (müdahalenin/programın etkililiği, kazançları, yararı, faydalanımı) karşılaştırılmasına dayanan stratejik bir karar verme tekniğidir.
Sağlık hizmetlerinin uygulanmasında alternatif tercihleri saptamade kullanılan teknikler kolayten karmaşığa doğru bir sıralama ile maliyet-minimizasyonu, maliyet-yarar, maliyet-faydalanım, maliyet-etkililik analizleridir.
Maliyet Minimizasyon Analizi (Cost Minimizatenon Analysis-CMA)
Maliyet minimizasyonu analizi, aynı etkideki alternatif seçeneklerin maliyetlerinin ölçümünü gerektiren ekonomik değerlendirmenin en kolay şeklidir. Maliyet minimizasyon analizi, çıktının tek ya da aynı olduğu durumlarda iki ya da daha çok teşhis, tedavi, tıbbi teknoloji alternatiflerinin ya da giradlarının maliyetler bakımından en az olanını saptamak için uygulanan teknikdir. Bu analizde en önemli nokta, mukayese edilecek saglık etkinliklerinin benzer sonuçlanmasıdir.
Maliyet Fayda Analizi (Cost Benefit Analysis-CBA)
Sağlık müdahalelerinin maliyet yarar analizlerinin ölçümü 1956 yılında sağlık ekonomisi işin ehli olan Christopher Cundell ve Carlos McCartney tarafından geliştirilmiştır. Maliyet yarar analizinde sağlık uygulamasının, tedavinin ya da müdahalenin kendi içinde girdileri ve çıktıları parasal olarak karşılaştırılır. Eğer yararlar maliyetinden çok ise matematiksel olarak yarar/maliyet oranı 1’den büyüktür ve programa dşayetdir.
Bu analiz iki farklı tedavi yaklaşımını karşılaştırarak, alternatifesin maliyet ve yararlarını ekonomik terimlerle ifade eder. Bu çalışmalar şahsi maliyet ve faydaları kapsamaz. Çünkü bu maliyetlerin gerçekçi bir biçimde ekonomik terimlerle değerlendirilmesi imkânsızdır. Maliyet yarar analizinin üstünlükleri şeffaflığı, belirsizliği ortadan kaldırma yeteneği ve kıykatiyennabilir oluşudur.
Maliyet Etkililik Analizi (Cost Eiectiveness Analysis-CEA)
Maliyet etkililik analizi kıt kaynakların en etkili biçimde kullanımını tanımlayan bir yöntemtir. Sağlık hizmeti çıktıları ile bu hizmetleri gerçekleştirmek için kullanılacak olan girdiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Farklı maliyetler ve farklı çıktı miktarı birbirlerine oranlanarak birim çıktı başına düşen maliyet hesaplanır. Maliyet etkililik analizi sağlık yararlarını, kazanılan sağlıklı yasam yılı, kurtarılan yasam sayısı, önlenilen komplikasyon sayısı, ağrısız ve semptomsuz günler, önlenebilen vaka sayısı gibi daha kolay ve tanımlayıcı bir biçimde ifade eder. Maliyet etkililik analizi bir tıbbi müdahalenin diğerine göre ilave maliyetini ve ilave etkililiğini değerlendirmektedir.
maliyet öğeleri ve sonuçları farklı zaman dilimlerinde ortaya çıkabileceği için hem maliyetlerin hem de
sonuçların gelecekteki parasal dşayetlerinin ortaya konulması gerekir ki buna indirgeme adı verilir. Böylece
seçilecek tedavinin karar aşamasında bu dşayetler de dikkate alınmalıdır. Klinik ve ekonomik analizlerde, her
zaman belirsizlik ve risk mevcuttur.
Bu nedenle duyarlılık analizlerinin yapılması gerekir. Maliyet etkililik analizi sonuçları genelde iki oranla ifade edilir, maliyet etkililik oranı ve ilave maliyet etkililik oranı (ICER).
Dünya Sağlık Örgütü, kişi basına gayri-safi yurt içi hasılanın (GSYİH) eşik dşayet olarak alınabileceğini ve bir alternatifin maliyet etkili olup olmadığının aşağıdaki biçimde belirlenebileceğini önermektedir;
ICER kişi başına GSYH’den düşük ise maliyet etkililiği yüksek,
ICER kişi başına GSYH’nin 1-3 katı ise maliyet etkili,
ICER kişi başına GSYH’nin 3 katından fazla ise maliyet etkili değildir.
Maliyet etkililik analizi çalışmalarında dikkat edilmesi gereken noktalar:
Maliyetlerin hangi bakış açısına (toplumsal, hasta, sağlık uzmanları, kurum, sigortacılar, ilaç endüstrisi, işverenler vb.) göre belirleneceğine karar verilmelidir.
Çalışma konusuy ile ilgili olan direkt olarak ve dolaylı bütün maliyetler saptanarak maliyetlerin belirlenmesinde hangi tekniğin (Friction, Human capital) kullanılacağına karar verilmelidir.
1 yılı aşkın sürenin söz konusu olduğu çalışmalarda maliyet ve sağlık sonuçlarının uyarlanması gerektiğinden indirgeme (discounting) oranı belirlenmelidir. Maliyet etkililik analizlerinde tavsiyelen indirgeme oranı %3’tür.
Duyarlılık (sensitivity) analiziyle ICER oranının bazı kritik değişkenleri değiştirilerek ICER oranındaki değişim incelenmelidir.
Maliyet-yarar analizinde maliyet ve sonuçların ikisi de para birimi ile ölçülür. Dongen ve ark göre, yatırım getirisi analizi 3 ölçüm ile hesaplanır;
Net yararlar = Faydalar – maliyetler
Fayda maliyet oranı = Faydalar / maliyetler
Yatırım getirisi = (Faydalar – maliyetler) / Maliyetler (× 100)
Maliyet Sonuçları Analizi (Cost Consequences Analysis-CCA)
NİCE (Ulusal Sağlık ve Klinik Mükemmeliyet Enstitüsü) İngiltere ulusal sağlık sistemi içeriğinde sağlığın iyileştirilmesi, hastalıkların önlenmesi ve tedavisi hakkında iyileştirme programları hususlarında ulusal rehberler oluşturulmasından sorumlu, bağımsız bir organizasyondur.
Kaliteye ayarlanmış yaşam yıllarını (QALY) değerlendirmek için kullandığı EuroQoL EQ-5D enstrümanlarını içine alan sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi ölçümünden daha geniş olarak yasam kalitesi ve refah düzeyinin her ikisini de ölçebilir. Sonuçların maliyetlerden ayrı olarak raporlandığı bir ekonomik analiz metodudur.
Maliyet Yararlanım Analizi (Cost-Utility Analysis-CUA)
Sağlık uygulamasının kazanımlarını kalite boyutuyla kavrayarak ortak ve es dşayet bir kriter ile değerlendirmeye maliyet faydalanım analizi adı verilir. Bu analiz için geçerli ve basit uygulanabilen hayat kalitesi ölçümlerine ihtiyaç vardır. Sonuçlar ‘kaliteye ayarlanmış yasam yılları tahmini oluşturabilmek için ‘hayatta kalma ‘ verileri ile birleştirilebilir. Yani sayıyı değil kaliteyi ön plana alan bir analizdir.
Maliyet-faydalanım analizi, kısıtlı bütçe altında mümkün olan maksimum sağlık yararları elde etmek için tahsis edilen sağlık kaynakları rehberi olarak kullanılabilecek bir yöntemtir. Buna rağmen, mevcut uygulama sağlık yararlarına dair toplumsal tercihleri elde etmede açık, belirgin, net değildir.
Yaşamsal yarar sağlayan sağlık müdahalelerinin analizinde, sosyal tercihleri yansıtan tek ampirik parametre piyasa faiz oranlarıdır.
Kaliteye Ayarlanmıs Yasam Yılları (QALY)
Son yıllarda QALY kavramında sağlık sonuçlarını ölçen maliyet etkililik analizinin bir tipi olan yayınlanmış maliyet faydalanım analizi sayısında şaşırtıcı bir artış vardır. 1980’lerde sağlık durumunu 0-1 ölçeğinde ölçmek amacıyla çok nitelikli faydalanım araçları geliştirilme yemeye başlandı.
Kalite-ayarlanmış yaşam yılları (QALY) sağlığın iki veya daha çok yönünü( ağrı, özürlülük, ruh hâli, veya öz bakım kapasitesi ya da ücretli istihdam, evde çalışma gibi sosyal olarak yararlı etkinlikler gibi) değerlendirerek ölçülen yasam kalitesinde değişikliklere ayarlanmış yaşam beklentisini ölçer.
Engelliliğe Ayarlanmış Yasam Yılları (DALY)
DALY kaybolan yasam yılları ile engellilikle birlikte geçen yasam yıllarının bir toplamıdır.
Bir müdahalenin DALY üzerine etkisi ise müdahalenin yapılması ile yapılmadığı durum karşılaştırılarak ölçülmektedir. Esas amacı, hastalık ve yaralanmaların hastalık sınıflamalarına göre ülkelerin sağlığına olumsuz yüklerini açığa çıkarmaktır. DALY kavramı, çeşitli hastalıkların yol açtığı prematür ölümler (YLL) ile ölümle sonuçlanmayan, yalnız uzun dönemli sakatlık ve fonksiyon kaybına neden olan hastalık durumlarının neden olduğu hastalık yükünün, tek bir kriter ile değerlendirilebilmesini amaçlamaktadır. DALY = YLL + YDL biçiminde hesaplanır.
DALY kantitatif risk değerlendirme için en çok kullanılan ölçümdür. Aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulmalıdır;
DALY farklı coğrafi bölgeler için değerlendirilmeli,
DALY farklı zaman içinder için değerlendirilmeli,
Sosyal tercihlerin uygulaması için değerlendirilmelidir.
ÜNİTE-7
ÜNİTE SONU KİTAP ÖZETİ
Sağlık hizmetlerinde ekonomik değerlendirme kavramını tanımlayabilmek Kaliteli sağlık hizmeti sunumu toplumun gelişmişlik düzeyini göstermiştir. Sağlık hizmetlerinin giderek artan maliyetleri hem özel hem de kamu sağlık organizasyonlarının etkili, kaliteli, verimli hizmet sunmasını güçleştirmektedir. Sağlık hizmetlerinde ekonomik değerlendirme yöntemleri toplumun kıt kaynaklarını dağıtırken karar vericilere yardımcı olacaktır. Demografik yapıdaki değişiklikler, sağlık maliyetlerindeki artısı birlikteinde getirmekte ve hizmet serverları ciddi
finansal sorunlerle karsı karsıya bırakmaktadır. Politika yapıcılar maliyet artısını etkili ve verimli hizmet sunumu ile karşılamak için çeşitli yollar aramaktadırlar. Sağlık ekonomisi çalışma ortamı kıt kaynaklar ile toplumun beklentisi olan kaliteli sağlık sonuçlarının nasıl alınabileceğini araştırmaktadır. Sağlıkta ekonomik değerlendirme, sağlık ve maliyetin her ikisinin etkiler i bakımından tedavilerin ya da sağlık uygulamalarının karşılaştırmalı analizidir. Sağlık hizmetlerinin uygulanmasında alternatif tercihleri saptamade kullanılan teknikler kolayten karmaşığa doğru bir sıralama ile maliyet-minimizasyonu, maliyet-yarar, maliyet-faydalanım, maliyet-aktivite analizleridir.
Sağlık hizmetlerinde kullanılan ekonomik değerlendirme yöntemlerini tanımlayabilmek Maliyet minimizasyonu analizi, aynı etkideki alternatif seçeneklerin maliyetlerinin ölçümünü gerektiren ekonomik değerlendirmenin en kolay şeklidir. Maliyet minimizasyon analizi, çıktının tek ya da aynı olduğu durumlarda iki ya da daha çok teşhis, tedavi, tıbbi teknoloji alternatiflerinin ya da girişimlerinin maliyetler bakımından en az olanını saptamak için uygulanan teknikdir.
Maliyet yarar analizinde sağlık uygulamasının, tedavinin ya da müdahalenin kendi içinde girdileri ve çıktıları parasal olarak karşılaştırılır. Eğer yararlar maliyetinden çok ise matematiksel olarak yarar/maliyet oranı 1’den büyüktür ve programa dşayetdir.
Maliyet etkililik analizi kıt kaynakların en etkili biçimde kullanımını tanımlayan bir yöntemtir. Sağlık hizmet i çıktıları ile bu hizmetleri gerçekleştirmek için kullanılacak olan girdiler arasındaki ilişkiyi ifade eder.
Farklı maliyetler ve farklı çıktı miktarı birbirlerine oranlanarak birim çıktı basına düsen maliyet hesaplanır. Maliyet etkililik analizinde zaman dilimi, karşılaştırma yapılan teknolojiler arasındaki maliyet ve sonuçlardaki farklılıkları yansıtabilecek kadar uzun olması gereklidir.
Sağlık uygulamasının kazanımlarını kalite boyutuyla kavrayarak ortak ve es dşayet bir kriter ile değerlendirmeye maliyet faydalanım analizi adı verilir. Maliyet-faydalanım analizi, kısıtlı bütçe altında mümkün olan maksimum sağlık yararları elde etmek için tahsis edilen sağlık kaynakları rehberi olarak kullanılabilecek bir yöntemtir.
Ekonomik değerlendirme yöntemlerinin farklarını açıklayabilmek Maliyet minimizasyon analizinde çıktı aynı ise yalnızca maliyete bakılır. Maliyet yarar analizinde maliyetler ve yararlar para ile ifade edilir. Maliyet etkililik analizi iki farklı girişim aynı tür kriter ile farklı miktarda çıktı gösteriyorsa kullanılır. Maliyet faydalanım analiz i sağlık uygulamasının kazanımlarını kalite boyutuyla kavrayarak ortak ve eşdşayet bir kriter ile değerlendirme olarak bilinir.
Ekonomik değerlendirme yöntemlerini yorumlayabilmek QALY hastanın kusursuz sağlık halinde geçirilmiş yılını ve belirli bir tedaviden sonra kabul edilebilir bir kalitede olmak şartıyla ne kadar daha çok ay veya yıl yasadığını gösterir. Böylece hastanın yasam uzunluğu ve kalitesi üzerine sağlık müdahalesinin etkisinin ne olduğunu ifade eder. 0-1 skalası üzerinde değerlendirilir, 0 en kötü olası durumu, 1 en iyi olası durumu belirtir. Hastanın sağlık durumu bu ölçek kullanılarak belirlenir, bu Sartlar altında geçirdiği süre ile çarpılır ve QALY dşayeti elde edilir. DALY kaybolan yasam yılları ile engellilikle birlikte geçen yasam yıllarının bir toplamıdır.
Bu doğrultuda yasam kalitesi ölçekleri basta yeni uygulamaların ve tedavilerin maliyet kullanım analizler inde olmak suretiyle, tıbbi bakım ve tedavinin izlenmesi, zamanlaki etkilerinin belirlenerek diğer tekniklerle karşılaştırılması, hekim-hasta ilişkilerinin iyileştirilmesi, sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve sağlık politikalarının oluşturulması amacıyla kullanılmaktadır.
Kronik hastalıklar hem kişilerin yasam kalitesini bozar hem de sağlık harcamalarını arttırır. Bu durum hem kişi hem de ülke ekonomisi açısından önemli bir sorun oluşturur.
ÜNİTE-8
Saglık Ekonomisinde Hukuk ve Etik
HUKUK-EKONOMI ILISKISI
Ekonomi hukuku, devlet, özel tesebbüs veya her ikisinin ortak faaliyetinden dogmus olan, ekonomik gelisme ve organizasyonu düzenleyen, ekonomik yasamın tüm yönleri ile düzenlenmesini konu alan bir hukuk dalıdır.
Ötenazi: Ölümün kaçınılmaz oldugu ve tıp biliminin verilerine göre iyilestirilmesi olanağı olmayan ya da dayanılmaz acılar içinde olan kisinin, tıbbi tekniklerle yaşamının sonlandırılması (aktif ötenazi) ya da tıbbi yardımın kesilerek (pasif ötenazi) ölüme terk edilmesi.
Tıp Hukuku ve Etigi
Tıp hukuku, saglık hukukunun bir alt dalı olarak, saglık hizmetlerinin uygulanmasından kaynaklanan; saglık personelinin hak ve yükümlülükleri, yasal sorumlulukları, hasta hakları, ilaç hukuku, medikal (tıbbi cihaz ve malzeme) hukuk gibi hususları ele alan hukuk dalıdır.
Hasta hakları, karmasık saglık sistemi içindeki hastanın korunması gereği ile ortaya çıkmıstır. Tarihsel süreç içinde gelisen ve 1970’li yıllarda hukuki himayeye kavuşmaya bkatiyenyan bu haklar, 1980’li yıllarda uluslararası alana tasınmıs, 1990’lı yıllarda ülkelerin yasal düzenlemelerinde yer almıs ve uygulanmaya bkatiyenmıstır. Türkiye’de 1998 tarihli Hasta Hakları Yönetmeligi (R.G. 23420/01.08.1998) gibi direkt olarak dogruya saglık hakkında yasal düzenlemeler oldugu gibi, basta Anayasa olmak suretiyle çesitli yasal düzenlemeler kapsamında dogrudan dogruya veya dolaylı olarak saglık alanı hakkında hükümler bulunmaktadır. Hasta Hakları Yönetmeligi, hasta haklarını somut olarak göstermesi ve gerektiginde hastanın hukuki korunma yollarını kullanabilmesine iliskin usul ve eskatiyenrı düzenlemesi bakımından önemlidir.
etik ve ahlak arasında yakın anlam iliskisi bulunmakla beraber farklı kavramlardır. Etik, ahlakı da içeren daha genis bir alanı ifade eder; degerlerin sorgulandıgı, iyi-kötü kavramlarının elestirisel değerlendirilmelerinin yapıldığı felsefenin bir alt alanıdır. Hukuk yaptırım ve sorumlulukları belirlerken, etik açık uçlu sorulara yanıt bulmaya çalısır.
Tıp etiginin temel ilkeleri; zarar vermeme ilkesi, faydalılık ilkesi, özerklige saygı ilkesi ve adalet ilkesidir.
Hekimin mesleki yükümlülükleri dogrultusunda, doktor-hasta iliskisinde yakın döneme kadar kabul gören paternalizm (paternalist yaklasım), yerini hasta özerkligini ön plana alan hasta odaklı, khamlecı yaklaşımlara bırakmıstır. Buyurgan veya babacıl yaklaşım olarak ifade edilen paternalist yaklasımın özünde, hastanın tedavisine iliskin kararların doktor tarafından alınması yatmaktadır. Günümüzde doktorlerin hastaları adına karar vermeleri ve hareket etmeleri, hastanın özerkligini zedeleyen bir tutum olarak görülmekte, hastanın kendi gelecegini saptama hakkının varlıgı kabul edilmektedir.
Tıbbi Müdahale ve Hukuka Uygunluk Sartları
Tıbbi müdahale, kisilerin bedensel, fiziksel ya da psikolojik bir hastalıgını, eksikliğini teshis ve tedavi etmek, bu mümkün olmadıgında hastalıgını hafiietmek ya da acılarını dindirmek ya da rahatsızlıktan güvenliğini sağlamak ya da nüfus planlaması amaçlarıyla, tıp mesleğini icraya yasal olarak yetkili kimseler tarafından, tıp bilimince genel kabul görmüs ilke ve kurallara göre gerçeklestirilen en kolay teshis ve tedavi tekniklerinden bkatiyenyarak en agır cerrahi müdahalelere kadar uzanan her çesit faaliyettir.
Verilen tanımda görüldügü gibi, kisinin yasamına, saglıgına ya da vücut tümlüğüne yönelik bir müdahalenin tıbbi müdahale olarak kabul edilebilmesi ve hukuka makul sayılabilmesi için asagıda bulunan sartların var olması gerekir:
yetkili kişiler tarafından gerçekleştirilmesi
hukuken öngörülmüş amaçlara yönelik olması
tıp bilimince genel kabul görmüş ilke ve eskatiyenra makul olması
hastanın tıbbi müdahaleye rıza göstermesi (aydınlatılmış onamının bulunması)
Hasta Hakları Yönetmeligi’nde bilgilendirmenin kapsamı belirtilmistir:
Madde 15 (Baslıgı ile beraber degisik:RG-8/5/2014-28994)
“ Hastaya;
Hastalıgın muhtemel nedenleri ve nasıl seyredecegi,
Tıbbi müdahalenin kim tarafından nerede, ne sekilde ve nasıl yapılacagı ile tahmini süresi,
Diger tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getirecegi yarar ve riskler ile hastanın saglıgı üzerindeki muhtemel etkileri,
ç. Muhtemel komplikasyonları,
Reddetme halinde ortaya çıkabilecek muhtemel yarar ve riskleri,
Kullanılacak ilaçların önemli özellikleri,
Saglıgı için kritik olan yasam tarzı tavsiyeleri,
Gerektiginde aynı hususta tıbbi yardıma nasıl ulasabilecegi, konularında bilgi verilir.”
TIP HUKUKU VE ETIGI AÇISINDAN SAGLIK HIZMETLERI
Hasta Hakları Yönetmeligi 5.maddesinde saglık hizmetlerinin sunulmasında uyulması gereken ilkelere yer vermistir:
Madde 5: “Saglık hizmetlerinin sunulmasında asagıdaki ilkelere uyulması sarttır:
a. Bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hâli içinde yasama hakkının, asli insan hakkı oldugu, hizmetin her saiasında daima gözönünde bulundurulur.
b. Hernet yasama, maddi ve manevi varlıgını koruma ve gelistirme hakkını haiz oldugu ve hiçbir merci ya da kimsenin bu hakkı ortadan kaldırmak yetkisinin olmadığı bilinerek, hastaya insanca muamelede bulunulur.
c. Saglık hizmetinin verilmesinde, hastaların, ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düsünce, felsefi inanç ve ekonomik ve sosyal durumları ile sair farklılıkları dikkate alınamaz. Saglık hizmetleri, hernet basitçe ulasabilecegi sekilde planlanıp düzenlenir.
d. Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı hâller dısında, rızası olmaksızın kisinin vücut tümlügüne ve diğer kisilik haklarına dokunulamaz.
Kisi, rızası ve Bakanlıgın izni olmaksızın tıbbi arastırmalara tabi tutulamaz.
Kanun ile müsaade edilen hâller ile tıbbi zorunluluklar dısında, hastanın özel hayatının ve aile hayatının gizliligine dokunulamaz.”
SAGLIK EKONOMISI-TIP HUKUKU VE ETIGI ILISKISI
Hekimin tedbirsizlik, dikkatsizlik, meslekte acemilik ya da kurallara uymama sonucu tedavi ve bakım standartlarına uymayan davranısları ile hastasına zarar vermesi, tıbbi malpraktis olarak ifade edilir.
Hastayı temel alan bir saglık sistemi için, saglıkta kamunun koruyucu eli bir gereklilik olarak karsımıza çıkmaktadır. Devlet planlamalar yaparak, hizmet sunarak, bilinçlendirerek, kurallar koyarak, finansman saglayarak, denetleyerek, pazara girisi sınırlayarak, fiyatlandırma, ruhsatlandırma ve ödemede kısıtlamalar getirerek saglıga müdahalede bulunmak halindedır.
ÜNİTE-8
ÜNİTE SONU ÖZETİ
Hukuk-ekonomi arasındaki iliskiyi genel hatlarıyla açıklamak Ekonomik sistemin saglıklı isleyebilmesi, ihtiyaçların karsılanmasına oldugu kadar, etkin bir hukuk sisteminin varlığına da baglıdır. Hukuk çok genel olarak toplum yasamını düzenleyen, devlet yaptırımıyla güçlendirilmis bulunan kurallar tümüdür. Hukuk ve ekonomi izledikleri amaç dogrultusunda aynı konulara farklı sekilde yaklasırlar. Hukukçu ve ekonomistin aynı kavrama farklı anlamlar yüklemeleri mümkün olabilir. Bununla beraber, hukuk ve ekonominin son dönemlerde hızla yakınlastıgı alanlardan birisi de saglık ekonomisidir. Ekonomik refah ve bunun topluma yayılmasında, hukuk ve ekonominin birbirlerini tamamlaması esastır.
Tıp hukuku ve etiginin temel kavramlarını tanımlamak Tıp ve hukuk, yüzuzun yıllardan beri birbirini tamamlayan iki alan olarak kabul edilmektedir. Tıp hukuku, saglık hukukunun bir alt dalı olarak saglık hizmetlerinin uygulanmasından kaynaklanan saglık personelinin hak ve yükümlülükleri, yasal sorumlulukları, hasta hakları, ilaç hukuku, medikal (tıbbi cihaz ve malzeme) hukuk gibi hususları ele alan hukuk dalıdır. Hukuk ve etik, temel olarak insan davranıslarını düzenleyen kurallar olmakla beraber, iki kavram birbirinden farklıdır. Hukuk, uyulması devlet zoruna (yaptırıma) baglanmıs toplumsal davranıs kurallarıdır. Etik, dşayetlerin sorgulandıgı, iyi-kötü kavramlarının elestirisel degerlendirilmelerinin yapıldığı felsefenin bir alt alanıdır.
Tıp etigi ise tıbbi programlar sırasında ortaya çıkan deger problemlerinı inceler. Tıp etiğinin temel ilkeleri; zarar vermeme, faydalılık, özerklige saygı, adalet ilkesidir. Gelisen hasta haklarıyla beraber özerklige saygı ilnetin günümüzde daha fazla önem kazanmasıyla beraber, doktor-hasta iliskisinde yakın döneme kadar kabul gören paternalist yaklasım, yerini hasta özerkligini ön plana alan hasta odaklı, khamlecı yaklaşımlara bırakmıstır. Tıp etiğinde özerklige saygı ilnetin tıp hukukundaki yansıması aydınlatılmıs onamdır. Tıbbi müdahaleler bakımından hastanın tıbbi müdahaleyi serbest iradesiyle ve bilgilendirilmis olarak kabul etmesi (aydınlatılmıs onam/bilgilendirlmis rıza), tıbbi müdahelenin hukuka makulluk nedenlerinden birisidir. Diger hukuka makulluk nedenleri; tıbbi müdahalen in yetkili kişiler tarafından gerçeklestirilmesi, hukuken öngörülmüs amaçlara yönelik olması ve tıp bilimince genel kabul görmüs ilke ve eskatiyenra makul olmasıdır. Tıbbi müdahaleler, kisinin yasama ve saglık hakkı ile dogrudan baglantılı olup söz konusu faaliyetler aslında vücut tamlıgına bir saldırı niteliğinde görülmekle beraber, belirli kosullar altında hukuk düzen i tarafından koruma altına alınmıslarıdır. Yasam, saglık ve vücut tamlıgı gibi insanın, insan olması neden iyle sahip bulundugu, vazgeçilmez, devredilmez nitelikteki haklar, basta Anayasa olmak suretiyle ulusal ve uluslararası belgelerle koruma altına alınmıstır.
Tıp hukuku ve etigi bakımından saglık hizmetlerini yorumlamak Saglık ve saglık hizmetleri kavramı ekonomik, sosyal, hukuki yönüyle gerek saglık ekonomisi gerek ise tıp hukuku ve etiginin temel hususlarının basında yer gelir. Saglık hizmetlerinin üretimi ve üretilen saglık hizmetlerinin toplum içinde dagıtımı saglık ekonomisinin konusu içinde yer alır. Saglık hizmeti kavramı, temel olarak bir kamu hizmeti olarak, saglık bilimleri ve teknolojisi temelinde saglıgı korumaya ve gerektiginde tekrar tesis etmeye yönelik örgütlenmis hizmetlerdir. Saglık hizmetleri, toplumda saglıklılık durumununu korumayı ve saglık düzeyini geliştirmeyi amaç edinmis hizmetlerdir. Saglık hizmetlerinin diger hizmetlerden farklılıgı gerek saglık ekonomisi gerek ise hukuk ve etik bakımından göz önüne alınan bir nedendur. Türkiye’de saglık hizmetlerinin organizasyonu bakımından idare tarafından sunulan ya da finanse edilen saglık hizmetleri yanısıra, saglık hizmetler inin özel hukuk kisileri tarafından (özel hastaneler, özel muayenehaneler...) sunulması da mümkün olabilir.
Bu durumda, saglık hizmetini sunan ve bundan faydalananlar arasındaki hukuki iliskinin niteligi birbirinden farklıdır. Saglık hizmetlerinin yürütülmesinde devlet ve diger kamu tüzel kisileri tarafından yürütülen saglık hizmetlerinin elemanı olan doktorler ve diger saglık çalısanları mesleki faaliyetlerini yürütürken mensubu oldukları kurumun birer ajanı olarak hizmet verirler. Burada hasta-saglık çalısanı iliskisi, aslında hasta-kurum arasında belirdiği için, hastanın ugradıgı zarar sebebi ile idarenin sorumlulugu söz konusu olacaktır. Hizmetin kurulus ve isleyisinden meydana gelen aksaklıklar hizmet eksikliği olarak ifade edilmekte ve idarenin sorumluluguna yol açmaktadır.
Saglık ekonomisi ile tıp hukuku ve etigi arasındaki iliskiyi açıklamak Saglık sosyal bir haktır ve kisilerin gelir düzeyinden bagımsız, asgari saglık hizmetinden faydalanması gerektigi düsüncesi evrensel olarak kabul gören bir bakıs açısıdır. Üretilen saglık hizmetlerinden kimler in, ne sekilde faydalandıgı ve faydalanması gerektiginin belirlenmesinde ekonominin ölçütleri kadar tıp etigi kriteleri de önem tasımaktadır. Aynı sekilde saglık hizmetlerine erisimde, hizmetlerin fiyatının kullanımı etkiledigi bilinen bir gerçek olmakla beraber, maliyeti düsürmeye yönelik ekonomik kararlar yalnız tıp hukuku ve etiginin temel ilkeleri dogrultusunda uygulanabilir olacaktır. Saglık hizmetlerinin sunumu, yalnızca tıbbi nedenler ekseninde degil; tıbba islevsellik kazandıran ekonomik, sosyal ve hukuki birçok boyut ile birlikte gerçeklesmektedir. Tıbbın uygulanması esnasında meydana gelen her aksaklık, bunun yanı sıra birçok boyutta etkisini göstermekte ve saglık hizmetleri bilesenleri üzerinde ciddi sonuçlar yaratabilmektedir.
Sağlık Ekonomisi ve Sağlık Politikaları
Üretim, verimlilik, eşitsizlikler ve rekabet gibi konular sağlık ekonomisinin alanına girmektedir. Bir bakıma sağlık sisteminin biçimlenmesinde rol alan kamu ve özel sektörün verimli, maliyet etkili ve hakkaniyetli davranış sergilemelerini sağlayacak düzenlemeler, yeni teknolojilerin değerlendirilmesi, fiyat politikaları, sağlık sigortacılığı, kamu ve özel sektör yatırımları ile stratejik davranış şekli gibi ana sağlık politikaları sağlık ekonomisinin araştırma hususlarıdır.
SAĞLIK SİSTEMİNİN TEMEL FONKSİYONLARI
Dünya Sağlık Örgütü tarafından hazırlanan 2000 yılı Dünya Sağlık Raporu, sağlık sistem inin dört ana
fonksiyonundan söz etmektedir. Sağlık sisteminin ana fonksiyonlardan birincisi denetleme, planlama,
politika üretme gibi anlamlar verebileceğimiz liderlik (vekilharçlık) ve yönetişim görevi, ikincisi altyapı ve
insan kaynaklarını esas alan kaynak geliştirilmesi, üçüncüsü bireysel ve toplumsal alandaki tüm hizmetleri
kapsayacak biçimde sağlık hizmetinin sunumu ve dördüncüsü de sağlık sisteminin finansmanıdır.
Sağlık Sisteminde Liderlik
Dönüşüm Liderliği
Dönüşüm liderliği yukarıyada sözünü ettiğimiz konuların yanısıra, strateji geliştirebilmeyi, hızlı karar verebilmeyi, risk alabilmeyi ve sonuca odaklı adanmış bir ekibi motive etmeyi gerektirmektedir. Ancak dönüşümün etkin olması bu icra basamaklarından öte, tüm toplumu hedefe yönlendirmeye ve dönüşümün benimsenmesini sağlamaya bağlıdır.
Dönüşüm liderliği üç kategoride ele alınmaktadır: yönetişim, düzenleme-kural koyma ve verinin enformasyona ve nihayet bilgiye dönüştürülerek kullanılması.
Bütün sistemin dizaynı ve sürdürülebilirliğinin sorumluluğunun üstlenilmesi, şeffaflık ve hesap verebilirlik dönüşüm liderliğinde kritik hususlardır.
Sağlık Sisteminde Yönetim Bilişimi
İzlenmesi gereken süreğen hasta sayısındaki artışlar, sağlığın geliştirilmesi politikaları, sağlık harcamalarının gittikçe artıyor olması, hastane ve bilhassa yoğun bakım yatış isteklerinin artması, evde bakım, hizmete uzaktan erişim ihtiyacının daha çok olması, küresel vatandaşlık, risk yönetimi, toplum sağlığının korunmasında erken uyarı sistemlerine ihtiyaç duyulması, bilginin çok hızlı artıyor olması ve gelişen İnternet teknolojisi vasıtası ile ortaya çıkan sanal çalışma ortamları sağlık bilişimini geleceğin sağlık yönetiminin asli vazgeçilmez nedenu hâline getirmiştir.
Sağlık Sisteminde Kaynak Geliştirme
Sağlık sisteminin temel fonksiyonlarından bir diğeri, altyapı ve insan kaynaklarını esas alan kaynak geliştirmedir. Simdi sırayla sağlık sektörüne kaynak geliştirmede etkili olan öğeleri inceleyelim.
Nitelikli İnsan Gücü
Sağlık Personelinin Göçü
Sağlık Mesleklerinde Kesişim ve Görev Kayması
Yaslı Bakımı ve insan Kaynağı;
Geriatriden diğer genel dahiliye, kardiyoloji, Romatoloji, gögüs hastalıkları, fizik tedavi ve rehabilitasyon, onkoloji, Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara yoğunlaşan kognitif nöroloji gibi tıp dalları da ykatiyennan nüfusla beraber gelecekte önemi artan tıp disiplinleri olacaktır. Bu arada gerontologlar, fizyoterapistler, yaslı
bakım görevlileri, evde bakım görevlileri ve is uğraş terapistleri gelecekte daha çok aranan meslekler mensupları olacaktır.
Sağlık Hizmet Sunumunda Anlayış Değişikliği
OECD 2013 verilerine OECD ülkelerinde ortalama kişi bası yılda sağlık sisteminden faydalanma, diğer bir deyişle ortalama kişi bası hekime müracaat sayısı 6,7’dir. Türkiye’de ise bu veri 8,2 dir. Türkiye’den daha çok hekime müracaatya sahip olan ülkeler ise Rusya (9,4), Almanya (9,7), Slovakya (11), Çek Cumhuriyeti (11,1), Macaristan (11,8), Japonya (13,1) ve Kore’dir (13,2). Başvuru sayısının en düşük olduğu ülkelerin arasında İsveç (3), Meksika (2,7), Brezilya (2,7) ve Güney Afrika’nın (2,5) olduğu görülmektedir.
Günümüz toplumlarının refah düzeyi, kültürel farklılaşma, sağlık sistemlerinin genel yaklaşımı, demografik değişim, sağlık kuruluşlarının isleyiş ve finansman modeli, sosyal güvenlik sistemi ve kamu politikaları ile günümüzün teknoloji ağırlıklı çağdaş hayat tarzı gibi çoğu nedenun sağlık hizmet isteği üzerine etkisi bilinmektedir.
Kamu sağlık politikalarının tasarlanmasında önemli olan bu değişimde rol alan konuların baslıcaları aşağıda verilmiştir.
Toplumsal Algı ve Anlayış Değişikliği
Sağlık Hizmeti Anlayış ve Yöntemlerinde Değişme
Ykatiyennma ve Kronik Hastalıklar
Sağlık Hizmetlerinde Piyasa Etkisi
Sosyal Güvenlik Politikalarının Etkisi
İletişim Kanallarının Yaygınlığı
Şehirleşme ve Modern Hayat
Popülist Politikalar
Arzın Talep Oluşturması
Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri
Ülkemizde 1946’da temeli atılan, 1960’larda biçimlenen ve aile doktorliğine dayalı son dönem sağlık politikaları ile yeni bir dinamizm kazanan birinci basamak sağlık ağının gelecekte gittikçe artan oranda önem kazanacağını umut ediyoruz.
Sağlık Sisteminin Finansmanı
Sağlık sisteminin ana omurgasını sağlık finansmanı oluşturmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayımlanan Dünya Sağlık Raporu 2000, liderlik, kaynak geliştirme ve hizmet sunumu ile beraber sağlık finansmanını sağlık sisteminin dört ana fonksiyonundan biri olarak tanımlamaktadır.
Bu raporda sağlık sisteminin ara hedefleri ve nihai hedefleri arasından direkt olarak sağlık finansmanı alanına giren hedefler söyle sıralanmıştır:
Finansal tehlikelere karsı koruma sağlamak,
Sağlık sisteminin finansman yükünün oldukça hakkaniyetli dağıtılmasını temin etmek,
Sağlık hizmetlerinden ihtiyaca göre hakkaniyet ölçüsünde faydalanılmasını sağlamak,
Sağlık harcamalarında saydamlık ve hesap verebilirliği temin etmek,
Hizmet sunumunda kalite ve verimliliği teşvik etmek ve sağlık finansman sisteminin yönetim verimliliğini oluşturmak.
Finansal Riskten Korunma ve Yük Paylaşımında Hakkaniyet
Sağlık finansmanının ana hedeflerinden biri olan finansal tehlikelere karsı koruma, insanların sağlık hizmeti alırken katastrofik harcama yapmamaları, fakirlaşmamaları ve kendi sağlık istekleri ile ekonomik refahları arasında tercih yapmak zorunda kalmamaları olarak tarif edilmektedir. Dolayısıyla finansal koruma sağlık hizmet almaktan kaynaklı katastrofik harcama yapmayı ve fakirlaşmayı önleyecek bir amaç gütmektedir. Finansal yükün hakkaniyetli dağıtılması olarak ifade edilen sağlık finansmanının diğer ana hedefinde söz konusu olan finansal yük ya direkt olarak hizmet alırken cepten ödeme ya da sağlık sigortası için yapılan ön ödemelerden oluşmakta, veya dolaylı olarak genel vergi yükünden oluşmaktadır.
Kalite ve Verimlilik
Hizmet sunumunda kalite ve verimliliği teşvik etmek, sistemin hedefleri arasında bulunmaktadır. Sağlık sisteminde liderlik, fiziksel şartlar, sağlık insan kaynağı, hizmet sunu standartları ve nihayet sağlık finansmanı, sağlık hizmetlerinde verimlilik ve kaliteyi teşvik edecek nedenlerdır.
Finansman Modelleri
Genelde sağlık finansman modelleri, kaynağın toplanış şekli esas alınarak vergi tabanlı veya prim esaslı olmasına göre ayrıştırılmaktadır. Tarihsel sürece baktığımızda Beveridge, Bismarck, Semashko gibi adlarla anılan finans kaynağı temelli bu modellerin bugün için kıykatiyenmasını yapmak çok basit değildir.
Kapsayıcılık
Sağlık finansmanının kaynak modeli ne olursa olsun, sosyal güvenlik kapsamında temin edilen sağlık hizmetinin iyi ve gerçekçi tanımının yapılmış olması sistemin sürdürülebilirliği açısından önemlidir. Kapsama alınan nüfus kadar kapsam içine alınıp teminat garantisi verilen sağlık hizmetleri de sağlık sisteminin performansına yansımaktadır.
Sağlık ekonomisi açısından kapsayıcılık üç boyutta ele alınmaktadır:
Sosyal güvenlik şemsiyesi altına giren, diğer bir deyişle aldığı sağlık hizmetinin bedeli toplanan finansman havuzundan karşılanan nüfus,
Bedelinin karşılanması garanti edilen sağlık hizmetlerinin kapsamı ve
Hizmetlerin karşılığı olarak ödenen bedel.
Maliyet Paylaşımı
Sağlık hizmetinin bedelinin karşılanmasında sosyal güvenlik sistemi ile hizmet alan hastanın maliyet paylaşımı kritik bir konudur. Bu paylaşım hastanın hizmet anında katkı payı ödemesi seklinde direkt olarak paylaşım seklinde olabildiği gibi, hastaların hizmetlere erişiminin zorlaştırılması ve bekleme listelerinin oluşturulması gibi dolaylı yollarla da yapılabildiği ileri sürülmektedir.
Kontrolsüz Sağlık Harcamaları
Sağlık harcamaları, harcadıkça artmaya devam eder. Toplumun risklerden korunması, sağlıklı hayat
şeklinin teşviki, hastalanmadan engellemeye yönelik tedbirler, kaçınılmaz hastalıkların komplikasyonlarının önlenmesi, hastalık yönetimi, akılcı ilaç kullanımı gibi çalışmalar şayet hakkıyla başarı ile yapılabilirse, sağlık harcamalarının kontrolsüz artısını engellemeye yarayacaktır.
Sağlık harcamaları ile elde edilen sağlık çıktılarının her zaman paralel olmadığı gerçeği, bu durumu yansıtmaktadır. Politika yapıcıların en dikkatli davranmaları gereken nokta burasıdır.
Sağlık harcamalarının sürdürülebilirliğini riske eden önemli hususun, sosyal refah üzerine önemli bir baskı yapmakta olan emeklilik ve süreğen hasta bakımı harcamaları olduğu bilinmektedir. Bu harcamalar bazı Avrupa ülkelerinde hızla artmaktadır.
Bağımlılık oranları (15 yas altı ve 65 yas üstü insanların toplam nüfusa oranı) %40’lardan %55’lere doğru çıkmaktadır.
Finansal Sürdürülebilirlik
Sağlık hizmetleri, daha iyi verildikçe ihtiyacı azalan değil artan bir hizmettir.
Öncelikle sağlığı bir kaynak tüketme alanı görme zafiyetinden, saplantısından kurtulmamız gerekiyor. Kaynakları verimli kullanmak kaydıyla sağlığa ne kadar yatırım yapılırsa toplumun sağlık düzeyi o denli yükseltilebilir. Sağlığa yapılan yatırım bir harcama kalemi olduğu kadar, toplumun gelişmesini ve kalkınmasını hızlandırıcı rol oynamaktadır.
Sağlık sektörü kaynak tüketen bir alan olduğu kadar, en fazla ve en hızlı kaynak üreten bir alandır da. Sağlık finans yönetiminde şeffaflık ve hesap verme gibi ilkeler gözetilerek sürdürülebilir bir model ortaya konsa bile, sağlık sisteminin ana hedeflerinin göz ardı edilmesi veya hedeflerden sapma olması riski her zaman mevcuttur.
Yönetimler her zaman bu hedeflerden sapmak için yeteri kadar mazeret bulabilmektedir. Bu mazeretlerin en belirgin olanı bütçe kısıtlılığıdır.
Hesap Verebilirlik
Sağlık sisteminde hesap verebilir olma, tümcül ve şeffaf bir biçimde hesap verme, politikaların dönüşümünü basitlaştırıcı bir güç olmakta ve sağlıkta yapılan reformların halk tarafından benimsenip desteklenmesine katkı sağlamaktadır.
ÜNİTE-6
Küreselleşme ve Sağlık Ekonomisi
OECD (Ekonomik Kalkınma ve Is birliği Örgütü) tarafından yapılan tanıma göre küreselleşme; mal ve hizmet piyasalarının, üretim araçlarının, finansal sistemlerin, rekabetin, kurumların, teknolojinin ve sektörler in giderek daha uluslararası hale gelmesidir.
Küreselleşme kavramının bilhassa 1980’ler itibarıyla daha fazla gündeme gelmiş olmasında, bu dönemde ticaret, finans ve beşerî sermaye akımlarının basitlaşması ve sıklaşması etkili olmuştur. Tüm bunların backgroundında ise Internet basta olmak suretiyle, iletişim kanallarındaki gelişmeler de önemli rol oynamıştır. Bununla birlikte, küreselleşmen in siyasi, kültürel ve çevresel boyutlar taşıdığı gerçeğinin de altını bilhassa çizmek gerekir.
Küreselleşmenin Temel Dinamikleri
IMF (Uluslararası Para Fonu) tarafından 2000 yılında yapılan bir sınıflandırma da, küreselleşmeyi tetikleyen olgular açısından benzer bir çerçeve çizmektedir. Buna göre, küreselleşmenin 3 ayağı aşağıdaki biçimde kısacasınebilir:
Ticaret, sermaye ve yatırım akımları
Göç ve insan mobilizesi
Teknolojik gelişim ve bilginin yayılması
KÜRESELLESME VE INSAN SAGLIGI
Bu bağlamda, küreselleşmenin sağlık ekonomisi ile bağlantısının son derece komplike olduğunu ifade etmek gerekir. Bunun sebebi ise sadece arz ve talep kanatlarındaki farklı nedenlerden değil, bunun yanı sıra dolaylı ve dolaysız olarak tabir edilebilecek etkileri analiz etmenin zorluğundan da kaynaklanmaktadır.
Bu noktada, küreselleşmenin, sağlık çıktılarını farklı kanallardan nasıl etkilediğine dair birkaç örnek vermek gerek görülürse; bunların basında sosyoekonomik koşullar, devlet kaynakları ve politikaları, sağlık sektörüne dair ticaret politikaları, dünya genelinde sağlık riskleri gibi etkenler gelmektedir.
Küreselleşmenin Sağlık Üzerindeki Etkileri
Ekonomik Gelişim ve Refah Yoluyla
1944 yılında GATT (General Agreman on Tar. i s ant Trake – Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) ile başlatılan ticaret engellerinin kaldırılması girişiminin yerini 1995’te alan DTÖ’nün (Dünya Ticaret Örgütü), çok uluslu anlaşmaları yöneten bir platform olarak bu süreci tetiklediğini belirtmek gerekir.
İletişim ve Ulaşım Yoluyla
2003 yılında SARS hastalığı olan Çinli bir hekim bir günlüğüne ziyaret ettiği Hong Kong’daki bir otelde bulunan 16 ziyaretçiye yangı bulaştırmış
2009 yılında Meksika’da baş gösteren ve H1N1 olarak adlandırılan virüs, hızlıca 191 ülkeye erişerek 800,000 kişide görüldü ve 8000’in üzerinde kişinin hayatını yitirmesine neden oldu Küreselleşmenin toplum ve insan sağlığı üzerindeki bir diğer etkisi ise göçler yoluyla gerçekleşmektedir.
Bunun en belirgin göstergelerinden biri AIDS hastalığıdır. Nitekim araştırmalar, sınır ötesi isçi göçlerinin HIV virüsünün yaygınlaşması riskini artırdığını göstermiştir. Bu etki, bilhassa düşük gelirli ülkelerden kaynaklana ekonomik göçlerde göze çarpmaktadır.
Küreselleşmenin Sağlık Hizmetlerine Etkileri
Ihsan Kaynağı Yoluyla
Sağlık profesyonelleri göçünün arkasında ise gerek iten gerekse çeken nedenler bulunmaktadır. İten nedenlere örneğin, mensup olunan ülkedeki kötü çalışma koşulları, işsizlik, altyapı yetersizliği ve toplumsal çatışmalar verilebilecekken, çeken etkenler için ise yabancı ülkedeki cazip çalışma Sartları, refah ve istikrarlı ortam ile mesleki gelişim ve kariyer fırsatları gibi etmenler gösterilebilir.
DSÖ ve OECD tarafından yayınlanan mevcut veriler dâhilinde, İngiltere’deki kayıtlı hekimların %37’sini diğer ülkede eğitim almış kişiler oluştururken, bu oran ABD’de %25,9, Kanada’da %24’tür
Girdiler ve Teknoloji Yoluyla
Küreselleşmenin sağlık piyasaları üzerindeki önemli bir yansıması da, sağlık hizmetlerinin temelini oluşturan ecza ürünleri ve tıbbi cihazlar aracılığı ile görülmüştür.
TRIPS: 1995 yılında, ticaretle bağlantılı fikrî mülkiyet haklarını düzenleyen bir anlaşma olarak uluslararası ticaret sistemine eklenmiştir.
Uluslararası Düzenlemeler ve Politikalar Yoluyla
Dünya Bankası tarafından oynandığı ifade edilebilir. Bunun yanı sıra, IMF ve DTÖ gibi etki gücü yüksek küresel kurumların da bu süreçte sahne aldığını eklemek gerekir. Söz konusu kurumların dünya genelinde ölçekte yürütmeyi amaçladığı sağlık sektörü reformlarında ise belli baslı nedenler öne çıkmaktadır. 2007 tarihli Liste çalışmasında ifade edildiği üzere, bunlardan baslı çaları;
Kamu tarafından finanse edilen sağlık hizmetlerinde asgari devlet katkısını amaçlayan Ve bu hizmetleri minimum veya temel paketlerle kısıtlayan bir model teşviki
Bazı ufak muafiyetler dışında, çoğu sağlık hizmeti için ücret yaptırımı
Çeşitli formlarda sağlık sigortası kurulmasının teşviki
Özel sektör ya da sivil toplum örgütlerine, kamu adına fonlanmış sağlık hizmetlerini belirleme etmek amaçlı teşvik kontratları
Kamu hizmetleri tedarikinde artan bir rol oynaması amacıyla, özelleştirmeler ve
Evrensel bir reform savunuculuğu adına, siyasi ve sosyal Sartlara bakılmaksızın, sağlık sistemlerinin merkezi yönetim anlayışından menfaatilması (decentralizatenon)
Sağlık hizmeti tedarikçilerinin, özel bir firma çizgisinde girişimci bir tarzda fonksiyon görmesini sağlamak amacıyla kurumsallaştırılması
Orta ve yüksek gelirli ülkelerde, “hasta seçimi” gibi tüketici yanlısı politikaların savunulması talebi,
Öne çıkanları yukarıyada kısacasınen ve bilhassa düşük ile orta gelirli ülkelerin uygulama yönünde baskı gördüğü söz konusu reformlar çeşitli eleştirilere maruz kalırken, Dünya Sağlık Örgütünden de da bir direnç görülmediğini belirtmek gerekir. Nitekim DSÖ de, bahse konu olan piyasa reformlarından bir kısmını benimseme yoluna gitmiştir.
Bunlar arasında, özel sektör kurumlarıyla yakın işbirliğine açılma, ücret yaptırımlarına karsı takınılan geleneksel duruşta yumuşama, evrensellik ve eşitlik odağının yerine Dünya Bankası’nın “temel paket” nosyonunu benimseme gibi yaklaşım değişiklikleri göze çarpmaktadır.
Özel sektör marifetine ağırlık veren bu reform paketlerin eleştirildiği temel çerçeve, verimlilik ve hakkaniyet anlamında olup, birçok OECD ülkesi tarafından maliyet ve karmaşa doğurucu olarak kaydedilmiştır. Buna paralel olarak, reformları uygulamak halinde kalan düşük ve orta gelirli ülkelerde de olumsuzluklarla karşılaşıldığı ifade edilmektedir. Bu kapsamda en önemli eleştirilerden biri, fakirların sağlık hizmetler ine erişiminde karşılaşılabilecek zorluklar olarak öne çıkmıştır. Dolayısıyla aslie inilecek olursa; reformlara muhalif seslerin yükselmesinde, düşük gelirden yüksek gelire farklı refah seviyesi ve yapılardaki ekonomilerde “tek tip reçete” yaklaşımının benimsenmese inin esas neden olduğu söylenebilir.
ÜNİTE-6
KİTAP ÜNİTE SONU ÖZETİ
Küreselleşmenin gerçekleşmesinde rol alan ana hareketlileri açıklamak Asırlar alan bir süreç olmakla beraber, 1980’ler itibarıyla yoğunlaşan modern küreselleşme dalgasında, dünya genelindeki ticaret, sermaye ve yatırım akımlarının yanı sıra, göçler ve insan mobilizesi ile teknolojik gelişim ve bilginin yayılması temel hareketliler olarak öne çıkmaktadır. Ülkeleri ve temel ekonomik oyuncuları küreselleşmeye yönelten hareketliler ise iten ve çeken etkenler olarak adlandırılmaktadır. Ticari basitçer, yeni Pazar fırsatları ve üretim üstünlükleri çeken etkenler arasındayken, artan rekabet ve güçlenen uluslararası standartlar ise iten etkenlere örneğin verilebilir.
Küreselleşmenin, insan sağlığını hangi yollarla ve nasıl etkilediğini açıklamak Küreselleşmenin hüküm sürdüğü söz konusu dönem, sağlık ekonomisi açısından da çok önemli değişimleri birlikteinde getirmiştir. Nitekim ilgili hareketliler, bir yandan insan sağlığı üzerinde değişimlere nedeniyet vererek sağlık sektöründe talep tarafında etkili olurken bir yandan da arz cephesinde sunulan ürün, hizmet ve sistemlerin gelişiminde rol oynamıştır.
Küreselleşmenin insan sağlığı üzerindeki etkileri incelendiğinde, önemli bir kanalın ekonomik gelişim ve refah yoluyla gerçekleştiği görülmektedir. Zira ticaret, sermaye ve yatırımlar yoluyla biçimlenen ekonomik gelişmeler, toplumların sağlık düzeyi üzerinde çeşitli etkilere yol açabilmektedir. Bunun yanı sıra, küreselleşmenin ana öğelerindan olan iletişim ve ulaşım yolu da insan sağlığını olumlu ve olumsuz olarak etkileyebilmektedir.
Küreselleşmenin, ülkelerin sağlık hizmetleri üzerinde hangi kanallarla ve ne yönde rol oynadığını açıklamak Küreselleşmenin sağlık hizmetleri anlamında ortaya çıkardığı sonuçlara bakılacak olursa, sağlık profesyonelleri kapsamındaki insan kaynağının mobilizesinin, dikkat çeken bir etken olduğu gözlenmektedir. Ülkeler in dünya genelinde entegrasyonunun sağlık piyasasına bir diğer yansıması ise ilgili hizmetlerin temelini oluşturan ecza ürünleri ve tıbbi cihazlar, bir diğer deyişle, girdiler ve teknoloji aracılığı ile görülmüştür. Öte yandan, küreselleşmenin yoğunlaşması, sağlığa dair mevcut ve potansiyel problemlerin uluslararası camianın ortak ajandasına girmesinin ve bu doğrultuda karşılıklı tedbirlerden reformlara uzanan çeşitli radikal düzenlemeler in yapılmasını birlikteinde getirmiştir.
ÜNİTE-7
Sağlık Ekonomisinde Ölçme Değerlendirme
Sağlık hizmetlerine ayrılan kaynakların kıtlığı, verimli kullanılma zorunluluğu, fırsat maliyetinin olması, fayda (utility) ve rasyonellik gibi kavramlar sağlık hizmetlerinin ekonomik açıdan değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.
SAGLIK HIZMETLERINDE EKONOMIK DEGERLENDIRME
Sağlık ekonomisi sistemi, sağlık arz ve isteğinin sağlık piyasasında nasıl ve hangi Sartlarda karşılandığını ve değişimin nasıl gerçekleştiğini ortaya koyan mekanizmadır. Sağlık alanında kullanıldığı sekliyle ekonomi bilimi su sorulara yanıt aramaktadır; Kaynak dağılımı etkililiği yani sağlık bütçesi nasıl kullanılmalı? Nerelere kaynak ayrılmalı? Karar vericiler “hastane yöneticileri her yeni teknolojiyi satın almalı mı?”, “bireyler yıllık sağlık denetimi isteğinde bulunmaları için teşvik edilmeli mi?” ve “yeni ve pahalı bir ilaç pozitif listeye alınsın mı?” seklinde daha özel soruları yanıtlandırmak halinde kalabilir.
Ekonomik değerlendirme, alternatiflerin maliyet ve sonuçlarının karşılaştırmalı analizidir. Bir diğer ifadeyle ekonomik değerlendirme, “mevcut kaynakları nereye tahsis edersek, en iyi sonucu elde edebiliriz?” sorusunu yanıtlandırırken karar vericilere yardım eden bir değerlendirmedir.
Ekonomik değerlendirme tekniklerinin kullanım alanları toplumsal, sağlık ve sağlık alt-sistem düzeylerinde aşağıdaki gibi kısacasınebilir:
Toplumsal sistem düzeyinde
Toplam kaynaklardan sağlığa ayrılacak pay
Kamu ve özele ayrılacak pay
Savunma ve eğitime ayrılacak pay
Sağlık sistemi düzeyinde
Mevcut kaynakların uygulamalar, uzmanlıklar ve hastalıklar arasındaki dağılımı
Yeni teknolojilerin finansman kararları
Alt-sistem düzeyinde
Belirli bir hastalık ya da hasta grubu arasındaki kaynak dağılımı
En iyi sonuç veren müdahale ya da teknolojinin belirlemeinde
Sağlık alanında uygulanan ekonomik değerlendirme tekniklerinin yetersizlikleri vardır. Bunlar;
Ekonomik analizin nitelikli tıbbi bulgulara, örnek olarak randomize klinik deneylere dayanmaması,
Ortalama maliyetlerin makul olmayan kullanımı, bilhassa hastane maliyetlerinin tahmininden veya hastane kalış süresinin kısaltılmasından kaynaklı sağlanan tasarrufların tahmininde kullanılması,
Hasta bireyin, ailenin veya gönüllülerin maliyetlerinin göz önüne alınmasında yapılan hatalar,
Maliyet ve kazanç tahmininde belirsizliğin dağıtılamaması,
Sağlık hizmeti planlaması ve klinik programlar ile ilgili değerlendirme sonuçları ve kararlar arasındaki dairin göz önüne alınmasındaki yetersizlik,
Ekonomik etkililik dışındaki etkenlerin göz önüne alınmasındaki (eşitlikler ile ilgili konularda ve politika değişikliği getiren yönetimsel süreçlerde) yetersizliklerdir.
Ekonomik Dşayetlendirme Süreci ve Teknikleri
Sağlık hizmetlerinde ekonomik değerlendirme süreci farklı basamaklardan oluşmaktadır. Bunlar;
Amaç belirlenmesi
Alternatiflerin belirlenmesi
Alternatiflerin değerlendirilmesi
Maliyet ve sonuçların belirlenmesi
Maliyet ve sonuçların ölçülmesi ve indirgeme
Duyarlılık analizi
Dşayetlendirme ve seçim sürecidir.
10
Ekonomik değerlendirme alternatif uygulamaların girdi (kullanılan kaynakların maliyeti) ve çıktılarının (müdahalenin/programın etkililiği, kazançları, yararı, faydalanımı) karşılaştırılmasına dayanan stratejik bir karar verme tekniğidir.
Sağlık hizmetlerinin uygulanmasında alternatif tercihleri saptamade kullanılan teknikler kolayten karmaşığa doğru bir sıralama ile maliyet-minimizasyonu, maliyet-yarar, maliyet-faydalanım, maliyet-etkililik analizleridir.
Maliyet Minimizasyon Analizi (Cost Minimizatenon Analysis-CMA)
Maliyet minimizasyonu analizi, aynı etkideki alternatif seçeneklerin maliyetlerinin ölçümünü gerektiren ekonomik değerlendirmenin en kolay şeklidir. Maliyet minimizasyon analizi, çıktının tek ya da aynı olduğu durumlarda iki ya da daha çok teşhis, tedavi, tıbbi teknoloji alternatiflerinin ya da giradlarının maliyetler bakımından en az olanını saptamak için uygulanan teknikdir. Bu analizde en önemli nokta, mukayese edilecek saglık etkinliklerinin benzer sonuçlanmasıdir.
Maliyet Fayda Analizi (Cost Benefit Analysis-CBA)
Sağlık müdahalelerinin maliyet yarar analizlerinin ölçümü 1956 yılında sağlık ekonomisi işin ehli olan Christopher Cundell ve Carlos McCartney tarafından geliştirilmiştır. Maliyet yarar analizinde sağlık uygulamasının, tedavinin ya da müdahalenin kendi içinde girdileri ve çıktıları parasal olarak karşılaştırılır. Eğer yararlar maliyetinden çok ise matematiksel olarak yarar/maliyet oranı 1’den büyüktür ve programa dşayetdir.
Bu analiz iki farklı tedavi yaklaşımını karşılaştırarak, alternatifesin maliyet ve yararlarını ekonomik terimlerle ifade eder. Bu çalışmalar şahsi maliyet ve faydaları kapsamaz. Çünkü bu maliyetlerin gerçekçi bir biçimde ekonomik terimlerle değerlendirilmesi imkânsızdır. Maliyet yarar analizinin üstünlükleri şeffaflığı, belirsizliği ortadan kaldırma yeteneği ve kıykatiyennabilir oluşudur.
Maliyet Etkililik Analizi (Cost Eiectiveness Analysis-CEA)
Maliyet etkililik analizi kıt kaynakların en etkili biçimde kullanımını tanımlayan bir yöntemtir. Sağlık hizmeti çıktıları ile bu hizmetleri gerçekleştirmek için kullanılacak olan girdiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Farklı maliyetler ve farklı çıktı miktarı birbirlerine oranlanarak birim çıktı başına düşen maliyet hesaplanır. Maliyet etkililik analizi sağlık yararlarını, kazanılan sağlıklı yasam yılı, kurtarılan yasam sayısı, önlenilen komplikasyon sayısı, ağrısız ve semptomsuz günler, önlenebilen vaka sayısı gibi daha kolay ve tanımlayıcı bir biçimde ifade eder. Maliyet etkililik analizi bir tıbbi müdahalenin diğerine göre ilave maliyetini ve ilave etkililiğini değerlendirmektedir.
maliyet öğeleri ve sonuçları farklı zaman dilimlerinde ortaya çıkabileceği için hem maliyetlerin hem de
sonuçların gelecekteki parasal dşayetlerinin ortaya konulması gerekir ki buna indirgeme adı verilir. Böylece
seçilecek tedavinin karar aşamasında bu dşayetler de dikkate alınmalıdır. Klinik ve ekonomik analizlerde, her
zaman belirsizlik ve risk mevcuttur.
Bu nedenle duyarlılık analizlerinin yapılması gerekir. Maliyet etkililik analizi sonuçları genelde iki oranla ifade edilir, maliyet etkililik oranı ve ilave maliyet etkililik oranı (ICER).
Dünya Sağlık Örgütü, kişi basına gayri-safi yurt içi hasılanın (GSYİH) eşik dşayet olarak alınabileceğini ve bir alternatifin maliyet etkili olup olmadığının aşağıdaki biçimde belirlenebileceğini önermektedir;
ICER kişi başına GSYH’den düşük ise maliyet etkililiği yüksek,
ICER kişi başına GSYH’nin 1-3 katı ise maliyet etkili,
ICER kişi başına GSYH’nin 3 katından fazla ise maliyet etkili değildir.
Maliyet etkililik analizi çalışmalarında dikkat edilmesi gereken noktalar:
Maliyetlerin hangi bakış açısına (toplumsal, hasta, sağlık uzmanları, kurum, sigortacılar, ilaç endüstrisi, işverenler vb.) göre belirleneceğine karar verilmelidir.
Çalışma konusuy ile ilgili olan direkt olarak ve dolaylı bütün maliyetler saptanarak maliyetlerin belirlenmesinde hangi tekniğin (Friction, Human capital) kullanılacağına karar verilmelidir.
1 yılı aşkın sürenin söz konusu olduğu çalışmalarda maliyet ve sağlık sonuçlarının uyarlanması gerektiğinden indirgeme (discounting) oranı belirlenmelidir. Maliyet etkililik analizlerinde tavsiyelen indirgeme oranı %3’tür.
Duyarlılık (sensitivity) analiziyle ICER oranının bazı kritik değişkenleri değiştirilerek ICER oranındaki değişim incelenmelidir.
Maliyet-yarar analizinde maliyet ve sonuçların ikisi de para birimi ile ölçülür. Dongen ve ark göre, yatırım getirisi analizi 3 ölçüm ile hesaplanır;
Net yararlar = Faydalar – maliyetler
Fayda maliyet oranı = Faydalar / maliyetler
Yatırım getirisi = (Faydalar – maliyetler) / Maliyetler (× 100)
Maliyet Sonuçları Analizi (Cost Consequences Analysis-CCA)
NİCE (Ulusal Sağlık ve Klinik Mükemmeliyet Enstitüsü) İngiltere ulusal sağlık sistemi içeriğinde sağlığın iyileştirilmesi, hastalıkların önlenmesi ve tedavisi hakkında iyileştirme programları hususlarında ulusal rehberler oluşturulmasından sorumlu, bağımsız bir organizasyondur.
Kaliteye ayarlanmış yaşam yıllarını (QALY) değerlendirmek için kullandığı EuroQoL EQ-5D enstrümanlarını içine alan sağlıkla ilişkili yaşam kalitesi ölçümünden daha geniş olarak yasam kalitesi ve refah düzeyinin her ikisini de ölçebilir. Sonuçların maliyetlerden ayrı olarak raporlandığı bir ekonomik analiz metodudur.
Maliyet Yararlanım Analizi (Cost-Utility Analysis-CUA)
Sağlık uygulamasının kazanımlarını kalite boyutuyla kavrayarak ortak ve es dşayet bir kriter ile değerlendirmeye maliyet faydalanım analizi adı verilir. Bu analiz için geçerli ve basit uygulanabilen hayat kalitesi ölçümlerine ihtiyaç vardır. Sonuçlar ‘kaliteye ayarlanmış yasam yılları tahmini oluşturabilmek için ‘hayatta kalma ‘ verileri ile birleştirilebilir. Yani sayıyı değil kaliteyi ön plana alan bir analizdir.
Maliyet-faydalanım analizi, kısıtlı bütçe altında mümkün olan maksimum sağlık yararları elde etmek için tahsis edilen sağlık kaynakları rehberi olarak kullanılabilecek bir yöntemtir. Buna rağmen, mevcut uygulama sağlık yararlarına dair toplumsal tercihleri elde etmede açık, belirgin, net değildir.
Yaşamsal yarar sağlayan sağlık müdahalelerinin analizinde, sosyal tercihleri yansıtan tek ampirik parametre piyasa faiz oranlarıdır.
Kaliteye Ayarlanmıs Yasam Yılları (QALY)
Son yıllarda QALY kavramında sağlık sonuçlarını ölçen maliyet etkililik analizinin bir tipi olan yayınlanmış maliyet faydalanım analizi sayısında şaşırtıcı bir artış vardır. 1980’lerde sağlık durumunu 0-1 ölçeğinde ölçmek amacıyla çok nitelikli faydalanım araçları geliştirilme yemeye başlandı.
Kalite-ayarlanmış yaşam yılları (QALY) sağlığın iki veya daha çok yönünü( ağrı, özürlülük, ruh hâli, veya öz bakım kapasitesi ya da ücretli istihdam, evde çalışma gibi sosyal olarak yararlı etkinlikler gibi) değerlendirerek ölçülen yasam kalitesinde değişikliklere ayarlanmış yaşam beklentisini ölçer.
Engelliliğe Ayarlanmış Yasam Yılları (DALY)
DALY kaybolan yasam yılları ile engellilikle birlikte geçen yasam yıllarının bir toplamıdır.
Bir müdahalenin DALY üzerine etkisi ise müdahalenin yapılması ile yapılmadığı durum karşılaştırılarak ölçülmektedir. Esas amacı, hastalık ve yaralanmaların hastalık sınıflamalarına göre ülkelerin sağlığına olumsuz yüklerini açığa çıkarmaktır. DALY kavramı, çeşitli hastalıkların yol açtığı prematür ölümler (YLL) ile ölümle sonuçlanmayan, yalnız uzun dönemli sakatlık ve fonksiyon kaybına neden olan hastalık durumlarının neden olduğu hastalık yükünün, tek bir kriter ile değerlendirilebilmesini amaçlamaktadır. DALY = YLL + YDL biçiminde hesaplanır.
DALY kantitatif risk değerlendirme için en çok kullanılan ölçümdür. Aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulmalıdır;
DALY farklı coğrafi bölgeler için değerlendirilmeli,
DALY farklı zaman içinder için değerlendirilmeli,
Sosyal tercihlerin uygulaması için değerlendirilmelidir.
ÜNİTE-7
ÜNİTE SONU KİTAP ÖZETİ
Sağlık hizmetlerinde ekonomik değerlendirme kavramını tanımlayabilmek Kaliteli sağlık hizmeti sunumu toplumun gelişmişlik düzeyini göstermiştir. Sağlık hizmetlerinin giderek artan maliyetleri hem özel hem de kamu sağlık organizasyonlarının etkili, kaliteli, verimli hizmet sunmasını güçleştirmektedir. Sağlık hizmetlerinde ekonomik değerlendirme yöntemleri toplumun kıt kaynaklarını dağıtırken karar vericilere yardımcı olacaktır. Demografik yapıdaki değişiklikler, sağlık maliyetlerindeki artısı birlikteinde getirmekte ve hizmet serverları ciddi
finansal sorunlerle karsı karsıya bırakmaktadır. Politika yapıcılar maliyet artısını etkili ve verimli hizmet sunumu ile karşılamak için çeşitli yollar aramaktadırlar. Sağlık ekonomisi çalışma ortamı kıt kaynaklar ile toplumun beklentisi olan kaliteli sağlık sonuçlarının nasıl alınabileceğini araştırmaktadır. Sağlıkta ekonomik değerlendirme, sağlık ve maliyetin her ikisinin etkiler i bakımından tedavilerin ya da sağlık uygulamalarının karşılaştırmalı analizidir. Sağlık hizmetlerinin uygulanmasında alternatif tercihleri saptamade kullanılan teknikler kolayten karmaşığa doğru bir sıralama ile maliyet-minimizasyonu, maliyet-yarar, maliyet-faydalanım, maliyet-aktivite analizleridir.
Sağlık hizmetlerinde kullanılan ekonomik değerlendirme yöntemlerini tanımlayabilmek Maliyet minimizasyonu analizi, aynı etkideki alternatif seçeneklerin maliyetlerinin ölçümünü gerektiren ekonomik değerlendirmenin en kolay şeklidir. Maliyet minimizasyon analizi, çıktının tek ya da aynı olduğu durumlarda iki ya da daha çok teşhis, tedavi, tıbbi teknoloji alternatiflerinin ya da girişimlerinin maliyetler bakımından en az olanını saptamak için uygulanan teknikdir.
Maliyet yarar analizinde sağlık uygulamasının, tedavinin ya da müdahalenin kendi içinde girdileri ve çıktıları parasal olarak karşılaştırılır. Eğer yararlar maliyetinden çok ise matematiksel olarak yarar/maliyet oranı 1’den büyüktür ve programa dşayetdir.
Maliyet etkililik analizi kıt kaynakların en etkili biçimde kullanımını tanımlayan bir yöntemtir. Sağlık hizmet i çıktıları ile bu hizmetleri gerçekleştirmek için kullanılacak olan girdiler arasındaki ilişkiyi ifade eder.
Farklı maliyetler ve farklı çıktı miktarı birbirlerine oranlanarak birim çıktı basına düsen maliyet hesaplanır. Maliyet etkililik analizinde zaman dilimi, karşılaştırma yapılan teknolojiler arasındaki maliyet ve sonuçlardaki farklılıkları yansıtabilecek kadar uzun olması gereklidir.
Sağlık uygulamasının kazanımlarını kalite boyutuyla kavrayarak ortak ve es dşayet bir kriter ile değerlendirmeye maliyet faydalanım analizi adı verilir. Maliyet-faydalanım analizi, kısıtlı bütçe altında mümkün olan maksimum sağlık yararları elde etmek için tahsis edilen sağlık kaynakları rehberi olarak kullanılabilecek bir yöntemtir.
Ekonomik değerlendirme yöntemlerinin farklarını açıklayabilmek Maliyet minimizasyon analizinde çıktı aynı ise yalnızca maliyete bakılır. Maliyet yarar analizinde maliyetler ve yararlar para ile ifade edilir. Maliyet etkililik analizi iki farklı girişim aynı tür kriter ile farklı miktarda çıktı gösteriyorsa kullanılır. Maliyet faydalanım analiz i sağlık uygulamasının kazanımlarını kalite boyutuyla kavrayarak ortak ve eşdşayet bir kriter ile değerlendirme olarak bilinir.
Ekonomik değerlendirme yöntemlerini yorumlayabilmek QALY hastanın kusursuz sağlık halinde geçirilmiş yılını ve belirli bir tedaviden sonra kabul edilebilir bir kalitede olmak şartıyla ne kadar daha çok ay veya yıl yasadığını gösterir. Böylece hastanın yasam uzunluğu ve kalitesi üzerine sağlık müdahalesinin etkisinin ne olduğunu ifade eder. 0-1 skalası üzerinde değerlendirilir, 0 en kötü olası durumu, 1 en iyi olası durumu belirtir. Hastanın sağlık durumu bu ölçek kullanılarak belirlenir, bu Sartlar altında geçirdiği süre ile çarpılır ve QALY dşayeti elde edilir. DALY kaybolan yasam yılları ile engellilikle birlikte geçen yasam yıllarının bir toplamıdır.
Bu doğrultuda yasam kalitesi ölçekleri basta yeni uygulamaların ve tedavilerin maliyet kullanım analizler inde olmak suretiyle, tıbbi bakım ve tedavinin izlenmesi, zamanlaki etkilerinin belirlenerek diğer tekniklerle karşılaştırılması, hekim-hasta ilişkilerinin iyileştirilmesi, sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve sağlık politikalarının oluşturulması amacıyla kullanılmaktadır.
Kronik hastalıklar hem kişilerin yasam kalitesini bozar hem de sağlık harcamalarını arttırır. Bu durum hem kişi hem de ülke ekonomisi açısından önemli bir sorun oluşturur.
ÜNİTE-8
Saglık Ekonomisinde Hukuk ve Etik
HUKUK-EKONOMI ILISKISI
Ekonomi hukuku, devlet, özel tesebbüs veya her ikisinin ortak faaliyetinden dogmus olan, ekonomik gelisme ve organizasyonu düzenleyen, ekonomik yasamın tüm yönleri ile düzenlenmesini konu alan bir hukuk dalıdır.
Ötenazi: Ölümün kaçınılmaz oldugu ve tıp biliminin verilerine göre iyilestirilmesi olanağı olmayan ya da dayanılmaz acılar içinde olan kisinin, tıbbi tekniklerle yaşamının sonlandırılması (aktif ötenazi) ya da tıbbi yardımın kesilerek (pasif ötenazi) ölüme terk edilmesi.
Tıp Hukuku ve Etigi
Tıp hukuku, saglık hukukunun bir alt dalı olarak, saglık hizmetlerinin uygulanmasından kaynaklanan; saglık personelinin hak ve yükümlülükleri, yasal sorumlulukları, hasta hakları, ilaç hukuku, medikal (tıbbi cihaz ve malzeme) hukuk gibi hususları ele alan hukuk dalıdır.
Hasta hakları, karmasık saglık sistemi içindeki hastanın korunması gereği ile ortaya çıkmıstır. Tarihsel süreç içinde gelisen ve 1970’li yıllarda hukuki himayeye kavuşmaya bkatiyenyan bu haklar, 1980’li yıllarda uluslararası alana tasınmıs, 1990’lı yıllarda ülkelerin yasal düzenlemelerinde yer almıs ve uygulanmaya bkatiyenmıstır. Türkiye’de 1998 tarihli Hasta Hakları Yönetmeligi (R.G. 23420/01.08.1998) gibi direkt olarak dogruya saglık hakkında yasal düzenlemeler oldugu gibi, basta Anayasa olmak suretiyle çesitli yasal düzenlemeler kapsamında dogrudan dogruya veya dolaylı olarak saglık alanı hakkında hükümler bulunmaktadır. Hasta Hakları Yönetmeligi, hasta haklarını somut olarak göstermesi ve gerektiginde hastanın hukuki korunma yollarını kullanabilmesine iliskin usul ve eskatiyenrı düzenlemesi bakımından önemlidir.
etik ve ahlak arasında yakın anlam iliskisi bulunmakla beraber farklı kavramlardır. Etik, ahlakı da içeren daha genis bir alanı ifade eder; degerlerin sorgulandıgı, iyi-kötü kavramlarının elestirisel değerlendirilmelerinin yapıldığı felsefenin bir alt alanıdır. Hukuk yaptırım ve sorumlulukları belirlerken, etik açık uçlu sorulara yanıt bulmaya çalısır.
Tıp etiginin temel ilkeleri; zarar vermeme ilkesi, faydalılık ilkesi, özerklige saygı ilkesi ve adalet ilkesidir.
Hekimin mesleki yükümlülükleri dogrultusunda, doktor-hasta iliskisinde yakın döneme kadar kabul gören paternalizm (paternalist yaklasım), yerini hasta özerkligini ön plana alan hasta odaklı, khamlecı yaklaşımlara bırakmıstır. Buyurgan veya babacıl yaklaşım olarak ifade edilen paternalist yaklasımın özünde, hastanın tedavisine iliskin kararların doktor tarafından alınması yatmaktadır. Günümüzde doktorlerin hastaları adına karar vermeleri ve hareket etmeleri, hastanın özerkligini zedeleyen bir tutum olarak görülmekte, hastanın kendi gelecegini saptama hakkının varlıgı kabul edilmektedir.
Tıbbi Müdahale ve Hukuka Uygunluk Sartları
Tıbbi müdahale, kisilerin bedensel, fiziksel ya da psikolojik bir hastalıgını, eksikliğini teshis ve tedavi etmek, bu mümkün olmadıgında hastalıgını hafiietmek ya da acılarını dindirmek ya da rahatsızlıktan güvenliğini sağlamak ya da nüfus planlaması amaçlarıyla, tıp mesleğini icraya yasal olarak yetkili kimseler tarafından, tıp bilimince genel kabul görmüs ilke ve kurallara göre gerçeklestirilen en kolay teshis ve tedavi tekniklerinden bkatiyenyarak en agır cerrahi müdahalelere kadar uzanan her çesit faaliyettir.
Verilen tanımda görüldügü gibi, kisinin yasamına, saglıgına ya da vücut tümlüğüne yönelik bir müdahalenin tıbbi müdahale olarak kabul edilebilmesi ve hukuka makul sayılabilmesi için asagıda bulunan sartların var olması gerekir:
yetkili kişiler tarafından gerçekleştirilmesi
hukuken öngörülmüş amaçlara yönelik olması
tıp bilimince genel kabul görmüş ilke ve eskatiyenra makul olması
hastanın tıbbi müdahaleye rıza göstermesi (aydınlatılmış onamının bulunması)
Hasta Hakları Yönetmeligi’nde bilgilendirmenin kapsamı belirtilmistir:
Madde 15 (Baslıgı ile beraber degisik:RG-8/5/2014-28994)
“ Hastaya;
Hastalıgın muhtemel nedenleri ve nasıl seyredecegi,
Tıbbi müdahalenin kim tarafından nerede, ne sekilde ve nasıl yapılacagı ile tahmini süresi,
Diger tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getirecegi yarar ve riskler ile hastanın saglıgı üzerindeki muhtemel etkileri,
ç. Muhtemel komplikasyonları,
Reddetme halinde ortaya çıkabilecek muhtemel yarar ve riskleri,
Kullanılacak ilaçların önemli özellikleri,
Saglıgı için kritik olan yasam tarzı tavsiyeleri,
Gerektiginde aynı hususta tıbbi yardıma nasıl ulasabilecegi, konularında bilgi verilir.”
TIP HUKUKU VE ETIGI AÇISINDAN SAGLIK HIZMETLERI
Hasta Hakları Yönetmeligi 5.maddesinde saglık hizmetlerinin sunulmasında uyulması gereken ilkelere yer vermistir:
Madde 5: “Saglık hizmetlerinin sunulmasında asagıdaki ilkelere uyulması sarttır:
a. Bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hâli içinde yasama hakkının, asli insan hakkı oldugu, hizmetin her saiasında daima gözönünde bulundurulur.
b. Hernet yasama, maddi ve manevi varlıgını koruma ve gelistirme hakkını haiz oldugu ve hiçbir merci ya da kimsenin bu hakkı ortadan kaldırmak yetkisinin olmadığı bilinerek, hastaya insanca muamelede bulunulur.
c. Saglık hizmetinin verilmesinde, hastaların, ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düsünce, felsefi inanç ve ekonomik ve sosyal durumları ile sair farklılıkları dikkate alınamaz. Saglık hizmetleri, hernet basitçe ulasabilecegi sekilde planlanıp düzenlenir.
d. Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı hâller dısında, rızası olmaksızın kisinin vücut tümlügüne ve diğer kisilik haklarına dokunulamaz.
Kisi, rızası ve Bakanlıgın izni olmaksızın tıbbi arastırmalara tabi tutulamaz.
Kanun ile müsaade edilen hâller ile tıbbi zorunluluklar dısında, hastanın özel hayatının ve aile hayatının gizliligine dokunulamaz.”
SAGLIK EKONOMISI-TIP HUKUKU VE ETIGI ILISKISI
Hekimin tedbirsizlik, dikkatsizlik, meslekte acemilik ya da kurallara uymama sonucu tedavi ve bakım standartlarına uymayan davranısları ile hastasına zarar vermesi, tıbbi malpraktis olarak ifade edilir.
Hastayı temel alan bir saglık sistemi için, saglıkta kamunun koruyucu eli bir gereklilik olarak karsımıza çıkmaktadır. Devlet planlamalar yaparak, hizmet sunarak, bilinçlendirerek, kurallar koyarak, finansman saglayarak, denetleyerek, pazara girisi sınırlayarak, fiyatlandırma, ruhsatlandırma ve ödemede kısıtlamalar getirerek saglıga müdahalede bulunmak halindedır.
ÜNİTE-8
ÜNİTE SONU ÖZETİ
Hukuk-ekonomi arasındaki iliskiyi genel hatlarıyla açıklamak Ekonomik sistemin saglıklı isleyebilmesi, ihtiyaçların karsılanmasına oldugu kadar, etkin bir hukuk sisteminin varlığına da baglıdır. Hukuk çok genel olarak toplum yasamını düzenleyen, devlet yaptırımıyla güçlendirilmis bulunan kurallar tümüdür. Hukuk ve ekonomi izledikleri amaç dogrultusunda aynı konulara farklı sekilde yaklasırlar. Hukukçu ve ekonomistin aynı kavrama farklı anlamlar yüklemeleri mümkün olabilir. Bununla beraber, hukuk ve ekonominin son dönemlerde hızla yakınlastıgı alanlardan birisi de saglık ekonomisidir. Ekonomik refah ve bunun topluma yayılmasında, hukuk ve ekonominin birbirlerini tamamlaması esastır.
Tıp hukuku ve etiginin temel kavramlarını tanımlamak Tıp ve hukuk, yüzuzun yıllardan beri birbirini tamamlayan iki alan olarak kabul edilmektedir. Tıp hukuku, saglık hukukunun bir alt dalı olarak saglık hizmetlerinin uygulanmasından kaynaklanan saglık personelinin hak ve yükümlülükleri, yasal sorumlulukları, hasta hakları, ilaç hukuku, medikal (tıbbi cihaz ve malzeme) hukuk gibi hususları ele alan hukuk dalıdır. Hukuk ve etik, temel olarak insan davranıslarını düzenleyen kurallar olmakla beraber, iki kavram birbirinden farklıdır. Hukuk, uyulması devlet zoruna (yaptırıma) baglanmıs toplumsal davranıs kurallarıdır. Etik, dşayetlerin sorgulandıgı, iyi-kötü kavramlarının elestirisel degerlendirilmelerinin yapıldığı felsefenin bir alt alanıdır.
Tıp etigi ise tıbbi programlar sırasında ortaya çıkan deger problemlerinı inceler. Tıp etiğinin temel ilkeleri; zarar vermeme, faydalılık, özerklige saygı, adalet ilkesidir. Gelisen hasta haklarıyla beraber özerklige saygı ilnetin günümüzde daha fazla önem kazanmasıyla beraber, doktor-hasta iliskisinde yakın döneme kadar kabul gören paternalist yaklasım, yerini hasta özerkligini ön plana alan hasta odaklı, khamlecı yaklaşımlara bırakmıstır. Tıp etiğinde özerklige saygı ilnetin tıp hukukundaki yansıması aydınlatılmıs onamdır. Tıbbi müdahaleler bakımından hastanın tıbbi müdahaleyi serbest iradesiyle ve bilgilendirilmis olarak kabul etmesi (aydınlatılmıs onam/bilgilendirlmis rıza), tıbbi müdahelenin hukuka makulluk nedenlerinden birisidir. Diger hukuka makulluk nedenleri; tıbbi müdahalen in yetkili kişiler tarafından gerçeklestirilmesi, hukuken öngörülmüs amaçlara yönelik olması ve tıp bilimince genel kabul görmüs ilke ve eskatiyenra makul olmasıdır. Tıbbi müdahaleler, kisinin yasama ve saglık hakkı ile dogrudan baglantılı olup söz konusu faaliyetler aslında vücut tamlıgına bir saldırı niteliğinde görülmekle beraber, belirli kosullar altında hukuk düzen i tarafından koruma altına alınmıslarıdır. Yasam, saglık ve vücut tamlıgı gibi insanın, insan olması neden iyle sahip bulundugu, vazgeçilmez, devredilmez nitelikteki haklar, basta Anayasa olmak suretiyle ulusal ve uluslararası belgelerle koruma altına alınmıstır.
Tıp hukuku ve etigi bakımından saglık hizmetlerini yorumlamak Saglık ve saglık hizmetleri kavramı ekonomik, sosyal, hukuki yönüyle gerek saglık ekonomisi gerek ise tıp hukuku ve etiginin temel hususlarının basında yer gelir. Saglık hizmetlerinin üretimi ve üretilen saglık hizmetlerinin toplum içinde dagıtımı saglık ekonomisinin konusu içinde yer alır. Saglık hizmeti kavramı, temel olarak bir kamu hizmeti olarak, saglık bilimleri ve teknolojisi temelinde saglıgı korumaya ve gerektiginde tekrar tesis etmeye yönelik örgütlenmis hizmetlerdir. Saglık hizmetleri, toplumda saglıklılık durumununu korumayı ve saglık düzeyini geliştirmeyi amaç edinmis hizmetlerdir. Saglık hizmetlerinin diger hizmetlerden farklılıgı gerek saglık ekonomisi gerek ise hukuk ve etik bakımından göz önüne alınan bir nedendur. Türkiye’de saglık hizmetlerinin organizasyonu bakımından idare tarafından sunulan ya da finanse edilen saglık hizmetleri yanısıra, saglık hizmetler inin özel hukuk kisileri tarafından (özel hastaneler, özel muayenehaneler...) sunulması da mümkün olabilir.
Bu durumda, saglık hizmetini sunan ve bundan faydalananlar arasındaki hukuki iliskinin niteligi birbirinden farklıdır. Saglık hizmetlerinin yürütülmesinde devlet ve diger kamu tüzel kisileri tarafından yürütülen saglık hizmetlerinin elemanı olan doktorler ve diger saglık çalısanları mesleki faaliyetlerini yürütürken mensubu oldukları kurumun birer ajanı olarak hizmet verirler. Burada hasta-saglık çalısanı iliskisi, aslında hasta-kurum arasında belirdiği için, hastanın ugradıgı zarar sebebi ile idarenin sorumlulugu söz konusu olacaktır. Hizmetin kurulus ve isleyisinden meydana gelen aksaklıklar hizmet eksikliği olarak ifade edilmekte ve idarenin sorumluluguna yol açmaktadır.
Saglık ekonomisi ile tıp hukuku ve etigi arasındaki iliskiyi açıklamak Saglık sosyal bir haktır ve kisilerin gelir düzeyinden bagımsız, asgari saglık hizmetinden faydalanması gerektigi düsüncesi evrensel olarak kabul gören bir bakıs açısıdır. Üretilen saglık hizmetlerinden kimler in, ne sekilde faydalandıgı ve faydalanması gerektiginin belirlenmesinde ekonominin ölçütleri kadar tıp etigi kriteleri de önem tasımaktadır. Aynı sekilde saglık hizmetlerine erisimde, hizmetlerin fiyatının kullanımı etkiledigi bilinen bir gerçek olmakla beraber, maliyeti düsürmeye yönelik ekonomik kararlar yalnız tıp hukuku ve etiginin temel ilkeleri dogrultusunda uygulanabilir olacaktır. Saglık hizmetlerinin sunumu, yalnızca tıbbi nedenler ekseninde degil; tıbba islevsellik kazandıran ekonomik, sosyal ve hukuki birçok boyut ile birlikte gerçeklesmektedir. Tıbbın uygulanması esnasında meydana gelen her aksaklık, bunun yanı sıra birçok boyutta etkisini göstermekte ve saglık hizmetleri bilesenleri üzerinde ciddi sonuçlar yaratabilmektedir.