AÖF DERS NOTLARINA HOŞ GELDİN!

Ders notlarına erişmek için lütfen ücretsiz kayıt olunuz.

Ücretsiz Kayıt ol!

VİZE Temel Bakım Hizmetleri Vize Çalışma Notları

Moderator
Mesajlar
419
Tepkime puanı
28
Puanları
18
TEMEL BAKIM HİZMETLERİ
ÜNİTE 1 : Temel Bakımın Planlanması

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), geriatrik yaş grubunu 65 yaş ve üzeri olarak tanımlanmıştır. Ülkemizde 2000 yılında yapılan nüfus sayımında 65 yaş ve üzeri nüfus tüm nüfusun %5.7’si iken 2007’de bu oran %7.1, 2009’da %6.9 ve son olarak Türkiye İstatistik Kurumunun Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) 2010 verilerine göre bu oran % 7.2’dir (5.327.736 kişi). Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan verilere göre yaşlı nüfusun 2015 yılında 8.4 milyon, 2025 yılında ise 12 milyon olacağı tahmin edilmektedir.
Sosyal hizmet uzmanı yaşlıyı değerlendirirken kişilerin sorun çözme kapasitelerini geliştirmelerine
yardımcı olmayı, yaşlıların toplumda var olan kaynaklara ulaşmalarını sağlamayı, mevcut hizmetleri
yaşlıların ihtiyaçlarına cevap verir hale getirmeyi, yaşlı ve çevresi arasındaki etkileşimi kolaylaştırmayı
amaçlamaktadIR.
Sosyal hizmet alanının aktif olduğu yerlerden birisi de kurumsal bakımdır. Günümüzde kurumsal
bakımın yerini, yaşlının bulunduğu ortamda/evde desteklenerek yaşaması almıştır.
BİREYSEL TEMEL GEREKSİNİMLER VE TANIMLAR
1. yaşlının bireysel gereksinim ve ihtiyaçlarının belirlenmesi
2. Yaşlının hijyenik bakım ihtiyacı var mı tespit edilmelidir
3. Yaşlının nerede yaşadığı ve kiminle yaşadığı
4. yaşlının eğitim durumu ve sosyoekonomik durumu bireysel gereksinimler
5. günde 8-10 çeşit ilaç kullanan bir yaşlının ilaca ulaşmasındaki sorunlar
6. günlük yaşam aktiviteleri ve enstrumental günlük yaşam aktivitelerinin ve bunları değerlendirne testlerinin bilinmesi gereklidir.
Temel ve enstrümantal günlük yaşam aktivitelerinde test edilen başlıklar:
TEMEL GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİ : Banyo, Giyinme, Transfer, Tuvalet, Kontinans, Beslenme.
ENSTRÜMANTAL GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİ : Telefon kullanma, Alışveriş, Yemek hazırlama, Ev korunması, Transport, Medikasyonlar, Finans
Bu alanların test edilmesi için geliştirilen ve en sık kullanılan ölçek Barthel’in Günlük Yaşam 2

Aktiviteleri Ölçeğidir. Bu testin amacı hastanın günlük işlerinde ne yaptığını kaydetmektedir. Hastanın ne yapabileceğini öğrenmek hedeflenmemiştir. Değerlendirilen işler gayta kontinansı, idrar kontinansı,
beslenme, yıkanma (yüz yıkama, saç bakımı, tıraş dahil olmak üzere), giyinme, transfer, tuvalet kullanma, mobilite, basamak çıkma ve banyodan oluşmaktadır. Hastanın bu işleri bağımsız veya yardımlı
yapmasına göre puanlanır. Alınan skor bağımsızlık derecesini gösterir, ne kadar az puan alınırsa temel
günlük yaşam aktiviteleri o kadar bağımsız yapılmaktadır.
Lawton-Broody Enstrümantal Günlük Yaşam Aktiviteleri Ölçeği (EGYA) ise işlemleri hastanın ne
derece bağımsız yerine getirdiğine göre puanlandırılır. Toplam puan 17’dir. Alınan puan bağımsızlık
derecesini gösterir, aktiviteleri yerine getirmedeki bağımsızlık derecesi arttıkça alınan puan da artar.
Geriatrik değerlendirme yapılan tüm yaşlılara son 6 ay içinde düşüp düşmedikleri sorulmalıdır. Evet yanıtıverenlere postür ve mobilite testleri uygulanmalıdır.
Bir kez düşmesi olduğu tespit edilen yaşlılara ‘Kalk ve yürü testi’ uygulanmalı, bu testi yapamayanlara daha ileri testler yapılmalıdır. Bu testte hastadan kollarını kullanmadan oturduğu yerden kalkması, 3 metre yürüyerek geri dönmesi ve tekrar oturması istenir. Bu test ile kuvvet, duruş ve denge değerlendirilebilmektedir. ‘Zamanlı kalk ve yürü’ testinde ise bu işlem yapılırken zaman tutulur, 15 saniye ve üzerindeki süre düşmelerle ilişkilidir. Son bir yıl içinde rekürren düşmesi olanlar veya denge ve postür bozukluğu olanlar eğitimli kişiler tarafından ve fizyoterapistlerle işbirliği halinde
değerlendirilmelidir.
Denge ve postür ile ilgili testlerin gerçekleştirilmesinde ve bozukluk saptanan hastaların terapisinde fizik tedavi uzmanları ve fizyoterapistler ile işbirliği içinde çalışılmalıdır.
Kırılgan yaşlı yaştan bağımsız olarak yarı bağımlı ya da tam bağımlı olan, çok sayıda hastalığı olan, genel durumunun daha bozuk olduğu veya daha çabuk bozulabilen yaşlılar için kullanılan bir tanımdır.
BAKIM UYGULAMALARININ YÜRÜTÜLMESİNDE TEMEL KURALLAR
1. Yaşlıya saygı, yaşlıyı anlamaya çalışma ve yaşlıya temel bakım alanında da en temel kuralı ve felsefeyi oluşturur.
2. Bakım uygulamasındaki temel kurallar bakımın tipine, nerede ve kimler tarafından yapıldığına göre değişmektedir.
3. Yaşlının tıbbi bakımı, yaşlının akut, subakut ve kronik bakımışeklinde üç kısımda incelenebilir. Akut bakım, yaşlının hastanede bakımını içermektedir. 3

4. Subakut bakım, uzun dönem bakım evlerinde kısa bir süre kalması planlanan hastaları içermektedir. Amaç, rehabilitasyon, kompleks bir medikal bakım ve/veya yara bakımı içindir.
5. Kronik bakım ise multiple kronik hastalıkları olan ve toplumda yaşamayı tek başına başaramayan yaşlılara uygulanmaktadır
6. Bir de özel bakım vardır ki taburculuk planı olmayan, demans bakımı, diyaliz, hospis bakımına ihtiyaç duyan yaşlılar içindir ve eğitilmiş personel gereklidir.
7. Bakıcının hazırlığı, malzemelerin hazırlığı, yaşlının bilgilendirilmesi, odanın veya ortamın hazırlanması, uygun çalışma alanının oluşturulması, bakım önlemlerinin oluşturulması, gözlem
kriterlerinin oluşturulması ve uygulama sonrası takibi ana temel bakım başlıklarıdır.
8. Eğitim, egzersiz programı, ev dekorasyonunun düzenlenmesi, ilaçların düzenlenmesi, azalmış düşmeler, banyonun güvenliği, elde taşınabilir duş, tırabzanlar, kaymayan zemin, uygun aydınlatma, uygun su ısıtıcı, evin güvenliliği, duman detektörü, halısaçakları, serbest kordonların saklanması, baston, yürüteç, tekerlekli sandalye sağlanması evde bakımda önemlidir. Acil durum telefonları kolay ulaşılabilir olmalıdır.
9. Destekli yaşam sisteminde ise beslenme, ev düzeni, çamaşır, transport, sağlık bakımı uygulanabilir. Bakımevlerinden daha hesaplıdır. Haftalık doktor bakımı yapılmaktadır.
NOT: Subakut ve kronik bakımın temel hedefleri, fonksiyonel yetersizliğin korunması, bilişsel durumun takibi, hayat kalitesinin yükseltilmesi, hastalıkların önlenmesi, sağlığın korunmasıdır. Ülkemizde evde bakım, gündüz geriatri hastaneleri, yaşlı evleri-huzurevleri sayısında belirli rakamlara ulaşılırken, bakımevleri ve uzun süreli bakım sistemleri ve evde bakım sistemleri yeni gelişmektedir.
NOT : Grup evlerinde demans hastaları, son dönem hastalar için grup halindeki apartmanlarda yaşam sistemidir. Sosyal ilişkileri arttırır. Bakım verenler için kolaylıktır ve maliyeti düşürür.
NOT : Ev hastaneleri sistemi ise hastanede bakımını evde uygulamaktır. Eğitimliler, evliler, günlük yaşam aktivitelerinde bağımlı olanlar tercih ediyor. Yaşlıda transport önemlidir, demans hastalarının anlamsız dolaşma, kaçma, kaybolma eğilimi olduğundan ikkatli olunmalıdır. Yaşlıda tüm bakım sistemlerine rağmen bakıcı tükenme sendromu sıktır. Özellikle kadın cinsiyette olan aile bireyleri risk altındadır.
ALIŞKANLIKLARIN ORTAYA KONMASI
Görmesi, işitmesi, anlaması, hareket kabiliyeti yanında alışkanlıkları da bakım sonuçlarını etkilemektedir.
1. Yaşlının kiminle yaşadığı, ziyaretçileri, iletişim halinde olduğu
2. Eski ve mevcut sağlık sorunlarının, hastalıklarının bilinmesi
3. Sigara ve alkol alışkanlıklar 4

4. Tuvalet alışkanlıkları, idrar ve gayta tutamama sorunları, ishal kabızlık gibi sindirim sistem
alışkanlıkları, mide rahtsızlıkları ve yakınmaları ve iştahı
5. Uykusu, uykuya başlaması, uykuyu sürdürmesi, uyku kalitesinin ortaya konması, gündüz uyumaları
varlığı, kısa kestirme şeklinde uykuların varlığı
6.Uyku veya iştah amaçlıilaç dışı bir madde kullanıp kullanmadığı
7. alternatif tıp ürünlerini çeşitli vesilelerle alıp almadığI
8. Mental durumu
9. Hafıza sorunları, unutkanlık varlığı bunlarla, baş etme için geliştirdiği varsa yöntemleR.
10. Depresif bir özellik veya duydudurum varlığI
11. Doktora veya sağlık kurumuna başvurma alışkanlıklarI
12. Gün içinde neler yaptığı, varsa hobileri, günlük yaşam aktiviteleri sırasında varsa rutin yaptıklarının
Bilinmesi.
13. Sevdigi müzikler
14. kedi köpek gibi sevdiği bir hayvanın varlığı
15. bakmaktan hoşlandığı aile fotoları
16. Kisisel hijyeni ile ilgili alışkanlıkları, sevdikleri, banyo düzeninin ve alışkanlıklarının bilinmesi
17. Beslenme alışkanlıkları, sevdigi yiyecekler, alışkın olduğu yemek saatleri.
TEMEL BAKIM YÜRÜTÜRKEN SIK KARŞILAŞILAN KISITLILIKLAR
1. Ekonomik sorunlar (Çalışma yaşında olmadığı ya da çalışamadığı için yaşanan parasızlık
sorunu, gelirinin olmaması, gereksinimlerini giderecek maddi güce sahip olamama.)
2. Sosyal sorunlar (Aile ile ilgili sorunlar, komşularla ilgili sorunlar, diğer yakın çevresi ile ilgili
sorunlar vb.)
3. Psikolojik sorunlar (Bunalım, iç daralması, kaygı olarak beliren sorunlar.)
4. Kültürel sorunlar (İçinde bulunduğu ortamın kültürü ile kendisinin sahip olduğu kültür arasında
uyumsuzluk,) 5

5. Yaşlılıkta rutin toplumsal hizmetlere ulaşmakta güçlük yaşanması. (Örneğin, kiralık ev bulma
sıkıntısı, kiralarının yatırılmasında, emekli aylıklarının alınmasında, değerlendirilmesinde,
sosyal sigortalardaki işlerinin izlenmesinde yaşanan sıkıntılar.
6. Kuşak sorunları (Yaşıyla ilgili bakış ve anlayışının gençlerin anlayış ve bakışlarıyla
örtüşememesinin yarattığı sorunlar.)
7. Yalnızlık sorunu (Evlatları tarafından onun istediği sıklıkta aranmaması ve bunun yarattığı
bunalım.)
8. İletişimsizlik sorunu (İletişim kurmada çekingenlik, yaşanan güçlük, cesaretsizlik…)
9. Sevgisizlik sorunu (Eski sevdiklerinin ya ölmüş olmaları ya da çeşitli nedenlerle çevresinden
uzaklaşmaları dolayısıyla yaşanan sevgi açlığı.)
10. Sağlık sorunları (Çeşitli ağrılar, doktora gidememe, vb.)
11. Umutsuzluk sorunu (Derdini tam anlamıyla anlatamama ağrılarının geçmeyeceğinin, gözlerinin
artık daha iyi görmeyeceğinin, kulaklarının daha iyi duymayacağının bilincinde olması ve bunun
yarattığı sorunlar.)
12. Cinsel sorunlar (Zaman zaman cinsel arzu duyması ve ancak bunu karşılayacak ortam ve
olanağa sahip olamamasının yarattığı sorunlar.)
13. Ev işlerini yapmada kendine yetememe (Yetememe ya da aynı işleri yapmaktan bıkkınlık
yaşama, bıkma…)
14. Cansıkıntısı ve zaman geçirememe sorunu. (Örneğin, gözleri görmediğinden istese de kitap
okuyamadığı için, tekbaşına gezmeye cesaret edemediği için, kendisi için program üretemediği
için… yaşadığı sorunlar.)
BİREYE ÖZGÜ BAKIM PLANLAMASI
Diyabet hastası, demans hastası, depresyon hastası, yatalak inme hastası, yalnız hasta, çok ilaç içen yaşlı hepsi farklı bakımlara ihtiyaç duyan yaşlı örnekleridir. Bu sebeple bireye özgü bakım planlaması yapılmalıdır.
PLANLANAN BAKIMLA İLGİLİ BİLGİYİ SUNMA VE İLETİŞİM YOLLARI 6

Bakım planın anlatılması son derece önemlidir. Burada yaşlı ve varsa yakınları son derece önemlidir.
Yaşlının anlayacağı, duyacağı, göreceği bir ortamda bakımın nedenleri, tipi, amacı yaşlıya ve varsa
yakınlarına birlikte ve ayrı ayrı anlatılmalıdır.
Yaşlının özsaygısının zedelenmemesi ve desteklenmesi önemlidir.
Sevdikleri, alışkanlıkları, görme-işitme-anlamaduygudurum kapasitesine göre farklı bir sunum ve iletişimle aktarılması gerekliliği açıktır. Hiç konuşamayan bir yaşlıyla, sadece göz ve el teması bile bakımın sonuçlarını olumlu yönde etkileyebilmektedir. Bu sebeple yaşlının günlük yaşam aktiviteleri, duygu durumu, enstrümental günlük yaşam aktiviteleri, demansif durumu ve hareket durumu ve beslenme durumu mutlaka değerlendirilmelidir ve kurulacak iletişim buralarda ki sonuçlarla yönlendirilmelidir.
BAKIM PLANI İLE İLGİLİ GEREKLİ DÖKÜMANI HAZIRLAMA VE DOLDURMA
Yaşlıya bakımın verildiği yere göre değişmektedir. Bakımevinde farklı, evde farklı, hastanede farklıdır. Ancak yaşlının kabülünde her çalışılan yerde mutlaka standart bir kabul ve değerlendirme formu, ilgili bakıma uygun değerlendirme testleri, varsa çok yönlü geriatrik değerlendirme testlerini içeren bir resmi kayıt sistemi olmalıdır. Yine bakımın takibinde ve sonrasında ayrı değerlendirme formları her bakım tipine özel formlar ve takip ve değerlendirme kartları olmalıdır.
Özellikle duygudurum, mental durum, fiziksel hastalıklar, ilaçlar, beslenme durumu, günlük yaşam aktiviteleri, enstrümental günlük yaşam aktiviteleri, yaşlının demografik özellikleri, alışkanlıkları, aile desteği, sosyoekonomik ve eğitim durumu mutlaka dökümanda yer almalıdır. Yine bu formların çalışılan yere ve bağlı bulunan kuruluşlara göre uyarlanmış, ortak ve uluslararası literatüre uygun ama ülkemizde geçerlilik güvenilirliği yapılmış değerlendirme ölçeklerini içermesi gerekmektedir.
ÖLÜM ANINDA YANINDA OLMA
Yaşamının sonuna yaklaşmış hastaların bakımı konusunda basamaklı bir yaklaşım geliştirilmelidir. Bu basamaklar aşağıdaki gibidir:
1. Hastanın sona yaklaştığının fark edilmesi
2. Bakımın amaçlarının netleştirilmesi ve açıklanması
3. Bakımın planlanması
4. Planın uygulanması
5. Tedavinin etkinliğinin ve semptomların şiddetinin değerlendirilmesi
6. Değişiklik olmaması veya başarı durumunda tedaviye devam edilmesi/ Yeni bir problemle karşılaşılması veya başarısızlık durumunda yeni bir tedavi seçeneği aranması/ Ölümün gerçekleşmesi durumunda sağlık personelinin üzerine düşen görevlerin yerine getirilmesi. 7

Beklenen kayıp konusunda aile bireylerinin bilgilendirilmesi, aydınlatılması gereklidir. Yaşam
sonunda bakım planlanırken karar verilmesi gereken hassas konular aşağıda listelenmiştir.
1. Agresif tedavilerden kaçınılmalıdır. Yaşlıda agresif kemoterapi veya kemoterapiye dirençli
ilerlemiş kanserde kemoterapi verilmesi buna örnektir.
2. Eksik tedavi yapılmamalıdır. Yaşam kalitesini düzeltecek tedaviler aksatılmamalıdır.
3. Tedavinin kar-zarar oranı dengelenerek karar verilmelidir.
4. Semptomların tedavisi yeterli yapılmalıdır.
5. Medikal endikasyon, yaşam kalitesi, hasta ve ailenin istekleri gözden geçirilerek karar
verilmelidir.
6. Kardiyopulmoner resusitasyon (CPR), mekanik ventilasyon, diyaliz, parenteral beslenme ve
hidrasyon gibi invaziv işlemlere yukarıda belirtilen şekilde karar verilmelidir.
ÜNİTE 2 : Yaşlılarda Kazalardan Korunmak İçin Çevrenin Düzenlenmesi
KAZA TANIMI

Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre kaza Arapça kökenli bir sözcük olup” Can veya mal kaybına, zararına
neden olan kötü olay” anlamına gelmektedir. Daha geniş bir ifade kullanmak gerekirse kaza; daha önce
alınabilecek önlemlerle engellenebilen, önceden planlanmayan ve beklenmeyen bir zamanda ortaya çıkan,
can ve mal kaybı ile sonuçlanan bir olay olarak tanımlanmaktadır.
Kazalar şu şekilde sınıflanabilir,
• İş kazaları,
• Ev kazaları,
• Trafik kazaları,
• Zehirlenmeler,
• Yanıklar,
• Diğerleri (spor, kitlesel, boğulma, elektrik çarpması) 8

Genel popülasyona baktığınızda, Türkiye’deki kazaların %40’ ı trafik kazaları, %20’ si iş kazaları, %20’ si ev kazaları ve %5’ i ise ateşli silah yaralanmalarıdır.
NOT: Yaşlılarda görülen kazaların %82’sini ev kazaları oluşturmaktadır. Oranlara bakıldığında, yaşlılarda kaza oranları %60 ile düşme (ev veya dışarıda), %22 trafik kazası, %8 darp, %6-8 delici-kesici alet yaralanmaları, %4 ateşli silah yaralanmalarıdır.
YAŞLILARDA EN SIK KARŞILAŞILAN KAZALAR VE SONUÇLARI
Yaşlılarda kazaların oluşmasındaki ana nedenler, dikkat azalması, yalnız yaşam, görme ve
işitme gücünün azalması, karanlığa adaptasyonun zayıflaması, adale kuvveti ve koordinasyonun
yetersiz olması, unutkanlık, erken yorulma ve ileri yaştır.
Ev Kazaları
Ev kazaları içerisinde en sık rastlanan kaza tipleri düşme, yangın, havasız kalma ve zehirlenmelerdir.
Düşme
Yaralanmalar genellikle kol, bacak, kaburga veya kafatası kemiklerinde görülen kırıklardır. Huzurevi ve
hastanelerdeki düşme hızının, 65 yaş ve üzeri toplumda yaşayanlara göre 3 kat daha fazla olduğu
açıklanmaktadır. Huzurevinde yaşayan yaşlıların düşme miktarı, yatak başına 1.5 yıl olup bunların
çoğunluğu yaralanmadan hafif olarak geçirilirken, %10-15’i hastaneye yatışla sonlanmaktadır. Hafif
düşmelerle, %10-25’inin ise hastaneye yatış ya da kırıkla sonuçlandığı belirtilmektedir.
Düşme risk faktörleri; biyolojik, davranışsal, çevresel ve sosyoekonomik faktörler olarak dört grupta
toplanmaktadır.
1.Biyolojik faktörler: İleri yaş, kadın olmak, refleks ve duyu azalması, unutkanlık, kronik ya da akut diğer hastalıklar
2.Davranışsal faktörler: Dolabın en üst rafını temizleme gibi fiziksel yeteneğinin üstünde aktivite ve günlük işleri yapmak, uygun olmayan ayakkabı-terlik giyme, yetersiz besin alımı ve yetersiz egzersiz yapmak
3.Çevresel faktörleri: Kayan zemin, yetersiz aydınlatılmış alan, tutma yerlerinin eksikliği
4.Sosyal ve ekonomik faktörler : Yetersiz gelir, düşük eğitim, kötü koşullu konutlarda yaşam 9

Düşme tipleri ve nedenleri
Düşme tipleri

a. Çarpma, b. Dengesiz eğilme , c. Uzanma , d. Denge kaybı, e. Kayma
Yanıklar, Ev Yangınları
Unutkanlık, refleks kaybı, dikkat eksikliği, ihmal veya fiziksel kusurlar ev yangınlarının en büyük nedenleri arasındadır. Yanık dışında yangında ortaya çıkan diğer bir durum, karbon monoksit solunmasına bağlı zehirlenmelerdir.
Yabancı Cisim Yutma, Aspirasyon ve Boğulma
Yutma zorluğu, diş problemi olan ve yatağa bağımlı kişiler yemek parçalarını veya aldıkları sıvıyı
solunum yollarına kaçırırlar, ana bronşlardan birinin tıkanması ile hasta nefes alamaz ve ölebilir. Buna
aspirasyona bağlı asfiksi adı veriliR.
Zehirlenmeler
Evdeki ve çevredeki birçok madde zehirlenmeye yol açabilir. Bunlar çoğunlukla katı veya sıvı zehirli
maddeler yoluyla, daha az bir olasılıkla inhalasyon (solunum) yoluyla olur. Deterjanlar, tarım ilaçları, boya maddeleri, gaz, karosen, antifiriz ve diğer temizleyici maddeler zehirlenmeye yol açabilir.
Elektrik Çarpmaları
Evlerdeki 220'nin üstü 230/240 alternatif akımlar oldukça tehlikeli sonuçlara yol açabilir. 100 volt altındaki akımlar nadiren tehlikeli olabilir.
Trafik (Motorlu Araç) Kazaları
Trafik kavramını yayaların, hayvanların ve araçların karayolu üzerindeki hareket ve durumları olarak
tanımlayabiliriz. Trafik kazaları ise karayolu üzerinde bulunan hareket halinde olan veya duran bir veya
birden fazla aracın veya insanın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaylardır. Motorlu araç kazaları geçici bilinç kaybından, felce ya da kalp krizine (miyokart enfarktüsü) kadar ciddi tıbbi ek problemlere de yol açabilir. Yaş arttıkça trafik kazalarısonrasında beyin, omurga, göğüs kafesi ve iskelet sistemi yaralanması riskleri artar.
NOT !! Yapılan çalışmalar, 65 yaş üstü grupta, kadınların, evli olmayanların ve eğitim düzeyi 10

düşük olanların, 75 yaş üstü grupta ise, yalnız yaşayanların daha fazla ev kazası riski taşıdığını saptamıştır. Genel anlamda kaza oranları kadınlarda erkeklerden daha yüksek olup her iki cinste de yaşla birlikte artmaktadır.
KAZALARDAN KORUNMADA KİŞİSEL FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ
sorumluluk, yaşlı bireyin kendisi dışında, birlikte yaşadığı veya yaşamadığı akraba ve yakınlarına, komşularına, bireye sağlık hizmeti veren ekibe, sivil toplum örgütlerine ve toplumun diğer kesimlerine düşmektedir.
Yaşlıların davranışsal problemleri : Depresyon, demans, inmelere bağlı davranış ve dikkat değişiklikleri, beceri yeteneğindeki kayıp kişisel davranış problemlerinin başında gelir. Daha içe kapanık veya daha öfkeli, tuhaf davranan, konuşma özelliği değişmiş yaşlılar mutlaka sağlık kontrollerinden geçirilmelidir. Çalışmalar göstermiştir ki; özellikle inme ve inme sonrası davranış değişikliği gösteren kişiler daha fazla düşme riskine sahiptir.
Yaş: Eklem, kemik, kas hastalıkları, şeker gibi hastalıkların sinirler üzerinde yaptığı hasar (nöropati) gibi durumlar fiziksel özür yaratmakta ve kaza riskini arttırmaktadır. Görme ve işitme kusurları gerek ev içi gerekse ev dışı ortamlarda kazalara açık bir durum yaratır,
Kadınlar: Kadınlar erkeklere göre daha fazla kaza geçirmektedir. Bunun sebebi ise kadınların ortalama yaşam sürelerinin daha fazla olması ve bu nedenle kronik hastalıklara daha fazla oranda yakalanma riski taşımalarıdır.
Eğitim durumu : dikkate alındığında, 8 yılın altında eğitim alanların kaza riski daha fazladır. Eğitim düzeyi arttıkça kaza geçirme olasılığı da azalmaktadır.
Birlikte yaşadığı bir kişinin varlığının kaza sıklığına etkisi ile ilgili çalışmalar çelişkilidir. Örneğin
bazı çalışmalar, yalnız eşiyle birlikte yaşayanların ( %47) ev kazalarını, eşi ve çocukları (%20,5), sadece
çocukları (%12) ve yalnız başına yaşayanlara (%22,2) daha sık yaşadıkları saptarken diğerleri, yalnız
yaşayanların başka birisi veya birileri ile birlikte yaşayanlara göre daha fazla yaşadıkları belirlemiştir.
NOT !! Yaşlı bireylerin “dolap kullanırken “gece karanlıkta oda veya koridor içerisinde yürürken”, “küvet, duş, tuvalet zaman geçirirken”, “hızla yataktan kalkarken”, “ev içinde yürürken”, “ıslak elle kapı/pencere kolu açarken” ev kazalarına yönelik riskleri vardır. Kadın olmak ve eğitim düzeyi bu davranışları olumlu yönde etkiler.
KAZAYI ÖNLEMEDE KİŞİSEL ÖNLEMLER
Eğitim; yaşlıyı ve çevresini bilgilendirmek
Destekleyici uygulamalar; yaşlının evde veya dışarıda hareketi ve eylemi için gerekli 11

destekleyici uygulamalar. Örneğin, baston
Sağlık personelinin desteği; Doktor, sağlık personeli, hemşire, kurum çalışanları kişiyi olabilecek kazalardan korumak için, uyarı işaretleri koyabilirler.
KAZAYI ÖNLEMEDE ÇEVRESEL ÖNLEMLER
Ev İçi Düzenlemeleri
Telefon
: Her durumda ulaşılabilecek birden fazla telefon olmalı. Acil telefon numaraları telefonun yakınlarına yerleştirilmeli. Gerekli telefon numaraları gece görülebilecek şekilde aydınlatılmalı.
Kapılar: Girişte ve tekerlekli sandalye ile problem yaşamamak için sahanlık, merdiven ve kapı geçişleri geniş ve yatay olmalı. Kapı kolları içeriden ve dışarıdan kolay açılabilecek şekilde olmalı.Kapı eşikleri olmamalıdır.
Kapı kolları ve kapılar sağlam olmalı.Kapıya yakın olarak yerleştirilmiş bir oturma yeri eve yorularak gelen yaşlı bireyin dinlenmesine olanak sağlayabilir
İlaçlar: İlaçlar direkt ışık almayan, serin ve güvenli yerde saklanmalıdır. İlaçlar kendi kutularında tutulmalıdır. Yanlış ilaç kullanımının engellenmesi amacıyla ilaç kutularının üzerine çeşitli uyarıcılar yazılmalıdır. Mutfakta böcek ilacı bulundurulmamalıdır.
Zemin: Zemine kayabilecek özellikte olan halı, kilim gibi malzemeler serilmemelidir. Özellikle banyo, mutfak ve tuvalette çabuk kuruyan zeminler tercih edilmelidir. Islak yerler hızlıca kurulanmalıdır.
Yatak etrafında bol miktarda yürüyüş yolu bırakılmalıdır.
Elektrik ve Aydınlatma ve Yangın : Aydınlatma yeterli olmalıdır Aydınlatma için kullanılan aletler temiz ve iyi durumda/ bakımlı olmalıdır Yatak odasından banyo ve tuvalete giden koridora gece lambası kullanılmalıdır. Elektrik fiş ve prizleri (topraklı) geceleri acil durumlarda kolayca görünebilecek özellikte (ışıklı) olmalıdır.
Merdiven: Çok katlı binalarda merdivenin yanı sıra minimum1100 x 1400 mm ölçülerinde asansör
kabini konulmalıdır. Merdivenlerin her iki tarafında sağlam tırabzan bulunmalıdır.
Mobilya: Mobilyalar, düşme riskini azaltmak için duvarlar boyunca ve alanın köşesine yerleştirilmelidir . Sandalye ve kanepeler sağlam ve güvenli olmalı, oturma ya da ayağa kalkmada yardımcı kollukları olmalıdır, eğilme yada sallanma yapmamalıdır Yaşlıların baston kullandığı düşünülerek kapı üzerinde bir baston askısı yapılabilir.
Banyo ve Tuvalet : Oturma-kalkma eyleminin daha rahat yapılmasını sağlamak için klozet kenarından duvara monte edilecek bir destek kolu olan klozetler tercih edilmelidir. kaymayan paspaslar kullanılmalı, döşemeler ıslak bırakılmamalıdır. Kaymayan terlikler kullanılmalıdır. Banyo ve tuvalette eşik olmamalıdır. 12

ÜNİTE:3 Meşguliyet Tedavisi
MEŞGULİYET TEDAVİSİNİN TANIMI VE AMACI

Meşguliyet (ergoterapi) veya diğer adı ile uğraşı tedavisi; Hastanın sağlığını sürdürmek, var ise
patolojisini azaltmak, adaptasyon ve verimliliğini sağlamak için, seçilmiş işler veya işlevler ile
fonksiyonlarını düzenleme, güçlendirme ve performansını arttırma sanatıdır
İlk kez, akıl hastanelerinde, hastanın düşüncelerini sorunlarından uzaklaştırmak ve topluma yeniden
uyumunu sağlamak amacıyla, uygulanmaya başlayan bu tedavi yöntemi, birinci dünya savaşında savaş
mağdurlarının rehabilitasyonu için geliştirilmiştir. Meşguliyet tedavisi bu konuda uzmanlaşmış kişiler
veya fizyoterapistler tarafından yapılır.
Meşguliyet tedavisinin amacı;
1. Anlamlı ve amaçlı aktivitelerle kişilerin potansiyel yeteneklerini geliştirerek günlük yaşam
aktivitelerine katılımını ve bu aktivitelerdeki bağımsızlığını sağlamak,
2. Yaşlılık dönemi gibi toplumsal katılımını etkileyen fiziksel, zihinsel ve çevresel engel taşıyan
durumlarda, engele neden olan durumu değerlendirmek, bunları ortadan kaldırmak, azaltmak
veya düzenlemektir.
Böylece; meşguliyet tedavisi ile;
• Zihinsel ve motor işlevler korunur
• Kronik hastalıkların komplikasyonlarının geciktirilir
• Yaşam kalitesinin artırılır
• Yaşamla bağlantının kuvvetlenmesine katkı sağlanır
MEŞGULİYET TEDAVİSİNİN ÇEŞİTLERİ
Meşguliyet Terapisi ikiye ayrılır
1. Fiziksel Meşguliyet 13

2. Zihinsel Meşguliyet
Fiziksel Meşguliyet Terapisi
Fiziksel meşguliyet tedavisinin amacı; yaşlının fiziksel gelişimine katkıda bulunmak ve boş zamanını
verimli olarak değerlendirmesi sağlamaktır.
En sık uygulanan yöntemler;
1. Spor (Ev içi ve dışı)
2. Müzik aleti çalmak
3. El işçiliği (tahta boyama, resim, seramik, takı, dantel vs.)
4. Gezi
5. Yeni veya eski tanıdıkları ile bir araya gelmek
Zihinsel Meşguliyet Terapisi
Zihinsel meşguliyet tedavisinin amacı; Yaşlının zihinsel egzersiz yaparak bilişsel fonksiyonlarını
koruması ,psikolojik olarak desteklenerek duygusal fonksiyonlarını koruması amaçlanır.
En sık uygulanan yöntemler;
1. Müzik dinlemek
2. Şarkı söylemek
3. Album, video gibi yöntemler kullanılarak, eski anılarını yeniden gözden geçirmek, düğün gibi
bazı önemli tarihleri konuşmak
4. Güncel olayları ve haberleri değerlendirmek
5. Yeni durumlarla karşı karşıya bırakılarak hatırlatma egzersizi yapmak (Banka işlemi, market
alışverişi, yemek yapmak gibi…)
MEŞGULİYET TEDAVİSİNİN UYGULAMA İLKELERİ VE YOLLARI
Meşguliyet tedavilerinde uygulama ilkeleri şöyle sıralanabilir.
1. Kararlı olmak
2. Aynı saatte devamlılığı sağlamak
3. İlginç, eğlendirici olmak 14

4. Kişiye özel, kolay kabul edilebilir olmak
5. Yan etkisi bulunmamak
6. Bu durumun gerekli olduğuna ve yararlı olacağına kişiyi ikna etmek
Meşguliyet tedavisi uygulama yolları;
1. SANAT
; fotoğrafçılık, resim, seramik, makrome, örgü, kumaş, batik, biçki, ebru, cam
boyama drama ve müzik sayılabilir.
Sanatsal uygulamaların yolları;
a. Seramik; Seramik bir veya birden fazla metalin, metal olmayan element ile birleşmesi sonucu
oluşan inorganik bileşiktir. Genellikle kayaların dış etkiler altında parçalanması ile oluşan kil,
kaolen ve benzeri maddelerin yüksek sıcaklıkta pişirilmesi ile meydana gelirler.
Seramik uğraşısında elle şekillendirmenin yararlarıKullanılan kil negatif elektriği ve doğal bir üründür.
Sakinleştirme etkisi vardır. Yaratıcılığı desteklekler El-göz koordinasyonu sağlar. Üç boyutlu çalışmaya fırsatı verir. Hayal gücünü geliştirir ve özgün ürünler çıkarır. Hem zihinsel hem de bedensel aktiviteye sağlar.
Grupla çalışması gerçekleştirir. Yaşlının problemlere farklı çözümler getirmesini sağlar. Özgüven kazandırır.
Bağımsız düşünmeye ve bunu uygulamaya imkân tanır
b. Örgü; Tığ veya şiş ile yapılan örgüler olarak çeşitlere ayrılır
c. Boncuk
d. Cam ve kumaş boyama
;
2. MÜZİK; Müzik, kişinin ruh halini tersine döndürüp, mutluluk oluşturur.
Müziğin tedavide kullanılma yolları;
Sözlerle; Konuşma bozukluğu ve bellek bozukluğu tedavisinde kullanılır.
Enstrümanla; Motor sinir sistemi bozukluklarının tedavisinde başvurulur. Bir alet çalma ve grupla çalışma, kendine güven duygusunu artırır.
Ritim; Kas ve eklem hastalıklarında, denge bozukluklarında, motivasyon eksikliği gibi durumlarda kullanılır.
Dinleme: Bellek ve dikkati artırır. Kendine güven duygusu kazandırır. 15

Müzikle tedavi ne sağlar?
1. Müzik duygusal değişiklikler meydana getirir.
2. Sosyal ilişkileri güçlendirir.
3. Psikolojik etkileri vardır.
4. Koruyucu hekimlik alanında kullanılır.
5. Doğumda, stres azaltma ve ağrı giderici olarak kullanılır.
6. Nörolojik hastalarda, motor sinir sistemi hastalıklarında, fizik tedavi metodu olarak kullanılır
MEŞGULİYET TEDAVİSİ SIRASINDA KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER VE BAŞARISIZLIK NEDENLERİ
Tedavinin ihtiyaca yönelik olmaması yada kişinin bunu gereksiz hissetmesi durumunda tedavinin yarım
bırakılması sıklıkla görülür. Aile ve toplumun tedaviye inanıp destek vermemesi tedaviyi olumsuz
etkileyebilir. Maliyet olumsuz etki yapabilir.
MEŞGULİYET TEDAVİSİNİN VERİMLİLİĞİNİ DEĞERLENDİRME YOLLARI
a. Yaşlıların fonksiyonel yeteneklerindeki düzelme
b. Yaşlıların yaşam kalitesinde düzelme
c. Yaşlıların düşme ve diğer kaza sıklıklarında azalma
d. Yaşlıların ruhsal ve zihinsel aktivitelerde düzelme
Tüm bu başlıkları değerlendiren ölçeklerden bazıları şunlardır.
a.Yaşlılarda Fonksiyonel Yetenekleri Değerlendirme Ölçekleri
Çok sayıda ölçek vardır. Bunlardan en ünlüsü BARTHEL GÜNLÜK YAŞAM ÖLÇEĞİDİR.
1. Beslenme
2. Tekerlekli sandalyeden yatağa ve tersi transferler
3. Kendine bakım
4. Klozete oturup kalkma
5. Yıkanma
6. Düzgün yüzeyde yürüme 16

7. Merdiven inip çıkma
8. Giyinip soyunma
9. Bağırsak bakımı
10. Mesane bakımı
Başlığında değerlendirilir. Toplam 100 puan olup, hasta kötüleştikçe puan düşer.
b. Yaşam Kalite Ölçekleri
En çok kullanılanlarından biri; Yaşlılar İçin DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ YAŞAM KALİTESİ MODÜLÜ
olup Türkiye için geçerlilik ve güvenirlik çalışması 2010 yılında yapılmıştır. Buna göre test 6 alandan oluşmuştur.
1. Bedensel
2. Ruhsal
3. Bağımsızlık düzeyi
4. Sosyal İlişkiler
5. Çevresel
6. Kişisel inançlar
Kalite arttıkça puan artar.
c. Yaşlıların Düşme ve Diğer Kaza Sıklığı Ölçekleri
YAŞLILAR İÇİN DÜŞME DAVRANIŞLARI ÖLÇEĞİ (YDDÖ) örnek olarak verilebilir.
1. Bilişsel Uyum
2. Hareketlilik
3. Sakınma
4. Farkındalık
5. Acelecilik
6. Pratiklik
7. Aktivite planında değişiklik
8. Dikkatlilik 17

9. Seviye Değişiklikleri
10. Telefona yetişme
Basamaklarında değerlendirilir. Her bir kategoride 1-4 arası puan vardır. Arttıkça düşme sıklığı artmaktadır
Yaşlıların Ruhsal ve Zihinsel Aktiviteleri Ölçme
Geriatrik depresyon ölçeği ve kısa durum değerlendirme testi en sık kullanılanlarından biridir.
GERİATRİK DEPRESYON ÖLÇEĞİNDE, hastaya sorulan 30 soruya hastanın verdiği evet veya hayır
cevaplarından oluşur. Yaşlı hastalarda depresyon taraması yapılması için 1983 yılında Yesavage ve arkadaşları tarafından geliştirilmiştir. 1991 yılında ise kullanım kolaylığı açısından Burke ve arkadaşları
tarafından 15 soruluk kısa formunun geçerliliği ve güvenilirliği kanıtlanmıştır
Bu ölçekteki sorular aşağıdaki gibidir. ÖNERGE; Lütfen yaşamınızın son bir haftasında kendinizi nasıl hissettiğinize ilişkin aşağıdaki soruları evet veya hayır şeklinde cevaplayın
1. Hayatınızdan memnun musunuz?
2. İlgilendiğiniz veya yapmakta olduğunuz işlerden çoğunu yapmayı bıraktınız mı?
3. Hayatınızın boş olduğunu mu düşünüyorsunuz?
4. Zamanınızın büyük kısmında sıkılıyor musunuz?
5. Çoğunlukla olumlu ruh halinde misiniz?
6. Size kötü şeyler olacağından korkuyor musunuz?
7. Kendinizi çoğunlukla mutlu mu hissedersiniz?
8. Sıklıkla umutsuzluk hisseder misiniz?
9. Dışarı çıkıp yeni bir şeyler yapmaktansa çoğunlukla evde/odanızda kalmayı mı tercih edersiniz?
10. Her zamankinden daha fazla hafıza sorununuz olduğunu düşünüyor musunuz?
11. Şu an hayatta olmak güzel mi?
12. Sizce şu anki durumunuz değersiz mi?
13.Enerji dolu olduğunuzu mu hissediyorsunuz?
14. Durumunuzun ümitsiz olduğunu mu hissediyorsunuz? 18

15. Diğer insanların çoğunun sizden iyi durumda olduklarını mı düşünüyorsunuz
DEĞERLENDİRME; 5 soru (1, 5, 7, 11 ve 13) olumlu, diğerleri olumsuz kurgulanmıştır. Ölçeğin
değerlendirmesinde olumlu sorulara hayır, olumsuz sorulara evet yanıtları l 'er puanla eşleşmiştir.
Ölçekten toplam 6 ve üzerinde puan toplanması depresyon tanısı için anlamlı kabul edilmektedir
Her doğru yanıta 1 puan verilir ve toplam 30 puan üzerinden hasta değerlendirilir.
ÜNİTE:4 Davranış Tedavisi
Canlıların yaptıkları eylem veya eylemler bütününe davranış adı verilir. Davranış sadece ve sadece
beynin bir ürünüdür. Davranabilmek için girdiyi (input) işleyebilecek ve değişik çıktılara (output) yol
verebilecek sofistike bir “işlemci” gereklidir. Bizi huzursuz ve rahatsız eden davranışlarımızın farkına vararak bunları düzeltmeye çalışmak günümüzün en modern tedavilerinden davranışçı tedavinin esas amacını oluşturur.
DAVRANIŞ TEDAVİSİNİN TANIMI VE AMACI
Davranış tedavisi veya bilişsel davranışçı tedavi, düşüncelerimizin, duygularımız ve davranışlarımız
üzerindeki önemini vurgulayan ve işlevsel olmayan duyguları ve düşünceleri belli bir amaç doğrultusunda
sistematik bir şekilde değiştirmeyi amaçlayan psikoterapötik yaklaşımdır. Kısaca yaşantımızı kötü yönde
etkileyen düşünce ve duygulardan kurtulmak için kullanılan bir yöntemdiR.
Tedavinin ana amacı, bireylerin ve grupların baş etme becerilerini iyileştirmektir
Bilişsel ve Davranışçı terapilerde terapist ve danışan birlikte
1. Sorunu tanıma ve anlama
2. Sorunun ne olduğu konusunda ortak bir fikir sahip olma
3. Sorunun kişinin günlük hayatına, düşünce, duygu ve davranışlarına etkisini saptamak
4. Tedavi hedeflerini belirlemek ve tedavi planı oluşturmak şeklinde bir plan yaparlar.
Davranış tedavisi ile ilgili ilk fikirler, Skinner’in 1953 de yapmış olduğu bir çalışmadan sonra çıktı. 19

Joseph Wolpe ve Hans Eysenck’in çalışmaları bu fikri daha da kuvvetlendirdi. Bununla beraber, davranış
tedavisinin çıkış kaynağı olarak üç farklı bölge gösterilir. Güney Afrika’da Wolpe’nin grubu, Amerika’da
Skinner’in grubu, İngiltere’de Rachman ve Eysenck grubu aynı anda temel teori üzerinde çalışmaya
Başlamışlardır.
DAVRANIŞ TEDAVİSİNİN ÇEŞİTLERİ
1. Sistematik Duyarsızlaştırma : Anksiyeteli kişilerde daha çok kullanılabilecek bu yöntem için önce gevşeme ve rahatlama yöntemleri kullanılır Yaşlı hastanın tedirgin ve vazgeçmeye hazır davranışlarını engellemek amacıyla en az korku veren uyarandan başlayarak yavaş yavaş kaçınılan davranış ya da nesnelerle hasta karşı karşıya getirilir. Anksiyeteye neden olan durumun görüntüsünü canlandırma ile derin kas gevşemesinin kombinasyonundan oluşur. Bu teknikte hastaya önce gevşeme ve rahatlama öğretilir. Giderek güçlenen ve kendine güveni artan kişi, baş etmeyi öğrendikçe değişik yollardan ödüllendirilir ve başarılı davranışlar pekiştirilir. Örneğin, yaşlının yalnızlık, karanlık korkusunun yenilmesinde kullanılabilir. Uçak yolculuğu ve yükseklik korkusunda kullanılabilir.
2. İtici Koşulama (Aversiyon)
Hoş olmayan bir uyaran, istenmeyen bir davranışın ortaya çıkmasına neden olursa bu teknik
uygulanır. Örneğin tırnak yeme, idrar-gayta kaçırma gibi durumlarda acı veren bir müdahalede bulunmak
bir tür olumsuz koşulama ile tedavi tekniğidir. Ancak özellikte yaşlıda etkinliği ve yararı tartışmalıdır.
3. Üstüne Gitme (Exposure)
Sıkıntı yaratan konu veya objeyi hayalde veya gerçek yaşamda bütün şiddeti ile yaşamak, çekinilen
durumla aşamalı olarak yüzleşmek bu tekniğin temel ilkesidir.
4. Ters Niyetleme
Bu teknikle korku ve sıkıntı yaratan duygular bilinçli bir çaba ile zihinde canlandırılarak yenilmeye
çalışılır. Korkuları olan kişiler kendilerinde korku uyandıran nesne ve durumlardan kaçmaya, uzak
kalmaya çalışırlar. Hastadan istenen bu kaçınma davranışını terk ederek korkularının üstüne gitmesidir. 20

5. Operant Koşulama
Hastanın davranış öyküsü ve sonuçlarının dikkatle değerlendirilmesi ve değiştirilmesidir. İstenen
davranış desteklenir ve pekiştirilirken olumsuz davranış durdurulmaya çalışılır.
NOT!! Davranışçı terapiler çocuk, genç, yetişkin, yaşlı ve aile ile çalışmak için son derece uygundur; Genel olarak bu terapilerin amaçladığı hedefler bireyin hoşnutluk durumunun artması, sosyal becerilerinin geliştirilmesi ve istenmeyen davranışının azaltılmasıdır. Terapi sırasında yapılan etkinlikler, klinik ortam dışında da gerçekleştirebilir (asansöre binerken, alışverişe giderken).
DAVRANIŞ TEDAVİSİNİ UYGULANMA İLKELERİ VE YOLLAR
Davranış terapisinin temeli Ivan Pavlov tarafından geliştirilen klasik koşullanma ilkeleri ile BF Skinner
tarafından geliştirilen edimsel koşulama ilkelerine dayanmaktadır
1. “Markayla” (jetonla) ödüllenme denetimi zor olan davranışlar da bir dereceye kadar etkili
olabilir. Temel ilke iyi davranış için marka (jeton) verme, kötü davranış için markayı geri
almadır. Çocuklarda çok sık kullanılır. Söz dinleme ödül, yaramazlık ödülün geri alınmasıdır.
2. “Kendini denetim” bireyin davranışının başkaları tarafından da ödüllendirilmesi yerine, bireyin
kendisinin vereceği ödüllenmelerle denetim altına alınabileceği düşüncesidir. Sigara içme,
oburluk, kekeleme, fazla içki içme ve kötü çalışma alışkanlıklarını ortadan kaldırma da
kullanılmıştır.
3. “Biyobildirim” (biyolojik geri bildirim) : Örneğin: bir kimsenin gerginlikten ileri gelen kronik baş ağrısı vardır. Bu kimse tedavi için psikoloğa gittiğin de psikolog hastanın alnına ve boynuna elektrotlar koyar ve böylece kaslar da gerilme ve gevşemeleri en ince ayrıntılarına kadar izler. Aletler öyle ayarlanabilir ki bireyin kasları gerginleşince yüksek bir düdük sesi duyulur. Birey kaslarını gevşetirse düdük sesi kesilir. Birey, alete bağlandıktan sonra “düdük sesini kesecek ne gerekli ise onu yapması” istenir hemen hemen herkes kaslarınıgevşetmeyi zamanla öğrenmiştir. Bu teknik migren, baş ağrısı, yüksek tansiyon, kalp çarpıntısıve sara nöbetlerinin tedavisin de etkin bir biçim de kullanılmıştır.
4. “İtici uyarıcılara koşulama yöntemi” Bu yöntem bırakması gerçekten zor olan alışkanlıklar söz
konusu olduğun da uygulanır. Örnek olarak sigarayıbırakmak isteyen kişiye belirli bir hapı içtikten belirli bir süre sonra bol miktar da sigara içmesi istenir kişinin kanın da ki ilaç, sigarada ki nikotinle karışınca onun midesini bulandırır. Ağrıvererek sürekli kusturur.
Tedavi için tedavi uzmanı ve danışan; sorunu birlikte anlamaya; sorunun danışanın düşünce, duygu ve 21

davranışlarını ve gün içindeki işlevlerini nasıl etkilediğini belirlemeye çalışırlar. Danışanın tedavi seansları içinde öğrendiklerini seanslar arasındaki süreç içinde de uygulaması istenir. Seans sayısı sorunun nitelik ve şiddetine göre değişir. Genelde haftada bir, birer saatlik 10-15 seans olarak planlanır ancak, bu süre kısalabilir veya uzayabilir.
En sık kullanım alanları
• Anksiete ve Panik Atakları
• Fobiler (ör. Agorafobi, sosyal fobi)
• Kronik Yorgunluk Sendromu
• Depresyon
• Obsesif-Kompulsif bozukluk
• Yeme bozuklukları
• Cinsel sorunlar
• İlişki sorunları
• Eşler arası ilişkiler (Eş terapileri)
• Çocukluk ve Ergenlik dönemi sorunları
• Genel Sağlık sorunlar
• Kronik Ağrı
• Alışkanlık şeklinde devam eden davranış sorunları (Tikler)
• Öfke
• İlaç ve alkol kullanımına bağlı sorunlar
• Şizofreni ve diğer psikozlar
• Öğrenme güçlüğüne bağlı sorunlar
• Bipolar bozukluk (İki Uçlu Duygu Durum Bozuklukları)
• Travma sonrası stres bozukluğu
• Uyku bozuklukları
DAVRANIŞ TEDAVİSİ SIRASINDA KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLERE BAŞARISIZLIK NEDENLERİ
a. Etkili bir tedavi süreci için güvenilir terapi ve terapist gereklidir. Bazı terapi yöntemleri kişinin 22

iyileşmesinin asıl sebebinin terapist ve danışan arasındaki olumlu ilişki olduğunu varsayar. Tam
tersi durumlarda tedavide güçlükle karşılaşılır. Uyumsuz bir danışman ve terapist ne kadar
uğraşılırsa uğraşılsın olumsuz sonuç verecektir.
b. Terapist ile danışan arasında işbirliği tedavinin başarısı için gereklidir. Terapist için tedavi vermeye çalıştığı kişinin hayattan ne istediği öğrenilmeli ve anlaşılmaya çalışılmalıdır. Terapistin görevi dinlemek, öğretmek, desteklemek, cesaretlendirmekken, danışanın rolü ise endişe ve sorunlarını ifade etmek, öğrenmek ve öğrendiğini uygulamaya çalışmaktır. Bu işbirliğinin uygun olmaması tedavinin başarısızlığı ile sonuçlanır.
c. Davranışçı terapi uygulamaları sırasında üzerinde önemle durulması gereken konulardan biri, tekniklerin standart biçimde kullanılmasıyla ilgilidir. Standart veya paket tedavi programlarıbaşarısız olmaya mahkûmdur. “Hastalık yok, hasta vardır” ilkesinden yola çıkarak tedavinin her hasta için, o hastanın bireysel ve kültürel özellik ve gereksinmeleri göz önünde bulundurularak düzenlenmesi gerekir. Çünkü tanılar aynı olsa da hastalığın gidişi her bireyde farklılıklar gösterecektir.
d. Davranışçı terapiler tüm psikiyatrik sorunların çözümünde kullanılabilen sihirli değnek değildir. Gerçekten de iyileşmeyi belirleyen tek etken seçilen yaklaşım değildir. Hatta hiçbir teknik yöntem kullanmadan yalnızca hastayı dinlemek, ona ilgi ve empati gösterip, zaman ayırmak bile bazı olgularda önemli yararlar sağlayabilmektedir.
e. Terapist yaşlılar ile çalışırken daha yavaş bir yol izleyebilir. Çünkü yaşlı hastaların duygusal algı
güçlüklerinin yansıra, tedavi ve terapistte uyum sorunu olabilir.
DAVRANIŞ TEDAVİSİNİN VERİMLİLİĞİNİ DEĞERLENDİRME YOLLARI
Davranış tedavisinin verimliliği, tedavi verilen alanla karşılaştığında kişinin gösterdiği davranış şekline
göre değerlendirilir.. Örneğin, ölümcül bir trafik kazasından kurtulan birisi, daha sonra taşıtlara binmemek gibi kaçınma davranışı oluşturabilir. . Bu kişinin tekrar trafiğe çıkabilmesi bir verimliliktir. Gittiği herhangi bir mekândan bir enfeksiyon kapan birisi, daha sonraki dönemlerde enfeksiyon riskini azaltmak için aşırı temizliğe yönelebilir. Bu durum onu sosyal yaşamdan koparabilir. Bu davranış tipinin değişmesi bir verimliliktir.
 
Üst