AÖF DERS NOTLARINA HOŞ GELDİN!

Ders notlarına erişmek için lütfen ücretsiz kayıt olunuz.

Ücretsiz Kayıt ol!

VİZE Vergi Hukuku Vize Ders Notları (Tamamı)

Moderator
Mesajlar
419
Tepkime puanı
28
Puanları
18
VERGİ HUKUKUNUN HUKUK BÜTÜNÜ İÇİNDEKİ YERİ, KONUSU, DALLARI VE TANIMI
Vergi Hukukunun Hukuk Bütünü İçindeki Yeri
Hukuk kavramı,
toplum hâlinde yaşayan kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen ve yaptırımlarla desteklenmiş olan kurallar bütünü olarak tanımlanabilir.
Vergi Hukukunun Diğer Hukuk Dalları İle İlişkisi
Bir kamu hukuku dalı olan vergi hukuku, kamu hukuku içinde yer alan; anayasa hukuku, idare hukuku, devletler umumi hukuku ve ceza hukuku gibi diğer hukuk dalları ile ilişki içindedir.
Vergi Hukukunun Konusu
Vergi hukukunun konusuna;
- Vergi, resim, harç, fon gibi isimlerle alınan çeşitli kamu gelirlerinin tarh-tahakkuk-tahsili,
- Vergi suçları ve cezaları,
- Vergilendirme sürecinde çıkan uyuşmazlıkların çözümü gibi konular girmektedir.
Bu konularla ilgili düzenlemeler; başta Vergi Usul Kanunu olmak üzere, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve 2575, 2576 ve 2577 sayılı yargıya ve yargılamaya ilişkin kanunlarda düzenlenmiştir.
Bilindiği üzere vergi gelirleri; merkezi idare yanında belediye, il özel idaresi ve köylerin oluşturduğu yerel idareler tarafından da toplanmaktadır.
Diğer taraftan, Anayasa’mızın 73. maddesinde ifade edilen “benzeri yükümlülük” ler de vergi hukukunun konusuna girmektedir. Benzeri yükümlülükler arasında sosyal sigorta primleri (parafiskal gelirler) sayılabilir.

Vergi Hukukunun Dalları
Vergi hukuku kendi içinde:
1) Vergi Ceza Hukuku: Mükelleflerin yükümlülüklerine uymamaları durumunda karşılaşacakları yaptırımları düzenlemektedir.
2) Vergi İcra Hukuku: Devletin vergi alacağının güvence altına alınması ve ödenmesi durumunda karşılaşacakları yaptırımları düzenlemektedir.
3) Vergi Yargılama Hukuku: Mükellef ile vergi idaresi arasında çıkabilecek uyuşmazlıkların yargı organlarındaki çözüm yöntemlerini incelemektedir.
4) Uluslararası Vergi Hukuku: Vergi olayının uluslararası boyutunu, özellikle çifte vergilendirme sorununun çözüm yollarını incelemektedir.
5) Vergi Usul Hukuku: Vergi ilişkilerinden doğan hak, yetki ve görevlerin gerçekleştirme ve kullanılma şekillerini gösteren kuralları içermektir.

Vergi Hukukunun Tanımı
Vergi hukuku,
vergi ilişkisinden doğan hak ve ödevler ile bu ödevlere uygun hareket edilmemesi durumunda ortaya çıkabilecek olan ceza ve uyuşmazlık konularını inceleyen hukuk dalı şeklinde tanımlanabilir.

VERGİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI
Vergi hukukunun kaynakları konusu;
1) Yasama
2) Yürütme
3) Yargı organından doğan kaynaklar
4) Diğer kaynaklar


1) Vergi Hukukunun Yasama Organından Doğan Kaynakları
a) Anayasa

Anayasa’mızda vergi konusuyla ilgili çeşitli hükümler bulunmaktadır.
Belirlilik ilkesi: Verginin miktarı, tarhı-tahsili ile ilgili düzenlemelerin önceden belli olması. Kıyas yasağı uygulaması belirlilik ilkesini tamamlar.
b) Uluslararası Vergi Anlaşmaları
Uluslararası vergi anlaşmaları,
Anayasa’nın verdiği yetki ile yürütme organı tarafından yapılmaktadır.
Anayasa’nın 90. Maddesinin 5. fıkrası, bu maddeye göre yürürlüğe konulan milletlerarası anlaşmaların kanun hükmünde olduğunu ve bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa
Mahkemesine başvurulamayacağını öngörmektedir.
c) Kanun
Vergilerin yasallığı ilkesi:

Herhangi bir verginin istenebilmesi için, her şeyden önce o konuyla ilgili bir vergi kanununun yürürlükte olması gereklidir. Kanunların Anayasa ilkelerine aykırılık taşıması durumunda, Anayasa Mahkemesine dava açılarak iptal edilmesi istenebilir.

2) Vergi Hukukunun Yürütme Organından Doğan Kaynakları
a) Kanun Hükmünde Kararnameler
b) Bakanlar Kurulu Kararları
c) Tüzükler
d) Yönetmelikler
e) Genel Tebliğler:
Esas olarak vergi kanunlarını açıklayan, yorumlayan metinlerdir.
f) Muktezalar (Açıklama, Özelge), Sirkülerler, Genelgeler ve Genel

3) Vergi Hukukunun Yargı Organından Doğan Kaynakları
a) Anayasa Mahkemesi Kararları
b) Danıştay İçtihadı Birleştirme Kararları:
Danıştayın farklı dairelerinin veya aynı dairesinin benzer konularda değişik karar vermeleri durumunda, bir üst Kurul olan İçtihadı Birleştirme Kurulu toplanarak aykırılığını gidermekte ve yeni bir karar almaktadır.
c) Diğer Yargı Kararları

4) Diğer Kaynaklar
Doktrin (bilimsel öğreti);
konuyla ilgili kişilerin, çeşitli vergi sorunları hakkında ortaya koydukları yorum ve düşünceleri kapsamaktadır. Bu düşünceler sistematik eserler, tezler, raporlar, izahlar gibi çeşitli isimler altında açıklanabilmektedir.
Örf ve âdetlerin vergi hukukunda kaynak olma özelliği son derece sınırlıdır. Örf ve âdet ancak vergi yasalarında açıkça izin verilmesi durumunda kaynak olabilmektedir. Örf ve âdete atıf yapılan nadir örneklerden bir tanesi, Veraset ve İntikal Vergisi Kanun’umuzda yer almıştır.

Vergi Kanunlarının Yer Bakımından Uygulanması
Vergi kanunlarının yer bakımından uygulanması; bir ülkede mevcut vergi hukuku kaynaklarının uygulanacağı coğrafi sınırlar ve kişiler ile ilgilidir. Bu konuda vergi kanunlarının mülkiliği ve şahsiliği olmak üzere iki ilke esas alınmaktadır.
Kanunların mülkiliği (yerselliği) ilkesi, devletlerin coğrafi sınırları içinde yaşayan (kendi tabiiyetinde olsun veya olmasın) herkesten.
Kanunların şahsiliği (kişiselliği) ilkesi ise devletlerin tabiiyetinde olan (kendi sınırları dışında yaşasa bile) herkesten vergi almak istemesini ifade etmektedir.

Vergi Kanunlarının Yorumu
Deyimsel (lâfzî) yorum:
Kavramların ait oldukları hukuk dallarındaki anlamları araştırılmaktadır.
Örneğin vergi hukukunda kullanılan aile reisi, sözleşme, veli, vasi gibi kavramlar, medeni hukukta verilen anlamlarına göre yorumlanmaktadır.
Tarihi yorum: Kanun koyucunun, kanunun yapıldığı tarihteki amacı araştırılmaktadır. Bu araştırma, söz konusu kanunla ilgili tasarıya, gerekçeye ve meclis görüşme tutanaklarına bakılarak yapılmaktadır.
Amaçsal (gai) yorum: Bu yöntemde, kanun koyucunun o zamanki amacından çok, söz konusu kanunun, ekonomik ve sosyal gelişmeler ışığında günümüzde kazandığı anlam araştırılmaktadır.
Sistematik yorum: Herhangi bir kanun hükmünün anlamı araştırılırken sadece o kanun içindeki yerine ve diğer maddelerle olan bağlantısına değil, ilgili diğer kanunlara da bakılmaktadır.

ÜNİTE-2
VERGİ TARAFLARI, MÜKELLEFLERİN ÖDEVLERİ VE HAKLARI
VERGİ İDARESİ

Vergi idaresi ile ilgili açıklamalar; idari teşkilat, denetim birimleri ve matrah tespitinde idareye yardımcı olan takdir komisyonları olmak üzere üç başlık altında yapılacaktır.
İdari Teşkilat
Gelir İdaresi Başkanlığı:
5345 sayılı Kanun’la kurulmuştur. Uygulamaya yönelik vergi hizmetlerini yürütmektedir.
Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü: 5452 sayılı Kanun’la kurulmuştur. Vergi kanunlarını hazırlamak, teknik hesaplamalar yapmak, gelir bütçesini hazırlamak gibi görevleri vardır.
Vergi daireleri; mükellefi tespit eden, vergi, resim ve harçların tarh, tahakkuk, tahsilâtını yapan idari birimlerdir.
Denetim Birimleri
Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı,
10.7.2011 tarihli RG’de yayımlanan 646 sayılı KHK ile “dağınıklık ve çok başlılığı ortadan kaldırma” gerekçesiyle kurulmuş ve mevcut tüm denetim elemanları yeni isimleri ile bu
Başkanlığın içinde toplanmıştır.
Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı, doğrudan Bakan’a bağlı olarak çalışmaktadır ve başkan, başkan yardımcıları, grup başkanları ve vergi Müfettişlerinden oluşmaktadır.
Başkanlık içinde;
 Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler (A Grubu),
 Büyük Ölçekli Mükellefler (B Grubu),
 Organize Vergi Kaçakçılığı İle Mücadele (C Grubu),
 Örtülü Sermaye, Transfer Fiyatlandırması ve Yurtdışı Kazançlar (D Grubu) olmak üzere dört tane grup başkanlığı oluşturulmuştur.
Takdir Komisyonları
Takdir Komisyonları;
Yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapar; vergi kanunlarında yazılı fiyat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir eder. Takdir komisyonu bu görevlerin yaparken takdir sebepleri bulunup bulunmadığını incelemez. Yalnız hatalı gördüğü muamelelerde, ilgili vergi dairesini yazı ile ikaz eder.


VERGİ BORÇLUSU (MÜKELLEF)
Vergi borçlusu (veya vergi mükellefi)
vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişi” şeklinde tanımlanmıştır.
Verginin mükellefi;
 Gerçek kişiler olabilir. Örneğin gelir vergisi mükellefleri,
 Tüzel kişiler olabilir. Örneğin kurumlar vergisi mükellefi olarak öngörülen sermaye şirketleri,
 Tüzel kişiliği olmayan bazı kuruluşlar olabilir. Örneğin kurumlar vergisi mükellefi olabilen iş ortaklıkları.

VERGİ SORUMLUSU
Vergi sorumlusu,
verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir.
Vergi kanunlarıyla kabul edilen hâller hariç olmak üzere, vergi sorumluluğuna ilişkin özel sözleşmeler vergi idaresini bağlamaz.
Vergi sorumlusunu mükelleften ayıran temel farklılık, vergiyi doğuran olayın mükellefin şahsında doğmakta olmasıdır. Vergi sorumlusu ise asıl vergi mükellefi yerine;
o Vergi kesme,
o Defter tutma,
o Fiş-fatura gibi belgeleri alma ve düzenleme,
o Beyanname verme,
o Yasaların öngördüğü diğer bazı yükümlülükleri yerine getirmekle yükümlüdür.

Vergi Kesenlerin Sorumluluğu
VUK’un 11. maddesinde:
“Yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar” hükmüne yer verilmiştir. Bu yöntem kaynakta kesinti veya stopaj yoluyla verginin alınması şeklinde de isimlendirilmektedir. Kolay ve emin bir tahsil yöntemidir çünkü bu uygulamada vergi kesintisi, gelir mükellefin eline geçmeden yapılmaktadır.

Temsilcinin Vergiyle İlgili Sorumluluğu
Temsil, kişi iradesinin önemi olmaksızın, herhangi bir kanun hükmünden kaynaklanıyorsa buna “kanuni temsil” adı verilir.
Kişinin kendi işini yetki vererek başkasına yaptırmasına ise “iradi temsil” denilir

Kanuni Temsil
Kanuni temsil bizzat yasalarda öngörülen, bir başka ifadeyle yasadan doğan temsil türüdür.
Gerçek Kişilerde Kanuni Temsil:
Gerçek kişilerde küçükler (henüz dünyaya gelmemiş cenin dâhil 18 yaşını doldurmamış kişi), akıl hastaları ve kısıtlılar da (örneğin hapiste cezasını çeken kişi de) vergi mükellefi olabilmektedir.
Fiil ehliyeti bulunmayan bu kişilerin, vergi mükellefiyeti ve vergi sorumluluğu ile ilgili ödevlerini ise kanuni temsilcileri yerine getirecektir.
Sözünü ettiğimiz kanuni temsilciler sorumluluğunu yerine getirmeyerek vergiyi ödemezse;
 Ödenmeyen vergi önce temsil edilen gerçek kişiden istenir.
 Eğer ondan alınamazsa bu vergi borçlarından temsilci sorumlu tutulacaktır.
Ödenmeyen vergiyle ilgili cezalardan ise sadece temsilci sorumlu tutulmuştur

Tüzel Kişilerde Kanuni Temsil:
Tüzel kişi vergi mükelleflerinin; gerek kendi mükellefiyetleri, gerekse vergi sorumluluklarının yerine getirilmesinden, kanuni temsilcileri sorumlu tutulmuştur.
Anonim şirketlerde kanuni temsilci, esasen yönetim kuruludur. Fakat Ticaret Kanunu 319. Maddenin verdiği imkân kullanılarak temsilci tayin edilmişse belirlenen bu temsilci ile birlikte yönetim kurulu üyelerinden bir tanesi kanuni temsilci görevini yürütür.
Limitet şirketlerde kanuni temsilciye ilave olarak ortaklar da kamu borcundan sorumlu tutulmuştur.
Buna göre, limitet şirketin malvarlığından ve kanuni temsilciden (müdürden) tahsil edilemeyen kamu alacakları ortaklardan ortaklık payı oranında talep edilir. Bir tüzel kişi işletmenin muhasebecisi sahte belge (naylon fatura) temin edip kullanırsa bunun sorumluluğu kendisine ait olacaktır.

İradi Temsil
Vergi Usul Kanunu, kural olarak mükellefin işlerini veya ödevlerini tayin edeceği iradi temsilciye devretmesi yolunu kapatmıştır. Bu konuda Vergi Usul Kanunu’nun 8. maddesinde son derece açık bir düzenleme yer almıştır:
“Vergi kanunlarıyla kabul edilen hâller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz.”
Bu hükümle, yasalarda sayılan konular dışında vergiye ilişkin ödevlerin özel sözleşmelerle başkalarına devredilemeyeceği, böyle bir durumda bu sözleşmelerin vergi idaresini bağlamayacağı öngörülmektedir.

Diğer Sorumluluk Türleri
Müteselsil sorumluluk
, bir vergi borcu ile ilgili olarak, aynı anda birden fazla kişinin sorumlu olmasıdır.
Müteselsil olmayan sorumluluk
 Kanuni temsilcilerin sorumluluğunda, vergi idaresinin muhatap alabileceği birden fazla sorumlu bulunmaktadır. Ancak idare, bu kişileri aynı anda takip etme hakkına sahip olmayıp önce birinci derecede sorumlu olanları takip etmekte; alacağını buradan tahsil edememe hâlinde diğerlerini de takip etme hakkına kavuşmaktadır.
Vergi kesenlerin sorumluluğunda ise karşısında muhatap olarak sadece vergi kesen (stopaj yapan) kişi bulunmaktadır.

Tasfiye Memurlarının Sorumluluğu

Şirketlerin tasfiyesi durumunda, tasfiyeye tabi tutulan şirketin vergi borçlarından tasfiye memuru sorumlu tutulmaktadır. Böyle bir durumda tasfiye işlemlerini yapmakla görevlendirilen tasfiye memuru öncelikle şirketin vergi borçlarını ödemek zorundadır.

Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli
Mali Müşavirlerin Sorumluluğu
VUK mük. m. 227 ile Maliye Bakanlığına verilen yetki gereğince mükellefler:

Vergi beyannamelerini serbest muhasebeci (SM), serbest muhasebeci mali müşavir (SMM) ve yeminli mali müşavirlere (YMM) imzalatmak, Vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, yeniden değerleme, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanabilmeleri için de yeminli mali müşavirler (YMM) tarafından düzenlenen tasdik raporu ibraz etmek zorundadır.
Mükelleflerin beyannamelerini imzalayan veya tasdik raporu düzenleyen serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler, imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağı olan belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır.

Özel Tüketim Vergisi ve Veraset ve İntikal Vergisinde Sorumluluk
Bazı vergi kanunlarında; noter, trafik, tapu, banka, belediye gibi kurumlara mükelleflerin vergi ödevlerine uyup uymadığını kontrol etme ve eksiklik olması hâlinde işlem yapmama mecburiyeti getirilmiştir. İşlem yapanlara ise mükellefin ödemesi gereken vergi borcuyla ilişki kurularak bir sorumluluk yüklenmiştir.

Ölenin Vergi Borçlarından Mirasçıların Sorumluluğu
Ölüm hâlinde, ölen kişinin vergi borçları mirasçılara intikal eder, vergi cezası borçları ise mirasçılara intikal etmemekte, ölümle birlikte ortadan kalkmaktadır.

MÜKELLEFİN ÖDEVLERİ
 Bildirme
 Defter tutma
 Defter tasdiki
 Kayıt nizamı
 Belge düzenleme ve verme
 Defterlere kayıt
 Belgelerin saklanması
 Beyanname verme
 Eksik beyanda bulunmama
Bildirme yükümlülüğü: Vergi Usul Kanunu işe başlamayı, işe başlama tarihinden itibaren 10 gün içinde; iş değişikliğini ve işi bırakmayı 1 ay içinde, bina ve arazi değişikliklerini ise iki ay içinde bildirme zorunluluğunu getirmektedir
Kayıt nizamı ile ilgili yükümlülükler: Bu maddelerde Türkçe kayıt, Türk para birimi ile kayıt, zamanında kayıt gibi düzenlemeler vardır.
Fatura düzenleme yükümlülüğü: Fatura, malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren en geç 7 gün içinde düzenlenir.
Sevk irsaliyesi: Sevk irsaliyesi, satılan malın taşınması durumunda, malın özelliklerini içeren ve araçta bulundurulması gereken bir belgedir.
Gider pusulası: Örneğin, evinde turistik eşyalar yapan ve bunları bir mağazaya satan muaf esnafa ödeme yapan mağaza sahibi, gider pusulası düzenlemek ve yapılan ödeme üzerinden %2 oranında vergi tevkifatı yapmak zorundadır.
Serbest meslek makbuzu: Avukat, doktor, muhasebeci gibi serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilât için iki nüsha serbest meslek makbuzu düzenlemek ve bir nüshasını müşteriye vermek zorundadır.
Vergi hukuku açısından belgelerin saklanması gereken süre 5 yıl olarak belirlenmiştir.

ÜNİTE 3
Vergilendirme İşlemleri ve Süreçler
VERGİYİ DOĞURAN OLAY

Vergilendirme ilişkisi, kamusal bir borç ilişkisidir. Bir tarafında alacaklı olarak devlet, diğer tarafında borçlu olarak vergi yükümlüsü yer alır. Vergilendirme işlemleri, Vergi Usul Kanunu (VUK)’nda, vergiyi doğuran olay, tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsil olmak üzere, birbirini izleyen bir süreç olarak belirlenmiştir. Vergiyi doğuran olay, vergi idaresinin dışında olup vergilendirme sürecini başlatırken, tarih, tebliğ, tahakkuk ve tahsil, vergi idaresi tarafından gerçekleştirilen işlem süreçleridir.


Vergiyi doğuran olay ise vergi yükümlüsü (mükellef) ya da vergi yükümlüsü olmayan kişiler arasındaki ilişkiler sonucu gerçekleşir. Vergi mükellefi ya da üçüncü kişiler, gündelik hayatta çeşitli biçimlerde bazı hukuki ilişkiler örneğin mal alım-satımı ya da hukuki olaylar örneğin doğum, ölüm gibi olayların içinde yer alırlar.

TARH
VUK’da “Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari muameledir.”
Verginin matrahı, verginin hesaplanabilmesi için vergi oranının uygulanabileceği ekonomik veya teknik unsurdur.

Tarh İşleminin Hukuki Niteliği
Verginin tarhı, vergi idaresi tarafından yapılan bir idari işlemdir. İdari işlem, kural olarak idari organ ve makamların “idare” alanındaki irade açıklamalarıdır. İdarenin irade açıklaması şeklinde ortaya çıkan bu işlem, uygulanma niteliğine sahiptir. Bu nedenle de tarh bir idari işlem olarak yürütülmesi zorunlu
(yürütülebilir-lazımülicra) işlem niteliği taşır. Tarh işlemi, vergi mükelleflerine belirli yükümlülükler getirir o nedenle de yükümlendirici işlem niteliğindedir.

Tarh İşleminin Unsurları
Vergi idaresinin tarh işlemine karşı, idari işlem kimliği taşıyor olması nedeniyle, hukuka aykırılık sebebiyle vergi mahkemelerinde dava açılabilir.
Tarh işleminin hukuka aykırı olup olmadığını tespit etmek için vergi mahkemelerinde dava açıldığında, idari işlemin; sebep, konu, usul, yetki ve amaç unsurları açısından değerlendirme yapılır.

Tarh İşleminin Türleri
Beyannameye Dayanan Tarh

Çağdaş vergi sistemleri, vergi yükümlüsünün beyanını esas alır. Vergi yükümlüsü, ilgili dönemlerde, matrahını belirleyerek ve ödemesi gereken vergiyi hesaplayarak, vergi idaresine beyannamesini vererek vergi tarhı işlemlerini yaptırır.

İkmalen Tarh
İkmalen vergi tarh
ı, her ne şekilde olursa olsun bir vergi tarh edildikten sonra bu vergiye müteallik olarak meydana çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah ya da matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesidir.

Re’sen Tarh
Vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hâllerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarıyla belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır.
Re’sen tarh işleminin yapılabilmesi için gerekli matrah takdiri; takdir komisyonu veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar tarafından belirlenir ancak ondan sonra vergi idaresi tarafından tarh işlemi yapılabilir.
Defter ve belgeleri ibraz mecburiyeti: Vergi yükümlüleri, muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü, defter, belge, mikro fiş, disket ve benzeri ortam kayıtlarını, muhafaza süresi içinde yetkili makamların talebi üzerine göstermek ve inceleme için sunmak zorundadırlar.

İdarece Tarh
İkmalen ve re’sen vergi tarhı dışında kalan hâllerde, mükelleflerin verginin tarhı için vergi kanunları ile muayyen zamanlarda müracaat etmemeleri veya aynı kanunlarla kendilerine tahmil edilen mecburiyetleri yerine getirmemeleri sebebiyle zamanında tarh edilemeyen verginin kanunen belli matrahlar üzerinden idarece tarh edilmesidir.

Vergi Tarhında Hazırlık İşlemleri
 Yoklama
 İnceleme
 Arama
 Bilgi toplamadır
Yoklama
Yoklamadan maksat, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmektir.

İnceleme
Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.

Arama
İhbar ve yapılan incelemeler dolayısıyla bir mükellefin vergi kaçırdığına delalet eden emareler bulunursa bu mükellef veya kaçakçılıkla ilgisi görülen diğer şahıslar nezdinde ve bunların üzerinde arama yapılabilir.
Arama, ancak yargıç kararıyla yapılabilir.

Bilgi Toplama
Kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişiler, Maliye Bakanlığı’nın veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar.

TEBLİĞ
Tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir. Tebliğ, vergi yükümlüsünün kendisinin henüz bilmediği, vergi idaresi tarafından kendisi ile ilgili yapılan işlem hakkında bilgi edinmesine yöneliktir.

Tebligat Yapılacak Kişiler
Gerçek Kişiler

Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır.
Tüzel Kişiler
Tüzel kişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır.
Diğerleri
Kara, deniz, hava ve jandarma eratına yapılacak tebliğler kıta komutanı veya müessese amiri gibi en yakın üst vasıtasıyla yapılır.
Tebliğ Usulleri
Posta İle Tebliğ

Posta ile tebliğde, tebliğ edilecek vesika kapalı bir zarf içinde postaya verilir. Bunun için şekilleri Maliye
Bakanlığınca tespit edilen özel zarflar kullanılır.
İlan Yolu İle Tebliğ
Vergi yükümlüsünün adresi hiç bilinmezse, bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa, yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa tebliğ ilan yolu ile yapılır.
Memur Vasıtasıyla Tebliğ
Maliye Bakanlığı tebliğleri posta yerine memur vasıtasıyla da yaptırmaya yetkilidir.
Elektronik Ortamda Tebliğ
Maliye Bakanlığı, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapabilir.
Hatalı Tebliğler
Tebliğ olunan vesikalar, esasa müessir olmayan şekli hatalarından dolayı hukuki kıymetlerini kaybetmezler, yalnız vergi ihbarı ile ilgili vesikalarda mükellefin adının, verginin nevi veya miktarının, vergi mahkemesinde dava açma süresinin hiç yazılmamış olması veyahut bu vesikaların görevli bir makam tarafından tanzim edilmemiş bulunması vesikayı hükümsüz kılar.

TAHAKKUK
Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir.
Tahakkuk, tarh edilen verginin ödenecek aşamaya gelmesini ifade eden bir durumdur, bir saptamadır.

TAHSİL
Verginin tahsili, kanuna uygun surette ödenmesidir.
VERGİ HUKUKUNDA SÜRELER
Organik Sınıflandırma

Süreleri belirleyen organa göre yapılan bir tasniftir. Bunları belirleyen organlara bakarak yasa koyucunun ve idarenin belirlediği ve yargısal süreler biçiminde bir ayrım yapılabilir.
Verginin yasallığı ilkesi, vergilendirme işlemelerinde uygulanacak sürelerin yasa ile belirlenmesini gerektirir.
Hukuksal Niteliğine Göre Sınıflandırma
Bu sınıflandırmada sürelere uyulmaması hâlinde doğacak hukuksal sonuçlar, uygulanacak yaptırımlar ölçüt alınmaktadır. Hak düşürücü süreler, bir hakkın kullanılmasını belirli bir zaman ile sınırlandırırlar.
Vergi hukukunda da hak düşürücü süreler aynı özellikleri gösterir. Vergi yükümlüleri ya da vergi idaresi tarafından bu sürelere uygun davranma yükümlülüğü vardır ve uyulmaması durumunda hak kaybı ortaya çıkar bir diğer deyişle o haktan yararlanma olanağı ortadan kalkar.
Sürelerin Hesaplanması
Vergi kanunlarında yazılı süreler şöyle hesaplanır:
 Süre, gün olarak belli edilmişse başladığı gün hesaba katılmaz ve son gün tatil saatinde biter.
 Süre hafta veya ay olarak belli edilmişse başladığı güne son hafta ve ayda tekabül eden günün tatil saatinde biter.
 Sonu belli olan bir gün ile tayin edilen sürelerde, süre o günün tatil saatinde biter.
 Resmi tatil günleri süreye dâhildir. Şu kadar ki sürenin son günü resmi tatile rastlarsa tatil takip eden ilk iş gününün tatil saatinde biter.

Sürelerin Uzaması
Mücbir Sebeplerle Gecikme

Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk,
 Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler,
 Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler(yokluk)
 Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması gibi hâllerdir.

Ölüm Hâlinde Sürenin Uzaması
Vergi kanunlarında hüküm bulunmayan hâllerde ölüm dolayısıyla mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç ay eklenir.

Mühlet Verme
Zor durumda bulunmaları sebebiyle vergi muamelelerine müteallik ödevleri süresi içinde yerine getiremeyecek olanlara, kanuni sürenin bir katını, kanuni sürenin bir aydan az olması hâlinde bir ayı geçmemek üzere, Maliye Bakanlığınca münasip bir mühlet verilebilir (VUK. 17). Bu mühletin verilebilmesi için;
 Mühlet isteyen, süresinin bitmesinden evvel, yazı ile istemde bulunmalıdır.
 İstemde gösterilen mazeret, mühlet verecek makam tarafından kabule layık görülmelidir.
 Mühletin verilmesi hâlinde verginin alınması tehlikeye girmemelidir.

Özel Durumlar
Adli Tatil
: Yargı örgütünü oluşturan adli ve idari yargı, pek çok farklı özellik taşımasına rağmen adli tatil bütün yargı örgütünde aynı tarihte başlar ve sona erer. Her yıl 20 Temmuz-31 Ağustos tarihleri arasında
Adli tatil uygulanır. Adli tatilde işlemeyen süreler, adli tatilin sona ermesinden itibaren işlemeye başlar.
Mali Tatil: Her yıl temmuz ayının birinden yirmisine kadar (1-20 Temmuz yirmisi dâhil) mali tatil uygulanır. Haziran ayının son gününün tatil günü olması hâlinde, mali tatil, temmuz ayının ilk iş gününü takip eden günden başlar. Son günü mali tatile rastlayan aşağıda belirtilen süreler, tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren 7 gün uzamış sayılır.
 Beyana dayalı tarhiyatta, kanuni süresinde verilmesi gereken beyannamelerin verilme süreleri.
 İkmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatta, vadesi mali tatile rastlayan vergi, resim ve harçlar ile vergi cezaları ve gecikme faizlerinin ödeme süresi.
 Tarh edilen vergilere veya kesilen cezalara karşı uzlaşma talep etme veya cezada indirim hükümlerinden yararlanmak amacıyla yapılacak başvurulara ilişkin süreler.
 Devamlı bilgi verme hükümleri kapsamında verilmesi gereken bilgilerin verilmesine ilişkin süreler.

ÜNİTE 4
Vergi Borcunun Sona Ermesi
ÖDEME
Ödeme:
vergi ve buna bağlı borçların kanuna uygun olarak yerine getirilmesidir.


Kanunda ödeme yeri gösterilmemiş ise vergi borçları yükümlünün ikametgâhının bulunduğu yer vergi dairesine ödenir.

TAKAS
Takas
iki kişi arasındaki karşılıklı, birbirine benzer ve istenebilir borçların, tek taraflı beyanla sona erdirilmesidir. Takas yoluyla borçlar, borçların eşit olması durumunda tamamen, eşit olmamaları durumunda küçük olanı oranında sona ermektedir.
ZAMANAŞIMI
Zamanaşımı
ile bazı hakların veya yetkilerin kullanılmasının hukuk düzeni tarafından belirli zaman dilimleriyle sınırlandırılmaktadır.
Tahakkuk Zamanaşımı
Tahakkuk zamanaşımı:
vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihi izleyen yılbaşından itibaren beş yıl geçtikten sonra vergi idaresinin vergi tarh etme yetkisinin sona ermesidir.
Zamanaşımının durması halinde, durma anına kadar işlemiş olan süre geçerlidir, durma sebebi ortadan kalktıktan sonra zamanaşımı süresi kaldığı yerden işlemeye devam eder.
Zamanaşımının kesilmesi halinde, zamanaşımı süresinin o ana kadar işlemiş olan kısmı ortadan kalkar, süre baştan itibaren yeniden işlemeye başlar.
Tahsil Zamanaşımı
Tahsil zamanaşımı:
Alacağın vadesinin rastladığı yılı izleyen takvim yılı başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmemesi nedeniyle borcun sona ermesidir.
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 104. maddesine göre zamanaşımını durduran haller şunlardır;
 Borçlunun yabancı bir ülkede bulunması,
 Borçlunun hileli (dolanlı) iflas etmesi,
 Borçlunun terekesinin tasfiyesi dolayısıyla hakkında takibat yapılmasına imkân bulunmaması
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 103. maddesine göre zamanaşımını kesen haller şunlardır;
 Ödeme,
 Haciz uygulanması,
 Cebren tahsil ve takip işlemleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilât,
 Ödeme emri tebliği,
 Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi.
TERKİN
Terkin,
vergi borcunu bütün hukuki sonuçları ile birlikte ortadan kaldıran tek taraflı, sübjektif ve özel bir idari işlemdir.
1) Doğal Afet Nedeniyle Terkin
2) Yargı Kararları Nedeniyle Terkin
3) Tahakkuktan Vazgeçme ve Tahsil İmkânsızlığı Nedeniyle Terkin
4) Vergi Hatalarının Düzeltilmesi Nedeniyle Terkin
VERGİ AFLARI
Vergi Affı Uygulamalarının Başarılı Olabilmesinin Temel Koşulları
1)
Öncelikle vergi affı bir kereye özgü olmalıdır. Vergi aflarına her kuşakta yalnızca bir kez başvurulmalıdır.
2) Vergi afları, vergi sistemini güçlendirici önlemlerle eş zamanlı yürütülmelidir
3) Sağlanacak bağışıklıklar, affa katılımı teşvik edici düzeyde olmalıdır.
4) Af dönemi yeterli uzunlukta olmalıdır.
5) Affın tanıtılmasına ve halka ilişkilere önem verilmelidir.


VERGİ BORCUNU SONA ERDİREN DİĞER NEDENLER
a)
Uzlaşma
b) Ölüm
c) Cezalarda indirim
d) Pişmanlık ve ıslah
e) Yanılma

Uzlaşma
Uzlaşma:
İkmalen, re’sen ve idarece tarh edilen ya da vergi incelemesi sonucu tarh edilmesi düşünülen vergiler ile bunlara bağlı vergi cezalarının tarh edilecek veya tahakkuk edilecek miktarları konusunda idare ile yükümlülerin anlaşmasıdır.

Ölüm
Ölüm vergi cezalarını sona erdirmekte, vergi cezaları dışındaki vergi borçlarını ise sona erdirmemektedir.
Ölenin iradesinden doğan mirasçılığa “atanmış mirasçılık” (mansup mirasçılık) denilmektedir. Burada miras bırakan vasiyet ya da miras sözleşmesi yolu ile kanuni mirasçıların hakları saklı kalmak kaydı ile mirasçı atayabilmektedir.

Cezalarda İndirim
Cezalarda indirim kurumu, ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergilerle indirimden arta kalan vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının belli sürelerde ödenmesi ve dava açılmaması şartıyla cezalarda önemli indirimler sağlamaktadır.

Pişmanlık ve Islah
Yükümlünün pişmanlık ve ıslah kurumundan yararlanabilmesi için maddi ve şekli ödevleri yerine getirmesi gerektiği gibi pişmanlık zammını da ödemesi gerekmektedir.

Yanılma
Vergi Usul Kanunu’nun 369’uncu maddesine göre yetkili makamların yükümlünün kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde, yükümlüye vergi cezası uygulanmayacak ve gecikme faizi de hesaplanmayacaktır.




VERGİ HUKUKUNUN HUKUK BÜTÜNÜ İÇİNDEKİ YERİ, KONUSU, DALLARI VE TANIMI
Vergi Hukukunun Hukuk Bütünü İçindeki Yeri
Hukuk kavramı,
toplum hâlinde yaşayan kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen ve yaptırımlarla desteklenmiş olan kurallar bütünü olarak tanımlanabilir.
Vergi Hukukunun Diğer Hukuk Dalları İle İlişkisi
Bir kamu hukuku dalı olan vergi hukuku, kamu hukuku içinde yer alan; anayasa hukuku, idare hukuku, devletler umumi hukuku ve ceza hukuku gibi diğer hukuk dalları ile ilişki içindedir.
Vergi Hukukunun Konusu
Vergi hukukunun konusuna;
- Vergi, resim, harç, fon gibi isimlerle alınan çeşitli kamu gelirlerinin tarh-tahakkuk-tahsili,
- Vergi suçları ve cezaları,
- Vergilendirme sürecinde çıkan uyuşmazlıkların çözümü gibi konular girmektedir.
Bu konularla ilgili düzenlemeler; başta Vergi Usul Kanunu olmak üzere, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve 2575, 2576 ve 2577 sayılı yargıya ve yargılamaya ilişkin kanunlarda düzenlenmiştir.
Bilindiği üzere vergi gelirleri; merkezi idare yanında belediye, il özel idaresi ve köylerin oluşturduğu yerel idareler tarafından da toplanmaktadır.
Diğer taraftan, Anayasa’mızın 73. maddesinde ifade edilen “benzeri yükümlülük” ler de vergi hukukunun konusuna girmektedir. Benzeri yükümlülükler arasında sosyal sigorta primleri (parafiskal gelirler) sayılabilir.

Vergi Hukukunun Dalları
Vergi hukuku kendi içinde:
1) Vergi Ceza Hukuku: Mükelleflerin yükümlülüklerine uymamaları durumunda karşılaşacakları yaptırımları düzenlemektedir.
2) Vergi İcra Hukuku: Devletin vergi alacağının güvence altına alınması ve ödenmesi durumunda karşılaşacakları yaptırımları düzenlemektedir.
3) Vergi Yargılama Hukuku: Mükellef ile vergi idaresi arasında çıkabilecek uyuşmazlıkların yargı organlarındaki çözüm yöntemlerini incelemektedir.
4) Uluslararası Vergi Hukuku: Vergi olayının uluslararası boyutunu, özellikle çifte vergilendirme sorununun çözüm yollarını incelemektedir.
5) Vergi Usul Hukuku: Vergi ilişkilerinden doğan hak, yetki ve görevlerin gerçekleştirme ve kullanılma şekillerini gösteren kuralları içermektir.

Vergi Hukukunun Tanımı
Vergi hukuku,
vergi ilişkisinden doğan hak ve ödevler ile bu ödevlere uygun hareket edilmemesi durumunda ortaya çıkabilecek olan ceza ve uyuşmazlık konularını inceleyen hukuk dalı şeklinde tanımlanabilir.

VERGİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI
Vergi hukukunun kaynakları konusu;
1) Yasama
2) Yürütme
3) Yargı organından doğan kaynaklar
4) Diğer kaynaklar


1) Vergi Hukukunun Yasama Organından Doğan Kaynakları
a) Anayasa

Anayasa’mızda vergi konusuyla ilgili çeşitli hükümler bulunmaktadır.
Belirlilik ilkesi: Verginin miktarı, tarhı-tahsili ile ilgili düzenlemelerin önceden belli olması. Kıyas yasağı uygulaması belirlilik ilkesini tamamlar.
b) Uluslararası Vergi Anlaşmaları
Uluslararası vergi anlaşmaları,
Anayasa’nın verdiği yetki ile yürütme organı tarafından yapılmaktadır.
Anayasa’nın 90. Maddesinin 5. fıkrası, bu maddeye göre yürürlüğe konulan milletlerarası anlaşmaların kanun hükmünde olduğunu ve bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa
Mahkemesine başvurulamayacağını öngörmektedir.
c) Kanun
Vergilerin yasallığı ilkesi:

Herhangi bir verginin istenebilmesi için, her şeyden önce o konuyla ilgili bir vergi kanununun yürürlükte olması gereklidir. Kanunların Anayasa ilkelerine aykırılık taşıması durumunda, Anayasa Mahkemesine dava açılarak iptal edilmesi istenebilir.

2) Vergi Hukukunun Yürütme Organından Doğan Kaynakları
a) Kanun Hükmünde Kararnameler
b) Bakanlar Kurulu Kararları
c) Tüzükler
d) Yönetmelikler
e) Genel Tebliğler:
Esas olarak vergi kanunlarını açıklayan, yorumlayan metinlerdir.
f) Muktezalar (Açıklama, Özelge), Sirkülerler, Genelgeler ve Genel

3) Vergi Hukukunun Yargı Organından Doğan Kaynakları
a) Anayasa Mahkemesi Kararları
b) Danıştay İçtihadı Birleştirme Kararları:
Danıştayın farklı dairelerinin veya aynı dairesinin benzer konularda değişik karar vermeleri durumunda, bir üst Kurul olan İçtihadı Birleştirme Kurulu toplanarak aykırılığını gidermekte ve yeni bir karar almaktadır.
c) Diğer Yargı Kararları

4) Diğer Kaynaklar
Doktrin (bilimsel öğreti);
konuyla ilgili kişilerin, çeşitli vergi sorunları hakkında ortaya koydukları yorum ve düşünceleri kapsamaktadır. Bu düşünceler sistematik eserler, tezler, raporlar, izahlar gibi çeşitli isimler altında açıklanabilmektedir.
Örf ve âdetlerin vergi hukukunda kaynak olma özelliği son derece sınırlıdır. Örf ve âdet ancak vergi yasalarında açıkça izin verilmesi durumunda kaynak olabilmektedir. Örf ve âdete atıf yapılan nadir örneklerden bir tanesi, Veraset ve İntikal Vergisi Kanun’umuzda yer almıştır.

Vergi Kanunlarının Yer Bakımından Uygulanması
Vergi kanunlarının yer bakımından uygulanması; bir ülkede mevcut vergi hukuku kaynaklarının uygulanacağı coğrafi sınırlar ve kişiler ile ilgilidir. Bu konuda vergi kanunlarının mülkiliği ve şahsiliği olmak üzere iki ilke esas alınmaktadır.
Kanunların mülkiliği (yerselliği) ilkesi, devletlerin coğrafi sınırları içinde yaşayan (kendi tabiiyetinde olsun veya olmasın) herkesten.
Kanunların şahsiliği (kişiselliği) ilkesi ise devletlerin tabiiyetinde olan (kendi sınırları dışında yaşasa bile) herkesten vergi almak istemesini ifade etmektedir.

Vergi Kanunlarının Yorumu
Deyimsel (lâfzî) yorum:
Kavramların ait oldukları hukuk dallarındaki anlamları araştırılmaktadır.
Örneğin vergi hukukunda kullanılan aile reisi, sözleşme, veli, vasi gibi kavramlar, medeni hukukta verilen anlamlarına göre yorumlanmaktadır.
Tarihi yorum: Kanun koyucunun, kanunun yapıldığı tarihteki amacı araştırılmaktadır. Bu araştırma, söz konusu kanunla ilgili tasarıya, gerekçeye ve meclis görüşme tutanaklarına bakılarak yapılmaktadır.
Amaçsal (gai) yorum: Bu yöntemde, kanun koyucunun o zamanki amacından çok, söz konusu kanunun, ekonomik ve sosyal gelişmeler ışığında günümüzde kazandığı anlam araştırılmaktadır.
Sistematik yorum: Herhangi bir kanun hükmünün anlamı araştırılırken sadece o kanun içindeki yerine ve diğer maddelerle olan bağlantısına değil, ilgili diğer kanunlara da bakılmaktadır.

ÜNİTE-2
VERGİ TARAFLARI, MÜKELLEFLERİN ÖDEVLERİ VE HAKLARI
VERGİ İDARESİ

Vergi idaresi ile ilgili açıklamalar; idari teşkilat, denetim birimleri ve matrah tespitinde idareye yardımcı olan takdir komisyonları olmak üzere üç başlık altında yapılacaktır.
İdari Teşkilat
Gelir İdaresi Başkanlığı:
5345 sayılı Kanun’la kurulmuştur. Uygulamaya yönelik vergi hizmetlerini yürütmektedir.
Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü: 5452 sayılı Kanun’la kurulmuştur. Vergi kanunlarını hazırlamak, teknik hesaplamalar yapmak, gelir bütçesini hazırlamak gibi görevleri vardır.
Vergi daireleri; mükellefi tespit eden, vergi, resim ve harçların tarh, tahakkuk, tahsilâtını yapan idari birimlerdir.
Denetim Birimleri
Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı,
10.7.2011 tarihli RG’de yayımlanan 646 sayılı KHK ile “dağınıklık ve çok başlılığı ortadan kaldırma” gerekçesiyle kurulmuş ve mevcut tüm denetim elemanları yeni isimleri ile bu
Başkanlığın içinde toplanmıştır.
Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı, doğrudan Bakan’a bağlı olarak çalışmaktadır ve başkan, başkan yardımcıları, grup başkanları ve vergi Müfettişlerinden oluşmaktadır.
Başkanlık içinde;
 Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler (A Grubu),
 Büyük Ölçekli Mükellefler (B Grubu),
 Organize Vergi Kaçakçılığı İle Mücadele (C Grubu),
 Örtülü Sermaye, Transfer Fiyatlandırması ve Yurtdışı Kazançlar (D Grubu) olmak üzere dört tane grup başkanlığı oluşturulmuştur.
Takdir Komisyonları
Takdir Komisyonları;
Yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapar; vergi kanunlarında yazılı fiyat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir eder. Takdir komisyonu bu görevlerin yaparken takdir sebepleri bulunup bulunmadığını incelemez. Yalnız hatalı gördüğü muamelelerde, ilgili vergi dairesini yazı ile ikaz eder.


VERGİ BORÇLUSU (MÜKELLEF)
Vergi borçlusu (veya vergi mükellefi)
vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişi” şeklinde tanımlanmıştır.
Verginin mükellefi;
 Gerçek kişiler olabilir. Örneğin gelir vergisi mükellefleri,
 Tüzel kişiler olabilir. Örneğin kurumlar vergisi mükellefi olarak öngörülen sermaye şirketleri,
 Tüzel kişiliği olmayan bazı kuruluşlar olabilir. Örneğin kurumlar vergisi mükellefi olabilen iş ortaklıkları.

VERGİ SORUMLUSU
Vergi sorumlusu,
verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir.
Vergi kanunlarıyla kabul edilen hâller hariç olmak üzere, vergi sorumluluğuna ilişkin özel sözleşmeler vergi idaresini bağlamaz.
Vergi sorumlusunu mükelleften ayıran temel farklılık, vergiyi doğuran olayın mükellefin şahsında doğmakta olmasıdır. Vergi sorumlusu ise asıl vergi mükellefi yerine;
o Vergi kesme,
o Defter tutma,
o Fiş-fatura gibi belgeleri alma ve düzenleme,
o Beyanname verme,
o Yasaların öngördüğü diğer bazı yükümlülükleri yerine getirmekle yükümlüdür.

Vergi Kesenlerin Sorumluluğu
VUK’un 11. maddesinde:
“Yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumludurlar” hükmüne yer verilmiştir. Bu yöntem kaynakta kesinti veya stopaj yoluyla verginin alınması şeklinde de isimlendirilmektedir. Kolay ve emin bir tahsil yöntemidir çünkü bu uygulamada vergi kesintisi, gelir mükellefin eline geçmeden yapılmaktadır.

Temsilcinin Vergiyle İlgili Sorumluluğu
Temsil, kişi iradesinin önemi olmaksızın, herhangi bir kanun hükmünden kaynaklanıyorsa buna “kanuni temsil” adı verilir.
Kişinin kendi işini yetki vererek başkasına yaptırmasına ise “iradi temsil” denilir

Kanuni Temsil
Kanuni temsil bizzat yasalarda öngörülen, bir başka ifadeyle yasadan doğan temsil türüdür.
Gerçek Kişilerde Kanuni Temsil:
Gerçek kişilerde küçükler (henüz dünyaya gelmemiş cenin dâhil 18 yaşını doldurmamış kişi), akıl hastaları ve kısıtlılar da (örneğin hapiste cezasını çeken kişi de) vergi mükellefi olabilmektedir.
Fiil ehliyeti bulunmayan bu kişilerin, vergi mükellefiyeti ve vergi sorumluluğu ile ilgili ödevlerini ise kanuni temsilcileri yerine getirecektir.
Sözünü ettiğimiz kanuni temsilciler sorumluluğunu yerine getirmeyerek vergiyi ödemezse;
 Ödenmeyen vergi önce temsil edilen gerçek kişiden istenir.
 Eğer ondan alınamazsa bu vergi borçlarından temsilci sorumlu tutulacaktır.
Ödenmeyen vergiyle ilgili cezalardan ise sadece temsilci sorumlu tutulmuştur

Tüzel Kişilerde Kanuni Temsil:
Tüzel kişi vergi mükelleflerinin; gerek kendi mükellefiyetleri, gerekse vergi sorumluluklarının yerine getirilmesinden, kanuni temsilcileri sorumlu tutulmuştur.
Anonim şirketlerde kanuni temsilci, esasen yönetim kuruludur. Fakat Ticaret Kanunu 319. Maddenin verdiği imkân kullanılarak temsilci tayin edilmişse belirlenen bu temsilci ile birlikte yönetim kurulu üyelerinden bir tanesi kanuni temsilci görevini yürütür.
Limitet şirketlerde kanuni temsilciye ilave olarak ortaklar da kamu borcundan sorumlu tutulmuştur.
Buna göre, limitet şirketin malvarlığından ve kanuni temsilciden (müdürden) tahsil edilemeyen kamu alacakları ortaklardan ortaklık payı oranında talep edilir. Bir tüzel kişi işletmenin muhasebecisi sahte belge (naylon fatura) temin edip kullanırsa bunun sorumluluğu kendisine ait olacaktır.

İradi Temsil
Vergi Usul Kanunu, kural olarak mükellefin işlerini veya ödevlerini tayin edeceği iradi temsilciye devretmesi yolunu kapatmıştır. Bu konuda Vergi Usul Kanunu’nun 8. maddesinde son derece açık bir düzenleme yer almıştır:
“Vergi kanunlarıyla kabul edilen hâller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz.”
Bu hükümle, yasalarda sayılan konular dışında vergiye ilişkin ödevlerin özel sözleşmelerle başkalarına devredilemeyeceği, böyle bir durumda bu sözleşmelerin vergi idaresini bağlamayacağı öngörülmektedir.

Diğer Sorumluluk Türleri
Müteselsil sorumluluk
, bir vergi borcu ile ilgili olarak, aynı anda birden fazla kişinin sorumlu olmasıdır.
Müteselsil olmayan sorumluluk
 Kanuni temsilcilerin sorumluluğunda, vergi idaresinin muhatap alabileceği birden fazla sorumlu bulunmaktadır. Ancak idare, bu kişileri aynı anda takip etme hakkına sahip olmayıp önce birinci derecede sorumlu olanları takip etmekte; alacağını buradan tahsil edememe hâlinde diğerlerini de takip etme hakkına kavuşmaktadır.
Vergi kesenlerin sorumluluğunda ise karşısında muhatap olarak sadece vergi kesen (stopaj yapan) kişi bulunmaktadır.

Tasfiye Memurlarının Sorumluluğu

Şirketlerin tasfiyesi durumunda, tasfiyeye tabi tutulan şirketin vergi borçlarından tasfiye memuru sorumlu tutulmaktadır. Böyle bir durumda tasfiye işlemlerini yapmakla görevlendirilen tasfiye memuru öncelikle şirketin vergi borçlarını ödemek zorundadır.

Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli
Mali Müşavirlerin Sorumluluğu
VUK mük. m. 227 ile Maliye Bakanlığına verilen yetki gereğince mükellefler:

Vergi beyannamelerini serbest muhasebeci (SM), serbest muhasebeci mali müşavir (SMM) ve yeminli mali müşavirlere (YMM) imzalatmak, Vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, yeniden değerleme, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanabilmeleri için de yeminli mali müşavirler (YMM) tarafından düzenlenen tasdik raporu ibraz etmek zorundadır.
Mükelleflerin beyannamelerini imzalayan veya tasdik raporu düzenleyen serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler, imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağı olan belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuşlardır.

Özel Tüketim Vergisi ve Veraset ve İntikal Vergisinde Sorumluluk
Bazı vergi kanunlarında; noter, trafik, tapu, banka, belediye gibi kurumlara mükelleflerin vergi ödevlerine uyup uymadığını kontrol etme ve eksiklik olması hâlinde işlem yapmama mecburiyeti getirilmiştir. İşlem yapanlara ise mükellefin ödemesi gereken vergi borcuyla ilişki kurularak bir sorumluluk yüklenmiştir.

Ölenin Vergi Borçlarından Mirasçıların Sorumluluğu
Ölüm hâlinde, ölen kişinin vergi borçları mirasçılara intikal eder, vergi cezası borçları ise mirasçılara intikal etmemekte, ölümle birlikte ortadan kalkmaktadır.

MÜKELLEFİN ÖDEVLERİ
 Bildirme
 Defter tutma
 Defter tasdiki
 Kayıt nizamı
 Belge düzenleme ve verme
 Defterlere kayıt
 Belgelerin saklanması
 Beyanname verme
 Eksik beyanda bulunmama
Bildirme yükümlülüğü: Vergi Usul Kanunu işe başlamayı, işe başlama tarihinden itibaren 10 gün içinde; iş değişikliğini ve işi bırakmayı 1 ay içinde, bina ve arazi değişikliklerini ise iki ay içinde bildirme zorunluluğunu getirmektedir
Kayıt nizamı ile ilgili yükümlülükler: Bu maddelerde Türkçe kayıt, Türk para birimi ile kayıt, zamanında kayıt gibi düzenlemeler vardır.
Fatura düzenleme yükümlülüğü: Fatura, malın teslim edildiği veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren en geç 7 gün içinde düzenlenir.
Sevk irsaliyesi: Sevk irsaliyesi, satılan malın taşınması durumunda, malın özelliklerini içeren ve araçta bulundurulması gereken bir belgedir.
Gider pusulası: Örneğin, evinde turistik eşyalar yapan ve bunları bir mağazaya satan muaf esnafa ödeme yapan mağaza sahibi, gider pusulası düzenlemek ve yapılan ödeme üzerinden %2 oranında vergi tevkifatı yapmak zorundadır.
Serbest meslek makbuzu: Avukat, doktor, muhasebeci gibi serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilât için iki nüsha serbest meslek makbuzu düzenlemek ve bir nüshasını müşteriye vermek zorundadır.
Vergi hukuku açısından belgelerin saklanması gereken süre 5 yıl olarak belirlenmiştir.

ÜNİTE 3
Vergilendirme İşlemleri ve Süreçler
VERGİYİ DOĞURAN OLAY

Vergilendirme ilişkisi, kamusal bir borç ilişkisidir. Bir tarafında alacaklı olarak devlet, diğer tarafında borçlu olarak vergi yükümlüsü yer alır. Vergilendirme işlemleri, Vergi Usul Kanunu (VUK)’nda, vergiyi doğuran olay, tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsil olmak üzere, birbirini izleyen bir süreç olarak belirlenmiştir. Vergiyi doğuran olay, vergi idaresinin dışında olup vergilendirme sürecini başlatırken, tarih, tebliğ, tahakkuk ve tahsil, vergi idaresi tarafından gerçekleştirilen işlem süreçleridir.


Vergiyi doğuran olay ise vergi yükümlüsü (mükellef) ya da vergi yükümlüsü olmayan kişiler arasındaki ilişkiler sonucu gerçekleşir. Vergi mükellefi ya da üçüncü kişiler, gündelik hayatta çeşitli biçimlerde bazı hukuki ilişkiler örneğin mal alım-satımı ya da hukuki olaylar örneğin doğum, ölüm gibi olayların içinde yer alırlar.

TARH
VUK’da “Verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak bu alacağı miktar itibariyle tespit eden idari muameledir.”
Verginin matrahı, verginin hesaplanabilmesi için vergi oranının uygulanabileceği ekonomik veya teknik unsurdur.

Tarh İşleminin Hukuki Niteliği
Verginin tarhı, vergi idaresi tarafından yapılan bir idari işlemdir. İdari işlem, kural olarak idari organ ve makamların “idare” alanındaki irade açıklamalarıdır. İdarenin irade açıklaması şeklinde ortaya çıkan bu işlem, uygulanma niteliğine sahiptir. Bu nedenle de tarh bir idari işlem olarak yürütülmesi zorunlu
(yürütülebilir-lazımülicra) işlem niteliği taşır. Tarh işlemi, vergi mükelleflerine belirli yükümlülükler getirir o nedenle de yükümlendirici işlem niteliğindedir.

Tarh İşleminin Unsurları
Vergi idaresinin tarh işlemine karşı, idari işlem kimliği taşıyor olması nedeniyle, hukuka aykırılık sebebiyle vergi mahkemelerinde dava açılabilir.
Tarh işleminin hukuka aykırı olup olmadığını tespit etmek için vergi mahkemelerinde dava açıldığında, idari işlemin; sebep, konu, usul, yetki ve amaç unsurları açısından değerlendirme yapılır.

Tarh İşleminin Türleri
Beyannameye Dayanan Tarh

Çağdaş vergi sistemleri, vergi yükümlüsünün beyanını esas alır. Vergi yükümlüsü, ilgili dönemlerde, matrahını belirleyerek ve ödemesi gereken vergiyi hesaplayarak, vergi idaresine beyannamesini vererek vergi tarhı işlemlerini yaptırır.

İkmalen Tarh
İkmalen vergi tarh
ı, her ne şekilde olursa olsun bir vergi tarh edildikten sonra bu vergiye müteallik olarak meydana çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah ya da matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesidir.

Re’sen Tarh
Vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hâllerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarıyla belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır.
Re’sen tarh işleminin yapılabilmesi için gerekli matrah takdiri; takdir komisyonu veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar tarafından belirlenir ancak ondan sonra vergi idaresi tarafından tarh işlemi yapılabilir.
Defter ve belgeleri ibraz mecburiyeti: Vergi yükümlüleri, muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü, defter, belge, mikro fiş, disket ve benzeri ortam kayıtlarını, muhafaza süresi içinde yetkili makamların talebi üzerine göstermek ve inceleme için sunmak zorundadırlar.

İdarece Tarh
İkmalen ve re’sen vergi tarhı dışında kalan hâllerde, mükelleflerin verginin tarhı için vergi kanunları ile muayyen zamanlarda müracaat etmemeleri veya aynı kanunlarla kendilerine tahmil edilen mecburiyetleri yerine getirmemeleri sebebiyle zamanında tarh edilemeyen verginin kanunen belli matrahlar üzerinden idarece tarh edilmesidir.

Vergi Tarhında Hazırlık İşlemleri
 Yoklama
 İnceleme
 Arama
 Bilgi toplamadır
Yoklama
Yoklamadan maksat, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmektir.

İnceleme
Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamaktır.

Arama
İhbar ve yapılan incelemeler dolayısıyla bir mükellefin vergi kaçırdığına delalet eden emareler bulunursa bu mükellef veya kaçakçılıkla ilgisi görülen diğer şahıslar nezdinde ve bunların üzerinde arama yapılabilir.
Arama, ancak yargıç kararıyla yapılabilir.

Bilgi Toplama
Kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişiler, Maliye Bakanlığı’nın veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar.

TEBLİĞ
Tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesidir. Tebliğ, vergi yükümlüsünün kendisinin henüz bilmediği, vergi idaresi tarafından kendisi ile ilgili yapılan işlem hakkında bilgi edinmesine yöneliktir.

Tebligat Yapılacak Kişiler
Gerçek Kişiler

Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır.
Tüzel Kişiler
Tüzel kişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır.
Diğerleri
Kara, deniz, hava ve jandarma eratına yapılacak tebliğler kıta komutanı veya müessese amiri gibi en yakın üst vasıtasıyla yapılır.
Tebliğ Usulleri
Posta İle Tebliğ

Posta ile tebliğde, tebliğ edilecek vesika kapalı bir zarf içinde postaya verilir. Bunun için şekilleri Maliye
Bakanlığınca tespit edilen özel zarflar kullanılır.
İlan Yolu İle Tebliğ
Vergi yükümlüsünün adresi hiç bilinmezse, bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa, yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkân bulunmazsa tebliğ ilan yolu ile yapılır.
Memur Vasıtasıyla Tebliğ
Maliye Bakanlığı tebliğleri posta yerine memur vasıtasıyla da yaptırmaya yetkilidir.
Elektronik Ortamda Tebliğ
Maliye Bakanlığı, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapabilir.
Hatalı Tebliğler
Tebliğ olunan vesikalar, esasa müessir olmayan şekli hatalarından dolayı hukuki kıymetlerini kaybetmezler, yalnız vergi ihbarı ile ilgili vesikalarda mükellefin adının, verginin nevi veya miktarının, vergi mahkemesinde dava açma süresinin hiç yazılmamış olması veyahut bu vesikaların görevli bir makam tarafından tanzim edilmemiş bulunması vesikayı hükümsüz kılar.

TAHAKKUK
Verginin tahakkuku, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir.
Tahakkuk, tarh edilen verginin ödenecek aşamaya gelmesini ifade eden bir durumdur, bir saptamadır.

TAHSİL
Verginin tahsili, kanuna uygun surette ödenmesidir.
VERGİ HUKUKUNDA SÜRELER
Organik Sınıflandırma

Süreleri belirleyen organa göre yapılan bir tasniftir. Bunları belirleyen organlara bakarak yasa koyucunun ve idarenin belirlediği ve yargısal süreler biçiminde bir ayrım yapılabilir.
Verginin yasallığı ilkesi, vergilendirme işlemelerinde uygulanacak sürelerin yasa ile belirlenmesini gerektirir.
Hukuksal Niteliğine Göre Sınıflandırma
Bu sınıflandırmada sürelere uyulmaması hâlinde doğacak hukuksal sonuçlar, uygulanacak yaptırımlar ölçüt alınmaktadır. Hak düşürücü süreler, bir hakkın kullanılmasını belirli bir zaman ile sınırlandırırlar.
Vergi hukukunda da hak düşürücü süreler aynı özellikleri gösterir. Vergi yükümlüleri ya da vergi idaresi tarafından bu sürelere uygun davranma yükümlülüğü vardır ve uyulmaması durumunda hak kaybı ortaya çıkar bir diğer deyişle o haktan yararlanma olanağı ortadan kalkar.
Sürelerin Hesaplanması
Vergi kanunlarında yazılı süreler şöyle hesaplanır:
 Süre, gün olarak belli edilmişse başladığı gün hesaba katılmaz ve son gün tatil saatinde biter.
 Süre hafta veya ay olarak belli edilmişse başladığı güne son hafta ve ayda tekabül eden günün tatil saatinde biter.
 Sonu belli olan bir gün ile tayin edilen sürelerde, süre o günün tatil saatinde biter.
 Resmi tatil günleri süreye dâhildir. Şu kadar ki sürenin son günü resmi tatile rastlarsa tatil takip eden ilk iş gününün tatil saatinde biter.

Sürelerin Uzaması
Mücbir Sebeplerle Gecikme

Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk,
 Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler,
 Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler(yokluk)
 Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması gibi hâllerdir.

Ölüm Hâlinde Sürenin Uzaması
Vergi kanunlarında hüküm bulunmayan hâllerde ölüm dolayısıyla mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç ay eklenir.

Mühlet Verme
Zor durumda bulunmaları sebebiyle vergi muamelelerine müteallik ödevleri süresi içinde yerine getiremeyecek olanlara, kanuni sürenin bir katını, kanuni sürenin bir aydan az olması hâlinde bir ayı geçmemek üzere, Maliye Bakanlığınca münasip bir mühlet verilebilir (VUK. 17). Bu mühletin verilebilmesi için;
 Mühlet isteyen, süresinin bitmesinden evvel, yazı ile istemde bulunmalıdır.
 İstemde gösterilen mazeret, mühlet verecek makam tarafından kabule layık görülmelidir.
 Mühletin verilmesi hâlinde verginin alınması tehlikeye girmemelidir.

Özel Durumlar
Adli Tatil
: Yargı örgütünü oluşturan adli ve idari yargı, pek çok farklı özellik taşımasına rağmen adli tatil bütün yargı örgütünde aynı tarihte başlar ve sona erer. Her yıl 20 Temmuz-31 Ağustos tarihleri arasında
Adli tatil uygulanır. Adli tatilde işlemeyen süreler, adli tatilin sona ermesinden itibaren işlemeye başlar.
Mali Tatil: Her yıl temmuz ayının birinden yirmisine kadar (1-20 Temmuz yirmisi dâhil) mali tatil uygulanır. Haziran ayının son gününün tatil günü olması hâlinde, mali tatil, temmuz ayının ilk iş gününü takip eden günden başlar. Son günü mali tatile rastlayan aşağıda belirtilen süreler, tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren 7 gün uzamış sayılır.
 Beyana dayalı tarhiyatta, kanuni süresinde verilmesi gereken beyannamelerin verilme süreleri.
 İkmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatta, vadesi mali tatile rastlayan vergi, resim ve harçlar ile vergi cezaları ve gecikme faizlerinin ödeme süresi.
 Tarh edilen vergilere veya kesilen cezalara karşı uzlaşma talep etme veya cezada indirim hükümlerinden yararlanmak amacıyla yapılacak başvurulara ilişkin süreler.
 Devamlı bilgi verme hükümleri kapsamında verilmesi gereken bilgilerin verilmesine ilişkin süreler.

ÜNİTE 4
Vergi Borcunun Sona Ermesi
ÖDEME
Ödeme:
vergi ve buna bağlı borçların kanuna uygun olarak yerine getirilmesidir.


Kanunda ödeme yeri gösterilmemiş ise vergi borçları yükümlünün ikametgâhının bulunduğu yer vergi dairesine ödenir.

TAKAS
Takas
iki kişi arasındaki karşılıklı, birbirine benzer ve istenebilir borçların, tek taraflı beyanla sona erdirilmesidir. Takas yoluyla borçlar, borçların eşit olması durumunda tamamen, eşit olmamaları durumunda küçük olanı oranında sona ermektedir.
ZAMANAŞIMI
Zamanaşımı
ile bazı hakların veya yetkilerin kullanılmasının hukuk düzeni tarafından belirli zaman dilimleriyle sınırlandırılmaktadır.
Tahakkuk Zamanaşımı
Tahakkuk zamanaşımı:
vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihi izleyen yılbaşından itibaren beş yıl geçtikten sonra vergi idaresinin vergi tarh etme yetkisinin sona ermesidir.
Zamanaşımının durması halinde, durma anına kadar işlemiş olan süre geçerlidir, durma sebebi ortadan kalktıktan sonra zamanaşımı süresi kaldığı yerden işlemeye devam eder.
Zamanaşımının kesilmesi halinde, zamanaşımı süresinin o ana kadar işlemiş olan kısmı ortadan kalkar, süre baştan itibaren yeniden işlemeye başlar.
Tahsil Zamanaşımı
Tahsil zamanaşımı:
Alacağın vadesinin rastladığı yılı izleyen takvim yılı başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmemesi nedeniyle borcun sona ermesidir.
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 104. maddesine göre zamanaşımını durduran haller şunlardır;
 Borçlunun yabancı bir ülkede bulunması,
 Borçlunun hileli (dolanlı) iflas etmesi,
 Borçlunun terekesinin tasfiyesi dolayısıyla hakkında takibat yapılmasına imkân bulunmaması
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un 103. maddesine göre zamanaşımını kesen haller şunlardır;
 Ödeme,
 Haciz uygulanması,
 Cebren tahsil ve takip işlemleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilât,
 Ödeme emri tebliği,
 Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi.
TERKİN
Terkin,
vergi borcunu bütün hukuki sonuçları ile birlikte ortadan kaldıran tek taraflı, sübjektif ve özel bir idari işlemdir.
1) Doğal Afet Nedeniyle Terkin
2) Yargı Kararları Nedeniyle Terkin
3) Tahakkuktan Vazgeçme ve Tahsil İmkânsızlığı Nedeniyle Terkin
4) Vergi Hatalarının Düzeltilmesi Nedeniyle Terkin
VERGİ AFLARI
Vergi Affı Uygulamalarının Başarılı Olabilmesinin Temel Koşulları
1)
Öncelikle vergi affı bir kereye özgü olmalıdır. Vergi aflarına her kuşakta yalnızca bir kez başvurulmalıdır.
2) Vergi afları, vergi sistemini güçlendirici önlemlerle eş zamanlı yürütülmelidir
3) Sağlanacak bağışıklıklar, affa katılımı teşvik edici düzeyde olmalıdır.
4) Af dönemi yeterli uzunlukta olmalıdır.
5) Affın tanıtılmasına ve halka ilişkilere önem verilmelidir.


VERGİ BORCUNU SONA ERDİREN DİĞER NEDENLER
a)
Uzlaşma
b) Ölüm
c) Cezalarda indirim
d) Pişmanlık ve ıslah
e) Yanılma

Uzlaşma
Uzlaşma:
İkmalen, re’sen ve idarece tarh edilen ya da vergi incelemesi sonucu tarh edilmesi düşünülen vergiler ile bunlara bağlı vergi cezalarının tarh edilecek veya tahakkuk edilecek miktarları konusunda idare ile yükümlülerin anlaşmasıdır.

Ölüm
Ölüm vergi cezalarını sona erdirmekte, vergi cezaları dışındaki vergi borçlarını ise sona erdirmemektedir.
Ölenin iradesinden doğan mirasçılığa “atanmış mirasçılık” (mansup mirasçılık) denilmektedir. Burada miras bırakan vasiyet ya da miras sözleşmesi yolu ile kanuni mirasçıların hakları saklı kalmak kaydı ile mirasçı atayabilmektedir.

Cezalarda İndirim
Cezalarda indirim kurumu, ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergilerle indirimden arta kalan vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarının belli sürelerde ödenmesi ve dava açılmaması şartıyla cezalarda önemli indirimler sağlamaktadır.

Pişmanlık ve Islah
Yükümlünün pişmanlık ve ıslah kurumundan yararlanabilmesi için maddi ve şekli ödevleri yerine getirmesi gerektiği gibi pişmanlık zammını da ödemesi gerekmektedir.

Yanılma
Vergi Usul Kanunu’nun 369’uncu maddesine göre yetkili makamların yükümlünün kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde, yükümlüye vergi cezası uygulanmayacak ve gecikme faizi de hesaplanmayacaktır.
 
Üst