AÖF DERS NOTLARINA HOŞ GELDİN!

Ders notlarına erişmek için lütfen ücretsiz kayıt olunuz.

Ücretsiz Kayıt ol!

VİZE-FİNAL Ortaçağ-Yeniçağ Avrupa Tarihi Vize-Final Ders Notu

Administrator
Yönetici
Mesajlar
255
Tepkime puanı
24
Puanları
18
ÜNİTE:1
Erken Dönem Ortaçağ
Avrupa Tarihi (395-1000)

ROMA İMPARATORLUĞU VE CERMEN KAVİMLERİ


 I. Teodosios’un (379-395) ölümünün ardından 395 yılında imparatorluk, oğulları Arkadius ve Honorius arasında ikiye bölünür.I. Teodosios ölmeden kısa bir süre önce siyasî ve askerî konularda tec¬rübeli devlet adamlarından Rufinus’u Arkadius’a, Stilicho’yı da Honorius’a danış¬man olarak atar.
 Arkadius İstanbul merkez olmak üzere imparatorluğun doğusuna hükmederken, kendisine başkent olarak önce Milano ardından da Ravenna’yı seçen Honorius imparatorluğun batısını yönetir.
 Bati Roma’nm tarih sahnesinden silinmesinde en etkili rolü oynayan unsurlardan birisi Cermen halklarının Bati Roma topraklarına karşı giriştikleri saldırılardır. Cermenler Hint – Ari dil grubuna mensupturlar ve yoğun olarak Iskandi- navya’dan aşağı Tuna bölgesine kadar olan Avrupa topraklarında yaşamışlardır. Cermen halkları arasında; Gotları, Vandalları, Lombardları, Frankları, Almanları, Anglo-Saksonları, Flamanlar ve Noıveç, Danimarka, İsveç gibi Iskandinavları sayabiliriz.
Roma eşinin ılar ’nun Bölünmesi ve Batı Roma eşinin ılar ’nun Yıkılışı
 395 yılından başlayarak Bati Roma imparatorluğu’nda devletin yönetimini gerçekte ellerinde tutanlar imparatorlar değil, Flavius Stilicho (395-408), Flavius Iulius Constantius (411-421), Flavius Aetius (433-454) ve Flavius Ricimer (457-472) gibi ordu başkomutanları (Magister Militum’larydır.
 Ravenna: Roma’nın kuzeyinde Venedik’in güneyinde ve Adriyatik Denizi kıyılarında kurulmuş olan Ravenna şehri 402 yılından 476 senesine kadar Bati Roma imparatorluğunun başkentliğini yapmıştır.Şehir daha sonra 6 yüzyılın ortasına kadar Ostrogot Krallığı’nın merkezi olur. 540 yılında Bizans imparatorluğu şehri tekrar ele geçirir ve İtalya’da oluşturduğu idari birimin merkezi yapar. Ravenna şehri 751 yılında Frankların eline geçinceye kadar özellikle ikonoklazm dönemi Bizans kültürünün Bati Avrupa’daki en önemli temsil yerlerinden birisi olur.
 410 yılında Roma’nm Vizigotlar tarafından yağmalanması Bati Roma eşinin ılar açısından sonun başlangıcıdır. Bu tarihten sonra imparatorluk 476 yılına kadar varlığını şeklen devam ettirir. 476 yılı Eylül ayında son imparator Romulus Agustulus’un (475-476) Cermen asıllı komutan Odoaker tarafından tahttan indirilmesi ile Bati Roma imparatorluğu tarihe karışır. Böylece ilkçağ sona erer ve ortaçağ başlar
Vizigotlar (Batı Gotları)
 Vizigotlar, Cermen kavmi olan Gotların iki ana kolundan birisini teşkil etmektedir. Tarihî kaynaklarda Gotlardan, Roma imparatoru II. Claudius (M.S. 268-270) ve Diokletianus (284-305) ile birlikte müşterek imparator olarak görev yapan Maximianus (286-305) döneminde imparatorluğun barbar müttefikleri sıfatıyla bahsedilmektedir.
 375 yılında Orta Asya’dan Avrupa’ya hareket eden Hunlar, Ostrogotları batiya eşin itince bu durum Vizigotları ve dolayısıyla da Roma imparatorlugu’nu etkiler.
 I. Teodosios tahta oturduğunda ilk çözmesi gereken mesele Gotlardır.382 yılında Gotlar ile anlaşma yapılır ve Vizigotlar Pannonia, Ostrogotlarm bir kıs¬mi Trakya bir kısmı da Anadolu’ya yerleştirilir.
 Pannonia: Günümüzde Avusturya, Macaristan, Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan ve Bosna Hersek’in bir bölümünü içine alan Dalmaçya kıyılarından Tuna nehrine kadar uzanan Roma eyalet bölgesidir.
 Vizigot kabilelerinin tümünü idaresi altında birleştirmeyi başaran efsanevî kralları I. Alarik 408 yılından itibaren üç sefer düzenlediği Roma’yı nihayet 410 yılında ele geçirir. Alarik’in ölümünün ardından Vizigotlarm başına Ataulf (410-415) geçer. Ataulf’tan sonra kral olan Sigerik (415-418) döneminde Vizigotlar, ispanya’yı işgal eden Vandallar, Alanlar ve tarihi kayıtlarda varlıkları M.O.58 yılına kadar uzanan Cermen kökenli halklardan biri olan Süevlere karşı Roma’nm yanında mücadele ederler.
 Alanlar: Iran kökenli olan ve 1.yüzyıldan itibaren savaşçı süvari birlikleri olarak tarihi kayıtlarda yer alan Alanlar, Got, Hun ve Vandal federasyonları içinde yer almışlardır. Bunun sonucu olarak önceleri Kafkasya bölgesinde görünürken göç yoluyla İtalya, Ispanya ve Kuzey Afrika’ya kadar yayılmışlardır.
 Vizigot Krallığı’m Roma imparatorluğu’ nun yıkıntıları üzerinde kurulan en büyük siyasî güç haline getiren Eurik döneminde, Vizigotların ilk kapsamlı yazılı yasaları oluşturulur.
 II.Alarik’in de öldüğü Vouille Savaşı’nda Vizigotlar, Franklar karşısında ağır bir yenilgiye uğrarlar ve başkent Toulouse da olmak üzere tüm Akitanya’yı kaybederler. Bu yenilgiden sonra ispanya’ya çekilen Vizigotlar bir süre Ostrogotların egemenliği altına girerler.
 Liuvigild’in oglu I. Re- karred (586-601) döneminde önemli bir gelişme yaşanır ve Aryanist Hıristiyan olan Vizigotlar Katolikliğe geçerler
 Aryanizm: Libya kökenli olan Arius, Mısır’daki İskenderiye piskoposu olduktan sonra Hz. İsa’nın doğası ve onun Tanrı ile ilişkisi üzerine yeni yorumlar getirdi. Özellikle onun teslis inancını sorgulayan yaklaşımı daha sonra adına izafeten Aryanizm mezhebinin ortaya çıkmasına neden oldu. Ancak bu mezhep 320 yılında Ortodoks resmi kilisesi tarafından sapkın sayıldı. Ancak Arius’a inanan misyonerler bu inancı Bizans imparatorluğu’nun doğusunda ve Cermenler arasında yaymayı başardılar.
 600’den 700’e kadar olan yüzyıllık dönem Vizigotlarm gerileme ve çöküş dönemini simgeler. Nihayet 711 yılında Vizigot kralı Roderik (710-711/712), hayatini da kaybettiği Guadalete Savaşı (Kadiks Savaşı)’nda Tarik bin Ziyad komutasındaki Arap ordusuna mağlup olur. 718 yılına gelindiğinde artık bütün yarımada Emevilerin hâkimiyetine geçmiştir. Bunun üzerine Vizigotlar kuzeydeki Frank Krallığı’na sığınırlar.
Ostrogotlar (Doğu Gotları)
 Ostrogotlar da Vizigotlar gibi Gotlarm iki ana kolundan birisini oluştururlar. Vizigotlar, 454 yılında Gepidlerle birlikte Hunlara karşı kazandıkları Nedao Savaşı’ndan sonra Avrupa Hun imparatorluğu’nun parçalanmasının ardından bağımsızlıklarını kazanırlar.
 Gepidler: Doğu Cermen kabilelerinden ve Gotların akrabaları olan Gepidlerden ilk defa 117-284 yılları arasında bilgi veren Roma kaynağı Historia Augusta da bahsedilir. 4.yüzyılda Dacia olarak adlandırılan Kuzey Romanya’ya yerleşen Gepidler, Hun federasyonu içerisinde yer alır. Hun lideri Attila’nın 453 yılındaki ölümünden sonra Gepidler, Sava nehrinin kollarından birisi olan Nedao’da 454 yılında Hunları yenerek müstakil hareket etmeye başlarlar. Osrogotlara karşı Bizans’ın desteğini alan Gepidler, Tuna nehrinin güneyindeki düzlükleri ele geçirirler. 6.yüzyılın ortasında Sigidinum (Belgrad) ve Sirmium (Sremska Mitrovica) Gepidlerin eline geçer. Bizans imparatoru I. Iustinianos (527-565), Lombardlara karşı Gepidlere destek verir. Lombardlar ise Avarlarla ittifak kurarak 567/68 yılında Gepidleri kesin bir yenilgiye uğratırlar. Bu yenilgiden sonra Gepidlerden bahseden herhangi bir tarihi kaynağa rastlanmaz.
 Doğu Roma imparatoru I. Iustinianos (527-565), Kuzey Afrika’da Vandallara boyun eğdiren meşhur generali Belisarios’u 535 yılında italya’daki Ostrogotlar üzerine gönderir. Sicilya’yı hemen zapteden Belisarios, 536’da Napoli ve Roma’yı, ardından kuzeye doğru ilerleyerek Milano’yu ve nihayet 540 yılında Ostrogotlarm başkenti Ravenna’yı ele geçirir. Ostrogotlar yaklaşık yirmi yıl kadar daha inatla direnip, Belisarios’a karşı bazı zaferler kazansalar da Bizanslı diplomat Narsis’in uyguladığı ustaca strateji sayesinde son mukavemetleri de kırılir ve İtalya tamamıyla imparatorluğun hâkimiyetine girer.
 476 yılında Romulus Agustulus’u tahttan indirerek Batı Roma Imparatorluğu’na son veren Odoaker
Vandallar
 Dogu Cermen kavimlerinden olan Vandallar M.S. II. Yizyılm sonlarında Silingi ve Hastingi olarak iki boya ayrılırlar. Vandallar yaklaşık bir asır boyunca imparatorluk için tehlike oluşturmazlar. Ancak daha sonra durum bir anda eşinin ve ciddi bir tehdit haline gelirler. 401 yılında orta ve eşi Alpleri içeren Raetia eyaletini yağmalayan Vandallar, Roma Imparaoru I. Teodosios’un eşini ile evli olan ve eşi Vandal asıllı olan general Stilicho tarafından geri püskürtülür.
 Dogu Roma imparatoru I. Iustinianos, 533 yılında Kuzey Afrika’nın yeniden denetim altına alınması için muzaffer komutanı Belisarios’u bölgeye gönderir. Kartaca şehrinin 16 km güneyindeki Akdeniz kıyılarındaki Ad Decimum Savaşı’nda Vandalları eşini eden Belisarios Kartaca’yı ele geçirir.
 Ayni yılın sonlarında Kartaca yakınlarındaki Tricamarum Savaşı’nda bir kez daha Belisarus’a eşini olan Vandal kralı Gelimer’in (530-534) 534 yılı başında teslim olmasıyla Kuzey Afrika’daki Vandal hâkimiyeti son bulur.
Lombardlar
 VII. Ve VIII. Yizyıl kaynaklarının eşinin bilgilere göre İskandinav kökenli bir ka¬vim olan Lombardlar (Langobardlar) IV. Yizyılm ikinci yarısında anavatanlarından ayrılarak günümüzde Çek Cumhuriyeti ile Almanya’dan geçerek Kuzey Denizi’ne dökülen Elbe Nehri’nin eşi kıyılarına yerleşirler. İlk kralları Agilmund dur.
 Alboin (560-572) döneminde Lombardlarin göçü son bulur ve artık kalıcı olarak İtalya’ya yerleşirler. Enerjik bir kral olan Al- boin ilk olarak 565 yılında Gepidlere saldırır. Kazandığı kesin zaferin ardından Ge- pidler, Lombardlarm tebaası haline gelirler. 568 yılında Avarların baskısı sonucu Pannonia bölgesini terk etmek zorunda kalan eşin Cermen kavimleri ve Bulgarlarla birlikte Alpleri aşarak Kuzey İtalya’ya girerler. İlk olarak İtalya’nın eşinin ılar rin Firuli bölgesini ele geçiren Lombardlar, Alboin’in 572 yılındaki ölümüne kadar geçen dört yıl içinde Vicenza, Verona, Brescia, Milano şehirleri ile Liguria ve Venetia bölgelerinin iç kesimlerini ele geçirirler. İtalya’da günümüze kadar devam eden Lombardia ismini bu bölgeye verirler. Ancak Lombardlar hiçbir zaman Ostrogotlar gibi İtalya’nın tamamını ele geçiremezler. Örnegin Roma ve Napoli gibi güney şehirleri hâkimiyet alanlarının dışındadır.
 572 yılında Alboin’in Verona’da öldürülmesinin ardından tahta oturan Cleph de bir buçuk yıllık iktidarının ardından 574’te öldürülür. Onun ölümünün ardından “kralsızlık dönemi” başlar. Seçilen Kral bütün dukalıklar üzerinde hüküm sürer ve ülkeyi gastaldi denilen temsilcileri aracılığıyla yönetir. 774 yılında Frank kralı Şarlman, Verona’ya girerek son kral Desiderius’u tahttan indirir ve ken¬ eşi “Lombard kralı” unvanı alır.

ERKEN ORTAÇAĞ AVRUPASI’NDA ORTA ASYALI KAVİMLER
Avrupa Hunları
 Avrupa Hunları ile Çin kaynaklarında Hiungnu diye anılan Asya Hunlarının ayni kavme mensup oldukları bilinen bir gerçektir. Orta Asya’dan ayrılarak batıya gelen ilk Türk kavmi olarak kabul edilen Hunlar, Avrupa’nın demografik yapısının büyük ölçüde değişmesine sebep olmuşlardır.
 Kavimler Göçü’nü başlatan Hunlar, Cermen kavimlerinin batıya doğru hareketine sebep olmuşlar, Doğu ve Batı Roma imparatorluklarının kaderini belirlemişlerdir (Bafltav 2002, s.854). M.S. 350 yılı civarında Orta Asya’dan batıya doğru harekete geçen Hunlar, ilk olarak Aral Gölü ve Don Nehri arasındaki sahalarda yaşayan Alanları mağlup ederler.
 Margus: Günümüzde Sırbistan’da Castra Constantinia’nın karşısında Morava ve Tuna’nın birleştiği noktada bulunan kent.
 Attila (434-453) döneminde, çeşitli boylar halinde kendi liderlerinin idaresinde faaliyette bulunan bütün boyları birleştirilerek, sınırları Danimarka’dan İran’a kadar uzanan merkezî bir imparatorluk vücuda getirilir
 Rasonyi 1993, s.69). 434 yılındaki Margus Antlaşmasıyla Dogu Roma imparatorlugu’nu ha¬raca eşinin Attila.
 Roma önlerine gelen Attila, 410 yılında Vizigotların eşinin ve 455 yılında Vandalların eşinin gibi şehri ele geçi¬rip yağmalamak yerine kendisinden barış ricasında bulunan Papa I. Leo (Büyük Leo) (440-461) başkanlığında ki Roma heyeti ile yaptığı görüşmelerin ardından bir antlaşma yaparak geri döner.
Avarlar
 VI. Yizyıldan IX. Yüzyıla kadar Dogu Avrupa tarihinde önemli rol oynayan Avarların etnik kökeni meselesi bugün dahi bilim çevrelerince tartışılan bir konudur. Çin kaynaklarında Juan- Juan, Rouran veya Cücen diye geçen kavim ile eşinin - ları ispatlanamadigı gibi, Türk kavmi oldukları yönünde ileri sürülen fikirler de kesin olarak kabul görmüş eşinin . Orta Asya kökenli Avarlar yönetici sınıfı Türk olmakla birlikte muhtemelen etnik açıdan homojen bir yapıya sahip değillerdi.
 Avarlar: 557-805 yılları arasında Avrupa tarihinde önemli yeri olan Avarların menşei uzun süre tartışmalara neden olmuştur. Hala bir Türk kavmi olup olmadığı tartışılan bir konu olmasına rağmen son dönemde yapılan araştırmalar bunların Türk kökenli oldukları konusunu kuvvetlendirmektedir.Bizans tarihçisi Teofilaktos Simokates “Hakiki Avarlar” ve “Sahte Avarlar” diye iki Avar topluluğundan bahsetmektedir. “Sahte Avar” Türk kökenli olup Avrupa Avarları olarak adlandırılmaktadır. Bizans kaynaklarında “Hakiki Avar” olarak geçenler ise köken itibarıyla Moğol asıllı Juan- Juanlara dayanmakta ve Asya Avarları olarak bilinmektedir.
 Juan-Juan Devleti’nin Bumin ve istemi Kagan tarafından 552 yılında ortadan kaldırılmasından sonra Gök Türklerin idaresi altında kalmak istemeyen Avarlar ya¬şadıkları bölgelerden ayrılarak Aral Gölü ile itil Irmağı arasındaki sahaya yerleşir¬ler. Kuzey Kafkasya’da ilk olarak Alanlarla karşılaşan Avarlar, onların arabuluculu- gu sayesinde Dogu Roma imparatorluğu ile temasa geçerler.
 Slav ve Bulgar topluluklarını hâkimiyetleri altına alan Avarlar.Bayan Han idaresindeki Avarlar, Franklara saldırırlar. 566 yılında Avarlar karşısında eşini olan Frank kralı Sigibert (561-575) esir düşer.Böylece Avarlar, batida günümüzde orta Almanya’da yer alan Thüringia’dan eşini Don Nehri’ne, güneyde Tuna’dan kuzeyde Baltık Denizi’ne kadar olan bölgelere yayılmış olurlar.
 VII. Yizyılm ilk eşinin ıla itibaren Karadeniz’in kuzeyindeki sahaları aşama aşama ele geçirerek Avarların batiya eşin çekilmelerine sebep olan Bulgar Krallıgı’nın yeni bir güç olarak ortaya çıkması ile ilgilidir.
 Avar Kağanlıgı’nın 811 yılında son bulduğukabul edilse de Avarların X. Yizyıla kadar Avrupa’da çeşitli topluluklar arasında varlıklarını devam ettirdiğine dair bulgular vardır.
MERKEZİ AVRUPA
Merovenjler
 Ren Nehri’nin bugünkü Almanya’dan geçti¤i hattın kuzeyinden, Balt›k Denizi kıyılarına kadarki bölgede yaşayan bir Cermen kavmi olan Franklar,Galya’yı ele g؛eçirerek Frank Krallığı’nı kuran Merovenj ‘kralları Salian Franklarının soyundandır. Hanedana ismini veren Meroveclı (Merovefe), eşi efsanevi bir kişiliktir.
 Frankların Galya’ya yerleşmeleri 454 yılından sonra olur.
 Alamanni: Başta Suevler olmak Uzere pekçok küçük Cermen kabilelerinin karışımından oluşan Alamanniler, 3.yüzyılda Yukarı Tuna ve Aşağı Ren Irmakları arasında yoğun olarak yerleşirler. Bizans tarihçileri Prokopios ve Agatias da Alamannilerin Cermenlerle akraba olduklarını düşünmektedirler.
 Childerik’in ardından yerini alan oğlu I. Clovis (481-511), Frank Krallığı’nın ger¬çek kurucusudur. Tüm Frank kabilelerini tek yönetim altında toplayan Clovis Galya’yı tamamen ele geçirir.
 Clovis, Avrupa’nın ilk Katolik kralıdır. Hıristiyanlığı kabul etmesi ona Vizigot, Ostrogot ve Vandal gibi diğer Cermen kavimlerinin krallarından daha ayrıcalıklı bir sta¬tü kazandırır.
 491’de diğer bir Cermen kavmi Thuringianları yener. 496 yılında günümüzde Almanya sınırları içinde kalan Köln şehrine yakın bölgedeki Tolbiac Savaşı’nda kazandığı zaferle Alamannileri hâkimiyeti altına alır. 506 yılında günümüzde Bati Fransa sınırları içinde yer alan Vouille Savaşı’nda II. Alarik’i tam anlamıyla bozguna uğratan Clo- vis, Akitanya’yı ele geçirir. Bu zaferin ardından Vizigotlar ispanya’ya çekilirken Güneybatı Fransa Frankların denetimi altına girer.
 Merovenj hanedanının son güçlü kralı II. Chlotar’m oğlu I. Dagobert’tir (629-639). Onun ardından birden fazla krallık dönemi yeniden başlar.
 679 yılından Merovenj hanedanının son eşinin 751/752 yılına kadar geçen 73 yıl- ilk dönem boyunca iktidarda tek Merovenj kralı bulunmaktadır. Son Merovenj kralı III. Childerik’in 752’de Papa Zachary (741-752) tarafından azl edilip Kısa Peppin’in Frankların kralı olarak taç giydirilmesinin ardından Merovenj hanedanı sona erer ve Karolenj hanedanının hâkimiyeti başlar.
Şarlman (CharlemagneZ Charles The Great) ve Ardılları
 Papa Zachary’nin 751’de Merovenj hanedanının son kralı III. Childeric’in yerine Saray Nazırı olan Pepin’i, Frankların kralı olarak ilan etmesiyle, adını hanedanın en büyik temsilcisi Şarlman’dan alan Karolenj hanedanı dönemi başlar.
 Şarlman, günümüzde Almanya sınırları içinde yer alan Kuzey Saksonya (774) ve Bavyera (788) ile Prag’ın içinde yer aldığı Bohemya, Avusturya, Macaris¬tan’ın bir kısmı, Orta ve Kuzey İtalya ve İspanya’mn kuzeydoğusunu ele geçirir.
 774 yılında Lombardlara son verdi.,
 Şarlman, 25 Aralık 800’de Vatikan’daki St. Peter (Petrus) Bazilikası’nda Papa III. Leo tarafından taç giydirilerek “Roma imparatoru” ilan edilir. Bizans İmparatorluğu açısından kabul edilemez bir gelişmedir. Böylece uzun zamandır doğu ve batı arasında var olan dinî ayrılık şimdi siyasî açıdan da kendini göstermiş olur.
 Yine dilbilimci Pisalı Peter (744-799) ve dinbilimci Lyonlu Agobard (769¬840) dönemin seçkin eşinin ılar rindendirler (Kerr 2011, s.15-16). Frankça’nın dışında Latince de konuşabilen ve Yunanca’yı anlayan Şarlman, ağırlık ve uzunluk ölçülerinde reformlar yapar ve Avrupa’da uzun süre geçerliliğini koruyan bir para sistemini geliştirir. Onun iktidarı, eğitim, mimari, idare sistemi, ekonomi, hukuk ve dinî alanlarda reformların yaşandığı “Karolenj Rönesansı”nın başladığı dönemdir.
 843 yılında imzalanan Verdun Antlaşması ile imparator¬luk Şarlman’m üç torunu arasında paylaştırılır.
 Şarlman’m büyük ülküsünü yeniden dirilten kişi 936 yılında Aachen’de “Alman kralı” ilan edilen I. Otto’dur (936-973).
İspanya’da Müslüman Hâkimiyeti
 Müslümanların Ispanya’yı fethi 711 yılında Emevi komutanı Tarık bin Ziyad komutasındaki Islâm ordusunun kendi adıyla anılan Cebel-i Tarık boğazını geçerek Iber Yarımadası’na çıkmasıyla başlar. Musa bin Nusayr’dan düzenleyeceği sefer için izin aldıktan sonra on iki bin kişilik bir kuvvetle Sebte Limanı’ndan yola çıkar.
 Islâm orduları, 726 senesinde Paris yakınlarına kadar ilerler. 732 yılında Vali Abdurrahman el-Gafikî büyük bir ordu ile harekete geçerek Bordeaux (Bordo) şehrini ele geçirir. Ardından Tours (Tur) şehri üzerine gider. Ancak732 yılı Ekim ayında Poitiers (Puvatya) Ovası’nda Şarlman’m dedesi olan Charles Martel komutasındaki Frank ordusu karşısında mağlup olur. Bu yenilgi Avrupa’nın kaderini tayin eder. Bu savaşın ardından Müslümanlar bir daha Pirene dağlarının kuzeyine geçemezler. Bu durum aslında yenilgiden çok Endülüs’teki iç karışıklık¬larla alakalıdır.
 Britanya: Kuzey İrlanda, eşinin, Galler ve İngiltere’nin bir araya gelmesinden dolayı Birleşik Krallık olarak da adlandırılan Britanya’nın oldukça heterojen bir yapısı ve tarihi vardır. Gerçekte bir ada olan Britanya’nın tarihi M.Ö. 3.yüzyıla kadar iner. Adanın otokton halkı Keltlerdir. Bu halkın isminden alan ve Celtic-Seltik diye adlandırılan adada olduğu kadar kıta Avrupasının kuzeybatısında da pek çok şehir günümüze ulaşmıştır. İrlandalIlar, eşinin ılar, Gallerliler ve Britanya adasına ismini veren Bretonlar, Kelt dili konuşan adanın yerli halklarıdır. Roma imparatoru Jül Sezar’ın M.Ö.
KUZEY, BATİ VE DOĞU AVRUPA
Anglo-Sakson İngiltere
 Anglo-Sakson tabiri V. Yüzyılın ilk yarsından itibaren Britanya’nın doğu ve güney kesimlerini istila Aden Cermen kavimlerini ifade etmek için kullanılan bir terimdir. M.S. 500’den 1066 yılındaki Norman istilasına kadar olan devir Anglo-Sakson dö¬nemi olarak adlandırılır.
 Adadaki siyasi oluşumları temsil eden ve ortak yönetim manasındaki heterarşi’yi oluşturan yedi krallıktan
 Normanların lideri Fatih William’ın Hasting Savaşı’nda Anglo-Saksonlara karşı kazandığı zaferle İngiltere’de Norman hâkimiyeti başlar.
Vikingler
 Açık denizlerde ve sığ nehirlerde kullanabilecekleri teknelerin dışında uzun süreler erzak temini yapmadan denizlerde seyahat edebilecekleri büyük gemilere de sahip olan Vikingler, henüz kesin olarak bilinmeyen bir sebeple VIII. Yüzyıldan itibaren anavatanlarından ayrılarak iki yüzyıl boyunca Avrupa’dan Asya’ya kadar çok geniş bir sahada faaliyetlerde bulunmuşlardır.İskandinavya’nın savaşçı, tüc¬car ve korsan halkı olan Vikingler, yerleştikleri ülkelerin elit tabakası arasına karı¬şarak etkin bir rol oynamışlardı.
Slavlar
 Hint-Avrupa ailesine mensup olan Slavların tespit edilen ilk vatanları Vistül Vadisi ve Karpatların kuzey yamaçlarındaki bölgelerdir.Bugün Avrupa’daki en kalabalık etnik grubu oluşturan Slavların, Avrupa tarihinde etkin rol oynamaları çok daha geç tarihlerde olur. Zaman içerisinde Ortodoksluğu, Katolikliği, Protestanlığı ve Müslümanlığı kabul eden Slav halkları genel olarak Doğu Slavları (Ruslar, Ukraynalılar, Belaruslar), Batı Slavları (Polonyalılar, Çekler, Slovaklar) ve Güney Slavları (Sırplar, Hırvatlar, Slovenler vd.) olarak üç gruba ayrılır.
 Doğu Slavları VII. Yüzyıl ile X. Yüzyıllar arasında Karadeniz’in kuzeyindeki bölgelere egemen olan Hazar Devleti’ne tâbi hale gelirler. Hazar ve Avarlar Slavların siyasî, ekonomik, kültürel ve sosyal gelişimleri üzerinde büyük tesiri olur.
 Avrupa’da Slavlar tarafından oluşturulan ilk siyasî teşekkül Or¬ta Avrupa’da yer alan Büyük Moravia’dır.
Rusya
 Rus tarihi bir ulus-devlet tarihi değildir. Farklı etnik unsurların birleşmesi ile orta¬ya çıkmış ve daha sonra büyük bir imparatorluk halini almıştır (Riasanovsky, s.9). Bununla birlikte değişik dönemlerde Moğol, Türk, Fin ve İskandinav kavimleri ile karışmış olsalar da Rus Devleti’ni meydana getiren temel halk, Doğu Slavlarıdır.
 750 yılında Güney Rusya’ya inen İsveçliler, bu¬rada daha sonra devlete ve halka adını verecek olan Ruslarla karşılaşırlar. Ortaçağ¬da bütün Doğu Slavlarının genel adı haline gelen Rus teriminin menşe¬i ve anlamı ile ilgili olarak değişik fikirler ileri sürülmektedir. İlk olarak, Rus keli¬ eşinin, Finlilerin, İsveçlilere verdikleri ve kayıkçılar-kürekçiler anlamına gelen Ruotsi’den türediği ileri sürülmektedir.
 Diğer bir görüşe göreyse Rus adı Iranî bir kavim olan Alanların, Roxalan kabilesi ile ilgilidir.
 Rus tarihinin başlangıcı İskandinav kökenli Vareglerin Başbuğu Rurik’in 856 yı¬lında Kuzey Rusya’daki İskandinav kolonilerinde düzeni sağlamak için önce Ladoga Gölü civarına sonra da Velikiy Novgorod’a yerleşmesi olarak kabul edilmekte¬dir.
 957’de Bizans sarayını zi¬yaret eden Olga’nın Ortodoksluğu kabul etmesiyle Bizans İmparatorluğu’nun Rus-ya sahasındaki etkisi başlamış olur.
Polonya
 Ortaçağ Avrupası’nda Slavlar tarafından kurulan bir diğer siyasî organizasyon, Slavların anayurtları olarak kabul edilen sahada (Vistül ve Oder nehirleri arasındaki bölge) Batı Slavları tarafından kurulan Polonya Krallığı’dır. Polonya tarihinin resmi olarak başlangıcı Piast hanedanının kurucusu Mieszko’nun (962-992) 966 yılında Hıristiyanlığı benimsemesi olarak kabul edilmektedir.
 I. Boleslaw (992-1025), ilk Polonya kralı olarak kabul edilir.
Özet
 M.S. 395 yılında I. Teodosios’un (379-395) ölü-
münün ardından Roma İmparatorluğu, Doğu ve
Batı olmak üzere ikiye bölünür.Roma İmparatorluğu’nun idarî yapısındaki
bölünmüşlük Hun baskısıyla batıya göç ederek
imparatorluk arazilerine yerleşen Cermen kavim
lerini harekete geçirir. Vizigotlar Güney ve Orta
Galya ile Ispanya’yı, Ostrogotlar İtalya’yı, Van-
dallar Kuzey Afrika’yı ve Lombardlar Kuzey İtalya’yı ele geçirir.
 Orta Asya’dan ayrılarak batıya gelen ilk Türk kav- mi olarak kabul edilen Hunlar, Avrupa’nın demografik yapısını kökünden değiştirmişlerdir. Kavimler Göçü’nü başlatan Hunlar, Cermen ka- vimlerinin Batı Avrupa’ya hareket etmelerine sebep olmuş, Doğu ve Batı Roma imparatorluklarının kaderini belirlemişlerdir.
 Erken Ortaçağ Avrupa tarihinde etkin bir rol oynayan diğer Orta Asyalı bir kavim olan Avarlar, Göktürk Devleti’nin kurulmasının ardından batıya doğru göç ederek Slav ve Bulgar topluluklarını hâkimiyetleri almıştır.
 Son Merovenj kralı III. Childerik’in 751 yılında Papa Zachary (741-752) tarafından azl edilip Kısa Peppin’in Frankların kralı olarak taç giydirilmesinin ardından Merovenj hanedanı sona erer ve adını hanedanın en büyük temsilcisi Şarlman’dan alan Karolenj hanedanı dönemi başlar.843 yılında imzalanan Verdun Antlaşması ile imparatorluk Şarlman’ın üç torunu arasında paylaştırılır. Bu dönemdeki önemli gelişmelerden birisi de Müslümanların İspanya’yı fethidir. 711 yılında Tarık bin Ziyad komutasındaki İslâm ordusunun kendi adıyla anılan Cebel-i Tarık boğazını geçerek Iber Yarımadasına çıkmasıyla başlayan Avrupa’daki Müslüman varlığı 1492’ye kadar devam eder.





ÜNİTE:2
Orta Dönem Ortaçağ Avrupa Tarihi
(11-13. Yüzyıllar)
ORTA DÖNEM ORTAÇAĞ AVRUPASINDA FRANSA, ALMANYA VE İNGİLTERE
(11.-13. YÜZYIL)

Fransa ve Capet Hanedanı

 I. Louis’in 840 yılındaki ölümünden sonra en büyük oğlu Lothair, İmparatorluk tacını giymekle birlikte kardeşlerinin muhalefeti ile karşılaştı. Kar¬deşler arasındaki mücadele 843 yılında imzalanan Verdun Antlaşması ile sonuçlan¬dı ve imparatorluk Şarlman’m torunları arasında üç kısma bölündü.
 Batı Franklarının son Karolenj İmparatoru V. Louis, 987 yılında ölünce Frank soylularından Hugh Capet (987-996) kral seçildi.Capet Hanedanı’nın Fransa’da güç kazanması VI. Louis (1108-1137) dönemiyle başlamıştır
 VII. Louis’in oğlu II. Philip (1180-1223) döneminin en önemli gelişmesi III. Haç¬lı Seferidir.
Kutsal Roma İmparatorluğu ve Almanya
 962’den 1806 yılına kadar varlığını devam ettiren ve Merkezî Avrupa’nın büyük kısmı ile İtalya’yı kapsayan Kutsal Roma imparatorluğu Avrupa’nın en büyük mo¬narşisidir.
 800 yılında Papa tarafından ilk Kutsal Roma imparatoru ilan edilen fiarlman dır.
 936 yılında Aachen’de “Alman Kralı” ilan edilen I. Otto (936-973)’nun, 2 Şubat 962’de Papa XII. John tarafından taç giydirilerek imparator ilan edilmesi, Kutsal Roma Imparatorluğu’nun kuruluş tarihi olarak kabul edilmektedir.
 Otto Karolenj hanedanı soyundan değil “Sakson imparatorları” olarak adlandırılan sülaleden gelmektedir.
 962-1254 yılları arasında Kutsal Roma imparatorluğu iki hanedan tarafından idare edildi. Bunlar 962-1124 yılları arasında hüküm süren Sakson Hanedanı ve 1124-1254 yılları arasında hüküm süren Hohenstaufen Hanedanı’dır.
Normanlar ve İngiltere
 Viking liderlerinden Rollo (860-932) ile Fransa Kralı III. Charles (Basit Charles) (893-922) arasında bir antlaşma yapıldı. Bu antlaşma ile Fransa kralı, kendisine tâbi olmak ve ülkesini soydaşlarının saldırılarından koru¬mak koşuluyla Rollo’nun maiyetindekilerle birlikte Normandiya bölgesinde yerleş¬mesine izin verdi.
 Zamanla bölgeye yerleşen bu kuzeyli topluluk ile yerli Franklar karışarak Normanları oluşturdu.
 Edward (1041-1066), 1041 yılında Ingil¬tere’ye döndü. Edward Ingiltere’ye dönerken yanında çok sayıda Normanı da ge¬tirdi ve onları önemli mevkilere yerleştirdi. Böylece bu tarihten itibaren Ingilte¬re’de Norman etkisi başlamış oldu.
 William, Edward’ın Ingiltere tahtı için kendisini varis bıraktığını iddia ederek büyük bir donanma ile Ingiltere seferine çıktı. 14 Ekim 1066 tarihinde meydana gelen ve son Anglo-Sakson Kralı Harold’ın hayatını kaybettiği Hasting savaşında William büyük bir zafer kazandı . William, Ingiltere’nin ilk Norman kralıdır.
I.William’ın Ardılları
 William’ın 1100 yılında bir av sırasında şüpheli bir şekilde okla göğsünden vurularak ölmesinin ardından Ingiltere tahtına kardeşi I. Henry (1100-1135) oturdu. Böylece I. Henry Ingiltere ve Normandiya’yı tek idare altında birleştirmeyi başarmış oldu. I. Henry iktidarı boyunca merkezî idarede pek çok reform yapmış ve bürokrasinin gelişmesini sağlamıştır.
I.Richard (Aslan Yürekli) (1189-1199)
 II. Henry ölünce oğlu Richard İngiltere kralı oldu 3 Eylül 1189’da Webminister manastırında düzenlenen törenle resmî olarak İngiltere krallık tacını giyen Richard, Yahudilerin bu törene katılmasını yasakladı.
 Eyyubî hükümdarı Selahaddin’in 1187 yılında Kudüs’ü Haçlılardan geri alması üzerine Papanın çağrısı ile düzenlenen Üçüncü Haçlı Seferine katılmaya karar veren I. Richard, 1190’da ordusuyla İngiltere’den ayrıldı. Sicilya ardından Kıbrıs’ı zapt ettikten sonra Akka önlerinde karaya çıktı.Akka’yı Müslümanlardan geri alan I. Richard ve Selahaddin Eyyubî arasındaki Arsuf Savaşı’nda dağılan Müslüman ordusu geri çekilmek zorunda kaldı. Ancak I. Richard, tüm uğraşlarına rağmen Kudüs’ü geri almayı başaramadı. Nihayet 2 Eylül 1192’de taraflar arasında üç yıl geçerli olacak bir barış antlaşması yapıldı.
John (Yurtsuz John) (1199-1216) ve Magna Carta (1215)
 1177’de İrlanda Lordu olarak atandı.1199 yılında I. Richard ölünce John, kral ilan edildi.
 Papalık ile uzlaşma sağlayan John, bundan sonra bütün dikkatini Fransa’daki mücadeleye verdi. Ancak onun Fransa’daki topraklarını geri almak için başlattığı çaba, 1214 yılında Bouvines Savaşı’ndaki ağır yenilgi ile sonuçsuz kalmış oldu.
 Baronların baskısına daha fazla karşı koyamayan John, onlarla Londra’nın yaklaşık olarak 30 km batısındaki Runnymede’de bir araya gelerek Haziran 1215’te Magna Carta’yı imzalamak zorunda kaldı
 Latince “Büyük Sözleşme, Büyük Ferman” anlamlarına gelen Magna Carta, Ortaçağ İngilteresi’nin en önemli belgelerinden bir tanesidir. Magna Carta, sonradan farklı şekillerde yorumlanmışsa da aslında feodallerin kral karşısında haklarını garanti altına alan bir belgedir.Kilise, din görevlilerinin atanmasında özgür olacak, baronların rızası alınmadan kararlaştırılan miktardan daha fazla oranda vergi alına¬mayacak, mevcut yasalara uyan hiçbir özgür insan keyfi olarak cezalandırılmaya¬cak şeklinde üç temel prensibe vurgu yapan Magna Carta, kralı diğer insanlar gibi kanunlara uymak zorunda bırakmaktaydı. Her ne sebepten olursa olsun kral ka¬nunlara uymayı reddederse, soylular onu azledip yerine yeni bir kral seçme hak¬kına sahiptiler.
III. Henry (1216-1272) ve I. Edward (1272-1307)
 Henry, babasının imzaladığı Magna Carta’ya bağlı kalaca¬ğına dair yemin ettikten sonra kral ilan edildi.1234 yılına kadar iktidarın gerçek hâkimi olamamıştır. Bu süre içerisinde ülke naibler tarafından idare edildi. Bunlar içerisinde en önemlisi ve et¬kili olanı 1219-1232 yılları arasında yönetimi elinde tutan Hubert de Burgh’dur.
 Henry, 1272 yılında ölünce oğlu I. Edward Ingiltere tahtına oturdu. Edward, 1270 yılında Sekizinci Haçlı Seferi’ne katılmak için Ingiltere’den ayrılmış ve 1272’de Memlûk Sultanı Baybars ve Haçlılar arasında barış antlaşması imzalandıktan sonra ülkesine dönmek için yola çıkmıştır. Ortaçağın en büyük Ingiliz kralı olarak kabul edilen I. Edward, zeki bir idareci ve başarılı bir komutan olmasının yanı sıra, idarî ve hukukî alanlarda yaptığı düzenlemelerle reformist bir kraldır.
 Galler kesin olarak Ingiltere idaresi altına girdi.
ORTA DÖNEM ORTAÇAĞ AVRUPASINDA İTALYA VE İSPANYA (II-13.YÜZYIL)
İtalya ve Cermen Nüfuzunun Başlaması (951-1026)
 Frank İmparatorluğu’nun dağılışı, İtalya’nın soylular ve şehir devletleri arasındaki bitmez tükenmez hâkimiyet mücadeleleri içerisine sürüklenmesine neden olmuştu
 Alman Kralı I. Otto, 951 yılında İtalya’da hâkimiyetini tesis etti. 962 yılında Roma’da imparatorluk tacını giydi ve bu şekilde Kutsal Roma Imparatorluğu’nun da temeli atılmış oldu.
 Pavia’da patlak veren bir ayaklanma, bir yanıyla merkezî hükümetin zayıflama¬sıyla sonuçlanan bir süreci tetiklerken, bir yanıyla da Milano’nun yeni bir güç oda¬ğı olarak temayüz etmesine neden oldu.
Norman Hanedanı (1030-1194)
 1030’da Aversa, 1042’de de Apulia’nın yönetimini ele geçirdiler.Ruggiero,Normanları tek bir bayrak altında toplama gayretleri çerçevesinde 1120 yılında Sicilya Krallığı’nı kurdu. Daha sonra 1137’de özerk Napoli Dukalığı, 1156’da Capua-Aversa Prensliği’nin de kendisine bağlanmasıyla sınırlarını ve etki alanını genişleten bu krallık, İtalya’nın güneyinde hüküm süren büyük bir devlet haline geldi .
Hohenstaufen Hanedanı
 Gün geçtikte İtalya’daki iktidarını güçlendiren I. Friedrich Papa ile sorunlar yaşaması, onun da özerk şehir yönetimlerine destek vermesine neden olmuş, imparatorluk büyük bir siyasî krizin eşiğine gelmişti. Nitekim 1164’te Venedik’in öncülük ettiği Verona Birliği ve üç yıl sonra da Lombardiya Birliği gibi örgütlü direniş teşkilatları kuruldu.
 Roma ile de yakın ilişki kuran söz konusu muhalif birlikler tarafından örgütlenen isyanlar, İm¬paratorluk otoritesinin Lombardiya’da bütünüyle çökmesine, Toscana’da da büyük ölçüde zayıflamasına neden oldu.
 Sicilya Krallığı tahtına oturduktan sonra adadaki siyasî sorunların üstesinden gelerek hâkimiyetini güçlendiren II. Friedrich, Welf Hanedanı’na mensup olan Otto ile savaşmak üzere harekete geçti. 1214 tarihinde meydana gelen Bouvines Savaşı, II. Friedrich’in açık galibiyetiyle sonuçlandı.
İspanya
 Coğrafi olarak günümüzde Portekiz ve İspanya devletlerinin içine alan bölge İber Yarımadası olarak adlandırılmaktadır.
 5. yüzyıldan itibaren Cermen kökenli halkların kurduğu Süev ve güneyde de Vizigot Krallığı vardır. Müslümanların 8. yüzyılın başından itibaren İber Yarımadası’nın büyük kısmında hâkimiyet kurmasından sonra da 4. yüzyılda Aryanist ve 6. yüzyılın sonundan sonra Katolik mezhebine bağlı olan Vizigotlar yarımadanın kuzeyine çekilirler.
 Toledo Müslümanlardan alınmıştır. Ispanyalı Müslümanlar bunun üzerine Fas’ta hâkimiyet kurmuş olan Murabıtlardan yardım istemişlerdir. Yarımadaya gelen Murabıtlar 1086 yılındaki Zellaka Savaşı’nda Kastilya ordularını yenmiştir. Bu zaferlerini 1108 yılında tekrarlayan Murabıtlar, 1109 yılında içinde Madrid’in de olduğu Kastilya şehirlerini ele geçir¬mişlerdir.
 1118 yılında da Aragon Krallığı, Zaragoza bölgesini Müslümanlardan alır. Bu sırada Müslümanlar açısından ise yarımadadaki Fas kökenli Murabıtlar (1090-1147) devri sona erip Ku¬zey Afrika kökenli Muvahhidler (1147-1229) dönemi başlamıştır.
 1266 yılında îber Yarımadası’nın doğusunda Müslüman ege¬menliği sona ermiştir. Bundan dolayı I. Jaume’ye “conquistator” yani “fatih” unva¬nı verilmiştir.
 İber yarımadasında Leon Krallığı, Kastilya Krallığı, Navarra Krallığı,Aragon Krallığı , Portekiz Krallığı kurulmuş.
 Asturias-Galiçiya Kral¬lığı, ortaçağ boyunca Hıristiyan îberialılarm hafızalarındaki yeniden fetih anlamın¬daki “reconquista” yani yarımadanın tekrar Hıristiyanlaştırılması ideolojisinin kuru¬cusu olacaktır.Asturias bölgesinin güne¬yindeki Leon Krallığı 911-1230 yılları arasında Iber yarımadasındaki Hıristiyan var¬lığının en önemli devleti olacaktır.
ORTA DÖNEM ORTAÇAĞ AVRUPASINDA ÜRETİM, ZİRAAT TEKNİKLERİNDEKİ DEĞİŞİM VE DİNİ HAREKETLER (I I13.YÜZYIL)
Üretim ve Ziraat Tekniklerindeki Değişimler
 insan gücünün yerini makineler almaya başlamıştır. İnsan gücüyle çalıştırılan değirmenler 9. yüzyıldan sonra yerini su gücüyle çalışan değirmenlere bırakmaya başlamıştır. Makinelere sahip işyerlerinde tahıl öğütme, yağ çıkarma, dokuma, deri işleme, kağıt çekme gibi işlemler yapılmaktaydı.
 Bu dönemde değirmenlerin bu kadar ilgi görmesinin nedeni mali getirisinin yüksek olmasıdır. İnsan gücü kullanılarak yapılan tüm endüstriyel üretim araçları kam mili sayesinde makineleşmiştir. Üretilen kağıt 13. yüzyılda Avrupa’yla tanıştığı zaman makineyle üretilmeye başlamıştı. 1238, 1273 tarihli belgelere göre su gücüyle çalışan ilk kağıt fabrikaları Ispanya’da Valencia yakınlarındaki Xativa’da bulunmaktaydı.
 Ortaçağ tarımı için diğer bir büyük yenilik üç dönüşümlü nadas sistemidir. Bu sisteme göre bir arazi üç eşit parçaya bölünür, ilk yıl birinci tarlaya kış ürünü, ikin¬ci tarlaya ilkyaz ürünü ekilir, üçüncü tarla ise nadasa bırakılır.
Dini Hareketler
 10. ve 13. yüzyıllar arasında Katolik kilisesi ve manastır teşkilatı içinde önemli değişiklikler olmuştur. Bunun sebebi 10. yüzyıldan başlayarak Avrupa’nın dış saldırılara maruz kalmamasıdır.
 Bunlardan ilki günümüz Fransa’sında yer alan Burgonya bölgesinde 10. yüzyılda başlayan Cluny hareketidir. 10. yüzyılda ortaya çıkmış tır. Çok sayıdaki manastırları tek bir idarede toplamayı baş armıştır. Dominiken gibi tarikatlara esin kaynağı olmuştur. II.Urbanus gibi papalar bu tarikattan yetişmiştir.
 Auvergne Kontu Sofu Guilliaume tarafından kurulan Cluny tarikatı mensupları aşırı uzun ibadet ve ayin kurallarını değiştirdiler.
 Cluny hareketi daha sonra kurulacak manastır tarikatlarının ilk örneği oldu.
 Engizisyon uygulamaları Papa IX. Gregory (1227-1241) zamanında işlevsellik kazandı.
 Cluny hareketinden etkilenen diğer bir Katolik tarikat Dominiken tarikatı oldu. 13. yüzyılın başında aziz Dominik tarafından kuruldu. Amaçları cehalet, putperest¬lik ve putperestliğe karşı incilin mesajlarını kavrayan entellektüel din adamı yetiş¬tirmek yoluyla mücadele etmek ve Hıristiyanlığı topluma daha geniş bir şekilde yerleştirmekti.
 Dominik,Augustinus’un Hıristiyanlık için oluşturduğu eğitim sistemini kullandı. Augustinus’un din personeli yetiştirmek için yazdığı “Hıristiyanlığın Öğretisi El Kitabı” anlamındaki “Doctrinia Christiana” adlı kitabını esas alarak din adamı yetiştiren okullar kurdu
 Assis şehrinden Fransis lakaplı bir rahibin kurduğu Fransisken tarikatı de 13. yüzyıl ve daha sonra¬ki dönemde Hıristiyanlığın önemli tarikatlarından biri oldu.
 13. yüzyıl Avrupası’nda en çok iz bırakan olaylardan birisi de engizisyon mahkemelerinin kurulmasıdır. Engizisyonun görünürdeki amacı Hıristiyanlıktan uzaklaşan veya dini esaslara aykırı davranan kimseleri cezalandırmaktı.
 Engizisyon mahkemeleri nadiren İskandinav ülkelerinde tatbik edildi; ancak hiçbir zaman İngiltere’de uygulanmadı.
 Engizisyon mahkemeleri Ortaçağın sonuna kadar Fransa, İtalya, Almanya ve Orta Avrupa ülkelerinde tatbik edildi. 1481 yılından sonra Ispanya’da 1532 yılından sonra da Portekiz’de uygulandı. Ispanya’daki uygulamaları daha çok Yahudi ve Müslümanlar üzerinde oldu.

ORTA DÖNEM ORTAÇAĞ AVRUPASINDA FEODALİTE VE HAÇLI SEFERLERİ (I I.-I3.YÜZYIL)
Feodalite
 Avrupa’da 10. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar toplum yapısını belirleyen ilişkiler sistemine feodalizm denilmiştir.
 Birinci feodal çağının belirgin özelliği itaat edilen efendiler ile köylüler arasında kast temeline dayalı bir ilişkinin olmasıdır. İkinci dönem ise efendi olanların kalıtsal soyluluk temelinde bu haklarını korumaları olmuştur.
 Feodal sistemin doğmasını sağlayan temel unsur otorite boşluğu olmuştur.Bu otorite boşluğunu 10. ve 13. yüzyıllar boyunca Avru¬pa’da feodalizm ve Papalık doldurmaya çalışmıştır.
 Feodalite sistemi aslında askeri ihtiyaçlardan ortaya çıkmıştır. At ve zırhlı sa¬vaşçı birlikten meydana gelen ağır süvari kavramını Batı, Müslüman Araplardan ve Bizans’tan öğrenmiştir. Bu tür süvariyi ordusunda kullanarak iç ve dış rakiplerine karşı başarılı olan kişi Charles Martel (686-741) olmuştur.Charles Martel sadece sivillerin değil, geniş kilise topraklarına da el koyarak atlı süvarinin teminini sağlamıştır. Bundan dolayı ona “Avrupa feodalitesinin kurucu¬su” denilmiştir.
 843 yılındaki Verdun Antlaşmasıyla Kutsal Roma- Cermen İmparatorluğu üçe ayrıldığı zaman herkesin bir lordu (efendisi, hâkimi) olması ilkesi benimsenmişti.
 Bu dönemde efendi tarafından verilen dirliğin kullanım hakkı, fief sahibi aske¬ri görevini yerine getirdiği sürece ömür boyu devam ediyordu. Askeri görevini ye¬rine getiremediğinde ya da ölümü halinde eğer isterse öncelikli olarak dirlik, bü¬yük oğluna devredebiliyordu. Yani fief sahibi kişi toprağın maliki değil kiracısı du-rumundaydı.
 Feodalite sistemi orta dönem ortaçağ boyunca İtalya, Fransa, Batı Almanya, Ku¬zey Avrupa ve özellikle Ingiltere’de tatbik edildi. Bunun sebebi 9. ve 10. yüzyıllar boyunca Avrupa’ya yapılan güneyden Müslüman Arapların, kuzeyden Vikinglerin ve Orta Avrupa’dan Macarların akınlarla merkezi otoriteyi zayıflatmasıdır.
 Şatolar Ortaçağ Avrupa tarihinin en önemli simgelerinden biri haline geldi.
Haçlı Seferleri
 7. yüzyılda İslamiyet’in ortaya çıkışından sonra Müslümanların topraklarını Hıristi- yanlar aleyhine genişletmeye başlamaları üzerine Hıristiyan dünyasında Kudüs şehri kastedilerek kutsal toprakları geri alma söylemiyle yapılan siyasi ve askeri harekât haçlı seferleri olarak adlandırılmıştır.
 Amaç Kudüs’ün geri alınması, Arapların Ispanya’dan, Türklerin de Anadolu’dan atılmasıydı.1096-1291 yıl-ları arasında 11 haçlı seferi gerçekleştirilmiştir. Osmanlı döneminde de İslamiyet’in Balkanlara yayılması üzerine 1396 Niğbolu ve 1444 Varna Savaşları da Haçlı sefer¬leri olarak adlandırılmıştır.ilk Haçlı seferi çağrısı 1074 yılında, Bizans İmparatoru VII. Mihail Dukas tara¬fından yapıldı.
 I. Haçlı Seferi (1096-1099) sonucu doğuda Urfa Kontluğu (1098-1144), Antakya Prensliği (1098-1268), Trablus Kontluğu (1109-1289) ve Kudüs Krallığı (1099-1291) olmak üzere dört Haçlı devleti kurulmuş oldu.
 Bir önceki yenilgiden sonra diğer Türk devletleri ve beylikleriyle iş birliği yapan I. Kılıçarslan, Haçlı ordularına ağır kayıplar verdirdi.
 I. Haçlı Seferi sonrasında Urfa’da kurulan Kontluğun 1144 yılında Türkler tara¬fından ele geçirilmesi üzerine, 1145 yılında Papa II. Eugenius’un yaptığı II. Haçlı Seferi düzenlendi. Fransa Kralı VII. Louis ve Alman Kralı III. Konrad 1147 yılında yapılan bu harekât başarısız¬lıkla sonuçlandı.
 Haçlı Seferi, Hıttin Savaşıyla (1187) Kudüs’ün Selahaddin Eyyubi tarafından ele geçirilmesi üzerine 1189 yılında başladı.
 III. Haçlı Seferi’nin 1192’de başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra Papa III. In- nocent, Mısır’a ve Eyyubilere karşı bir Haçlı seferi hazırlığına girişti. Ancak Venedik liderliğinde yapılan IV. Haçlı Seferi bu devletin girişimleriyle yönünü İstanbul’a çevirdi. 1204 yılında istanbul Latinlerin eline geçti ve şehir yağmalandı. Bizans Devleti, Epir, Trabzon ve iznik olmak üzere üç parçaya bölündü. IV. Haçlı Seferi sonuçları bakımından Türklerin lehine oldu. Bizans bir tehdit olmaktan çıktı ve Selçuklu Türkleri, Antalya, Sinop, Samsun gibi liman şehirlerini ele geçirerek önemli ticaret yollarına hâkim oldu.
ÖZET
 Kutsal Roma İmparatorluğu’nu yeniden canlandıranlar ise Doğu Frankia’yı yöneten Alman kralları oldu. 962’de Papa tarafından Kutsal Roma imparatoru ilan edilen I. Otto tarafından yeniden canlandırılan imparatorluk 1806 yılına kadar yaklaşık dokuz asır varlığını sürdürdü. 14 Ekim 1066 tarihinde meydana gelen ve son Anglo-Sakson Kralı Harold’ın hayatını kaybettiği Hasting Savaşı ile İngiltere tarihinde yeni bir dönem başladı. Bu savaşta büyük bir zafer kazanan William İngiltere’nin ilk Norman kralı oldu. Norman istilasının ardından ülkenin siyasi, sosyal ve kültürel yapısında köklü değişiklikler yaşandı. Norman hâkimiyeti dönemi bir yandan İngiltere krallarının Fransa ile olan mücadelesini diğer yandan ülke içindeki soylulara kesin otoritelerini kabul ettirmek için verdikleri çabayı simgeler.
 Ortadönem ortaçağ Italyası’nda görülen son güçlühanedan Hohenstaufen Hanedanı olmuştur





ÜNİTE:3
GEÇ DÖNEM ORTAÇAĞ AVRUPA TARİHİ (1300-1453)
GEÇ DÖNEM ORTAÇAĞ’DA (1300-1453) BATİ AVRUPA
İngiltere, Fransa ve Burgonya


 İngiltere:Geç dönem ortaçağda İngiltere’ye Plantagenet (telaffuzu: Plantajene) hanedanı yönetmiştir. Bu hanedan, İngiltere’yi 1133-1485 yılları arasında yönetmiş yani Plantagenet hanedanının İngiltere’deki hakimiyeti yaklaşık üç buçuk asır sürmüş¬tür.İngiltere 14. yüzyıla I. Edward Plantagenet (1272-1307)’in iktidarı ile girer.14.yüzyılın son İngiltere kralı ise II. Richard (1377-1399) olur. Bu durum İngiltere’de kralın merkezi gücünün artmasına ve monarşik devlet yapısının oluşmasına katkı verir. Günümüzde de İngiliz Parlamentosunun toplandığı kraliyet sarayının bir parçası olan Westminster Hall yani İngiltere Parlamentosu 1295’de kralın çağrısı ile topla¬nır. Bu gelenek günümüze kadar varlığını sürdürmüştür.
 İngiltere 15.yüzyıla yeni bir kraliyet hanedanı ile girer. Bu hanedanın adı Lancaster’dır. Bu hanedandan ge-len krallar sırası ile IV. Henry Lancaster (1399-1413), V. Henry (1413-1422) ve VI. Henry (1422-1461)’dir.
 Fransa: Fransa ise 14. yüzyıla Capet hanedanından IV. Philippe (1285-1314) ve onun üç oğlu X. Louis (1314-1316), V. Philippe (1316-1322) ve IV. Charles’ın (1322-1328) iktidarı ile girer.IV. Philippe, soyluların, kent burjuvazisinin ve ruhban sınıfının bir araya geldiği Parlamentoyu oluşturdu. Ayrıca eyaletlerde de meclisler oluşturuldu. Vergi alanında uzman memurların yetişmesine önem verildi.
 1340 yılında Ingiliz-Burgonya donanması Bruge yakınlarında Fransız donanmasını tahrip eder. Fransızların ikinci büyük yenilgisi 1356 ‘da Poitiers (telaffuzu: Poatie)’de yaşar. Bunun üzerine 1360 yılındaki Bretigny (telaffuzu: Bretini) Antlaşması ile Ingiliz Kralı III. Edward, Fransa tahtındaki iddiasından vazgeçiyordu.Bretigny Antlaşması ile Yüzyıl Savaşlarının ilk aşa¬ması da tamamlanmış olur.
 Yüzyıl Savaşlarının ilk aşamasında görülen diğer bir felaket ise kara veba olur. 1348 ila 1350 yılları arasında salgın halinde görülen hıyarcık vebası tüm Avrupa’da nüfusun üçte bir oranında azalmasına sebep oldu.
 Nerdeyse tüm Fransa’nın Ingilizler tarafından işgal edildiği ve herkesin umutsuzluk içinde olduğu bir dönemde Jeanne d’Arc adlı bir köylü kızı direnişin simgesi oldu. Jeanne d’Arc’m verdiği direnme ruhu ile Fransızlar, direnişe geçti. 1436 yılında Ingiltere-Burgonya ittifakı bozuldu ve 1436 yılında Paris tekrar Fransızların eline geçti. 1444 yılında imzalanan Tours anlaşmasıyla Ingiltere’nin elindeki Normandiya ile Anjou bölgesi arasındaki Maine de Fransızla- ra bırakıldı. Fransızların 1439 yılından itibaren kazandıkları başarılarda sürekli bir okçu ve süvari ordusuna sahip olmaları etkili oldu.
Almanya
 İmparator II. Friederich’in oğlu IV. Konrad’ın 1254 yılında ölmesi ile birlikte Hohenstaufen hanedanı sona erer. Fetret devri ile geçen yaklaşık çeyrek asır sonra 1273 yılında Avusturya ve civarına hükmeden Habsburg hanedanı Kutsal Roma- Cermen imparatorları olarak Almanya’yı yönetmeye başlar. ilk Habsburg hükümdarı olan Rudolftur.
 Gerçek otorite prensler, yüksek rütbeli rahipler ve şehir heyetleri tarafından icra ediliyor¬du. Almanya’nın bu kadar parçalanmış bir görüntü sunmasının nedeni İngiltere ve Fransa’daki gibi kraliyet ailelerinin soya dayalı olarak babadan oğula geçmemesi ve bundan dolayı da merkezi yönetim anlayışının Alman topraklarında kuvvetlenememesidir.
 Almanya’da sabit bir idari şehir merkezi görülmez. İmparator IV. Karl (1346-1378) Prag şehrine ve civarına şatolar, imparatorluk mahkemesi yaptırmış ve 1348 yılında Prag Üniversitesini kurmuştur. Fransa ve Ingiltere’ye nazaran yeterince güçlenememesine neden olan olay, Almanya’nın ateşli silahları bu ülkelere göre daha geç kullanmaya başlaması ile de ilgilidir.
 III. Frederich (1440-1493) papanın elinden taç giymek için Roma’ya giden son imparator oldu.
 1315 yılındaki Morgarten Savaşında İsviçreliler bir Habsburg ordusunu bozguna uğrattılar. Bir devlet oluşturabilmek için Luzern 1331’de, Zürih ve Glarus 1351’de, Zug 1352’de, 1353’te de Bern İsviçre’ye katıldı. 1386 yılında ikinci defa Habsburglara askeri üstünlük sağlayan İsviçre bağımsız bir devlet olarak Avrupa’da varlığını korudu.
 İtalya
 Geç dönem ortaçağ Avrupası’nda İtalyan şehir devletlerinin kuvvetlenmesinde şüphesiz Alman imparatorlarının İtalya üzerindeki otoritelerinin azalmış olmasının etkisi vardır. İlahi Komedya’nın yazarı Dante de Floransalı’ydı.
 Venedik ve Cenova ise Doğu Akdeniz ticaretini ele geçirerek hızla zenginleştiler. Bunun sonucu olarak 14. yüzyıl îtalyası’nda tüccar bankerler ortaya çıkmaya başladı. Sigorta, muhasebecilik, poliçe, protesto, kambiyo senedi gibi finans teknikleri geç dönem ortaçağ boyunca İtalya’da uygulandı. 15. yüzyılda Cenova’da düşük faizle ihtiyaç sahipleri için kredi veren “rehin sandığı” uygulaması başladı.Bu genel bankaların en eski modeli oldu. Arap rakamlarının kullanıldığı ilk ülke İtalya oldu. 15. yüzyılın sonunda ondalık sisteme dayalı rakamların kullanımı İtalya’da yaygınlaştı ve İtalya’da hesap sanatını öğreten okullar açıldı.
 Şiir alanında Floransa’da Dante ve Petrarca ve hikayede Boccacio gibi isimler ön plana çıktı.14. yüzyılda papalar ikamet ettikleri Roma’yı terk edip Fransa’daki Avignon şehrinde oturmaya başladılar. Bunun sonucu olarak da papalar, Fransızlardan seçilmeye başladılar. Papanın Roma’dan ayrılmasından rahatsızlık duyan îtalyanlar, bu olayı “Babil esareti” olarak adlandırdılar.
 13. yüzyılın ortasından itibaren İtalya’da iki şehir devleti Doğu’yla yaptıkları ticarette kullanılmak üzere altın para bastılar. Floransa altın parasına florin ismini verirken, Venedik ise duka adını verdi.
GEÇ DÖNEM ORTAÇAĞ’DA (1300-1453) DOĞU AVRUPA
Bizans ve Latin Devletleri
 Bizans İmparatorluğu 13. yüzyıla parçalanmış bir şekilde girdi. Bunun sebebi Venedik’in liderliğinde gerçekleştirilen IV. Haçlı Seferi idi. 1204 yılında Latinlerin eline geçti. Mora’da ise 1205 yılından 1430 yılına kadar devam edecek olan Akaya Latin Prensliği kuruldu.
 Bizans İmparatorluğu ise üçe ayrıldı. Bunlardan ilki 1204-1261 yılları arasında kendisine İznik’i başkent olarak seçen 1453 yılına kadar Bizans’ın varisi olduğunu iddia eden İznik İmparatorluğuydu. İkincisi ise varlığını 1461 yılına kadar sürdürecek olan Trabzon Rum İmparatorluğuydu. Bizans’tan ayrılan üçüncü devlet ise merkezi Arta ve Yanya olan Epir Despotluğu’ydu.
 1204 yılında İstanbul’un Latinlerin eline geçmesi ve yağmalanması o kadar büyük bir etki yaptı ki Bulgarlar ve Sırplar bu dönemde kendi bağımsız devletlerini kurdular.
 Bizans Devleti’nin yanı sıra Bulgar, Sırp ve Latin devletleri varlıklarını 14. yüzyıl boyunca kuvvetlendirerek sürdürdüler.14.yüzyılın başında kuzeybatı Anadolu’da Bitinya bölgesinde kurulmuş olan Osmanlı Devleti ise 14. yüzyılın ikinci yarısında Gelibolu’yu fethederek Avrupa topraklarına ayakbastı.Bir asır içinde Bulgaristan,Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk ve Bosna topraklarını fethetmeyi başardı. Osmanlının Balkanlarda mücadele ettiği devletler arasında 1204 yılından sonra kurulan Latin devletleri, Bizans İmparatorluğu, Bulgar ve Sırp Çarlıkları vardı.
Osmanlı Devleti
 13. yüzyılda yaşanan olaylar Anadolu’da siyasi bir otorite boşluğu oluşturmuştur. Bu otorite boşluğuna sebep olan olaylar arasında 1204 yılındaki IV. Haçlı Seferi, Cengiz Han ve oğullarının Asya ve Orta Avrupa’ya kadar hâkimiyet kurmaları ve 1243 yılında Kösedağ Savaşıyla Anadolu’da Moğol hâkimiyetinin kurulmasını sıralayabiliriz.
 Selçuklu’nun Bizans sınırlarındaki topraklarında otorite boşluğu meydana gelmiş ve pek çok Batı Anadolu beyliği oluşmuştur. Bu beylikler arasında Menteşe, Aydınoğulları, Saruhan, Karasi ve nihayet Osmanlı Beyliği’ni söyleyebiliriz.
 Karacahisar, Söğüt ve Domaniç civarındaki Türkleri teşkilatlandıran Osman Gazi 1302 yılında merkezi Bizans ordusunu Bafeus Savaşında yenerek bir devlet olarak varlığını kanıtladı. 1329 yılında Pelekanos Savaşında Osmanlılar bu askeri başarılarını Bizans’a karşı tekrarladılar. 1326 yılında Bursa, 1331 yılında İznik, 1337 yılında İzmit Bizanslılardan alındı. 1345 yılında Osmanlılar diğer bir Batı Anadolu beyliği olan Karasi’yi ilhak ettiler. 1354 yılında da Gelibolu’yu alarak Avrupa top¬raklarına geçtiler.
 1396 yılında ise tüm Bulgaristan Osmanlı toprağı olmuştu. 1402 yılında başla¬yıp 1413 yılına kadar devam eden Fetret Döneminde bile Makedonya, Kuzey Yu¬nanistan ve Bulgaristan, Osmanlı toprağı olarak kalmaya devam etti. 1430 yılında Selanik, Venediklilerden fethedildi, aynı yıl Yanya Osmanlı Devleti’ne katıldı. 1456 yılında Fatih Sultan Mehmet Atina’yı Latin Atina Dukalığı’ndan aldı. 1461 yılında da tüm Mora Osmanlı Devleti’ne bağlandı. Fatih döneminde Sırbistan, Arnavutluk ve Bosna’da Osmanlı egemenliği kuruldu. Osmanlılar bu toprakları daha önce sahipleri olan Bizans, Latin Prenslikleri, Bulgar ve Sırp Çarlıklarından ele geçirdiler.
 Bulgaristan
 Aslında Orta Asya kökenli olan Bulgarların tarih sahnesine çıkması 5. yüzyılın ikin¬ci yarısında gerçekleşir. Burada Orta Asya ve Türk kökenli Ogurlarla karşılaşırlar. Bu karışımdan Bul- garlar ortaya çıkar. 679-1018 yılları arasında Tuna Bulgar Devleti’ni kuran ve bugünkü Bulgaristan coğrafyasına hakim olan Bulgarlar bölgede yaşayan Slavlarla karışarak kimliklerini kaybetmeye başlarlar. 855 yılında Kril ve Metodius adlı Slav asıllı iki Bizans misyoneri Slav alfabesini geliştirdiler. Bu alfabeye önce “Glagolitik Alfabe” daha sonra da “Kiril Alfabesi” denildi. I. Bulgar Devleti 1018 yılında Bizans hâkimiyetine girdi. Böylece I. Bulgar Devleti de sona ermiş oldu.
 Bulgarların tarih sahnesine bir devlet sahibi larak tekrar çıkmaları 1187 yılından sonra gerçekleşti. Ancak 1330 yılında Velbujd Savaşında ulgarlar, Sırplara yenildiler. 1241 yılında Kırım merkezli Altın Ordu devletini kuran Batuhan’ın ordularının Bulgaristan’ı istila etmesi hızlandırdı. Bu tarihten sonra Bulgaristan Devleti, Altın Ordu Devleti’nin vasalı durumuna gelmiştir.1377-1399 yıl¬ları arasında Bulgar topraklarının tamamı Osmanlılar tarafından fethedildi. I. Bayezid 1396 yılında Vidin Prensliğine son verdi. Bul¬garların tekrar devlet kurmaları ancak 19. yüzyılda gerçekleşti.
Sırbistan
 Bu hanedanlığın kurucusu Stefan Nemaniç’tir 14. yüzyıla gelindiğinde II. Stefan üroş Milutin (1282-1321) zamanında Sırp Devleti oldukça gelişmiş ve güçlenmiştir. Balkan tarihini belirleyen Velbujd (Köstendil) Savaşı yaşandı. 1330 yılında gerçekleşen bu savaşta Sırplar, Bulgar ve Bizans ordularını yenmeyi başardı. İstanbul Patrikhanesinden ayrılarak kendi bağımsız kiliselerini Peç başpiskoposluğu adı altında oluşturdular
Macaristan
 Ural-Altay dil grubunun Fin-Ugor dili konuşan koluna mensup olan Macarlar, Tuna ve Vistula ırmakları arasındaki yurtlarında 1000 yılında Hıristiyanlığın Katoliklik mezhebini kabul ederek Avrupa toplumunun kalıcı bir üyesi oldular.. Kral Istvan (997-1038) zamanında Hıristiyanlık, Macar Devleti’nin dini haline geldi.
Macaristan
 Ural-Altay dil grubunun Fin-Ugor dili konuşan koluna mensup olan Macarlar, Tuna ve Vistula ırmakları arasındaki yurtlarında 1000 yılında Hıristiyanlığın Katoliklik mezhebini kabul ederek Avrupa toplumunun kalıcı bir üyesi oldular.
 Lajos döneminde o zaman Bulgarlara ait olan Vidin, Macarlar tarafından ele ge¬çirilir. Osmanlının vasalı olan Bulgar çarı Şişman, Osmanlılardan yardım ister ve Osmanlı kuvvetleriyle birlikte Macaristan topraklarına akınlarda bulunur. Böylece ilk Türk-Macar münasebetleri dolaylı bir yoldan da olsa başlamış olur. (Baştav, s. 48) Lajos döneminde 1348 yılında Prag Üniversitesi ve 1365’te de Peç Üniversitesi¬ni kurmuştur.
 Sigismund döneminde yaşanan diğer bir olay da 1396 yılında gerçekleşen Niğbolu Savaşıdır. Bu savaşın kaderini düzenli Osmanlı piyadesinin ağır zırhlı şövalyelere karşı üstünlüğü belirlemiştir. Niğbolu Savaşından sonra Macar tarihinin üç yüz sene müddetle başlıca sorunu Osmanlı ile mücadele olmuştur.
 Hunyadi Osmanlılara karşı Sırplar ve Arnavutlarla ittifak kurmaya çalışır. 1448 yılında da II. Kosova Savaşında yer alır. Bu savaşta hem Macarlar hem de Osmanlılar topu etkili bir savaş silahı olarak kullanır. 1456 yılında Hunyadi, 1457 yılında kral V. Laszlo ölür. Böylece ortaçağ Macaristan tarihi tamamlanmış oldu. Macaristan’ın Osmanlı hakimiyetine girmesi 1526 yılında Mohaç Muharebesinden sonra Kanuni Sultan Süleyman zamanında gerçekleşti.
Polonya ve Litvanya
 Osmanlı ve İslam kayıtlarının Leh diye bahsettikleri halk, 10. yüzyılda Polonlar, Vislanlar, Masollar ve Horvatlar gibi Slav ağırlıklı kavimlerin bir araya gelmesinden oluşmuştur.
Rusya
 Geç dönem ortaçağ Rusya tarihi, büyük ölçüde Moğollarla ilgilidir. Cengiz Han’ın kurduğu Moğol İmparatorluğuna Güney Rusya 1224 yılında dahil edildi. Altın Orda devletinin hakimiyetini tanıyan Rusların vergilerini ödemeleri ve hanlığa tabiyetlerini bildirmeleri karşılığında Rusların dini inançlarına karışılmadı.Rusya’nın siyasi merkezi 14. yüzyılın başında Moskova olmaya başlamıştır.
 Geç ortaçağ boyunca Moskova, güneye inememiştir. Çünkü burada hâkimiyetini tanıdığı güçlü Altın Or¬da Hanlığı yer alıyordu.
 1389 yılından sonraki dönem Moskova Knezliğiden Rus Devletine geçiş döne¬mi olarak da adlandırılır. Bu dönemin ilk hükümdarı I. Vasili (1389-1425)’dir.
 İstanbul’un fethinden sonra Rusya, bölgenin tek Ortodoks devleti hali¬ne geldi. II. Vasili’nin Rusya’yı knezlikten bir devlete dönüştürmesinde 1430 yılında Altın Orda Hanlığının Kırım, Kazan, Astrahan ve Sibirya Hanlıkları olarak dörde ayrılmasının büyük bir etkisi oldu.
GEÇ DÖNEM ORTAÇAĞ AVRUPA’SINDA YENİLİKLER
Kentler, Ticaret ve Ekonomi
 Güvenlik ortamının artması, Almanya-Saksonya’da gümüş madeninin bulunması ve daha fazla paranın basılması ticaretin kolaylaşmasını ve yaygınlaşmasını sağladı. Avrupa’daki bu durumdan ilk istifade eden şehirler İtalyan şehir devletleri oldu. Toskana, Floransa, Siena, Milano gibi şehirlerde tekstil üretimi, bankacılık ve gemicilik işleriyle uğraşan zengin aileler ortaya çıkmaya başladı. Pisa, Lucca, Cenova ve Venedik, Avrupa’nın uluslararası ticaretin yapıldığı limanlar haline geldi.
 Toskana kumaş üretimi, Bordeaux şarap üretimi, Cenova ve Bruges ise denizciliğin merkezleri idi. Flandre bölgesinde günümüz Belçika sınırların¬da yer alan Ghent, Bruges ve Ypres şehirleri yünü işleyerek kumaşa dönüştürme¬leriyle ünlenmişlerdi ve üç şehir diye anılıyorlardı.
 Geç dönem ortaçağ Avrupası’nda şehirlerarası ticareti geliştiren ve adına Han¬sa Birliği denilen bir teşkilat söz konusudur. Hansa Birliği aslında 1161 yılında ku¬rulmuş olmasına rağmen etki alanının doruğuna 14. yüzyılda çıkmıştır. Amacı eş güdümlü bir siyasetle Alman ve İskandinav tüccarların Batı Avrupa ve Rusya ile ti¬caretini geliştirmekti.
Demografik Değişiklikler
 Ortaçağ boyunca Avrupa’da kadınların yaşam süresi erkeklere oranla daha kısaydı. Bunun sebepleri arasında sık doğurma ve doğum esnasında yüksek ölüm oranları başta geliyordu. Ancak erkekler de genç yaşta ölüyorlardı. Yirmi yaşına gelmiş bir erkek ömrünün yarısını tamamlamış kabul ediliyordu. Çocuk ölümlerinin yüksek oluşu, veba gibi salgın hastalıklar ile savaş, Avrupa’da ortaçağ boyunca ortalama ömrü 33 yıla indirmiştir.
 Kara veba 1348’de İtalya ve Fransa, 1349’da Ingiltere, Al¬manya ve Balkanlar, 1350’de de Danimarka, İsveç, Baltık ülkeleriyle Rusya’ya ulaş¬tı. Polonya ise salgından etkilenmedi.
Daimi Ordu
 14. yüzyıldan sonra sınırsız bir süre için maaş karşılığı sürekli asker bulundurulmaya başlandı. Böylece Avrupa’da askerlik mesleği meydana çıktı. Savaşlar hala atlı asker demek olan süvariler tarafından yapılmaktaydı. Temelde iki süvari tipi vardı. Birinci grup süvariler, madeni bir zırh giyiyorlar, ikinci grup süvariler ise zırhsız olarak ok ve kılıç kullanıyorlardı.
 Avrupa’da ordularındaki piyadeleri en etkili uygulayan devletler İngilte¬re ve Osmanlı Devleti oldu. Savaş tarihini değiştirecek olan top, tüfek gibi ateşli si¬lahlar da 1331’den sonra kullanılmaya başlandı. Ancak bunların yaygınlaşması 15. yüzyılda gerçekleşecekti.
Devlet Örgütlenmesi ve Teknik Yenilikler
 Fransa ve İngiltere’nin 1337 yılından 1453 yılına kadar 120 yıl boyunca savaşmış olmaları beşeri ve ekonomik kaynaklarının pek çoğunu tüketmelerine neden oldu.
 Fransa ve İngiltere daimi ordu teşkilatı kurarak sürekli asker bulundurmayı başaran Avrupa’nın ilk ülkeleri oldular. İngiltere ve Fransa’nın parlamenter yapı ve vergi toplama konusunda da diğer Avrupa ülkelerine öncülüğü vardır.
 Ağacı yontmak ve şekillendirmek için rendenin icadı marangozluk zanaatıyla mobilyacılık sanatının başlangıcını teşkil etti. İtalya’da 14. yüzyılda rakkaslı ve çarklı saat icat edildi. Çin’de bulunan ve 13. yüzyıldan beri Avrupa’da bilinen barut iki asır içinde top ve tüfek gibi patlayıcı silahlarda kullanılmaya başladı. 13. yüzyılda Avrupa’da kullanılmaya başlayan kağıt 15. yüzyılda yaygınlaştı. 1450’de matbaanın bulunması kağıt kullanımını ve kitap üretimini arttırdı. 13. yüzyıldan beri bilinen pusula 15. yüzyıldan itibaren aktif olarak kullanılmaya başlandı.
Üniversiteler
 Avrupa’da ilköğretim, büyük ölçüde aileler ve köy papazları tarafından veriliyordu. Ortaöğretim, katedrallerin ve kent meclislerinin desteğinde idi. Antikçağ’dan kalma yedi serbest sanat trivium ve quadrivium olarak öğretilmekteydi. Trivium, yazma ve konuşmayı içeren retorik, Latince gramer ve Aristo’nun mantığını içeren üç temel ders anlamına geliyordu. Kalan dört ders de matematik, astronomi, geometri ve müzik olarak quadrivium adı altında okutuluyordu.
 11. ve 12. yüzyılda Avrupa’da yüksek öğretime yönelik olarak üniversiteler kurulmaya başlandı. Başlangıçta piskoposların sorumluluğundaki bu okullarda teoloji, hukuk ve tıp öğretilmeye başlandı. Öğretim dili Latince idi. Öğrenci ve öğretmenler, uluslararasıydı.Üniversite diploması 6 yıllık bir eğitimin sonucunda alınıyordu. Yüksek lisans ve doktora derecesi almak isteyenler 12 yıl daha okumak zorundaydılar.Teoloji, temel bilim olarak okutulmakta ve din adamlığının ilk aşaması olarak görülmekteydi
Babil Esareti
 Italyanlar, Yahudilerin M.Ö. 598-587 yılları arasında Babil’e sürülerek esaret hayatı yaşamasından esinlenerek papanın Roma’dan taşınarak Avignon’da altmış sekiz yıl yaşamasını “Babil esareti” olarak adlandırdılar.
Büyük Parçalanma ve Konsiller Dönemi
 Papalık 1377 yılında Roma’ya döndüğü zaman Alman ve İngiliz kralları kendi yarı ulusal kiliselerini kurmaya koyulmuşlardı. Bu olay Katolik kilise tarihinin 1054 yılında Ortodoks kilisesinden ayrılmasından sonra yaşanan en büyük parçalanması idi.1409 yılından 1449 yılına kadar 40 yıl süren bu döneme Hıris-tiyanlık tarihinde konsiller dönemi denildi. İlk konsil 1409 yılında Pisa’da toplan¬dı.
Cermen ve Roma Hukuku
 Geç dönem ortaçağda İtalya, Fransa, İspanya gibi Latin geleneğinden gelen Güney Avrupa ülkelerinde Roma hukuku kullanılmaya devam ediyordu. Bununla birlikte İngiltere, Fransa, Almanya ve İskandinavya ülkelerinde kökenlerini Cermen ve Viking geleneğinden alan töreye dayalı örfi hukuk da tatbik ediliyordu.
 Roma hukukunun Almanya’da benimsenmesiyle Doğu Avrupa’daki Katolik krallıklar da Roma huku¬kuna geçtiler. Buna karşılık İngiltere ve İskandinavya ülkelerinde örfi hukuk, geç dönem ortaçağ boyunca uygulanmaya devam etti. Cezalar daha çok kısasa kısas şeklinde uygulanıyordu. Hapishane, ceza uygulaması olarak kullanılmıyordu. Sa¬dece harp esirleri kurtuluş fidyeleri gelinceye kadar hapishanelerde tutuluyorlardı.
 ÖZET
 14. yüzyılda İngiltere Plantagenet hanedanı, 15.yüzyılda ise Lancaster hanedanı tarafından yönetilmiştir. Fransa ise 14. yüzyıla Capet hanedanı ile girmiş, ancak 1328’de Capet hanedanı son bulmuştur. VI. Philippe’in bir İngiliz toprağı olan Akitanya Dukalığına el koymasına, III.Edward Fransa tahtı üzerinde hak iddia ederek karşılık verdi. Böylece 1337 yılından 1453 yılına kadar olan Yüzyıl Savaşları başlamış oldu.
 Geç dönem Ortaçağda Doğu Avrupa’daki gelişmeleri açıklayabilmek Bu dönemde Bizans IV. Haçlı Seferi sonucu parçalanmıştır. Bizans başkenti İstanbul Latinlerin eline geçmişti. Selanik ve Atina’ya kadar olan bölgede Atina Latin Dukalığı, Mora’da Akaya La-tin Prensliği kurulur. Bizans ise İznik İmparatorluğu, Trabzon Rum İmparatorluğu ve Epir Despotluğu olmak üzere üçe bölünür. IV. Haçlı Seferi, Moğol yayılması ve 1243 Kösedağ Savaşında, Anadolu Selçuklularının Moğol hakimiyetine girmesiyle Anadolu’da otorite boşluğu oluşmuştur. Osmanlılar, 1302’de Bizans’la yaptığı Bafeus Savaşını kazanarak bir devlet olarak varlığını kanıtlamıştır.



ÜNİTE:4
İSTANBUL’UN FETHİNDEN AUGSBURG ANTLAŞMASINA KADAR AVRUPA TARİHİ (1453-1555)
İSTANBUL’UN FETHİNDEN SONRA AVRUPA’NIN GENEL DURUMU


Fransa
 1453’de Castillon Savaşı, 1413 yılında Lancastre sülalesinden İngiltere tahtına ge¬çen V. Henri tarafından başlatılmıştır. V. Henri 1415 yılında Agincourt Savaşı’nda Fransız ileri gelenlerini mağlup ederek Normandiya bölgesini fetheder ve Paris’e yaklaşır. 1420 yılında V. Henri, Fransa’ya Troyes anlaşmasını imzalatır. Bunun so¬nucu olarak Loire bölgesinin kuzeyindeki bütün Fransa, V. Henri’nin denetimine geçmiş ve Fransa kralının damadı olması sebebiyle Valoa (Valois) hanedanının res¬men varisi olarak tanınmıştır.
 1436’da Paris, 1450’de Normandiya bölgesi ve Castillon zaferinden sonra da 1453’te Guyenne în gilizlerden geri alındı. Böylece Yüzyıl Savaşları tamamlanarak, İngilizlerin elinde sadece Calais (Kale) kenti kalmıştı. Yüzyıl Savaşlarından sonra herhangi bir anlaşma imzalanmamış, sadece 1475 yılında Picquinyde (Pikini) bir ateşkes yapılmıştır.
 Yüzyıl Savaşları’nın önemli bir sonucu da Fransızlar arasında “milli duygunun” uyanmasıdır. Yalnız bu milli duy¬gu kavramı bugünkü manada olmayıp krala karşı sadakat duygusuyla örtüşmekteydi.
 Yüzyıl Savaşları’nda nüfusunun yarısını kaybetmesine rağmen, 15. yüzyılın ikinci yarısında Fransa yine de Avrupa’nın en kalabalık nüfusuna sahipti.
İngiltere
 Yüzyıl Savaşlarından mağlubiyetle ayrılan Ingiltere, 1455 ila 1485 yılları arasında Lancaster ve York hanedanları arasında patlak veren Güller Savaşı’na sahne olmuştur. Bu savaşa Güller Savaşı denilmesinin sebebi York hanedanının armasında beyaz gülün, Lancaster hanedanının armasında da kırmızı gülün yer almasıdır. Güller Savaşları, tahtta hak iddia eden üç kralın yani “IV. Edward (1442-1483), III. Richard (1452-1485) ve VII. Henri (1457-1509)”nin rekabetidir.
İspanya
 Ispanya’da Reconquista yani Iber Yarımadasını Müslümanların elinden alınıp yeniden Hristiyanların denetimine verme süreci, Endülüs döneminde (711-1492) 8. yüzyıldan başlayarak 1492 yılında son Endülüs devletinin çöküşüne kadar sürmüştür. Bu süreçte Aragon, Kastilya, Navarra ve Portekiz gibi Hristiyan krallıkları uzun süren savaşlarla yer almışlardır.
 1483’de Ispanya’daki durum şöyleydi; Güneyde bir Müslüman devleti olan Granada Emirliği, kuzeyde Navarra Krallığı, Iber Yarımadasının büyük bir kısmını elinde bulunduran Kastilya krallığı bulunuyordu.Navarra Krallığı: Bu krallık kuzeydeki Baskların bağımsızlığını temin ediyordu.
Portekiz
 Portekiz Krallığı 1079 yılından beri bağımsız bir siyasi birimdi. Küçük bir ülke olmasına rağmen sömürgecilik emelleri oldukça yüksekti. Afrika kıyılarına bu amaçla 1450 tarihlerinden itibaren keşiflerde bulunuyordu. Portekiz, Atlas Okyanusu’nda bulunan adalarda tarım yapılması ve sömürgelerin kurulması için teşviklerde bulunuyordu.
İtalya
 15. yüzyılın sonunda İtalya, siyasi bütünlükten yoksundu. Yarımada üzerinde yedi küçük devletçik bulunmaktaydı.Birbirlerini takip etmek üzere de her başkentte daimi temsilcilikler kurmuşlar ve böylece modern diplomasinin de temelini oluşturmuşlardır.
Almanya
 Bu imparatorluk 3’ü kilise temsilcisi 4’ü laik olmak üzere 7 seçmenin oluşturduğu bir meclisin seçtiği imparator tarafından yönetiliyordu. Prenslik aileleri arasında en güçlü olanı Habsburg sülalesiydi.
Danimarka, Norveç ve İsveç
 Kuzey Avrupa’da Danimarka, Norveç ve İsveç birliği yer almaktadır. 1397 yılında Danimarka, Norveç ve İsveç krallıkları Kraliçe Margaret’in önderliğinde Kalmar Birliğini oluşturmuşlardı. Birliğin amacı, Baltık bölgesinde faaliyet gösteren Alman kuvvetlerine karşı savunma hattı oluşturmaktı. Danimarka, boğazlarından geçen bütün gemilerden geçiş ücreti alıyordu. Bu suretle bölgeyi denetliyor ve zenginleşiyordu. Bölgedeki ticareti asıl denetleyen merkez Kopenhang’dı.
Doğu Avrupa
 Doğu Avrupa’da ise; Büyük Polonya, Osmanlı Devleti ve Moskova Knezliği yer al-maktaydı. Ortaçağ’da Polonya, kralın yönettiği feodal bir devletti. Merkezi de Krakov kentiydi. Kral seçimle tayin ediliyordu.
 Moskova Knezliği 13. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmıştır. Moskova’nın ilk knezi Aleksandır .III. Ivan (1462-1505) döneminde Rusya, Moğol hakimiyetine son vermiş ve knezliğin sınırları da genişletmiştir.
YENİÇAĞIN BAŞINDA AVRUPA EKONOMİSİ VE BÜYÜK COĞRAFİ KEŞİFLER
Yeniçağın Başında Avrupa Ekonomisi ve Sosyal Durum
 1337-1453 yılları arasında meydana gelen Yüzyıl Savaşı’ndan sonra Avrupa, büyük bir ekonomik kalkınmaya sahne oldu. Tarımda, toprağı işlemede ve hayvan yetiş¬tiriciliğinde büyük bir ilerleme kaydedilememişti. Ancak demir arabalarının sayısı¬nın artması tarımla uğraşan köylünün hayatını kolaylaştırmıştı.Maden sanayide ilk defa yeniçağların başında büyük fırınlar, büyük makineli demirci çekiçler, vinç türü araçlar ve körükler kul¬lanılmaya başlandı.Ortaçağda ergotizm (çavdar zehirlenmesi) gibi salgın hastalığına yol açan çavdarın üretimi bazı bölge¬lerde yerini buğday üretimine bırakmıştır.Hollanda’nın Anvers limanı Avrupa’nın ürünlerinin baş¬lıca dağıtım merkezi haline gelmişti.
 Almanlar, Karadeniz ve Baltık Denizinde yapılan ticaret trafiğini ellerinde tutmaktaydılar. Hollandalılar ve İngilizler onlarla rekabet etmekteydi. Danimarka, Kuzey Denizi ve Baltık Denizi arasında bağlantıyı sağlayan ve denetiminde olan boğazlara giren ve çıkan gemilerden geçiş parası almaktaydı.
 Avrupa nüfusunu ortaçağ ile 15. yüzyıl ve 16. yüzyıl boyunca etkileyen üç önem¬li faktör vardır. Bunlar: savaş, açlık ve vebadır.
Büyük Coğrafî Keşifler
 14.yüzyıldan 16. yüzyılın ortalarına uzanan dönemi Avrupa tarihi açısından coğrafi keşifler denemi olarak adlandırabiliriz. Coğrafi keşiflerin yoğunlaştığı dönem yüzyılın ortalarından 16. yüzyılın ortalarına kadar uzanmaktadır.
 Vasco da Gama: 1469-1524 yılları arasında yaşamış Portekizli seyyahtır. Deniz yoluyla Güney Afrika'nın en güney noktası olan Ümit Burnu'ndan geçerek Hindistan'a ulaşan ilk seyyahtır.
 Anlantik’den deniz yoluyla geçişi Portekizli Ferdinand Magellan keş¬fetmiştir. Magellan, Güney Amerika kıyılarını takip ederek bugün Magellan Boğa¬zı olarak adlandırılan boğazdan geçmiş ve Pasifik adını verdiği okyanusa ulaşmış¬tır.
 Magellan’ın 1519 yılında başlattığı bu ilk seferi 1522 yılına kadar sürmüştür. Üç yıllık bu sefer ilk dünya seferidir. Aynı zamanda bu sefer dünyanın yuvarlak olduğuna dair kesin bir kanıt sundu ve Avrupa, Afrika ve Asya dışında dördüncü bir kıtanın daha bulunduğunu gösterdi. Bu yeni kıtaya Amerigo Vespucci’nin adına izafeten “Amerika” denildi.
 Coğrafi keşifler sonucunda Ispanya ve Portekiz olmak üzere iki sömürge impa¬ratorluğukurulmuştur. 15. yüzyılın sonuna kadar sadece Avrupa kıtasıyla sınırlı olan Avrupa ekonomisi dünya boyutlarına ulaşmıştır. Akdeniz liman kentlerinin ya¬nı sıra Lizbon ve Sevilla gibi Atlantik liman kentleri de önem kazanmaya başladı.
AVRUPA’DA RÖNESANS KULTURU VE RÖNESANS SAVAŞLARI

Rönesans
 15. yüzyılın sonundan başlamak üzere 16. yüzyıl boyunca yaşanan dönem Avrupa tarihinde yoğun entelektüel hayatın yaşandığı bir dönemdir. Bu dönemi özetleyen iki kavram vardır. Bunlar: Hümanizma ve Rönesans. 14. yüzyıldan itibaren bazı bilim adamları Antik Grek Roma döneminin kaybolmuş veya unutulmuş el yazmalarını araştırıyor ve yayınlıyorlardı.
 Hollanda, Almanya ve Ingiltere’de de çok sayıda hümanizm taraftarı oluşmuştu. Bunlar arasında en ünlüsü HollandalI Erasmus (1466-1536) idi.
 Sonuç olarak hümanistler, inanç bakımından Incil’e ve ilk teologların öğretilerine bağlı kalınması gerektiğini savundular. Hüma¬nistlerin inançla ilgili bu düşünceleri Reform hareketinin ortaya çıkmasına yol aç¬mıştır.
 Leonardo da Vinci, Michel Angelo, Raphaello, Italyan Rönesans sa¬natının önde gelen isimleridir. Avrupa ülkeleri arasında Fransa, Italyan Rönesans’ından en fazla etkilenen ül¬ke olmuştur. Ancak Fransa’daki Rönesans resimden ziyade kendini mimarlık ve heykeltıraşlık alanında ifade emiştir. Fransa, Italyan Rönesansını 1494 ila 1516 yılları arasında İtalya’ya düzenlediği askeri seferler sayesinde tanımıştır. Bu dönemde yaşanan savaşlar, Fransa’ya toprak kazancı olarak dönmezken Fransız Rönesansının gelişmesinin en önemli nedeni olarak görülmektedirler.
Rönesans Savaşları
 Avrupa’da 15. yüzyılın sonundan 16. yüzyılın ortasına kadar devam eden harplere Rönesans Savaşları denmiştir. Bu savaşların ilk dönemi olan İtalya Savaşları 1494 ila 1516 yılları arasında Fransa, Ispanya ve Papalık arasında yaşanırken Rönesans Savaşları’nın ikinci dönemi ise Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu ile Fransa hanedanlarının adlarına izafeten Valoa- Habsburg Savaşları olarak isimlendirilmiştir.
İtalya Savaşları (1494-1516)
 Fransız Rönesansının gelişimine yol açan ve 1494-1516 yılları arasında Fransa kralları VIII. Şarl, XII. Lui ve I. Fransoa, Napoli Krallığı ile Milano Dukalığını ele geçirmek için seferler düzenlemişlerdir. Bu dönem, İtalya Savaşları olarak adlandırılmaktadır.
 1516 yılında Papa X. Leon ile Fransız Kralı I. Fransa arasında Noyon Antlaşması imzalandı. Fransızlar, İsviçrelilerle de daimi barış anlaşması yaptılar. İtalya Savaşları siyasi olmakla beraber akseri öneme de sahiptir. İtalya Savaşları’nda ortaçağın savaş metotlarından yeniçağ savaş metotlarına geçilmiştir. Ok, yay, mızrak gibi eski silahların yanı sıra yeni ateşli silahların kullanımına geçilmiştir. Marignan Savaşından kullanılan topçu birlikleri savaşın sonucunu belirleyen güç olmuştu.
Valoa (Valois)-Habsburg Savaşları (1521-1559)
 1516 yılında Ispanya ile Fransa arasında imzalanan anlaşma sadece beş yıl sürdü. 1521 yılından itibaren iki ülke arasındaki savaş, sadece İtalya toprakları üzerinde değil daha geniş bir alana yayılarak yeniden başladı. Savaşın başlıca sebebi, fiarken adı ile imparator seçilen I. Şarl’m muazzam gücü olmuştur.
 Fransa ile İspanya’da arasındaki savaş yeniden başlayarak 1529 yılında Cambrai barışı ile sonuçlandı. Yapılan anlaşma ile I. Fransoa, İspanya’dan Burgonya’yı almayı ancak İtalya’daki iddialarından vazgeçmeyi ve Flandres-Artois bölge¬sini fiarlken’e bırakmayı kabul etti.
 1559 yılında Fransa, Ispanya ve Ingiltere arasındaki savaşı bitirenCateau-Cam bresis Antlaşması olmuştu.II.Henri, sadece Ingilizlerden aldığı Calais ile üç metropolitli bölgeyi muhafaza etmiştir. Fransa, bu anlaşma ile kuzey ve kuzeydoğusunu kuvvetlendirmiş, ancak İtalya topraklarından herhangi bir kazancı olmamıştır.
 40 yıl süren savaşlar neticesinde Habsburglar, Fransızlardan sadece Milano’yu
alabilmiş, ancak aynı zamanda üç piskoposlu bölgeyi Fransızlara terk etmek duru-
munda kalmışlardır.

REFORM
Luthercilik
 Reform, 16. yüzyılda Roma kilisesinden bir kısım Katoliğin ayrılıp Katolik kilisesi-
ne karşı yapmış oldukları derin bir dinsel harekettir. Bu dinsel hareket, Protestan-
lık mezhebinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.Reform hareketinin temelinde dini sebep¬ler yatmaktaydı.
 Ancak Martin Luther’in ortaya çıkmasıyla Katolik kilisesinden kopmalar meydana gelir.Luthercilik hareketi dini açıdan Hıristiyanlık içerisinde Roma kilisesi ve Ortodoks Grek kilisesi dışında yeni bir anlayışı, Luthercilik yani Protestanlığın ortaya çıkmasına yol açtı.
 Almanya’nın oluşturduğu yegane birlik yani din birliği bozulmuş ve ülkede anarşi baş göstermiştir. Neticede impara¬torluk otoritesi zayıfladı. Katolikler ve Protestanlar birbirlerine karşı üstünlük sağla¬mak amacıyla yabancı güçlere başvurmaya başladı.
Kalvincilik
 15. yüzyılın sonunda ve 16. yüzyılın başında Fransa’daki kilisenin sorunlarını çözmek için bazı din adamları harekete geçmiştir.Bir rahip olan Guillaume Briçonnet de bunlardan biriydi ve kendine dini önder olarak Jacques Lefevre d’Etaples’i seç¬mişti.
 Jean Calvin 1509 yılında doğmuştur. Orleans ve Bourges Üniversitelerinde hukuk okumuş ve burada Luther’in fikirleri ile tanışmıştır. Hıristiyan Din Kurumu olarak adlandırdığı kitabını yazdı.
 . 1559 yılında bütün Protestan kiliseler Clavin’in öğretisini benimseyerek bir¬leşmişlerdir. Kalvinciliğin Fransa’da yayılması, II. Henri’nin İspanya ile Cateau- Cambresis antlaşmasını yapmasının sebeplerinden birisidir.
Anglikanizm
 İngiltere’de Almanya, Cenevre ve Fransa’dan farklı olarak reform hareketi özel kişiler tarafından değil de, hükümdarlar tarafından yapılmıştır. Lutherci ve Kalvinist öğretiler de Ingiltere’de yayılmıştır. Ancak bu öğretiler üstünlük kazanmamıştır. Reform, İngiltere özel bir şekil alarak yarıProtestan ve yarı-Katolik özellikleri birleştirmek suretiyle Anglikanizm denilen akıma dönüşmüştür.
 Katolik Reformu
Avrupa’yı etkileyen Reform hareketine karşı Papalık tarafından karşıt harekat 1540’lı yıllarda başlatıldı.





ÜNİTE:5
REFORM’UN ZAFERİ (1555-1648)

İNGİLTERE’NİN YÜKSELİŞİ

 Tudor hanedanından VIII. Henry’nin hükümdarlığı sırasında mezhep değiştirmesi ve Anglikan Kilisesi’nin kurulmasıyla Ingiltere’de uzun sürecek mezhep savaşları başlamıştı.I. Mary, Ingiltere tarihindeki ilk kadın hükümdardı.
 Kraliçe, Ingiltere’nin daimi düşmanı Ispanya’yla ittifak yaparak Fransa’ya savaş açtı. Ancak bu savaşta da yenilerek 100 Yıl Savaşları’nda bile muhafaza etmeyi başardığı Kuzeybatı Fransa’daki son Ingiliz toprağı olan Calais’i kaybetti.Kraliçenin yönetimi yüzünden Ingiltere’de isyanlar çıktı ve mezhep savaşları başladı.Kraliçe bu uygulamaları yüzünden “Kanlı Mary” diye tarihe geçti.
Kraliçe Elizabeth Dönemi
 1558’te Elizabeth’in Ingiltere tahtına geçmesiyle, Ingiltere’de yeni bir dönem başlı-yordu. Elizabeth, Protestan olmakla beraber, Katolikler’e de yaşama hakkı tanıdı. Habsburglar’ın en önemli düşmanı olan Osmanlı imparatorluğuyla ilişki kurdu. Fransa ve Hollanda’yla birlikte hareket etti.Kraliçe Elizabeth döneminde, Ingiltere siyasi ve ekonomik açıdan büyüdü. Royal Exchange ve Ingiliz Doğu Hindistan Kumpanyası kuruldu.Royal Exchange: Krallık borsası demektir. Zengin bir tüccar ve kraliçenin maliye danışmanı olan Thomas Gresham tarafından kurulmuştur.
 Kraliçe Elizabeth'in saltanatı döneminde Shakespeare, Bacon gibi yazarlar, İngiliz edebi¬yatının parlak bir dönem yaşamasını sağladılar. Kraliçenin klasik tiyatro anlayışı kökün¬den sarsılmış ve yeni bir sanat anlayışı vücut bulmuştu. Bu yüzden kraliçenin döneminde¬ki tiyatroya “Elizabeth Çağı Tiyatrosu” adı verilmişti.
 Sir Francis Drake: İngiliz deniz kuvvetleri tarihinin en meşhur ismidir. Kraliçe Elizabeth döneminde yaşayan önemli bir korsan ve denizcidir. 1577-1581 yılları arasında dünyanın çevresini dolaştı. Dünyanın çevresini dolaşan ilk İngiliz denizci olduğu için kraliçe tarafından “sir” ünvanı verilmiştir. Yaptığı seferlerle İspanyol kolonilerine ve gemilerine büyük zarar vermiştir. 1588’de İspanyol donanmasının mağlup edilmesinde önemli rol oynamıştır.
 Birleşme Yasası: 1707'de İngiltere ve iskoçya'nın birleşmesi parlamentolarının onayı ile hukukileşecek ve devletin adı “Büyük Britanya” olacaktı.
 Barut Komplosu
Katolikler İngiltere yönetimini değiştirmeye kalktılar. Bunların en meşhuru 1605’teki “Barut Komplosu”dur.Lordlar kamarası havaya uçurulacak; kral, kraliçe, kralın büyük oğlu, lordlar ve avam kamarası mensupları öldürülecekti.Komplonun mensuplarından günümüze maskesiyle ulaşan Guy Fawkes, Hol¬landa’da savaşırken tünel kazarak, içine barut koyup kaleleri yıkmayı öğrenmişti.
1627-1629 İngiliz-Fransız Savaşı
 Kraliçenin Fransa’dan getirdiği personelin 1626’da Fransa’ya gönderilmesi, Fransa’nın tepki göstermesine neden olmuştu. Fransa’nın 1626’da İngiltere’nin savaş halinde olduğu İspanya ile gizlice barış yapması da iki ülke arasında soğukluğa sebep oldu. İngiltere ile Fransa arasında 1629 Nisan’ında Suza Antlaşması yapıldı ve taraflar eski sınırlarına döndü.
İngiliz İç Savaşı (1641-1652
 1621 yılında ise Protestan Almanlar’a yardım etmek için parlamentoyu toplamaya mecbur oldu. Parlamento, para desteği için yolsuzlukların düzeltilmesini ve Ispanya’yla ilişkilerin kesilmesini istedi.
 Püriten: Hristiyanlığın en öz halini savunan bu gruplara Püritenler denilmekteydi. İngiltere'de 1560'larda papaz cübbeleri üzerine meydana gelen bir tartışma sırasında Protestanlar'dan bir grup ‘Püriten' diye adlandırıldı. Püritenizm Hristiyanlığın öz ve esasına uygun tutumun önemini vurgulamakta ve mensupları sade bir Hristiyanlığı tercih etmekteydiler. Kendilerine saf, berrak, yani Püriten denilmesinin sebebi de bu tutumlarındandı.
 Kral, Iskoçlar’la savaşında başarısız oldu ve 18 Haziran 1639’da Berwick Antlaş¬ması imzaladı. Iskoçlar’a kendi parlamentolarını ve kendi kilise meclislerini topla¬ma hakkı verildi.Aynı yıl, Iskoçlar’la savaş tekrar patlak verdi. Iskoç ordusu, kralın ordusunu 28 Ağustos 1640’da Newburn’da mağlup etti. Kral, 26 Ekim 1640’da Ripon Antlaşma¬sını imzalayarak Iskoçlar’la ateşkes yaptı.
 Parlamenterler, sıkıntıların kaynağını kralın danışmanları olarak görüp, onları eleştirdiler ve mahkûm ettiler. Parlamento krala doğrudan uyarı niteliğindeki “Grand Remonstrance”yi 1641’de ilan etti.Parlamento ordusu kralın ordusunu 20 Eylül 1643’te Birinci Newbury Muharebesi’nde mağlup etti.
 1644 yılı İngiliz İç Savaşı için dönüm noktası oldu İngiliz İç Savaşı’mn sembol ismi olan Oliver Cromwell lider bir figür olarak öne çıktı
 Cromwell, kralın ordusunun 2 Temmuz 1644’te Marston Moor’da mağlup edilmesinde büyük rol oynadı. Oliver Cromwell ve Sir Thomas Fairfax komutasındaki yeni model ordu 14 Haziran 1645’te Naseby’de, kralın ordusuna karşı büyük zafer kazandı. Kral Iskoçlar’a sığındı, ancak uzun süren müzakerelerden sonra Iskoçlar, 1647’de kralı teslim ettiler.
 İngilizler Amerika’da
 Kraliçe Elizabeth İngiltere dünyanın birçok yerinde ticaret üsleri kurup, bölgesel ticarete hakim olurken İngiliz denizciler, Yeni Dünya’da koloniler kurmayı başarmışlardı. Kraliçe Elizabeth döneminin önemli denizci ve kâşiflerinden Walter Raleigh, 1584’te Roanoke Island’a iskân için uğraşmış, ancak bu girişiminde başarısız olmuştu. 1606’da Kuzey Amerika’daki kolonileşme çabalarına destek vermek amacıyla Kral James’in desteği ile Virginia Company (London Company) ve Plymouth Company adında iki anonim şirket kuruldu.
 l4 Mayıs 1607’de, bugünkü James Nehri yakınında Kral James’in onuruna bu ilk koloniye James Fort adı verildi.
 Amerikalıların geleneksel olarak kutladıkları şükran günü ise bu koloniden yaklaşık 13 yıl sonra, 1620’de oluşturulan ve New England (Yeni İngiltere) bölge¬sinde iyi hasada edilen şükür ile alakalıydı.
 Püritenler, Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulmasında en önemli gruplardan biri oldular. Birçok Amerikan kurumunun altında Püritenler’in imzası oldu. Harvard, Yale gibi önemli eğitim kurumları Püritenler tarafından kurulmuştu.
FRANSA’DA MEZHEP SAVAŞLARI
Katolik-Kalvinist Çekişmesi
 Kalvinizm, ilk kez I. Fransuva’nın iktidarı sırasında Fransa’da etkisini göstermişti.Huguenot: 16. yüzyılda Fransa'da reform hareketleri sırasında ortaya çıkan Protestanların ismidir.
 Henri döneminde,Fransa kralı Chateaubriant Fermanı’nı ilan ederek Protestanların cezalandırılacağını belirtti.
 Kraliçe Catherine de Medicis, ülkede geri¬limi düşürmek için Protestanlar’a toleranslı davranılmasını ön gören Saint Germain Fermanı’nı 1562’de yayınladı.Vassy Katliamı, Fransa’da mezhep savaşları¬nın başlangıcı oldu.
 1570’de imzalanan Saint Germain Ant¬laşması ile taraflar arasında geçici bir barış sağlandı.
Saint Barthelemy Katliamı
 Kraliçe Catherine Medicis, 23 Ağustos’ta sarayda gizli bir toplantı yaptırarak, Huguenot liderlerine saldırı kararı aldırdı. 24 Ağustos’ta Saint Barthelemy Yortusu günü Paris’in kapıları kapatılarak, katliam başladı. 3.000 Protestan katledilmişti. Paris’teki katliam diğer şehirlere de dalga dalga yayıldı.
IV. Henrî’nîn Fransası
 Henri’nin sert tutumu ve Guiseler’le akrabalık ilişkisi kurması üzerine Huguenotlar yeniden ayaklandılar. Sonunda iki taraf arasında Monsieur Barışı imzalan¬dı.Henri’nin sert tutumu ve Guiseler’le akrabalık ilişkisi kurması üzerine Huguenotlar yeniden ayaklandılar. Sonunda iki taraf arasında Monsieur Barışı imzalandı. Puvatya Fermanı ile barış yeniden temin edildi.
 IV. Henri, ülke gelindeki gerilimi düşürdü. Huguenotlar’ın korkusunu azalttı ve 1598’de Nantes Ferma nı’nı ilan ederek ülke genelindeki Protestanlar’a dinî özgürlük temin etti.
 4.Henri döneminde krallık gücü ve otoritesi yeniden sağlanıp, ekonomi bir düzene sokuldu. Askeri sistem geliştirildi ve ülkedeki mali dengeler sağlandı. Paulette denilen yıllık vergi düzenlemesi gerçekleştirildi. Intendant adı verilen sistem sayesinde asalet sahibi mülki idareciler vasıtasıyla devletin taşradaki denetim gücü arttı. Merkeziyetçi yapı dahilinde aristokrasiyle gerilim düşürüldü. “Otlaklar ve tarlalar Fransa’yı besleyen iki memedir, gerçek Peru maden ve hazineleridir” sözü meşhur olmuştur.
Fransa Kralarının Yeni Avrupa Projesi
 IV. Henri, Avrupa Birliği’nin öncülerinden biridir. Habsburglar’ın gücünü yıkıp, kendi müttefiki olan Türkleri Asya’ya sürdükten sonra Rusya’nın dışarıda bırakıldığı yeni bir Avrupa’yı kurmayı tasarlamıştı. Kardinal Richelieu Dönemi
Kardinal Richelieu Dönemi
 Huguenotlar’ın merkezi olan La Rochelle’yi abluka altına almışlardı. Taraflar arasında 1622’de Montpellier Antlaşması imzalanarak savaş durduruldu. Huguenotlar, Montpellier Antlaşması ve Nantes Fermanı’na kral tarafından uyulmadığı gerekçesiyle, 1625’te bir kez daha isyan ettiler. Huguenotlar 1627’de La Rochelle merkezli olmak üzere bir kez da¬ha ayaklanmışlardı.Aynı yıl Fransa Kralı XIII. Louis ve Huguenotlar arasında yapılan Alais Antlaş¬masıyla Nantes Fermanı ile Huguenotlar’a verilen dinî ve kültürel haklar bir kez daha teyit edildi.
HABSBURGLAR’IN ALTIN ÇAĞI
 16. yüzyılın en büyük siyasi güçlerinden biri olan İspanya, gerek Kıta Avrupası’nda sahip olduğu topraklarla, gerekse de sahibi olduğu kolonilerle, kıta tarihi gelişiminde çok önemli bir oynamıştı. Bu dönem İspanya tarihinde “imparatorluk çağı” olarak bilinir. Habsburglar’ın en büyük iki rakibi Fransa ve Osmanlı İmparatorluğuydu.
Avusturya
 Kanunî 1566’da Sigetvar’ı elegeçirdi.1593-1606 arasında 13 yıl sürecek “Uzun Türk Savaşları” meydana geldi. 1606’da imzalanan Zitvatorok Antlaşmasıyla uzun süreli bir sulh dönemine girildi.II. Rudolf, astroloji ve simya meraklısıydı. Ömrünü değeri düşük madenleri, altına çevirdiğine inanılan filozof taşını aramakla geçirmişti.
İspanya
 II. Felipe, İtalya’daki savaşları noktaladı. Fransa Kralı II. Henri ile 1559’da Cateu- Cambresis Antlaşması’nı imzaladı. İspanyollar, 1560’ta, Osmanlılar’a karşı oluşturulan kutsal ittifaka önderlik ettiler. Ancak CerbeDeniz Savaşı’nda, Turgut Reis ve Piyale Paşa, Haçlılar’a karşı büyük bir zafer kazandılar. Kıbrıs’ın fethini müteakip gerçekleşen 1571’deki İnebahtı Savaşı ise Haçlı donanması için bir zafer oldu.
 3.Felipe’nin en meşhur icraatlarından biri Moriskolar’ın Ispanya’dan sürgün edilmeleridir. Kral, 300 bin Morisko’yu Müslümanlar ile işbirliği yaptıkları gerekçe¬siyle Fas ve Tunus’a sürmüştür.
 İspanya 100 yıllık dünya gücü olma özelliğini ise 1643’teki Rocroi Muharebesi’nde kaybetmişti.
 Moriskolar (Müdeccenler):ispanya'da 1492'de devletlerini kaybedip, Hristiyan hakimiyetinde yaşamak zorunda kalıp, zorla Hristiyanlaştırılan Endülüslü Müslümanlar'a verilen isimdir
 İspanya Hakimiyeti Altındaki Portekiz
 1578’deki Vadiü’l-Mehazin Muharebesi’nde Portekizliler Osmanlı ve Fas birliklerine mağlup oldukları gibi genç Portekiz Kralı Sebastian bu muharebede varisi olmadan ölmüş, cenazesi bile bulunamamıştı. II. Felipe 1580’de krallığını ilan edip, Portekiz ve İspanyol tahtlarını kendi ahsında birleştirdi. Böylece dünyanın en büyük iki sömürgeci devleti birleşmişti. Portekiz, İspanyol hakimiyeti altında olduğu yıllarda baharat pazarını İngiliz ve Hollandalılar’a kaptırdı. İspanya, Portekiz’in bağımsızlığı resmen 1668’de tanıdı.
HOLLANDA’NIN (FELEMENK) DOĞUŞU
 1568’te başlayıp, 1648’te Vestfalya Antlaşması’yla Hollanda’nın tam bağımsızlığı ile sona eren mücadele dönemine “80 Yıl Savaşları” adı verilmiştir. Hollanda’nın bağımsızlık hareketinin lideri olan Sessiz William, büyük bir asker ve Orange hanedanın kurucusudur.
 Kuzey Flandr’daki Protestan eyaletler 1579’da da “Utrecht Birliği” adıyla yedi vi¬layetten oluşan Protestan Hollanda Cumhuriyeti’ni kurdular.
 Prens William Osmanlı’dan da yardım istemişti. Ancak Kıbrıs seferi ve İnebahtı Savaşı yardım gönderilmesini engellemişti.
 Hollandalılar, 1590’dan itibaren yeni geliştirdikleri “fleuten” adlı gemileriyle Hindistan ve Atlantik’te ticarete önem verdiler. Seri olarak üretilen ve okyanuslar¬da hızla hareket eden yeni tip bu gemiler Hollandalılara büyük üstünlük sağlıyor¬du.
 Hollanda gemileri İspanyol, Fransız, Portekiz ve İngiliz tüccarların mallarını taşıdılar. Ticaretin artmasıyla Amsterdam’da bankacılık yükseldi. Denizden kazanılan toprakları otlaklara dönüştürerek, süt sektörünü geliştirdiler. Hollanda, l609’da İspanya ile 12 yıllık ateşkes imzalayarak, ticarette daha da büyüme yoluna gitti. Denizlerde yüzlerce Hollanda gemisi dünya ticaretinin tekelini elinde tutuyordu.
 Osmanlı sultanı taralından tanınmak ve Akdeniz'de ticaret yapabilme izni alabilmek için temaslara başladılar. I6l2'de Hollanda'ya kapitülasyon verilip, bu ülke resmen tanındı.
 Otuz Yıl Savaşları’nın sonunda İspanya ile Münster Antlaşması’nı imzalayarak bağımsızlığına resmen kavuştu.
KUZEY AVRUPA DEVLETLERİ
 İskandinav devletlerinin tarihte önemli rol oynayanları İsveç ve Danimarka’dır. Bu iki devlet, yüzyıllar boyunca bağımsız olarak mücadele etmişler, İzlanda, Norveç ve Finlandiya ise bağımsızlıklarına çok geç kavuşmuşlardır.
İsveç-Danimarka
 İki taraf arasında 1563-1570 arasında gerçekleşen Kuzey Savaşları’nı başlatan olay ise, Danimarka kralının armasında İsveç’i sembolize eden üç tacın yer almasıydı.Yedi Yıl Savaşları olarak da bilinen bu mücadele, hem karada hem de denizde gerçekleşti.Nihayet 1570’de taraflar arasında Stettin Antlaşması imzalanarak, savaş bitirildi.Bu antlaşma, Danimarka’nın artık Kalmar Birliği gibi, kendisinin asli güç oldu¬ğu bir yapılanmayı İsveç’e kabul ettiremeyeceğinin deliliydi. Ancak Danimarka’nın İskandinavya’nın en güçlü devleti olduğu da ortaya çıkmıştı.Danimarka ile İsveç arasında ise bölge hakimiyeti yüzünden 1611’de yeni bir savaş çıktı.İngilte¬re’nin arabuluculuğu ile iki devlet arasında 1613’te Knared Antlaşması imzalandı.
 Gustav Adolf’u dünya tarihinde öne çıkaran özelliği ise askeri teorisyenliği ve komutanlığıydı.Bu askeri ve idari reformlar meyvelerini Otuz Yıl Savaşları’nda (1618-1648) verdi. İsveç’in Otuz Yıl Savaşları içinde Lehistan ile olan mücadelesi 1629’da Altmark Antlaşması yapılarak noktalandı. İsveç, bu antlaşmayla önemli Baltık limanlarına tek başına sahip oldu.
 Kalmar Birliği :1397'de İsveç, Norveç ve Danimarka'nın ortak çıkarlar doğrultusunda, kendi siyasi varlıklarını sona erdirmeden oluşturdukları Kalmar Birliği, özellikle Kuzey Alman devletlerinin oluşturduğu Hansa Birliği'nin ticari gücüne ve Alman siyasi nüfuzuna alternatif bir oluşumdu.
OTUZ YIL SAVAŞLARI
 Bohemyalılar (Çekler) gerek millî ve gerek de dinî sebeplerden dolayı, değişik dönemlerde Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu’na karşı isyan etmişlerdi.
 Bu çatışma bütün kıtaya yayılarak, Avrupa’nın genelinde mezhep esaslı bir kamplaşma başladı. Katolik devletler, Kutsal Roma-Cermen imparatorunun yanında yer alarak Liga’yı oluştururken, Protestanlar ise “Union” adı verilen siyasi birliği meydana getirdiler.
 Müzakereler savaşlarda yer almış tüm devletlerin katılımı ile gerçekleşti. Taraf¬lar 24 Kasım 1648’de Vestfalya Antlaşması’nı imzalayarak, Otuz Yıl Savaşları sona erdi.
 Fransa'nın Katolik olmasına rağmen Protestanları desteklemesinin nedeni nedir?Şarlken’in varisi olan İspanya Habsburgları, bütün Av¬rupa’yı kendi şemsiyeleri altında birleştirmeyi ümit edi¬yorlar, bu yüzden de Avusturya Habsburgları ile ortak bir sınıra sahip olmayı amaçlıyorlardı. Böyle bir hedefin gerçekleşmesi, Fransa için sonun başlangıcıydı. Bun¬dan dolayı kendisi de Katolik olmasına rağmen Fransa Protestanlar’a sempati ile bakmaya başlamıştı.
 Vestfalya Antlaşması
 Girişi Latince olmasına rağmen, metni Fransızca olan bu antlaşma, Modern Avrupa’nın ve millî devletlerin doğuşunda önemli bir yere sahiptir. Vestfalya, Napolyon sonrasında Avrupa’nın yapısının belirlendiği 1815 Viyana Antlaşması’na kadar Avrupa kamu hukukunun temeli oldu. Vestfalya’da Protestanlık Katolikliğe denk sayıldı ve Protestanlığın ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalara son nokta konuldu.Almanya’da yerel hanedanlar öne çıktılar. Brandenburg Prensliği giderek güçlendi.
 Almanya’nın temelleri Vestfalya’da atıldı. prenslikler üzerindeki otoritesini kısıtlamıştı.
 Otuz Yıl Savaşları neticesinde Almanya’nın nüfusu oldukça azalmıştı. Savaştan dolayı üretim durmuş, yıllar sonra bile ülke ekonomik darboğazdan kurtulmayı başaramamıştı
 Fransa’da monarşi Vestfalya’dan sonra iyi¬ce sağlamlaştı. İsveç savaştan yüzünün akıyla çıktı. Vestfalya ile Verden ve Bremen Piskoposluklarımın idaresini alarak Almanya’nın yönetiminde söz sahibi oldu. Hollanda’nın bağımsızlığı Vestfalya ile onaylandı. Antlaşmayla İsviçre de bağımsız oldu. Vestfalya’da İngiltere’nin temsilcisi yoktu. Vestfalya, Protestanlığın Papa ve Katolikliğe karşı kazandığı zaferin adeta bir sembolüydü. Savaş, Ispanya’yı en az Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu kadar yıpratmıştı.

AVRUPA TARİHİNDE DEĞİŞİM VE GELİŞMELER
Avrupa’da Askerî Devrim
 Eskiçağda, Avrupa kıtasının askerî tarihine damgasını vuran ordu, Roma lejyonlarıydı. Profesyonel ve sürekli piyadeler olan Roma lejyonları, imparatorluğun bir dünya gücü olmasında ve bu gücünü korumasında hayati rol oynamışlardı. Romalılar ile Gotlar arasında 378’teki Hadrianopolis Muharebesi, Roma’yı çöküşün eşiğine getirdiği gibi, askeri anlamda, lejyonların ve piyadelerin üstünlüğüne son vermiş ve süvari birliklerini ön plana çıkarmıştı.
 Bu dönem savaşlarının sonuçlarını ise, zorlu kale kuşatmaları belirlemekteydi. Ortaçağ savaş modelinin bu şekilde oluşmasındaki temel neden, bölgesel prensliklerin ve küçük şehir devletlerinin feodal ekonomik modelleriydi.
 15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ateşli silahların etkin bir şekilde kullanılmaya başlanması, Avrupa’da Askerî Devrim’in başlangıcıydı. Bu olay, derebeylik sistemini çökertmiş, bunun neticesinde Fransa, Ingiltere, Ispanya gibi millî monarşiler, küçük prensliklere karşı avantaj sağlamıştı. Feodal sistemin çökmesiyle, orduların yapısı değişmiş, ağır atlı birliklere dayalı küçük askeri birlikler tedricen terkedilerek, sayıca çok, ucuza mal edilebilir mızraklı piyadeler ön plana çıkmışlardı.
 16. yüzyılın ilk yarısında, savaşların sonucunu mızraklı piyadeler belirlemekteydi. İtalya’daki bölgesel devletler, büyük bir ordu besleyebilecek güçte olmadıklarından, bağımsızlıklarını muhafaza etmek için, şehirlerinin tahkimatları konusuna yoğunlaşmışlardı. Bunun sonucunda, “Trace Italienne” denilen yeni bir sur modeli geliştirmişlerdi.
 Ordular ateş güçlerini arttırmak için, dönüşümlü ateşe dayalı kontramarş veya İsveç salvosu gibi teknikleri uygulamaktaydı.
Karşı Reform (Katolik Reformu)
 16. yüzyılda başlayan ve Fransız Ihtilali’ne kadar süren Katolik Kilisesi’nin yenilenmesi, kendisini tamir etmesi, Protestan hareketiyle aldığı darbeyi tedavi etmesi arzusuyla başlayan harekete “Karşı Reform” veya “Katolik Reformu” denilmektedir.
 Yeni tarikatlar kurulmuş ve bu tarikatlar vasıtasıyla Reform hareketinin açtığı yaralar giderilmeye çalışılmıştır. Özellikle Cizvitler.
 Karşı Reform için dönüm noktası İmparator Fiarlken’in 1527’de Roma’yı ele ge¬çirmesi oldu.
 Trento Konsili kararları bütün Avrupa’da hemen kabul görmedi. İspanya, kon¬sil kararlarını en fazla sahiplenen ve uygulamaya geçiren ülke oldu. Buna mukabil özellikle Fransa’da konsil kararlarına karşı ciddi bir muhalefet oluştu ve ülke iç sa¬vaşa sürüklendi. Avusturya ve Güney Almanya prensliklerinde de benzeri iç savaş¬lar başladı ve çatışmalar Otuz Yıl Savaşları’nın başlamasında etkili oldu.
Papa XIII. Gregorius ve Takvim
 Dünyanın büyük kısmında kullanılan Gregoryen Takvimi menşei Roma İmparatorluğu’na uzanan bir takvimdir. Takvimin başlangıç tarihi Roma’nın efsanevî kuruluş yılı olan M.Ö. 753’tü.
 Roma’da takvim alanındaki en büyük reformu yapan isim ise Jül Sezar oldu.
Avrupa’da Değişen Nüfus Oranları (1550-1650)
 Avrupa’daki 1500 ile 1600 yılları arasında bazı ülkelerin nüfus artış oranları şu şekildeydi: İngiltere, 4.1 milyondan 4.8 milyona; İsveç, 0.8 milyondan 1 milyona; Fransa, 12 milyondan 15 milyona ulaştı. Kıtanın toplam nüfusu 1500’lerde yaklaşık 82 milyon iken 1600’lerin hemen başında yaklaşık 105 milyon oldu.
 Artan nüfus beraberinde bazı ciddi problemleri de getirdi. Bunların en önemlisi de tahıl fiyatlarındaki artıştı. Tahıl ihtiyacını gidermek için başvurulan en yaygın yöntem orman alanlarının tarıma açılmasıydı.
 Bütün 16. yüzyıl boyunca Venedik gibi ticaret merkezleri hariç Avrupa’da faz¬la görülmeyen veba, 17. yüzyılda kıtada yine ölüm saçmaya başladı.
ÖZET
 Otuz Yıl Savaşlarından sonra Avrupa’daki güçler dengesi büyük bir değişim geçirdi. Fransa giderek Avrupa’nın hakemi oldu. Dokuz Yıl Savaşları’ndan itibaren yeniden önemli bir değişim yaşandı. Fransa bu savaştan sonra geri plana çekilirken İngiltere, Avrupa üzerindeki nüfuzunu arttırdı. Bu arada 16.yüzyıl Avrupa’sının en büyük güçlerinden olan İspanya ise 17. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ikinci derecedeki devletler derecesine düştü.




ÜNİTE:6
GÜNEŞ KRAL ÇAĞI (1648-1697)
AVRUPA’NIN HAKEMİ: FRANSA

 Orta ve Batı Avrupa’da Fransa’nın merkezde olduğu bir dönemdir. Otuz Yıl Savaşları sırasında Protestan devletlerle işbirliği yaparak, Ispanya ve Avusturya’yı mağlup edip, Habsburg hanedanının üstünlüğüne son vermiştir.
Fronde İsyanları (1648-1653)
 Fransa, Ispanya ile savaşa devam ettiği yıllarda ülkede Fronde İsyanı denilen büyük bir isyan başladı. Fronde İsyanı, aslında 1624-1642 yılları arasında Fransa başbakanı olan Kardinal Richelieu’nün soyluların nüfuzunu kırarak meclisin gücünü azaltmaya yönelik politikalarına bir tepki olarak ortaya çıkmıştı. Richelieu’den sonra Fransa başbakanı olan Mazarin’in de aynı politikaları, daha da ileri götürerek devam ettirmesi 1648’de Paris’te Fronde İsyanı’mn çıkmasına sebep oldu.Fronde kelime anlamı olarak “sapan” demekti. isyana bu ismin verilmesinin sebebi ise asilerin Mazarin ve taraftarlarını sapanlarla taşa tutmalarıydı.
 1 Nisan 1649’da asiler ile Mazarin, Rueil Barışı’nı imzaladı ve Fronde İsyanı bir süreliğine sona erdi.Fronde İsyanı’ndaki ikinci safha Ocak 1650’de başladı ve Eylül 1653’e kadar de¬vam etti.Bu yollardan en etkili olanı yayınlanan bin¬lerce broşür ve kitapçıktı.Conde Prensi’nin isyana katılması se¬bebiyle isyanın ikinci dalgasına “Prensler Ayaklanması” da denilir.
 Conde Prensi’nin kaçmasından ve Paris’teki Fronde liderle¬rinin kazanılmasından sonra 1648’den itibaren Fransa’da iç savaşa sebep olan is¬yanlar da sona erdi.
 Fronde İsyanları, ülkenin rejimine veya kralın otoritesine yönelik isyanlar değildi.
Güneş Kralın Mutlakiyetçi İktidarı
 XIV. Louis, tam anlamı ile mutlakiyetçi bir yönetim anlayışına sahipti. Tanrı adına ülkeyi ve hatta dünyayı kendisinin yönetmesi gerektiğine inanmaktaydı.Versay (Versailles) SarayıBahçeleri ve binalarıyla devasa bir kompleks olan bu yapı “Güneş Kral” XIV. Louis’nin gücünü ve görkemini yansıttığı gibi, kendisini Paris şehir merkezindeki sıradan insanlardan da uzak tutmaktaydı.
 XIV. Louis, aşırı harcamalardan sorumlu tuttuğu Maliye Bakanı Nicolas Fouquet’i görevinden alarak güvendiği bir isim olan Jean-Baptiste Colbert’i bu göreve tayin etti. Fransa tarihinin en ünlü ba¬kanlarından (aynı zamanda başvekil görevi üstlenmiştir) olan Colbert, merkantilist bir ekonomik anlayış sergileyerek çağma damgasını vurdu.
 Colbert zamanında merkantilizm, Fransa'nın resmî siyaseti haline geldiği için Fransız merkantilizmine “Colbertizm” denmiştir.
 Merkantilizm: Bir ülkenin zenginliği ve gücünün, sahip olduğu değerli madenlerle ölçülebileceği fikrine dayanan bir ekonomik sistemdir. Toprağa dayalı Feodalite yerine, zenginliğin kaynağı ticarettir, ihracatı mümkün olabildiğince artırmak, ithalatı ise mümkün olabildiğince düşük seviyede tutmak temel amaçtır. Devlet, yatırımları ve ekonomik faaliyetleri yönlendirip, teşvik eder ve denetlerdi.
Fransa’yı Avrupa’nın Hakemi Yapan Savaşları
 Fransa, XIV. Louis’nin iktidarı döneminde neredeyse 50 yıl boyunca, çeşitli fasıla¬larla, Avrupa’daki diğer ülkelerle savaş hâlinde oldu. Bu sürecin başlangıcı 1667’de patlak veren İspanya ve Hollanda’ya karşı “İntikal Savaşları’’dır.
 İn¬giltere ile denizlerin hakimiyeti için gerçekleştirdiği savaşı, 1667 Breda Antlaşması ile noktalayan Hollanda, önce XIV. Louis’ye, İspanya ile olan savaşı bitirmesi için arabuluculuk teklifinde bulundu ancak olumsuz cevap alınca, Ispanya’nın yanın¬da savaşa katıldı.
 1678’e gelindiğinde barış görüşmeleri yeniden hız kazandı. Önce Hollanda ile 10 Ağustos 1678’de daha sonra da İspanya ile 17 Eylül 1678 ve 5 Şubat 1679’da üç antlaşma imzalandı. Bu üç antlaşmaya da daha sonra “Nijmegen Antlaşması” denildi.Antlaşma İspanya için tam manasıyla bir hezimetti.
 Sebastien Vauban: Avrupa tarihinin en önemli askeri mimarlarından biridir. 16. yüzyılın ikinci yarısından beri uygulanmakta olan Trace Italienne (Yıldız şeklinde, kalın ve alçak duvarlı tahkimat modeli) tekniğini mükemmel formuna ulaştırmıştır
Fransa’da Nantes Fermanı’nın Kaldırılması
 13 Nisan 1598’de Fransa Kralı IV. Henri tarafından yayımlanan ve Kalvinistler’e haklar tanıyan Nantes Fermanı, XIV. Louis’nin emri üzerine 1685 Ekim’inde kaldırıldı. Zira XIV. Louis, mutlak bir iktidar kurmak istemekte, bunun için de “Bir inanç, bir yasa, bir kral” tezini savunmaktaydı.Bunun sonunda Avrupa’nın büyük bir kısmının katıldığı, Fransa’yı zora so¬kan ve 1688-1697 yılları arasında devam eden Dokuz Yıl Savaşları başladı.
Papalık ve XIV. Louis
 Gallikanlık: Papalık'ın Fransa kilisesi üzerindeki hakimiyetinin kısıtlanıp, kilisenin krala bağlı kalmasıdır.
XIV. Louis’nin İktidarının Son Yılları
 XIV. Louis’nin hükümdarlık yılları Fransa tarihinde Büyük Yüzyıl (Grand Siec- le) olarak anılır. Güneş Kral, tahtta 72 yıl kaldı ama fiili hükümdarlık süresi 54 yıl¬dı.
Yollar, li¬manlar yapıldı; imalathaneler kuruldu. Fransa ekonomik olarak güçlendi. XIV. Louis tarihe “Güneş Kral’’ olarak geçti.
 İlk Gazete: En önemli kültür olaylarından biri olarak 163l'de ilk gazete Paris'te yayınlandı. Kralın saray tarihçisi Renaudot tarafından “La Gazette" ismiyle çıkarılan gazetede haberler ve iş ilanları vardı. Pahalı satıldığı için orta gelirliler beş-on kişi toplanarak gazete alırlardı. Zenginler arasında gazete okumak moda olmuştu.
PARLAMENTO-KRAL MÜCADELESİ: İNGİLTERE
II. Charles’ın İktidara Gelişi
 Kral olmayı kabul etmeyen Cromwell bunun yerine kendisine diktatörlük yet¬kilerini sağlayan kral naibi (lord protector) unvanını aldı. Oliver Cromwell, 1658’de ölünce kral naibi ünvanı oğlu Richard Cromwell’e geçti
 Iskoçlar’m desteğini alan II. Charles, yeniden devletin başına geçti.II. Charles, 1660’da Brüksel’den gelerek, tahtına oturmadan evvel Breda Beyan- namesi’ni ilan ederek, eski toprak düzenine dönülmesini, mülkiyet hakkının kabulünü, askerlere olan borcun ödenmesini ve genel bir af ilanını kabul etti. 25 Mayıs 1660’da İngiltere’ye döndü ve 29 Mayıs 1660’da taç giydi. Böylece, cumhuriyet dönemi bitti ve İngiltere’de bir restorasyon süreci başladı.
Şanlı Devrim (Glorious Revolution)
 Katolikliğin sarayda etkisinin artması, halkta ve parlamentoda tedirginliğe se¬bep olmuş ve Katolik nüfuzunun kırılması için Katolik olarak devlet hizmetinde bulunmayı engelleyen bir tasarı olan “Test Act” parlamento tarafından 1673’te kabul edilmişti.
 III. William’ın hem de eşi II. Mary’nin ortak hükümdar olmalarına karar verildi. Kral III. William ve Kraliçe II. Mary 11 Nisan 1689’da beraber taç giydiler.
 Bu dönemin en önemli siyasal metni 16 Aralık 1689’da kabul edilen Bill of Rights (HaklarBeyannâmesi) olmuştur ki bu belge hâlâ İngiliz hukuk sisteminin temel yasalarından biri olan, insan hakları ve ifade özgürlüğü konusunda tarihteki en ünlü metinlerden biridir.
17. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA İSKANDİNAVYA
 İsveç, 1648 Vesfalya Antlaşması’yla İskandinavya ve Baltık’taki en güçlü devlet ko¬numuna yükselmişti.
Lex Regia’nın Kabulü
 1665’te kraliyet kanunu olarak nitelendirilebilecek “Lex Regia” kabul edilerek Danimarka’da kral merkezli mutlak monarşiye geçildi.
17. YÜZYILDA İTALYA
 Rönesans, aslında bir değişim hareketi veya kiliseye karşı tepki değil, bizzat Katolik kilisesinin desteklediği, organize ettiği bir hareketti. 17. yüzyıla girerken Italyan yarımadasındaki parçalanmışlık sürmekteydi.
 Venedik: Doğu Akdeniz ve Adriyatik’te önemli sayıda koloniye sahip olan Venedik tam bir deniz-ticaret devletiydi.Venedik, 1606’da, Papa V. Paul ile iki ruhbanın suç işlemesi yüzünden, kavga¬lı hâle geldi, Papalık ruhbanların dokunulmazlığı olduğunu savundu. Venedik’in bunu kabul etmemesi üzerine, Papalık, Venedik’te “enterdi” ilan etti, ancak bu Fransa’nın arabuluculuğuyla bir yıl sonra kaldırıldı.
 Enterdi: Bir ülkenin dinen gayrimeşru bir yönetim her türlü vaftiz, evlenme, uygulamasının geçersiz hâle gelmesidir. Toplu pazarlık: Bir tarafta sendika, diğer tarafta da işveren ya da işveren örgütünün yer aldığı, ücret ve çalışma koşullarına ilişkin yapılan pazarlık ve görüşmelerdir.
 Toskana Grandükalıği: Papalık’ın onayı ile 1569’a kadar Floransa Dükalığı olan bu devlet Toskana Grandükalığı’na dönüşmüştü.
 Ceneviz Cumhuriyeti: İtalya’nın kuzeybatısında yer alan bu devlet, tıpkı Venedik gibi Akdeniz ticaretinin zayıflamasından büyük zarar gördü
 Bununla beraber Cenova, Avrupa’nın en önemli finans merkezlerinden biri olmaya devam etti
 Savoy Dükalığı: Romalılar döneminde Galya Cisalpina olarak adlandırılan böl¬gede ve günümüz Fransa’sı ve İtalya’sı sınırında yer alan Savoy Dükalığı’nın mer¬kezi Torino’ydu.
HABSBURGLAR: İSPANYA VE AVUSTURYA
Fransa-İspanya Mücadelesi (1648-1659)
 Otuz Yıl Savaşları’nm (1618-1648) Vestfalya Antlaşması ile sona ermesine rağmen Fransa ile İspanya arasındaki mücadele 1659’a kadar devam etti. Ingiltere-Fransa arasındaki görüşmeler 1657’de bir ittifak antlaşması ile taçlandı.14 Haziran 1658’de İngiliz ve Fransız birlikleri Dunes Muharebesi’nde Ispanya’yı mağlup ettiler. Bu yenilgiden sonra İspanya barış talebinde bulundu. Ispanya’nın bu talebi İngiltere ile Fransa tarafından kabul gördü ve Kasım 1659’da Pireneler Antlaşması imzalandı.
 Pireneler Antlaşması, Ispanya’nın artık Avrupa’daki ikinci derecedeki devletler seviyesine düştüğünün tescillenmesiydi.1668’de de Portekiz’in bağımsızlığını resmen tanıdı.
Yükselen Güç: Avusturya
 Otuz Yıl Savaşlarının en büyük kaybedeni Habsburg Monarşisi’ydi. Habsburglar’ın gerek İspanya kanadı gerekse de Avusturya kanadı Otuz Yıl Savaşları sonunda imzalanan Vestfalya Antlaşmasında büyük bir siyasî güç ve prestij kaybına uğramışlardı.
 İmparator Leopold için en büyük tehdit Osmanlı İmparatorluğu ve Fransa’ydı. Zira Avusturya’nın geleneksel politikası Fransa’yı Ren’in doğusundan, Osmanlı’yı Tuna’nın kuzeyinden uzak tutmaktı.Osmanlılar Erdel Meselesi yüzünden, Avusturya’ya 1663’te savaş ilan ettiler, Uyvar ve Neograt Kalelerini fethettiler. Osmanlı lehine hükümler içeren Vasvar Antlaşması’nı imzalaması, aslında Leopold’un temkinli po¬litikası ile alakalıydı. Avusturya’yı düştüğü bu sıkıntılı durumdan kurtaran olay ise 1683’teki II. Viya¬na Kuşatması oldu. 1699’da Karlofça Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile birlikte Avusturya, Macaristan’ı yönetme fırsatı buldu ve bu durum batıda da Fransa’nın elini zayıflat¬tı.
AVRUPA’DA GÜÇ DENGELERİNİ DEĞİŞTİREN MÜCADELE: DOKUZ YIL SAVAŞLARI
 17. yüzyılın başında Avrupa’da iki büyük güç bulunmaktaydı. Avrupa’nın doğusuna Osmanlılar hakimken, Almanya, Avusturya ve Ispanya’daki Habsburglar, kıtadaki diğer büyük güç konumundaydılar.
 Büyük İttifak” olarak bilinen bu Fransa karşıtı koalisyon, Kutsal Roma-Cermen İmparatoru Leopold ile Hollanda Kralı III. William Orange’nin önderliğinde kurul-muştu. Koalisyonun amacı, Ren bölgesinde yer alan Palatin Elektörlüğü’nü, Fransa’nın saldırılarından korumaktı. Bu ittifak 1686’da Augsburg’ta teşekkül ettiğinden Augsburg Ligi olarak da anılmaktaydı.
 Fransa’nın; Avusturya ve Alman Prenslikleri ile olan mücadelesi, Osmanlılar’a da nefes aldırmıştı. Nihayet 1697’de taraflar arasında Ryswick Antlaşması imzalandı. Antlaşma ile Fransa ele geçirdiği toprakların bir kısmını iade etmeyi taahhüt etmekteydi. Antlaşma, “status quo ante bellum”, prensibine göre hazırlanmıştı.
 Fransa’nın, uzun süren bu savaştan kendisi için fazla bir kazanımı olmadan ayrılmasının temel sebebi, İngiltere -Hollanda koalisyonu karşısında denizlerde yaşanılan zorluklar, ticaretin aksaması, malî harcamaların savaş yüzünden çok artması ve özellikle Felemenk ve Ren’de elde edilen zaferlerin stratejik kazanımlara dönüşmemesiydi.
 Dokuz Yıl Savaşları, Osmanlı İmparatorluğu'nun ise yararına oldu, zira bu savaş dolayısıyla Avusturya ve Alman Prenslikleri kuvvetlerinin bir kısmını batıya kaydırmak zorunda kaldılar ve böylece Türk tarafı rahat bir nefes alabildi. Osmanlılar, Dokuz Yıl Savaşları'nı avantaja döndürmeyi de bildiler ve 1688-1690 arası süreçte Sırbistan'ı yeniden fethettiler.
 BİLİMSEL GELİŞMELER
 “Aydınlanma" düşüncesinin temellerini oluşturmuştur. İnsan dikkatini doğaya yöneltmiş ve adeta doğa yeniden keşfedilmeye başlanmıştır.
 17. yüzyıldaki gelişmelerden biri de laisizmin giderek yükselmesidir. Bu yüzyıldaki gelişmeleri özetleyen tek bir tarif ise “düşüncenin dünyevîleşmesidir". 17. yüzyılda dünya önce meşrulaştırılmış, sonra anlaşılıp kavranmış ve daha sonra da ona hakim olunmuştur.
 17. yüzyılda modern felsefenin temelleri atıldı, matematikte bir patlama oldu ve klasik fizik kuruldu. İngiltere’de Francis Bacon Empirizm’in, Fransa’da Rene Descartes ise Rasyonalizm’in kurucuları olarak bu yüzyılda öne çıktılar.
 17. yüzyılda matematik gelişmelerinin yaşandığı bir dönem olmuş ve önemli matematikçiler yetişmiştir. Rene Descartes, Pierre de Fermat, Blaise Pascal, Mac- laurin, Parent, Clairault ve Euler gibi matematikçiler Analitik Geometri’nin temelle¬rini atmışlardır.
 17. yüzyıl fizik sahasında da önemli buluşların yapıldığı ve büyük fizikçilerin yetiştiği bir yüzyıldı. Bu sahadaki en önemli gelişme hiç şüphesiz klasik fiziğin kurulmasıydı. Bu sahada öne çıkan iki isim ise Galileo Galilei ve Isaac Newton’dur.
 Newton’un başyapıtı sayılabilecek eser ise, 1687’de yazdığı “Philosophiae Naturalis Principia Mathematica” isimli eserdir.
 Doktor William Harvey, kalpten başlayan kan dolaşımını tanımlamıştır. Antonie van Leeuwenhoek ise yaptığı araştırmalarla Mikrobiyolojinin babası sayılmıştır





ÜNİTE:7
KUZEY’İN YÜKSELİŞİ (1697-1748)

İSPANYA VERASET SAVAŞLARI

(1702-1714)
İspanya’yı Taksim Antlaşmaları
 İngiltere ve Fransa, bazı tarihçiler tarafından “İlk Dünya Savaşı” olarak adlandı¬rılan “Dokuz Yıl Savaşlarından sonra, Avrupa’nın geneline yayılacak bir savaş is¬temediklerinden İspanya meselesinde birlikte hareket etmek üzere harekete geçti¬ler.Bu sebeplerden İngiltere ve Fransa, Ispan¬ya meselesinde ortak hareket etti.
 İngiliz ve Fransız diplomatların müzakereleri sonucunda 1698’de “Birinci Taksim Antlaşması” kabul edildi. Bu antlaşmaya göre II. Carlos’un ölümünden sonra yerine Bavyera Elektör Prensi Joseph Ferdinand, İspanya kralı olacaktı fakat Ferdinand’ın 1699 Şubat’mda aniden ölmesi üzerine antlaşma hayata geçirilemeden fiilen hükümsüz kaldı. Bu yüzden İngiltere ile Fransa arasında 1699 Haziran’ında “İkinci Taksim Antlaşması” imzalandı. Bu antlaşmaya göre Avusturya Kralı I. Leopold’ün küçük oğlu Karl, İspanya, denizaşırı imparatorluğu ve Güney Hollanda’ya kral olacak; Fransa, Napoli ve Milano’yu dukalıkları ile değiştirecekti.
 1683’te Osmanlı İmparatorluğu tarafından başlatılan ancak sonuçları itibariyle Türk tarafının ağır yenilgiler yaşadığı “Uzun Türk Savaşları” döneminde en kârlı çıkan devlet Avusturya olmuştu.
 7 Eylül 1701’de Denizci Devletler, İngiltere ve Avusturya, Lahey Büyük Ittifakı’nda bir araya geldiler. Lahey Ittifakı’nda kabul edilen maddelere göre V. Felibe’ye İspanya ile sömürgeler bırakılacak, İspanya ve Fransa tahtları birbirinden ayrı kabul edilecek, Avusturya Kralı I. Leopold’e Güney Hollanda verilecek, Denizci Devletler ise Ispanya’dan ticari imtiyazlar elde edeceklerdi.
Savaşın Başlaması
 Savaşın ilerleyen yıllarında Prusya da Lahey Büyük Ittifakı’na dâhil oldu. Savaşın asıl malî yükünü Deniz Devletleri çekmekteydi. Özellikle İngiltere ve Hollanda savaşın en önemli finansörleriydi ve Veraset Savaşları, bu iki ülkeyi birbirine daha çok yakınlaştırdı. İki ülke arasında, İngiltere’nin aleyhine olsa da, 1709’da Mania Antlaşması imzalandı.
 Prens Eugen’in 1697’de Zenta Savaşı’nda Türk ordu¬su karşısında başarıya götüren “beklenmeyen hızı”, 1708’de de müttefik orduları¬na başarı getirdi.
Barış Görüşmeleri
 1709’da Lahey’de başlatılan ilk barış görüşmelerinden, müttefiklerin ağır talepleri yüzünden, olumlu bir sonuç çıkmadı ve Fransa Kralı XIV. Louis, bu şartları kabul etmek yerine savaşa devam emri verdi. İkinci barış gö¬rüşmeleri de müttefikler arasındaki fikir ve çıkar ayrılıkları yüzünden yarıda kesildi.
 Barış, İngiltere’deki kabine değişikliği ile mümkün oldu. Ayrıca gizlice Fransa ile görüşmeler başlatıldı. İngiltere barış isteğinde ciddi olduğunu göstermek için savaşın kaderini tayin eden ve başarıların arkasındaki en önemli isimlerden biri olan Marlborough’u 1711 Aralık’ında görevden aldı.İngilte¬re’nin barış arzusunu hızlandıran asıl önemli gelişme ise 17 Nisan 1711’de Kutsal Roma-Cermen İmparatoru I. Joseph’in varis bırakmadan ölümü oldu.
Utrecht Antlaşması
 Müttefikler ile Fransa arasında barış görüşmeleri yeniden başladı. Görüşmeler yaklaşık bir sene sürdü ve 11 Nisan 1713’te ise İngiltere, Fransa, Hollanda, Savoy, İspanya ile Prusya arasında Utrecht Barışı imzalandı. Antlaşmaya göre V. Felibe, İspanya ve denizaşırı imparatorluğa; İngiltere, Cebelitarık ve Minorka’ya; Hollanda ise Fransa hâkimiyetindeki Flanders’deki birkaç önemli şehre hâkim olacaktı.
 Avusturya ise İspanya Veraset Savaşlarından en fazla toprak kazanan devlet olarak çıktı ve Avrupa’nın en büyük devleti hâline gel¬di.
 Kazanan cephede yer almasına rağmen Hollanda,borcu beş kat arttı ve neredeyse ülke iflasın eşiğine geldi. İlerleyen yıllarda Hollanda’nın Avrupa siyaseti üzerindeki etkisi tedricen geriledi.Utrecht Antlaşmasından sonraki 20 yılda Batı Avrupa’ya göreceli bir barış dö¬nemi hâkim oldu.
RUSYA’NIN BİR AVRUPA GÜCÜ HÂLİNE GELMESİ
Kuzey Savaşları (1700-1721)
 Doğu Avrupa’da 1697’den itibaren ittifaklar kurulmaya başlandı. Bu ittifakların kurulmasının en önemli sebebi ise İsveç’in bölgedeki nüfuzunun ve askerî gücünün meydana ge¬tirdiği baskı idi.İsveç, XI. Şarl döneminde de Avrupa’nın en önde gelen devletlerinden biri ol¬maya devam etti.
 Do¬ğu Avrupa’da güç dengeleri de değişti ve bu yüzyıldan itibaren iki devlet öne çık¬maya başladı. Bunlar Prusya ve Rusya idi.
 1698’de Danimarka, İsveç aleyhinde bir koalisyon oluşturmak amacıyla Lehis¬tan ile irtibata geçti.
 Petro liderliğindeki Rusya için en önemli hedef İsveç aleyhine olacak şekilde topraklarını genişletmekti. Bunun için de güneyde kendi¬ni garantiye almak zorundaydı. Bu minvalde 1700’de Osmanlı İmparatorluğu ile İs¬tanbul Antlaşması imzalandı ve Petro, bu antlaşmadan sonra bütün dikkatini İsveç savaşma verdi.,
 İngiliz ve Hollanda donanmalarının yardımına yetişmesi İsveç Kralı XII. Şarl’a hiç beklemediği avantajlar sağladı.Danimarka’nın başkenti Kopenhag’ı kuşattı. Danimarka, İsveç’ten barış talebinde bulundu. XII. Şarl, bu talebi doğuda elini rahatlatmak adına kabul etti ve 18 Ağustos 1700’de “Travendal Barışı” imzalandı.
Poltava Savaşı (1709)
 Rusya-İsveç arasında oldu.1708’de Rusya ile İsveç arasında bir savaş olmadı. İsveç birlikleri 1709 kışı¬nı bozkırlarda ve şiddetli soğukla mücadele ederek geçirdi. 8 Temmuz 1709’da Poltava’da 50 bin kişilik Rus ordusu tarafından neredeyse tamamen imha edildi.Rusya, kesin bir şekilde Avrupa devletleri arasına girdiğini orta¬ya koymuştu ve 18. yüzyıl, Rusya’nın hızlı yükselişine şahit olacaktı. Petro, reform¬larının meyvesini Poltava zaferi ile toplamıştı.
 XII. Şarl ise Osmanlı İmparatorluğu’nu Rusya aleyhine bir savaşa teşvik etmek üzere girişimlerde bulundu. Osmanlı İmparatorluğu, 1711’de Rusya’ya savaş ilan etti ve Prut mevkiinde Büyük Petro, Türk ordusu tarafından köşeye sıkıştırıldı.
 Temmuz 1711’de yapılan antlaşmaya göre Rusya, Karadeniz’deki kazanımlarından vazgeçti. Ayrıca yine bu antlaşma ile Lehistan’ın serbestiyetine müdahale etmeyeceğini taahhüt etti.İsveç’in durumu Batı Avrupa’da İspanya Vera¬set Savaşları’na son veren Utrecht Barışı’ndan sonra daha da zorlaştı.
Nystad Antlaşması
 Rusya ve Prusya ayrı bir grup, Danimarka ve Hanover ayrı bir grup oluşturdu. Böylece Kuzey İttifakı, 17l6’da ortadan kalktı ve İsveç mirası üzerinde güç mücadelesi verilmeye başlandı.
 5 Ocak 1719’da İngiltere’nin gayretleri sonucuAvusturya, Hanover, Lehistan ve İngiltere’nin katıldığı bir Viyana İttifakı kuruldu.En önemli gelişme ise 1716’dan beri devam eden Avusturya-Osmanlı savaşının, 21 Temmuz 1718 Pasarofça Antlaşması ile Avusturya’nın büyük kazanımlar elde ederek sona ermesiydi.
 Viyana Ittifakı’nın en önemli amacı Rusya’nın aşırı güçlenmesini engellemekti.İngiltere’nin Prusya’ya yakınlaşmasının uzun va¬dede aleyhine olacağını gören Avusturya, giderek Rusya’ya yaklaştı. Avusturya’nın Rusya’ya meyyal politikalar geliştirmeye başlaması İsveç’in elini zayıflattı ve Rusya ile 1721’de Nystad Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile İsveç artık Avrupa’nın en büyük devletlerinden biri değil, bir Baltık devleti seviyesine düştü. Kuzey Savaşı da sona erdi.
 Nystad Barışı, İsveç için bir çöküşü ifade ederken Rusya için ise bir Avrupa devleti olduğunun göstergesiydi.Kuzey Savaşı’ndan en kazançlı çıkan ülke hiç kuşkusuz Rusya oldu.
Büyük Petro’nun Reformları
 Strelitzler: Moskova garnizonunun en önemli askeri birliğiydiler. 17. yüzyıla kadar Rus ordusunun en önemli birliklerini oluşturmalarına rağmen bu yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa'daki modern ordular karşısında yetersiz kalmaya başladılar ve sık sık isyan etmeleri yüzünden bu birliği kendine bir tehdit olarak gören Büyük Petro bu askeri birliği kaldırdı. Bazı tarihçiler strelitzleri Osmanlıdaki yeniçerilere benzetmişlerdir.
 Duma: Rusya'da asillerin yüksek kesimlerinden oluşan, bazı yaptırım ve yargı işlevlerine sahip danışma meclisine verilen addır.
 Petro, 1697’de 270 kişilik bir toplulukla kendisini Topçu Petr Mihaylov adıyla gizleyerek Avrupa’ya gitti. Bu yolculuğun asıl amacı Osmanlı İmparatorluğu aley¬hinde bir kampanya başlatmaktı, ancak bunun mümkün olmadığı görüldü ve Rus çarı bunu merak ettiği Avrupa medeniyetini bir keşif turuna gönderdi.
 Bu minvalde askerliği zorunlu hâle getirdi ve Rusya’nın ilk millî ordusu onun zamanında kuruldu.
 Ateşli silahların kullanılmasını yaygınlaştırdı, askeri eğitime önem verdi. Kara ordusunda ve donanmada ağır silahları kullanacak insanların eğitimi için akademiler kurdu,İlk Rus donanmasını kurdu ve ülkesinin denizlerde de bir güç olarak boy göstermesini sağladı
 strelitzleri yok etti.Petro’nun iktidarının ilk yılları Rusya’nın ekonomik açıdan en geri olduğu döneme rastlamıştı. Bu minvalde lonca sistemini geliştirdi, sanayinin gelişmesine ve millileşmesine çalıştı.
 Ülkesinin dış ticaret hacmini yedi kat arttırdı, toprak mülkiyetini yeniden dü¬zenledi ve serflerin sanayi işlerinde çalışmalarını sağladı. Rus takvimini Avrupa’nın kullandığı takvime uygun hale getirdi. Slav alfabesini modernleştirdi. İlk Rus gaze¬tesi Vedemosti’yi yayınlattı. 1724’te Petersburg Bilim ve Sanat Akademisi’ni kurdu. Eğitim sistemini laikleştirdi, Avrupa’ya çok sayıda öğrenci gönderdi, soylular dışın-dakilere eğitim olanaklarını açtı. Batı dillerinde yayımlanan kitapları Rusça’ya çe¬virtti. Reformları önündeki en büyük engellerden biri olarak gördüğü Ortodoks Kilisesi’ni bir devlet dairesi statüsüne soktu.
Rusya’nın Doğuda Güçlenmesi
 Büyük Petro idaresindeki Rusya ise giderek dikkatini İran’a yoğunlaş¬tırmıştı.
 Mahmud Afgan, 1722’de İran’daki Safevî hanedanına son verdi ve İran bir iç savaşa sürüklendi. Taht mücadelesini kaybeden II. Tahmasb’m Rusya’ya sığınması İran’daki mücadeleye farklı boyutlar kazandırdı.
 Rus birliklerinin Bakü’ye yönelmeleri üzerine savaşa Osmanlı İmparatorluğu da müdahil olmak zorunda kaldı.Türk tehdidi karşısında Petro, geri adım attı fakat Kafkaslar’daki güç mücadelesi devam etti.Rusya’nın Şirvan’a ilerlemesi ve Reşt Şehri’ni muhasara etmesi üzerine Osman- lı-Rusya ilişkileri yeniden gerildi.
 Osmanlı-Rusya savaşını çıkarlarına ters gören Fran¬sa araya girdi ve iki ülkenin 24 Haziran 1724’te İstanbul Antlaşması’m imzalaması¬nı sağladı.
AVRUPA’DA GEÇİCİ SÜKÛNET VE BARIŞ DÖNEMİ (1715-1730)
 11 Nisan 1713’te imzalanan Utrecht Antlaşmasından sonra Batı Avrupa devletleri arasında 1730’a kadar sürecek olan bir barış dönemi başlamıştı. Utrecht Barışı, savaşa taraf olan devletlere ekonomilerin düzeltmeleri ve iç istikrarı yeniden sağlamaları için bir fırsat vermişti.
 Türk tehlikesine karşı konumunu sağlamlaştırmak isteyen Avusturya, Hazi¬ran 1716’da İngiltere ile Westminster Antlaşmasını imzaladı.
 28 Kasım 1716’da Ingiltere-Fransa ittifakı imzalandı. 4 Ocak 1717’de Hollanda’nın da katılmasıyla “Üçlü İttifak” kuruldu. İspanya ile Avusturya’yı barıştırmaya çalıştılar.Ispanya’nın ittifaka dâhil olmak istememesinin en önemli sebebi, Avusturya’nın Osmanlı İmparatorluğu ile savaş hâlinde olması idi.
 1720 yılı “ittifak” için oldukça sıkıntılı geçti. Zira İngiltere ve Fransa’da ciddi boyutlarda ekonomik darboğaz baş gösterdi. Buna mukabil 1722’ye gelindiğinde “Dörtlü İttifak” dağılmanın eşiğine geldi. Bunun en önemli sebebi ise İngiltere ile Fransa arasındaki giderek artan işbirliği idi.
DENGELERİN BOZULMASI VE YENİ SAVAŞLAR DÖNEMİ
İspanya - Avusturya Antlaşması (1725)
 İngiltere ve Fransa, Viyana Ittifakı’na karşı bir ittifak oluşturmak üzere hareke¬te geçtiler. Bunun için Prusya, Hanover ve Hollanda ile görüşmeler yapıldı ve 3 Ey¬lül 1725’te Hanover İttifakı kuruldu.Bu ittifakın temel amacı Rusya ve Ispanya- Avusturya tehlikesini bertaraf etmekti.
 Ağustos 1725’te Avusturya ile Rusya arasında savunma ittifakı imzalandı. Prusya da Ekim 1726’da Avusturya ile Wusterhausen Antlaşmasını imzaladı.
 Ingiltere-Fransa arasındaki diplomatik işbirliğine son veren en önemli gelişme ise 16 Mart 1731’de İngiltere ile Avusturya arasında İkinci Viyana Antlaşması’nın imzalanmasıydı. İspanya’nın da 1731 Temmuz’unda bu ittifaka katılması Fransa’nın elini giderek zayıflattı ve Ingiltere-Fransa işbirliği artık tamamen hükümsüz kaldı.
Lehistan Veraset Savaşları
 1731’de imzalanan İkinci Viyana Antlaşması ile birlikte Avrupa’da güç dengeleri ve ittifaklar yeniden şekillenmeye başladı
 Bu ittifakta Avusturya, İngiltere, İspanya, Rusya ve Prusya yeralıyordu.
 Fransa’nın kurmak isteği ittifakta Danimarka, İsveç, Lehistan ve Osmanlı İmparatorluğumun bulunması hedefleniyordu.
 Savoy ile yapılan antlaşmadan hemen sonra Fransa, 10 Ekim 1733’te Avustur¬ya’ya savaş ilan etti ve ordularını Kuzey İtalya’ya şevketti. Fransa-Savoy birlikleri, kısa sürede Milano’yu ele geçirdi. Bu arada Avusturya’yı daha fazla sıkıştırmak is¬teyen Fransa, İspanya ile de diplomatik görüşmeleri başlattı. Fransa-lspanya görüş¬meleri 7 Kasım 1733’te “Birinci Family Compact”ın imzalanması ile birlikte bir itti¬fakla sonuçlandı
İttifak Arayışları
 Birinci Family Compact, Fransa’nın Avrupa kıtasındaki gücünü tahkim etti. İspanya orduları, Sicilya ve Napoli’yi ele geçirdi. Böylece Lehistan Veraset Savaşları, giderek bir Avrupa savaşma dönüştü.
Batı Avrupa’da Barış, Doğu Avrupa’da Savaş (1736-1739)
 Üçüncü Viyana Antlaşması ile Batı Avrupa’da barış dönemi başlarken Doğu Avru¬pa’da ise savaş için son hazırlıklar yapılıyordu. Savaşın en önemli nedeni Rus¬ya’nın Karadeniz’e açılma arzusuydu.
 Nihayet 1739’da Fransa’nın aracılığıyla Avusturya ve Rusya ile Belgrad Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma Türk tarafına önemli kazanımlar sağladı. Belgrad Antlaşması, Avrupa güç dengesinde de önemli bir yere sahiptir.
 1739 Belgrad Antlaşması ile Doğu Avrupa’da barış tesis edildi fakat Batı Avrupa’da yeni bir savaş başlamıştı.
İngiltere - İspanya ya da Jenkins’in Kulağı Savaşı
 Batı Avrupa’da Ingil¬tere ile Ispanya arasında yeni bir savaş başladı. Savaşın oldukça ilginç bir gerekçe¬si vardı. 1738’de Jenkins adındaki bir kaptan Avam Kamarası’na gelmiş ve temsil¬cilere kesik bir kulak göstermiştir. Bu kulağın kendi kulağı olduğunu ve uluslara¬rası deniz sularını ihmal ettiği gerekçesiyle Ispanyollar tarafından kesildiğini iddia etmiştir. Bu iddia, kısa sürede Londra sokaklarına yayılmış ve büyük bir tepkiye sebep olmuştur. Ingiltere kabinesi halkın baskısına dayanamamış ve Ispanya’ya sa¬vaş ilan edilmiştir.
 Jenkins’in kesik kulağı yüzünden ilan edilmiş gibi gözükse de savaşın arkasın¬da daha önemli başka önemli sebepler vardı. Bunların en önemlisi de Ingiliz de¬nizcilerin sömürge mücadelesinden daha fazla pay elde etme isteğiydi.
AVUSTURYA VERASET SAVAŞLARI (1740-1748)
 Özellikle Avrupa’yı bir veraset savaşma sürüklemesi beklenen Avusturya’da¬ki hükümdar değişikliği VI. Karl’ın 1712’de kabul ettirdiği “Pragmatic Sanction” ile garanti altına alınmıştı.


Veraset Savaşından Çıkar Savaşına
 Theresa’nın imparatoriçe ilan edilmesinden istifade etmek isteyen ilk ülke Prusya oldu.Friedrich, 1740 Aralık’ında Avusturya’ya ait Silezya’yı istila etti ve böylece Avusturya Veraset Savaşları başladı.
 İngiltere, Prusya ve Saksonlar’a Avusturya ile barış antlaşması imzalamaları için baskı yapmaya başladı. Bu baskılar 1741 yazında so¬nuç verdi ve Prusya önce geçici daha sonra da daimi bir barış teklif etti.
 Prusya’nın teklifi Avusturya tarafından büyük bir memnuniyetle karşılandı ve 1742 Temmuz’unda İngiltere’nin tavassutu ile Breslau/Wroclaw Antlaşması imza¬landı. Bu antlaşma ile Avusturya, Silezya’yı Prusya’ya terketmek zorunda kaldı.
 Böylece Fransa, Avusturya savaşında giderek yalnız kaldı. Bu durumdan kurtulmak için Fransa, 1743’te İspanya ile itti¬fak görüşmelerini başlattı ve 1743 Ekim’inde “İkinci Family Compact” imzalandı.
Aix-la - Chapelle Antlaşması
 1747’ye gelindiğinde Mareşal Saxe komutasındaki Fransa ordusu Hollanda’yı istila etmeye hazırlanıyordu. Bu durum özellikle İngiltere’yi rahatsız etti ve Hollanda is¬tila edilmeden Fransa ile bir barış antlaşması imzalamak için 1748’de müzakerelere başlandı
 Barış görüşmeleri Aix-la-Chapelle/Aachen’de 1748’de başladı. Avusturya ve Ispanya’nın da razı edil¬mesinden sonra 18 Ekim 1748’de “Aix-la-Chapelle Antlaşması” kabul edildi.



ÜNİTE:8
AYDINLANMA VE ANTİK REJİM’İN (ANCİENT REGİME)SONU (1748-1789)


AVRUPA’DA BARIŞ VE DİPLOMATİK ARAYIŞ DÖNEMİ (1748-1755)
 Aix-la-Chapelle Antlaşması: Avusturya Veraset Savafllarımım sonunda 18 Ekim 1748’de imzalanmıştır.17.yüzyılda Avrupa’nın önde gelen üç bü¬yük devleti 1750’lere gelindiğinde artık ikinci sınıf devletler derecesine düşmüştü.Bunlar İspanya, Hollanda ve İsveç idi. Buna mukabil 18. yüzyılda Avrupa, Rusya ve Prusya’nın yükselişine şahitlik etti.
Fransa ve İngiltere
 Bu barış döneminde Fransa ekonomisini selamete çıkaracak tedbirler aldı. Zira sömürgelerdeki en büyük rakibi İngiltere ile muhtemel bir savaşta hazırlıksız yakalanmak istemiyordu.
 Ingiltere Rusya ile diplomatik münasebetler kurmaya başlamıştır. Fransa, aleyhine olacak bu yakınlaşmayı engellemek, bu mümkün olmazsa da Fransa’nın kurmak istediği ittifakta Lehistan, İsveç,Prusya ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yer alması planlanıyordu.
Rusya
 1748-1755 tarihleri arasında Rusya’da ise yeni bir dönem başladı.
Avusturya ve Prusya
 Viyana hükümeti, Prusya tehlikesine karşın Rusya ile de ilişkilerini iyi tutmaya çalıştı.1748-1755 tarihleri arasında Avrupa'da bir sükûnet döneminin yaşanmasının en önemli
sebebi Avusturya Veraset Savaşları'nın yol açtığı malî krizdi. Bu krizi aşmak için girişim-
lerde bulunan Avrupa devletleri, muhtemel bir savaş için de ittifak görüşmelerini ihmal et-
mediler. Bu yüzden 1748-1755 arasındaki dönem, firtına öncesi sessizliğin yaşandığı bir
sükûnet ve toparlanma devresi oldu.
DİPLOMATİK DEVRİM (1755-1756)
İngiltere-Rusya İttifak Antlaşması
 30 Eylül 1755’te Rusya ile İngiltere arasında bir ittifak antlaşması imzalandı. Bu antlaşma, Avrupa’da daha önce kurulmuş olan ittifaklar sistemindeki ilk çatlak idi.
Westminster Antlaşması
 İngiltere, bu antlaşma ile hem Prusya Kralı II. Friedrich’in kendisi ile bir ittifak imzalamasını hedefliyor, hem de Fransa’nın Doğu Avrupa’daki etkisini azaltmak istiyordu
 Nihayet 16 Ocak 1756’da İngiltere ile Prusya arasında Westminster Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile birlikte Avrupa’da “diplomatik devrim” başladı.
 Ingiltere’nin Prusya ile antlaşma imzalamasına en sert tepkiyi Rusya verdi. Îngiltere-Prusya ittifakı, Avrupa’daki güç dengelerini tamamen alt üst etti. Buna mukabil bu ittifakın yakın gelecekte aleyhlerine olacağını gören Fransız ve Avusturyalı diplomatlar karşı bir ittifakın kurulması için harekete geçtiler.
Birinci Versay Antlaşması
 Westminster Antlaşması ile birlikte Fransa’nın, Avusturya ile ittifak kurmasına bir engel kalmadığı gibi, bu bir zorunluluk hâline geldi. İki ülke diplomatlarının müzakereleri sonucunda Fransa ile Avusturya arasında 1 Mayıs 1756’da Birinci Versay Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile birlikte Avrupa’daki “Diplomatik Devrim”de ikinci dalga da meydana geldi. Avrupa’nın kadim iki düşmanı bu antlaşma ile artık müttefik oldular.
İLK “DÜNYA SAVAŞI”: YEDİ YIL SAVAŞLARI (1756-1763)
Savaşın Başlaması
 Büyük Friedrich, bu tehlikenin önünü almak için yine tarihi bir adım attı ve ordularını Ağustos 1756’da Lehistan hâkimiyetindeki Saksonya’ya şevketti. Büyük Friedrich bu hedeflerinde de büyük oranda yanıldı ve tarihe ilk dünya savaşı diye geçen Yedi Yıl Savaşları’nın başlamasına sebep oldu.
 Prusya’nın Lehistan topraklarında hızla yayılmasının ve Avusturya’ya ait Bo¬hemya’ya saldırmasının bir diğer önemli sonucu da Fransa ile Avusturya arasında 1 Mayıs 1757’de İkinci Versay Antlaşması’nın imzalanması oldu.
1757-1761 Yıllarındaki Mücadeleler ve Barış Görüşmeleri
 1760, Avrupa’da Yedi Yıl Savaşları’nda dengelerin yeniden tersine döndüğü bir yıl oldu. Aslında yıl Prusya’nın yenilgileri ile başlamıştı.
“Büyük Mucize” ve Yedi Yıl Savaşlarım Sonlandıran Gelişmeler
 5 Ocak 1762’de 34 yaşındaki Petro, III. Petro olarak Rusya çarı ilan edildi ve bu, Rusya tarihinde olduğu kadar Avrupa tarihinde de önemli gelişmelerin miladı oldu. Selefi Çariçe Elizabeth’in aksine II. Friedrich’e büyük bir hayranlık duyan III. Petro, çar olduktan kısa bir süre sonra Rusya’nın Prusya ile olan savaşma son verdiğini ilan etti ve Rusya böylece Yedi Yıl Savaşlarından çekildi. Bu, Prusya tarihinde bir “mucize” olarak yorumlandı.
 Aralık 1762’ye gelindiğinde artık Avrupa’da Yedi Yıl Savaşları fiilen sona ermiş¬ti. 10 Şubat 1763’te imzalanan Paris Antlaşması ile bu durum hukukî bir zemin ka¬zandı.
 Fransa, bu antlaşma ile kıta üzerindeki gücünü ve otoritesini büyük oranda kaybetti. Bunu telafi edebilmek içinse Lehistan ve Osmanlı İmparatorluğu ile yeniden iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. Prusya, Avusturya ve Lehistan arasındaki barış da 15 Şubat 1763’te imzalanan ve savaş öncesi statükoyu esas alan “Hubertusburg Antlaşması” ile sağlandı. Yedi Yıl Savaşlarından en kârlı çıkan devletlerden biri hiç kuşkusuz Rusya oldu.
 Yedi Yıl Savaşlarından toprak kazanımı olarak en kârlı çıkan devlet İngiltere idi. Buna mukabil Fransa hem Kıta Avrupa'sındaki nüfuzunu kaybetti hem de sömürgelerinin büyük bir kısmını İngiltere’ye kaptırdı.
DOĞU AVRUPA KUZEY SİSTEMİ
LEHİSTAN’IN BİRİNCİ VE İKİNCİ TAKSİMİ (1763-1793) 1763-1764 Tarihleri Arasındaki Gelişmeler
 7 Eylül 1764’te II. Katerina’nın desteklediği Poniatowski, 5.584 asilzâdenin oyuyla Polonya kralı ve Litvanya büyük dukası seçildi
 Doğu Avrupa’da Rusya’nın giderek güçlenmesini sağladı ve II. Katerina bu şartları daha olumlu hâle getirmek adına “Kuzey Sistemi’’ adı verilen bir ittifaklar sistemi kurmaya çalıştı.“Kuzey Sistemi’’ne İsveç, Lehistan, Danimarka, Prusya ve Ingiltere dâhil edile¬cekti
1766-1770 Tarihleri Arasındaki Gelişmeler
 Rusya, Ortodokslar’ın, Prusya da Protestanların hâmiliğine soyunarak Lehistan’ın içişlerine müdahale et¬meyi düşünmekteydi.Muhalefet, Fransa ve Osmanlı Imparatorluğu’nun da desteğini alarak giderek büyüdü ve Lehistan yeniden bir iç kaosa sürüklendi. Bu¬nu fırsat bilen Rusya ise Lehistan’daki askerî birliklerinin sayısını arttırdı ve muha¬lifleri silah zoruyla etkisiz hâle getirmeye başladı. Bu yüzden muhalifler, daha ko¬lay destek bulmak amacıyla Türk sınırına yakın bölgelerde konuşlandılar.
 Osmanlı İmparatorluğu’nun müdahalesini ve yardımını önlemek için Rus birlikleri Türk sınırına kaydırıldı. Bu durum Bâbıâli ile Rusya arasında diplomatik olarak gerilimli günlerin yaşanmasına sebep oldu ve ilişkiler, muhalifleri bastırmak üzere Rus askerinin Temmuz 1768’de Balta’da Osmanlı topraklarına girmesi ve Türk va-tandaşlarını katletmesiyle tamamen koptu. Bâbıâli, Balta’daki katliamdan sonra Ekim 1768’de Rusya’ya savaş ilan etti ve Osmanlı-Rus savaşı 1774’te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’na kadar devam etti.
 1770-1774 Tarihleri Arasındaki Gelişmeler
 5 Ağustos 1772’de Avusturya, Rusya ve Prusya, ülkedeki “anarşiye son vermek”adına Lehistan’ı kendi aralarında taksim ettiler. Bu karar, 30 Eylül 1772’de Lehistan dieti tarafından da kabul edildi.,
 Pugaçev ayaklanması: II.Katerina döneminde Yemelyan ivanoviç Pugaçev isimli bir Kazak, Çar III. Petro olduğunu söyleyerek çevresine topladığı Kazaklar, Başkırtlarve köylülerle 1773'te ayaklandı. Rus kuvvetlerini arka arkaya mağlup ederek Moskova ve Petersburg'u tehdit eder bir vaziyete geldi. Ancak General Suvorov karşısında aldığı yenilgiden sonra, yakın arkadaşlarının ihanetiyle 14 Eylül 1774’te yakalanıp, 1775 Ocak'ında öldürüldü. Bu ayaklanmanın izleri uzun süre devam etmiştir. Puşkin “Yüzbaşının Kızı” isimli romanında bu ayaklanmayı anlatır.
Lehistan’ın İkinci Taksimi (1792-1793)
 II. Friedrich William 1792 Temmuz’unda Rus ordusu yeniden Lehistan topraklarını işgal etti. Lehistan Kralı Stanislas August, bu işgali tanımak zorunda kaldı. Rusya ve Prusya, 23 Ocak 1793’te Lehistan’ı ikinci kez aralarında taksim ettiler.
 Taksim için meşru gerekçe olarak da Fransa Ihtilali’nin giderek Lehistan’da da ya¬yılmaya başladığı ve ülkenin bir anarşiye sürüklendiğini gösterdiler.
18. YÜZYIL AVRUPASI’NDA NÜFUS HAREKETLERİ
 16. ve 17. yüzyılda Avrupa’nın nüfus oranlarında büyük değişimlere sebep olan en önemli etkenlerden biri hıyarcıklı vebaydı.
 Buna karşılık kıtayı başka bir tehlike bekliyordu: Kıtlık!Avrupa’daki nüfus oranlarının 18. yüzyılda artmasına sömürgelerden getirilen
ve yeni ele geçirilen bölgelerden dahil edilen nüfusun da önemli bir katkısı oldu.

18. YÜZYIL AVRUPASI’NDA TARIMDA MODERNLEŞME
 Tarımda iyileştirme birkaç farklı şekilde hayata geçi¬rildi ve bunda liderliği de Hollanda ile İngiltere yaptı.
 Tarım alanlarına yeni ürünler ekilmeye, ürün rotasyonu tak¬vimleri yapılmaya, hayvan ve bitki yetiştiriciliğinde seçiciliğe, orman alanlarının ta¬rıma açılmasına ve bataklıklar ile sahillerin kurutulmasına yönelik çalışmalar haya¬ta geçirilmişti.
 18. yüzyıl tarımcılığındaki en hayatî ürünlerin başında yonca ve şalgam geliyordu. Bu yüzden tarım alanlarına çevrilen orman sahalarına ilk olarak yonca ve şalgam ekiliyordu.
 1775’te Fransa’nın birçok bölgesi tahıl fiyatlarındaki artışı protesto eden köylü isyanları sonucunda harabeye döndü. Fransız köylüler, depolardaki buğdaya zorla elkoydular. Bu isyanlar tarihe “Un Savaşı” olarak geçti ve isyanlar ancak krallığın asiler üzerine 25 bin asker göndermesiyle yatıştırıldı. Buna rağmen “Un Savaşları” ve köylü isyanları Fransız İhtilali’nin önemli sebeplerinden birini oluşturdu.
18. YÜZYIL AVRUPA SANAYİİ: LONCALARDAN FABRİKALARA, SU GÜCÜNDEN BUHARLI MAKİNELERE
 Milletlerin Zenginliği: Adam Smith'in “Milletlerin Zenginliğinin Mahiyeti ve Sebepleri Üzerine Bir Araştırma” isimli iki ciltlik hacimli eseri 9 Mart 1776'da İngiltere'de yayınlandığında büyük yankı uyandırdı ve defalarca baskısı yapılıp, birçok dile çevrildi.
 18. yüzyılda ilk olarak İngiltere’de iplik üretiminde makineler kullanılmaya baş¬landı.
 Buharlı makineler ilk defa İngiliz Thomas Newcomen (1663-1729) tarafından geliştirilmişti ve bu makineler ilk zamanlar daha çok maden ocaklarında kullanılmıştı. Buhar gücünün diğer sanayi kollarına uygulanması ise Iskoç mühendis James Watt’ın (1736-1819) icatlarıyla mümkün oldu.18. yüzyıl sanayiinde en önemli gelişmelerden biri de kömürün daha ekonomik ve kolay şekilde yüzeye çıkarılmasını sağlayan makinelerin icat edilmesi idi.
AYDINLANMA YÜZYILI
 Aydınlanma Yüzyılı, Batı toplumunda 18. yüzyılda gelişen ve akılcı düşünceyi es¬ki, geleneksel önyargılardan ve ideolojilerden özgürleştirmeyi ve yeni bilgiye yö¬nelik kabulü geliştirmeyi amaçlayan düşünsel gelişimi kapsayan dönemi tanımlar.Bu yüzyılı en iyi tanımlayan tariflerden bi¬ri hiç şüphesiz Immanuel Kant’ın şu cümlesidir: “Aklını kullanma cesareti”.
 Toplumsal Sözleşme: Jean- Jacques Rousseau, 1762'de yayınlanan bu kitabında bireyin özgürlüğüne dokunmaksızın onun ahlaksal erdemini yükseltecek bir model önermişti. Bireyler güçlerini haklarını bir parçasını oluşturdukları genel iradeye devredecekler ve böylece siyasal hayata eşit katılacaklardı.
 Aydınlanmacı anlayışa göre devlet, insanların mutluluğu için vardır. Varlık sebebi kendinden menkul, kutsal ve eleştirilmez de değildir. Aydınlanma dönemi düşünürlerinden Jean-Jacques Rousseau’nun “Toplumsal Sözleşme” adlı eserinde ele alınmış ve savunulmuştur.
 Aydınlanmanın ilk temsilcileri olarak genellikle Rene Descartes ve Gottfried Wilhelm Leibniz kabul edilir.
 Voltaire: 1694-1778 yılları arasında yaşayan Fransız filozof, Aydınlanma'nın en önemli isimlerindendir. Eserlerinde kiliseyi, Fransız kurumlarını eleştirmiş, insan hak ve özgürlükleri üzerinde durmuştur.Oldukça üretken bir yazar ve düşünür olan Voltaire, şiirler, düzyazılar, tiyatro oyunları ve tarih kitapları kaleme almıştır. Ayrıca binlerce mektup yazmıştır. Felsefe Sözlüğü en önemli eserlerinden biridir.
 Fransa’nın Aydınlanma sürecinin bayraktarlığını yapmasının en önemli sebep¬lerinden biri de kısaca “Encyclopedie” olarak bilinen “Encyclopedie ou dictionnai- re raisonne des sciences, des arts et des metiers (Ansiklopedi ya da Bilimlerin, Sa¬natların ve Mesleklerin Sınıflandırılmış Sözlüğü) yayınlanmasıdır.
 
Üst