AÖF DERS NOTLARINA HOŞ GELDİN!

Ders notlarına erişmek için lütfen ücretsiz kayıt olunuz.

Ücretsiz Kayıt ol!

VİZE-FİNAL Özel Vergi Hukuku 1 Vize-Final Ders Notu

Administrator
Yönetici
Mesajlar
255
Tepkime puanı
24
Puanları
18
AÖF DERS ÖZETLERİ SERİSİ

ÖZEL VERGİ HUKUKU 1 DERSİ ÖZETİ


Gelirin özellikleri ve gelir vergisine konu olan kazanç ve iratları

Gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır. Buna göre gelir; kişiseldir, yıllık olarak hesap edilir, gerçek yöntemlere göre tespit olunur, safi tutar üzerinden vergileme yapılır. Gelir vergisine konu olan kazanç ve iratlar şunlardır: Ticari kazançlar, zirai kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ve diğer kazanç ve iratlar.

Gelirin kapsamının belirlenmesiyle ilgili teoriler

Gelirin kapsamının belirlenmesiyle ilgili olarak iki teori geliştirilmiştir. Bunlar: Kaynak teorisi ve net artış teorisidir. Kaynak teorisine göre gelir, kişilerin sahip oldukları üretim faktörlerinden (emek, sermaye, teşebbüs) devamlı bir şekilde elde ettikleri değerlerdir.

Net artış teorisinde gelir, bir kişinin, belirli bir dönemde net varlığında gerçekleşen artış veya azalışı ifade eden değişimdir. Ülkemizde gelir kavramı esas olarak kaynak te risine göre tanı lanmıştır. Gelir Vergisi Kanunu bazı istisnalar dışında gelir tanımını kaynak kuramını esas ala ak şekilde yapmıştır.


Gelir vergisinde vergiyi doğuran olay

Gelir vergisinde vergiyi doğuran olay gelirin elde ed lmes d . Ka un gelirin elde edilmesi ile ilgili ya tahsil ilkesini ya da tahakkuk ilkesini esas almıştır. Elde edilmiş olma, bazı durumlarda paranın elde edene ödenmesi anlamına gelmektedir (tahsil ilkesi). Paranın, e den veya para ödenecek kişinin adına; icra dairesine, kamu kurumuna, bankaya, notere veya postaya yatırı ması durumlarında (ödeme yapılan kişinin öğrenmesi şartıyla) tahsil gerçekleşmiş sayılır. Elde etme, bazı durumlarda ise gelirin hukuken elde edenin tasarrufuna geçmiş olması anlamına gelmektedir (tahakkuk ilkesi). Örneğin GVK ticari ve zirai kazançlar için tahakkuk esasını kabul etmiştir. Burada henüz tah il edilmemiş olan alacaklar da gelir kabul edilerek vergi matrahına dâhil edil-mekte, yani vergilendirilm kt dir.

Gelir vergisinde tam ve mükellefiyet olmak üzere iki türlü mükellefiyet düzenlenmiştir. Tam mükelleflerin


tam mükellefler için uygulanan kurallara tabidir.

Tam mükelleflerin tespit edilmesi ölçütleri ve vergilendirilme rejimleri

Gelir Vergisi Kanunu, tam mükellefiyet konusunda ikametgâh ve tabiiyet olmak üzere iki ilke benimsemiştir. İkametgâh esası temel ilke olarak belirlenmiştir. İkametgâh esasına göre Türkiye'de yerleşmiş olanlar tam mükellef kabul edilir. Türkiye'de yerleşmiş sayılmak için "bir takvim yılı içinde devamlı olarak altı aydan fazla oturmak" yeterli kabul edilmiştir. Diğer ilke olan tabiiyet ilkesinde ise, kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı olarak yurt dışında görev yapan Türk vatandaşları; merkezi Türkiye'de bulunan kurum ve kuruluşlara bağlı olarak bunların işleri nedeniyle başka ülkelerde oturan Türk vatandaşları bu ilke gereğince tam mükellef







AÖF DERS ÖZETLERİ SERİSİ

ÖZEL VERGİ HUKUKU 1 DERSİ ÖZETİ


olarak vergilendirilirler. Buna göre örneğin Avusturya'daki Büyükelçiliğimizde görev yapan Türk görevliler veya bir Türk bankasının Paris şubesinde çalışan elemanları tam mükelleftirler ve bu şekilde vergilendirilirler.

Dar mükelleflere özgü düzenlemeler

Türkiye'de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler dar mükellef olarak vergilendirilir. Dar mükellefler genellikle yabancı uyruklu kişilerdir. Dar mükellefler kural olarak tam mükellefler için uygulanan kurallara tabidir. Bu yönüyle çifte vergileme sorunu doğabilmekte ve bu sorun ise ülkeler arasında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları ile çözülmeye çalışılmaktadır.

Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları

Türkiye'de ve yurt dışında elde edilen kazançların tamamı üzerinden vergi alınması ve yurt dışı kazançların

elde edildiği ülkede de vergilendirilmesi durumunda, aynı kazanç üzerinden iki defa vergi alınması söz konusu

olur. Bu olumsuzluk, ülkeler arasında imzalanan çifte vergilendirmeyi önle e anlaşmaları veya ülkelerin

kendi vergi mevzuatlarında yaptıkları düzenlemelerle giderilmeye çalışılmaktadır. Türkiye, hâlen 70'in

üzerinde ülke ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması imzalamıştır. Çifte vergilendirmeyi önleme

anlaşması bulunmaması durumunda sorun, iç hukuka göre "sı ırlı mahsup yöntemi" ile çözülmeye çalışılır. Bu

yöntemde, ödenen vergiler, belirli şartlarla beyanname üze den hesaplanan vergiden düşülmektedir.


Ticari kazanç

Gelir vergisi Kanunu'nda ticari kazanç "Her ürün ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari

kazançtır"
şeklinde tanımlanmıştır. Ticari kazançların vergilendirilmesinde ya gerçek usul ya da basit usul uygulanır. Elde edilen bazı ticari kaza ç sahipleri kanunun aradığı şartlara uyması durumunda esnaf muaflığı kapsamında vergi ışında kalı .


Ticari kazançlar a bilanço ve işl tme hesabı esası

1'inci sınıf tacirlerin kazancı bilanço esasına göre, 2'nci sınıf tacirlerin kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilir. İşletme hesabı esasında vergilendirilmek için Kanunda sayılan 1'nci sınıf tacirlere ait büyüklüklerin aşılmaması gerekir. 2'nci sınıf tacirler, diğer taraftan basit usulde vergilendirilme sınırının üzerinde kalan ticaret erbabıdır.

Ticari kazancın basit usulde tespiti

Basit usul; geliri sınırlı küçük ticaret erbabıyla, küçük sanat erbabı veya küçük esnaf için getirilmiş bir uygulamadır. Bu gruba dâhil mükelleflere, belge alma ve belge verme yükümlülüğü getirilmiştir. Ödeyecekleri vergi, yıl boyunca topladıkları bu belgeler üzerinden hesaplanacaktır.












Ticari kazançların tespitinde esnaf muafiyeti

Ticaret ve sanat erbabından Gelir Vergisi Kanunu 9'uncu maddesinde gösterilen şekil ve şartlarda çalışanlar gelir vergisinden muaf tutulmuşlardır. Ancak bu kişilerin yaptıkları satışlar üzerinden GVK 94'üncü maddeye göre stopaj yapılarak vergi alınmaktadır.

Zirai kazançların stopaj usulüyle vergilendirilme usul ve esasları

Zirai kazançların vergilendirilmesinde temel vergileme esası olarak stopaj usulü kabul edilmiştir. Bu usulde vergilenen çiftçiler; yasada belirlenen işletme büyüklüğü ölçülerini ve işletmede kullanılan motorlu araç sayısını aşmayanlardır. Yasanın belirlediği büyüklüklerin aşılması durumunda ise stopaja ilave olarak gerçek usülde vergileme de söz konusu olabilmektedir.

Zirai kazançların beyan usulüyle vergilendirilme usul ve esasları

Stopaj usulü dışında kalan çiftçilerin kazançları gerçek usulde zirai işletme hesabı esasına göre tespit edilir. Buna göre zirai kazanç, veya alacak olarak tahakkuk eden hasılat ile ödenen veya borçlanılan giderler arasındaki olumlu fa k olmaktadır. Kural olarak işletme esasında vergilen-

dirilmeleri öngörülen zirai kazanç sahiplerine bil nço es sında vergilendirilmeyi seçme imkânı da verilmiştir. Zirai kazanç kapsamında vergilendirilen müke ef erin tic ri kazanç sahibi mükellefler açısından geçerli olan geçici vergi ödeme yükümlülükleri ise y k ur.

Ücretin özellikleri

Ücret, üretim faktö le inden biri olan emeğin getirişidir. Bir gelirin ücret olabilmesi için; öncelikle hizmet erbabını işv ne tabi olarak çalışması, emeğini işveren tarafından gösterilecek belirli bir işyerinde sunması ve sunulan hizmet karşılığında mutlaka bir ödemenin yapılması gerekir.

Ücretin gerçek usulde vergilendirilmesi

Ücret gelirlerinin gerçek usulde vergilendirilmesinde önce gayrisafi ücretten kanunda kabul edilen indirimler yapıldıktan sonra bulunan safi tutar üzerinden artan oranlı tarifeye göre gelir vergisi hesaplanır. Daha sonra hizmet erbabının ailevi durumu dikkate alınarak bulunan asgari geçim indirimi üzerinden hesaplanan indirilecek vergi tutarı hesaplanan vergiden mahsup edilerek ödenecek vergi bulunur. Ücretlerin gerçek usulde vergilendirilmesi kural olarak stopaj suretiyle yapılır.

Serbest meslek kazancı ve özellikleri

Serbest meslek kazancı nitelikli emek ve sermayenin birleşimi sonucunda elde edilir. Serbest meslek faaliyetinde emek ön planda iken, sermaye unsuru ikinci planda kalır. Ancak burada sunulan emek; bedeni emek değil, ilmi veya mesleki bilgi ve uzmanlığa dayanan nitelikli bir emektir. Ayrıca,






AÖF DERS ÖZETLERİ SERİSİ

ÖZEL VERGİ HUKUKU 1 DERSİ ÖZETİ


uzmanlaşmış emek bir işverene bağlı olmaksızın kişisel sorumluluk altında kendi nam ve hesabına sunulur. Buna ilave olarak serbest meslek faaliyeti devamlı bir biçimde yürütülür.

Serbest meslek kazancının gerçek usulde tespiti

Serbest meslek kazancı, ilke olarak hasılattan kanunda belirtilen giderlerin düşülmesi suretiyle gerçek olarak tespit edilir ve yıllık beyanname aracılığıyla vergiye tabi tutulur. Serbest meslek faaliyeti sonucunda elde edilen her türlü gelir hasılat olarak kabul edilir. Hasılattan indirilecek giderlerin ise mesleki faaliyetle doğrudan bağlantılı veya devamlılığın sağlanması için gerekli olması gerekir. Ayrıca yapılan giderlerin indirilebilmesi için, bunların mutlaka ödenmiş ve belgeye bağlanmış olması koşulu aranır.

Serbest meslek kazançlarında telif kazancı istisnası

Her türlü fikir ve sanat ürünü olan bir eserin sahibi veya kanuni irasçıları tarafından satılması veya kiralanması karşılığı elde edilen gelirlere telif kazancı denir. Elde edilen telif kazançlarının parasal tutarı ne
olursa olsun vergiden istisnadır. Telif kazançları istisnasından yazar, hattat, ressam, bestekâr gibi eser sahipleri veya kanuni .İstisnaya konu olan yapıtların bir eser niteliğinde olması ve bunların satılması veya kiralanması karşılığında gelir elde ed lmesi gerekir. Telif kazançları stopaj yoluyla ver-
gilendirilmekte olup, stopaj nihai vergi niteliğindedir.


Gayrimenkul sermaye iratları

Gerçek kişilerin özel malvarlığında bulunan gayrimenkul ve gayrimenkul sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesi karşılığında elde edilen geli ler gayrimenkul sermaye iradı olarak tanımlanır. Gayrimenkul sermaye iratları kapsamına çeşitli taşınmazlar ile gayrimenkul olarak tescil edilen haklar, gemi ve gemi payları ile her türlü motorlu araçlar girmektedir.

Gayrimenkul sermaye iratlarını vergilendirilmesi

Gayrimenkul sermaye iratlarında hasılat, gayrimenkul olarak nitelenen mal ve hakların kiraya verilmesi karşılığında nakden veya aynen tahsil edilen bedeldir. Bu bedel emsal kira bedelinin altında olamaz. Gayrimenkul sermaye iratlarında safi tutarın tespit edilebilmesi için hasılattan ya belgeye bağlı gerçek giderler indirilir veya hasılatın %25'i kadar bir götürü gider indirilmesine izin verilir. Binaların konut olarak kiraya verilmesi ve belirli şartların sağlanması halinde kanunda belirtilen tutar kadar konut istisnası uygulanır.

Menkul sermaye iratları

Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışındaki sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden oluşan sermaye dolayısıyla elde edilen kâr payı, faiz ve benzeri iratlara menkul sermaye iradı denir. Menkul sermaye iradı; kişinin özel mal varlığına dahil olan nakdi sermaye veya para ile temsil edilen





AÖF DERS ÖZETLERİ SERİSİ

ÖZEL VERGİ HUKUKU 1 DERSİ ÖZETİ


değerlerden elde edilmelidir. Para ile temsil edilen menkul değerler sermaye şirketlerinin paylarını, hisse senetlerini, tahvillerini, borç senetlerini, poliçelerini, bonolarını ayrıca mevduatı ve diğer kişilere verilen ödünçleri kapsar.

Menkul sermaye iratlarının vergilendirilmesi

Menkul sermaye iratları genellikle şirketler veya bankalar aracılığıyla elde edildiğinden, vergilendirilmesi esas itibariyle tevkifat yoluyla yapılır. Tevkifat yoluyla vergilendirme birçok menkul sermaye iradı için nihai vergileme niteliğini taşır. Ancak tevkifat yoluyla vergilendirilmeyen bazı menkul sermaye iratlarının beyan edilmesi benimsenmiştir. Ayrıca tevkifat yoluyla vergilendirilmiş olan kâr payları ile Eurobond faiz gelirleri-nin ise gelir vergisi tarifesinin ikinci dilim tutarını aşması halinde beyanname yoluyla vergilendirilmesi düzenlenmiştir. Bu süreçte tam mükellef kurumlardan elde edilen kâr paylarının yarısı gelir vergisinden istisna tutulmuş olup kalan tutar vergiye tabi gelir olarak dikkate alınır.

Diğer kazanç ve iratların vergilendirilmesi

Diğer kazanç ve iratlar; değer artış kazançları ve arızi kaza çlardan oluşur. Değer artış kazançlarından;

menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan kazançlar ç istis a uygulanmaz ve vergileme tevkifat

yoluyla yapılır. Bunun dışındaki mal ve hakların elden çık ılmasından doğan kazançların istisna tutarını aşan kısmı vergilendirilir. Değer artış kazancının espit edi ebilmesi için ÜFE artış oranının % 10 veya üzerinde

olması halinde endeksleme uygulanır. Sürekli arak yapılmayan veya arada bir yapılan ticari veya mesleki faaliyetlerden doğan arızi kazançların da istisna tutarını aşan kısım vergilendirilir.

























Yıllık beyannamede gelirden yapılacak indirimler

Yıllık beyannamede beyan edilen gelirin safi tutardan; geçmiş yıl zararları, özel sigorta primleri, SGK'ye ödenen primler, sakatlık indirimi, bağış ve yardımlar, sponsorluk harcamaları, eğitim ve sağlık harcamaları ve ARGE harcamaları düşülerek vergi matrahına ulaşılır.

Ödenecek gelir vergisinin tespitinde mahsup edilecek vergiler

Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, daha önce ödenmiş olan vergilerin mahsup edilmesi esastır. Ödenecek gelir vergisinin bulunabilmesi için mahsup edilecek vergiler; ödenmiş olan geçici vergi, tevkif edilmiş vergiler, diğer ücretlilerin ödedikleri vergiler ile yabancı ülkelerde ödenmiş




vergilerdir. Ödenecek gelir vergisinin tespitinde yıl içinde ödenmiş olan vergilerin mahsup edilmesinin nedeni mükerrer vergilemeyi önlemektir.

Muhtasar beyanname

Vergi alacağının kolaylıkla ve en az masrafla tahsilini sağlamak üzere tevkifat usulü kullanılır. Vergi sorumlusu konumundaki kişi ve kurumlar hak sahiplerine gerekli ödemeleri yaparken ödemelere ait olan vergileri kaynakta keserler. Tev-kifat yoluyla kesilen vergiler de vergi sorumlusu tarafından kesintinin yapıldığı ayı izleyen ayın 23. günü akşamına kadar muhtasar beyanname ile vergi dairesine bildirilir.

Münferit beyanname ile bildirilecek kazanç ve iratları

Münferit beyanname ile bildirilecek kazanç ve iratlar; gayrimenkullerin elden çıkarıl asından doğan, menkul mallar ile hakların elden çıkarılmasından doğan, ticari veya zirai bir işletmenin faaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi karşılığında elde edilen, arızi olarak ticari işlemlerin yapılmasından elde edilen, dar mükellefiye-te tabi olanların yolcu veya yük taşıma faaliyetlerinden, mükelleflerin terk ettikleri işleriyle ilgili olarak



Geçici verginin beyan ve ödenmesi

Kazandıkça ödeme yöntemini hayata geçiren uygu m rd biri olan geçici vergi yılın üçer aylık dönemleri itibariyle hesaplanır. Geçici vergi beyannamesi ise üçer aylık hesap dönemlerini izleyen ikinci ayın 14. günü akşamına kadar mükellefin gelir vergisi itibariyle bağlı bulunulan vergi dairesine beyan edilir ve aynı ayın 17. gününe kadar ödenir.

Kurumlar vergisi konusu

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde sayılan kurumların gelir vergisinin konusuna giren gelirlerden el e ettikleri kazançlar bu verginin konusunu oluşturur.
sonradan elde edilen










Bildiğimiz gibi, gelir vergisine konu kazanç ve iratlar Gelir Vergisi Kanunu'nun 2'nci maddesinde sayılan 7 tür kazanç ve irattan oluşmaktadır. Kurumların, gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından elde ettikleri kazançlar kurum kazancı adı altında toplanır ve ticari kazancın ver-gilendirilmesine ilişkin hükümler uygulanır.

Vergiden muaf tutulan kurumlar

Kurumlar vergisinden muaf olan kurumlar Ka-nun'un 4. maddesinde açıklanmıştır. Muafiyet, genellikle kamu kurum ve kuruluşlarının kamu yararı ve sosyal amaçlı faaliyetlerine tanınmıştır. Örneğin, eğitim ve kültür amaçlı faaliyet gösteren okullar, üniversiteler, tiyatrolar vb.; sağlık, sosyal güvenlik ve spor amaçlı kamu kuruluşları: hastane, klinik, çocuk bakımevleri vb.; belediye ve köyler ile bunlara bağlı müesseseler tarafından işletilen su, elektrik işletmeleri; TOKİ, askeri fabrika ve atölyeler gibi kurum ve kuruluşlar kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur.








Kurumlar vergisinde tam ve dar mükellef

Gelir vergisinde olduğu gibi, kurumlar vergisinde de tam ve dar olmak üzere iki tür mükellefiyet vardır. Kanuni veya iş merkezi Türkiye'de bulunan kurumlar tam mükelleftirler. Türkiye'de kanuni veya iş merkezi olmayan kurumlar ise dar mükelleftirler.

Tam mükellef kurumlar hem Türkiye'de hem de yurt dışında elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilirler.

Dar mükellef kurumlar ise sadece Türkiye'de elde ettikleri gelirler üzerinden vergilendirilir. Kurumlar vergisinin mükellefleri, KVK'nin 1. maddesinde sayılmıştır. Bunlar; sermaye şirketleri (anonim, paylı komandit, limitet şirketler ve menkul kıymetler yatırım fonları), kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler ve iş ortaklıklarıdır. Bu mahiyetteki yabancı kurumlar da kurumlar vergisinin mükellefidirler.

Kurumlar vergisinde istisnalar

Kanun'un 5. istisna edilmiştir. Bu istisnalara örnek olarak; kurumun başka bir kurumun se mayes e iştirak etmesinden sağladığı kazançları;
kurumların yurt dışında bulunan iş yeri veya d imi tems lc si aracılığı ile elde edip Türkiye'ye transfer ettiği ve yurt dışında en az %15 gelir ve kurum r vergisine maruz kalmış kazançları; menkul kıymetler yatırım fon ve ortaklıklarının portföy işle meci iğinden doğan kazançları; okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve orta öğretim özel kullarının işletilmesinden elde edilen kazançları; üretim, tüketim ve kredi kooperatiflerinin ortakları için hesapladıkları risturnları verebiliriz.

Kurum kazançlarının vergi mat ahı

Kurum kazançları g lir v rgisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluşur. Kurumlar vergisi mükellefleri 1. ınıf tacirl rdir. Vergi matrahları bilanço üzerinden belirlenir. Bilanço üzerinden ilgili yıla ait ticari kâr tespit edilir. Ticari kâr hesap edilirken indirim konusu yapılan giderlerden kanunen kabul edilmeyenler çıkarılıp kâra eklenir. Kâr hesabı yapılırken dikkate alınmamış gider varsa bunlar kârdan düşülür. Bu hesaplamalardan sonra kurumun bir iştirak kazancı varsa bu kazanç da düşülür. Son olarak;

Kuruma ait son beş yıl içinde geçmiş yıl bilançolarında görünen zararlar ve

KVK'nin 8 ve 10. maddesinde yazılı gider ve indirimler düşülürek Kurumlar vergisi matrahı tespit edilmiş olur.

Kurum kazancının tespiti

"Mal, hizmet ve gayri maddi hakların ilişkili kişiler arasında el değiştirmesi durumunda uygulanan fiyat" transfer fiyatlandırmasıdır. Bu fiyat emsallere uygunsa sorun olmaz. Emsallere uygun değilse transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı söz konusu olur. "Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı" başlığını taşıyan KVK, m. 13 hükmü ve "kabul edilmeyen indirimler"





başlığını taşıyan KVK, m. 11 hükmü "Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazançların, kurum kazancının tespitinde indirilmesinin kabul edilmeyeceğini" öngörmüştür. Gelir vergisi mükellefleri açısından da paralel düzenlemeler bulunmaktadır:

Gider kabul edilmeyen ödemelerin düzenlendiği GVK, m. 41/5'te "işletmenin belirlediği fiyatla emsal fiyat arasındaki farkın 'işletmeden çekilmiş para' olarak kabul edileceği" ve bunların gelir olarak vergilendirileceği ifade edilmektedir. GVK m. 41/5 ayrıca, bu maddede yer almayan hususlar bakımından KVK, m. 13'te yer alan düzenlemelerin uygulanacağını öngörmektedir.

Örtülü sermaye ve diğer kabul edilmeyen indirimler

KVK; örtülü sermaye ve KVK'nin 11. maddesinde sayılan indirimleri kabul edilmeyen indirimler olarak düzenlemiştir.
Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır. Örtülü sermaye,

kurumun yakın ilişki içinde bulunduğu kişi veya kuruluşlardan ödünç alması ve kurumun öz sermayesinin üç katını aşması durumunda aşan kısmı örtülü sermaye ola ak kabul edilmekte ve ödendiği iddia edilen faizlerin
masraf olarak düşülmesine izin verilmemektedir. Diğer kabul edilmeyen indirimler arasında;

• Öz sermaye üzerinden hesaplanan veya ödenen f izler,

• Hangi isimde olursa olsun, ayrılan yedek akçeler gibi indirimler bulunmaktadır.

Safi kurum kazancının te piti de i dirilebilecek giderler

Safi kazancın bulunmasında bundan önce de ifade ettiğimiz gibi Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki hüküml ri uygulanı . Bu durumda; kurumlar, GVK'nin 40. maddesinde sayılan giderleri hasılatlarından üş bil c ktir. Bunlara örnek olarak;

• Kazancın el e e ilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderleri, • Hizmetli ve işçilerin ş yerindeki yemek, tedavi ve ilaç giderlerini,

Çalışanlarla ve işletmeyle ilgili sigorta primlerini,

İşle ilgili seyahat giderlerini verebiliriz.

Diğer indirimleri ve zararların mahsubu

Kurumlar, KVK'nin 8 ve 10. maddesinde sayılan gider ve indirimleri de kazançlarından düşebilir. Bunların arasında;
Hisse senetleri ve tahvil ihraç giderleri,

İlk kuruluş ve örgütlenme giderleri,

Genel kurul toplantıları için yapılan giderleri,

Birleşme, fesih ve tasfiye giderleri,

Amatör ve profesyonel spor dalları için yapılan sponsorluk giderleri,






ARGE indirimi,

Bazı bağış ve yardımlar gibi indirim ve giderler yer alır.

Kurum geçmiş yıllarda zarar etmişse beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla, bu zararlar da indirilebilir.
Gider ve indirimlerden sonra, KVK 5. maddesinde düzenlenen istisnalar da gözetilecektir.



Kurum kazançlarının beyanı

Kurumlar vergisi, mükellefin veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh olunur. Kurum kazançları faaliyet

gelirlerinden ya da faaliyet dışı gelirlerden oluşabilir. Bu gelirlerin tamamının yıllık beyannamede toplanması gereklidir. Yıllık beyanname, hesap döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın 25'inci günü akşamına kadar kurumun kanuni veya iş merkezinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine verilir. Bu süre esasen Nisan ayının 25'inci günüdür. Şirketin faaliyetinin takvim yılı esasına göre vergilendirmeye uygun bulunmadığı bazı hâllerde de, mükellefin başvurusu üzerine, Maliye Bakanlığı 12'şer aylık özel
hesap dönemleri belirleyebilmektedir
Kurumlar vergisinin oranı ve ödenmesi
Kurumlar vergisi oranı, indirim ve istisna
rd n sonra kalan kazancın %20'si dir. Kurumlar Vergisi​
Kanunu'na 2009 yılında eklenen bir maddey e indirimli kurumlar vergisi uygulaması başlatılmıştır.
Bu imkân Hazine Müsteşarlığı tarafından
eşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlara​
tanınmıştır. Söz konusu imkâ dan yararlanacak illeri, sektörleri, yatırım ve istihdam büyüklüklerini

belirleme konusunda Bakanlar Kurulu a yetki verilmiştir.

Bu yetki kullanılarak %20 olan normal kurumlar vergisi oranında %90'a kadar indirim yapabilmektedir.

Hesaplanan kurumlar v gisi, beyannamenin verildiği Nisan ayının sonuna kadar ödenir.

Dağıtılan kâr payların a gelir vergisi stopajı yapılması

Kurum kazancı üzerinden kurumlar vergisi hesaplanmasını arkasından, gelir vergisi stopajı yapılır.

Bu stopaj, kurum kârının ortaklara dağıtılması durumunda söz konusu olur. Kâr dağıtılmayıp sermayeye eklenirse stopaj yapılmayacaktır.

Kâr payının tam mükellef kurumlara ve Türkiye'de iş yeri veya daimi temsilcisi bulunan dar mükellef kurumlara yapılması hâlinde de stopaj yapılmaz.
Yapılan vergi tevkifatı bağlı bulunulan vergi dairesine muhtasar beyanname ile Mayıs ayının 23. günü akşamına kadar bildirilir.

Kurumların tasfiye ve yeniden yapılanmaları durumunda vergileme

Kurumlar tasfiye dönemine girmişse kurumun alacakları ve borçları belirlenir, mevcutları paraya çevrilir ve borçlar ödenir. Kalan mal ve paralar ortaklara dağıtılır.

Tasfiye hâline giren kurumların vergilendirilme dönemi tasfiye dönemidir.








Tasfiye memurları tarafından her tasfiye dönemi için tasfiye beyannamesi verilir. Vergi matrahı olarak tasfiye kârı alınır.

Tasfiye kârı, tasfiye dönemi sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu farkı ifade eder. Tasfiye işlemlerinin tamamlanmasından sonra ise, 30 gün içinde nihai tasfiye beyannamesi verilir ve kesin vergi borcu bulunur. Bu miktardan daha önce ödenen vergiler düşülür; arkasından da ya ilave vergi ödenir ya da fazla vergi ödenmişse iade alınır.



Kurumlar bir tek tüzel kişilik altında toplanabilir. Bu durumda infisah eden kurum için tasfiye söz konusu olur. Birleşme durumunda tasfiye kârı yerine birleşme kârı vergi matrahı olacaktır. KVK 19. maddesinde gösterilen durumlarda birleşmeler devir kabul edilecek ve birleşmeden doğan kârlar vergilendirilmeyecektir.



Dar mükellef kurumlarla ilgili düzenlemeler



Kural olarak KVK'de yer alan tam mükelleflerle ilgili düzenlemeler, dar mükellefler için de uygulanmaktadır. Dar mükellef kurumlar, Türkiye'de; ticari, zirai, serbest meslek kazancı, menkul ve gayri enkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve irat elde edebilirler.





İndirilecek ve indirilemeyecek giderler yönünden tam mükellefle e ait düzenlemelere tâbidir-ler. KVK 23/3 ve KVK 3/3'te bu konuda özel düzenlemeler de yapı mıştı .



Dar mükellef kurumları Türkiye'deki gelirleri için; yıllık, özel ve muhtasar beyanname olarak üç tip beyanname verilmesi söz konusudur.


































 
Üst