- Mesajlar
- 255
- Tepkime puanı
- 24
- Puanları
- 18
ÜNİTE 1
SOSYAL POLİTİKANIN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ
Sosyal Politika: Ülke insanın refah hedefine yönelik, sağlığı, eğitimi, güvenilirği, beslenmesi, korunması, barınması ve istihdamının sağlanması yönünde aldığı kararlar tümüdür.
Dar Anlamda Sosyal Politika :
Sanayi Devriminin ortaya çıkardığı kötü çalışma koşullarına karşı işçileri ve emeği sermayeye karşı güvenliğini sağlamak ve bu şekilde toplumdaki sınıf çatışmalarını önleyerek toplumun ve devletin varlığını sürdürmesini sağlamaya yönelik programlardır
İşçi statüsünde çalışanların iş ilişkileri ve çalışma yaşamında korunması amacıyla devletçe alınan karar ve sürdürülen programları inceleyen bir bilim dalıdır.
Geniş Anlamda Sosyal Politika :
Amacı sosyal adalet ve sosyal refahı sağlamak olan, kapsamı sosyal problemler ile paralellik gösteren, ekonomiye sosyal boyut katmak ve ekonominin işleyişindeki aksaklıkları düzeltici politikaların oluşmasını sağlayarak sosyal dengeyi gözetmek amacındaki hümaniter bir bilim dalıdır.
İkisi arasındaki Farklar
Dar anlamda S.P : Sanayi devrimi ile ortaya çıkan problemleri ele alır.
Geniş anlamda S.P : Sanayi devriminden önceki problemlerdan günümüze kadar olan problemleri ele alır
Dar anlamda S.P : Çalışma hayatına emek – sermaye olarak bakar., Geniş anlamda S.P ile daha geniş bakar.
Dar anlamda S.P ekonomiyi kapitalist olarak ele alır, Geniş anlamda S.P ile ekonomiyi yalnızca liberal ekonomi olarak ele almaz daha geniş ele alır.
Dar anlamda S.P nın temelinde işçiler olurken, Geniş anlamda S.P nın temelinde bağımlı çalışanlarında içinde olduğu geniş bir toplum bulunur.
SOSYAL POLİTİKANIN ORTAYA ÇIKIŞINI HAZIRLAYAN KOŞULLAR
Fransız ihtilali
Sanayi Devrimi
Fİ.fikirlerin çıkışını sağlamış, siyasal yapıları değiştirmiş ve sanayi devrimini doğuşunu hızlandırmış.
SD. Doğrudan doğruya teknolojik bir gelişim süreci ile hem ekonomik bir değişim yaratmış hemde sosyal politikaların doğuşunu ortaya çıkarmıştı.
SD.ile bağımlı çalışanlar ve kapitalist ekonomik sistem ortaya çıkmıştır. SD. Sosyal Politikanın bir bilim dalı olarak ortaya çıkışını hazırlamıştır.
SOSYAL POLİTİKAYA İLİŞKİN GENEL BİLGİLER
Sosyal Politikanın Kapsamı KONU ve KİŞİ bakımından iki biçimde ele alınır
KİŞİ : Önceleri işçi sınıfıyken daha sonraları Kamu görevlileri de bu kapsamda yer aldı.
Bağımlı Statüler altında Çalışanlar : işçiler, kamu görevlileri, sözleşmeliler, memlinkar
Ekonomik Yönden Güçsüz Kesimler : İşsizler, ufak esnaflar, topraksız köylüler, bir sanata sahip ancak yeterli kaynağa sahip olmayanlar.
Özel Olarak Korunması Gereken Kesimler : Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, tüketiciler, eski hükümlüler, gençler, kadınlar ve göçmenler
KONU :
Sanayi Devrimi sonrası, sosyal politikanın ilk konusu çalışma ilişkilerinde işçilerin korunmasıdır .
Özel olarak ilgilendiği konular ise Eğitimli işsizlik ve Genç İşsizlik tir.
Kamusal Nitelik : Devlet eliyle yürütülmesi gereken politikalar tümüdür. Sosyal Politika devlet eliyle yürütülür ve denetlenmesi de devlet eliyle olur.
Evrensel Nitelik : Uluslar arası göçlerin hız kazanması ve ülkeler arasındaki işgücü dinamikliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan çift anlaşmalar bu anlamda ilk göstergelerdir.
SOSYAL POLİTİKALARIN HEDEFLERİ
Sosyal Refah : Toplumun bir bütün olarak sahip olduğu refah düzeyi, sosyal imkânlar ve ekonomik anlamdaki zenginliklerinin tümü olarak ifade edilmektedir.
S.P.nın ilk ve genel hedefi refah seviyesinin yükseltilmesi ve refahın toplumsallaşmasıdır.Sosyal refahın sağlanması ve geliştirilmesidir.
Toplumu ayrıştırmak yerine birleştirmektir. Sosyal refahın en önemli göstergesi sosyal harcamaların artış göstermesidir.
SOSYAL POLİTİKALARIN FİNANSMANI
Sosyal politikaların yürütücü devlettir, bu nedenle devletin bütçesi sosyal politikaların ana kaynağı yani finansmanıdır.
Sosyal harcamaların Gayri safi milli hasıla içindeki payı yüksekse, sosyal politikalarda gelişmiştir. Bu oran o ülkenin yaşam kalitesi ile ilgili bilgi verir.
Türkiye de bu oran 10,4 dür. Ekonomik Kalkınma ve işbirliği Örgütü ( OECD ) üyesi ülkelerin ortalaması olan 19,2 altında olan bu oran sosyal harcamaların yeterli büyüklüğe ulaşmadığını gösterir.
SOSYAL POLİTİKALARIN ÖNEMİ -3 tane
S.P.Konu Olan Kesimlerin Sayısal Çokluğu :
Gelişmiş ülkelerde bağımlı çalışanların toplam nüfus içindeki oranları son derece yüksektir.
Bağımlı çalışanların toplam nüfus içindeki oranı Türkiye de 47,53 tür. Bu oran Ekonomik Kalkınma ve işbirliği Örgütü ( OECD ) nün ortalamasının son derece altındadır.
S.P.Konu Olan Kesimlerin Niteliği :
S.P.ların Sosyal devlet İlnetin bir Göstergesi Olması :
SOSYAL POLİTİKA İLE DİĞER SOSYAL BİLİMLER ARASINDAKİ SINIRLAR
Diğer sosyal bilimlerdasli fark Toplumsal refahı konu edinmesidir
Sosyal Politika ve Ekonomi :
İşsizlik ve nedenleri çalışma ekonomisi alanında, işsizlik problemina dair oluşturulacak politikalar sosyal politikanın ilgi alanıdır
Sosyal Politika ve Sosyoloji :
Sosyoloji insan davranış ve ilişkilerin ele alan bilim dalıdır.
Sosyal Politika ve Hukuk :
Sosyal problemlerin bugün hukuki düzen kapsamında bazı kanunlar içerisinde yer almış ve bazı normla bağlanmış bir konu dur
Sosyal Politika ve İnsan Kaynakları :
Personelin istihdam edilmesi, işyerindeki personelin motive edilmesi gibi hususları ele alır.
Sosyal Politika daha hümanist bir yaklaşım sağlarken, insan kaynakları yönetimi ise daha yöntem bir rasyonellikle yaklaşmaktadır.
SOSYAL POLİTİKANIN ARAÇLARI
Fransız ihl.ve Sanayi devriminden sonra kötüleşen hayat şartlarına ulus devletler gelir dağılımındaki adaletin sağlanması için ekonomik ve sosyal hayata müdahale etmek zorunda kalmıştır.
Bu müdahaleler sonucunda Uluslar arası Sosyal Politika araçları ortaya çıkmıştır.
ULUSAL ARAÇLAR : Yasal , Politik ve Hukuki bir takım düzenlemeler
Birinci Grup :
Kamu Müdahalesi Araçlar : Devlet gücüyle problemlerin giderilmesi demektir.en önemlisi Anayasadır .
Yasal Düzenlemeler ( Mevzuat ) : En önemli araç yasal düzenlemelerdir. İlk olarak 1936 yılında düzenlenen en son biçimini 2003 de alan 4857 sayılı İş kanunu ilk başta yer alır.
Kamusal Politikalar :
Kamusal Kurumlar : Aile ve Sosyal Politikalar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik , MEB, Sağlık Bakanlığı, direkt olarak sosyal politikalar bakanlığıdır. MSB, ve İçişleri dolaylı dır. Ayrıca SGK, İŞKUR, SYDV.direkt olarak sosyal politika kurumudur.
İkinci Grup :
Kolektif Kendi Kendine Yardım Araçlar :
Sendikalar : En önemlisidir .Aynı zamanda bir mesleki dayanışma örgütüdür. 1961 anayasasıyla kazanılmıştır.
Diğerleri : Kar amacı gütmeden çalışan Kooperatifler, vakıflar , derneklerdir.asli amaçları Yardımlaşma ve dayanışmadır.
ULUSLAR ARASI ARAÇLAR:
Uluslar arası Sosyal Politika arayışlarına yönelik ilk adım ; İngiltere de Robert Owen dir 1830-40
Daha sonra ise Fransa da Daniel Le Grand 1840-50 çabalarıyla artmıştır.
U.S.P.arayışlarının İlk resmi girişimleri İsviçre de başlatılmıştır.
U.S.P aracı olarak ilk akla gelen kurum Uluslar arası Çalışma Örgütü ( ILO ) dır.
Birleşmiş Milletler ( UN ) , Avrupa Birliği ( AB ) , İktisadi İş Birliği ve Gelişme Teşkilatı ( OEGD ) , Dünya Sağlık Örgütü ( WHO ) , Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü ( FAO ) diğer kuruluşlardır.
Uluslar arası Çalışma Örgütü ( İLO )
I Dünya Savaşı sonrası imzalanan Versay anlaşması ile 1919 da kurulmuştur.
Çalışma hayatına dair problemlera çözüm bulunması ve ücretlilerin durumunu yakından etkileyen ekonomik problemlerla uğraşılması benimsenmiştir.
Emeğin bir ticari bir mal olmadığı, dernek kurma, ve ifade özgürlüğünün ilerlemenin bir nedenu olduğu, fakirluğun hernet refahını tehdit eden bir tehlike olduğu, bu problemleri üçlü khamle ile çözülmesi gerektiğini işaret etmiştir.
183 üyesi bulunmaktadır. 3 lü temsil anlayışı ile yönetiliyor ..
8 tane insan haklarını ilgilendiren Sözleşmeler kabul etmiştir.
29 Sayılı Zorla Çalıştırma Sözleşmesi
87 Sayılı Örgütlenme Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunması
98 Sayılı Örgütlenme Hakkı ve Toplu Pazarlık Sözleşmesi
100 sayılı Eşit Ücret Sözleşmesi
105 Sayılı Zorla Çalıştırmanın yasaklanması
111 Sayılı Ayırımcılık Sözleşmesi
138 Sayılı Asgari Yaş Sözleşmesi
182 Sayılı Çocuk işçiliğinin en kötü şekilleri sözleşmesi
Türkiye 1932 yılında İLO ya üye olmuştur.
Diğer Araçlar :
Birleşmiş Milletler :
En önemli bildirgesi İnsan Hakları Evrensel Bildirgesidir.
Avrupa Birliği :
Roma anlaşması ile Avrupa Ekonomik Topluluğu olarak kuruldu daha sonra ismini değiştirdi
Sivil Toplum Hareketleri :
Üçüncü Yol, Yeşiller, Feminist hareketler
ÜNİTE-2
SOSYAL POLİTİKANIN TARİHSEL GELİŞİMİ
Sanayi Devrimi Öncesinde Sosyal Politika
Ekonomik yapının tarıma dayandığı ilk çağlarda toplum yapısının aile ekonomisi ve kölelik düzenine dayalı bir yapıda oluşmuştur.
Orta çağın sosyal ekonomik siyasal ve hukuki düzenini belirleyen sistem FEODALİTEDİR.
Feodal ekonomik düzen genelde kapalı tarım ekonomisi olarak bilinir
Feodalite : Siyasal iktidar ile ekonomik iktidarın aynı kişide birleştiği ve dönemin üretim yapısı kadar yönetim yapısını da ifade eden bir kavramdır.
Köleci Toplum Düzen : İlkel topluluklardan sonra oluşan ve iktisadi faaliyetin emek
nedenunun köleler tarafından yerine getirildiği toplum düzenidir
Lonca : Aynı bölgede yaşayan esnaf ve zanaatkarların örgütlendiği orta çağı üretim ve iş
gücü yapısının temelini oluşturan meslek organizasyonlarıdır
İlk çağın köle iş güzüne dayanın iktisadi düzeninin yerini Orta çağ da loncalar almıştır.
Korporasyon : Aynı meslek ve sanat dalında faaliyet gösterenlerin üretim birlikleri biçiminde
oluşturdukları yapıdır.
Sanayi Devrimi ve Sosyal Politika :
Sanayi devrimi 18 y.y da meydana geldi .Sanayi devriminin oluşmasında ya da alt yapısını oluşturan nedenler ,Haçlı Seferleri, Coğrafi Keşifler, Deniz ticaret yollarının keşfedilmesi, Reform ve Rönesans hareketleri dir.
Üretimde sürekliliği sağlayabilmek Sanayi Devrimi ile olmuştur. Kısaca , ufak zanat üretiminin yerine fabrika üretiminin geçmesi ve makinelerin insan hayvan rüzgar su kuvvet ve kudretinin yerini alması demektir.
Teknolojik Yapı :
Sanayi Devrimine kadar insan, hayvan doğa gücüne dayalı olarak çalışılırken, devrimden sonra buhar, elektrik ve gaz ile makineleşmeye geçilmiştir.
Sanayi devrimi ile fabrikalaşma sanayisi ilk olarak dokuma sektöründe başladı
1752 de Franklin Paratoneri ni,
1754 de Black Karbonik Asiti
1764 de Hagreaves otomatik mekik mekanizmasını,
1769 da Javes Watt Buhar makinesini buldu.
1770 de Robert Owenın ortağı Arkwirghe su gücü ile işleyen makine
1774 de Priestley oksijeni
1800 de volta Pili bulmuştur.
Ekonomik Yapı :
Liberal iktisadi Düşünce : Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler sloganı ile özdeşleşti. Piyasa dengelerine saygı duyulması, bunu zedeleyecek birçok müdahalenin piyasa güçlerince cezalandırılacağı, ve rekabetçi ortamda fertlerin kendi menfaatlerini gerçekleştirirken bunun yanı sıra toplumunda zenginleşeceğini savunur.
1776 yılında Adam Smith ‘ in Milletlerin Zenginliği adlı kitabı bulunur.
Sanayi Devriminin Çalışma Koşullar :
Sanayi Devriminin ilk döneminin kuralsız ortamı emekçi sınıfın ağır çalışma şartları altında önemli Zaralar görmelerine neden olmuştur.
Dönemin tek yanlı özgürlük anlayışı, sermaye sınıfı için öngördüğü özgürlüğü çalışan sınıflar için buna itaat olarak ele almıştır.
Sermaye sınıfının hiçbir sınırlama olmaksızın bol emek gücünü kullanma hakkı, hızlıca büyük bir istismara ve sömürüye dönüştü.
Devletin koruyucu düzenlemelerinin olmadığı, örgütlenme hakkının yasaklandığı bu ortamda işçi kendisine teklif edilen ücreti kabul etmek zorunda kalmıştır.
Rekabetin yeni buluşlarla desteklendiği sanayi sektöründe yoğunlaşması, ücretlerin giderek düşmesine ve sefalet ücretlerinin ortaya çıkmasına neden oldu.
Sefalet Ücreti : Emek sahiplerinin elde ettiği ücret gelirinin temel ihtiyaçlar düzeyini karşılamakta yeterli olmadığı en düşük ücret düzeyidir.
Diğer koşul ise çok çalışma saatleridir. Uzun çalışma sürelerinin 19.yy.başından itibaren kadın ve çocukların da muhatap olması toplumsal yapıda kısa zamanda olumsuz etkiler ortaya çıktı
Kadın ve çocukların kullanılması erişkin erkeklerde önemli oranda işsizlik meydana getirdi.
Sınıf Bilinci ve Sendikal Hareket :
18 yy sonlarında başlayan örgütlenme kanaatsinin 19 yy ilk çeyreğinde kurumsal yapıya kavuştu.
Örgütlenme önce Fransa gibi yasak olan yerlerde işsizlik ve hastalık gibi konularla ilgilenen hayır severler örgütlenmeler olarak ortaya çıktı.
Daha sonra 1824 de İngiltere de işçilerin parlamento dan birleşme hakkını elde ettiler.
Dağınık bir yapıda başlayan işçi hareketleri 1864 yılında Londra da yapılan Birinci Enternasyonel ile ortaya çıkmıştır.
Birinci Enternasyonel : Sanayi Devriminin başlangıcından itibaren işçi kuruluşların bazı hedefler kapsamında toplanarak oluşturdukları bir genel konsey vasıtasıyla işçi sınıfının mücadelesini yönetme işidir .
Sosyal Politikaya Yön Veren Düşünce Akımları
Liberalizm :
Klasik Liberal :
Temel felsefesi Tabiatçılık ve bireysellik üzerine kuruldu
Toplumu devletin ve diğer kuruluşların müdahalesinden kurtarmayı amaçlar yani klasik liberal kanaat dir.
Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler sloganı bulunur
Temelleri Adam Smith tarafında atılan daha sonra da D.Ricardo ve T. Malthus tarafından tasarlanmıştir.
Adam Smith ; Tekelleşmeden kartelleşmeden ve hantal devlet programlarından uzak bir piyasanın bütün toplumun refahını sağlayacağını savunur
Spencer ve Malthus ise ; yoksullere yapılan yardımları reddederek toplumda yaşama ahenk sağlayamayanların yok olmasını yani Doğal Ayıklanmayı savunur.
Doğal ayıklanmanın karşısında duran isim ise J.S.Mill dir .
Hobbes, Locke , Rousseau ise siyasi yükümlülüğün ve modern devletin varlığını sözleşme kuramlariyle açıklamışlardır.
Sosyal Liberal :
Birey topluma ve diğer bireylere karşı sorumludur. Daha çok insanın mutlu olacağı bir sistemi savunur
II Dünya savaşından sonra uygulama alanı bulmuştur
Neo Liberalizm :
İktisad kuramsinin bir restorasyonu ve aslına dönüş hareketi olarak görülür.
Sosyalizm :
Liberalizmin ekonomik ve sosyal etkilerine karşı çıkan bir fikir akımıdır
Liberalizmde olduğu gibi bireycilik değil , toplumun bireye üstün olduğunu savunur
Özel mülkiyet anlayışı reddedilmektedir. Bireyciliğin yerine toplumun ön plana çıktığı bir fikirdir.
Ütopik Sosyalistler :
Üretim araçlarının ortak kullanımını savunur.
İdeal toplumu şiddet ve ihtilal ile değil, ikna ve eğitim tekniğiyle gerçekleştirmeyi
amaçlar
Temsilcileri , Simon, Charles Fourier, Robert Owen dir
Bilimsel Sosyalistler :
Toplumsal düzenin gerek görülürse devrim yoluyla değiştirilmesini, özel mülkiyet hakkının gerek görülürse devlete geçmesini, ve proleterlerin egemen olduğu bir devlet düzenini hedefler.
Sosyal Reformcu Sosyalistler – Revizyoncu
Sosyal problemlerin demokratik parlamenter sistemle çözüleceğini savunlinkar.
Bilimsel reformistlerle farkı özel mülkiyetin kamulaştırılması noktasıdır.
Kamu Müdahalesinin Doğuşu ve Gelişimi
İlk müdahale İngiltere de 1802 yılında başlamıştır.
Keynes ; Ekonomiye dayalı bir müdahale yolunda direkt olarak nitelikli maliye politikalarıyla gerçekleşecek bir müdahaleyi savunur .
Beveridgenin 1942 yılında , diğer ülkelere ilham kaynağı olan modern refah devleti kuruluşunun temel ilkeleri ile ilgiliki rapor önem taşır.Bu belge günümüz Sosyal Güvenlik Sisteminin de temelini oluşturur.
Refah devleti ilk kez 19 yy sonlarında Almanya da sosyal güvenlik alanlarında önlemleri ifade etmekte kullanılmıştır.
Türkiye de Sosyal Politikanın Tarihsel Gelişimi
Cumhuriyet Öncesi :
Vakıf : Bir hizmetin gerçekleştirilmesi amacı ile kişinin sahip olduğu malın özel mülkiyetten menfaatilarak toplumsal mülkiyete aktarılmasına ve orada tutulmasına adı verilir
Ahi Teşkilatı : Selçuklu ve Osmanlı zamanlarınde Anadolu da yaşayan Müslüman halkın sanat, ticaret ve ekonomi gibi mesleki alanlarda yetişmesi sağlayan dini, ticari ve mesleki örgütlenmedir .
Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemi :
Mecelle : Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir bilim klinku tarafından hazırlanan ve 1877 yılında Sultan Abdulhamit tarafından uygulanmaya başlayan ilk medeni kanundur. 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanuna kadar yürürlülükte kalmıştır.
Cumhuriyet Dönemi :
1929 yılında dünya da meydana gelen ekonomik bunalımın etkisi Türkiye de de görülmeye başlanmış ve özel teşebbüs başarısız olmuştur.
1932 yılında liberal ekonomi politikasından vazgeçilerek sanayileşmeden devletin rol alacağı bir sistem kabul edildi I,5 Yıllık Kalkınma Modeli .
1951 yılında çıkartılan bir yönetmelik ile asgari ücretin belirlenmesi ve uygulanması başlatıldı
1952 yılında Türk – İş adında ilk Türkiye nin ilk işçi sendikası kuruldu
1961 anayasasına sosyal devlet ilkesi girdi
ithal ikame Modeli : Yurt dışından ithal edilmekte olan malların sağlanan destek ve teşviklerle yurt içinde üretiminin sağlanmasına dayalı sanayileşme modelidir
Türkiye de Sendikacılığın Tarihsel Gelişimi :
1871 yılında amele perver cemiyetinin kurulması ve 1872 yılında Tersane işçilerinin grevi patlak vermesi sonucu sendikacılık hareketinin başlangıcı sayılır .
1908 yılında Tatili Eşgal kanunu ile işçi derneklerinin kurulmasının yasaklanması, işçi eylemlerinin yasaklanmıştır.
1960 yılında Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu ( TİSK ) kuruldu.
1961 anayasasında ilk kez iktisadi ve sosyal hak ve ödevlere yer verildi.
2001 yılında Kamu Görevlileri Sendikası Kanun ile kamu görevlileri sendika hakkına sahip oldular .
Cumhuriyetin ilanından hemen sonra Cumhuriyet tarihinin ilk iş kanun özelliği taşıyan 3008 sayılı İş Kanunu çıkartılmıştır.
ÜNİTE 3
İSTİHDAM, İŞSİZLİK, ÜCRETLER VE ÇALIŞMA KOŞULLARI
İstihdam ve İşsizlik = Kavramsal Çerçeve
Sosyal Politikacılar için İstihdam : Amaç olarak görmektedir
İktisatçılar için İstihdam : Gelir hedefine ulaşmanın bir aracı olarak dağerlendirmektedir.
Geniş Anlamda İstihdam : Üretim etkenlerinin yani emek sermaye doğal kaynaklar, müteşebbis , üretime sevk edilmesi., gelir sağlamak amacıyla çalışması, çalıştırılması anlamıdır. Yani üretim etkenlerinin bir yıl içinde kullanılma derecesi dir.
Geniş anlamda Tam İstihdam : Bir ekonomide üretim etkenlerinin bütününün üretime katılımı , ekonominin mevcut üretim potansiyelinden tam anlamıyla faydalanılması
Dar Anlamda İstihdam: Üretim etkenlerinden yalnızca emek nedenunu dikkate alır , yani emeğin üretimde kullanılması yada gelir sağlamak amacıyla çalışması çalıştırılması demek
Dar Anlamda Tam İstihdam : Mevcut çalışma koşulları ve cari ücret düzeyinde çalışmak isteyen hernet iş bulduğu istihdam düzeyi, genelde 3-5 oranında doğal işsizlik kabul edilir.
Milli Gelir : Bir ekonominin belirli bir dönemde ürettiği mal ve hizmetlerin toplamıdır.İstihdam ile milli gelir arasında yakından bir ilişki vardır. İstihdam oranı arttıkça milli gelirde artar.
Eksik İstihdam : Bir ülkede mevcut emeğin bütününün kullanılmamasıdır
Görülebilir Eksik İstihdam : Çalışma süreleri normal sürelerin altında, bireyler istek etmedikleri halde kısmı süreli çalışmaktadır. Bu istihdamın sebebi talep yetersizliğidir .1929 bunalımı gibi
Görülemeyen Eksik İstihdam : Çalışma sürelerinde bir kısıtlama yok, elde edilen gelir düşük, işin niteliği, işçinin niteliği, ve ürfaktör kapasitenin kullanılmasına izin vermiyor , Bu istihdamın sebebi ise Talep yetersizliği ve Sermaye Donanımı yetersizliği dir.
Aşırı İstihdam : Bir ülkede mevcut emeğin kullanılmasına rağmen, isteğin karşılanamamasıdır. II dünya savaşı gibi.
Toplum açısından İşsizlik : üretici kaynaklarının bir bölümünün kullanılmaması demek
Birey açısından İşsizlik : Gücünde ve çalışmaya hazır bireyin, cari ücret ve mevcut çalışma koşullarında belirli sürelerle iş aramasına rağmen bulamaması demek.
Çalışma Hakkı ve Çalışma Hakkı Çerçevesinde Düzenlenen Sosyal Politika Tedbirleri
Bireyin çalışma ve işini serbestçe seçebilme hakkının Uluslar arası alanda İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesidir
Çalışma Hakkı için Düzenlenen Sosyal Politika Tedbirleri
Yeterli istihdamın sağlanması
Yaşam boyu öğrenme ile bireyin mesleki eğitim yoluyla niteliklerini geliştirme
İş arayanlar ile işverenleri buluşturma
İş hayatında iş güvencesi ve koruyucu standartların oluşturulması
Gelir güvencesinin sağlanması ( asgari ücret )
İş sağlığı ve güvenilirği konusunun sağlanması
Sendikalaşma imkânını verilmesi ( örgütlenme )
Aktif ve pasif istihdam ile işsizlik karşısında koruma
Sosyal güvenlik ile işçinin sosyal tehlikelere karşı korunması ( mal varlığında oluşacak azalma riskler, ölüm, hastalık riskleri gibi )
İşsizliğin Sosyo-Ekonomik ve Bireysel Etkileri
Bağımlılık Oranı : Bir ülkede belirli bir işte üretime katılanların, kendileriyle beraber üretime katılmayanların da ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde üretimde bulunmaları gerekir.
İşsizliğin Ekonomik Etkileri :
İşsizlik oranının yükselmesi, o ekonominin daha çok üretme gücü olmasına rağmen üretemiyor demesidir .
İşsizliğin yükselmesi tüketici nüfus üzerinde baskıyı artırır
İşsizlik bağımlı oranla doğru orantılıdır. Arttığı zaman artar, azaldığı zaman azalır
İşsizliğin artması, tasarruf tedbirlerinin azalması yatırımların düşmesine neden olur.
İşsizlik gelir dağılımındaki adaletsizliği ve fakirluğu artırır
İşsz.arttığı zaman aktarım harcamaları da artar
İşsizlik arttıkça sigortasız insan sayısı artacağından sosyal güvenlik gelirleri ve gelir vergileri azalır
İşsizliğin Bireysel Etkileri :
Bireyin ve ailenin hayat standardı düşer
Birey vasıflarını ortaya koyamaz Tembelliğe alışır .
İşsizliğin uzun sürmesinden kaynaklı iş ortamındaki alışkanlıkların kaybeder
Uzun süreli işsizliklerde ruhsal sorunluluklar yaşar
İşsizliğin Toplumsal Etkileri :
Toplumda huzur ve istikrar ortamı bozulur
İşsizlik sosyal dışlanmaya neden olur
Madde bağımlıları çoğalır
İşsizlikle Mücadelede İzlenen Aktif ve Pasif İstihdam Politikaları
Aktif İstihdam
İstihdam alanlarının açılması, işsizin iş bulma zorluklarının giderilmesi
Öncelikli hedef kitlesi ,işsizlik riski ile karşı karşı ya kalan uzun dönemli işsizler ile dezüstünlüklı kişilerdir ( kadın çocuk genç, engelliler )
Aktif İstihdam Politikaları :
Mesleki Eğitim Proğramları
Girişimciliğin desteklenmesine yönelik proğramlar
Ücret ve istihdam sübvansiyonları
Doğrudan Kamu istihdamı
Kamunun eşleştirme ve Danışmanlık Hizmeti
Pasif İstihdam :
İşsizlik oranları azaltmak yerine, bireyin aile ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerini gidermeyi amaçlar .Daha gelişmiş ülkelerde uygulanmaktadır
Pasif İstihdam Politikaları :
İşsizlik Sigortası ve yardımı
Çalışma Paylaşımı ( erken emeklilik – iş paylaşımı – Çalışma Sürelerinin Kısaltılması )
Ücret ve Ücrete İlişkin Kavramlar :
Geniş Anlamda Ücret : işletmelerin kar ve zararına bağlı olmayan işveren tarafından emek sahibine üretilen malın satışı beklenmeden ödenen, miktarı daha önceden belirlenmiş gelir dir.
Ücretin Unslinkarı : Bir iş karşılığında ödenmesi, işveren ya da üçüncü kişiler tarafından ödenmesi ve para olarak ödenmesi dir.
Ücret türleri
Ücret Haddi : Kök, ana, çıplak ücret .Üretim birimi başına elde ettiği para miktarını ifade eder .
Nominal Ücret : Para ile ifade edilen ücret .Doğrudan maliyeti söylediği için işletmelerin kasasından çıkan parayı ifade eder.İşçinin eline geçen para
Reel Ücret : Nominal ücret karşılığı satın alınabilecek mal ve hizmeti ifade eder .Paranın satın alma gücü.Nominal Ücretin Tüketici Fiyatları endeksine bölünmesine ile bulunur ( N.Ü : TÜFE= R.Ücret )
Nakdi Ücret : Ücretin para ile ödenmesini ifade eder
Ayni Ücret : Ücretin mal ve eşya ile ödenmesi Sosyal yardımlar gibi.Truck Sistemi de adı verilir.
Brüt Ücret : Tahakkuk eden nettiler öncesi olan ücreti ifade eder .
Net Ücret : Kesintilerden sonra işçiye verilecek kısmı ifade eder.
Asgari Ücret : işçi ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre insanca yaşamasını sağlayacak insanlık onuruyla bağdaşacak bir ücreti ifade eder.Ücretin en alt kısmını oluşturur.
Ücret Sistemleri
Zaman Esasına Dayalı Ücret Sistemi : Hiçbir nedenun dikkate alınmadığı, belirli bir süre çalışılması sonunda hak edilen ücret sistemi .
Miktar Esasına Dayalı Ü.S. : Zaman dikkate alınmaksızın üretilen parça sayısına göre hesaplanan ü.s
Verimlilik Esasına Dayalı ( performans ) Ü. S : Bir nedenun gerçekleştirilmesine bağlı olarak asıl ücrete ek olara prim ödemeleri yapılmasını ü.s.
Devletin Çalışma Koşullarına Müdahalesi
Müdahale yi gerekli kılan nedenler
Büyük fabrika yaşamı ile beraber çalışma koşullarının kötüleşmesi
Uzun çalışma süreleri , sefalet ücretler, Çalışma imkânlarının sağlıksızlığı ,
Çocuk ve kadınların kütle durumunda fabrikalara girişi
Müdahaleler
İlk müdahale, 1802 yılında İngiltere de Dokuma sanayisinde çalışan çocukları korumaya yöneliktir .
Uluslara Arası Çalışma Örgütü ( İLO )
Kuruluş amacı, Yaşam standardını yükseltmek
21 Y.Y da ki hedefi ise Herkes için düzgün iş olmuştur.
Düzgün İşler Sağlanmasında Temel Hedefler
Temel hak ve özgürlüklerin işyerlerinde hayata geçirilmesi
Uygun istihdam ve gelir elde etmek için kadın ve erkeklere daha çok fırsat verme
Sosyal korumanın kapsamı ve etkinliği herkes için artırılması
Sosyal diyaloğun ve üçlü katılmasın güçlendirilmesi
ÜNİTE-4
GELİR DAĞILIMI VE YOKSULLUKLA MÜCADELE
Gelir Dağılımı hakkında Temel Kavramlar
Gelir Dağılımı : Bir ülkede belirli bir dönemde üretilen gelirin kişiler, gruplar yada üretim etkenleri arasındaki dağılımına adı verilir
Gelir Dağılımı Türleri
Kişisel Gelir Dağılımı :
Bir dönemde üretilen milli gelirin, kişiler aileler veya nüfus grupları arasında dağılımı
Önemli olan gelirin kaynağı değil miktarıdır.
Bu gelir dağılımının ölçülmesinde iki teknik bulunur. Lorenz eğrisi ve Gini katsayısı
Lorenz Eğrisi :
Kutu biçiminde bir diyagram olarak gösterilir.
Diyagramın dikey ekseninde toplam gelirin, yatay ekseninde nüfus kümülatif yüzdeleri yer alır
Gini Katsayısı :
Eşitsizliğin derecesini ölçen bir katsayıdır. 0-1 arasında bir katsayı almaktadır
Katsayı 1 e yaklaştıkça gelir eşitsizliğinin arttığını, 0 yaklaştığında gelir eşitsizliğinin azaldığını gösterir.
Fonksiyonel Gelir Dağılımı :
Bir dönemde üretilen milli gelirin, onu üreten üretim etkenleri yani emek sahipleri, sermaye sahipleri, toprak sahipleri ve girişimciler arasında dağılımıdır.
Bölgesel Gelir Dağılımı :
Bir dönemde üretilen milli gelirin coğrafi şeklinde değılımıdır.
Sektörel Gelir Dağılımı :
Bir dönemde üretilen toplam gelirin üretim sektörlerine göre dağılımıdır.
Birincil Gelir Dağılımı :
Üretim etkenleri tarafından yaratılan gelirin serbest piyasa ekonomisine hiçbir müdahalede olmaksızın dağılımına adı verilir
İkincil Gelir Dağılımı :
Devletin belirli bir dönemde serbest piyasada oluşan gelire çeşitli yollarla müdahale etmesidir .
Bir diğer ifadeyle Gelirin yeninde düzenlenmesi de adı verilir.
Sosyal Politika açısından Gelir Dağılımının Önemi
Herkes için en az yaşama düzeyinin güvence altına alınması
Gelirler arasında farklılıkların azaltılması
Kişilere tanınacak fırsat eşitliği ile yükselme imkânlarının herkese açık olması
Gelir Dağılımını Etkileyen Faktörler
Demoğrafik : Nüfus artışı ve göç
Piyasa Yapısı :
Teknolojik Gelişme Düzeyi
Üretim Faktörlerinin Niteliği
Servet Dağılımı
Enflasyon ve Ekonomik Kriz
Bölgesel Gelişmişlik Farklılıkları
Kamusal Mal ve Hizmetlerin Dağılımı
Küreselleşme
Gelir Dağılımı Politikasının Araçları
İşgücü Piyasası ve Ücret - Fiyat – Gelir – Servet – Maliye – Eğitim – SG Politikaları
Yoksullukla İlgili Temel Kavramlar
Mutlak Yoksulluk : kişilerin veya hane halkının asgari geçim düzeyinin altında olma durumunu ifade eder. Sosyal ve kültürel ihtiyaçlara değil, beslenme barınma, giyinme gibi telem ihtiyaçları kapsar
Göreli Yoksulluk : insanın toplumsal bir varlık olduğundan hareket eder. Kişinin sahip olduğu mutlak gelir düzeyinden ziyade gelir ve refah dağılımındaki farklıları kapsar
Objektif Yoksulluk : Alınması gereken günlük kalori miktarı veya yapılan tüketim harcamaları gibi belirleme edilebilir ve doğruluğu kanıtlanabilir fakirliktur.
Subjektif Yoksulluk : Gerekli veya yeterli düzeyin altında olma konusu ile ilgili kişilerin kendi değerlendirmelerine dayalı bir fakirliktur.
Gelir Yoksulluğu : Temel gereksinimlerini karşılayacak gelire sahip olmamaları durumudur . Hesaplanırken gerekli olan gelir, fakirlik sınırı olarak kabul edilir .Bu sınırın altında olan insanlar fakir olarak bilinir.
İnsani Yoksulluk : Parasal imkânların yanı sıra temel ihtiyaçların karşılanabilmesi için ekonomik sosyal ve kültürel bazı imkânlara sahip olmaktır.
Yoksulluğun Ölçülmesi
Yoksulluğun ölçülmesinde kullanılan birçok endeks vardır yalnız en fazla kullanılan endeks Kafa sayısı endeksi dir .
Yoksulluğun Nedenleri -2 Yaklaşım vardır.
Kişisel özellikleri ilgilendiren bir yaklaşımdır. Çalışmaya arzuli olmamaları, yeteri kadar çaba sarfetmemeleri, veya sorumluluk almamaları gibi şahsi özellikleri açıklar . Kişisel etmenleri ön plana menfaatir, ikinci yaklaşıma karşı çıkar
Ekonomi politikaları, düşük ücret, yetersiz eğitim ve istihdam gibi sosyoekonomik sistemli yaklaşımdır. Genellikle sosyal yardımlardan yanadır.
Yoksulluğun Temel Nedenleri :
Kişisel : Doğum, ölüm, aile reisinin ölümü, boşanmalar, ciddi hastalıklar
Demografik ve Sosyal : Hızlı nüfus artışı, göçler, şehirleşme ve ayrımcılık
Coğrafi : iklim koşulları, doğal afetler,
Siyasi Nedenler : Savaşlar,
Yeterince üretim yapılamaması ve Üretilenin kişiler, bölgeler, sektörler arasında dengeli dağıtılmaması
Düşük ücretler
Türkiye de Yoksulluk :
TR. de fakirlik istatistikleri 2002 yılından itibaren TUİK tarafından derli toplu bir biçimde tutulmaktadır.
Eğitim seviyesi yükseldikçe fakirlik azalmaktadır
Türkiye de Yoksulluk Üzerinde Etkili Olan Faktörler
Gelir Dağılımı :
Göç :Kırdan şehire göç, makineleşme, gibi
İşgücü Piyasası : İşgücüne khamle ve istihdam OECD ve AB ye oranla son derece düşüktür.
Ekonomik Krizler :
Sosyal Güvenlik :
Eğitim : Eğitim seviyesi yükseldikçe fakirlik oranı azalır
Aile ve Dayanışmacı nedenler : Yaşanan ekonomik krizlerin aile ortamıyla hafifletilmesidir .
Uluslar arası Kuruluşlarda Yoksullukla Mücadele
Dünya Bankası : 2000/2001 yılında Yoksulluğa Saldırı adında hazırladığı Dünya Kalkınma raporunda Yoksulluğun küresel bir problem olduğunu açıkladı.
Birleşmiş Milletler : 1997 yılında İnsani Gelişme Raporunda Yoksulluğu ; yalnızca gelir fakirluğu olarak değil, yoksunluk olarak tanımlar. Hayatta kalmaktan bilgiden, yaşam koşullarından yoksunluk olarak ele almıştır.
Uluslar arası Çalışma Örgütü İLO : 2007 yılında yayınladığı, Düzgün iş ve Yoksulluğu Azaltma Stratejisi isimli bilgi broşüründe , Çalışmanın fakirliktan kurtulmada önemli bir yol olduğunu savunur
Mikro Kredi :
Resmi finans kuruluşlarına erişim olanağı bulunmayan fakir ailelerin üretici faaliyetlere girişmelerine ve tüketimlerini istikrarlı hale getirmelerine yardımcı olmak amacıyla, çok ufak meblağlarda sağlanan kredidir .
Dünya da ilk defa Bangladeş te sivil toplum örgütü olan Grameen Bank tarafından topraksız insanlara uygulanarak başlatılmıştır.
Türkiye de iki tane uygulamadan bahsedilir
Kadın Emeği Derneği Dşayetlendirme Vakfı tarafından Maya Mikro Ekonomik Destek İşletmesi adıyla Marmara deprem bölgesinde 2002 yılında bilhassa fakir kadınlara kendi işlerini kurmaları yönünde destek vermiştir.
2003 yılında Türkiye İsrafı Önleme Vakfı ile Bangledeş kökenli Grameen Bank tarafından Diyarbakır da yapılan uygulamadır.
Türkiye de Yoksullukla Mücadele :
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Gen.Md.lüğü kapsamında SRAP ( sosyal riski azaltma projesi) tarafından 2001 de başlatılan bir programla, Şartlı Nakil Transferi bileşeni kapsamından fakirlik sebebiyle çocuklarını okula gönderemeyen, ya da okuldan almak zorunda kalan, okul öncesi çocuklarını derli toplu sağlık kontrollerine götüremeyen aileleri desteklemek amacıyla nakit sosyal yardım sistemi yerleştirilmesi sağlanmıştır.
SOSYAL POLİTİKANIN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ
Sosyal Politika: Ülke insanın refah hedefine yönelik, sağlığı, eğitimi, güvenilirği, beslenmesi, korunması, barınması ve istihdamının sağlanması yönünde aldığı kararlar tümüdür.
Dar Anlamda Sosyal Politika :
Sanayi Devriminin ortaya çıkardığı kötü çalışma koşullarına karşı işçileri ve emeği sermayeye karşı güvenliğini sağlamak ve bu şekilde toplumdaki sınıf çatışmalarını önleyerek toplumun ve devletin varlığını sürdürmesini sağlamaya yönelik programlardır
İşçi statüsünde çalışanların iş ilişkileri ve çalışma yaşamında korunması amacıyla devletçe alınan karar ve sürdürülen programları inceleyen bir bilim dalıdır.
Geniş Anlamda Sosyal Politika :
Amacı sosyal adalet ve sosyal refahı sağlamak olan, kapsamı sosyal problemler ile paralellik gösteren, ekonomiye sosyal boyut katmak ve ekonominin işleyişindeki aksaklıkları düzeltici politikaların oluşmasını sağlayarak sosyal dengeyi gözetmek amacındaki hümaniter bir bilim dalıdır.
İkisi arasındaki Farklar
Dar anlamda S.P : Sanayi devrimi ile ortaya çıkan problemleri ele alır.
Geniş anlamda S.P : Sanayi devriminden önceki problemlerdan günümüze kadar olan problemleri ele alır
Dar anlamda S.P : Çalışma hayatına emek – sermaye olarak bakar., Geniş anlamda S.P ile daha geniş bakar.
Dar anlamda S.P ekonomiyi kapitalist olarak ele alır, Geniş anlamda S.P ile ekonomiyi yalnızca liberal ekonomi olarak ele almaz daha geniş ele alır.
Dar anlamda S.P nın temelinde işçiler olurken, Geniş anlamda S.P nın temelinde bağımlı çalışanlarında içinde olduğu geniş bir toplum bulunur.
SOSYAL POLİTİKANIN ORTAYA ÇIKIŞINI HAZIRLAYAN KOŞULLAR
Fransız ihtilali
Sanayi Devrimi
Fİ.fikirlerin çıkışını sağlamış, siyasal yapıları değiştirmiş ve sanayi devrimini doğuşunu hızlandırmış.
SD. Doğrudan doğruya teknolojik bir gelişim süreci ile hem ekonomik bir değişim yaratmış hemde sosyal politikaların doğuşunu ortaya çıkarmıştı.
SD.ile bağımlı çalışanlar ve kapitalist ekonomik sistem ortaya çıkmıştır. SD. Sosyal Politikanın bir bilim dalı olarak ortaya çıkışını hazırlamıştır.
SOSYAL POLİTİKAYA İLİŞKİN GENEL BİLGİLER
Sosyal Politikanın Kapsamı KONU ve KİŞİ bakımından iki biçimde ele alınır
KİŞİ : Önceleri işçi sınıfıyken daha sonraları Kamu görevlileri de bu kapsamda yer aldı.
Bağımlı Statüler altında Çalışanlar : işçiler, kamu görevlileri, sözleşmeliler, memlinkar
Ekonomik Yönden Güçsüz Kesimler : İşsizler, ufak esnaflar, topraksız köylüler, bir sanata sahip ancak yeterli kaynağa sahip olmayanlar.
Özel Olarak Korunması Gereken Kesimler : Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, tüketiciler, eski hükümlüler, gençler, kadınlar ve göçmenler
KONU :
Sanayi Devrimi sonrası, sosyal politikanın ilk konusu çalışma ilişkilerinde işçilerin korunmasıdır .
Özel olarak ilgilendiği konular ise Eğitimli işsizlik ve Genç İşsizlik tir.
Kamusal Nitelik : Devlet eliyle yürütülmesi gereken politikalar tümüdür. Sosyal Politika devlet eliyle yürütülür ve denetlenmesi de devlet eliyle olur.
Evrensel Nitelik : Uluslar arası göçlerin hız kazanması ve ülkeler arasındaki işgücü dinamikliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan çift anlaşmalar bu anlamda ilk göstergelerdir.
SOSYAL POLİTİKALARIN HEDEFLERİ
Sosyal Refah : Toplumun bir bütün olarak sahip olduğu refah düzeyi, sosyal imkânlar ve ekonomik anlamdaki zenginliklerinin tümü olarak ifade edilmektedir.
S.P.nın ilk ve genel hedefi refah seviyesinin yükseltilmesi ve refahın toplumsallaşmasıdır.Sosyal refahın sağlanması ve geliştirilmesidir.
Toplumu ayrıştırmak yerine birleştirmektir. Sosyal refahın en önemli göstergesi sosyal harcamaların artış göstermesidir.
SOSYAL POLİTİKALARIN FİNANSMANI
Sosyal politikaların yürütücü devlettir, bu nedenle devletin bütçesi sosyal politikaların ana kaynağı yani finansmanıdır.
Sosyal harcamaların Gayri safi milli hasıla içindeki payı yüksekse, sosyal politikalarda gelişmiştir. Bu oran o ülkenin yaşam kalitesi ile ilgili bilgi verir.
Türkiye de bu oran 10,4 dür. Ekonomik Kalkınma ve işbirliği Örgütü ( OECD ) üyesi ülkelerin ortalaması olan 19,2 altında olan bu oran sosyal harcamaların yeterli büyüklüğe ulaşmadığını gösterir.
SOSYAL POLİTİKALARIN ÖNEMİ -3 tane
S.P.Konu Olan Kesimlerin Sayısal Çokluğu :
Gelişmiş ülkelerde bağımlı çalışanların toplam nüfus içindeki oranları son derece yüksektir.
Bağımlı çalışanların toplam nüfus içindeki oranı Türkiye de 47,53 tür. Bu oran Ekonomik Kalkınma ve işbirliği Örgütü ( OECD ) nün ortalamasının son derece altındadır.
S.P.Konu Olan Kesimlerin Niteliği :
S.P.ların Sosyal devlet İlnetin bir Göstergesi Olması :
SOSYAL POLİTİKA İLE DİĞER SOSYAL BİLİMLER ARASINDAKİ SINIRLAR
Diğer sosyal bilimlerdasli fark Toplumsal refahı konu edinmesidir
Sosyal Politika ve Ekonomi :
İşsizlik ve nedenleri çalışma ekonomisi alanında, işsizlik problemina dair oluşturulacak politikalar sosyal politikanın ilgi alanıdır
Sosyal Politika ve Sosyoloji :
Sosyoloji insan davranış ve ilişkilerin ele alan bilim dalıdır.
Sosyal Politika ve Hukuk :
Sosyal problemlerin bugün hukuki düzen kapsamında bazı kanunlar içerisinde yer almış ve bazı normla bağlanmış bir konu dur
Sosyal Politika ve İnsan Kaynakları :
Personelin istihdam edilmesi, işyerindeki personelin motive edilmesi gibi hususları ele alır.
Sosyal Politika daha hümanist bir yaklaşım sağlarken, insan kaynakları yönetimi ise daha yöntem bir rasyonellikle yaklaşmaktadır.
SOSYAL POLİTİKANIN ARAÇLARI
Fransız ihl.ve Sanayi devriminden sonra kötüleşen hayat şartlarına ulus devletler gelir dağılımındaki adaletin sağlanması için ekonomik ve sosyal hayata müdahale etmek zorunda kalmıştır.
Bu müdahaleler sonucunda Uluslar arası Sosyal Politika araçları ortaya çıkmıştır.
ULUSAL ARAÇLAR : Yasal , Politik ve Hukuki bir takım düzenlemeler
Birinci Grup :
Kamu Müdahalesi Araçlar : Devlet gücüyle problemlerin giderilmesi demektir.en önemlisi Anayasadır .
Yasal Düzenlemeler ( Mevzuat ) : En önemli araç yasal düzenlemelerdir. İlk olarak 1936 yılında düzenlenen en son biçimini 2003 de alan 4857 sayılı İş kanunu ilk başta yer alır.
Kamusal Politikalar :
Kamusal Kurumlar : Aile ve Sosyal Politikalar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik , MEB, Sağlık Bakanlığı, direkt olarak sosyal politikalar bakanlığıdır. MSB, ve İçişleri dolaylı dır. Ayrıca SGK, İŞKUR, SYDV.direkt olarak sosyal politika kurumudur.
İkinci Grup :
Kolektif Kendi Kendine Yardım Araçlar :
Sendikalar : En önemlisidir .Aynı zamanda bir mesleki dayanışma örgütüdür. 1961 anayasasıyla kazanılmıştır.
Diğerleri : Kar amacı gütmeden çalışan Kooperatifler, vakıflar , derneklerdir.asli amaçları Yardımlaşma ve dayanışmadır.
ULUSLAR ARASI ARAÇLAR:
Uluslar arası Sosyal Politika arayışlarına yönelik ilk adım ; İngiltere de Robert Owen dir 1830-40
Daha sonra ise Fransa da Daniel Le Grand 1840-50 çabalarıyla artmıştır.
U.S.P.arayışlarının İlk resmi girişimleri İsviçre de başlatılmıştır.
U.S.P aracı olarak ilk akla gelen kurum Uluslar arası Çalışma Örgütü ( ILO ) dır.
Birleşmiş Milletler ( UN ) , Avrupa Birliği ( AB ) , İktisadi İş Birliği ve Gelişme Teşkilatı ( OEGD ) , Dünya Sağlık Örgütü ( WHO ) , Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü ( FAO ) diğer kuruluşlardır.
Uluslar arası Çalışma Örgütü ( İLO )
I Dünya Savaşı sonrası imzalanan Versay anlaşması ile 1919 da kurulmuştur.
Çalışma hayatına dair problemlera çözüm bulunması ve ücretlilerin durumunu yakından etkileyen ekonomik problemlerla uğraşılması benimsenmiştir.
Emeğin bir ticari bir mal olmadığı, dernek kurma, ve ifade özgürlüğünün ilerlemenin bir nedenu olduğu, fakirluğun hernet refahını tehdit eden bir tehlike olduğu, bu problemleri üçlü khamle ile çözülmesi gerektiğini işaret etmiştir.
183 üyesi bulunmaktadır. 3 lü temsil anlayışı ile yönetiliyor ..
8 tane insan haklarını ilgilendiren Sözleşmeler kabul etmiştir.
29 Sayılı Zorla Çalıştırma Sözleşmesi
87 Sayılı Örgütlenme Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunması
98 Sayılı Örgütlenme Hakkı ve Toplu Pazarlık Sözleşmesi
100 sayılı Eşit Ücret Sözleşmesi
105 Sayılı Zorla Çalıştırmanın yasaklanması
111 Sayılı Ayırımcılık Sözleşmesi
138 Sayılı Asgari Yaş Sözleşmesi
182 Sayılı Çocuk işçiliğinin en kötü şekilleri sözleşmesi
Türkiye 1932 yılında İLO ya üye olmuştur.
Diğer Araçlar :
Birleşmiş Milletler :
En önemli bildirgesi İnsan Hakları Evrensel Bildirgesidir.
Avrupa Birliği :
Roma anlaşması ile Avrupa Ekonomik Topluluğu olarak kuruldu daha sonra ismini değiştirdi
Sivil Toplum Hareketleri :
Üçüncü Yol, Yeşiller, Feminist hareketler
ÜNİTE-2
SOSYAL POLİTİKANIN TARİHSEL GELİŞİMİ
Sanayi Devrimi Öncesinde Sosyal Politika
Ekonomik yapının tarıma dayandığı ilk çağlarda toplum yapısının aile ekonomisi ve kölelik düzenine dayalı bir yapıda oluşmuştur.
Orta çağın sosyal ekonomik siyasal ve hukuki düzenini belirleyen sistem FEODALİTEDİR.
Feodal ekonomik düzen genelde kapalı tarım ekonomisi olarak bilinir
Feodalite : Siyasal iktidar ile ekonomik iktidarın aynı kişide birleştiği ve dönemin üretim yapısı kadar yönetim yapısını da ifade eden bir kavramdır.
Köleci Toplum Düzen : İlkel topluluklardan sonra oluşan ve iktisadi faaliyetin emek
nedenunun köleler tarafından yerine getirildiği toplum düzenidir
Lonca : Aynı bölgede yaşayan esnaf ve zanaatkarların örgütlendiği orta çağı üretim ve iş
gücü yapısının temelini oluşturan meslek organizasyonlarıdır
İlk çağın köle iş güzüne dayanın iktisadi düzeninin yerini Orta çağ da loncalar almıştır.
Korporasyon : Aynı meslek ve sanat dalında faaliyet gösterenlerin üretim birlikleri biçiminde
oluşturdukları yapıdır.
Sanayi Devrimi ve Sosyal Politika :
Sanayi devrimi 18 y.y da meydana geldi .Sanayi devriminin oluşmasında ya da alt yapısını oluşturan nedenler ,Haçlı Seferleri, Coğrafi Keşifler, Deniz ticaret yollarının keşfedilmesi, Reform ve Rönesans hareketleri dir.
Üretimde sürekliliği sağlayabilmek Sanayi Devrimi ile olmuştur. Kısaca , ufak zanat üretiminin yerine fabrika üretiminin geçmesi ve makinelerin insan hayvan rüzgar su kuvvet ve kudretinin yerini alması demektir.
Teknolojik Yapı :
Sanayi Devrimine kadar insan, hayvan doğa gücüne dayalı olarak çalışılırken, devrimden sonra buhar, elektrik ve gaz ile makineleşmeye geçilmiştir.
Sanayi devrimi ile fabrikalaşma sanayisi ilk olarak dokuma sektöründe başladı
1752 de Franklin Paratoneri ni,
1754 de Black Karbonik Asiti
1764 de Hagreaves otomatik mekik mekanizmasını,
1769 da Javes Watt Buhar makinesini buldu.
1770 de Robert Owenın ortağı Arkwirghe su gücü ile işleyen makine
1774 de Priestley oksijeni
1800 de volta Pili bulmuştur.
Ekonomik Yapı :
Liberal iktisadi Düşünce : Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler sloganı ile özdeşleşti. Piyasa dengelerine saygı duyulması, bunu zedeleyecek birçok müdahalenin piyasa güçlerince cezalandırılacağı, ve rekabetçi ortamda fertlerin kendi menfaatlerini gerçekleştirirken bunun yanı sıra toplumunda zenginleşeceğini savunur.
1776 yılında Adam Smith ‘ in Milletlerin Zenginliği adlı kitabı bulunur.
Sanayi Devriminin Çalışma Koşullar :
Sanayi Devriminin ilk döneminin kuralsız ortamı emekçi sınıfın ağır çalışma şartları altında önemli Zaralar görmelerine neden olmuştur.
Dönemin tek yanlı özgürlük anlayışı, sermaye sınıfı için öngördüğü özgürlüğü çalışan sınıflar için buna itaat olarak ele almıştır.
Sermaye sınıfının hiçbir sınırlama olmaksızın bol emek gücünü kullanma hakkı, hızlıca büyük bir istismara ve sömürüye dönüştü.
Devletin koruyucu düzenlemelerinin olmadığı, örgütlenme hakkının yasaklandığı bu ortamda işçi kendisine teklif edilen ücreti kabul etmek zorunda kalmıştır.
Rekabetin yeni buluşlarla desteklendiği sanayi sektöründe yoğunlaşması, ücretlerin giderek düşmesine ve sefalet ücretlerinin ortaya çıkmasına neden oldu.
Sefalet Ücreti : Emek sahiplerinin elde ettiği ücret gelirinin temel ihtiyaçlar düzeyini karşılamakta yeterli olmadığı en düşük ücret düzeyidir.
Diğer koşul ise çok çalışma saatleridir. Uzun çalışma sürelerinin 19.yy.başından itibaren kadın ve çocukların da muhatap olması toplumsal yapıda kısa zamanda olumsuz etkiler ortaya çıktı
Kadın ve çocukların kullanılması erişkin erkeklerde önemli oranda işsizlik meydana getirdi.
Sınıf Bilinci ve Sendikal Hareket :
18 yy sonlarında başlayan örgütlenme kanaatsinin 19 yy ilk çeyreğinde kurumsal yapıya kavuştu.
Örgütlenme önce Fransa gibi yasak olan yerlerde işsizlik ve hastalık gibi konularla ilgilenen hayır severler örgütlenmeler olarak ortaya çıktı.
Daha sonra 1824 de İngiltere de işçilerin parlamento dan birleşme hakkını elde ettiler.
Dağınık bir yapıda başlayan işçi hareketleri 1864 yılında Londra da yapılan Birinci Enternasyonel ile ortaya çıkmıştır.
Birinci Enternasyonel : Sanayi Devriminin başlangıcından itibaren işçi kuruluşların bazı hedefler kapsamında toplanarak oluşturdukları bir genel konsey vasıtasıyla işçi sınıfının mücadelesini yönetme işidir .
Sosyal Politikaya Yön Veren Düşünce Akımları
Liberalizm :
Klasik Liberal :
Temel felsefesi Tabiatçılık ve bireysellik üzerine kuruldu
Toplumu devletin ve diğer kuruluşların müdahalesinden kurtarmayı amaçlar yani klasik liberal kanaat dir.
Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler sloganı bulunur
Temelleri Adam Smith tarafında atılan daha sonra da D.Ricardo ve T. Malthus tarafından tasarlanmıştir.
Adam Smith ; Tekelleşmeden kartelleşmeden ve hantal devlet programlarından uzak bir piyasanın bütün toplumun refahını sağlayacağını savunur
Spencer ve Malthus ise ; yoksullere yapılan yardımları reddederek toplumda yaşama ahenk sağlayamayanların yok olmasını yani Doğal Ayıklanmayı savunur.
Doğal ayıklanmanın karşısında duran isim ise J.S.Mill dir .
Hobbes, Locke , Rousseau ise siyasi yükümlülüğün ve modern devletin varlığını sözleşme kuramlariyle açıklamışlardır.
Sosyal Liberal :
Birey topluma ve diğer bireylere karşı sorumludur. Daha çok insanın mutlu olacağı bir sistemi savunur
II Dünya savaşından sonra uygulama alanı bulmuştur
Neo Liberalizm :
İktisad kuramsinin bir restorasyonu ve aslına dönüş hareketi olarak görülür.
Sosyalizm :
Liberalizmin ekonomik ve sosyal etkilerine karşı çıkan bir fikir akımıdır
Liberalizmde olduğu gibi bireycilik değil , toplumun bireye üstün olduğunu savunur
Özel mülkiyet anlayışı reddedilmektedir. Bireyciliğin yerine toplumun ön plana çıktığı bir fikirdir.
Ütopik Sosyalistler :
Üretim araçlarının ortak kullanımını savunur.
İdeal toplumu şiddet ve ihtilal ile değil, ikna ve eğitim tekniğiyle gerçekleştirmeyi
amaçlar
Temsilcileri , Simon, Charles Fourier, Robert Owen dir
Bilimsel Sosyalistler :
Toplumsal düzenin gerek görülürse devrim yoluyla değiştirilmesini, özel mülkiyet hakkının gerek görülürse devlete geçmesini, ve proleterlerin egemen olduğu bir devlet düzenini hedefler.
Sosyal Reformcu Sosyalistler – Revizyoncu
Sosyal problemlerin demokratik parlamenter sistemle çözüleceğini savunlinkar.
Bilimsel reformistlerle farkı özel mülkiyetin kamulaştırılması noktasıdır.
Kamu Müdahalesinin Doğuşu ve Gelişimi
İlk müdahale İngiltere de 1802 yılında başlamıştır.
Keynes ; Ekonomiye dayalı bir müdahale yolunda direkt olarak nitelikli maliye politikalarıyla gerçekleşecek bir müdahaleyi savunur .
Beveridgenin 1942 yılında , diğer ülkelere ilham kaynağı olan modern refah devleti kuruluşunun temel ilkeleri ile ilgiliki rapor önem taşır.Bu belge günümüz Sosyal Güvenlik Sisteminin de temelini oluşturur.
Refah devleti ilk kez 19 yy sonlarında Almanya da sosyal güvenlik alanlarında önlemleri ifade etmekte kullanılmıştır.
Türkiye de Sosyal Politikanın Tarihsel Gelişimi
Cumhuriyet Öncesi :
Vakıf : Bir hizmetin gerçekleştirilmesi amacı ile kişinin sahip olduğu malın özel mülkiyetten menfaatilarak toplumsal mülkiyete aktarılmasına ve orada tutulmasına adı verilir
Ahi Teşkilatı : Selçuklu ve Osmanlı zamanlarınde Anadolu da yaşayan Müslüman halkın sanat, ticaret ve ekonomi gibi mesleki alanlarda yetişmesi sağlayan dini, ticari ve mesleki örgütlenmedir .
Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemi :
Mecelle : Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir bilim klinku tarafından hazırlanan ve 1877 yılında Sultan Abdulhamit tarafından uygulanmaya başlayan ilk medeni kanundur. 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanuna kadar yürürlülükte kalmıştır.
Cumhuriyet Dönemi :
1929 yılında dünya da meydana gelen ekonomik bunalımın etkisi Türkiye de de görülmeye başlanmış ve özel teşebbüs başarısız olmuştur.
1932 yılında liberal ekonomi politikasından vazgeçilerek sanayileşmeden devletin rol alacağı bir sistem kabul edildi I,5 Yıllık Kalkınma Modeli .
1951 yılında çıkartılan bir yönetmelik ile asgari ücretin belirlenmesi ve uygulanması başlatıldı
1952 yılında Türk – İş adında ilk Türkiye nin ilk işçi sendikası kuruldu
1961 anayasasına sosyal devlet ilkesi girdi
ithal ikame Modeli : Yurt dışından ithal edilmekte olan malların sağlanan destek ve teşviklerle yurt içinde üretiminin sağlanmasına dayalı sanayileşme modelidir
Türkiye de Sendikacılığın Tarihsel Gelişimi :
1871 yılında amele perver cemiyetinin kurulması ve 1872 yılında Tersane işçilerinin grevi patlak vermesi sonucu sendikacılık hareketinin başlangıcı sayılır .
1908 yılında Tatili Eşgal kanunu ile işçi derneklerinin kurulmasının yasaklanması, işçi eylemlerinin yasaklanmıştır.
1960 yılında Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu ( TİSK ) kuruldu.
1961 anayasasında ilk kez iktisadi ve sosyal hak ve ödevlere yer verildi.
2001 yılında Kamu Görevlileri Sendikası Kanun ile kamu görevlileri sendika hakkına sahip oldular .
Cumhuriyetin ilanından hemen sonra Cumhuriyet tarihinin ilk iş kanun özelliği taşıyan 3008 sayılı İş Kanunu çıkartılmıştır.
ÜNİTE 3
İSTİHDAM, İŞSİZLİK, ÜCRETLER VE ÇALIŞMA KOŞULLARI
İstihdam ve İşsizlik = Kavramsal Çerçeve
Sosyal Politikacılar için İstihdam : Amaç olarak görmektedir
İktisatçılar için İstihdam : Gelir hedefine ulaşmanın bir aracı olarak dağerlendirmektedir.
Geniş Anlamda İstihdam : Üretim etkenlerinin yani emek sermaye doğal kaynaklar, müteşebbis , üretime sevk edilmesi., gelir sağlamak amacıyla çalışması, çalıştırılması anlamıdır. Yani üretim etkenlerinin bir yıl içinde kullanılma derecesi dir.
Geniş anlamda Tam İstihdam : Bir ekonomide üretim etkenlerinin bütününün üretime katılımı , ekonominin mevcut üretim potansiyelinden tam anlamıyla faydalanılması
Dar Anlamda İstihdam: Üretim etkenlerinden yalnızca emek nedenunu dikkate alır , yani emeğin üretimde kullanılması yada gelir sağlamak amacıyla çalışması çalıştırılması demek
Dar Anlamda Tam İstihdam : Mevcut çalışma koşulları ve cari ücret düzeyinde çalışmak isteyen hernet iş bulduğu istihdam düzeyi, genelde 3-5 oranında doğal işsizlik kabul edilir.
Milli Gelir : Bir ekonominin belirli bir dönemde ürettiği mal ve hizmetlerin toplamıdır.İstihdam ile milli gelir arasında yakından bir ilişki vardır. İstihdam oranı arttıkça milli gelirde artar.
Eksik İstihdam : Bir ülkede mevcut emeğin bütününün kullanılmamasıdır
Görülebilir Eksik İstihdam : Çalışma süreleri normal sürelerin altında, bireyler istek etmedikleri halde kısmı süreli çalışmaktadır. Bu istihdamın sebebi talep yetersizliğidir .1929 bunalımı gibi
Görülemeyen Eksik İstihdam : Çalışma sürelerinde bir kısıtlama yok, elde edilen gelir düşük, işin niteliği, işçinin niteliği, ve ürfaktör kapasitenin kullanılmasına izin vermiyor , Bu istihdamın sebebi ise Talep yetersizliği ve Sermaye Donanımı yetersizliği dir.
Aşırı İstihdam : Bir ülkede mevcut emeğin kullanılmasına rağmen, isteğin karşılanamamasıdır. II dünya savaşı gibi.
Toplum açısından İşsizlik : üretici kaynaklarının bir bölümünün kullanılmaması demek
Birey açısından İşsizlik : Gücünde ve çalışmaya hazır bireyin, cari ücret ve mevcut çalışma koşullarında belirli sürelerle iş aramasına rağmen bulamaması demek.
Çalışma Hakkı ve Çalışma Hakkı Çerçevesinde Düzenlenen Sosyal Politika Tedbirleri
Bireyin çalışma ve işini serbestçe seçebilme hakkının Uluslar arası alanda İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesidir
Çalışma Hakkı için Düzenlenen Sosyal Politika Tedbirleri
Yeterli istihdamın sağlanması
Yaşam boyu öğrenme ile bireyin mesleki eğitim yoluyla niteliklerini geliştirme
İş arayanlar ile işverenleri buluşturma
İş hayatında iş güvencesi ve koruyucu standartların oluşturulması
Gelir güvencesinin sağlanması ( asgari ücret )
İş sağlığı ve güvenilirği konusunun sağlanması
Sendikalaşma imkânını verilmesi ( örgütlenme )
Aktif ve pasif istihdam ile işsizlik karşısında koruma
Sosyal güvenlik ile işçinin sosyal tehlikelere karşı korunması ( mal varlığında oluşacak azalma riskler, ölüm, hastalık riskleri gibi )
İşsizliğin Sosyo-Ekonomik ve Bireysel Etkileri
Bağımlılık Oranı : Bir ülkede belirli bir işte üretime katılanların, kendileriyle beraber üretime katılmayanların da ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde üretimde bulunmaları gerekir.
İşsizliğin Ekonomik Etkileri :
İşsizlik oranının yükselmesi, o ekonominin daha çok üretme gücü olmasına rağmen üretemiyor demesidir .
İşsizliğin yükselmesi tüketici nüfus üzerinde baskıyı artırır
İşsizlik bağımlı oranla doğru orantılıdır. Arttığı zaman artar, azaldığı zaman azalır
İşsizliğin artması, tasarruf tedbirlerinin azalması yatırımların düşmesine neden olur.
İşsizlik gelir dağılımındaki adaletsizliği ve fakirluğu artırır
İşsz.arttığı zaman aktarım harcamaları da artar
İşsizlik arttıkça sigortasız insan sayısı artacağından sosyal güvenlik gelirleri ve gelir vergileri azalır
İşsizliğin Bireysel Etkileri :
Bireyin ve ailenin hayat standardı düşer
Birey vasıflarını ortaya koyamaz Tembelliğe alışır .
İşsizliğin uzun sürmesinden kaynaklı iş ortamındaki alışkanlıkların kaybeder
Uzun süreli işsizliklerde ruhsal sorunluluklar yaşar
İşsizliğin Toplumsal Etkileri :
Toplumda huzur ve istikrar ortamı bozulur
İşsizlik sosyal dışlanmaya neden olur
Madde bağımlıları çoğalır
İşsizlikle Mücadelede İzlenen Aktif ve Pasif İstihdam Politikaları
Aktif İstihdam
İstihdam alanlarının açılması, işsizin iş bulma zorluklarının giderilmesi
Öncelikli hedef kitlesi ,işsizlik riski ile karşı karşı ya kalan uzun dönemli işsizler ile dezüstünlüklı kişilerdir ( kadın çocuk genç, engelliler )
Aktif İstihdam Politikaları :
Mesleki Eğitim Proğramları
Girişimciliğin desteklenmesine yönelik proğramlar
Ücret ve istihdam sübvansiyonları
Doğrudan Kamu istihdamı
Kamunun eşleştirme ve Danışmanlık Hizmeti
Pasif İstihdam :
İşsizlik oranları azaltmak yerine, bireyin aile ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerini gidermeyi amaçlar .Daha gelişmiş ülkelerde uygulanmaktadır
Pasif İstihdam Politikaları :
İşsizlik Sigortası ve yardımı
Çalışma Paylaşımı ( erken emeklilik – iş paylaşımı – Çalışma Sürelerinin Kısaltılması )
Ücret ve Ücrete İlişkin Kavramlar :
Geniş Anlamda Ücret : işletmelerin kar ve zararına bağlı olmayan işveren tarafından emek sahibine üretilen malın satışı beklenmeden ödenen, miktarı daha önceden belirlenmiş gelir dir.
Ücretin Unslinkarı : Bir iş karşılığında ödenmesi, işveren ya da üçüncü kişiler tarafından ödenmesi ve para olarak ödenmesi dir.
Ücret türleri
Ücret Haddi : Kök, ana, çıplak ücret .Üretim birimi başına elde ettiği para miktarını ifade eder .
Nominal Ücret : Para ile ifade edilen ücret .Doğrudan maliyeti söylediği için işletmelerin kasasından çıkan parayı ifade eder.İşçinin eline geçen para
Reel Ücret : Nominal ücret karşılığı satın alınabilecek mal ve hizmeti ifade eder .Paranın satın alma gücü.Nominal Ücretin Tüketici Fiyatları endeksine bölünmesine ile bulunur ( N.Ü : TÜFE= R.Ücret )
Nakdi Ücret : Ücretin para ile ödenmesini ifade eder
Ayni Ücret : Ücretin mal ve eşya ile ödenmesi Sosyal yardımlar gibi.Truck Sistemi de adı verilir.
Brüt Ücret : Tahakkuk eden nettiler öncesi olan ücreti ifade eder .
Net Ücret : Kesintilerden sonra işçiye verilecek kısmı ifade eder.
Asgari Ücret : işçi ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre insanca yaşamasını sağlayacak insanlık onuruyla bağdaşacak bir ücreti ifade eder.Ücretin en alt kısmını oluşturur.
Ücret Sistemleri
Zaman Esasına Dayalı Ücret Sistemi : Hiçbir nedenun dikkate alınmadığı, belirli bir süre çalışılması sonunda hak edilen ücret sistemi .
Miktar Esasına Dayalı Ü.S. : Zaman dikkate alınmaksızın üretilen parça sayısına göre hesaplanan ü.s
Verimlilik Esasına Dayalı ( performans ) Ü. S : Bir nedenun gerçekleştirilmesine bağlı olarak asıl ücrete ek olara prim ödemeleri yapılmasını ü.s.
Devletin Çalışma Koşullarına Müdahalesi
Müdahale yi gerekli kılan nedenler
Büyük fabrika yaşamı ile beraber çalışma koşullarının kötüleşmesi
Uzun çalışma süreleri , sefalet ücretler, Çalışma imkânlarının sağlıksızlığı ,
Çocuk ve kadınların kütle durumunda fabrikalara girişi
Müdahaleler
İlk müdahale, 1802 yılında İngiltere de Dokuma sanayisinde çalışan çocukları korumaya yöneliktir .
Uluslara Arası Çalışma Örgütü ( İLO )
Kuruluş amacı, Yaşam standardını yükseltmek
21 Y.Y da ki hedefi ise Herkes için düzgün iş olmuştur.
Düzgün İşler Sağlanmasında Temel Hedefler
Temel hak ve özgürlüklerin işyerlerinde hayata geçirilmesi
Uygun istihdam ve gelir elde etmek için kadın ve erkeklere daha çok fırsat verme
Sosyal korumanın kapsamı ve etkinliği herkes için artırılması
Sosyal diyaloğun ve üçlü katılmasın güçlendirilmesi
ÜNİTE-4
GELİR DAĞILIMI VE YOKSULLUKLA MÜCADELE
Gelir Dağılımı hakkında Temel Kavramlar
Gelir Dağılımı : Bir ülkede belirli bir dönemde üretilen gelirin kişiler, gruplar yada üretim etkenleri arasındaki dağılımına adı verilir
Gelir Dağılımı Türleri
Kişisel Gelir Dağılımı :
Bir dönemde üretilen milli gelirin, kişiler aileler veya nüfus grupları arasında dağılımı
Önemli olan gelirin kaynağı değil miktarıdır.
Bu gelir dağılımının ölçülmesinde iki teknik bulunur. Lorenz eğrisi ve Gini katsayısı
Lorenz Eğrisi :
Kutu biçiminde bir diyagram olarak gösterilir.
Diyagramın dikey ekseninde toplam gelirin, yatay ekseninde nüfus kümülatif yüzdeleri yer alır
Gini Katsayısı :
Eşitsizliğin derecesini ölçen bir katsayıdır. 0-1 arasında bir katsayı almaktadır
Katsayı 1 e yaklaştıkça gelir eşitsizliğinin arttığını, 0 yaklaştığında gelir eşitsizliğinin azaldığını gösterir.
Fonksiyonel Gelir Dağılımı :
Bir dönemde üretilen milli gelirin, onu üreten üretim etkenleri yani emek sahipleri, sermaye sahipleri, toprak sahipleri ve girişimciler arasında dağılımıdır.
Bölgesel Gelir Dağılımı :
Bir dönemde üretilen milli gelirin coğrafi şeklinde değılımıdır.
Sektörel Gelir Dağılımı :
Bir dönemde üretilen toplam gelirin üretim sektörlerine göre dağılımıdır.
Birincil Gelir Dağılımı :
Üretim etkenleri tarafından yaratılan gelirin serbest piyasa ekonomisine hiçbir müdahalede olmaksızın dağılımına adı verilir
İkincil Gelir Dağılımı :
Devletin belirli bir dönemde serbest piyasada oluşan gelire çeşitli yollarla müdahale etmesidir .
Bir diğer ifadeyle Gelirin yeninde düzenlenmesi de adı verilir.
Sosyal Politika açısından Gelir Dağılımının Önemi
Herkes için en az yaşama düzeyinin güvence altına alınması
Gelirler arasında farklılıkların azaltılması
Kişilere tanınacak fırsat eşitliği ile yükselme imkânlarının herkese açık olması
Gelir Dağılımını Etkileyen Faktörler
Demoğrafik : Nüfus artışı ve göç
Piyasa Yapısı :
Teknolojik Gelişme Düzeyi
Üretim Faktörlerinin Niteliği
Servet Dağılımı
Enflasyon ve Ekonomik Kriz
Bölgesel Gelişmişlik Farklılıkları
Kamusal Mal ve Hizmetlerin Dağılımı
Küreselleşme
Gelir Dağılımı Politikasının Araçları
İşgücü Piyasası ve Ücret - Fiyat – Gelir – Servet – Maliye – Eğitim – SG Politikaları
Yoksullukla İlgili Temel Kavramlar
Mutlak Yoksulluk : kişilerin veya hane halkının asgari geçim düzeyinin altında olma durumunu ifade eder. Sosyal ve kültürel ihtiyaçlara değil, beslenme barınma, giyinme gibi telem ihtiyaçları kapsar
Göreli Yoksulluk : insanın toplumsal bir varlık olduğundan hareket eder. Kişinin sahip olduğu mutlak gelir düzeyinden ziyade gelir ve refah dağılımındaki farklıları kapsar
Objektif Yoksulluk : Alınması gereken günlük kalori miktarı veya yapılan tüketim harcamaları gibi belirleme edilebilir ve doğruluğu kanıtlanabilir fakirliktur.
Subjektif Yoksulluk : Gerekli veya yeterli düzeyin altında olma konusu ile ilgili kişilerin kendi değerlendirmelerine dayalı bir fakirliktur.
Gelir Yoksulluğu : Temel gereksinimlerini karşılayacak gelire sahip olmamaları durumudur . Hesaplanırken gerekli olan gelir, fakirlik sınırı olarak kabul edilir .Bu sınırın altında olan insanlar fakir olarak bilinir.
İnsani Yoksulluk : Parasal imkânların yanı sıra temel ihtiyaçların karşılanabilmesi için ekonomik sosyal ve kültürel bazı imkânlara sahip olmaktır.
Yoksulluğun Ölçülmesi
Yoksulluğun ölçülmesinde kullanılan birçok endeks vardır yalnız en fazla kullanılan endeks Kafa sayısı endeksi dir .
Yoksulluğun Nedenleri -2 Yaklaşım vardır.
Kişisel özellikleri ilgilendiren bir yaklaşımdır. Çalışmaya arzuli olmamaları, yeteri kadar çaba sarfetmemeleri, veya sorumluluk almamaları gibi şahsi özellikleri açıklar . Kişisel etmenleri ön plana menfaatir, ikinci yaklaşıma karşı çıkar
Ekonomi politikaları, düşük ücret, yetersiz eğitim ve istihdam gibi sosyoekonomik sistemli yaklaşımdır. Genellikle sosyal yardımlardan yanadır.
Yoksulluğun Temel Nedenleri :
Kişisel : Doğum, ölüm, aile reisinin ölümü, boşanmalar, ciddi hastalıklar
Demografik ve Sosyal : Hızlı nüfus artışı, göçler, şehirleşme ve ayrımcılık
Coğrafi : iklim koşulları, doğal afetler,
Siyasi Nedenler : Savaşlar,
Yeterince üretim yapılamaması ve Üretilenin kişiler, bölgeler, sektörler arasında dengeli dağıtılmaması
Düşük ücretler
Türkiye de Yoksulluk :
TR. de fakirlik istatistikleri 2002 yılından itibaren TUİK tarafından derli toplu bir biçimde tutulmaktadır.
Eğitim seviyesi yükseldikçe fakirlik azalmaktadır
Türkiye de Yoksulluk Üzerinde Etkili Olan Faktörler
Gelir Dağılımı :
Göç :Kırdan şehire göç, makineleşme, gibi
İşgücü Piyasası : İşgücüne khamle ve istihdam OECD ve AB ye oranla son derece düşüktür.
Ekonomik Krizler :
Sosyal Güvenlik :
Eğitim : Eğitim seviyesi yükseldikçe fakirlik oranı azalır
Aile ve Dayanışmacı nedenler : Yaşanan ekonomik krizlerin aile ortamıyla hafifletilmesidir .
Uluslar arası Kuruluşlarda Yoksullukla Mücadele
Dünya Bankası : 2000/2001 yılında Yoksulluğa Saldırı adında hazırladığı Dünya Kalkınma raporunda Yoksulluğun küresel bir problem olduğunu açıkladı.
Birleşmiş Milletler : 1997 yılında İnsani Gelişme Raporunda Yoksulluğu ; yalnızca gelir fakirluğu olarak değil, yoksunluk olarak tanımlar. Hayatta kalmaktan bilgiden, yaşam koşullarından yoksunluk olarak ele almıştır.
Uluslar arası Çalışma Örgütü İLO : 2007 yılında yayınladığı, Düzgün iş ve Yoksulluğu Azaltma Stratejisi isimli bilgi broşüründe , Çalışmanın fakirliktan kurtulmada önemli bir yol olduğunu savunur
Mikro Kredi :
Resmi finans kuruluşlarına erişim olanağı bulunmayan fakir ailelerin üretici faaliyetlere girişmelerine ve tüketimlerini istikrarlı hale getirmelerine yardımcı olmak amacıyla, çok ufak meblağlarda sağlanan kredidir .
Dünya da ilk defa Bangladeş te sivil toplum örgütü olan Grameen Bank tarafından topraksız insanlara uygulanarak başlatılmıştır.
Türkiye de iki tane uygulamadan bahsedilir
Kadın Emeği Derneği Dşayetlendirme Vakfı tarafından Maya Mikro Ekonomik Destek İşletmesi adıyla Marmara deprem bölgesinde 2002 yılında bilhassa fakir kadınlara kendi işlerini kurmaları yönünde destek vermiştir.
2003 yılında Türkiye İsrafı Önleme Vakfı ile Bangledeş kökenli Grameen Bank tarafından Diyarbakır da yapılan uygulamadır.
Türkiye de Yoksullukla Mücadele :
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Gen.Md.lüğü kapsamında SRAP ( sosyal riski azaltma projesi) tarafından 2001 de başlatılan bir programla, Şartlı Nakil Transferi bileşeni kapsamından fakirlik sebebiyle çocuklarını okula gönderemeyen, ya da okuldan almak zorunda kalan, okul öncesi çocuklarını derli toplu sağlık kontrollerine götüremeyen aileleri desteklemek amacıyla nakit sosyal yardım sistemi yerleştirilmesi sağlanmıştır.