- Mesajlar
- 255
- Tepkime puanı
- 24
- Puanları
- 18
TÜRK DIŞ POLİTİKASI II
ÜNİTE – 1 SOĞUK SAVAŞ SONRASI TÜRK DIŞ POLİTİKASI
- Soğuk Savaş’ın Anlamı:
- Savaşa kadar ulus devletlerarasında güç dengesi modeline göre kurulmuş bir sistem varken, savaştan sonra uluslararası sistem iki kutuplu bir modele dönüşmüştür.
- İki kutuplu dünya düzeni ülkelerin ABD ve SSCB etrafında iki blokta toplanmasını sağlamıştır. Bazı ülkeler de her iki blokta olmayı istememişlerdir ve bu ülkeler Bağlantısızlar Hareketini oluşturmuşlardır.
- Soğuk Savaş, 45 yıl sürmüştür.
- ABD’nin öncülüğünde kurulan NATO, SSCB’ye karşı çok yönlü bir savunma ve rekabet hattı oluşturulmuştur.
- İdeolojik kamplaşma Soğuk Savaş döneminin en belirgin özelliği olarak ortaya çıkmaktadır.
- 1961 yılında örülen, 1989 yılında yıkılan Berlin Duvarı, ideolojik kamplaşmanın çarpıcı bir göstergesi olmuştur
- ABD ve SSCB’nin en temel mücadele alanı, Avrupa olmuştur.
- ABD ve diğer kapitalist ülkelerin oluşturduğu NATO’ya karşı SSCB, Varşova Paktı’nı kurmuştur.
- 2. Dünya Savaşı sonunda Sovyetlerin Avrupa’daki yayılmacılığı, ABD, İngiltere ve Fransa’nın Sovyetlere karşı askeri, ekonomik ve siyasal açıdan önlem almaya başlamasına neden olmuştur.
- NATO’nun askeri kanadından ayrılan ülke; Fransa’dır.
- ABD Başkanı Jimmy Carter, SSCB’ye karşı bir İslam kalkanı oluşturmak amacıyla “Yeşil Kuşak” oluşumunu ilan etmiştir.
- ABD Başkanı Ronald Reagan, “Yıldız Savaşları Projesi”ni ortaya atmıştır.
- SSCB politikalarında en temel değişiklik; açıklık ve yeniden yapılanmadır.
- Türkiye’nin batı bloğunda olmak istemesinin sebebi, SSCB’nin Türkiye’ye karşı yönelttiği baskı ve tehditlerdir.
- Türkiye’nin BM’nin çağrısına uyarak Güney Kore’ye asker göndermesi, NATO’ya kabul edilmesinde önemli bir rol oynamıştır.
- Türkiye’nin Batı Bloğu içerisinde olmak istemesi, Türkiye’nin tarihsel ve ideolojik olarak batılı olduğunu kanıtlama çabası ile birlikte askeri ve ekonomik yardım almak istemesidir.
- Türkiye savaşa katılmadığı halde Marshall Planı çerçevesinde ekonomik yardım almayı başarmıştır. Türkiye’nin batı bloğu içerisinde yer alması nedeniyle 1950’li yıllarda dış politikasını blok siyasetine göre yürütmüştür.
- 1960’lı yıllarda Türkiye’nin Kıbrıs konusunda ABD’den beklediği desteği görememiş olması, Türkiye’nin blok siyasetinden bir ölçüde çıkarak çok yönlü bir dış politika izlemeye başlamıştır.
- 1970’li ve 1980’li yıllarda ülkeler ikili ilişkilere girmeye başlamış ve reel politikalara dayalı çıkarların ön planda olduğu politikalar izlenmeye başlamıştır.
- Soğuk Savaş Sonrası Uluslararası Ortamın Genel Hatları
- SSCB’nin dış politikası ve askeri stratejisinde yapılan değişiklikler Orta ve Doğu Avrupa’daki ülkeleri derinden sarmıştır.
- Soğuk savaşın sona ermesi, dünyada tek kutuplu bir düzenin başlangıcı olmuştur.
- Soğuk Savaşın ardından ideolojik kamplaşmanın kalkması ile birlikte bölgesel politikalara dayalı bir güç dengesi anlayışı iyice belirginleşmiştir.
- 1990’lı yıllar, NATO’nun geleceği için önemli bir dönemdi. NATO, 1990’lı yıllarda Doğu Avrupa’daki bölgesel sorunlarla ilgilenmiştir.
- Soğuk Savaş sonrasında öne çıkan en önemli gelişmelerden birisi de AB’nin ekonomik ve siyasi açıdan güçlenmesi ve uluslararası bir aktör olarak daha aktif hale gelmesidir.
- Soğuk Savaş sonrası Avrupa’nın yaşadığı en derin kriz Yugoslavya’nın parçalanması olmuştur.
- Bosna Savaşı sonrasında, ABD’nin siyasi ve mutlak askeri gücü bir kez daha ortaya çıkmıştır.
- ABD’nin adeta İslam coğrafyası ile çatışma üzerine kurulmuş olan politikası ve Afganistan ve Irak savaşları ABD’yi zayıflatmıştır.
- Soğuk Savaş Sonrası Türk Dış Politikasının Genel Hatları
- Türkiye çeşitlenen politikalarında, NATO’ya bağlı kalmış ve AB’ye tam üyelik konusunda istekli bir şekilde çalışmaya devam etmiştir.
- 1991 yılında yapılan NATO toplantısında tehdit algısı “istikrarsızlık” olarak değiştirilmiştir. Türkiye’nin tehdit algısı komünist tehlikeden sonra terör ve ayrılıkçılık olmuştur.
- Türkiye için asıl büyük sorun terörden kaynaklanan sorunlardır.
- Türkiye, bölgesel bir güç olmak için ABD ile ilişkilerini iyi tutmak istemiştir.
- ÜNİTE – 2 1989 – 1993 DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI
- Berlin Duvarı’nın yıkılması, Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesi ve SSCB’nin dağılması 1989-1993 yılları arasında yaşanan gelişmelerdir.
- AT, İspanya ve Portekiz’in üyeliklerinden sonra derinleşme politikasını dondurup genişleme politikasına geri dönmüştür.
- Özal, 1986 yılında liberal politikalarının ancak AT ile olan ilişkilerle kalıcı olabileceğini görmüştür.
- 1987yılında Türkiye, AT’ye tam üyelik başvurusunda bulunmuştur. Türkiye üyelik başvurusunda “Her Avrupa Devleti AB’ye üye olmak için başvuruda bulunabilir” ilkesini kullanmıştır.
- Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra AT bütün enerjisini iki Almanya’nın birleşmesi için harcamaya karar vermiştir.
- AT, Türkiye’nin tam üye olması yerine öncelikle Gümrük Birliği anlaşmasının tamamlanmasını istiyordu.
- AT, Dış ilişkilerde öncelikli olarak Orta ve Doğu Avrupa’daki devletlerin durumunu ele almak istiyordu.
- SSCB’nin dağılmasıyla kurulan bağımsız devletler, AT üyeliği için istekli bir davranış sergiliyorlardı. Bu durumdan dolayı Avrupa Topluluğu “Kopenhag Kriterleri” ile aday devletlerin önüne bir yol haritası koymuştur.
- Türkiye – ABD/NATO İlişkileri
- Berlin Duvarı’nın yıkılması ve SSCB’nin ABD ile olan ilişkileri, Türkiye’nin dış politikalarını etkileyen çok önemli faktörler olmuştur.
- Türkiye’nin değeri Batı Avrupa nezdinde azalırkenABD için daha da önemli bir duruma gelmiştir.
- ABD, Körfez Savaşı boyunca Irak’tan yana bir tutum ortaya koymuştur. ABD’nin desteği ile güçlenen Irak yönetimi Kuveyt’e saldırmıştır. Bu durum üzerine ABD, Irak’a yönelik bir askeri harekâta girişmiştir.
- Türkiye, Körfez Savaşı sırasında ABD’yidesteklemiştir.
- ABD, Irak’ın kuzeyinde güvenli bölgeler oluşturarak mültecilerin buraya yerleşmesi için “Çekiç Güç” operasyonunu gerçekleştirmiştir. ABD, bölgedeki gücünü daha da kalıcı hale bu yolla getirmiştir.
- NATO yeni tehdit alanınıbölgesel istikrarsızlıklar olarak belirlemiştir.
- Türkiye’nin NATO üyesi olarak görülmesi, Türkiye için her dönemde güvenlik garantisi olarak görülmüştür.
- Türkiye’nin Kafkasya ve Orta Asya Politikası
- Orta Asya bölgelerinden batıya gidecek petrol ve doğal gaz hatları için Türkiye çok önemli bir hale gelmiştir.
- Türkiye, Ermenistan’ın bağımsızlığını tanımıştır fakat diplomatik ilişkiler kurmayı denememiştir.
- Gürcistan içerisinde olan azınlıkların bağımsızlık talepleri karşısında Türkiye, daima Gürcistan’ı desteklemiştir.
- Özal’ın ölümü ile birlikte Türkiye’nin Kafkasya ve Orta Asya politikası değişmiştir.
- Türkiye’nin Balkanlar Politikası
- Türkiye’nin Balkanlara dönük belirgin bir politikası Soğuk Savaş boyunca olmamıştır.
- Türkiye, Yugoslavya’nın dağılma sürecini kendi iç işi olarak görmüştür.
- Türkiye, Bosnalıların Sırplarla olan savaşına kadar bu konuda bir tavır takınmamıştır.
- Bulgaristan, Balkanlardaki en sorunsuz ülke olarak gelişmesini sürdürmüştür.
- ÜNİTE – 3 1993 – 1996 DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI
- Gümrük Birliği Ekseninde Avrupa Birliği İle İlişkiler
- Soğuk savaşın bitmesi ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla iki kutuplu dünyanın sona ermesi, Soğuk Savaş sonrası ulus devletler;bölgesel entegrasyonlara yönelmişlerdir. Çatışmalar ortaya çıkmış, NATO görev ve misyonunu güncellemiştir.
- Orta Asya devletleri kendilerine Türkiye’yi örnek almıştır.
- Özal’ın ölümünden sonra Türk dış politikasının ilgisi Orta Asya’dan Avrupa’ya doğru yönelmiştir.
- 1993 yılında kurulan yeni hükümetin hedefleri Avrupa Birliği ve Gümrük Birliği olarak belirlenmiştir.
- Soğuk Savaş bitince Avrupa Birliği siyasal bütünleşme ve genişleme politikalarına ağırlık vermeye başladı.
- Avrupa Topluluğu ülkeleri, 1992 yılında Maastricht Anlaşması ile resmen Avrupa Topluluğunu Avrupa Birliği’ne dönüştürmüşlerdir.
- 1993 yılında ilan edilen Kopenhag Kriterleri, Türkiye’nin AB’ye tam üye olması ile ilgili sorunlar oluşmasına neden olmuştur.
- Yunanistan’ın Türkiye hakkındaki konularda sürekli olarak engel çıkarmasını önlemek ve AB ile olan ilişkilerin tekrar canlanmasını sağlamak amacıyla Gümrük Birliği’ne üye olunmuştur.
- Avrupa Birliği, Türkiye ile olan ilişkileri Gümrük Birliği çerçevesinde yürütmek istemiştir.
- Kardak Krizi sonrasında, AB açıkça Yunanistan’dan yana tavır almıştır. 1995 yılında da Kürt sorunu yaşanmıştır.
- Türkiye’nin 1995 yılında teröristleri takip etmek amacıyla Kuzey Irak’ta gerçekleştirdiği operasyona AB tepki göstermiştir.
- 1993 – 1996 Dönemi ABD ile Olan İlişkiler
- ABD, Türkiye’nin Müslüman Dünya, Asya ve Kafkasya için önemli roller üstlenebileceğini düşünmüştür.
- 1995 yılında, ABD-Türkiye ilişkileri “stratejik ortaklık” olarak adlandırılmıştır.
- 1993-1996 döneminde iki ülke arasında ilişkiler sadece siyasi değil aynı zamanda ekonomik ve ticari konularda da olmuştur.
- ABD ile Türkiye ilişkilerinin sıkıntılı olduğu konuların başında sözde Ermeni soykırımı gelmektedir.
- Bosna Savaşı Ekseninde Balkanlar ile İlişkiler
- 1993-1996 yılları arasında, Türkiye’nin Balkan politikasının temelini Bosna Savaşı oluşturmuştur.
- 1992 yılında Bosna Hersek’in bağımsızlığını ilan etmesi ile Bosna Savaşı’nda 250 Bin Bosnalı yaşamını yitirmiştir.
- 1995 yılında Paris’te imzalanan bir anlaşma ile Bosna-Hersek mevcut sınırları ile bağımsız bir devlet olarak kabul edilmiştir.
- Bulgaristan ile Türkiye ilişkilerinin gelişmesinde Bulgaristan’ın Türk azınlığa yönelik olumlu politikaları etkili olmuştur.
- Bulgaristan ile Türkiye ilişkilerinin gergin olduğu nokta; Bulgaristan’ın PKK konusunda takındığı sessiz kalma tavrıdır.
- Arnavutluk’un Müslüman bir ülke olması, ilişkilerde olumlu bir bakış açısı oluşmasına neden olmuştur. Fakat Arnavutluk’un ekonomik alanda Yunanistan ile İtalya ile olan ilişkilere öncelik vermesi Türkiye’nin etkinliğini azaltmıştır.
- 1993-1996 yılları arasında Türkiye ile Makedonya ilişkilerinin en sorunsuz olan ilişkilerden biri olduğu söylenebilir.
- Yeni Dönemde Birleşmiş Milletler ve NATO
- NATO’nun Çekiç Güç ile Türkiye’ye yerleştirilmesi, NATO’nun kuruluş amacının ve misyonunun değiştiğinin göstergesidir.
- NATO yeni anlayışı içinde Doğu Avrupa ülkelerini kendi çatısı altında toplamayı hedeflemiştir. Rusya ise NATO’nun bu hamlesini, kendisine tehdit olarak görmüştür.
- Yunanistan İle İlişkiler ve Kıbrıs Sorunu
- İki ülke arasındaki en önemli krizlerden biri, Kardak Krizi olmuştur.
- Kardak Krizi, Türkiye ile AB ilişkilerinin gerilmesine neden olmuştur
- Kıbrıs Rum Kesimi’nin AB üyesi olması, Türkiye ile olan ilişkilerde Kıbrıs Rum Kesimi’nin elinin güçlenmesi anlamına gelmiştir.
- Orta Doğu İle İlişkiler
- Türkiye-Irak ilişkilerinin en önemli maddesi terör sorunudur.
- Kuzey Irak’ta bulunan aşiretler arasısorunların çözülmesi için Türkiye, ABD ve İngiltere çalışmalarda bulunmuştur.
- Türkiye ile Suriye ilişkileri PKK terörü ve su sorunları etrafında şekillenmiştir.
- Türkiye ile İran ilişkisi, iki ülkenin rejimlerinin farklı olması nedeniyle ayrı bir rekabet ortamı oluşturmuştur.
- Türkiye – İsrail ilişkileri, Körfez Savaşı sırasında hızla gelişme göstermiştir.
- İsrail, Irak’ı düşman olarak görmesinden dolayı ayrılıkçı Kürt grupları desteklemiştir.
- Rusya-Orta Asya ve Kafkaslar ile İlişkiler
- Sovyetlerin dağılmasından sonra, Türkiye bölge ülkelerinde okuyan öğrencilere burslar vererek bölgesel ilişkileri yoğun bir şekilde sürdürmüştür.
- Rusya ile Türkiye ilişkilerin sıkıntılı olan konuları; Bosna ve Çeçenistan’dafarklı politikaların izlenmesi olmuştur.
- Azerbaycan’ı ilk olarak tanıyan devlet, Türkiye olmuştur. İki ülke arasında “iki devlet bir millet” sözü sıklıkla vurgulanmıştır.
- İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinde Azerbaycan Halk Cephesi Lideri Elçibey’in etkisi büyüktür.
- Haydar Aliyev, Azerbaycan-Rusya Ortak Güvenlik anlaşmasını imzalamıştır.
- Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin en önemli konusu “Ermeni Soykırımı” meselesidir.Ermenistan ile Azerbaycan arasında yaşanan Dağlık Karabağ sorunu ile iki ülke arası kötüleşmiştir.
- ÜNİTE – 4 1997’DEN LÜKSEMBURG ZİRVESİ’NE TÜRK DIŞ POLİTİKASI
- Yunanistan ve Kıbrıs ile İlişkiler
- 1997 AB Lüksemburg zirvesinde, Türkiye’nin AB ile ilişkileri kopma noktasına gelmiştir.
- PKK terör örgütü liderinin Kenya’da Kıbrıs Rum Kesimi’ne ait bir pasaport ile yakalanması, iki ülke arasındaki ilişkileri ciddi bir krize sokmuştur.
- 1999 yılında Marmara Depreminde, Yunanistan yardım göndererek iki ülke arasında olumlu bir havanın esmesine neden olmuştur.
- Türkiye’nin Kıbrıs politikası, 1997 sonrası AB ile ilişkileri çerçevesinde şekillenmiştir.
- ABD, Kıbrıs sorununun çözümü için bir konfederasyon tezini ortaya atmıştır.
- Refah-Yol İktidarı ve Dış Politikada Çeşitlilik
- 1995 seçimlerinden sonra Necmettin Erbakan’ın partisi, Refah Partisi (RP) birinci olmuştur.
- Hükümetin dış politikası; İslam ülkeleri ile olan ilişkilerin ön plana çıkarılması ve aynı zamanda AB ile olan ilişkilerin daha da geliştirilmesi hedefleniyordu.
- Başbakan Erbakan ilk yurtdışı gezisini İran’a yapmıştır.
- Erbakan Hükümetinin dış politikaları, ABD ve İsrail tepkisine de neden olmuştur.
- İslam ülkeleri arasında kalkınmanın gerçekleşmesi, ekonomik ve siyasi işbirliklerinin artması amacıyla D-8 örgütü kurulmuştur.
- D-8 birliği bölgesel bir yapılanmadan daha çok küresel bir yapılanmadır.
- Erbakan Hükümetinin dış politikaları, iç politikada rejim tartışmalarına neden olmuştur.
- AB’nin Gelecek Planı: Gündem 2000
- 1993 yılından AB’ye üye olmak için ön koşulların açıklandığı “Kopenhag Kriterleri” yayımlandı.
- AB vizyonu çalışması nedeniyle bir komisyon kurulması kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu vizyon çalışması “Gündem 2000” olarak isimlendirilmiştir.
- Gündem 2000 raporunu AB için remi bir belgeye dönüşmesi 1997’deki Lüksemburg Zirvesi’nde kesinleşmiştir.
- Lüksemburg Zirvesi ve AB ile Kriz
- 1998 yılında ilerleme raporu oluşturulmuştur.
- Türkiye’ye aday statüsünün verilmemesinin nedeni olarak politik ve ekonomik durumlar gösterilmiştir.
- 1998 yılında Almanya’da yapılan seçimler sonucunda iktidarın değişmesi, Türkiye’nin AB üyeliğine daha olumlu bakabilecek bir hükümetin kurulması, Türkiye-AB ilişkilerini olumlu etkilemiştir.
- Almanya’da yeni hükümetin kurulmasından sonra gerçekleşen Köln zirvesinde Türkiye’nin adaylığı resmi olarak onaylanmamıştır.
- İlerleme raporunda Türkiye’nin Kopenhag Kriterleri çerçevesinde çok eksiklikleri olduğu ifade edilmiştir. Raporda ana konular; demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve Kıbrıs meselesi olmuştur.
- Terör, Su ve Suriye
- Suriye’nin PKK’ya yönelik desteğini sürdürmesi durumunda Türkiye’nin askeri güç kullanımını içeren kararlı tutumu, 1998 yılından dile getirmiştir.
- Abdullah Öcalan Suriye’den Rusya’ya kaçmıştır. Daha sonra İtalya’ya geçmiştir. İtalya, terör örgütü liderini Almanya’ya göndermek istemiş ama Almanya kabul etmemiştir. Abdullah Öcalan sırasıyla Yunanistan ve oradan da Kenya’ya gönderilmiştir.
- Almanya’da İktidar Değişikliği: Kohl, Schröder, Fischer
- Almanya’da olan Hristiyan Demokratlar, Türkiye’nin Avrupa’dan farklı değerlere sahip olduğunu söyleyerek, Türkiye’nin AB üyeliğini engellemek istemişlerdir.
- Almanya’da iktidara gelen SDP ve Yeşiller, Türkiye’nin AB üyeliğinin Almanya için bir sorun olmayacağını dile getirmişlerdir.