AÖF DERS NOTLARINA HOŞ GELDİN!

Ders notlarına erişmek için lütfen ücretsiz kayıt olunuz.

Ücretsiz Kayıt ol!

VİZE-FİNAL Bireylerarası İletişim Vize-Final Ders Notu

Administrator
Yönetici
Mesajlar
255
Tepkime puanı
24
Puanları
18
ÜNİTE 1

İletişim sürecini oluşturan temel nedenler şöyle sıralanabilir:
● Gönderici (Kaynak)
● İleti (Mesaj)
● Kanal (Araç)
● Alıcı (Hedef)
Gönderici (Kaynak): İletişimi başlatan kişi göndericidir ve iletişim sürecinin başlangı cıdır. Örneğin karşısındaki bir kişiyle veya toplulukla sözlü ya da sözsüz iletişim kurma eylemini gönderici başlatır.
İleti (Mesaj): Göndericinin alıcıya aktardığı sözlü veya sözsüz bütün bilgilerdir. İleti,
iletişim sürecinin merkezini oluşturur. İletişim sürecinde gönderici ile alıcı arasındaki köprüyü oluşturur ve iletişimin başarılı olmasını direkt olarak etkiler (Aktaran Gökçe, 2006:27). Başaralı bir iletinin taşıması gereken bazı özellikler şöyle sıralanabilir:
● İleti açık ve anlaşılır olması gereklidir.
● İleti doğru zamanda ve ortamda iletilmelidir.
● İleti için makul kanal seçilmelidir.
● İletinin anlaşılırlığını ve iletimini aksatacak gürültü olamamalıdır.
Kanal (Araç): Gönderici alıcıya iletisini gönderebilmek için iletişim araçlarını kullanmak zorundadır. Bu araçlar ses, beden, yazı, görsel, fotoğraf, telefon, televizyon gibi sözlü veya sözsüz araçlardır
Alıcı (Hedef): Gönderici tarafından iletinin gönderildiği kişi veya kişiler alıcıdır. Alıcı telearka planda konuşulan kişi, bir konser topluluğu veya kitap okuyan bir kişi olabilir. Alıcının iletişim sürecinde etkin bir rolü vardır. Gönderici tarafından alıcıya gönderilen iletilerin doğru algılanabilmesi için, ileti bilgilerinin alıcı tarafından doğru işlenmesi gerekir.
İletişimin Başarısını Etkileyen Temel Unslinkar
iletişimin başarılı olmasını etkileyen üç temel ögeden daha söz edilebilir. Bunlar:
● Geri Bildirim (Dönüt)
● Ortam (Bağlam)
● Gürültü
Geri Bildirim (Dönüt): Çeşitli iletişim kanalları vasıtasıyla alıcıdan göndericiye gön- derilen ileti şekilleridir. Gönderici ile alıcı arasındaki iletişim bağlantısını sağlar ve ileti- şim sürecinin son aşamasıdır.
Ortam (Bağlam): İletişimin oluştuğu çevre ortam veya bağlam olarak bilinir.
Gürültü: İletişim sürecini olumsuz etkileyen tüm nedenler gürültü olarak ifade edilir.

İLETİŞİM MODELLERİ
İletişim kavramının bilimsel açıdan anlaşılmasını ve çözümlenmesini amaçlayan sistematik çalışmalardır. Bu çalışmalar iletişim sürecinin üç temel nedenu üzerine yoğunlaşır: Gönderici (Kaynak) Kanal (Araç) Alıcı (Hedef)
Shannon ve Weaver Modeli
Claude Shannon ve Warner Weaverbu iletişim modelini geliştirmişlerdir. “Matematiksel İletişim Modeli” şeklinde de tanımlanan bu model; iletişim kanallarını daha etkin bir şekilde kullanabilmeyi araştırmak ve elektronik ortamda enformasyon transferi sırasında oluşan yöntem problemleri ortadan kaldırmayı amaçlamıştır
Osgood ve Schramm Dairesel İletişim Modeli
Osgood ve Schramm Dairesel İletişim Modeli ilk dairesel modeldir.Shannon modelinin düz çizgisel modeline karşılık Osgood ve Schramm modeli daireseldir .
Bu iki model arasında şu farklardan söz edilebilir:
Shannon ilk önce gönderici (verici) ve alıcı arasında araç görevi gören kanallara yönelir.
Osgood ve Schramm ise iletişim sürecindeki aktörlerin davranışlarına yönelir.
Bu dairesel modelde;
İletişim sürecinin bir yerde başlayıp bir yerde bitmediği,
Sürecinin sonsuz olduğu,
Çizgisel iletişim modelinde olduğu gibi gönderici ile alıcı rollerinin sabit olmadığı ve rollerinin sürekli değişerek bir ileti döngüsünün olduğu savunulur.


Lasswell Modeli
Amerikalı bir siyaset bilimci olan Harold DXight -assXell, kitle iletişim süreçlerinin çö- zümlenmesinde en önemli modelleren birini oluşmuştur. -assXell Modeli olarak tanım- lanan bu modelde, çizgisel ve sorgulayan bir iletişim modeli anlayışıyla problema şöyle yaklaşır:
Kim (Gönderici) , /e dedi (İleti), Hangi kanalla (Kanal/Araç), Kime (Alıcı), Hangi etkiyle (Etki)
İletişim eyleminin söylem yapısını içine alan bu yapıda ilk soru olan “kim” sözcüğüy- le televizyon, radyo ya da gazetede görev yapan iletişimciye gönderme yapılır. “/e dedi” sorusu iletiler ile ilgilidir ve bu iletiler, kullanılan yöntemi de kapsayarak, medya kanalları vasıtasıyla iletilmektedir. “Kime” sorusu da izleyici kapsar ve iletişimcinin kamusuna de- ğinir. “Hangi etkiyle” sorusu ise iletişimin etkilerini içerir
Gerbner’in Genel İletişim Modeli
Annenberg İletişim Fakültesi’nin eski dekanı olan Profesör George Gerbner, genel amaçlı bir iletişim modeli geliştirmek için çalışmıştır. Gerbner iletiyi gerçeklik kavramıyla ilişkilendirir.
Bu modelin en önemli özelliği, farklı özellikleri olan iletişim süreçlerinde farklı şekillere sokulabilmesidir. Bu modelde, Gerbner iletişim sürecini iki boyuttan oluşan bir süreç olarak görür:
Algı boyutu
Aktarma ya da araçlar ve kontrol boyutu
Newcomb ABX Modeli
Temeli bireylerarası ilişkileri kapsar. Model doğrusal bir yapıda değildir ve üç köşelidir
Westley MacLean Modeli
Newcomb ABx modelinin kitle iletişime uyarlanarak tasarlanmış halidir. Bu uyarlama, kitle iletişimi ile bireylerarası iletişim arasındaki temel farklılıklara dayanır. Bu temel fark- lılıklar şöyle sıralanabilir:
Kitle iletişim sürecinde geri bildirim vasıtasıyla etkileme azdır veya ertelenmektedir.
Kitle iletişim sürecinde yayıncılar birden fazladır. Alıcıların tersine, çevredeki objelere kendilerini yöneltmek, birden fazlaki benzer olaylardan ayıklamalar yapmak zorundadırlar.
ÜNİTE 2
BİREYLERARASI İLETİŞİMİN SÜREÇLERİ

İletişim etkinliği; kaynak- mesaj, kanal, alıcı gibi ögeler vasıtasıyla kurulan sosyal bir etkileşim kapsamında gerçekleşmektedir. İletişim genel boyutta ele alınırsa, kişinin ken- disiyle iletişimi, bireylerarası iletişim, grup ve kitle iletişimi olmak suretiyle dört ana başlık altında ifade edilebilir. Kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu iletişime “bireylerarası iletişim” denir. Karşılıklı iletişimde bulunan kişiler, bilgi/sembol üreterek, bunları birbirlerine aktararak ve yorum layarak iletişimi sürdürürler. Bireylerarası iletişim, belirli bir mekan ve zamanda bireyler arasında gerçekleşen ilişki ve etkileşimi şeklinde de tanımlanabilir. Bi- reylerarası iletişim de, iletişim sürecinin temel ögeleri olan; kaynak, mesaj, araç, alıcı ve geri bildirim ilişkisinden bağımsız olarak düşünülemez.

BİREYLERARASI İLETİŞİM SÜRECİNİN TEMEL ÖGELER
Bir iletişimin bireylerarası iletişim olarak tanımlanabilmesi için;
● Bireyler belirli bir mekan ve yakınlık kapsamında yüz yüze ilişki içerisinde olması gereklidir.
● Bireylerarasında karşılıklı olarak iki yönlü bir mesaK alışverişi gerçekleşmelidir.
● Bireylerarasındaki mesajlar, sözlü, sözsüz veya yazılı nitelikte olması gereklidir.
Bireylerarası iletişim sözlü ve sözsüz iletişim olarak iki sınıfa ayrılır.
SÖZLÜ İLETİŞİM:
İletişim içerisinde bireylerin birbirlerine sözcükler yoluyla ilettiği mesajlar sözlü mesaj olarak tanımlanmaktadır. Bireysel iletişim süreci içerisinde dil bireylerin neyi ifade ettiklerini, dil ötesi iletişim ise bunu nasıl ifade ettiklerine karşılık gelmektedir.
Dil: İnsanların bireysel iletişim sürecinde duygu ve kanaatlerini semboller, kelimeler yolu ile transfer ve anlamlandırma şekline adı verilir.
Dil Ötesi: Dil ötesi iletişim, sözcüklerin kullanımından çok kullanılan sesin niteliğiy ile ilgili özellikleri tanımlar. Ses tonu, sesin hızı, şiddeti, kelime vurgusu ve duraklamalar gibi özellikler dil ötesi iletişim olarak ifade edilmektedir.
Sözsüz İletişim
Bireylerarasında gerçekleşen iletişimin sözcüklere dayalı olmadan gerçekleşen ses tonu, vücut dili, duruş, bakış, jest ve mimikler gibi öğeleri sözsüz mesajlar olarak nitelendirilmektedir. Bir bireyin diğer bir bireye karşı duyduğu öfkeyi ses tonu ve yüz ifadesinden anlayabiliriz.
Bedensel Temas ve Mesafe
İnsanlar bireylerarası iletişim süreçleri içinde bedenlerinin diğer insanlara olan konumları neticesinde sessiz olarak iletişime geçmekte ve karşı tarafa mesaj iletmektedirler.
Yüz ve Beden Hareketleri
Bireyler ilişki içerisinde bulundukları diğer kişiler ile çeşitli göz teması, yüz ifadeleri, do- kunma, kafa işaretleri, el ve kol duruşu, bacak hareketleri, beden yönelimi ve oturma bi- çimleri gibi yollarla sözsüz olarak iletişimsel mesajlar iletmektedir.
Mekan Kullanımı
Bireyler, kendi çevreleriyle kurdukları mekânsal ilişkiler ve boş alanlar kapsamında diğer bireylerle iletişimde bulunlinkar.
Araç Kullanımı
Bireyler çevrelerindeki çeşitli araçların kullanımı, belirli kıyafetler ve takılar gibi obje ler yoluyla diğer bireylere birtakım mesajlar iletirler.

BİREYLERARASI İLETİŞİM SÜRECİNİN ÖZELLİKLERİ
İnsanın toplumsal yaşamda, ilk ve en yoğun olarak kullandığı iletişim türü bireylerarası iletişimdir. Bireylerarası iletişim, iki veya daha çok kişi arasında gerçekleşebilir.
Bireylerarası iletişim sürecinin gerçekleşmesini sağla- yan birçok özellik bulunmaktadır. Bu özellikleri şöyle sıralayabiliriz:
● Bireylerarası iletişimde en az iki insan vardır.
● Tek yönlü değil, çift yönlü ve karşılıklıdır.
● Bireylerarası iletişim yüz yüze veya teknoloKi ile aracılanmış olabilir.
● Bireyler iletişimi kendi adlarına gerçekleştirirler.
● İletiler sözlü ve sözsüz niteliktedir.
● Bireylerarası iletişim bir süreçtir.
● Bireylerarası iletişim süreci örtülü veya açık bir amaç doğrultusunda gerçekleşir.
● Bireylerarası iletişim bilginin, dmakulun, kanaatnin, yaşantının paylaşımıdır.
● Bireylerarası iletişim hem psikoloKik hem de sosyal/kültürel bir olgu ve süreçtir.
● Bireylerarası iletişimde taraflar arasında belirli bir zaman ve mekan birliği bulunmaktadır
Bireylerarası iletişimin gerçekleşmesi açısından bir diğer önemli nokta, sürece ka- tılanların “kendi adlarına” iletişim kurmalarıdır. Herhangi bir kurum, veya toplumsal konum adına bireylerin birbirleri ile gerçekleştirdiği iletişim bireylerarası iletişim kapsamında değil, sosyal, örgütsel iletişim kapsamında değerlendirilmelidir.
Bireylerarası iletişim tek yönlü değil karşılıklı bir etkileşim süreci biçiminde gerçekleşmektedir.

BİREYLERARASI İLETİŞİM SÜRECİNDE ÖNEMLİ UNSURLAR
Dinleme
Bireylerarası iletişim sürecinin sağlıklı olarak prosedüresi için, sözlü ve sözsüz mesajların et- kinliği ile beraber kanaat, tutum ve davranışların anlaşılmasında ve paylaşımın gerçek- leştirilmesinde dinleme önemli bir kavramdır
Aktif Dinleme
Bireylerarası iletişimin sağlıklı olarak gerçekleşmesinin temelidir. Aktif dinleme, dinleyicinin de konuşmacıya sözlü veya sözsüz ifadelerle katkı sağlaması anlamına gelir.
Pasif Dinleme
Pasif dinleme bireylerarası iletişim sürecinde dinleyicinin karşı tarafa sözlü veya sözsüz mesajlar yoluyla katkıda bulunmadan dinlemesine karşılık gelmektedir.
Benlik
Birey doğumundan itibaren kendi öz benliğinin toplumsal çevre tarafından kabul edilme- sini ister. İçinde bulunduğu çevreden dışlanma korkusu yaşayan birey, öz benliğini savun- mak ve güvenliğini sağlamak için çeşitli ahenk maskeleri (benlikleri) kullanır.
Empati
Empati bir bireyin, kendisini karşısındakinin yerine koyarak onun duygu ve kanaatlerini anlamaya çalışma çabasıdır. Bireylerarası iletişim sürecinde çift yönlü empatik bir anlayış kurmanın yararlarını şöyle sıralayabiliriz:
● Kişileri hayatlarının her cephesinde birbirlerine yakınlaştırır.
● Kişilerin birbirlerine güvenmesini sağlar.
● İletişimi basitlaştırma hatta cazip kılma özelliğini taşır.
● Kişilerin kendiliklerinin önem arz ettiğini gösterdiği gibi bunun yanı sıra onların önemli olduklarını hissettirir.
● Khamlecı bireylerin her iki tarafına da çeşitli maddi ve manevi yarar sağlar.
● Bireylere paylaşma, yardımlaşma, dostluk, güzelgörü, sevgi, saygı, sorumluluk gibi pozitif duygular kazandırır.
● Bireylerin daha büyük ekip ve organize çalışma yaparak sosyalleşmesini sağlar
Tutumlar
Tutum, bireylerin, belirli psikolojik objelere dair kanaatlerini, duygula- rını ve davranışlarını, derli toplu bir biçimde oluşturan eğilimleri niteler. Buna göre tutumlar, duygu, kanaat ve davranış olmak suretiyle üç boyuta sahiptir.
Benmerkezcilik
Ben merkezcilik iletişim süreci içinde bireylerin algısal, bilişsel ve duygusal açıdan ken- dilerini karşılarındaki bireyin yerine koyamayıp onları anlama çabası içine girmemeleri noktasında ortaya çıkmaktadır. Bireylerarası iletişim sürecinde ben merkezci olarak hare- ket eden bireyin karşısındakini anlaması ve onunla empati kurması beklenemez.

Kendini Açma
Bireyin kendini açması, kişinin kendi ile ilgiliki bilgileri diğer birey/bireylerle paylaşma amacı ile iletişim kurmasını ifade eder.
Çatışma
Bireylerarası iletişim sürecinde çatışma, bir tarafın davranış, söz ve tutumlarının diğerinin gereksinimleriyle uyuşmazlık göstermesi, ters düşmesi veya önlemesi sonucunda or- taya çıkan anlaşmazlığı ifade etmektedir.
BİREYLERARASI İLETİŞİM SÜRECİNİN İŞLEYİŞİ
Bireylerarası iletişim süreci kaynak ve alıcı arasında gerçekleşir. İletişim sürecinin işleyişi kaynak ile başlar. Bireysel iletişim sürecinde birey hem kaynak hem de alıcıdır. Kaynak mesajı alıcıya gönderen bireydir. Bireylerarası iletişim yüz yüze gerçekleştiriliyor ise iletişimin gerçekleştiği kanal; insanın konuşma, görme ve duyma organlarıdır.
Kaynak
Bireylerarası iletişim sürecinin temel ögesi kaynaktır. İletişim sürecinin gerçekleşmesi için bilgi, duygu ve kanaatlerini iletmek isteyen bir kaynağın olması zorunludur. Bireylerarası iletişimde etkili bir iletişim gerçekleştirmesi kaynağın, iletişim becerisine, tutumuna, konuya dair deneyim ve bilgisi ile toplumsal, kültürel faktörlere bağlı olarak değişir. Doğru bir iletişim sürecinde kaynağın mesajı kodlarken dikkat edilmesi gerekli olanlari şöyle sıralayabiliriz;
● Kullanılan semboller (sözlü, yazılı, resim) alıcı için anlaşılır olması gereklidir.
● Soyut ifade ve sembollerden çok somut olanlar kullanılmalıdır.
● Semboller, alıcının aşina olduğu anlamlarda kullanılmalıdır.
● Alıcının anlaması zor olabilecek semboller açıklanmalıdır

MESAJ
Mesaj, kaynağın alıcıya iletmek istediği bilgi, duygu ve kanaatlerini sözlü veya resim simgelerle kodlamasına karşılık gelmektedir. Simge iletişimin asli yapısal parçasıdır. İletişim sistemi içerisinde kullanılan simgeler temel olarak ikiye ayrılır. Bunlar göze hitap eden resim simgeler ve kulağa hitap eden işitsel simgelerdir. Kodlama, alıcıya gönderilecek anlamların makul simgeler kullanılarak bir iletiye dö- nüştürülmesi olarak açıklanabilir. Kodlama, iletişim kanalına makul alıcının anlamlan- dırabileceği simgeler kullanılarak oluşturulur. Mesajın kodlanması, kaynağın bilgi biri- kimine ve bu bilgi birikimi etkili bir biçimde aktarabilecek iletişim becerilerine sahip olup olmadığına bağlı şeklinde de değişecektir. Sağlıklı bir iletişim sürecinin gerçekleşmesi için mesajın taşıması gereken özellikleri şöyle sıralanabilir:
● Mesaj iletişim süreci içerisinde hedeflenen amacın özüne ve şekline makul simgeler kullanılarak oluşturulmalıdır.
● Mesaj iletişim sürecinde kullanılacak kanal ile uyumlu olması gereklidir.
● Mesaj, alıcı tarafından anlaşılır özellikte, açık ve net olması gereklidir.
● Mesaj doğru zamanda iletilmelidir.

Kanal
Kanal, iletişim süreci içerisinde kaynak tarafından kodlanan mesajın alıcıya hangi yolla iletildiğine karşılık gelir. Kanal, kaynak tarafından kodlanan mesajın alıcıya ulaştırılması için kullanılan yol, araç ve tekniklerin bütününü kapsar. Doğal araçlar; iletişimi gerçekleştirmek için gerekli olan doğal ögelerdir. İnsanın be- deni; göz, kulak, el gibi organları ve insanın kendisi dışındaki diğer doğa (hava, yer, ateş, güvercin vb.) varlıklarını kapsar. Yapay araçları ise iletişimi üretmek, iletmek için gerekli teknolojik (kalem, matbaa, telefon, bilgisayar vb.) araçların bütünüdür. Bireylerarası iletişimde seçilecek olan kanalın eş zamanlı olarak farklı kodlamalara uyumlu olması sağlıklı, etkili bir iletişimin gerçekleştirilebilmesini ve mesajın etkinliğini arttıracaktır. Bireylerarası iletişim sürecinde seçilecek olan kanalların özellikleri şu şekilde sı- ralanabilir:
● Seçilecek olan kanal(lar), iletişimin amacına makul olması gereklidir.
● Seçilecek olan kanal(lar), alıcının özellikleri ile uyumlu olması gereklidir.
● Seçilecek olan kanal(lar), mesaKın direkt olarak ve derli toplu olarak iletilebilmesine, geri bildirime imkân sağlamalı ve kontrol edilebilir olması gereklidir.
● Kanal(lar) seçilirken oluşabilecek iletişim kazaları, istem dışı mesaK gönderme gibi durumlar dikkate alınmalıdır.
● Kanal seçiminde, zaman- mekan sınırlılıkları ve ekonomik etkenler dikkate alın malıdır.

Alıcı
Bireylerarası iletişim sürecinin gerçekleşmesi için en az iki kişi gerekmektedir. Bunlardan biri kaynak diğeri ise alıcıdır. Alıcı, kaynak tarafından kodlanarak gönderilen mesajları alan kişidir. Alıcı, kaynak tarafından gönderilen mesajı algıladığında önce- likle mesajı “filtre”eder. Sağlıklı bir iletişimin oluşması için kaynağın mesaja yüklediği anlam ile ve alıcının anlamlandır- ması, yorumlaması arasında bir tutarlılık olması gereklidir. Bireylerarası iletişimin etkin bir biçimde kurulabilmesi için alıcının taşıması gereken özellikleri ise şöyle sıralayabiliriz:
● Alıcı, mesajı algılamak, çözümlemek için etkin bir dinleyici konumunda bulunmalı ve dikkatini, ilgisini kaynağa yöneltmelidir.
● Alıcı, dinleme sırasında önyargılı olmamalı, stereotip ve genellemelerden uzak durmalıdır.
● Alıcı, kaynakla empati kurmalı, iletiyi alımlamak, çözüme ulaştırmak ve anlamak konusu ile ilgili çaba göstermelidir.
● Alıcı, dinleme eylemi sırasında sabırlı olmalı ve kaynağın mesaKı doğru ifade edebilmesine imkân sağlamalıdır.
Üçüncü nesil mobil iletişim teknolojisi, 3G olarak adlandırılır. 3G teknolojisi mobil kullanıcılara görüntülü arama ve kablosuz veri transferi hizmeti sağlar. 3G teknolojisi ile mobil kullanıcılar GSM’den farklı olarak yeni bir frekans bandından ve daha çok bant genişliğinden yararlanarak multimedya programlarını kullanabilirler.
İletişim kanalları genel olarak bireylerarası ve kitle iletişimi olarak iki ana başlık altında toplanabilir. Bireylerarası iletişim kanalları, gönderici ile alıcının yüz yüze gelmesi halinde kullanılan kanallardır. Kitle iletişim kanalları ise gönderici tarafından şifrelenen mesajın, televizyon, radyo, gazete, genelge ve örgüt içi bültenler gibi kitle iletişim araçları ile gönderilmesidir.
Baskı dilinde aynı metni herhangi bir değişiklik olmaksızın çoğaltmak amacıyla sabit bağlanmış matbaa satırı anlamına gelen stereotip kavramı, sosyal bilimler alanında kalıplaşmış yargıları ifade etmektedir.
Stereotip, sabitleşmiş bir dünya görüşü kapsamında bireyin diğerleri ile ilgili hüküm vermesinde etkili olan fikirler, ideolojiler ve beklentilere karşılık gelmektedir.
Geri Bildirim
Bireylerarası iletişim sürecinde geri bildirim kaynak, alıcı arasındaki döngüyü ve iletişim sürecindeki konumlarının değişimini sağlayan ögedir. Geri bildirim, alıcının kaynağın mesajına verdiği cevaptır. Ancak etkin bir geri bildirim şu özellikleri içerir:
● Kaynağa yardımcı olmayı amaçlar,
● Mesajın tam bir karşılığıdır,
● Zamanlaması doğrudur,
● Kaynağın hedeflediği amaca ulaşmasını sağlayacak kadar açık ve netdir,
● Yapıcıdır
Etkin olmayan bir geri bildirim ise,
● Mesajın anlamını özel olarak içermez, geneldir,
● Mesajın anlamı ile direkt olarak ilgili değildir,
● Zamanlama itibariyle hatalıdır,
● Kişiyi ve kişiliği vurgular,
● Anlaşılmayacak biçimde kodlanır,
● Bilgi içermez, yorum ağırlıklıdır
● Olumlu geri bildirim bireylerarası iletişim sürecinde şu anlamları ifade etmektedir:
● Mesaj alıcı tarafından algılanmış, alınmıştır.
● MesaK alıcı tarafından doğru bir biçimde çözümlenmiş, anlamlandırılmıştır.
● Alıcı, kaynak rolünde geri bildirime hazırdır.

Çevre
Bireylerarası iletişim sürecinin gerçekleştiği fiziksel, psikolojik ve sosyal (kültürel) bağ- lam çevre olarak nitelendirilir . Fiziksel çevre, iletişimin gerçekleşti- ği somut mekana karşılık gelir. Psikolojik çevre, hem bireylerarası iletişim sürecine katılanların iç dünyasını hem de iletişim gerçekleştiği anda, var olan psikolojik atmosferi tanımlar
BİREYLERARASI İLETİŞİM AĞLARI
Sıklıkla kullanılan iletişim ağları; tekerlek, zincir, Y, çember ve yıldız tipi iletişim ağları- dır. İletişim ağları arasındaki asıl farklılık ağ türlerinin merkeziyetçi yapıda olup olmama derecelerinden kaynaklanmaktadır. İletişim ağlarının önemi hız, doğruluk, moral, lider- lik, örgüt, esneklik, istikrar ve kararlılık gibi potansiyel etkilerinin altında yatmaktadır ve çalışmalara göre iletişim ağlarının etkililiği durumsal etkenlere bağlı olarak değişebilmektedir.
Tekerlek Ağı: Geleneksel örgüt ve yapılanmalarda sık sık görülen, alt ve üst kademe ilişkilerinin belirgin olduğu merkezi iletişim ağıdır. Bu iletişim ağında bilgi akışı toplu- luğunun merkezindeki kişi yoluyla gerçekleşir ve diğer bireyler birbirleriyle iletişim kur- mamaktadırlar
Zincir Ağı: Tekerlek ağı iletişim sürecinden sonra bir diğer merkeziyetçi özelliğe sahip iletişim ağıdır. Bu iletişim ağında bilgi akışı kademeli olarak alt kademeden bir üst kademeye doğru ilerlemektedir. Bireyler sadece kendi üstü veya altıyla iletişim durumundadirler.
Y Tipi Ağ: İki üyenin zincirin dışında ilavetenlıklı bir konumda olması dışında zincir ağıyla benzerlik taşıyan bir ağ yapısıdır. Y tipi iletişim ağında da bireylerarası iletişim bir alt kademeden bir üst kademeye doğru gerçekleştir. ;incir akışının dışında kalan iki birey diğer bireylerden bilgi alır ve onlara bilgi gönderir.
Çember Ağı: Bu iletişim ağı merkezi olmayan bir yapıdadır. Çember biçimindeki ağ yapısı, her bireye iki yöne doğru iletişim ve bilgi akışını gerçekleştirme olanağını tanır. Bu iletişim ağında her birey karar verici ko- numda ve diğerleriyle aynı kısıtlamalara sahiptir. Sıklıkla resmi olmayan iletişim grupları ve eşit seviyedeki bireylerarasında kurulan bir iletişim ağ modelidir.
Yıldız Türü İletişim Ağı: Serbest iletişim modeli şeklinde de adlandırılan bu iletişim ağı
çember türü iletişim ağının bir tür uzantısı niteliğindedir. Çemberdeki her bireyin birbi- riyle etkileşimde bulunması yıldız türü iletişim ağını ortaya menfaatir. Bu ağ yapısında her birey istediği bireyle özgürce iletişim kurabilmektedir. Merkezi bir konum olmadığı için bireyler açısından herhangi bir iletişim kısıtlaması bulunmamaktadır
BİREYLERARASI İLETİŞİM SÜRECİNİN AŞAMALARI
Başlangıç Aşaması
Bireylerin birbirleriyle çeşitli ortam ve kanallar vasıtasıyla bir araya geldikleri zamansal açıdan çok kısa bir döneme karşılık gelmektedir. Bu dönemde bireyler birbirleriy ile ilgili olarak olumlu izlenimler edinmeye çalışır.
Deneme Aşaması
Belirli bir mekan veya teknolojik bir araç bundan dolayı bir araya gelen bireyler bu aşamada birbirlerine soru sorarak tanımaya çalışırlar. Bireylerin soru sorarak başlattıkları iletişim süreci, aldıkları geri bildirim yoluyla iletişimin sürüp sürmeyeceğine karar vermeleriyle son bulur. Pek çok iletişim süreci ve ilişki bu aşama içerisinde son bulur veya devam eder.
Yoğunlaşma Aşaması
Bireyler deneme aşamasında iletişimin sürmesine karar verdikleri bireyler ile bu aşama içerisinde daha yoğun ilişki kurarlar. Bu aşamadaki iletişim daha az resmidir.
Bütünleşme Aşaması
Bireyler yoğunlaşma aşaması içerisinde anlaşma sağladıkları bireyler ile daha sık görüşür ve diğer bir ifadeyle “ayrılmaz çift” konumuna gelirler. Sosyal etkinlik ve iletişim süreçle- rini çoğunlukla bir çift olarak birlikte meydana getirirler.
Zincirlenme, Kenetlenme Aşaması
Bireylerarası iletişim süreçlerinin en yoğun olarak yaşandığı aşamadır. Bu aşamaya gelen bireyler bazı durumlarda yasal bazı durumlarda de toplumsal olarak önemli konumlara karşılık gelen anlaşma- lar yaparlar. Bu anlaşmalar toplumsal açıdan evlilik, kan kardeşi, en iyi arkadaş vb. olarak saygı gösterilen türdedir. Pek az ilişki bu aşamaya kadar ulaşabilmektedir


ÜNİTE 3
Bireylerarası İletişimde
Dinleme ve Konuşma


BİREYLERARASI İLETİŞİMDE DİNLEME SÜRECİ
❖ M.Ö. 412-323 yıllarında yaşamış ünlü filozof Diyojen’e atfedilen “Daha az konuşup daha fazla dinleyelim diye bir ağzımız; ama, iki kulağımız var.” sözünü hemen herkes duymuştur. Peki, insanları dinliyor muyuz? Onların sözlerini anlamak için, gerçekten çaba gösteriyor muyuz?
❖ Dinlemek ise etkin bir süreçtir. Karmaşık bir niteliğe sahip olan dinleme, odaklanılmayı gerektiren hem düşünsel hem de duygusal bir süreçtir (Allen, 1995: 3). Dinleme, çevredekivarlıklara, olaylara, farklı kavramlarla durumlara dair iletileri anlamlandırma sürecinin temel edimlerinden biridir. Dinlemek; iletişimde bulunulanların sesine, sözcük tercihine, tonlamasına, hızına ve beden diline karşı duyarlı olunmasını gerektirir
❖ Dinleme süreci, iletiyi anlamak için art arda gelerek birbirini tamamlayan eylemler tümüdür. Söz konusu eylemler, seslerin kulağa ulaşması, işitme; seslere dikkatle yönelerek onları ileti olarak seçme, dikkat etme; anlamlandırılan iletiyi yorumlama, anlamlandırma; iletiye dair belli bir iz oluşturma, anımsama; son şeklinde de iletiyi yanıtlandırma, reaksiyon verme olarak sıralanabilir. Her dinlemede ilk üç aşama (işitme, dikkat etme, anlamlandırma) birbirini izler.
❖ Alınan iletiy ile ilgili yorumlama, soru sorma, yanıt verme kısaca, geri bildirimde bulunmak için bir çaba harcanan dinleme, etkindinlemedir.
❖ Konuşmadan, karşıdakinin sözlerini bitirmesine izin vererek dinlemek, etkin dinlemenin ön koşuludur.
❖ Etkin dinleme;
➢ iletişim becerilerinin geliştirmesini,
➢ konuşanın yalnızca sözcüklerini duymayı değil, sözcüklerin derin anlamına ulaşılmasını,
➢ iletişim boyunca doğal, önyargısız ve iletişim odaklı olunmasını,
➢ dış faktörlere karşın, dikkatin dağılmamasını,
➢ konuşmacıyla dinleyicinin birbirlerini anlamasını sağlayarak iletişimin etkisini artırır.
Bireylerarası İletişimde Dinleme Becerileri
1- Beden dilini kullanma, Etkin dinlemede, beden dilini kullanır- ken yapılması gerekli olanlar kadar, yapılmaması gerekli olanlar de vardır. Öncelikle yapmacık veya ilgi dağıtan davranışlardan kaçınılmalıdır.
2- Özetleme: Kurulan iletişim sonucunda, ortak bir anlayışın gelişebildiğinin belirtisi, iletinin aynı anlama gelen farklı cümlelerle kısacasınebilmesidir.
3-Netleştirme: İletinin içeriğini anlamakla kalmayarak iletinin taşıdığı olası yan anlamları da ortaya çıkarabilecek açıklayıcı karşı- lıklar verebilmek, netleştirmenin asli yoludur.
Netleştirmenin ilkeleri: Söz Kesme, Az konuş çok dinle, Anlaşılanların doğruluğunu denetle, Yanlışları düzelt, Belirsizlikleri gider.
4- Yargılamadan uzak durma: Kuşkusuz dinleyici, iletinin yanısıra veya karşısında kanaatler taşıyabilir; karşısındaysa, oldukça yargılamadan dinlemeye çalışmalıdır.
5-Olumlu yaklaşma: Etkin dinleme, kişinin kendisine konuşanla veya iletiyle ilgili olumlu sorular yönelterek olumlu kanaatler geliştirmesini sağlayabilir.
6- Sorumluluk alma: İletişimde, konuşan kadar dinleyen de sorumludur. Bu nedenle, etkin dinleme için sorumluluk alınmalıdır.
BİREYLERARASI İLETİŞİMDE KONUŞMA SÜRECİ
Konuşma için, ilk önce fizyolojik özelliklerin tam olması gerekir. Unutulmamalıdır ki konuşma eyleminden söz edilebilmesi için, en az iki kişi gerekmektedir.
Her konuşmaya özgü farklı kurallar getirilebilirse de etkili ve doğru konuşmanın bile- şenleri şu başlıklar altında sıralanabilir: Ses tonu, Vurgu, Konuşma hızı, Sesin yoğunluğu, Sesletim (telaffuz): Sesletim, bir sözcüğün, genel olarak onaylandığı veya anlaşıldığı söyleme şeklidir.
Her konuşmanın gelişimi farklıdır. Yine de sıradan bir konuşma şu aşamalardan geçer:
Hoşbeş etmek: Diğer deyişle, havadan sudan konuşmak. Genelde, karşılıklı konuşmaların başlangıç aşamasıdır.
Bilgi edinmek: Kişiler meslekleri, aileleri, yaşadıkları yer gibi, birbirleri ile ilgili bilgiler edinir.
Ayrıntıları öğrenmek: konuşmanın ilerleyen aşamalarında siyaset, yaşama bakış gibi çeşitli konular ile ilgiliki görüş alışverişi gerçekleşir.
Bireysel izlenimleri paylaşmak: Güven oluşmuşsa artık, herkese açıklanamayacak duygular, deneyimler paylaşılır.
Sürekli görüşmek: Güven duygusuyla paylaşılan ortak hususların desteği sayesinde artık, bi- reyler konuşmak için yeniden görüşmek isterler.
Bireylerarası İletişimde Konuşma Becerileri
Konuşmaya başlamak için şu noktalara dikkat etmek faydalı olacaktır: Kendiniz olun, Rahat davranın, Yılmayın
Doğru bir konuşma, iletişim kazasına neden olmayacak net bir sözlü iletişim kurulmasını sağlarken; etkili bir konuşma, dinleyiciler üzerinde dikkat çekici, etkileyici, unutulmaz izler bırakır.
Soru Sormak
Soru sormak, iletişime sürerlik kazandırmanın temel yollarından biridir. Konuşmalarda;
• örnek verilmesi,
• konunun pekiştirilmesi,
• anlatılanların kısacasınmesi,
• konunun netleştirilmesi,
• kusurlerin tamamlanması
için sorular yöneltilebilir.
Soru Türleri: Soru cümleleri, ve- rilen yanıtlar açısından açık sorular ile kapalı sorular olmak suretiyle ilk önce iki türdür. Cevabı ‘evet’ veya ‘hayır’ gibi tek sözcükle yanıtlanabi- lecek sorular kapalı sorulardır. Açık sorular ise, şahsa çoğu farklı açıdan yanıt verilmesini sağlar.
Bu soruların yanısıra, dört ayrı soru türü sıralayan kaynaklar da bulunmaktadır. Bu soru türleri şunlardır:
1- Açıklama/Netleştirme Soruları: Konuşmacının sözlerini detaylandırmasını sağlar.
2- Yansıtma Soruları: Konuşmacının sözlerini aynı anlama gelen farklı cümlelerle ye- niden anlatılmasını sağlar.
3- Yorumlama Soruları: Varsayımsal durumlar düşünülerek kurulan soru cümleleri- dir. Karşıdakinin bakış açısının öğren(ilmesini sağlar
4- Hedef Sorular: Doğrudan belli bir şahsa yöneltilen sorulardır. Açık veya kapalı soru olabilir. Seçilen kişiden detaylı bilgi istenir. Bu soru cümlelerinin başında hedefteki kişinin adı söylenilerek dikkatinin çekilmesi sağlanır


ÜNİTE 4
Bireylerarası İletişimde Davranış Biçimleri
DAVRANIŞ KAVRAMI VE KAPSAMI


İletişim, iki birey arasında ilişki kurulmasını sağlayan psikososyal bir süreçtir.

PSİKOLOJİK KAVRAMLAR VE DAVRANIŞ
Psikoloji, davranışları, davranışların nasıl oluştuğunu ve zihinsel süreçleri inceleyen bir bi- limdalıdır. Zihinsel süreçler, düşünme, hatırlama, hissetme gibi içsel olgulara işaret eder- ken, davranış ise bireyinyaptığı ve diğerbireyler tarafındanda gözlenebilir bütün eylemlerdir.
Davranışın ortaya çıkması için onu ortaya menfaaticı bir etkene yani tetikleyiciye ihtiyaç vardır. Bu tetikleyici dışsal bir etken olabileceği gibi içsel bir etken de olabilir.
İçsel etkenlere ise, bireyin gerilimli veya depresyonda olması sebebiyle çevresindeki herkese (dışarıdan olumsuz bir tetikleyici olmamasına rağmen) bağırıp çağırması, ağlaması veya sözlü iletişim kurmayı reddetmesi, suskun durma davranışını göstermesini ör- nek verebiliriz.
Güdü ve Davranış İlişkisi
Davranışın gerçekleşmesi ve bireyden bireye farklılaşmasında güdü kavramı önemli bir yer tutmaktadır. Güdü, bireyi bir amaç için harekete geçiren itici güçtür. Yani bireyin arzuları, istekleri, dürtüleri (açlık, susuzluk gibi fizyolojik güdüler) ve ilgilerini kapsar. Bireyin fizyolojik ihtiyaçlarının yanında davranışlarına neden olan sosyal güdüleri de vardır. Örneğin güvenlik, statü, etkin olma ihtiyacı gibi.
Duygu ve Davranış İlişkisi
Duygu, duyduğumuz, dahenksadığımız, her şey; bilhassa de bütün tutkularımızın; hafif ya da ortalama şiddetteki heyecanlarımızın; aşk, sevgi gibi özel durumlarımızın ve içgüdü- sel eğilimlerimizin genel adıdır. Bir diğer tanım da, içinde bulunulan ortamın algılanma- sıyla ortaya çıkan, sinir sistemini harekete geçiren, bilinçte, bedende ve davranışta kendini gösteren süreçtir.
Öğrenme ve Davranış İlişkisi
Öğrenme, bilginin hafızate derli toplu ve anlamlı bir biçimde kodlanarak depolanması sonucu gerçekleşir. Ancak bilgiyi hafızate tutmak; öğrenme değildir. Öğrenme, davranışta meydana gelen kalıcı bir değişiklik olduğunda gerçekleşir. Bu de- ğişiklik iyiye doğru olabileceği gibi kötüye doğru da olabilir. Öğrenme, yenidenlar veya yaşam deneyimleri sonucu oluşur. Öğrenme, psikolojik bir olgudur.
Algı ve Davranış İlişkisi
Algı, duyu organlarıyla elde edilen verilerin sentezidir. Algılamak dahenksal bir bilgilen- me yani herhangi bir olayı, nesneyi, ilişkiyi görmek, dokunmak, duymak, tatmak, koklamak ve hissetmektir.
Tutumlar ve Davranış İlişkisi
Tutum, gözlenebilen bir davranış değildir yalnız davranışa hazırlayıcı bir eğilimdir. Tutum gözle görülmez; ama gözle görülebilen bazı reaksiyonlere ve davranışlara neden olduğun- dan, bu davranışların gözlenmesi veya birey tarafından açıklanması sonucu bu tutumun var olduğu öne sürülebilir. Tutumların bilişsel, duyuşsal ve davranışsal olmak suretiyle üç oluşturucu ögesi vardır ve bu ögeler arasında genelde örgütlenme, bundan dolayı da iç tutarlılık olduğu varsayılmaktadır. Tutumlar, bireyin diğer bireye yönelik; kanaat bilgi ve inançları (bilişsel öge), olumlu veya olumsuz duygusal reaksiyonleri veya nötr olma durumu (duyuşsal öge) ve ona karşı nasıl bir tavır ortaya koyacağını ve nasıl davranış geliştireceğini (davranışsal öge) belirler. Tutumlara doğuştan sahip olunmaz, sonradan kazanılırlar.
Kişilik ve Davranış İlişkisi
Kişilik bireyin fiziksel ve sosyal çevreyle ilişki kurma şeklini biçimlen- diren, bireyi diğerlerinden ayıran, kendine özgü duygu, kanaat ve davranış kalıplarıdır. Kişilik yapımız, davranışlarımızın temel taşlarından biridir diyebiliriz.
BİREYLERARASI İLETİŞİM VE DAVRANIŞ
Bireylerarası iletişimde iletiler sözlü olabileceği gibi sözsüz (beden dili) de verilebilir.
Sözlü İletişim
Sözlü iletişim bireylerarası iletişimin temelidir; sese, konuşmaya ve dinlemeye dayalı bir iletişim türüdür. Sözel mesajların iletilme şekli, iletişim sürecini etkiler.
Sözsüz İletiler
Bireylerarası iletişimde kullanılan sözcüklerle iletinin %7’si, bu sözcükleri nasıl kullandı- ğımızla (ses tonu, yüksekliği vb. ) iletinin %38’i, sözsüz iletiler de %55’i iletir. Oranlardan da görüldüğü üzere sözsüz iletişim oldukça önemlidir. Sözsüz iletişim birçok yolla gerçekleştirilebilir:
1. Dış görünüm (giyim kuşam, makyaj, saç modeli, parfüm vb.)
2. Beden dili (el, göz, yüz hareketleri, gülümseme vb.)
3. Duruş mesafesi (bireylere yakın veya uzak durma)
4. Fiziki dokunma (tokalaşma, ellerini tutma vb.)
5. Fiziksel reaksiyonler (kahkaha atma, esneme vb.)
Sözsüz iletiler, bireyin gerçek duygu ve tutumları ile ilgili daha fazla bilgi verebilir.
Bireylerarasındaki mesafeler de bir ileti özelliği taşır.
Özel Alan, yalnızca birinci derecede yakınların girebildiği bir alandır. Birini yanakların- dan öpmek özel alana girmektir.
Kişisel Alan, 45 santimetrelik mesafeden başlar 120 santimetreye kadar çıkar. İşyerle- rinde, davetlerde birbirini tanıyan bireyler bu uzaklıkta durur.
Sosyal Alan, 120 santimetreden 350 santimetreye kadar ulaşan bir alandır. Öğretmen ve öğrenci velisi arasında, aynı odadaki birlikteliklerde vb.
Kamusal Alan: Otobüs durakları, tren istasyonları, büyük otellerin lobileri gibi bir top- lumda birbirini tanımayan insanların bulunduğu mekânlarda olur. Araya konan mesafe en az 2,5 metredir.
İletişimde Davranış Kavramı
Çocukluk çağından itibaren öğrenilmeye başlayan bu beceriler şöyle gruplandı- rılmaktadır.
1 İletişimi başlatma ve sürdürme becerileri (dinleme, konuşmayı başlatma, teşekkür etme, soru sorma, vb.)
2 Grupla işbirliği yapabilme becerileri (grupta iş bölümüne uyma, izin isteme, pay- laşma vb.)
3 Duygulara yönelik beceriler (kendi duygularını anlama, duygularını ifade etme vb.)
4 Saldırgan davranışlarla başa çıkmaya yönelik beceriler (olumsuz davranışlarla başa çıkma vb.)
5 Stres durumlarıyla başa çıkmaya yönelik beceriler (başarısız olunduğunda başa çıkma, grup baskısıyla başa çıkma vb.)
6 Plan yapma ve sorun çözme becerileri (ne yapacağına karar verme, amaç oluş- turma vb.)

BİREYLERARASI İLETİŞİMDE DAVRANIŞ BİÇİMLERİ

Bireylerarası ilişkiler kapsamında davranış şekilleri iki temel boyuta göre sınıflandı- rılabilir. Bu boyutlar,
1. Dolaylı ifadeye karşılık, direkt olarak ifade,
2. Zorlayıcı ifadeye karşılık, zorlayıcı olmayan ifadedir.
Bu iki değerlendirme boyutuna göre başlıca dört davranış şekli olduğu söylenebilir. Bunlar, saldırgan, pasif saldırgan, pasif ve atılgan davranıştır. Bu davranış şekilleri Şekil 4.1’de şematize edilmiştir.

Pasif Davranış Pasif davranış, literatürde çekingen veya boyuneğici davranış şeklinde de adlandırılmakta- dır. Bireyin kendi haklarından vazgeçmesi, diğer bir ifadeyle bireyin kendi haklarını elde etmekten kaçınmasıdır. Bu davranış şeklini sergileyenler çatışmadan kaçınarak veya kabullenici olarak diğerlerinin arzularıne boyun şayetler, kendilerini güvenmez ve dşayetsiz hissederler. Pasif davranış kaybet-kazan ilneti benimser ve diğerlarının kazanmasını teşvik ederken kaybetmeye göz yumarlar. Pasif davranış özellikleri, kültürümüzde sık sık saygı kavramıyla karıştırılmaktadır. Bu bireyler, farklı kanaatlerini özgürce ifade edemezler. Aynı biçimde bu bireyler liderlik davranışı gösteremezler, basitçe girişimde bulunamazlar, sorumluluk almaktan ve deği- şikliklerden kaçınırlar.
Pasif Saldırgan Davranış
Bu davranış şekli genelde saldırganlığın, örtük veya dolaylı olarak ifade edilmesi- ni anlatır ve manipülatif şeklinde de adlandırılır. Manipulatif davranan birey, diğerlarının haklarına saygı duyar gibi davranıp aslında saygı duymaz ve bireylerin kendilerini suçlu hissetmelerine neden olur. Duygu, kanaat ve arzularıni dolaylı yollardan iletir, imalı konuşur. Birey böyle davranarak karşısındakine “Ben önemli değilim, sen de önemli değilsin, önemli olan çıkar” mesajını vermektedir. Pasif Saldırgan Davranış Gösteren Bireyler Karşı Tarafın Davranışlarını Kontrol Eder ve Yönlendirir.
Saldırgan Davranış
Saldırgan davranış, bu dört davranış şekli içerisinde bireylerarası iletişimde en olumsuz olanıdır. Diğer bireylerin haklarını gözardı eden veya onların haklarına zarar veren, belli ölçüde tehditkar bir davranış şeklidir. Bu davranış şekli diğer bireyin duygularını gö- zetmeksizin kazanmayı hedefler. Saldırgan davranışa eşlik eden sözel ve sözel olmayan özellikler, yüksek tonda ve ağzı sorunlu (argo, küfür vb) bir konuşma, diğerlerinin sözünü kesme, düşmanca göz teması veya dik dik bakmadır.
Atılgan Davranış
Atılganlık, diğerlarını ufak görmeden, onların haklarını yadsımadan bireylerin ken- di haklarını koruyabilmeleri için tasarlanan bireylerarası davranışlar, ilişkiler şekli ola- rak tanımlanmaktadır.Atılgan davranışta temel mesaj şudur:“Düşündüğüm şey budur. Hissetiğim şey budur. Durumu şu şekilde görmekteyim.”Bu iletiler bireyin kanaatlerini, hislerini, bakış açısını avantaj kurmaya çalışmadan, karşısındakini aşağılamadan veya ufak düşürmeden ifade eder. Güvenlik itaati değil, saygıyı içerir. Atılgan davranışın işaret ettiği iki tür saygı söz konusudur. Bunlar bireyin haklarını savunan kendine saygı ile diğer bireylerin haklarına gösterilen saygıdır. İtaat ise saygıdan farklıdır ve karşıdaki bireyin yaşça daha büyük, daha güçlü, deneyimli veya bilgi sahibi olma- sından kaynaklı gösterilen saygılı davranışa işaret etmektedir. Atılganlık, bireylerarası iletişimde sağlıklı, temel bir yaklaşımdır. Atılgan davranış gösteren birey hem kendine hem de diğerlarına saygı duyar ve dşayet verir Yapılan araştırmalar doğrultusunda, atılganlığın kabul edilebilirlik düzeyinin kül- türle iç içe olduğu görülmektedir. Atılgan Davranış Biçiminin Özellikleri: Atılgan davranış şeklini diğer davranış şekil- lerinden ayıran, birtakım özellikler vardır Bunlar:
Göz teması: Atılgan birey iletişim durumundayken göz teması kurar, bu da içtenliği ifade eder, karşıdaki bireye saygı duyulduğu anlamına gelir ve söylenenleri daha etkili kılar.
Yüz ifadesi: Bu davranış şeklinde iletilen mesajın etkili olması için iletenin yüz ifadesinin de ona makul olması gereklidir.
El ve vücut hareketleri: Kurulmak istenen iletişimin amacına veya anlatılmak iste- nen konuya makul el ve vücut hareketleriyle konuşmayı desteklemek, mesaja açıklık ve sıcaklık katabilmektedir.
Ses tonu (iniş, çıkış, yükseklik): Atılgan birey için iyi ayarlanmış bir ses tonu hem ikna edici hem de korkutuculükten uzaktır.
Vücut duruşu: Bu davranış şeklinde, bireyle iletişim durumundayken direkt olarak doğruya karşı tarafın yüzüne bakılması, dik oturulması, konuyla ilgilenildiğini ortaya koyar.
Zamanlama: Atılgan birey sözel ifadelendirmede duraksamaz ve tereddüt etmez, diğer bireyin reaksiyonsinin etkili olmasını engeller.
İçerik: Dürüst ve samimi ifade tarzının ön plana çıktığı atılgan eylemlerde, içerik çok daha geri planda kalmaktadır.
Ayrıca, atılgan bireyin konuşmaları kesintisiz ve açıktır, anahtar cümleleri içerir, söylen- mek isteneni ima etmeden, direkt/ direkt olarak söyler.
Atılgan Olmanın Önündeki Engeller: Birçok bireyin kendilerine ve karşılarındaki bi- reylere dşayet vermek suretiyle sağlıklı bireylerarası ilişkiler kurmasını engel olan, atılgan davranışlar sergilemelerini güçleştiren bazı engeller vardır. Bu engellerden bazıları, çoğu bireyin atılgan davranmaya hakkı olduğuna inanmaması, atılgan davranmaktan korkması ve endişe duyması ile kendini etkili olarak ifade etme becerisinden yoksun olması biçimin- de sıralanabilir.
 
Üst